Avrupa
TSMC, Dresden’e fabrika kuracak: İşgücü piyasası karışabilir

Tayvanlı çip devi TSMC’nin Dresden’e yeni fabrika kurmasına büyük ölçüde karar verildi. Handelsblatt’ın hükümet çevrelerine dayandırdığı haberine göre Tayvanlı şirketin yönetim kurulu Salı günü toplanacak.
Yönetim kurulu toplantısında ilgili taraflar büyük bir olasılıkla Dresden’in tercih edilmesi yönünde görüş bildirecek. “Tüm formaliteler halledildi,” diyen gazeteye göre, Berlin yönetimi fabrikanın inşasını 5 milyar avro ile destekleyecek. TSMC fabrikayı ortakları Bosch, Infineon ve NXP ile birlikte ortak bir girişim olarak işletecek.
TSMC, Dresden’de öncelikle otomotiv endüstrisi için çip üretmek istiyor.
Birkaç hafta önce de ABD’li çip şirketi Intel’in Magdeburg’da tesis açması resmiyet kazanmış ve vergi mükelleflerinin bu tesisi 10 milyar avro ile sübvanse edeceği ortaya çıkmıştı. Intel, tesis ile birlikte 3000 yeni istihdam sözü veriyor.
‘Silikon Saksonya’ büyüyecek mi?
Dresden, Saksonya’da TSMC’nin yanı sıra, başta Infineon ve Bosch olmak üzere ‘high-tech’ şirketlerin yarı iletkenler fabrikaları ve ofisleri bulunuyor.
Büyük oranda Hintli, Çinli ve ABD’li çalışanların bulunduğu bu bölgeye, Silikon Vadisi’ne atıfla ‘Silikon Saksonya’ deniyor. Almanya’daki nitelikli işgücü açığı, bölgenin çarklarının büyük oranda yabancı işçiler tarafından döndürülmesine neden oluyor.
Financial Times’a (FT) konuşan Saksonya Ekonomi Bakanı Martin Dulig, “5.000 ila 8.000 arasında ek istihdam yaratacak yatırımlarımız var. Fakat Almanya akut bir nitelikli insan açığı ve demografik gerileme ile karşı karşıya. Çalışma çağındaki insan sayısı önümüzdeki 10 yıl içinde 200.000 kişi azalacak,” diyor.
Saksonya’da anketlerde birinci parti görünen Almanya için Alternatif’in (AfD) yabancı işçilerin bölgeye gelmesini engelleyen bir faktör olacağı da iddia ediliyor. Bölgeye işçi çekmenin bir diğer güçlüğü, Meta ve Google gibi tekellerin daha iyi ücretler sunması.
Yarı iletken sektörü devlet teşviklerine bağlı
AB, Nisan ayında çip endüstrisi için 43 milyar avro harekete geçirmeyi amaçlayan Avrupa Çip Yasası üzerinde anlaşmaya varmıştı. Bu sayede AB’nin küresel yarı iletken üretimindeki payının 2030 yılına kadar ikiye katlanarak %20’ye yükselmesi hedefleniyor.
Eski Doğu Almanya’da mikroelektroniğin merkezi olan Saksonya, bu hedeflerin merkezinde yer alıyor. Avrupa’da üretilen çiplerin üçte biri buradan geliyor ve Infineon, Bosch, X-Fab ve GlobalFoundries gibi şirketlerin hepsinin eyalette fabrikaları var.
Şirketlerin hepsi, genellikle Alman hükümetinden aldıkları büyük sübvansiyonlarla desteklenen faaliyetlerini büyütmeyi planlıyor. Infineon 5 milyar avroluk bir tesis inşa ediyor, Bosch Dresden’deki temiz odasını genişletmek için 250 milyon avro yatırım yapıyor, GlobalFoundries ise şehirdeki çip plakası üretim kapasitesini dört yıldır genişletiyor. Tüm sektör Saksonya’da 76.000 kişiye istihdam sağlıyor ve bu sayının 2030 yılına kadar 100.000’e çıkması bekleniyor.
TSMC’nin gelişi işgücü piyasasını karıştırabilir
Ne var ki TSMC’nin sonbaharda beklenen gelişi, zaten dar olan yerel işgücü piyasasını daha da zorlayabilir.
‘Silicon Saxony’ ticaret grubu başkanı Frank Bösenberg, “Ne zaman yeni piyasa katılımcıları gelse, özellikle vasıflı işçiler için daha fazla rekabet olur,” diyor.
TSMC başkanı Mark Liu da konuyla ilgili endişelerini dile getirmişti. Haziran ayında bir yatırımcılar toplantısında konuşan Liu, Almanya’daki mevcut nitelikli işçi sıkıntısından endişe duyduğunu söylemiş ve “Orada gerçek boşluklar var,” demişti.
Alman Ekonomi Enstitüsü tarafından kısa süre önce yapılan bir çalışmada, Haziran 2021 ile Haziran 2022 arasında ülkenin yarı iletken sektöründe, özellikle elektrik mühendisliği, yazılım geliştirme ve mekatronik gibi mesleklerde 62.000 işçi açığı tespit edildi.
Avrupa
Almanya’da Palantir ve gözetleme tartışması

ABD’de yeni Trump yönetimi ve Pentagon ile bağları bilinen veri analitiği şirketi Palantir’in gelecekte tüm Almanya’yı gözetleme ihtimali tartışma yarattı.
CDU/CSU ve SPD arasındaki koalisyon anlaşmasına göre, bir sonraki Alman hükümeti polisin otomatik veri aramalarına erişimini kolaylaştırmayı planlıyor. Bunun için de Palantir’inki gibi standartlaştırılmış analiz yazılımları gerekiyor.
Kasım ayında dağılan trafik lambası koalisyonu ve SPD’li İçişleri Bakanı SPD’li Nancy Faeser, Palantir’in kullanılmasını reddetmişti. Bunun yerine, artan veri hacminin daha verimli bir şekilde analiz edilmesini sağlayacak ayrı bir BT sistemi geliştirilecekti.
Fakat Berliner Zeitung’da yer alan bir habere gire, CDU/CSU ve SPD koalisyon müzakerelerinde CSU’nun gelecekte Federal İçişleri Bakanlığını devralması konusunda anlaştı ve bu, Palantir’in federal düzeyde daha büyük bir şans elde edeceği anlamına geliyor.
CSU’nun iktidarda olduğu Bavyera’da, eyalet polisi geçen yılın ağustos ayından bu yana ABD’li şirketin yazılımını kullanıyor.
Bavyera İçişleri Bakanlığına göre, prosedürler arası araştırma ve analiz platformu VeRA, “çok çeşitli kaynaklardan gelen büyük miktarda veriyi hızlı ve güvenilir bir şekilde analiz etmeyi ve işlemeyi ve yüksek hızda önemli bulgular üretmeyi” mümkün kılıyor.
Hessen ve Kuzey Ren-Vestfalya da halihazırda Palantir kullanıyor. Bayerischer Rundfunk’tan alınan bilgiye göre, Berlin ve Baden-Württemberg de şu anda şirketle işbirliği yapmayı inceliyor.
Federal Konsey de yazılımın ülke çapında kullanılması için baskıyı artırıyor. Konsey 21 Mart’ta verdiği bir karar önergesinde, “bazı eyalet polis güçleri tarafından kullanıldığı gibi, ortaklaşa işletilen bir veri analiz platformunun kısa vadede merkezi olarak sağlanması” çağrısında bulundu.
Palantir’den ismen bahsedilmese de, önerge amaçlanan çözüm konusunda çok az şüphe bırakıyor. Siyah-kırmızı (CDU-SPD) federal hükümetin Federal Konsey’in planını uygulayıp uygulamayacağı henüz belli değil ama işaretler artıyor.
Şimdilik direniş Yeşiller’den geliyor. Güvenlik politikaları sözcüsü Konstantin von Notz taz gazetesine verdiği demeçte, “Palantir birçok nedenden ötürü yıllardır oldukça tartışmalı,” dedi ve yazılımın hiçbir zaman güvenlik politikalarının kendisinden beklentilerini karşılayamadığını savundu. Yeşil siyasetçi, Avrupa polis teşkilatı Europol’ün bile artık bu yazılımı kullanmaktan kaçındığına işaret etti.
Von Notz ayrıca yazılımın kullanımının Avrupa hukuku ve anayasa hukuku kapsamında önemli riskler içerdiğini de vurguladı. Yazılım halihazırda devlet düzeyinde birçok kez eleştirilmişti. Yeşiller milletvekili, “Özellikle Trump yönetiminin son derece dengesiz davranışları ve şirket yönetiminin şüpheli bağlantıları göz önüne alındığında, kullanım sorununun her halükarda tamamen yeniden değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz,” dedi.
Palantir’e yönelik eleştiriler öncelikle insan hakları ve veri koruma örgütlerinden geliyor. Bu kuruluşlar diğer hususların yanı sıra veri güvenliği eksikliğini, ABD hükümetine yakınlığını ve yazılımın potansiyel kötüye kullanımını eleştiriyor.
Palantir birçok kişi tarafından bir “veri ahtapotu” olarak görülüyor: şirket kişisel veriler de dahil olmak üzere büyük miktarda veriyi analiz edebilen teknolojiler geliştiriyor. Eleştirmenler bunun kitlesel gözetime ve “şeffaf vatandaşlara” yol açabileceğinden korkuyor.
Şirketin ABD ordusu ve Pentagon ile yakın işbirliği de eleştiriliyor. Palantir, gözetleme ve savaş teknolojilerinin bir parçası olmakla suçlanıyor. Şirket aynı zamanda Amerikan sınır bölgelerinde göçmen gözetleme faaliyetlerinin de bir parçası.
NATO ile de yakın zamanda bir anlaşma imzalayan Palantir’in CEO’su Alex Karp, Silikon Vadisini ABD ve Batı medeniyetini “savunmak” için harekete geçmeye çağırmıştı.
Avrupa
Danimarka, dron eğitimi için Ukrayna’ya asker göndermeyi planlıyor

Danimarka televizyonu TV2’nin haberine göre Kopenhag bu yaz Ukrayna’ya asker göndererek savaş alanında insansız hava araçlarının nasıl kullanılacağını doğrudan bu ülkenin güçlerinden öğrenmeyi planlıyor.
“Sadece benim değil, her gün [insansız hava araçlarıyla] operasyon yapanların da bu deneyimi edinmesi gerekiyor,” diyen Danimarka Genelkurmay Başkanı Peter Boysen, Ukrayna’nın Rus güçlerine verdirdiği kayıpların %70’inden fazlasını insansız hava araçlarının oluşturduğunu söyledi.
Yerel medya Jyllands-Posten’e göre Danimarka Savunma Bakanlığı daha önce de deneyim alışverişinde bulunmak üzere Ukrayna’ya personel gönderdiğini ama bu personelin sadece yönetici düzeyinde olduğunu söyledi.
Moskova bundan memnun değil. Danimarka’daki Rus büyükelçiliği kararın “Ukrayna’daki çatışmaya siyasi ve diplomatik bir çözüm bulmaya yönelik mevcut girişimlerle çeliştiğini” söyledi.
Ayrıca “Danimarka askerlerinin hayatını tehlikeye atacak” ve onları Rus saldırıları için “meşru hedef” haline getireceğini vurguladı.
Boysen eğitimlerin ülkenin batı kesimindeki cephe hattından uzakta yapılacağında ısrar etti ve “Eğer bir füze saldırısı olursa, Ukraynalıların gerçekten iyi erken uyarı sistemleri ve iyi sığınakları var,” dedi.
Kiel Enstitüsüne göre Danimarka, Rusya’nın 2022 başlarındaki geniş çaplı işgalinden bu yana Kiev’in en kararlı destekçileri arasında yer aldı ve GSYİH’sinin %2,3’ü değerinde yardımda bulundu.
Avrupa
AB, Rusya’dan LNG ithalatı yasağını erteledi

Avrupa Birliği, bazı üye ülkelerin itirazları ve alternatif kaynaklara ilişkin belirsizlikler nedeniyle Rusya’dan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatını yasaklama planını erteledi. Brüksel, bunun yerine 2027 yılına kadar Rus enerji kaynaklarından tamamen çıkış için yeni bir yol haritası üzerinde çalışıyor.
Reuters ajansının adı açıklanmayan AB yetkililerine dayandırdığı haberine göre Avrupa Birliği, bazı üye ülkelerin itirazları ve alternatif kaynaklara ilişkin belirsizlikler nedeniyle Rusya’dan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatını yasaklama planını erteledi.
Habere göre, Avrupa Komisyonu bunun yerine 2027 yılına kadar Rus enerji kaynaklarından tamamen çıkış için yeni bir yol haritası hazırlamayı hedefliyor.
Planın mayıs ayı başında kamuoyuna duyurulması beklenirken, detayların henüz belirsiz olduğu ifade ediliyor.
Kaynaklar, Komisyon’un Rusya’ya karşı 17. yaptırım paketini haziran ayına kadar sunmayı planladığını ancak çalışmaların yavaş ilerlediğini aktardı.
Reuters‘a konuşan kaynaklardan biri, Avrupa Komisyonu’nun yaptırımlar nedeniyle Rusya’dan LNG satın alma olanağını kaybetme riskini almak istemediğini, zira bunun ABD ile devam eden gümrük vergileri müzakerelerindeki konumunu zayıflatacağını belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, AB’nin ülkesinden daha fazla LNG almasını istediğini defalarca vurguladığı biliniyor.
Fakat haberde, hem Avrupa Komisyonu’nun hem de bazı AB üye ülkelerinin, Rusya ve Norveç’in ardından AB’nin üçüncü büyük gaz tedarikçisi olan ABD’ye bağımlı hale gelmekten endişe duyduğu kaydedildi.
Öte yandan, Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel’in 16 Nisan’da yayımladığı verilere göre, 2025’in ilk çeyreğinde ABD’den AB’ye yapılan LNG ithalat hacmi Rusya’nın sevkiyatlarını geride bıraktı.
Böylece ABD, Avrupa’ya bu yakıt türünü ihraç eden en büyük ikinci ülke konumuna yükseldi.
Amerikan Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) tarafından 18 Şubat’ta yayımlanan verilere göre Rusya’dan AB ülkelerine yapılan LNG ithalatı 2024 yılında yıllık bazda yüzde 18 artış gösterdi.
Raporda, Moskova’nın ilgili yılın ocak-kasım döneminde bu satışlardan en az 6,3 milyar avro gelir elde ettiği belirtildi.
Analistlere göre Fransa, İspanya ve Belçika, Avrupa’da Rus LNG’sinin en büyük alıcıları konumunda bulunuyor ve Rusya Federasyonu’ndan yapılan toplam yakıt ithalatının yüzde 85’ini bu ülkeler gerçekleştiriyor.
Yalnızca Fransa’nın Dunkirk kentindeki LNG terminali, geçen yıl Rusya’dan Avrupa’ya yapılan toplam LNG sevkiyatının yüzde 27’sini tek başına karşıladı.
Rusya’dan LNG alımına yönelik olası yasak konusu, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin üçüncü yıl dönümüne denk gelen dönemde kabul edilen 16. AB yaptırım paketi müzakereleri sırasında yoğun bir şekilde tartışılmıştı.
Ancak bazı uzmanlar, Rus LNG’sine henüz tam bir alternatif bulunamadığı için Rusya’dan AB’ye gaz tedarikinin tamamen kesilmesinin Avrupa’da yakıt fiyatlarında sert bir yükselişe neden olacağı uyarısında bulunuyor.
Ukrayna savaşının başlamasının ardından AB, Rus kömürünü hızla terk etmişti. Ham petrol ithalatına yönelik ambargo Aralık 2022’de, petrol ürünleri ambargosu ise Şubat 2023’te uygulamaya konmuştu.
Bruegel’in raporuna göre, Rusya’dan Avrupa Birliği ülkelerine yapılan doğalgaz sevkiyatları, 2025 yılının ocak-mart döneminde Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana en düşük seviyeye indi.
AB, Rusya ile doğalgaz sözleşmelerini bedel ödemeden feshetmenin yollarını arıyor
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’daki Porsche fabrikaları tank üretmeye başlayacak
-
Görüş2 hafta önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 4
-
Görüş2 hafta önce
Yemen’de 48 saatlik Husi karargâhı ziyareti…
-
Ortadoğu2 hafta önce
İsrail’den Türkiye’ye “bombalı” mesaj
-
Avrupa1 hafta önce
Komünist Parti’ye karşı ilk ‘Twitter devrimi’: Moldova’da 16 yıl önce ne olmuştu?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Wolfgang Münchau: Trump’ın tarifeleri küreselleşmenin sonudur
-
Dünya Basını2 hafta önce
FT: İsrail anayasal krizin eşiğinde
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan için Şili neden önemli?