Bizi Takip Edin

Diplomasi

TürkAkım’dan Avrupa’ya gaz sevkiyatı rekor kırdı

Yayınlanma

Reuters’ın hesaplamalarına göre, Rus enerji devi Gazprom’un TürkAkım doğalgaz boru hattı üzerinden Avrupa’ya yaptığı doğalgaz sevkiyatı şubat ayında günlük 55 milyon metreküpü aşarak rekor seviyeye ulaştı. Bu artış, Yamal-Avrupa ve Kuzey Akım hatlarındaki sevkiyatların durdurulması ve Ukrayna üzerinden Avrupa’ya gaz akışının kesilmesiyle TürkAkım’ın Avrupa’ya tek tedarik rotası hâline gelmesinden kaynaklandı. Şubat ayındaki sevkiyat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 30,7 oranında artış gösterdi.

Reuters’ın hesaplamalarına göre, Rus enerji devi Gazprom’un TürkAkım doğalgaz boru hattı üzerinden Avrupa’ya gerçekleştirdiği doğalgaz sevkiyatı, şubat ayında günlük 55 milyon metreküpü aşarak tarihi zirvesini yeniledi.

Bu rekor seviye, şirketin Yamal-Avrupa ve Kuzey Akım boru hatları üzerinden sevkiyatı durdurmasının ve ocak ayından itibaren Ukrayna üzerinden Avrupa’ya doğalgaz akışını kesmesinin ardından geldi.

Ajansın TürkAkım üzerinden yapılan günlük ihracat verilerine dayanarak yaptığı ön hesaplamalara göre, şubat ayında Avrupa’ya günlük doğalgaz sevkiyatı 55,8 milyon metreküpe ulaştı.

Bu rakam, geçen yılın şubat ayındaki 42,7 milyon metreküp ve bir önceki ay olan ocak ayındaki 50,6 milyon metreküplük ortalama günlük sevkiyatı geride bıraktı.

Böylece, şubat ayındaki sevkiyat bir önceki yıla göre yüzde 30,7, bir önceki aya göre ise yüzde 10 artış gösterdi. Veriler, Avrupa Gaz İletim Sistemi Operatörleri Ağı (ENTSOG) tarafından sağlandı.

Gazprom, daha önce iki haftada bir ihracat verilerini açıklarken, 2023’ün başından itibaren bu uygulamaya son verdi.

Reuters’ın hesaplamalarına göre, TürkAkım üzerinden Avrupa’ya yapılan toplam doğalgaz ihracatı şubat ayında yaklaşık 1,56 milyar metreküp olarak gerçekleşti.

Söz konusu rakam, geçen yılın aynı ayındaki 1,24 milyar metreküp ve ocak ayındaki 1,57 milyar metreküp seviyelerine yakın seyretti.

Geçen yıl Gazprom’un Avrupa’ya yaptığı toplam sevkiyat ise yüzde 13 artarak yaklaşık 32 milyar metreküpe yükseldi. Bir önceki yıl bu rakam 28,3 milyar metreküp olarak kaydedilmişti.

Gazprom’un ihracatının zirvede olduğu 2018-2019 yıllarında, şirketin Avrupa’ya sevkiyatı 175-180 milyar metreküpü aşarak, uzak ülkelere yapılan toplam gaz satışlarının yüzde 80’inden fazlasını oluşturuyordu.

Diplomasi

Trump’ın ticaret danışmanı Navarro: İngiltere, komünist Çin’in itaatkar bir hizmetkarı

Yayınlanma

ABD’de Başkan Donald Trump’ın baş ticaret danışmanı Peter Navarro, İngiltere’yi “komünist Çin’in itaatkar bir hizmetkarı” olmakla ve Pekin tarafından “kanının emilme” riskiyle karşı karşıya olmakla suçladı.

Trump’a gümrük vergileri konusunda danışmanlık yapan Navarro, pazar günü İngiliz The Telegraph gazetesinde yayınlanan bir röportajda, İngiliz hükümetinin Pekin’in “sicimle bağlayan hediyelerine” direnmesi gerektiğini, aksi takdirde Çin’in ABD’ye satamadığı malların “damping yeri” haline gelme riskiyle karşı karşıya kalacağını söyledi.

Navarro verdiği demeçte, “Çinli vampir Amerikan kanını ememezse, Birleşik Krallık’ın ve AB’nin kanını emecek. Bu, Çin’e maruz kalma açısından dünya ekonomileri için çok tehlikeli bir dönem,” dedi.

Birleşik Krallık Maliye Bakanı Rachel Reeves ve Dışişleri Bakanı David Lammy, İşçi Partisi hükümetinin Pekin ile “pragmatik yeniden angajman” politikası kapsamında son aylarda Çin’i ziyaret etti.

Çinli hızlı moda devi Shein de tartışmalı halka arzı için Londra’yı gözüne kestirmiş durumda ve Reeves geçtiğimiz günlerde İngiliz başkentinin Çin’in parası için “doğal yuva” olduğunu söyledi.

Navarro ise “hediye getiren otoriter merkantilist rejimlere dikkat edilmesini” istedi.

Navarro, uzun süredir Çin’i eleştiriyor ve bu ülkeyi izole etme ve üretimi ABD’ye geri getirme çabalarının arkasındaki en önemli figürlerden biri.

İşçi Partisi bakanlarının Çin ziyaretlerine rağmen, İngiltere hükümetinin Pekin ile ilişkileri son haftalarda soğumuş görünüyor.

Çinli şirket Jingye’yi British Steel’in kontrolünü bırakmaya zorlayan İngiliz hükümeti, Temu ve Shein gibi e-ticaret devlerini besleyen vergi kurallarını da gözden geçirmeye başladı ve Sincan’daki zorla çalıştırma ile bağlantılı güneş panellerini devlet destekli enerji projelerinden yasaklama adımını attı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

İsrail, Ukrayna’ya Patriot hava savunma sistemi gönderiyor

Yayınlanma

Rusya’nın askeri müdahalesi devam ederken Ukrayna’ya İsrail’den eski model bir Patriot hava savunma füze sistemi gönderilecek. The New York Times’ın haberine göre, ABD’nin onayladığı sevkiyatın yaza kadar Ukrayna’ya tamamlanması bekleniyor.

The New York Times‘ın dört eski ve mevcut Amerikalı yetkiliye dayandırdığı haberine göre, Rusya’nın yoğunlaşan saldırıları nedeniyle Ukrayna’ya İsrail’den bir Patriot hava savunma füze sistemi daha gönderilecek.

Yetkililer, söz konusu sistemin eski bir model olduğunu belirtti. Hâlen İsrail’de kapsamlı bakımdan geçen sistemin yaza kadar Ukrayna’ya teslim edilmesi planlanıyor.

Gazetenin kaynakları ayrıca, Batılı müttefiklerin Almanya veya Yunanistan’dan bir Patriot sisteminin daha Ukrayna’ya gönderilmesini görüştüğünü bildirdi.

Ukrayna’nın elinde hâlihazırda sekiz adet Patriot sistemi bulunuyor ancak bunlardan ikisi şu anda faal değil.

Patriot sevkiyatları için ABD’nin onayı gerekiyor. Eski bir Beyaz Saray yetkilisi, yönetimin sistemin İsrail’den gönderilmesini Trump’ın başkanlık seçimlerini kazanmasından önce, eylül ayında onayladığını aktardı.

Trump, göreve başladığından beri Ukrayna’nın ek Patriot taleplerini kamuoyu önünde reddetmişti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise bu sistemleri satın almaya hazır olduğunu ifade etmiş ve ülkenin tam korunması için 25 adet Patriot sistemine ihtiyaç duyduklarını söylemişti.

Pentagon, daha önce onaylanan paketler kapsamında Ukrayna ordusuna silah tedarikinin sürdüğünü açıkladı.

Geçen senenin yaz aylarında Financial Times gazetesine konuşan kaynaklar, ABD, İsrail ve Ukrayna’nın, İsrail ordusunun envanterinde bulunan ve 30 yılı aşkın kullanım ömrü nedeniyle hizmet dışı bırakılması planlanan sekiz adede kadar Patriot sisteminin Kiev’e devri konusunda görüştüğünü bildirmişti.

Ocak ayında ise Axios, ABD ordusunun İsrail’deki depolardan yaklaşık 90 Patriot füzesini çıkararak Ukrayna’ya gönderilmek üzere Polonya’ya taşıdığını kaydetmişti.

Bir Patriot sisteminin kurulum maliyeti 1 milyar doları bulurken, sistemin bakımı ve işletilmesi için yaklaşık 90 askeri personele ihtiyaç duyuluyor.

Bir batarya; güç ünitesi, radarlar, kontrol sistemi ve her biri yaklaşık 4 milyon dolar değerinde dört önleyici füze taşıyan 5 ila 8 fırlatma rampasından oluşuyor.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’ne göre, dünya genelinde yaklaşık 186 Patriot sistemi kullanılıyor ve bunların üçte biri ABD’ye ait. Avrupa ülkeleri ise Ukrayna’dakiler de dâhil olmak üzere yaklaşık 40 adet sisteme sahip.

Rusya ordusunun Ukrayna şehirlerine yönelik büyük çaplı saldırıları devam ettiği için hava savunma sistemleri Kiev için önemini koruyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Washington Post: Ukrayna ile yapılan kaynak anlaşması Çin’e bağımlılığı azaltmaz

Yayınlanma

The Washington Post’a konuşan uzmanlara göre, ABD ile Ukrayna arasında imzalanan maden kaynakları anlaşması, Washington’un acil kaynak sorunlarını, özellikle Çin’in tedarik zincirlerindeki hakimiyetini ve nadir toprak elementleri ihtiyacını çözmüyor. Ukrayna’daki potansiyel yatırımların önünde güvenlik riskleri, eski veriler, uzun geliştirme süreleri ve işleme tesisleri eksikliği gibi engeller bulunuyor.

The Washington Post (WP) gazetesinin sektör uzmanlarına dayandırdığı haberine göre, Ukrayna ile ABD arasında imzalanan maden kaynakları anlaşması, Washington’un kaynak alanında karşılaştığı birçok soruna çözüm getirmiyor. Taraflar, söz konusu anlaşmayı 30 Nisan’da imzalamıştı.

Gazeteye konuşan Küresel Enerji Merkezi Direktörü Reed Blakemore, “Bu anlaşma, mevcut acil sorunlara kesinlikle çözüm değil. Kısa vadede Çin’in tedarik zincirlerindeki hakimiyetiyle ilgili olarak gördüğümüz zafiyetlerin hiçbirini ortadan kaldırmıyor,” ifadelerini kullandı.

Ayrıca gazete, Ukrayna’nın, ABD’nin Çin’in Washington’un eylemlerine yanıt olarak getirdiği kısıtlamalar nedeniyle sorun yaşadığı 17 “nadir toprak elementi” kaynağı olmadığını belirtiyor.

Başlangıçta eski Başkan Donald Trump, Kiev ile yapılan anlaşmadan bahsederken özellikle nadir toprak elementlerine atıfta bulunmuştu.

Uzmanlar ayrıca, Ukrayna’da petrol ve gaz çıkarımı için geniş olanaklar bulunmayacağını, zira altyapının zaten gelişmiş olduğu başka üretim sahalarının mevcut olduğunu vurguluyor.

Teksas Üniversitesi’nden enerji uzmanı Ben Cahill, “Dünya çapında fırsatları olan büyük şirketlerin Ukrayna’yı yatırım için rekabetçi yer olarak göreceğinden emin değilim. Belki daha küçük, bağımsız bazı şirketler risk almak isteyebilir,” şeklinde görüş belirtti.

Gazetenin görüşüne başvurduğu kaynaklar, ABD’li yatırımcılar için en cazip Ukrayna yataklarının titanyum, grafit ve lityum olduğunu ifade etti. Ancak bu kaynakların geliştirilmesi için “en iyi ihtimalle on yıl” süre öngörüyorlar.

Geçmiş yönetimde ABD Enerji Bakanlığı’nda görev yapmış olan Ashley Zumwalt-Forbes, gazeteye yaptığı açıklamada, “ABD, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde bile maden arama için fon bulmakta zorlanıyoruz. Ukrayna’da bu daha erken aşama çalışmalar için fon bulmanın ne kadar zor olacağını düşünün,” dedi.

Ayrıca, sektör temsilcileri Ukrayna’daki gerekli kaynak rezervlerine ilişkin verilerin Sovyet dönemi araştırmalarıyla sınırlı olduğunu belirtti.

Zumwalt-Forbes, güvenilir bilgi elde etmek için potansiyel yataklarda sondaj yapılması gerektiğini, bunun madencilik şirketlerinde genellikle “dünyanın en kötü kumarhanesi” olarak nitelendirildiğini kaydetti.

SAFE’de kritik mineraller uzmanı olan Abigail Hunter, en umut verici “Ukrayna” lityum yatağının Rusya’nın kontrolündeki topraklarda bulunduğunu söyledi.

Hunter ayrıca, Ukrayna’daki güvenlik sorunlarına ve altyapı hasarına dikkat çekerek, bunların potansiyel yatırımcıların maliyetlerini artıracağını belirtti.

ABD Deniz Harp Okulu’na bağlı Rusya Deniz Araştırmaları Enstitüsü Araştırma Direktörü ve Doçent Emily Holland da, ham madde işleme sorununa dikkat çekti; bu sorun ABD için genellikle madencilikten daha önemli.

Holland, anlaşmada kaynakların işlenmesi olasılığının ele alınmadığını belirtti. Holland ayrıca, “Özellikle yönetim nihai mal üretimini ülke topraklarına taşımayı hedefliyorsa, Ukrayna’da madenlerin işlenmesi ABD pazarları için pek uygun değil,” değerlendirmesini yaptı.

ABD ile Ukrayna arasındaki maden anlaşmasının nihai metnine bakış

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English