Bizi Takip Edin

AVRUPA

UniCredit, İtalyan rakibi Banco BPM için 10 milyar avroluk teklif yaptı

Yayınlanma

İtalyan UniCredit, Avrupa’nın bölünmüş bankacılık sektöründe konsolidasyonu hızlandıracak bir anlaşmayla rakibi Banco BPM için 10,1 milyar avroluk bir satın alma teklifi sundu.

UniCredit pazartesi günü yaptığı açıklamada, tüm hisseleri kapsayan teklifinin her bir Banco BPM hissesine 6,66 avro değer biçtiğini ve anlaşmanın kabul edilmesi halinde piyasa değeri açısından Avrupa’nın üçüncü büyük kredi kuruluşunu yaratacağını söyledi.

UniCredit Ceo’su Andrea Orcel yaptığı açıklamada BPM için yapılacak bir anlaşmanın “coğrafi erişimimizi genişleteceğini, müşteri tabanımızı hem bireysel hem de kurumsal müşteriler arasında genişleteceğini ve premium işlerimizi daha da büyüteceğini” söyledi ve bankasının İtalya’nın en büyük ikinci bankası olma statüsünü pekiştireceğini ekledi.

UniCredit geçtiğimiz aylarda Alman bankası Commerzbank’ı devralmak için hamle yapınca özellikle Alman siyaseti karışmıştı.

Almanya’da Commerzbank gerilimi artıyor

Orcel, BPM için yapılan teklifin Commerzbank’taki yatırımı üzerinde “herhangi bir etkisi olmadığını” söyledi. UniCredit CEO’su, “Oradaki durum çok farklı,” dedi.

Orcel, Commerzbank’taki hisseleriyle ilgili olarak UniCredit’in “koşullar uygun olduğu takdirde daha ileri gitmeyi ya da yatırımımızdan çıkıp sermayeyi iade etmeyi isteyebileceğini” söyledi; bu kararın zaman alacağını çünkü “Almanya’daki seçim sürecine saygı göstermenin önemli olduğunu düşündüğünü” söyledi.

Avrupa bankaları arasındaki konsolidasyon tartışmaları son aylarda hız kazanmaya başladı; bölgedeki politika yapıcılar ABD devlerine ve Asya’da hızla büyüyen rakiplerine meydan okuyabilecek daha büyük yerel grupların ve çok uluslu bankaların ortaya çıkmasını teşvik etmek istiyor.

UniCredit’in teklifi cuma günkü fiyata göre yüzde 0,5’lik bir primi temsil ederken, Banco BPM’nin varlık yöneticisi Anima Holding’i 1,6 milyar avroya satın almak için teklif verdiği 6 Kasım tarihindeki hisse fiyatına göre yüzde 14,6’lık bir artışı temsil ediyor.

Commerzbank’ın yeni CEO’su, UniCredit’e satışa karşı çıkan Orlopp oldu

Günler sonra BPM Monte dei Paschi di Siena’nın yüzde 5 hissesini de alarak İtalya hükümetinin bir zamanlar batmakta olan kredi kuruluşundaki hisselerinin bir kısmını elden çıkarmasıyla yerel konsolidasyon sürecini başlatmış oldu.

UniCredit, BPM’nin “şu anda büyük bir değişim ve gelişim bağlamında faaliyet göstermek için yeterli ölçeğe sahip olmadığını” söyledi. 

Orcel, UniCredit’i oluşturmak için İtalyan Credito Italiano’nun UniCredito ile 21 milyar avroluk birleşmesi de dahil olmak üzere banka birleşme ve satın almalarında danışmanlık yaparak adını duyurdu.

Orcel ayrıca Royal Bank of Scotland’ın 2007 yılında ABN Amro’yu satın alması sırasında da danışmanlık yapmıştı. UniCredit, Commerzbank’taki pozisyonunu Alman hükümetinden bir miktar hisse satın alarak ve türev ürünleri kullanarak oluşturdu.

AVRUPA

Romanya seçimlerinde ilk tur ‘sürprizi’: Georgescu ile Lasconi yarışı ne anlama geliyor?

Yayınlanma

Yazar

Romanya’da pazar günü Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. İlk turu düzenlenen ve neredeyse bütün anket sonuçlarının boşa çıktığı seçimlere toplam 13 aday katıldı. Adaylar arasından en dikkat çekeni, seçimlere bağımsız katılan Calin Georgescu oldu. 

Georgescu, katılımın yüzde 52 olarak belirlendiği seçimde, oyların yüzde 22’sinden fazlasını alarak seçimlerin galibi oldu.

Romanya Birliğini Kurtarın Partisi’nden Elena Lasconi ise 2 sırada yer alıyor. Lasconi, liberal muhafazakarların temsilcisi.

Mevcut başbakan Marcel Ciolacu ise, Lasconi ile çok az bir farkla 3. sıraya geriledi.

Seçimlerde takip edilen adaylardan, eski NATO Genel Sekreter Yardımcısı Mircea Geoana ise, yenilginin ardından siyasetten emekli olduğunu açıkladı.

Geoana Rumen medyasına verdiği demeçte, “Hayal kırıklığı ve öfke düzeyi toplumu daha radikal bir seçime doğru itiyor” dedi.

Georgescu’nun zaferi, Batı medyasında çoğunlukla ‘sürpriz’, ‘şok’, ‘deprem’ gibi ifadelerle aktarıldı. Bu ‘sürpriz’ hissini yaratan şey, Georgescu’nun ‘o kadar da popüler olmayan’ bir siyasetçi olması ve NATO ve Ukrayna karşıtı açıklamalarıyla tanınması. 

Georgescu, kendisinin de bir röportajında ​​belirttiği gibi seçim kampanyasının tamamını TikTok’ta geçirdi. Bu nedenle, Rumen analistlerin önemli bir kısmı kendisi için sıkça ‘TikTok ürünü’ ifadesini kullanmıştı.

Georgescu kimdir?

62 yaşındaki Georgescu, sağ popülist bir siyasetçi. Bükreş’teki Tarım ve Veterinerlik Bilimleri Üniversitesi ile Ulusal Savunma Koleji’nde eğitim gördü.

Kariyerine üniversitede öğretim görevlisi olarak başladı, Çevre Bakanlığı’nda çalıştı, Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı’nın Romanya temsilciliği gibi görevlerde bulundu. 

Bu seçimler, Georgescu’nun ilk seçimleri değil. Daha önce, üyesi olduğu sağcı Rumen Birliği İttifakı (AUR), kendisini 2020 ve 2021 yıllarında başbakan adayı olarak göstermişti. Ancak Georgescu’nun Nazi yanlısı eski Romanya diktatörü Ion Antonescu ve ırkçı, anti-semitist Demir Muhafızlar örgütünün kurucusu Zelea Codreau gibi isimleri övmesi üzerine adaylığı partisi tarafından geri çekilmişti ve ‘soykırım suçlularının övülmesi’ gerekçesiyle hakkında bir ceza soruşturması bile başlatılmıştı. 

Georgescu, 2022’de Antena 3’e verdiği röportajda bu isimlerden ‘kahramanlar’ olarak bahsetmişti ve ‘Rumen ulusunun bu kahramanlarla yaşadığını’ söylemişti. 

‘NATO üssü diplomasi utancı’

Georgescu aynı zamanda, NATO karşıtı açıklamalarıyla da tanınıyor. Georgescu, Romanya’nın Deveselu kasabasında bulunan NATO’nun balistik füze savunma kalkanını ‘diplomasi utancı’ olarak nitelendirmişti ve ittifakın ‘Rusya tarafından saldırıya uğramaları halinde üyelerinden hiçbirini korumayacağını’ söylemişti.

Rumen gazeteci Mihai Tatulici’ye konuşan Georgescu, Ukrayna savaşında Romanya’nın tarafsız olması gerektiğini savunarak “Ukrayna’daki durumun açıkça manipüle edildiği ortada. ABD’nin askeri kompleksinin ve silah sanayisinin çıkarları için bir çatışma çıkarılmak isteniyor. Ancak bizim bir ülke olarak önceliğimiz, herhangi bir çatışmaya karşı tarafsız olmaktır. Orada olanlar bizim işimiz değil” demişti.

‘Kendi devletimi istiyorum’

Georgescu, Avrupa Birliği’nin (AB) ise, Romanya’yı köleleştirmeyi amaçlayan başarısız bir proje olduğunu düşünüyor.

Georgescu ayrıca, ülkesi için sunduğu ‘vizyonu’ da şu şekilde açıklamıştı:

“Barış stratejisi öncelikli olmalıdır. Bu, sadece dış barış stratejisi değil, iç barışı da içerir. Her şey buradan başlar. Hiç kimse savaştan bir şey inşa etmedi. Size bu konuda üç net unsur söyleyebilirim. Birincisi, halkımızın dehası, her türlü çatışmaya karşı yüzde 100 tarafsız kalmaktır. İkincisi, ulusal bir devlet istiyorum, kendi devletimi istiyorum. Kimseyle müdahil olunmamalı. Gerçek dostlarınız ve ortaklarınız olabilir. Üçüncü unsur ise şu: Ekonomi hakkında öğrenilmesi gereken tek ders, ülkenizin kaynaklarını kendi başınıza nasıl değerlendireceğinizdir.”

Ekonomik sorunların sosyal sorunlardan kaynaklandığını söyleyen Georgescu, Antena 3’e verdiği bir diğer röportajda da “Bizim devletimiz yok. Devleti olmayan halk sürüden ibarettir ve milletin hizmetinde olabilecek tek şey devlettir. Bu neredeyse tamamen yok olmuş durumda” demişti.

Liberal muhafazakarların adayı Lasconi

Georgescu’nun kinci turda yarışacağı aday, eski gazeteci ve eski belediye başkanı Elena Lasconi ise, Romanya’nın Ukrayna’nın sıkı bir müttefiki olarak kalması gerektiği görüşünde. Lasconi, Ukrayna savaşının başlamasının 1000. gününde Facebook’tan yayınladığı mesajda şunları söylemişti:

“1000 günlük cesaret, fedakarlık ve özgürlük mücadelesi. Romanya, Ukrayna’nın yanında kalmaya devam etmeli. Ve bunu kararlılıkla yapacağıma söz veriyorum. Romanya, ben cumhurbaşkanı olduktan sonra da Ukrayna’nın güçlü bir müttefiki olarak kalacak. Çünkü bu mücadele sadece Ukrayna’nın değil, tüm bölgenin istikrarı ve demokrasi için bir mücadeledir.”

‘Daha fazla NATO birliği harika olur’

Lasconi ayrıca, Özgür Avrupa’nın Romanya servisine verdiği röportajda iyi eğitimli NATO birliklerine sahip ülkelerin hiçbir zaman saldırıya uğramadığını savunarak, Romanya’da daha fazla NATO askerinin bulunmasının ‘harika olacağını’ belirtmişti:

“Romanya’da daha fazla yabancı birliğimiz olsaydı harika olurdu diye düşünüyorum, çünkü savaşa hazır NATO birliklerinin olduğu ülkelerin asla saldırıya uğramadığı kanıtlandı.”

Georgescu’yu öne çıkaran argümanların, Avrupa sağını öne çıkaran argümanlara paralel olduğunu söylemek mümkün: Otoriter söyleme dayanan güçlü devlet vurgusu, yeniden uyanış, ulusun yeniden ayağa kalkması gibi söylemler, ekonomik istikrar vaadi, savaş karşıtlığı…

Bütün bunlar, Georgescu’nun da Avrupa’daki benzerleri gibi ‘Kremlin’in adamı’ olarak işaretlenmesiyle sonuçlandı. 

Rakibi Lasconi ise, AB ve NATO’nun güncel ihtiyaçlarına uygun bir Avrupalı lider profili çiziyor. 

Romanya’daki bu siyasi saflaşma, Moldova, savaş öncesi Ukrayna, Sırbistan ve Gürcistan gibi ülkelerde yaşanan saflaşmalarla büyük benzerlikler taşıyor. Ulusal bağımsızlık ve güçlü devlet vurgusu zemininde yükselen, ‘Avrupa şüphecisi’ sağ; liberal/muhafazakar, Atlantik sistemine kökten bağlı bir diğer sağ güçle yarışıyor. 

Bu tür ülkelerdeki seçimlerde ‘Rus yanlılığı’ en çok konuşulan şey olsa da, varlığından söz edilen Kremlin etkisinin yoktan var olduğunu söylemek mümkün değil. Ekonomik sorunlar, siyasi istikrarsızlık ve yoğun askerileşmenin yarattığı güvenlik kaygısı, Avrupa’nın genelinde olduğu gibi Romanya siyasetinde de belirleyici unsur haline geliyor. Bunun en büyük örneği, Georgescu’nun en yakın rakibiyle arasında bulunan, yaklaşık 350 bin seçmenlik oy farkı.

Sağ-popülist Avrupa şüpheciliği, Batı’nın yeni yükselen trendi olduğunu Romanya örneğiyle bir kez daha kanıtlamış oldu. Batılı analistlerin ve siyasetçilerin bu eğilimi sağlıklı bir şekilde inceleyip açıklaması için ise, ‘Kremlin parmağından’ çok daha fazlasına ihtiyacı var.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Wagenknecht, İtalyan 5 Yıldız Hareketi’nin kongresine katıldı

Yayınlanma

Almanya’nın yeni sol partisi Sahra Wagenknecht İttifakı’nın (BSW) lideri Sahra Wagenknecht, pazar günü İtalya’nın 5 Yıldız Hareketi (M5S) partisinin meclisinde sahne alarak yeni bir Avrupa sol bloğu söylentilerini yeniden alevlendirdi.

Savaş ve göç konularında benzer görüşleri paylaştığı eski başbakan ve M5S lideri Giuseppe Conte ile söyleşi yapan Wagenknecht, ABD ve NATO’ya yönelik sert eleştirileriyle Roma’daki dinleyicilerin beğenisini kazandı.

Batının Rusya’nın “kırmızı çizgilerini” görmezden gelerek Ukrayna’daki savaşın başlamasında önemli bir rol oynadığını savunan Wagenknecht, “Savaş 2022 baharında sona erebilirdi ama biz silah göndermeye devam ediyoruz. Bu savaş ancak müzakere yoluyla sona erebilir. Neyse ki Avrupa’da giderek büyüyen bir pasifist hareket var,” diyerek barışa duyulan ihtiyacı vurguladı.

Conte ise hem Ukrayna’daki savaşa hem de Orta Doğu’da devam eden çatışmalara ilişkin yorumlarını yineleyerek, “Başından beri bu tırmanışın bizi sadece Üçüncü Dünya Savaşının eşiğine getireceğini söyledik. Eğer amaç Rusya’yı askeri olarak yenmekse, bunun çılgınlık olduğunu açıkça söylemeliyiz. Hem de Putin yanlısı olmakla suçlanmadan. Tıpkı Netanyahu hükümetinin bir suçlu olduğunu ve antisemitizmle suçlanmadan eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiğini söylediğimiz gibi,” dedi.

AP’de ortak grup ihtimali tekrar konuşulmaya başladı

Wagenknecht ayrıca Conte’yi, ittifakın daha da gelişebileceğinin bir işareti olarak, “daha özerk ve ilerici bir Avrupa’yı tartışmak” üzere Berlin’e davet etti.

BSW lideri, “Temas halinde olursak çok mutlu olurum. Başkanınızla Berlin’de buluşabilirim ve sizinle görüş alışverişinde bulunmaktan memnuniyet duyarım. Barış ve sosyal adalet Avrupası için birlikte mücadele edelim,” dediğinde Conte’nin yanıtı, “Ana akımın dışında kalan ve müesses nizama bağlı olmayan siyasi güçler arasında diyalog alanları yaratmak üzere yakında Berlin ve Roma’da bir araya geleceğiz,” oldu.

Wagenknecht ve M5S Ukrayna’daki savaş, NATO ve göç konularında benzer pozisyonları paylaşıyor.

Geçtiğimiz aylarda Wagenknecht, Avrupa Parlamentosu’nda M5S üyeleriyle bir grup kurma girişiminde bulunmuştu fakat bu proje başarısızlıkla sonuçlandı. İtalyan parti daha sonra Sol grubuna katıldı.

Eylül ayında Il Fatto Quotidiano’ya verdiği bir röportajda projeyi yeniden canlandırıp canlandırmayacağı sorulduğunda kapıyı açık bırakan Wagenknecht, “Yakın gelecekte Avrupa Parlamentosu’nda başkalarıyla birlikte de olsa bir grup oluşturabileceğimizden eminim,” demişti.

M5S için kritik gün: Kurucu baba Grillo’nun etkisi kırıldı

Pazar günü M5S için kritik bir gündü. Eski başbakan ve lider Conte ile partinin kurucusu Beppe Grillo arasında partinin yönü konusunda aylardır süren gerginliğin ardından, üyeler hareketin gelecekteki yoluna karar vermeye çağrıldı.

Oylama, şu anda Grillo tarafından tutulan “garantör” rolünün ortadan kaldırılmasıyla sonuçlandı.

Kilit konulardan biri de partinin muhalefetteki Demokratik Parti (PD) ile kuracağı ittifaklardı. Kurultay, bu tür ittifakların açık bir programatik anlaşmaya bağlı olması gerektiğine karar verdi.

Buna ek olarak, çoğunluk M5S’nin kendisini “bağımsız ilerici” bir parti olarak ilan etmesi yönünde oy kullandı.

M5S üyeleri ayrıca partinin milletvekillerini iki dönemle sınırlayan kuralını değiştirerek bu sınırı üçe çıkarma yönünde oy kullandı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İngiltere ve Fransa, Ukrayna’ya asker göndermeyi yeniden gündeme getirdi

Yayınlanma

İngiltere ve Fransa, Ukrayna’ya askeri eğitmen ve özel askeri şirket personeli gönderme konusundaki görüşmeleri yeniden başlattı. Görüşmeler, askeri eğitim, teknik bilgi aktarımı ve teçhizat bakımı gibi konuları kapsıyor.

Londra ve Paris, Ukrayna’ya asker ya da özel askeri şirket personeli gönderme konusundaki görüşmeleri yeniden masaya yatırdı.

Gündemdeki öncelikli konular arasında Ukrayna ordusunun eğitimi, askeri bilgi birikiminin aktarılması ve teçhizatın bakım-onarımı yer alıyor.

Batılı orduların Ukrayna’ya gönderilmesi tartışması, şubat ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu fikri kamuoyuyla paylaşmasıyla alevlenmişti.

Le Monde gazetesini haberine göre, başta Almanya olmak üzere bazı ülkelerin şiddetli muhalefetine rağmen bu fikir gündemden düşmedi; aksine son haftalarda yeniden ivme kazandı.

Özellikle İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in 11 Kasım’da Fransa’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında konu derinlemesine ele alındı. Bir İngiliz askeri yetkili gazeteye şu açıklamayı yaptı: “İngiltere ve Fransa arasında savunma işbirliği konusunda, özellikle Avrupa’da Ukrayna ve genel olarak Avrupa güvenliği odaklı güçlü bir müttefik grubu oluşturma hedefiyle görüşmeler sürdürülüyor.”

Le Monde, konvansiyonel birlikler ya da özel tedarikçiler için henüz resmi bir onay çıkmadığını, ancak bu yöndeki önerilerin “aylardır değerlendirildiğini” bildirdi.

Adaylardan biri Défense Conseil International (DCI) şirketi. Yüzde 55’i devlet kontrolünde olan ve yüzde 80’i emekli askerlerden oluşan DCI, kurumsal internet sitesinde belirtildiği üzere, Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanlığı adına ülkenin uluslararası ortaklarına askeri bilgi birikimi aktarımı, danışmanlık, eğitim ve askeri kapasite geliştirme hizmetleri sunuyor.

DCI, halihazırda Fransa ve Polonya’da yürüttüğü faaliyetlere benzer şekilde Ukrayna’da da askeri eğitim vermeye hazır durumda.

Şirket ayrıca, Kiev’e transfer edilen Fransız askeri teçhizatının bakım-onarım hizmetlerini de üstlenebilecek. Mayıs ayında İngiliz Babcock şirketi, askeri teçhizatın rutin ve kapsamlı bakımını içeren teknik destek üssü kurma önerisinde bulunmuştu ve bu konudaki çalışmalar devam ediyor.

The Times gazetesi ekim ayında yayımladığı haberinde, İngiliz askeri yetkililerin Batı Ukrayna’ya küçük eğitmen grupları gönderme planlarını değerlendirdiklerini yazmıştı.

Gazeteye açıklama yapan bir İngiliz askeri yetkili, eğitmenlerin “cephe hattından uzak, güvenli bölgelerde” konuşlanarak, acemi askerlere savaş bölgesine sevk edilmeden önce yoğun temel eğitim vereceklerini dile getirmişti.

Rusya Dış İstihbarat Direktörü: Fransa, Ukrayna’ya 2 bin asker göndermeye hazırlanıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English