Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Varoufakis Avustralya’yı ‘ABD’ye uşaklığı sona erdirmeye’ çağırdı

Yayınlanma

Eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis Avustralya’yı ABD’ye olan “hizmetkârlığına” son vermeye ve Çin ile barışçıl işbirliğine yönelmek de dâhil olmak üzere “kendi başına hareket eden” bir ülke olarak itibarını yeniden inşa etmeye çağırdı.

Avustralya pasaportuna sahip olan eski Yunan bakan Varoufakis çarşamba günü Canberra’daki Ulusal Basın Kulübü’nde yaptığı konuşmada, Pekin’e yönelik diplomatik bir yaklaşımın, “Çin’in siyasi sınıfını otoriter bir çekirdek etrafında safları sıklaştırmaya” zorlayacak nükleer güçle çalışan denizaltılar satın almaktan “çok daha iyi bir yol” olacağını söyledi.

Varoufakis’in konuşması, Avustralya, İngiltere ve ABD’nin Çin’in etkisini azaltmayı amaçlayan AUKUS ittifakı çerçevesinde Avustralya’ya nükleer güçle çalışan denizaltıların teslimine ilişkin takvimi açıklamasından bir yıl sonra geldi.

Anlaşmaya ilişkin beklentiler azaldı

Anlaşmaya ilişkin beklentiler, Washington’un denizaltı üretimini yavaşlatmayı planladığı yönündeki haberlerle azalmıştı.

Başkan Joe Biden yönetiminin yeni savunma bütçesi, denizaltı üretimini yarı yarıya azaltarak 2025 yılında iki adet olması beklenen Virginia sınıfı denizaltı üretimini bire indirdi.

Bu durum, Washington’un Canberra’ya 2030’lardan itibaren nükleer güçle çalışan gemilerden beş adede kadar satma taahhüdünü yerine getirme kabiliyeti konusunda soru işaretleri yarattı.

ABD’nin son açıklaması, Avustralya’nın bu tür denizaltılara ihtiyacı olmadığı gibi Washington’un bunları teslim edebileceğinin de şüpheli olduğunu savunan ünlü Avustralyalı savunma uzmanı Hugh White gibi AUKUS eleştirmenleri tarafından bekleniyordu.

Çarşamba günü eski Avustralya lideri Malcolm Turnbull yerel medyaya verdiği demeçte ABD’nin Avustralya’nın savunma ihtiyaçlarını karşılamak için kendi savunma ihtiyaçlarını feda etmeyeceğini söyledi. “Amerikalılar Avustralya’ya denizaltı vererek ya da satarak kendi denizaltı açıklarını olduğundan daha kötü hale getirmeyecekler” dedi.

AUKUS denizaltılarından çıkan nükleer atıklarla ilgili senato soruşturması başlatıldı

Başbakan Anthony Albanese, çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında bu sapmanın Canberra’nın denizaltı alım planlarını altüst edeceğini reddederek alımlara bağlı kaldığını söyledi ve Avustralya’nın ABD ve İngiltere ile yaptığı anlaşmanın ABD Kongresi tarafından zaten kabul edildiğine işaret etti.

Aynı gün Canberra’da, AUKUS denizaltılarından çıkan nükleer atıkların ülke genelinde boşaltılmasına izin verecek yeni mevzuatın sorgulandığı bir senato soruşturması yürütülüyordu.

‘Diplomatik dengeyi koruyalım’

Varoufakis, Pekin’in Güney Çin Denizi’ndeki saldırılarına karşı koymak için denizaltı gibi silahlar kullanmanın çözüm olmadığını söyledi.

Rusya’nın Ukrayna müdahalesini örnek göstererek, mevcut dünya olaylarının bunu kanıtladığını söyledi.

“NATO’nun genişlemeyeceğine dair art arda verilen ve Batı tarafından tamamen ihlal edilen sözlerin ardından… bu durum Putin’in Ukrayna’yı işgal etmek için sözlerin bu özel ihlalini silah olarak kullanmasını haklı çıkarır mı? Ben öyle düşünmüyorum” dedi.

“Başka bir deyişle, aklımızı başımıza alalım. Diplomatik orantılılığı koruyalım. Ve kesinlikle, Avustralya’ya hiçbir faydası olmayan denizaltılar için 368 milyar A$ harcamayalım, bu hiçbir işe yaramayacak – bahsettiğiniz tehditleri iyileştirmek için hiçbir şey yapmayacak” dedi Varoufakis.

‘Olmayan bir tehditle ilgili yanlış bir perspektif’

Pekin’in Güney Çin Denizi’ni askerileştirmeyeceğine dair verdiği sözlerden “geri adım atmasından” endişe duymak doğru olsa da Varoufakis diplomasinin ya da en fazla “tehditle orantılı bazı askeri manevraların” olması gerektiğini söyledi.

Avustralya’nın sadece Çin gemilerinin Avustralya karasularına girmesi gibi gerçek bir provokasyon olduğunda karşılık vermesi gerektiğini, aksi takdirde AUKUS denizaltıları gibi silahların “olmayan bir tehditle ilgili yanlış bir perspektif” yarattığını söyledi.

Benzer uyarılar eski başbakan Paul Keating gibi eski Avustralyalı yetkililer tarafından da yinelenmişti.

‘Yeni Soğuk Savaş’ı hızlandırır’

Varoufakis, AUKUS anlaşmasının “yeni bir Soğuk Savaş’a ivme kazandıracağını” ve Avustralya’nın böyle bir girişime katılmaktansa onu etkisiz hale getirerek itibarı için daha fazlasını yapacağını söyledi.

“Avustralya’nın yeni Soğuk Savaş’ı yatıştırma görevi vardır. Bu da ancak Avustralya’nın ABD’ye olan uşaklığını sona erdirmesiyle mümkün olabilir, zira ABD aktif olarak tehditler yaratmakta ve bu tehditlerden korunmak için bize para ödetmektedir” dedi.

Dolar hegemonyasını kaybetme korkusu

Varoufakis, “Ukrayna’da akılsız bir sonsuza dek savaş yerine adil bir barışın sağlanmasına yardımcı olan bir Avustralya hayal edin… Adaletsizlik karşısında asla tarafsız olmayan ama aynı zamanda müttefiklerinin karar verdiği her savaş çığırtkanlığı macerasına da otomatik olarak katılmayan, bağlantısız bir Avustralya” diye devam etti.

Washington’un Pekin’i kontrol altına almak için harekete geçmesinin nedeninin ne Pekin’in artan askeri gücü ne de Tayvan’ı işgal edebileceği endişesi olduğunu, ancak ABD’nin küresel mali hakimiyetinin Çin’in banka dışı online ödeme yöntemleri de dahil olmak üzere “bulut sermaye” sistemleri tarafından bozulmasından korktuğunu söyledi.

“Amerika’nın hegemonyası … tamamen uluslararası dolar cinsinden ödemeler üzerindeki tekelini sürdürme kapasitesine dayanıyor” diyen Varoufakis, “Amerika Birleşik Devletleri’nin açıklarını dünyanın geri kalanına ödetmesini sağlayan şey budur” ifadesini kullandı.

DİPLOMASİ

Lukaşenko: Ukrayna, Putin ile gizli görüşmelere başladı

Yayınlanma

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Rus gazeteci Olga Skabeyeva’ya verdiği röportajda, Ukraynalı yetkililerin Vladimir Putin ile gizlice görüştüğünü iddia etti. Lukaşenko, bu görüşmelerin detaylarını vermekten kaçınırken, ABD’nin Ukrayna konusunda net bir stratejisinin olmadığını ve Moskova’ya yönelik yaptırım seçeneklerinin tükenmesi nedeniyle Washington’ın Kiev üzerindeki baskıyı artırdığını öne sürdü.

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Rus gazeteci Olga Skabeyeva’ya verdiği röportajda, Ukraynalı temsilcilerin Vladimir Putin ile gizli görüşmeler yaptığını iddia etti.

Avrupa Birliği’nde yapıcı müzakereler yapabilecek politikacıların olup olmadığı sorusuna yanıt veren Lukaşenko, Ukrayna’da böyle kişilerin olmadığını, ancak yine de bir diyalog yürütüldüğünü belirtti.

Lukaşenko, “Biz yine de onlarla (Ukraynalı temsilcilerle) görüşüyoruz. İsteyenlerle konuşmak gerekiyor. Fakat, kendi tarafımızda, Rusya’da ve benzeri yerlerde görüşmek için böyle tutkulu bir istek görmüyoruz. Gerçi, ben konuşmayacağım, bırakın Vladimir Vladimiroviç (Putin) söylesin. O görüşmüştü. Onu aradılar, anlattılar. Ancak, görüşmeleri dair kamuya açık bir dile getirilmedi,” dedi.

Detayları açıklama yetkisi olmadığını belirten Lukaşenko, ayrıntı vermekten kaçındı.

Belarus Devlet Başkanı, “Ancak Putin bana anlattı. Şu sonucu çıkardı: Görüşmek istiyorlarsa, gelsinler, şimdilik gizlice, gazeteciler öğrenmesin diye. Belki Vladimir Vladimiroviç risk alır ve kimin aradığını söyler,” diye ekledi.

13 Mart’ta Lukaşenko, Putin ile görüşmek üzere Moskova’ya gitti. Görüşmelerin başlamasından önce, Amerikan yönetiminin Ukrayna’daki çatışmayı çözmek için net bir stratejisinin olmadığını söyledi.

Lukaşenko, “ABD’nin Ukrayna konusunda hiçbir planı yok. Kesinlikle. Bir taraf ne istiyor, diğeri ne istiyor, sadece nabız yokluyorlar,” dedi.

Ayrıca Lukaşenko, Washington’ın Kiev üzerindeki baskıyı artırmaya karar verdiğini, çünkü Moskova’ya karşı yaptırım uygulama imkanlarının neredeyse tükendiğini dile getirdi.

Lukaşenko, “O kadar çok yaptırım uyguladılar ki, daha ötesi yok. Bu nedenle Ukrayna’ya baskı yaptılar ve onun gidecek hiçbir yeri yok. 30 gün için anlaştılar, yani 30 gün,” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

G7 bildirisinin hedefinde İran var

Yayınlanma

Reuters tarafından görülen nihai taslak bildiriye göre, önde gelen Batılı devletlerin dışişleri bakanları perşembe günü İran’ın “keyfi gözaltı ve yabancı suikast girişimlerini giderek artan bir şekilde baskı aracı olarak kullanmasının yarattığı tehdit” konusunda uyarıda bulundu.

ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7 ülkeleri yaptıkları açıklamada Tahran’ın “Orta Doğu’daki istikrarsızlığın başlıca kaynağı” olduğunu iddia ederek ülkenin nükleer programı konusunda diplomasiyi yeniden başlatmaya çağırdı.

Taslak bildiride, Filistin sorununa iki devletli çözümün de bahsi geçmedi ve metnin daha önceki taslaklarında bunun önemini vurgulayan dil terk edildi.

Üyeler bunun yerine “Filistin halkı için siyasi bir ufkun” gerekliliğini vurguladı ve Gazze’ye “engelsiz insani yardımın” yeniden başlaması ve kalıcı bir ateşkes için desteklerini yeniden teyit etti.

Diplomatlar tarafından onaylanan nihai taslağın cuma günü ilerleyen saatlerde bakanlar tarafından da kabul edilmesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

NATO Genel Sekreteri Rutte: Savaş sonrası Rusya ile ilişkiler yeniden kurulmalı

Yayınlanma

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’daki savaş sona erdikten sonra Rusya ile ilişkilerin normalleştirilmesi gerektiğini belirtti. Rutte, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’ya verdiği desteği azaltmasına rağmen transatlantik ittifakı bir arada tutmaya çalışırken, Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını artırması ve askeri konumlarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini vurguladı.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’daki çatışmalar sona erdikten sonra Rusya ile ilişkilerin zamanla normalleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Rutte, Bloomberg TV‘de Annmarie Hordern’e verdiği mülakatta, “Savaş Avrupa için bir şekilde durmuş olursa, adım adım, ABD için de adım adım Rusya ile normal ilişkileri yeniden kurmak normal olur,” dedi.

Ancak Rutte, henüz o noktada olmadıklarını ve Rusya’nın müzakereleri ciddiye almasını sağlamak için üzerlerindeki baskıyı sürdürmeleri gerektiğini ifade etti.

Son haftalarda yoğun bir diplomasi yürüten Rutte, Başkan Donald Trump’ın Ukrayna’ya verdiği desteği azaltması ve ABD’nin Avrupa’daki geleneksel güvenlik rolünden çekileceğine işaret etmesiyle ittifakı bir arada tutmaya çalışıyor.

Bu sürpriz hamle, Avrupa ülkelerini savunma harcamalarını artırmaya ve askeri konumlarını yeniden düşünmeye sevk etti.

Rutte, perşembe günü Beyaz Saray’da Trump ile bir araya geldi ve ikili, Ukrayna’da ABD’nin arabuluculuğunda potansiyel bir ateşkesi görüştü. Avrupa’nın müzakerelerde büyük ölçüde dışlanması, kıtadaki pek çok lideri rahatsız etti.

Devam eden görüşmeler hakkında konuşan Rutte, “Amerikan yönetimi ve elbette Ukraynalılarla ciddi görüşmelere girmeye hazır olduklarından emin olmak için üzerlerindeki baskıyı sürdürmeliyiz,” ifadesini kullandı.

Rutte’nin en büyük görevi, Trump’ın üyelerin savunmaya yeterince harcama yapmayarak Washington’ı istismar ettiği yönündeki yaygın eleştirileri arasında ABD’nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) bağlılığını sürdürmesini sağlamak.

Trump daha önce ABD’yi askeri ittifaktan çekmekle tehdit etmişti.

Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Oval Ofis’teki televizyonda yayınlanan tartışmasının ardından Rutte, ABD’nin Ukrayna için yaptığı her şeyi överken, Ukraynalı lidere ilişkileri düzeltme çağrısında bulundu.

NATO, haziran ayındaki bir sonraki zirvede üyelerinin savunma harcamaları hedefini en az yüzde 3’e çıkarmaya çalışacak.

Trump, müttefiklerin yüzde 5 harcama yapmasını talep etti; bu, yaygın olarak gerçekçi olmayan ve ABD’nin bile karşılamadığı bir hedef.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English