Bizi Takip Edin

AVRUPA

‘Weimar Üçgeni’ Trump’a karşı birlik görüntüsü verdi

Yayınlanma

Almanya, Fransa ve Polonya’dan oluşan ‘Weimar Üçgeni’nin dışişleri bakanları Paris’te bir araya geldi.

Bakanlar, Ukrayna’ya yardım ve ‘orta Avrupa savunması’ gibi konuların yanı sıra, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya’yı az ödeme yapan NATO müttefiklerine karşı kışkırtacağını söylediği açıklamalarını ele aldılar.

Fransız bakan Stéphane Séjourné, Paris’te düzenlenen basın toplantısında, “ABD de dahil olmak üzere tüm liderleri [NATO] ittifakının yararları konusunda ikna edebileceğimi ummaktan vazgeçmedim. Fakat Avrupalıları, Donald Trump’ın mükemmel bir şekilde tanımladığı senaryonun [Rusya’nın AB üyesi bir ülkeyi işgali] şokuna hazırlamak için her dakika önemlidir,” dedi.

Séjourné, NATO’ya alternatif değil, ama bir ‘hayat sigortası’ olarak onu tamamlayan bir yapılanmaya da ihtiyaç duyduklarını sözlerine ekledi.

Séjourné, NATO’nun Avrupa unsuru üzerine inşa edilmesinin ve kendi savunma sanayisinin kurulmasının ve ‘savunma sanayilerimiz çerçevesinde Avrupa’dan satın almanın ve çatışma durumunda hazırlanmanın’ gerekli olduğunu vurguladı.

NATO’ya ilave bir ‘Avrupa mekanizması’

Dışişleri bakanları NATO’nun bugünkü haliyle ABD’nin yararına olduğunda ısrar ederken, bir yandan da AB’nin savunma yeteneklerini artırma zamanının geldiği konusunda hemfikir kaldılar.

Alman bakan Annalena Baerbock, ‘hayat sigortası ve omurga’ olarak nitelendirdiği NATO’yu tamamlayan şekilde ‘savunma konularında daha bağımsız olmanın şart’ olduğunu savundu.

Her üç ülke de savunma harcamalarını artırma sözü verirken, Polonya Dışişleri Bakanı Radosław Sikorski, ülkesinin 2024 yılında GSYİH’sinin yüzde 3’ünün üzerinde savunma harcaması yapacağını kaydetti.

Baerbock, Ukrayna savaşının yarattığı şokun AB ülkelerini bir ‘Avrupa savunma birliği’ oluşturmaya teşvik ettiğini ileri sürdü. Séjourné ise, “AB, her dört yılda bir güvenliğini düşünmeyi ve üçüncü bir ülke [ABD] seçimine bağımlı olmayı göze alamaz,” dedi.

Üç bakan, AB seçimlerinden önce dış müdahaleye karşı mücadele için yeni bir koordinasyon planı sundu. Ayrıca, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısında ateşkes için baskı yapma konusunda anlaştılar. Fransa çatışmaların ‘sürdürülebili’ bir şekilde durdurulması için bastırırken, Baerbock sadece ‘insani ateşkes’ çağrısında bulundu.

Tusk, Macron ve Scholz’dan da ortak çağrı

Polonya Başbakanı Donald Tusk, saatler önce Paris’te Emmanuel Macron’la birlikte yaptığı ortak açıklamada, Alexandre Dumas’nın ikonik Üç Silahşörler sloganına atıfta bulunarak, “AB ve NATO’dan başka bir alternatif yok. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!” dedi.

Yine de, Tusk, Berlin’de gazetecilere verdiği demeçte, Trump’ın ne söylediğine bakılmaksızın, ortak askeri yetenekler için finansmanı artırmanın tüm NATO ülkelerinin çıkarına olduğunu söyledi.

“AB’nin Rusya’dan daha zayıf olması için hiçbir neden yok,” diyen Başbakan, Avrupa’nın bir yıl içinde ‘daha fazla hava savunma kabiliyeti ve mühimmat üretim kabiliyeti’ elde etmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Scholz ayrıca, “NATO’nun yardım garantisinin herhangi bir şekilde göreceleştirilmesi sorumsuz ve tehlikelidir ve yalnızca Rusya’nın çıkarınadır,” dedi.

AVRUPA

Bakanlık, Birleşik Krallık askeri bütçesinin yüzde 56 oranında artmasını istedi

Yayınlanma

Savunma Bakanlığının hesaplamalarına göre Birleşik Krallık, ordusunu modernize etmek, nükleer caydırıcılığını korumak ve NATO yükümlülüklerini yerine getirmek istiyorsa GSYİH’sinin yüzde 3,6’sını savunmaya harcamalı.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre bu rakam mevcut yüzde 2,3’lük harcama seviyesine göre yüzde 56’lık bir artış anlamına geliyor ve Birleşik Krallık’ın zor durumdaki mali durumu göz önüne alındığında “tamamen gerçek dışı” bir talep olarak görülüyor.

Yüzde 3,6’lık rakam harcamaları yaklaşık 93 milyar sterline çıkaracak ve Birleşik Krallık’ı Ukrayna ile sınırı olan ve yıllık GSYİH’sinin yüzde 4’ünden fazlasını savunmaya harcayan Polonya’ya yaklaştıracak.

Stratejik savunma incelemesinde yer alan bir kişi, önerilen yüzde 3,6’lık rakamın “Savunma Bakanlığı çevresinde dolaşan bir temenni rakamı” olduğunu söyledi.

Bir başka kişi ise bu rakamın “Noel Babanın olmadığını bilen servis şeflerinin Noel listelerine yazdıkları bir rakam” olduğunu söyledi.

Sürece dahil olan kişiler, artış olmazsa Birleşik Krallık’ın bazı askeri hedef ve taahhütlerinden vazgeçmek zorunda kalacağı uyarısında bulundu.

Üst düzey bir savunma yetkilisi, “Ya bazı kabiliyetleri silmek ya da personel sayısını daha da azaltmak zorunda kalacağız. Hedeflerimiz ile gerçeklik arasında bir uçurum var… yüzde 3,6 bile yeterli olmayabilir,” iddiasında bulundu.

Yine de süreç hakkında bilgi sahibi dört kişiye göre bu rakam, gözden geçirmeye dahil edilen en yüksek tahminden çok uzak.

Ulusal Denetim Ofisi, bakanlığın kesinleşmiş planlarından bazılarına olumsuz yaklaştı. Geçen yıl, 2023 savunma teçhizatı planını, mevcut bütçeyi neredeyse 17 milyar sterlin aşacağı için “karşılanamaz” olarak nitelendirmişti.

Bu rakam, Donald Trump’ın yeniden seçilmesi ve Ukrayna savaşı karşısında Genel Sekreter Mark Rutte’nin önerdiği yüzde 3’lük harcama hedefinin altında kalsa bile Britanya’yı NATO’nun en yüksek harcama yapan ülkelerinden biri haline getirecek ve hükümetin “önce NATO” stratejisine uygun olacak.

NATO’nun 32 üyesinden sadece 23’ü ittifakın mevcut harcama hedefi olan GSYİH’nin yüzde 2’sine ulaşabiliyor.

Yetkililer ve analistler de yüzde 2,5’lik harcamanın, yıllardır yetersiz yatırımlarla içi boşaltılan İngiliz ordusunu tamamen yenilemek için yetersiz olduğunu savunuyor.

Aynı üst düzey İngiliz yetkili, “… Yaptığımızı söylediğimiz her şeyi yapmak ve bunları sürdürmek istiyorsak, yüzde 2,5 yeterli değil. Bazı zor seçimler yapılması gerekiyor ve bunlar siyasi açıdan hassas ve askeri açıdan zor olacak,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AfD lideri Weidel’e göre “sosyalist AB” Almanya’yı yok ediyor

Yayınlanma

Erken federal seçimlerde Almanya için Alternatif’in (AfD) şansölye adayı ve partinin eş başkanı Alice Weidel, Avrupa Birliği’ni ülkenin otomobil endüstrisini yok etmekle suçladı ve bloğun serbest ticaret bölgesine dönüştürülmesini önerdi.

Almanya’da anketlerde ikinci sırada yer alan partinin eş başkanı Berlin’de Bloomberg’e verdiği demeçte, “Avrupa ülkeleri arasında serbest ticarete ihtiyacımız var, fakat tüm bu bürokrasiye ihtiyacımız yok,” dedi.

AB’nin “sosyalist politika yapımı”nın, “Avrupa’daki piyasa mekanizmasını yok ettiğini” savunan AfD’li siyasetçi, örnek olarak, AB’nin 2035 yılına kadar yeni içten yanmalı motorlu araçların satışını yasaklamasıyla “soyulduğunu” söylediği Almanya’nın otomotiv sektörünü gösterdi.

‘Biz aşırı sağcı değil, liberteryen ve muhafazakârız’

Weidel, “Ne yaptıklarını bilmeyen ve Avrupa Birliği’ndeki temelimizi yok eden tüm bu bürokratlara ihtiyacımız yok. Avrupa Birliği’nin mevcut haliyle iyi işleyen bir kurum olduğunu düşünmüyoruz,” iddiasında bulundu.

AfD, 23 Şubat’taki erken seçim için hazırladığı kampanya platformunda, Almanya’nın AB’den ve Avro bölgesinden çıkması (“Dexit”) çağrısında bulunuyor.

Parti ayrıca yüz binlerce kişinin sınır dışı edilmesi de dahil olmak üzere kayıtsız göçmenlere baskı yapılması çağrısında bulunuyor.

Çarşamba günü yapılan röportajda Weidel, partinin “aşırı sağ” olarak etiketlenmesine karşı çıkarak partiyi “liberteryen” ve “muhafazakâr” olarak nitelendirdi.

AfD lideri Trump’tan çok umutlu

Weidel, seçilmesi halinde ana önceliklerinin sınır kontrolü, vergilerin düşürülmesi ve nükleer enerjiyi yeniden canlandırmak olacağını söyledi.

2021’den bu yana Tino Chrupalla ile birlikte AfD’nin eş başkanlığını yürüten 45 yaşındaki Chrupalla, üye devletlerin bloğun yürütme kolu olan Avrupa Komisyonu’nun kararlarını veto etmesine olanak tanıyan AB anlaşmalarında reform yapılması çağrısında bulundu.

Ayrıca ülkelerin AB’den çıkmalarına izin verilmesi gerektiğini, bunun da Birleşik Krallık’ın Brexit müzakerelerine eşlik eden karışıklıklardan geçmek yerine varsayılan olarak serbest ticaret ortaklığı olması gerektiğini söyledi.

Weidel, “Sadece bir serbest ticaret bölgesini şiddetle tavsiye ediyorum çünkü tüm bürokratlar –binlercesi– vergi mükelleflerinin parasını yiyor,” dedi.

Rusya ile ticari ve siyasi bağların yeniden kurulmasını savunan Weidel, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünü de memnuniyetle karşıladı. Partisi Ukrayna’ya yönelik tüm askeri yardımların kesilmesi çağrısında bulunurken AfD yetkilileri de Batının daha fazla askeri tırmanışa geçmesine karşı uyarıda bulunuyor.

Weidel, “Onun [Trump’ın] başkanlığından büyük umutlarımız var. Umarım Ukrayna’daki bu korkunç savaşa bir son verir çünkü Avrupalı üye devletler aslında böyle bir şey yapmaya ne istekli ne de bunu yapabilecek durumda,” dedi.

AfD kömür ve nükleere dönmek istiyor

İklim değişikliğine şüpheyle yaklaşan parti aynı zamanda yenilenebilir kaynakların genişletilmesi yerine enerji üretmek için kömürün yakılmasından yana.

Weidel, Trump’ın Alman otomobil üreticilerine karşı gümrük vergileri uygulayacağı yönündeki endişeleri ise önemsemedi. Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz Amerikalı tüketicilerin talebini karşılamak için burada fabrikalar kurdu.

Weidel, Alman otomobil üreticilerinin “zaten ABD’de” olduğunu belirterek, “Neden biliyor musunuz? Almanya’daki yüksek enerji fiyatları yüzünden,” dedi.

Elon Musk’tan AfD’ye destek

Öte yandan yeni Trump yönetiminde çok önemli bir rol oynayan dünyanın en zengin insanı Elon Musk da AfD’ye destek verdi.

X’te, Almanya’nın yeni şansölyesi olmasına kesin gözüyle bakılan CDU lideri Friedrich Merz’in, Almanya’nın Elon Musk ve Javier Milei’yi örnek alması gerektiği fikrinden “dehşete düşmüş durumda” olduğunu ve “AfD ile herhangi bir görüşmeyi reddettiğini” ileri süren bir kullanıcının tweetine alıntılayan Musk, “Almanya’yı sadece AfD kurtarabilir,” dedi.

Musk’ın bu tweetini alıntılayarak Bloomberg mülakatına atıf yapan Weidel ise, “Evet! Çok haklısın Elon Musk! Lütfen Başkan Trump, sosyalist Merkel’in ülkemizi nasıl mahvettiği, Sovyet Avrupa Birliği’nin ülkelerin iktisadi omurgasını nasıl tahrip ettiği ve Almanya’nın kötü işleyişi hakkındaki mülakatıma da bir göz atın!” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İtalya, Alman ve Fransız iktisadi sorunlarının yayılmasından endişe ediyor

Yayınlanma

İtalya Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Antonio Tajani çarşamba günü yaptığı açıklamada, Almanya ve Fransa’nın iktisadi sıkıntılarının İtalya’yı olumsuz etkileyebileceğini belirterek, İtalyan sanayisinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Milano’da düzenlenen Ulusal İhracat Konferansında konuşan Tajani, İtalya’nın bu ülkelerle olan “olağanüstü iktisadi ilişkilerine” atıfta bulunarak, “Bu iki ülkenin yaşadığı zorluklara sevinemeyiz,” dedi.

“Orada işler kötü giderse, İtalya’da da iyi gitmeyecektir,” diye ekleyen Tajani, her iki ekonominin de aşağı yönlü sarmalını sürdürmesi halinde İtalya üzerindeki kaçınılmaz yayılma etkisine işaret etti.

Tajani, bu riskleri azaltmak için İtalya’da “sanayi sistemini güçlendirecek” tedbirlerin önemini vurguladı.

Bu yaklaşımın devlet müdahalesi anlamına gelmediğinin, İtalyan şirketlerinin gelişebileceği bir ortamın teşvik edilmesi anlamına geldiğinin de altını çizen İtalyan siyasetçi, “açık düzenlemeler ve inovasyona yönelik teşviklerin” bu yönde atılacak temel adımlar olacağını kaydetti.

İtalya, Almanya ve Fransa birlikte, otomotiv ve elektronik endüstrileri gibi kilit sektörleri kapsayan ticaret ile blok içinde kritik bir ticaret ekseni oluşturuyor.

Almanya’nın değişen siyasi ortamıyla ilgili olarak Tajani, Almanya için Alternatif’in (AfD) “ülkeyi asla yönetemeyeceğine” olan inancını dile getirdi ve “CDU-CSU’nun başarılı olacağına inanıyorum ve Yeşiller ya da Sosyal Demokratlarla bir ittifak kurup kurmayacaklarını göreceğiz. Önemli olan yeniden güçlü bir partiye sahip olmaktır,” dedi.

Tajani ayrıca CDU-CSU’ya olan desteğini yineleyerek partiyi kendi siyasi ailesi olan Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) bir parçası olarak tanımladı ve Almanya’nın gelecekteki siyasi ortamında başarılar diledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English