Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

WP: ABD kendi yasalarını gözetmeden İsrail’e on binlerce ton bomba verdi

Yayınlanma

Washington Post, ABD’nin, İsrail’e Gazze’ye saldırılarında kullanmak üzere on binlerce ton bomba verdiğini ancak yasalarındaki insancıl hukuk koşullarını dikkate almadığını yazdı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da İsrail’e yapılacak silah satışı konusunda ABD Kongresi’nin atlatılmasının haklı olduğunu savundu.

WP’nin haberine göre, ABD, saldırıların başlamasından bu yana, İsrail’e aralarında 2 bin kiloluk sığınak delicilerin de bulunduğu en az 15 bin bomba ve 50 binden fazla top mermisi gönderdi. Gazze’de artan ölü sayısı, ABD’nin sivillerin güvenliğini sağlama sorumluluğuna ilişkin soruları gündeme getirirken, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi İsrail’e silah tedariki konusunda giderek artan bir baskı altına girdi. İnsan hakları örgütleri ve Biden’ın Demokrat Partisi içinde bir grup, ABD’nin İsrail’e yaptığı silah akışını mercek altına aldı.

ABD’nin yabancı ülkeleri silahlandırmaya ilişkin kuralları, uluslararası hukukun ihlal edilme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, silah transferi yapılmamasını gerektiriyor. Söz konusu kurallar çerçevesinde gazeteye konuşan ve ismini vermek istemeyen yönetim yetkilileri, İsrailli muhataplarıyla ülkenin uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini anladıklarından emin olmak için kapsamlı görüşmeler yaptıklarını ancak Washington yönetiminin, İsrail’in savaş hukukuna bağlılığı konusunda gerçekçi değerlendirmeler yapmadığını kabul etti.

Yetkiler ayrıca, İsrail’in uluslararası insancıl hukuka uyduğuna ilişkin eş zamanlı bir değerlendirme yapılamadığını çünkü İsrail güçlerinin operasyonları planlamak için kullandıkları istihbaratı paylaşmadıklarını kaydetti.

Kongrenin atlatılmasını savundu

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail’e acil olarak yapılan tank mühimmatı satışını savundu ve ABD Kongresi’ne İsrail, Ukrayna ve diğer ulusal güvenlik öncelikleri için 100 milyar dolardan fazla yardımın hızla onaylanması çağrısında bulundu.

Bir televizyona konuşan Blinken, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarına yönelik ihtiyaçlarının, silah satışı konusunda ABD Kongresi’nden çıkacak sonucu beklememe yönündeki kararı haklı çıkardığını söyledi. Biden yönetimi, ABD Kongresi’nin onayına sunmadan acil durum yetkisini kullanarak İsrail’e yaklaşık 14 bin tank mermisinin satışına onay vermişti.

Blinken, “İsrail şu anda Hamas ile savaş halinde. Biz de İsrail’in Hamas’a karşı kendini savunmak için ihtiyaç duyduğu şeylere sahip olduğundan emin olmak istiyoruz” İfadelerini kullandı. Tank mühimmatıyla ilgili desteğin İsrail’e yapılan askeri satışların sadece küçük bir bölümünü oluşturduğunu belirten Blinken, geri kalanının Kongre incelemesine tabi olduğunu kaydetti.

İsrail, Ukrayna ve diğer ulusal güvenlik öncelikleri için 100 milyar dolardan fazla yardımın hızla onaylanması çağrısında bulunan Blinken, ABD Başkanı Joe Biden’ın bu konuda önemli tavizler vermeye hazır olduğunu söylediğini belirtti. Ukraynalılar için “fonların tükenmekte olduğu” göz önüne alındığında, Ukrayna için risklerin yüksek olduğunu aktaran Blinken, şunları kaydetti: “Şimdi gerçekten adım atma zamanı çünkü atmazsak ne olacağını biliyoruz. (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin cezasız bir şekilde ilerleyebilecek ve onun Ukrayna’da durmayacağını biliyoruz.”

ABD’nin Netanyahu’ya 10 milyar dolar daha vermesi sorumsuzluk olur”

The Hill gazetesinin haberine göre, Vermont Senatörü Bernie Sanders, CBS televizyonundaki “Face the Nation” programında konuştu. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sırasında öldürülen binlerce sivile işaret eden Sanders, “ABD’nin Netanyahu’ya bu korkunç savaşı sürdürmesi için 10 milyar dolar daha vermesi sorumsuzluk olur” ifadesini kullandı. Sanders, Gazze’de yerinden edilen 1,9 milyon insanın hiçbir yiyecek ve tıbbi malzeme olmadan mücadele ettiğini belirterek, sivillerin korunmasına yönelik koşullar belirlenmeden İsrail’e ilave yardım yapılmaması gerektiğini vurguladı. Gazze’deki durumu “insani felaket” olarak nitelendiren Sanders “ABD, Netanyahu’ya askeri yaklaşımı durdurmasını söylemek için elinden gelen tüm baskıyı yapmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

“Netanyahu’nun hedefi belirsiz”

Senatör Sanders, İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu, ancak Gazze’deki sivillere karşı savaş açma hakkı bulunmadığını yineledi. Ayrıca Sanders, Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik hedefinin belirsiz olduğunu söyledi.

Bütçe talebi senatoda reddedilmişti

ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail ve Ukrayna’ya yardımları da içeren 105 milyar dolarlık bütçe talebi 7 Aralık’ta Senato’da reddedilmişti. Genellikle Demokratlarla hareket eden ancak bu oylamada Cumhuriyetçilerin yanında yer alan Sanders ise ret nedeninin İsrail’e sağlanacak yardımlar olduğunu belirtmişti. Sanders, yaptığı yazılı açıklamada, Netanyahu yönetimine koşulsuz milyarlarca dolar verilmesine karşı olduğunu belirterek, “İsrail’in kesinlikle, 7 Ekim’de saldırı düzenleyen Hamas’a karşı kendini savunma hakkı var. Ancak binlerce masum Filistinli erkek, kadın ve çocuğu öldürmeye hukuken ya da ahlaken hakkı yok” demişti.

DİPLOMASİ

Hindistan ve Birleşik Krallık serbest ticaret anlaşması imzalamak için çalışıyor

Yayınlanma

Hindistan ve Birleşik Krallık yakında bir serbest ticaret anlaşması (STA) imzalamak için çalışıyor. Yeni İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy devam eden müzakereleri ikili potansiyellerini ortaya çıkarmak ve büyüme sağlamak için ortak hedeflerin “tavanı değil tabanı” olarak tanımladı.

Lammy, Başbakan Narendra Modi’yi ziyaret ettiği ve Dışişleri Bakanı S. Jaishankar ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval ile görüşmelerde bulunduğu iki günlük ilk Yeni Delhi ziyaretini perşembe günü tamamladı.

Çarşamba günü geç saatlerde iki taraf bir teknoloji güvenlik girişimi imzaladı. Lammy’nin ofisinden yapılan açıklamaya göre anlaşmanın amacı “her iki ülkede de ekonomik büyümeyi artırmaya odaklanarak kapsamlı stratejik ortaklığı yenilemek ve derinleştirmek”.

Anlaşmanın, telekom, kritik mineraller, yapay zeka ve yarı iletkenler gibi “bu on yılın belirleyici teknolojilerinde” işbirliğini mümkün kılacağı; ticaret, teknoloji, eğitim ve iklim gibi kilit konularda işbirliğini derinleştireceği kaydedildi.

Yeni Delhi ziyareti öncesinde yeni hükümet Lammy’nin, ülkenin her iki ekonomiye de fayda sağlayacak bir STA’yı güvence altına alma taahhüdünü güçlendirmek de dahil olmak üzere İngiltere-Hindistan ortaklığının “yeniden başlatılması” için bastıracağını söyledi.

Keir Starmer başkanlığındaki İşçi Partisi bu ayın başlarında yapılan genel seçimlerde ezici bir zafer kazandı. Analistler Lammy’nin ziyaretinin yeni hükümetin kurulmasından bir ay sonra gerçekleşmesinin Starmer yönetiminin Hindistan ile ilişkilere verdiği önemi yansıttığını belirtiyor.

Lammy, Hindistan’ın başkentindeki temasları öncesinde yaptığı açıklamada “Hindistan 21. yüzyılın yükselen süper gücü, 1,4 milyar nüfusuyla dünyanın en büyük ülkesi ve dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri” dedi.

“Serbest ticaret anlaşması müzakerelerimiz, Bengaluru’dan Birmingham’a kadar ortak potansiyelimizi ortaya çıkarma ve büyüme sağlama hedeflerimizin tavanı değil tabanıdır” dedi ve “Yeşil dönüşüm, yeni teknolojiler, ekonomik güvenlik ve küresel güvenlik konularında ortak çıkarlarımız var” diye ekledi.

Lammy’nin ziyareti üzerine Hindistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, her iki tarafın da “Hindistan-İngiltere STA müzakerelerinde kaydedilen önemli ilerlemeyi takdir ettiği ve erken sonuçlanmasını dört gözle beklediği” belirtildi.

Başbakan Rishi Sunak yönetimindeki önceki İngiliz hükümeti Hindistan ile bir STA imzalamaya hevesliydi ancak Londra’da Delhi yönetiminin Birleşik Krallık seçimlerinden önce bu konuda isteksiz olduğu yönünde spekülasyonlar vardı.

Lammy’nin ziyareti sırasında ayrıca Hint-Pasifik bölgesinde ve ötesinde savunma ve güvenlik işbirliğini derinleştirme ve “devlet dışı aktörlerden kaynaklanan artan tehditleri ele alma kapasitelerini geliştirme” konusunda anlaştılar.

Jaishankar ve Lammy, Rusya-Ukrayna çatışması ve Orta Doğu ve Kızıldeniz’deki durumlar da dahil olmak üzere, ortak ilgi alanlarına giren bölgesel ve küresel meseleler hakkında da görüş alışverişinde bulundular.

Yeni Birleşik Krallık hükümeti Yeni Delhi ile ilişkilerini daha da güçlendirmeye kararlı olduğunu ifade ettiği. Uzmanlara göre, her iki taraf da STA’yı erken sonuçlandırmak istiyor ve yeni Birleşik Krallık hükümetinin parlamentoda “daha güçlü” çoğunluğa sahip olması nedeniyle bu olası görünüyor.

Daha önce Boris Johnson’dan Liz Truss’a ve Rishi Sunak’a kadar başbakanların değişmesi nedeniyle anlaşmanın geciktiği ancak şimdi bunun daha kolay olacağı düşünülüyor.

Bu arada Modi, Hindistan’daki son genel seçimlerde beklenenden çok daha az bir çoğunlukla da olsa nadir görülen bir üçüncü dönem elde etti.

Her iki ülkede de seçimlerden önce, Ocak 2022’den bu yana 14 tur STA müzakeresi yürütülmüş ve görüşmelerin aynı yılın ekim ayına kadar sonuçlandırılabileceği umulmuştu.

Lammy ile görüştükten sonra Modi, X’te Starmer’in Hindistan-İngiltere kapsamlı stratejik ortaklığını genişletme ve derinleştirmeye verdiği önceliği takdir ettiğini paylaştı.

İlişkileri geliştirme konusundaki kararlılığını ifade eden Lammy de ikili teknoloji güvenliği girişimini ve karşılıklı fayda sağlayacak bir STA imzalama arzusunu memnuniyetle karşıladı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ukrayna’daki Baykar fabrikası çatışmaların sona ermesinin ardından faaliyete geçecek

Yayınlanma

Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasil Bodnar, Baykar’ın insansız hava aracı üretim tesisinin Rusya ile çatışmaların sona ermesinin ardından faaliyete geçeceği bilgisini verdi.

Euronews‘e mülakat veren Bodnar, Ukrayna tarafının aynı zamanda TUSAŞ ile de işbirliği yaptığına işaret etti.

Büyükelçi, güvenlik gerekçesiyle Türkiye’nin Baykar ile yaptığı anlaşma hakkında daha fazla yorum yapmaktan kaçındı ve Türkiye’nin Moskova ile tahıl anlaşması ve esir takası konusundaki müzakerelerde arabuluculuk yapmasının ‘Türk diplomasisinin başarısı’ anlamına geldiğini belirtti.

Bu yılın şubat ayında Baykar, Kiev yakınlarında bir insansız hava aracı fabrikası kurmaya bildirilmişti.

O dönemde şirketin CEO’su Haluk Bayraktar, fabrikanın inşasının bir yıl süreceğini ve ancak o zaman şirketin kendi içinde üretim tesisleriyle donatılmaya başlanacağını belirtmişti.

2022’nin ağustos ayında Bayraktar, şirketin silahlı insansız hava araçlarını Rusya’ya tedarik etmeyeceğini açıklamıştı.

Baykar, Ukrayna’daki İHA fabrikasının inşaatına başladı

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Reuters: Çin’in İran’dan ithal ettiği ham petrol kuzeydoğuda yeni pazar buluyor

Yayınlanma

Tanker takip firmaları ve ticaret kaynakları, İran’dan ham petrol ithalatının geçen yılın sonlarından bu yana Çin’in Dalian limanına ve rafineri şehrine aktığını ve ülkenin petrol alımlarının neredeyse rekor seviyelerde kalmasına yardımcı olduğunu söyledi.

Reuters’a konuşan tüccarlar, Shandong eyaletinin bağımsız rafinaj merkezindeki küçük alıcıların İran ham petrolüne olan talebinin, yüksek ham petrol fiyatları ve beklenenden daha zayıf yakıt talebi nedeniyle kötüleşen rafinaj marjları karşısında azaldığını belirtti. Bu ülkeler 2019’dan bu yana İran’ın Çin’deki ana alıcıları konumunda.

İran, petrolü de dahil olmak üzere 2018’de yeniden yürürlüğe konan ABD yaptırımlarına tabi. Ancak Reuters’ın haberine göre, Çin İran petrolü alımını durdurmadı ve yaptırımlardan çekinen devlet şirketlerinin bıraktığı boşluğu marj odaklı bağımsız tesisler doldurdu.

Tanker akışlarını takip eden bir danışmanlık şirketi olan Vortexa, Ekim 2023 ile Haziran 2024 arasında Dalian’da 23 kargo veya toplam 45 milyon varil İran petrolünün boşaltıldığını söyledi.

Buna Dalian’ın merkezinin yaklaşık 85 km (53 mil) kuzeybatısındaki Changxing adasında boşaltılan 28 milyon varilin de dahil olduğunu söyledi.

Bir başka danışmanlık şirketi Kpler ise aynı dönemde Çin’in Dalian’a 34 milyon varil ithal ettiğini tahmin ediyor.

Bu rakamlar günde 124.000-164.000 varile denk geliyor ki bu da 2024’ün ilk yarısında Çin’in İran’dan ithal ettiği toplam petrolün yaklaşık %13’üne tekabül ediyor.

Analistler Çin’in söz konusu dönemde 1,2-1,4 milyon varil/gün İran ham petrolü ithal ettiğini tahmin ediyor. Vortexa, ithalatın geçtiğimiz Ekim ayında 1,52 milyon varile ulaşarak rekor kırdığını söyledi.

Dalian’ın ithalatı sorulduğunda Çin dışişleri bakanlığı Reuters’e Çin ve İran’ın “uluslararası yasal çerçeve altında her zaman normal ve meşru ticareti sürdürdüğünü” söyledi.

Çin tek taraflı yaptırımlara karşı olduğunu söylüyor. Yine de tanker takipçileri ve tüccarlar, tüccarların Çin’e gönderilen İran petrolünü Malezya, Umman veya Birleşik Arap Emirlikleri gibi başka bir yerden geliyormuş gibi gösterdiklerini iddia etti.

Resmi olarak, Çin gümrükleri Haziran 2022’den bu yana herhangi bir İran petrolü ithalatı bildirmedi.

Dalian sevkiyatları için dört olası varış noktası var: Hengli Petrochemical’ın 400.000 varillik rafineri kompleksi ve 44 milyon varillik depolama çiftliği, devlet devi PetroChina tarafından işletilen iki rafineri,  ve Changxing adasında Liaoning Liman İdaresi tarafından işletilen 30 milyon varillik bir depolama üssü.

Tüccarlar, depolama tesisini Dalian dışındaki rafinerilere bağlayan bir boru hattı olmadığını söyledi.

Hengli’ye yakın üç üst düzey ticaret kaynağı, şirketin sevkiyatların en azından bir kısmını satın aldığını kaydetti.

Kaynaklardan biri Hengli’nin, 2024 yılının ilk birkaç ayında ayda 4 milyon varil satın aldığını tahmin ediyor. Bir diğeri ise alımların ayda 4-6 milyon varil olduğunu söyledi.

Vortexa, tanker takip bilgileri ve analizlerine dayanarak Hengli’nin İran ham petrol sevkiyatlarının alıcısı olduğunu öne sürdü.

Bir Hengli sözcüsü ise şirketin İran petrolü satın almadığını söyledi.

Tüccarlar ve diğer sektör uzmanları, Çin’in diğer büyük devlet ham petrol alıcıları gibi PetroChina’nın da 2018/2019 civarında İran petrolü alımını durdurduğunu kaydetti.

Asya’nın en büyük petrol ve gaz üreticisi olan PetroChina, yorum talebine yanıt vermedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English