Bizi Takip Edin

ASYA

Xi, hava kuvvetleri birliği ziyaretinde ‘topyekûn çaba’ çağrısında bulundu

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Tayvan üzerindeki bir savaşta kilit rol oynayacak bir hava kuvvetleri birliğini ziyareti sırasında paraşütçülere savaşa hazırlıklarını artırmaları çağrısında bulundu.

Resmi medyanın salı günü bildirdiğine göre Xi’ye ziyareti sırasında Hubei eyaletinin Xiaogan kentindeki Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) Hava Kuvvetleri Hava İndirme Kolordusu karargahında silah ve teçhizat gösterildi.

Devlet yayın kuruluşu CCTV, Xi’nin uzaktan kuşlardan ayırt edilemeyen keşif dronlarını incelediğini gösterdi. Xi ayrıca Çin’de geliştirilen ve dışarıdan gelen tehditleri savuşturmak ya da bertaraf etmek için güçlü bir sistemle donatılmış yeni nesil havadan zırhlı piyade savaş araçlarını da incelerken gösterildi.

Birliğin son yıllarda kaydettiği ilerleme ve başarıları takdir eden Xi, güçlü ve modernize edilmiş bir hava indirme gücü oluşturmak üzere birliklerin eğitiminin yoğunlaştırılması ve savaşa hazırlık ve operasyonların iyileştirilmesi için “topyekûn çaba” çağrısında bulundu.

Aynı zamanda Çin’in en üst düzey askeri komuta organı olan Merkezi Askeri Komisyon’a da başkanlık eden Xi, hava indirme kuvvetlerinin “PLA’nın yapısı ve savaş sisteminde özel ve önemli rolleri” olduğunu söyledi.

Ziyaret, Tayvan’da gerginliğin yükseldiği bir dönemde gerçekleşti. Aralarında ABD’nin de bulunduğu Batılı ülkeler adayı bağımsız olarak tanımıyor, ancak savunmasını güçlendirmesine yardımcı oluyor. Pekin bunu ‘tek Çin’ ilkesinin ihlali olarak görüyor.

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Güney Kore, Ukrayna’ya silah tedariki konusunda ince bir çizgide yürüyor

Yayınlanma

Güney Kore, ABD Başkanı Joe Biden ile ikinci kez seçilen Donald Trump’ın farklı tutumları arasında sıkışmış durumda. Güney Kore hükümeti, Ukrayna’ya askeri yardım yapıp yapmama konusunda giderek karmaşıklaşan bir ikilemle karşı karşıya.

Göreve gelen Trump yönetimi, ABD’nin Ukrayna’ya verdiği askeri desteği azaltma ve savaşı sona erdirme sözü verdi. Buna karşılık Biden, görevdeki son iki ayında Kiev’e yardım etmeye kararlı. Son süreçte Biden yönetimi, Ukrayna’ya Rus topraklarına saldırmak için ABD tarafından tedarik edilen ATACMS (Ordu Taktik Füze Sistemi) sistemini kullanma onayı verdi. Kısa süre önce Rusya Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, Kiev’in Rus topraklarına karşı Amerikan füzelerini kullandığını, ateşlenen 6 ATACMS füzesinden beşinin S-400 sistemleri tarafından imha edildiği ve bir tanesinin ise düşmeden önce etkisizleştirildiğini duyurdu.

Biden’ın ABD tarafından sağlanan füzelerin kullanımına izin verme kararı Trump’ın ekibi tarafından sert eleştirilere maruz kaldı.

Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı adayı Mike Waltz, Fox News ile yaptığı bir röportajda, bunu “tırmanışta bir adım daha” olarak nitelendirdi. Waltz, Rusya için daha fazla Kuzey Kore askerinin konuşlandırılması ile “Güney Kore’nin savaşa angaje olabileceğini” de belirtti.

Trump’ın ekibinin Rus-Ukrayna savaşını genişletme konusundaki isteksizliği, Seul’ün Kiev’e silah tedarik etme kararını karmaşıklaştırdı. Birkaç hafta önce, Güney Kore hükümeti, Rusya’nın yanında Kuzey Kore birliklerinin konuşlandırılmasına yanıt olarak Kiev hükümetine silah tedarik etmeyi düşünebileceğini dile getirmişti.

Güney Kore Savunma Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan Doo Jin-ho Korea Times’a verdiği demeçte, Güney Kore’nin özellikle Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından Ukrayna’ya silah sağlama konusunda daha temkinli davrandığını söyledi.

Doo, “Biden yönetimiyle aynı çizgide olmak önemli olmakla birlikte, Güney Kore, Trump’ın yardımları azaltacağına dair sinyal verdiği sırada Ukrayna’ya askeri destek sağlarsa, bu durum önümüzdeki aylarda Güney Kore-ABD ittifakını kaçınılmaz olarak etkileyecektir.” dedi.

Kore Ulusal Birlik Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Cho Han-bum ise, “ABD yetkilileri, Kuzey Kore birliklerinin savaşa katılması halinde meşru hedefler haline geleceklerini defalarca belirttiler. ATACMS füzelerinin birincil hedefleri muhtemelen Rusya’nın Kursk bölgesindeki, yetersiz silahlandırılmış Kuzey Kore piyadeleri olacak” sözlerine yer verdi.

Güney Kore Ulusal İstihbarat Servisi’nin çarşamba günü yaptığı açıklamaya göre, Rusya hava indirme birlikleri ve deniz piyadelerinin bir parçası olarak yaklaşık 10 bin 900 Kuzey Kore askeri Kursk’a konuşlandırıldı ve bazıları halihazırda çatışmalara katılıyor.

Cho, bu gelişmelerin savaşın genel gidişatını değiştirmesinin pek mümkün olmadığını savunarak:

“Trump faktörü olmasa bile Ukrayna’daki çatışmanın büyük bir genişlemesinin olası değil gibi. Sınırlı toprak kazanımlarına odaklanan bölgesel çatışmalar aşamasına kaymış gibi görünüyor. Trump’ın dönüşüyle ​​durum sözde bir ‘kontrol moduna’ doğru ilerlerken, Güney Kore’nin Kuzey Kore birliklerine yanıt olarak Ukrayna’ya askeri yardım sağlama gerekçesi netlikten yoksun olabilir” diye konuştu.

Bu gelişmelerin ortasında, Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umierov liderliğindeki bir Ukrayna hükümet heyetinin bu hafta başında Güney Kore’yi ziyaret ederek savunma silahları için resmi bir talepte bulunması bekleniyor. Bu ziyaretin sonucu, Seul’ün askeri yardım sağlama konusundaki gelecekteki duruşunu belirlemede kritik olarak görülüyor.

Doo, ziyaretin Ukrayna için olumlu sonuçlar vermeyebileceğini belirterek, “Silah sağlamak yalnızca Seul ve Kiev arasındaki ikili bir karar değil. ABD ve NATO’yu da ilgilendiriyor.” anekdotunu ekledi.

Güney Kore Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, Washington, ATACMS’ye onay verdiğini Seul’e önceden bildirdi ancak görüşmelerde Güney Kore’nin Ukrayna’ya olası silah desteği yer almadı.

Salı günü, Güney Kore başkanlık ofisindeki bir yetkili, “Müttefikler olarak Güney Kore ve ABD, ihtiyaç halinde gerekli silahları takas edebilirler. Ancak, özellikle Ukrayna ile ilgili olarak herhangi bir karar alınmadı veya detaylı görüşmeler başlatılmadı.”

Yetkili, Güney Kore’nin Ukrayna heyetiyle yapacağı görüşmelerin ardından silah yardımına ilişkin tutumunu daha da netleştireceğini sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

İmran Han’ın yolsuzluk davasında kefaletle serbest bırakılmasına karar verildi

Yayınlanma

Eski Başbakan İmran Han’ın Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) partisinden yapılan açıklamaya göre, İslamabad Yüksek Mahkemesi (IHC) çarşamba günü Han’ın yolsuzlukla ilgili bir davada kefaletle serbest bırakılmasına karar verdi. Ancak Han’ın mevut başka bir davası daha olduğu için hapisten çıkamayacağı sanılıyor.

Halk arasında yeni Toshakhana davası olarak bilinen dava temmuz ayında açıldı ve Han’ın 2018-2022 yılları arasında başbakanlık yaptığı dönemde yabancı bir devlet adamı tarafından eski First Lady’ye hediye edilen 380.000 Avro değerindeki bir mücevher setini içeriyor. Çift, hediyenin değerini düşük göstermek ve devlet deposundan daha düşük bir fiyata satın almakla suçlanıyor. Dava kapsamında tutuklu bulunan Han’ın eşi de geçen ay IHC’den kefaletle serbest bırakılmıştı.

Yeni dava açılmadan önce, geçtiğimiz ağustos ayından bu yana hapiste olan eski başbakan dört davadan hüküm giymişti. O zamandan bu yana, devlet hediyeleriyle ilgili orijinal bir dava da dahil olmak üzere, davalardan ikisi askıya alınırken, kalan ikisinde beraat etti.

PTI tarafından medya ile paylaşılan mesajda “Halen hapiste bulunan Pakistan eski başbakanı İmran Han, Toshakhana 2 davasında kefaletle serbest bırakıldı” denildi. Mesajda, “İslamabad Yüksek Mahkemesi serbest bırakılmasına karar verdi” ifadeleri kullanıldı.

Han’ın avukatı Salman Safdar, IHC’nin kararını açıklamasının ardından mahkeme dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu, hükümetin [Han aleyhindeki] son davasıydı, önceki tüm kovuşturmalar hızını kaybetti ve çöktü” dedi.

Ancak, Han’ın ayrı bir davada kısa süreli tutuklanmasının ardından destekçileri olduğu iddia edilen kişilerin hükümet ve askeri binaları yağmaladığı Mayıs 2023’teki ayaklanmalarla ilgili bir dizi davadan da tutuklu olması nedeniyle, IHC kararının ardından serbest bırakılması pek olası değil.

Han’ın bu yılın başlarında aldığı mahkumiyet kararları 8 Şubat seçimlerine katılmasını engelledi. Eski başbakan ve partisi bu davaların siyasi amaçlı olduğunu ve Pakistan’ın seçim gözlemcisi olan geçici hükümet, ordu içindeki güçler ve Pakistan Müslüman Ligi-Nawaz (PML-N) partisi liderliğindeki siyasi rakipleri tarafından Han ve partisini seçimlerden uzak tutmak için bir oyun olduğunu iddia ediyor. Her üçü de iddiaları reddediyor.

Nisan 2022’de yapılan parlamento oylamasının ardından görevden alınan Han, o tarihten bu yana hükümetle işbirliği içinde olduğu düşünülen ülkenin güçlü ordusuna karşı eşi benzeri görülmemiş bir meydan okuma kampanyası yürüttü.

Partisinin binlerce kişiyi çeken mitingleriyle kitleler, özellikle de gençler arasında popülerliğini korumaya devam ediyor. Han’ın partisi son birkaç aydır hapisten çıkarılması için kamuoyu baskısı oluşturmak amacıyla çeşitli mitingler düzenledi.

PTI, 24 Kasım’da Pakistan’ın başkentinde hükümet karşıtı bir “uzun yürüyüş” düzenleyerek Han’ın hapisten çıkarılmasını, partinin hapisteki liderlerinin ve destekçilerinin serbest bırakılmasını ve hükümetin yakın zamanda 26. değişikliği kabul etmesinin ardından tehlikeye girdiğini söylediği yargının bağımsızlığını talep edeceğini duyurdu.

Hükümet, yargıyla ilgili son değişikliklerin yargının işleyişini kolaylaştırmayı ve birikmiş davaların üstesinden gelmeyi amaçladığını söylüyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English