ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, faiz oranlarının Covid-19 pandemisinin bir enflasyon dalgasını ve daha yüksek faizleri tetiklemesinden önceki seviyelere dönmesinin ‘olası olmadığını’ söyledi.
Pazartesi günü açıklanan Beyaz Saray projeksiyonlarının neden bir yıl önceki projeksiyonlara kıyasla önümüzdeki yıllarda faiz oranları için belirgin şekilde daha yüksek beklentiler gösterdiği sorulan Yellen, yeni rakamların özel sektör tahminleriyle uyumlu olduğunu söyledi.
Yellen çarşamba günü Elizabethtown, Kentucky’de gazetecilere verdiği demeçte, “Bunun mevcut piyasa gerçeklerini ve özel sektörde gördüğümüz tahminleri yansıttığını düşünüyorum. Faizlerin pandemi öncesindeki kadar düşük olması pek olası görünmüyor,” dedi.
10 yıllık ABD Hazine tahvillerinin getirisi 2019’a kadarki on yıllık dönemde ortalama %2,39’du ve bu oran tarihsel standartlara göre düşüktü. Geçtiğimiz ekim ayında Fed’in enflasyonla mücadele için faiz oranlarını agresif bir şekilde artırmasının ardından %5’in üzerine çıktı ve şu anda %4,2’nin hemen altında bulunuyor.
Hazine tahvillerinde yüksek faiz sürüyor
Hazine şefi bütçeye koydukları varsayımların ‘makul ve geniş bir tahminci yelpazesinin düşünceleriyle tutarlı olmasının önemli olduğuna’ işaret etti.
Yellen geçtiğimiz haftalarda konuyla ilgili kendi görüşlerinin değiştiğini ima etmiş ve ocak ayında düşük faiz oranlarının geri dönme ihtimalinin daha yüksek olduğunu belirtmişti.
Beyaz Saray’ın yeni tahminleri Başkan Joe Biden’ın 7,3 trilyon dolarlık 2025 mali yılı bütçe teklifinin bir parçası. Şimdi üç aylık ve 10 yıllık ABD Hazine bono ve tahvillerinin ortalama oranlarının önümüzdeki üç yıl boyunca bir yıl önce öngörülenden önemli ölçüde daha yüksek olacağını varsayıyorlar.
Beyaz Saray yetkilileri, örneğin üç aylık faiz oranının geçen mart ayında öngörülen %3,8’den bu yıl ortalama %5,1’e yükseleceğini söyledi. 10 yıllık getiri tahmini ise %3,6’dan %4,4’e yükseldi.
ABD’nin artan borç yüküne ilişkin daha yüksek oranlar, genel açık ve borç rakamlarına önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Mevcut varsayımlar altında Beyaz Saray, ABD’nin bu yıl net faiz giderleri için yaklaşık 890 milyar dolar ya da gayri safi yurtiçi hasılanın %3,1’ini harcamasını bekliyor.
ECB, ‘parasal genişleme’ döneminden kopuşun sinyallerini veriyor
Öte yandan Avrupa Merkez Bankası (ECB), 15 yıllık acil durum önlemlerinin ardından mali piyasalardaki varlığını azaltmayı hedefleyerek çarşamba günü çalışma biçiminde önemli değişikliklerin ana hatlarını belirledi.
Finansal kriz sırasında ECB, Avrupa piyasalarında çok daha aktif bir rol üstlenerek parasal genişleme yoluyla para yaratmış ve varlıklar ile devlet borçlarını satın almıştı.
ECB şimdi geri adım atmak istiyor. Banka, operasyonel çerçevesinin geniş kapsamlı bir incelemesinin ilk sonuçlarında, önemli soruları cevapsız bırakarak, yeni bir ‘normalliğe’ giden yolun ne kadar uzun ve belirsiz olacağının altını çizdi.
Daha da önemlisi, ECB bilançosunun gelecekte ne kadar büyük olmasını beklediğine dair bir işaret vermedi.
ECB, ‘melez’ olarak nitelendirdiği yeni rejimde, mevcut ‘bol rezerv’ rejiminin bir özelliği olan mevduat kolaylığı ile piyasa oranlarını sabitlemeye devam edeceğini söyledi. Ayrıca, nihayetinde, yıllarca süren parasal gevşeme yoluyla biriktirdiği portföylerin halefi olan yarı kalıcı veya ‘yapısal’ bir tahvil portföyü tutacak.
Bankanın portföy belirsizliği sürüyor
Ancak 2008’den önceki ‘kıt rezervler’ rejimi altında hakim olan hem kısa vadeli hem de uzun vadeli kredi operasyonlarına ‘merkezi bir rol’ kazandırmak istediğini de söyledi.
Politico’ya konuşan Swiss Re’nin makro strateji müdürü Patrick Saner, “ECB farklı likidite çerçevelerinin artılarını ve eksilerini değerlendirmek için daha fazla zaman istiyor,” dedi. ING’nin küresel makro başkanı Carsten Brzeski ise, daha açık bir şekilde ‘ilgi çekici şeylerin çok belirsiz kaldığını’ söyledi.
Örneğin, ECB’nin gelecekteki tahvil portföyünde neleri tutacağı ya da tutmayacağı konusunda hiçbir ayrıntı yok. Brzeski’nin söylediğine göre bu, devlet ya da ‘yeşil’ varlıkların kapsamı konusunda devam eden anlaşmazlığa işaret ediyor.
Banka, yeni kuralların parametrelerini 2026 yılına kadar ‘veya gerekirse daha erken’ revize edeceğini söyleyerek geçişin oldukça deneysel olacağını açıkça belirtti.