Avrupa
Almanya şimdilik resesyonun kıyısından döndü

Almanya, 2023’ün sonunda ve talebin düşmesiyle bir bütün olarak yıl boyunca üretimin daralmasına rağmen, teknik olarak resesyondan kaçınmaya devam ediyor.
Pazartesi günü yapılan ön tahmine göre, gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) ekim ve aralık ayları arasında %0,3 düştü. Fakat önceki üç ayın -%0,1’den %0’a revize edilmesiyle, Avrupa’nın en büyük ekonomisi üst üste iki çeyrek daralmadan kurtuldu.
Bununla birlikte, Alman GSYİH’si 12 ayın tamamında %0,3 küçüldü. Bu, dünyanın dört bir yanındaki benzer ekonomilerle tezat oluşturuyor ve ülkenin endüstriyel bir güç merkezi olarak geleceği hakkında soruları gündeme getiriyor.
Almanya, ekonomistler tarafından, büyük ölçüde yüksek enerji maliyetleri, artan faiz oranları ve bastırılmış dış talepten sarsılan imalat sektörü nedeniyle, geçen yıl ekonomisi gerileyen dünyanın tek büyük gelişmiş ülkesi olarak seçilmişti.
İstatistik ofisi, 2023’te üretimdeki ağırlığın imalat, devlet harcamaları ve özel tüketim olduğunu ve bunların hepsinin düştüğünü söyledi.
Doğalgaz fiyatları, zirveden keskin bir şekilde düşerken, Covid-19 pandemisi öncesine göre daha yüksek kalmaya devam ediyor. Kimya endüstrisi en çok etkilenen sektörler arasında yer alırken, iktisadi durgunluğa BASF ve Lanxess gibi tekeller yatırımları rafa kaldırarak ve işçileri işten çıkararak yanıt verdi.
İflaslar arttı
Alman şirketlerinin, 2023’te iflaslardaki keskin artışın ardından, işletmelerin yüksek enerji maliyetlerinden etkilenmesi ve pandemi yardımının sona ermesi nedeniyle bu yıl daha yüksek bir oranda iflas etmesi bekleniyor.
Yeniden yapılandırma uzmanları, koronavirüs pandemisinden sonra devlet yardımı ve iflasların alışılmadık derecede düşük seviyelere düşmesine neden olan iflas başvurusunda bulunma yükümlülüğünün askıya alınmasıyla ayakta kalan birçok ‘zombi’ şirketin şimdi çökmekte olduğu konusunda uyarıyor.
Bu yılın başından bu yana, müşterileri arasında Şansölye Olaf Scholz’un da bulunduğu mağaza zinciri Galeria Karstadt Kaufhof ve Hamburg merkezli çanta üreticisi Bree de dahil olmak üzere birçok tanınmış Alman şirketi iflas başvurusunda bulundu.
Almanya’nın iktisadi durgunluğu, yüksek faiz oranları, artan ücretler, yüksek enerji fiyatları ve hükümet bütçesi sıkışıklığı nedeniyle zor durumdaki şirketlerin sayısı artıyor. Uzmanlar, iflasların bu yıl yüzde 10 ila yüzde 30 arasında artmasını ve pandemi öncesi seviyelerin üzerine çıkmasını bekliyor.
Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre, bu şirketlerden biri de 85 yaşındaki ahşap oyuncakçı Haba. Şirket sözcüsü Ilka Kunzelmann’a göre, Haba’nın çevrimiçi çocuk giyim operasyonundaki BT sistemlerindeki ‘yanlış kararlardan’ kaynaklanan teslimat hataları, şirketin artan enerji ve ahşap maliyetinden dolayı zaten katlandığı ağır yükü artırdı.
Sonuç olarak, Almanya’nın merkezindeki bir kaplıca kasabası olan Bad Rodach’ta bulunan aile şirketi iflas etti ve çevrimiçi giyim kolunu kapatıp okul mobilyaları üreten bir fabrikasını satarak 1.500 çalışanının yaklaşık üçte birini işten çıkardı.
Halle Ekonomik Araştırmalar Enstitüsünün iflas araştırmaları başkanı Steffen Müller, takip ettiği Alman iflaslarının aylık oranının geçen yazdan bu yana ilk kez pandemi öncesi ortalamanın üzerine çıktığını söyledi. Aralık ayında, son yedi yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Federal istatistik ofisi tarafından geçen hafta yayınlanan rakamlar, bölge mahkemelerinde iflas başvurusunda bulunan şirket sayısının ekim ayına kadar olan 10 ayda 2022’nin aynı dönemine kıyasla yüzde 24’ten fazla arttığını gösterdi.
Almanya’da sanayisizleşme tartışmaları üzerine bir değerlendirme
Faizlerin yükselmesi startup’ları vurdu
Yatırım ve finansman maliyetlerindeki artış da daha genç, daha savunmasız şirketleri vurdu.
Veri sağlayıcısı Startupdetector’a göre, geçen yıl yaklaşık 300 Alman startup’ı iflas başvurusunda bulundu ve bu 2022’ye göre %65’’ik bir artış.
Bunlar arasında güneş enerjisiyle çalışan otomobil şirketi Sono Motors, çevrimiçi marka aracısı Social Chain ve dolandırıcılıkla mücadele yazılımı üreticisi Fraugster vardı.
Geçen yıl iflas eden büyük şirketlerin çoğu moda perakendecileri, nakliye sağlayıcıları, emlak şirketleri ve otomobil tedarikçileriydi. Ayrıca, daha yüksek ücret ve enerji maliyetlerini sağlık sigortası sistemine yansıtmak için mücadele eden Alman bakım evleri ve klinikleri arasında çok sayıda iflas yaşandı.
Avrupa
Karadağ, Ukrayna askerlerini eğiten AB misyonuna katılıyor

Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılımını onayladı. Karadağ Savunma Bakanı, askerlerin Ukrayna topraklarına gönderilmeyeceğini, eğitimin Almanya ve Polonya’da verileceğini belirtti. Karadağ ayrıca, ABD desteğiyle insansız hava aracı üretip ilk partiyi Ukrayna’ya gönderecek.
Karadağ parlamentosu, ülkenin Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya yönelik askeri yardım misyonuna katılmasına onay verdi.
Radio Slobodna Evropa‘nın haberine göre, belgenin sunulmasından dokuz ay sonra yapılan oylamada, 81 milletvekilinden 49’u kararın lehinde oy kullandı.
Kararın gerekçesinde, Karadağ’ın bu girişime katılımının temel amacının, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin uluslararası tanınmış sınırlar dahilindeki toprak bütünlüğünü koruma konusundaki savunma yeteneklerini güçlendirmek olduğu belirtildi.
Ayrıca, ülkenin bu adımla Rusya’nın askeri saldırganlığını ve diğer devletlerden gelebilecek potansiyel tehditleri caydırmaya katkıda bulunmayı hedeflediği vurgulandı.
‘Askerler Ukrayna’ya gitmeyecek’
Karadağ Savunma Bakanı Dragan Krapoviç, Karadağ askerlerinin Ukrayna topraklarında konuşlandırılmayacağının altını çizdi.
Krapoviç, “Bu konunun tamamen net olmasını istiyorum. Asla böyle bir kararı desteklemezdim. Bu misyon kapsamındaki tüm faaliyetler AB topraklarında, Polonya ve Almanya’da gerçekleştiriliyor,” ifadelerini kullandı.
AB’nin Ukrayna’ya Askeri Yardım Misyonu (EUMAM Ukraine), 17 Ekim 2022’de iki yıllık bir süre için kurulmuştu. AB ülkeleri, Kasım 2024’te misyonun görev süresini 2026’ya kadar uzatma kararı aldı. Misyonun faaliyetleri Avrupa Barış Fonu tarafından finanse ediliyor ve program kapsamında Ukraynalı askerler, başta Almanya ve Polonya olmak üzere AB üyesi ülkelerdeki üslerde eğitim görüyor.
ABD destekli İHA üretimi
Daha önce 8 Haziran’da Karadağ’ın kendi topraklarında bir insansız hava aracı (İHA) montaj projesi başlatacağı ve ilk partiyi askeri yardım olarak Ukrayna’ya teslim edeceği açıklanmıştı.
Karadağ hükümetinden yapılan açıklamada, ülkede İHA üretiminin organize edilmesinin sadece Karadağ’ın NATO çerçevesindeki savunma kabiliyetine değil, aynı zamanda Ukrayna’ya da katkı sağlayacağı belirtilmişti.
Bu projenin ayrıca Balkan ülkesinin uluslararası pazarda modern askeri teçhizatın güvenilir bir tedarikçisi olarak imajını güçlendireceği ifade edilmişti.
Proje, ABD’nin desteğiyle hayata geçirilecek ve Washington bu amaçla 15 milyon dolar tahsis edecek.
ABD’nin Podgorica Büyükelçiliği, bu yatırımın Karadağ’ın NATO kapsamındaki müttefiklik yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki kararlılığını teyit ettiğini belirterek girişimi memnuniyetle karşıladığını duyurdu.
Vučić’ten Ukrayna’ya ‘toprak bütünlüğü’ desteği ve yeniden inşa sözü
Avrupa
Fransa, Britanya’nın AB savunma fonuna erişimini engelliyor

Fransa, Brexit sonrası yeniden başlangıç olmasına rağmen, İngiliz silah şirketlerini AB’nin savunma sanayi programından dışlamaya çalışıyor.
Bir diplomatik kaynak The Telegraph’a yaptığı açıklamada, Paris’in bu program kapsamında silah satın almak isteyen üye ülkeleri, çoğunlukla blok içinde üretilen silahlarla sınırlandırmaya çalıştığını söyledi.
Avrupa Savunma Sanayii Programı (EDIP), Avrupa Komisyonu tarafından kıtanın sanayi tabanının en büyük revizyonu olarak lanse ediliyor.
Program kapsamında AB fonları, ortak tedarik projelerine ve silah, mühimmat ve diğer askeri teçhizatın üretimine aktarılacak.
Altı aydır hazırlığı süren EDIP, on yıl sonuna kadar 800 milyar avroyu savunmaya harcamak için başlatılan daha geniş çaplı bir yarışın parçası.
Fransız diplomatlar, bu aracın yalnızca AB, Norveç ve Ukrayna’da bulunan şirketleri desteklemek için kullanılması gerektiğini ısrarla vurguladı.
Bu, program kapsamında satın alma yapmak isteyen üye ülkelerin, parçalarının en az yüzde 85’i blok içinde üretilen teknolojilerle sınırlı olacağı anlamına geliyor.
Bu talep, kısa süre önce Brüksel ile önemli bir savunma ve güvenlik anlaşması imzalayan Birleşik Krallık’ın, AB bütçesinden finanse edilen projelerin çoğundan dışlanacağı anlamına geliyor.
Londra, EDIP programı kapsamındaki ortak satın alma projelerinden de men edilecek.
Bir AB diplomatı The Telegraph’a, “Daha bir ay önce, Birleşik Krallık ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açıldığını ve yeni bir dönem başladığını ciddiyetle ilan etmiştik. Fakat bu sözleri eyleme geçirmek için ilk fırsatta, kitabı kapattık,” dedi.
Sert tutum sergileyen Fransa’nın, ABD teknolojisi olduğu için Patriot karadan havaya füze savunma sistemleri üreten fabrikaların potansiyel AB fonlarının kesilmesine yol açacağına dair endişeler de var.
Bu karar, NATO’nun Avrupalı müttefikleri ve Kanada’nın, Rusya’nın olası bir saldırısına karşı hava savunma sistemlerini %400 oranında artırmaları gerektiği konusunda uyarıldığı bir dönemde geldi.
Diplomat, “Sırf Amerikan malı olduğu için, hazır bulunan tek hava savunma sistemine yatırım yapmamak kendi kendimize zarar vermek gibi görünüyor,” diye ekledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, fonların yabancı şirketlere yatırılmasına izin vermek yerine, AB savunma planlarının kıtanın kendi sanayisini güçlendirmek için kullanılması konusunda ısrarcı bir tutum sergiliyor.
Hollanda, Romanya ve Yunanistan gibi AB’deki birçok ülke, savunma stratejilerini Patriot hava savunma bataryaları gibi Amerikan sistemlerinin satın alınmasına dayandırıyor.
Endişeleri gidermek için, AB dışındaki savunma şirketlerinden blok içindeki şirketlere teknoloji transferine izin verilmesi konusunda tartışmalar sürüyor.
Fakat içeriden gelen bilgiler, bu mekanizmanın bürokrasiye takılacağı ve fonların sağlanmasının pratikte imkansız hale geleceği yönünde.
Avrupa
Avrupa: İsrail’in kendini savunma hakkı var

İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından gerilim artarken, Avrupa hükümetlerinden çoğunlukla İsrail’e destek açıklamaları geldi.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, “Bu saldırılarla ilgili haberler endişe vericidir ve tüm tarafları geri adım atmaya ve gerilimi acilen azaltmaya çağırıyoruz,” derken, Dışişleri Bakanı David Lammy de gerilimin artmasının “kimsenin çıkarına olmayacağını” ileri sürdü “Orta Doğu’nun istikrarı” vurgusu yaptı.
Öte yandan Politico’nun haberine göre İngiliz savunma yetkilileri, İngiliz uçaklarının şu anda İsrail’ İran’ın karşı saldırılarından korumaya yardımcı olmadıklarını doğruladılar.
Times gazetesi savunma editörü X’te, “Birleşik Krallık’ın, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına dahil olmadığı ve İran’ın daha önce yaptığı gibi misilleme yapması durumunda İsrail’i korumayacağı anlaşılıyor,” demişti.
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, İsrailli mevkidaşı Binyamin Netanyahu’nun kendisine cuma sabahı İsrail’in saldırısı hakkında bilgi verdiğini söyledi.
İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu ve İran’ın nükleer silah geliştirmemesi gerektiğini vurgulayan Merz, her iki tarafa da tırmanıştan kaçınmaları çağrısında bulundu.
Merz, “Federal Hükümet, İran’ın gelişmiş nükleer silah programına ilişkin endişelerini yıllardır defalarca dile getirmiştir. Bu nükleer program, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasının hükümlerini ihlal etmekte ve tüm bölgeye, özellikle de İsrail Devleti’ne ciddi bir tehdit oluşturmaktadır,” dedi.
Almanya’nın ülkesindeki Yahudiler ve İsrail vatandaşlarının korunmasını güçlendireceğini de sözlerine ekledi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, durumu “derinden endişe verici” olarak nitelendirdi ve tüm tarafları itidal göstermeye, gerilimi azaltmaya ve misilleme yapmamaya çağırdı.
Leyen, bölgesel ve küresel güvenlik için diplomatik bir çözümün her zamankinden daha acil olduğunu da sözlerine ekledi.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, İsrail’in müttefiklerinin gerilimi azaltmak için çalışmasının “hayati önemde” olduğunu söyledi. Rutte, Stockholm’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilere, “Bence şu anda en önemli öncelik bu,” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise “itidal” çağrısında bulundu. Barrot, X’te yaptığı açıklamada, “Tüm tarafları itidal göstermeye ve bölgesel istikrarı bozabilecek her türlü tırmanıştan kaçınmaya çağırıyoruz,” dedi.
Bakan, “İsrail’in herhangi bir saldırıya karşı kendini savunma hakkını yeniden teyit ettiklerini” söylerken, gerilimi azaltmak için tüm diplomatik kanalların harekete geçirilmesinin çok önemli olduğunu savundu.
Élysée Sarayı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un durumu görüşmek üzere bugün saat 11’de özel bir savunma kabine toplantısı düzenleyeceğini açıkladı.
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise, “Durumun çok karmaşık olduğunu biliyoruz, fakat diplomatik bir çözümden başka bir çözüm yok. Çatışmaların bir an önce sona ermesini umuyoruz, eylemler ve tepkiler tehlikelidir, bölgedeki durum patlama riski taşıyor,” dedi.
Hollanda Başbakanı Dick Schoof X’te yaptığı açıklamada, Orta Doğu’daki saldırıların “endişe verici” olduğunu yazdı ve tüm tarafları “sakin olmaya ve daha fazla saldırı ve misillemeden kaçınmaya” çağırdı.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya5 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’