Bizi Takip Edin

Avrupa

AB “temiz sanayi” paketini açıkladı

Yayınlanma

AB yürütme organı, Avrupa’nın çevreyi en çok kirleten endüstrilerinin yeşil dönüşüme ulaşmasına yardımcı olacak planları ortaya koydu ama şirketlerden çevresel raporlama taleplerini azaltırken, iklim hedeflerinde rotasını koruyacağında ısrar etti.

Çarşamba günü “temiz sanayi anlaşmasını” yayınlayan Avrupa Komisyonu, çelik ve çimento gibi kirletici endüstrilerin net sıfır emisyon geleceğine geçiş yapmalarına yardımcı olacak ve elektrikli araç şarj noktaları üreten şirketler gibi “temiz teknoloji” şirketlerini destekleyecek bir planı olduğunu söyledi.

Komisyon dört ana hedefi ön plana çıkarıyor: yatırım yoluyla endüstriyel yenilikçiliğin teşvik edilmesi, düzenleyici yüklerin azaltılması, yüksek enerji fiyatlarının düşürülmesi ve yeni ticaret anlaşmaları yoluyla küresel rekabet gücünün artırılması için çaba gösterilmesi.

Komisyon ayrıca işletmeler ve tüketiciler için enerji faturalarını düşürmeyi amaçlayan bir planın yanı sıra küçük ve orta ölçekli işletmeler için çevresel raporlama gerekliliklerini gevşetmeye yönelik tartışmalı öneriler de yayınladı.

“Deregülasyon değil, uygulamaya geçiş”

Temiz sanayi anlaşması, AB’nin 2040 yılına kadar emisyonları %90 oranında azaltma hedefini teyit ediyor ve rüzgar santralleri ve diğer altyapı için daha hızlı izinler ve Avrupa’da üretilen temiz teknolojiyi desteklemek için kamu ihale kurallarının değiştirilmesi de dahil olmak üzere “yeşil geçişi” hızlandırmak için 40 farklı önlemi açıklıyor.

Avrupa Komisyonu’nun yeşil dönüşümden sorumlu başkan yardımcısı Teresa Ribera, “Temiz sanayi anlaşmasının Avrupa’nın iklim kriziyle mücadele için bir iş planı olduğunu düşünüyoruz,” dedi.

Ribera, AB’nin yeşil dönüşümde rotayı tersine çevirdiği yönündeki eleştirileri ise reddetti. Ribera, “Deregülasyon yapmıyoruz. Aksine uygulama aşamasına geçiyoruz,” iddiasında bulundu.

Komisyon, 100 milyar avroluk yeni ve yeniden düzenlenmiş kamu fonlarıyla yeni bir endüstriyel karbonsuzlaştırma bankası oluşturacağını ve bunun dolaylı olarak özel sektörden 400 milyar avro kaldıraç sağlayabileceğini söyledi.

Leyen, bu sadeleştirmenin rekabetçiliği yeniden tesis etmenin anahtarı olduğunu belirterek, Avrupalı firmalara yılda yaklaşık 6 milyar avro tasarruf sözü verdi.

Avrupa Yatırım Bankası (EIB) için, şebeke bileşeni üreticilerine garantiler sağlanması da dahil olmak üzere, üretimi artırmalarına olanak tanıyan daha büyük bir rolün ana hatları da çizildi. Uzmanlar, iklim hedeflerine ulaşmak için geniş elektrik şebekeleri ağları inşa etmek üzere yüz milyarlarca küresel yatırıma ihtiyaç olduğunu söylüyor.

AB’den yeni sanayi hamlesi: Altı adımlık plan açıklanacak

Avrupa Komisyonu, devlet yardımlarında da değişiklik yapacak

Rekabet politikasına da liderlik eden Ribera, yenilenebilir enerji ve endüstriyel dekarbonizasyonu hızlandırmak için haziran ayına kadar AB’nin devlet yardımı kurallarında değişiklik sözü verdi.

Aralık ayında bürokrasiyi azaltma gündemiyle göreve başlayan yeni Avrupa Komisyonu, eş zamanlı olarak küçük şirketler için çevresel raporlama ve durum tespiti kurallarının gevşetilmesine ilişkin ayrıntıları yayınladı ve sadece 2023 ve 2024’te kabul edilen yasaları geniş kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirdi.

Önerileri sunan Komisyon üyeleri, Avrupa’nın yeşil dönüşümünü zayıflatmadıklarını, aksine işletmeleri dönüşüme katılmaya ve yeni bir jeopolitik gerçekliğe uyum sağlamaya teşvik ettiklerini savundular.

Sanayi stratejisinden sorumlu komisyon üyesi Stéphane Séjourné, “Avrupa kendini nasıl reforme edeceğini biliyor,” dedi. Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’nin kısa bir süre önce bürokrasiyi azaltmanın bir sembolü olarak Elon Musk’a verdiği elektrikli alete atıfta bulunan komiser, “Elektrikli testeremiz yok. Ama bu işe öncülük eden yetkin insanlarımız var,” dedi.

AP milletvekili: Çevre mevzuatına dokunmak tabu olmamalı

Komisyon, 2023 yılında yürürlüğe girecek olan kurumsal sürdürülebilirlik raporlama yönergesinin iki yıl süreyle dondurulmasını ve küçük işletmelerin muaf tutulmasına ilişkin detaylı istişarelerin sürdürülmesini önerdi.

Benzer şekilde yetkililer, 1.000’den fazla çalışanı olan şirketlerin ürünlerinin çevre ve insan hakları üzerindeki etkilerini değerlendirmelerini gerektiren kurumsal sürdürülebilirlik durum tespiti direktifinin de, komisyon küçük şirketlerin yükünü hafifletmeye çalışırken bir yıl erteleneceğini söyledi.

KOBİ’ler halihazırda direktifin gerekliliklerinden muaf olsa da, birçoğu büyük şirketlere tedarik sağladıkları için külfetli kurallara takılacaklarını söylüyor.

Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) en büyük grup olan merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) enerji ve endüstri sözcüsü Christian Ehler, çevre mevzuatının daha da basitleştirilmesinin “bir tabu olmaması gerektiğini” ve “geçmiş görev döneminden kalan bazı [diğer] çevre mevzuatının yeterli olup olmadığını düşünmemiz gerektiğini” söyledi.

Karbon vergisinde esneklik Avrupalı küçük ithalatçıları rahatlatacak

Bürokrasiyi azaltma gündemi, AB’nin karbon sınırı ayarlama mekanizmasına da genişletildi. Bu mekanizma, bloğa çelik, demir, alüminyum ve diğer “kirletici” ürünleri ithal eden şirketlerin karbon tarifesi ödemesini ve AB üreticileriyle fiyat farklılıklarını dengelemesini gerektiriyor.

Komisyon, en küçük ithalatçıları vergiden muaf tutacağını, bu önlemin ithalatçıların %90’ını, yani yaklaşık 190.000 şirketi etkileyeceğini ve yine de emisyonların %99’unu kapsayacağını söyledi.

Temiz sanayi anlaşması, 2040 yılına kadar yılda 260 milyar avro tasarruf sağlamayı amaçlayan bir “uygun fiyatlı enerji eylem planı” ile birlikte yayınlandı.

Çevre savunucuları faturaların azaltılması ve elektrifikasyonun hızlandırılmasına yönelik girişimleri memnuniyetle karşılarken, yurtdışında sıvılaştırılmış doğal gaz ihracat tesislerinin inşasına fon sağlanması önerisi karşısında endişelerini dile getirdiler.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Antwerp’te yaptığı açıklamada iş dünyasına seslenerek, “Önünüzde çok fazla engel olduğunu biliyorum. Yüksek enerji fiyatları ve aşırı düzenleyici yükler üretim maliyetlerini artırdı. Bu durumu tersine çevirmeliyiz; Temiz Sanayi Anlaşması’nın temel amacı budur,” dedi.

Amerikan ve Çinli şirketlerden tepki

Öte yandan Çinli ve Amerikalı endüstri grupları, Avrupa Komisyonu’nun yeni temiz sanayi planında kamu ihalelerine teklif veren AB şirketlerini kayırmaya yönelik önerisini kınayarak, bunun ayrımcı olacağını ve bloğun ekonomisini karbonsuzlaştırma çabalarını engelleyeceğini savundu.

Temiz Sanayi Anlaşması, stratejik sektörlerde “Avrupa tercih kriterlerinin” önümüzdeki yıl bloğun Kamu İhale Çerçevesi’nin revizyonuna dahil edileceğini belirtiyor.

Çin’in AB Ticaret Odası’ndan (CCCEU) bir sözcü Euractiv’e yaptığı açıklamada Brüksel’in önerisinin yabancı firmalara karşı ayrımcılığı yasaklayan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarını ihlal etme riski taşıdığını söyledi.

Ayrıca Brüksel ile Pekin arasında zaten gergin olan ticari ilişkileri daha da kötüleştirebileceği uyarısında bulundular.

Sözcü, “Çin birçok stratejik sektörde kilit bir oyuncu olduğu için, bu tercihler Çinli firmaları dezavantajlı duruma düşürebilir, ticari gerilimleri tırmandırabilir ve DTÖ ilkelerini potansiyel olarak ihlal edebilir,” dedi.

AB’deki Amerikan Ticaret Odası (AmCham EU) da benzer şekilde Komisyonun önerisinden “endişe duyduğunu” belirtti.

“Güvenilir ortakların erişiminin kısıtlanması endüstriyel karbonsuzlaştırmayı yavaşlatacak, maliyetleri artıracak ve temiz geçişin verimliliğini azaltacaktır,” diyen AmCham EU, yine de Anlaşmanın AB’nin karbonsuzlaştırma çabalarına “önemli bir katkı” olduğunu ekledi.

Karbonsuzlaştırmada “Avrupa’da üretim” kriteri

Kamu İhale Çerçevesinin revizyonu, Komisyon tarafından önerilen ve önümüzdeki yıllarda AB firmalarının lehine olacak tek mevzuat değişikliği değil.

Her ne kadar Anlaşma’nın kendisinde yer almasa da, çarşamba günü yayınlanan Komisyon basın açıklamasında, hem özel hem de kamu alımlarında “Avrupa’da üretilme kriterlerinin” yaklaşmakta olan Endüstriyel Karbonsuzlaştırma Hızlandırıcı Yasası’na dahil edileceği belirtildi.

AB’nin yeşil teknolojilerine yönelik iç talebi artırmayı amaçlayan yasanın bu yılın son üç ayında resmen teklif edilmesi bekleniyor.

Euractiv’e konuşan bir AB yetkilisi yasaya atıfta bulunarak “Ürünün nerede üretildiği önemli olacak,” dedi.

Avrupa

Almanya, AfD partisini resmen ‘aşırılıkçı’ olarak sınıflandırdı

Yayınlanma

Almanya’nın iç istihbarat teşkilatı BfV, sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisini resmen ‘kanıtlanmış aşırı sağcı aşırılıkçı örgüt’ olarak sınıflandırdı. Bu karar, partinin anayasal ilkelere aykırı faaliyetlerde bulunduğuna dair iddialara dayanıyor ve daha yoğun gözetim altına alınmasına olanak tanıyor. İçişleri Bakanı Nancy Faeser ise, AfD’nin yabancı kökenli vatandaşları ayrımcılığa uğrattığını öne sürdü.

Almanya’nın iç istihbarat teşkilatı Anayasayı Koruma Federal Dairesi (BfV), yaptığı açıklamada, sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisini resmen “kanıtlanmış aşırı sağcı aşırılıkçı örgüt” olarak sınıflandırdı.

BfV’nin duyurusu, AfD’nin artık sadece şüphe altında olmadığını gösteriyor. Teşkilat, partinin Almanya’nın demokratik sistemine karşı çalıştığına dair kesin kanıtlara sahip olduğunu iddia ediyor.

Alman kamu yayıncısı ARD‘nin haberine göre, kararın temelini oluşturan 1000 sayfalık iç rapor, insan onuru ve hukukun üstünlüğü gibi temel anayasal ilkelerin ihlallerine atıfta bulunuyor.

Bu sınıflandırma, modern Alman tarihinde ülke çapında parlamentoda temsil edilen bir partinin ilk kez resmen aşırılıkçı olarak tanımlanması anlamına geliyor.

Saksonya ve Thüringen gibi doğu eyaletlerindeki bazı eyalet düzeyindeki AfD teşkilatları daha önce bu etiketi almıştı.

Söz konusu adım partinin yasaklanması anlamına gelmese de, Alman makamlarının adli denetim altında gizli muhbir kullanımı ve teknik takip de dahil olmak üzere gözetimi yoğunlaştırmasına olanak tanıyor.

Karar aynı zamanda siyasi tansiyonu yükseltiyor; zira yerleşik partiler, hükümetin herhangi bir kademesinde AfD ile işbirliğini reddetme yönünde artan bir baskıyla karşı karşıya kalacak.

Ayrıca karar, resmi bir parti yasağı çağrılarını körükleyebilir, ancak böyle bir adım anayasa mahkemesinin onayını ve hükümetin veya parlamentonun desteğini gerektiriyor ki bu da zorlu bir hukuki ve siyasi mücadele anlamına geliyor.

Musk, AfD mitinginde konuştu: Geçmişteki suçluluk duygusunun ötesine geçin

Faeser: AfD yabancı kökenli vatandaşlara ‘ikinci sınıf Almanlar’ gibi davranıyor

Görevden ayrılan İçişleri Bakanı Nancy Faeser, ayrı bir açıklamada, partinin demokratik düzene karşı kampanya yürüttüğünü söyledi.

Faeser, “AfD, tüm nüfus gruplarına karşı ayrımcılık yapan ve göç geçmişi olan vatandaşları ikinci sınıf Alman muamelesi yapan etnik bir anlayışı temsil ediyor,” dedi.

Bakan, “Partinin etnik konulardaki tutumları, özellikle göçmenlere ve Müslümanlara yönelik ırkçı açıklamalara yansıyor,” diye ekledi.

AfD, yetkililerinin Almanya’nın Nazi dönemini ülkenin 1000 yılı aşkın tarihindeki “kuş pisliği” olarak nitelendirmesi tartışmalara yol açmıştı.

Bu yılın şubat ayındaki parlamento seçimleri öncesinde ABD’li milyarder Elon Musk, partinin “Almanya’yı kurtarabilecek tek parti” olduğunu söyleyerek AfD’yi desteklemişti.

Parti, seçimlerde oyların yüzde 20,8’ini alarak yüzde 28,6 oy alan Merz’in CDU/CSU ittifakının ardından ikinci olmuştu.

Ancak son anketler, AfD’nin Alman muhafazakârlarıyla arasındaki farkı kapattığını gösteriyor. Kamuoyu araştırma şirketi Forsa tarafından geçen hafta yayınlanan anket, AfD’yi yüzde 26 ile CDU/CSU’nun (yüzde 24) önünde gösterdi.

Faeser, 1100 sayfalık rapora dayanan BfV teşkilatının bulgularında “kesinlikle hiçbir siyasi etki olmadığını” belirtti.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB, Trump’ın Ukrayna müzakerelerinden çekilme ihtimaline karşı ‘B planı’ hazırlıyor

Yayınlanma

AB Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, AB’nin, Donald Trump yönetimindeki ABD’nin Ukrayna müzakerelerinden çekilip Moskova ile yakınlaşması durumunda Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımları sürdürmek için ‘B planı’ hazırladığını belirtti. Brüksel, olası Macaristan vetosunu aşma ve ABD’siz yaptırımları devam ettirme senaryoları üzerinde çalışıyor.

Avrupa Birliği (AB), Donald Trump başkanlığındaki Washington yönetiminin Ukrayna’daki barış sürecinden çekilip Moskova ile yakınlaşma yolunu seçmesi ihtimaline karşı Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımları korumayı amaçlayan “B planı” hazırlıyor.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Financial Times‘a yaptığı açıklamada, Brüksel’in bu yönde hazırlıklar içinde olduğunu ifade etti.

Kallas, “Asıl mesele, Amerikalıların kendilerinin çekilip çekilmek istemeyeceği. Ukrayna’daki [barışçıl çözümü] bırakıp Rusya ile anlaşmaya çalışmama ihtimalini düşündüklerine dair işaretler görüyoruz, çünkü bu çok zor,” dedi.

Financial Times‘ın haberine göre, Trump’ın barış anlaşması kapsamında Rusya ile ekonomik bağları yeniden kurma önerileri, AB içinde bazı üye ülkelerin Moskova’ya yönelik Avrupa yaptırımlarının kaldırılmasını talep edebileceği yönünde endişeler artıyor.

Rubio’dan Ukrayna ve Rusya’ya ültimatom

Yetkililer, Avrupalı şirketlere yasak devam ederken ABD şirketlerinin Rusya ile işbirliği yapabilmesinin olası sonuçlarından endişe duyuyor.

Kallas, Macaristan’ın temmuz ayında Rusya’ya yönelik kısıtlayıcı tedbirlerin uzatılmasını engellemesi durumunda AB’nin potansiyel vetoyu aşabileceğini belirtti, ancak önceliğin tüm üye ülkelerin yaptırımlar konusunda anlaşması olduğunu kaydetti.

Kallas, “B planı var, ancak A planı üzerinde çalışmalıyız; çünkü aksi takdirde B planına odaklanırsanız, o zaman ona ihtiyaç duyulur,” ifadelerini kullandı.

Yetkili, Brüksel’in kısıtlamaların sürdürülmesi konusunda Washington ve diğer uluslararası ortaklarla görüştüğünü de sözlerine ekledi.

Politico daha önce, aralarında Çekya ve Belçika’nın da bulunduğu en az altı AB ülkesinin, kısıtlamaların ulusal yasalar düzeyine taşınmasını desteklediğini yazmıştı.

Bu ülkeler, bu adımın gelecekte Budapeşte’nin yaptırımların uzatılmasını engelleme “kabiliyetini zayıflatabileceğini” umuyor.

Financial Times‘a göre Brüksel, Belçika merkezli mevduat kuruluşu Euroclear’da tutulan 190 milyar avro değerindeki Rusya’nın dondurulan varlıklarını korumak için Belçika Kralı’nın 1944 tarihli kararnamesini kullanma olasılığını da değerlendirdi.

ABD, nisan ayı ortasında yaptığı uyarıda, önümüzdeki günlerde ilerleme görmemesi hâlinde çözüm sürecinden çekilebileceğini belirtmişti.

Beyaz Saray, Trump’ın hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy konusunda hayal kırıklığına uğradığını ve tarafları müzakere masasına oturmaya çağırdığını açıklamıştı.

Trump ise barış anlaşmasının imzalanması için son tarih belirlediğini söylemiş ancak net süre vermemişti.

Avrupa ve Ukrayna’da, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün 100. gününe denk gelen bu hafta içinde, müzakerelerdeki küçük ilerlemeyi “işinin bittiğini” iddia etmek için “bahane” olarak kullanmaya hazır olduğu düşünülüyor.

Britanya, Ukrayna’ya barış gücü gönderme planından vazgeçebilir

Okumaya Devam Et

Avrupa

Estonya, Rusya sınırında kriz tatbikatı başlattı

Yayınlanma

Estonya, Rusya sınırındaki Narva ve Sillamäe şehirlerinden olası tahliyeyi de içeren ulusal kriz tatbikatlarına başladı. Göç krizi senaryosuna dayanan tatbikatlar nedeniyle Narva-1 sınır kapısı geçici olarak kapatıldı. Ülke ayrıca sınıra yeni askeri üsler ve tahkimatlar inşa etmeyi planlıyor.

Estonya, Rusya ile olan sınırında olası kriz durumlarına hazırlık amacıyla “Kilp” (Kalkan) ve “Miljon Miksi” (Milyon Neden) adlı ulusal tatbikatlara başladı.

ERR‘nin haberine göre, tatbikatlar kapsamında Narva ve Sillamäe şehirlerinden nüfusun tahliyesi de prova ediliyor.

Polis ve Sınır Muhafaza Kurumu, Savunma Kuvvetleri ve gönüllü paramiliter örgüt Kaitseliit’ten toplam 1200 personelin katıldığı tatbikatlar, göç krizi senaryosuna dayanıyor.

Tatbikatın amaçlarından biri de sınırdan yasa dışı geçiş girişimlerine karşı koyma yöntemlerini denemek olarak açıklandı.

Polis ve Sınır Muhafaza Kurumu tatbikat yöneticisi Indrek Püvi, “Tatbikatların amacı, göç baskısı ve devlet savunma krizini işbirliği içinde çözme yöntemlerini uygulamak, böylece gerçek bir durumda nasıl hareket edeceğimizi bilmektir,” ifadelerini kullandı.

Tatbikatlar nedeniyle Narva-1 (Ivangorod) sınır kapısı 30 Nisan’dan 2 Mayıs akşamına kadar kapalı tutulacak.

Bu süre zarfında Rusya’ya geçmek isteyenlerin Pskov oblastı sınırındaki Koidula (Kunichina Gora) ve Luhamaa (Shumilkino) sınır kontrol noktalarını kullanmaları gerekecek.

Estonya’nın Narva şehri ile Rusya’nın Ivangorod şehrini birbirine bağlayan 162 metre uzunluğundaki Dostluk Köprüsü, şu anda yalnızca yaya geçişlerine açık.

Köprü, Rusya tarafındaki Ivangorod sınır kontrol noktasında (Leningrad oblastı, Kingisepp) yapılan yeniden inşa çalışmaları nedeniyle Şubat 2024’ten beri araç trafiğine kapalı bulunuyor.

Rosgranstroy’a göre, ana çalışmaların 2026’da tamamlanması planlanıyor.

Daha önce Estonya Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Vahur Karus, Rusya ile sınırı güçlendirmek amacıyla Narva’da askeri üs inşa edileceğini duyurmuştu.

Başlangıçta tesiste hem profesyonel askerler hem de yedek ve zorunlu askerlik yapanlardan oluşan 200-250 askerin konuşlandırılması hedefleniyor.

Estonya, Eylül 2024’te Rusya sınırı yakınlarındaki Võru civarında 1000 kişi kapasiteli Reedo askeri üssünü hizmete açmıştı.

Bu üssün NATO’nun savunma planları doğrultusunda “toplanma noktası” olarak kullanılacağı belirtilmişti.

Ayrıca Estonya, 2025 yılında Rusya sınırında tahkimat hattı inşaatına başlayacak.

Kuzeydoğuda 14 sığınaktan oluşan ilk destek noktası sonbahara kadar tamamlanacak, güneydoğu sınırlarına ise dört sığınak daha yerleştirilecek.

Toplamda 600 sığınak inşa edilmesi planlanıyor. Bunun yanı sıra sınıra tanksavar engelleri ve ateş mevzileri de kurulacak.

AB, Litvanya ve Estonya’nın ‘dron duvarı’ projesine fon sağlamayı reddetti

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English