Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB ve NATO’dan ortak görev gücü

Yayınlanma

ab nato

Avrupa Birliği (AB) ile NATO, kritik altyapıya yönelik tehditlerin belirlenmesi ve açıkların giderilmesi için ortak görev gücü başlattı.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, AB Komisyonu üyelerinin savunma ve güvenlik konulu toplantısına katılmadan önce basına açıklama yaptı. Von der Leyen, AB ve NATO’dan uzmanların kritik altyapıya yönelik tehditleri ve stratejik olarak kırılgan alanları belirleyerek, bunların giderilmesi için çalışacakları bir ortak görev gücü kurduklarını duyurdu.

Uzmanların ilk aşamada ulaşım, enerji, dijitalleşme ve uzay alanlarına odaklanacağını, bunlarla ilgili bulguları AB ve NATO üyeleriyle paylaşacağını dile getiren von der Leyen, bilgi ve uzmanlık paylaşımı ile erken uyarının ortaklığın temelinde yer alacağını ifade etti. Von der Leyen, Stoltenberg’in de katılacağı savunma ve güvenlik konulu toplantıda Ukrayna’ya her alanda verilecek desteğin ve Avrupa üzerindeki tehditlerin ele alınacağını söyledi.

Stoltenberg de dün AB ile NATO’nun işbirliklerini bir üst seviyeye taşımak için ortak deklarasyon imzaladığını anımsatarak, artan jeopolitik rekabet, güvenliği tehdit eden teknolojiler, iklim değişikliğinin güvenliğe olumsuz etkileri gibi alanlarda birlikte çalışacaklarını söyledi. Bugün başlatılan NATO-AB görev gücünün kritik altyapıyı, teknolojiyi, arz zincirlerini potansiyel tehditlere karşı daha dayanıklı hale getirmeyi hedeflediğini vurgulayan Stoltenberg, Ukrayna’ya destek verilmesinin önemine değindi. Stoltenberg, ABD, Fransa ve Almanya’nın piyade savaş araçları ve hafif tanklar verme kararını memnuniyetle karşıladığını dile getirdi.

NATO ve AB dün de Rusya ve Çin’e karşı işbirliğinin artırılması, Ukrayna’ya desteğin sürdürülmesi, iki taraf arasındaki işbirliğinin bir sonraki seviyeye taşınması amacıyla ortak bildiri imzalamıştı.

AVRUPA

Britanya, “eğitim” amacıyla Ukrayna’ya asker göndermeyi düşünüyor

Yayınlanma

Birleşik Krallık Savunma Bakanı John Healey, İngiliz askerlerinin Ukrayna’daki askerlerin eğitimine yardımcı olmak üzere bu ülkeye gönderilmesinin önünü açtı.

Healey Kiev’e yaptığı bir ziyaret sırasında Birleşik Krallık’ın “eğitimi Ukraynalıların ihtiyaçlarına daha uygun hale getirmesi” gerektiğini söyledi.

The Times’a verdiği demeçte bakan, “Ukraynalıların eğitime erişimini kolaylaştırmamız ve daha fazla askeri motive edip harekete geçirmelerine yardımcı olmak için Ukraynalılarla birlikte çalışmamız [gerekiyor],” dedi.

Bunun Birleşik Krallık’taki Ukraynalı askerlerin eğitiminin Ukrayna’ya da yayılması anlamına gelip gelmediği sorulduğunda ise, “Ukraynalıların isteklerine cevap verebilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Savaşanlar onlar,” cevabını verdi.

Geçtiğimiz yıl eski savunma bakanı Grant Shapps, Sunday Telegraph’a verdiği bir röportajda böyle bir hamleyi desteklediğini ifade etmişti.

Healey’nin de aynı öneriyi ortaya atan ilk İşçi Partisi hükümeti üyesi olduğuna inanılıyor.

Healey bu yorumları, Rusya ile barış görüşmelerine başlaması için giderek artan bir baskı altında olan Ukrayna’ya Britanya’nın 225 milyon sterlinlik bir destek paketi taahhüt ettiği sırada yaptı.

Healey, Kiev’in görüşmelere “zayıf değil güçlü bir pozisyondan” girmesi gerektiğini söyledi.

Ukrayna’nın “Putin’le mücadele etme ve onu caydırma” kabiliyetini geliştirmeye devam etmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Healey, “Gözümüzü toptan ayıramayız,” dedi.

Destek paketini açıklarken İngiliz bakan, “Putin’in yasadışı geniş çaplı işgalini başlatmasından yaklaşık üç yıl sonra, Ukrayna’nın cesur insanları kırılmaz ruhlarıyla tüm beklentilere meydan okumaya devam ederken, yanlış hesaplarının derinliği her zamankinden daha açık,” dedi.

Healey, Birleşik Krallık’ın 2025 yılı boyunca Ukrayna konusundaki “uluslararası liderliğini” artıracağını da sözlerine ekledi.

Bakan, “Ruslar Ukrayna’yı cephede baskı altında tutuyor ama Putin’in kendisi de kendi ordusunu takviye etmek üzere Kuzey Kore birliklerini çağırarak, Esad’ı terk ederek ve Suriye’de kendi mevzilerini savunamayarak zayıflık işaretleri veriyor,” iddiasında bulundu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AfD’nin seçim manifestosunda “Dexit” çağrısı

Yayınlanma

Almanya için Alternatif (AfD), iktidara gelmesi halinde Almanya’yı Avrupa Birliği’nden ve ortak para birimi avrodan çıkarma vaadini yineledi.

Parti, ocak ayı başında yapılması planlanan parti konferansında yapılacak oylama öncesinde üyelerine gönderdiği taslak seçim bildirgesinde, yaz aylarındaki Avrupa seçim kampanyasında verdiği bir sözü tekrarlayarak, “Almanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılmasını ve yeni bir Avrupa topluluğu kurulmasını gerekli görüyoruz,” dedi.

AfD, AB’nin yerine “anavatanlar Avrupası” adını verdiği, ortak bir pazar ve “iktisadi ve çıkarlar topluluğu” içeren bir devletler birliği kurmak istiyor.

AfD ayrıca Almanya’yı 2002’de yürürlüğe giren Avrupa’nın ortak para birimi avrodan çıkarmak ve yerine “transfer birliği” adını verdiği bir birlik kurmak istiyor.

Parti, manifestosunda “sert bir kesintinin” ters etki yaratacağını kabul ediyor ve tüm üye devletlerin yanı sıra diğer Avrupa ülkeleriyle de ilişkilerin yeniden müzakere edilmesini öneriyor.

AfD eş başkanı Weidel: AB’den çıkmak için referandum yapabiliriz

Anayasa, Dexit’e engel olabilir

AfD Almanya’nın bu konuda bir referanduma gitmesini istiyor. Öte yandan AB’den çıkmak (“Dexit”) o kadar da kolay olmayacak zira Almanya’nın üyeliği Alman Anayasasına bağlı.

Gelecekte AfD liderliğindeki bir Alman hükümeti Almanya’nın AB’den çıktığını ilan etse bile, “Dexit” Alman parlamentosunda da üçte iki çoğunluk gerektireceğinden, bu fiilen anayasaya aykırı olacak.

AfD’nin planı, partinin AB konusundaki tutumunda bir sertleşmeyi temsil ediyor olabilir. Partinin eş başkanı Tino Chrupalla Şubat 2024’te Almanya’nın AB’den ayrılması için “çok geç” olduğunu söylemişti.

Partinin diğer başkanı ve şansölye adayı Alice Weidel ise bu yılın başlarında Financial Times gazetesine verdiği bir röportajda Dexit’i sadece bir “B Planı” olarak tanımlamıştı.

AfD’den ‘AB’ye karşı Avrupa Uluslar Konfederasyonu’ önerisi

AfD, Brexit’i örnek alıyor

Almanya’nın önde gelen ekonomi enstitüleri ve sanayi birlikleri öneri nedeniyle teyakkuza geçti. Köln merkezli Alman Ekonomi Enstitüsü (IW) bu yılın mayıs ayında yaptığı bir çalışmada, AB’den ayrılmanın beş yıl içinde ülkeye 690 milyar avroya mal olacağı, ülkenin GSYİH’sinin %5,6 oranında küçüleceği ve piyasada 2,5 milyon daha az istihdam anlamına geleceği sonucuna vardı. IW çalışmasına göre bu zarar “koronavirüs krizi ve enerji krizinin toplamı ile karşılaştırılabilir.”

Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği (BVMW) de AfD’nin planını “iktisadi kamikaze misyonu” olarak nitelendirerek daha da eleştirel bir tutum sergilemişti.

AfD’nin Berlin’deki sözcülerinden Ronald Gläser ise bu endişeleri reddetti. DW’ye konuşan Gläser, “Evet, Almanya AB’den kazançlı çıkıyor ama başka anlaşmalara varırsak bunun avantajlarını da elde edeceğimize inanıyoruz,” iddiasında bulundu.

Dexit ihtimalini eleştiren iktisatçıların korkularını yersiz bulan AfD’li, “[Bunlar] Avrupa ve Britanya’nın korkunç bir şekilde etkileneceğini söyleyenlerle aynı kişiler mi? Brexit ile ilgili tüm korku senaryolarını hatırlayabiliyorum ve hepsi aşağı yukarı sorunsuz geçti,” dedi.

Alman patronlardan “Dexit” uyarısı

“Yeni Avrupa topluluğu” ile ihracata devam etme sinyali

Gläser, alternatif bir Avrupa topluluğu versiyonunun serbest ticareti yine de koruyabileceğine inanıyor. Gläser, “İtalya’daki, Fransa’daki, İsveç’teki ya da herhangi bir yerdeki tüm şirketler ve tüketiciler, sırf biz artık AB’de değiliz diye neden Alman ürünlerini istemesin?” diye sordu.

Gläser, İsviçre’nin AB üyesi olmadığını ama tüm bu ülkelere ihracat yaptığını söyledi.

Öte yandan anketler Dexit’in Alman halkı arasında popüler olmadığını gösteriyor. Muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birliğine (CDU) bağlı Konrad Adenauer Vakfı (KAS) tarafından bu yılın başlarında yayınlanan bir anket, Almanların %87’sinin referandumda AB’de kalma yönünde oy kullanacağını ortaya koydu.

Fakat Gläser, hoşlarına gitse de gitmese de AB’den ayrılmanın Almanlar için iyi olacağı konusunda ısrar ediyor. AfD’li sözcü, “Biz anketlere göre politika yapmıyoruz, gerekli ve önemli olanı uygulamak istiyoruz,” dedi.

Alman hükümetinden AfD’nin ‘Dexit’ planına ret

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Meloni: Trump düşman değil, ‘pragmatik’ bir AB yaklaşımı gerek

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, 19-20 Aralık’ta yapılacak Avrupa Konseyi toplantısı öncesinde, AB’nin Donald Trump yönetimine karşı pragmatik bir yaklaşım sergilemesi ve NATO’da AB’nin rolünün Amerika’nınkine denk olacak şekilde güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Meloni 17 Aralık Salı günü İtalyan parlamentosunda yaptığı konuşmada ABD’ye karşı “pragmatik, yapıcı ve açık bir yaklaşımın” önemine dikkat çekti. Meloni, AB-ABD işbirliği alanlarından yararlanılmasını ve “her iki tarafa da zarar verecek” ticari anlaşmazlıkların önlenmesi için çalışılmasını önerdi.

“Merkez sol” Demokratik Parti’den (PD) bir milletvekilinin sorusunu yanıtlayan Meloni, ABD’nin seçilmiş başkanının “düşman” olarak nitelendirilmesini reddetti.

Meloni, “Korumacı iktisadi politikalar konusunda endişeler varsa, ki bundan kaçınmak için kesinlikle çalışmalıyız, birini düşman olarak tanımlayarak bir diyalog başlatmanın bunu başarmaya yardımcı olacağına inanmıyorum,” dedi.

Avrupa’nın savunması konusunda ise Meloni, NATO çerçevesinde daha güçlü ve daha özerk bir Avrupa’ya ihtiyaç olduğunu belirtti. Meloni, Avrupa’nın NATO içinde “ağırlık ve saygınlık bakımından” Amerika’nınkine denk bir Avrupa ayağı oluşturmayı hedeflemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

İtalyan lider, “Atlantik İttifakına olan bağlılığımız güvenliğimizin temel taşı olmaya devam etmektedir, fakat Avrupa bu ittifak içerisinde daha büyük bir rol üstlenmeyi hedeflemelidir,” ifadelerini kullandı.

İtalyan başbakanı çarşamba günü Fransız, Alman, Polonyalı, İngiliz ve Ukraynalı liderler ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile birlikte “Weimar Plus” zirvesi için Brüksel’de olacak.

Meloni ayrıca muhalefetin İtalya’nın AB içinde yalnızlaştığı yönündeki iddialarını da reddederek “gerçeklerin bunun tam tersini gösterdiğini” söyledi.

Örneğin Meloni, Raffaele Fitto’nun Avrupa Komisyonu başkan yardımcısı olarak atanmasının, daha önce AB içinde muhafazakârları bir kenara iten cordon sanitaire’i kırdığını söyledi.

Mercosur anlaşmasıyla ilgili olarak Meloni, İtalya’nın uygun bir denge olmadan bu anlaşmayı desteklemeyeceğini vurguladı. Meloni, “İtalya, Batılı olmayan küresel aktörlerin etkisi altına girme riski taşıyan bizimkine benzer bir kıta olan Latin Amerika’ya yatırım yapma fırsatları görüyor,” dedi.

Bununla birlikte, anlaşmanın “diğer ülkeler bizim üreticilerimize uyguladığımız gıda standartlarına uymadıkları için genellikle en yüksek maliyetlere katlanan” tarım sektörünü ele alması gerektiği konusunda uyardı.

Suriye konusuna da değinen Meloni, Beşar Esad yönetiminin düşmesini “iyi haber” olarak nitelendirdi fakat ülkenin geleceğine ilişkin endişelerini de dile getirdi.

Meloni, “Şam’da açık bir büyükelçiliği bulunan tek G7 ülkesi olan İtalya, Suriye’nin yeni liderliğiyle ilişki kurmaya hazır,” dedi.

Yeni Suriye hükümetinden gelen “cesaret verici ilk sinyalleri” kabul etmekle birlikte Meloni ihtiyatlı olunması çağrısında bulundu. İtalyan lideri, “Sözleri eylemler takip etmeli; yeni yetkilileri eylemlerine göre yargılayacağız,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English