Diplomasi
AB yetkililerinin alkol ve puro kaçakçılığı yaptığı ortaya çıktı

Avrupa Birliği diplomatlarından oluşan bir çetenin Güneydoğu Asya’daki bir ofisten puro ve alkol kaçakçılığı yaptığı ortaya çıkarıldı.
Bloğun dolandırıcılıkla mücadele birimi Olaf, adı açıklanmayan diplomatların bu ürünleri vergiden muaf olarak satın aldıktan sonra aynı diplomatik ayrıcalıklara sahip olmayan kişilere verdiklerini söyledi.
İzleme örgütünün 2023 yıllık raporunda, “Soruşturma, bu personelin ithalatta KDV ve özel tüketim vergilerinden kaçınmak için aktif olarak bir plana dahil olduklarını tespit etti,” denildi.
Raporda, AB delegasyonunun adı kullanılarak alkol ve puro sipariş edildiği ve daha sonra bu siparişlerin delegasyon dışından birkaç kişiye verildiği belirtildi.
Raporda, “Bu uygulama, diplomatik mallar için sipariş verilmesine ilişkin geçerli kural ve prosedürleri ihlal etmiş ve diplomatik ayrıcalıklara sahip olmayan kişilere haksız menfaat sağlamıştır,” denildi.
Siparişler başka isimlerle verilmiş
The Telegraph’ın aktardığına göre dolandırıcılığa karışanlar genellikle bulundukları ev sahibi ülkeden izin alarak alkol siparişi veriyorlardı.
Şüphe çekmemek için siparişleri verirken delegasyondaki meslektaşlarının ve hatta emekli bir personelin isimlerini kullanıyorlardı.
Diplomatlara, yabancı ülkelerde görev yaptıkları sırada kişisel kullanımları için viski ve puro gibi mallarda gümrüksüz özel vergi muafiyetleri tanınıyor.
Birçok büyükelçilik ve konsolosluğun, diplomatların yerel vergileri ödemeden alkol, tütün ve diğer malları satın alabilecekleri kendi gümrüksüz satış mağazaları var.
Ayrıca gümrük vergisi ödemeden kişisel kullanım için belirli miktarlarda içki ve sigara ithal etmelerine de izin veriliyor.
Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi kapsamında tanınan bu kurallar, diplomatların kendi ülkelerindekine benzer bir yaşam standardını sürdürebilmelerini sağlamayı amaçlıyor.
İzinsiz ikinci bir işte çalışan diplomat da ortaya çıktı
Asya’daki delegasyonla ilgili soruşturma, 13 yıldır izinsiz olarak ikinci bir işte çalışan bir personeli de ortaya çıkardı.
Olaf, bu diplomatın “mesai saatleri içinde yoğun bir şekilde öğretim faaliyetlerinde bulunduğunu”, çeşitli akademik yayınlar çıkardığını ve yayın kurullarında yer aldığını ve bunun da günlük işlerine müdahale ettiğini söyledi.
Raporda, “Kişi AB delegasyonundaki pozisyonunu, e-posta adresini ve delegasyonun ağını/hizmetlerini bu yetkisiz dış faaliyetlere yardımcı görevler için kötüye kullanmıştır,” denildi.
Bir başka personel üyesinin de “özel bir şirketin yöneticisi olarak benzer yetkisiz dış faaliyetlerde bulunduğu” tespit edildi.
Disiplin soruşturması talep edildi
Olaf, “AB kurumlarının imajına ve itibarına zarar verdiğini” söylediği dolandırıcılığa karışan personel hakkında disiplin prosedürlerinin başlatılması gerektiğini söyledi.
Geçen yıl Avrupa Komisyonu’na yönelik 16, Avrupa Parlamentosu’na yönelik 14 ve AB’nin dış ilişkiler kolu olan Dış Eylem Servisi’ne yönelik 13 soruşturma sonuçlandırıldı.
Birim, “Bu davalar Olaf’ın genel iş yükünün nispeten küçük bir bölümünü oluştursa da, AB’nin itibarının korunması açısından önemlidir,” dedi.
Diplomasi
AB, İran İsrail’i vurunca ‘diplomasiyi’ hatırladı

İsrail saldırılarına karşı misilleme yapan İran ile temas kuran AB, “Kalıcı güvenlik askeri eylemlerle değil, diplomasiyle sağlanır,” dedi.
AB diplomasi şefi Kaja Kallas, hafta sonu İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı ile görüştükten sonra bu açıklamayı yaptı.
Kallas, “Bölgede gerginliğin daha da tırmanması tehlikesi çok yüksek. Diplomasi galip gelmelidir. AB her zaman açık bir tutum sergilemiştir: İran’ın nükleer silaha sahip olmasına asla izin verilmemelidir. Kalıcı bir çözüme ancak diplomasiyle ulaşılabilir. AB destek vermeye hazır,” dedi.
Kallas, 17 Haziran Salı günü için acil bir toplantı çağrısı yaptı. Toplantıda, İsrail ile İran arasındaki savaşa AB’nin vereceği yanıt tartışılacak ve her iki taraf, özellikle Tel Aviv, hava saldırılarını sürdürmek yerine diplomatik yollarla gerilimi azaltmaya çağırılacak.
Rusya ile müzakerelere başlamadan önce Ukrayna’yı “kirpi” gibi diken diken edecek güçlerle donatmaya söz veren Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, dün gece İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu telefonla arayarak gerginliği azaltmaya çağırdı.
İsrail’in “kendini savunma hakkına sahip olduğunu” vurgulayan Leyen, İran’ın “bölgesel istikrarsızlığın ana kaynağı” olduğunu ileri sürdü ve AB’nin “İran asla nükleer silaha sahip olamaz” tutumunu sürdürdüğünü kaydetti.
“Acilen müzakereye dayalı bir çözüme ihtiyaç olduğuna” işaret eden Başkan, “İran’ın nükleer ve balistik füze programları hakkında sürekli olarak güçlü endişelerimizi dile getirdik. Bu füzeler, sadece İsrail’de değil, Ukrayna’da da şehirleri ayrım gözetmeksizin vurmaktadır,” dedi.
İsrail’in bölgedeki askeri faaliyetleri söz konusu olduğunda “diplomasiye” vurgu yapan Brüksel, Ukrayna savaşı söz konusu olduğunda farklı bir tutum alıyor.
Örneğin Savunma ve Uzaydan sorumlu AB Komiseri Andrius Kubilius, bu ay Ukrayna savaşı hakkında, “Diplomasi işe yaramayacak, sadece güç işe yarayacak,” demişti.
Kubilius, geçen mayıs ayında verdiği bir mülakatta, “Gelecek konusunda oldukça iyimserim: Ukrayna cephedeki konumunu koruyabilir; Batı desteğini artırabilir ve bu, adil bir barışın ufukta göründüğü bir sonuç getirebilir,” diye konuşmuştu.
Barışın yalnızca “Ukrayna’nın güç kullanmasıyla sağlanabileceğini” savunan komiser, hem ABD hem de Avrupa’dan Rusya’ya baskı uygulamasını istemiş ve “ Putin’in ateşkes görüşmelerine hazır olduğunu düşünmediğini” söylemişti.
AB’ye göre, İran’ın “nükleer emellerini” azaltmaya yönelik çıkmaza giren müzakerelerin devam etmesi gerekirken, İsrail’in görüşü ise nükleer müzakerelerin başarısız olduğu yönünde.
İsrail’in AB Büyükelçisi Haim Regev pazar günü Euractiv’e verdiği demeçte, “Yıllarca bir kontrol politikası izlendi, ancak işe yaramadı. Herkes İran’ın bir sorun olduğu konusunda hemfikir, asıl soru bu sorunla nasıl başa çıkılacağı,” diye konuştu.
Regev, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık ve İtalya’nın İran konusunda İsrail’e en güçlü desteği verdiğini ve İran’ın nükleer silaha sahip olma ihtimalinin Avrupa için ciddi bir tehdit oluşturduğunu savundu.
Regev, “Başlangıç için, tüm operasyon için değil, hedeflerimizin çoğunu gerçekleştirdik. Plan iyi ve plana göre ilerliyor. Merkez komuta tesislerine saldırmaya devam edeceğiz. Operasyon devam ediyor, henüz sona ermedi,” dedi.
Büyükelçi, İran’ın nükleer projesini yeniden başlatmamasını sağlamak için “nihai aşamada” müzakerelerin rol oynaması gerektiğini belirtmekle birlikte, mevcut İsrail saldırganlığının “bölgede istikrarı sağlamanın tek yolu” olduğunu ileri sürdü.
Gece yarısı düzenlenen G7 basın toplantısında, diplomatik çözümün askeri çatışmaya tercih edilebilir olup olmadığı sorulan Leyen, Netanyahu ile “İran’ın nükleer silaha sahip olmaması gerektiği konusunda hemfikir” olduklarını ve “tabii ki uzun vadede müzakereye dayalı bir çözümün en iyi çözüm olduğunu” düşündüğünü söyledi.
Leyen, Gazze’de 19 aydır süren işgale de değindi ve İsrail Başbakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde “Gazze’ye ulaşmayan insani yardımın Gazze’ye ulaşması gerektiğini ısrarla ve şiddetle talep ettiğini” söyledi.
AB şefi, “[Netanyahu] bunun böyle olacağını ve olacağını söz verdi. Bu yüzden G7’den döndükten sonra, gerçekleri yakından inceleyerek, insani yardımımızın nerede olduğunu, Gazze’ye nasıl ulaştığını, Gazze’ye ulaşıp ulaşmadığını ve insani yardımın Gazze halkına ulaşmasını sağlamak için ne yapabileceğimizi araştırmaya devam edeceğim,” dedi.
Diplomasi
ABD, artık İngiliz üreticiler için en hızlı büyüyen bölge değil

Yüksek gümrük vergilerinin etkisini vurgulayan bir sektör araştırmasına göre, ABD, yaklaşık kırk yıldır ilk kez Birleşik Krallık üreticileri için en büyük üç büyüme pazarı arasında yer almadı.
Financial Times’ın (FT) imalatçılar birliği Make UK’in üç aylık anketinden aktardığına göre, mayıs ayında İngiliz imalatçıların sadece %18’i önümüzdeki üç ayda ABD’de “olumlu talep koşulları” beklerken, bu oran Avrupa için %56, Orta Doğu için %23 ve Asya için %20’nin altında kaldı.
1988 yılında bu anketi başlatan Make UK, “Bu, ABD’nin ilk kez AB’nin ardından İngiltere’deki üreticiler için en çok tercih edilen ikinci ihracat pazarı olmamasının ilk örneği,” dedi.
Bu rakamlar, resmi ticaret verilerinin İngiltere’nin ABD’ye mal ihracatının nisan ayında 2 milyar sterlin azaldığını ve bu düşüşün 1997’de kayıtların başlamasından bu yana en büyük aylık düşüş olduğunu göstermesinin ardından geldi.
Bu düşüş, dört ay üst üste artışın ardından geldi ve işletmelerin ithalat vergilerinin ihracatı etkileyeceğini öngördüklerini gösteriyor.
Make UK baş ekonomisti Seamus Nevin, “Üreticiler, en önemli pazarlarından birinde büyük bir belirsizlik fırtınasıyla karşı karşıya,” dedi.
Make UK/BDO’nun 324 şirketi kapsayan anketi 30 Nisan ile 22 Mayıs tarihleri arasında yapıldı. Bu tarihler, 9 Mayıs’ta İngiltere ile ABD arasında imzalanan ve otomobil ve çelik ihracatına uygulanan cezai gümrük vergilerini kaldıran, fakat çoğu ürüne uygulanan %10’luk verginin devam etmesini öngören ticaret anlaşmasının duyurulduğu dönemi de içeriyor.
Geçen hafta yetkililer, Amerikan sığır eti ve etanol üreticilerinin İngiltere pazarına erişiminin kolaylaştırılması karşılığında İngiliz otomobil ihracatına uygulanan gümrük vergilerinin düşürülmesini öngören anlaşmanın önemli kısımlarının imzalanmak üzere olduğunu açıkladılar.
Make UK ayrıca, yüksek enerji maliyetlerini düşürmek için hükümetin yaklaşan sanayi stratejisinde “cesur önlemler” alması çağrısını yineledi.
Son ankete göre, imalat siparişleri önceki çeyreğe göre daha az olumsuzdu. Siparişleri izleyen endeks, önceki çeyrekteki eksi 6’dan eksi 2’ye yükseldi. Endeks, büyüme veya daralma bildiren işletmelerin oranına dayanıyor. Üretimi izleyen endeks, aynı dönemde eksi 1’den 9’a yükseldi.
İşverenlerin sosyal güvenlik katkı paylarının artmasına ve ulusal asgari ücretin yükseltilmesine rağmen, ikinci çeyrekte istihdam beklentileri hafifçe olumluydu.
Fakat ankete katılan şirketler önümüzdeki yıl için yatırım niyetlerinin daha düşük olduğunu belirttiler. Büyüme ve daralma bekleyen şirketlerin oranı önceki çeyrekte 5’ten 2’ye, 2024 sonunda ise 10’a düştü.
BDO’nun üretim başkanı Richard Austin, “Bu çeyreğin sonuçları, İngiliz imalatçıların faaliyet gösterdiği ortamın giderek zorlaştığının bir kanıtı,” dedi.
Austin, bazı “olumlu gelişmeler” olduğunu belirtmekle birlikte, “bu toparlanmanın gelecek çeyrekte de devam etmesi için işletmelerin acil netlik ve hükümetten hedefli yatırımlara ihtiyacı olduğunu” ekledi.
Diplomasi
Ukrayna, kendi balistik füzelerinin seri üretimine hazırlanıyor

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ülkesinin kendi operasyonel-taktik balistik füzeleri Sapsan’ın seri üretimine aktif olarak hazırlandığını duyurdu. Zelenskiy, füzelerin başarılı testlerinin daha önce yapıldığını belirtirken, seri üretimin ne zaman ve ne miktarda başlayacağı konusunda detay vermedi.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ülkesinin kendi operasyonel-taktik balistik füzeleri Sapsan’ın seri üretimine aktif olarak hazırlandığını duyurdu. Zelenskiy, füzelerin başarılı testlerinin daha önce yapıldığını belirtti.
13 Haziran’da gazetecilerle yaptığı görüşmede Zelenskiy, “Sapsan füzeleri bugünün konusu değil, olumlu testler çok daha önce yapıldı. Bugün balistik füzenin seri üretim imkanının geliştirilmesi devam ediyor. Ne zaman, nasıl, ne miktarda olacağını söyleyemem,” ifadelerini kullandı ancak detay vermedi.
Zelenskiy, Ukrayna yönetiminin daha önce güdümlü hava bombaları (KAB), insansız hava araçları, optik fiber teknolojileri ve diğer konulara ilişkin bir dizi toplantı yaptığını da sözlerine ekledi.
Ukrayna lideri, “Ve ayrıca füzelerle ilgili toplantılar da yaptık,” diye ekledi.
13 Haziran’da Zelenskiy, Yüksek Başkomutanlık Karargahı toplantısına başkanlık etti.
Toplantıda Ukrayna ordusu birliklerinin teçhizatı, tugayların tamamlanması ve Ukrayna füze programı konuları ele alındı.
Obozrevatel gazetesinin haberine göre, Sapsan (veya Grom-2) operasyonel-taktik bir füze sistemi olup, Ukrayna savunma sanayii işletmeleri tarafından geliştiriliyor.
Doğrulanmamış verilere göre, füzenin menzili yaklaşık 300 kilometre, savaş başlığının ağırlığı ise 480 kilogram.
Daha önce Ordu, Dönüşüm ve Silahsızlanma Araştırmaları Merkezi Direktörü Valentin Badrak, mayıs ayında Sapsan’ın başarılı testlerinin yapıldığını ve füzenin iddiaya göre 300 kilometre mesafedeki bir Rus askeri hedefini vurduğunu bildirmişti.
Badrak, füzenin 5,2 Mach (yaklaşık 6370 km/saat) hıza ulaştığını da belirtmişti.
Ukrayna’dan Patriot itirafı: İskender füzelerini durdurmakta zorlanıyoruz
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya6 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Dünya Basını2 hafta önce
Financial Times: Borç batağındaki ‘gelişmekte olan ülkeler’ için kayıp on yıl kapıda