Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

ABD 2 bin dolarlık dronu 2 milyon dolarlık füzeyle vurabiliyor

Yayınlanma

ABD ve müttefikleri, Kızıldeniz’deki ticari gemileri korumak amacıyla yeni ilan edilen deniz görev gücünün hayati önem taşıyan su yoluna yönelik tehdidi ortadan kaldırmak için yeterli olmayabileceğinin farkında. Bu yüzden Yemen’deki Husi isyancılara karşı olası askeri saldırıları değerlendiriyor. Öte yandan ABD’nin Husilerin saldırı dronlarını imha etmek için kullandığı füzelerin maliyeti de Pentagon’da endişe yaratıyor.

Bloomberg’e konuşan konu hakkında bilgi sahibi olan dört kişiye göre, Husileri kaynağında vurarak ticari gemileri hedef alma kabiliyetini kırmayı amaçlayan eylemler için planlama yapılıyor. Ancak kaynaklar ABD’nin önceliği diplomasiye verdiğinin altını çiziyor. Kaynaklardan biri, Pentagon’un ABD Başkanı Joe Biden’a Husilere “ağır” bir karşılık verme olasılığını sunmaya hazırlandığını söyledi.

Yapılan tartışmalar, Husi saldırılarının ardından bir dizi büyük denizcilik şirketinin daha maliyetli ve daha uzun bir güzergâh olan Ümit Burnu’nu kullanmaya karar vermesi sonrası hızlandı. Pazartesi günü kurulduğu açıklanan çok uluslu görev gücü, mümkün olduğunda gelen füzeleri ve insansız hava araçlarını vuran ve hedef alınan gemilere yardım ABD’nin Kızıldeniz’deki mevcut çabalarını genişletecek.

Bloomberg, Husilerin üslendiği Yemen’e olası bir müdahalenin risklerle dolu olduğuna dikkat çekti. Habere göre en büyük risklerden biri, Gazze’deki savaşın daha geniş bölgesel bir çatışmaya dönüşme potansiyeli. Bu risk, ABD’nin 7 Ekim’den bu yana kaçınmaya çalıştığı bir olasılık.

ABD’nin bölgedeki müttefikleri de temkinli. Bloomberg News’in haberine göre Yemen’e sınırı olan Suudi Arabistan isyancılara karşı daha ölçülü ve diplomatik bir yaklaşımı destekliyor çünkü krallığın 2022 başlarında Yemen’deki iç savaşta ateşkes sağlanmadan önce olduğu gibi Husilerin yeni saldırılarının hedefi haline gelmesinden korkuyor. Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin kıdemli başkan yardımcısı Jon Alterman, “Zor olan şu ki, kimse Orta Doğu’da ucu açık bir savaşa dahil olmak istemiyor” dedi: “Ancak Husilerin ABD ile ucu açık bir savaşa girmekten hoşlanmayacağını nereden biliyorsunuz, çünkü bu oldukça prestijli bir düşman?”

Habere göre diğer bir risk, ABD Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jon Finer’in de değindiği gibi ABD’yi, Husilere “önemli ölçüde” askeri ve istihbarat desteği sağlayan İran ile karşı karşıya getirebilir. Finer, 7 Aralık’ta Washington’da yaptığı bir konuşmada, Biden yönetiminin Husilere karşı “askeri eylemde bulunma olasılığını göz ardı etmediğini” ancak şimdilik Kızıldeniz’i güvence altına almak için bir deniz koalisyonu oluşturmaya odaklandığını söyledi.

Farklı silah ve sistem arayışı

Öte yandan Politico’da yer alan habere göre Pentagon yetkilileri sadece ABD deniz kuvvetlerine ve uluslararası deniz taşımacılığına yönelik tehditten değil, aynı zamanda onları güvende tutmanın artan maliyetinden de endişe duyuyor.

ABD Donanmasına ait destroyerler son iki ay içinde Kızıldeniz’de 38 insansız hava aracı ve çok sayıda füze düşürdü. Sadece cumartesi günü USS Carney destroyeri 14 adet tek yönlü saldırı dronu yakaladı.

Politico’ya konuşan üç Savunma Bakanlığı yetkilisine göre, Husi insansız hava araçlarını imha etmek için tanesi 2 milyon 100 bin dolara kadar çıkabilen pahalı deniz füzeleri kullanmanın maliyeti giderek artan bir endişe kaynağı haline geldi. Yani ABD, Husilerin gemileri hedef almak için kullandığı 2 bin dolarlık insansız hava araçları imha etmek için 2 milyonluk deniz füzeleri kullanmak zorunda kalıyor. Bir Savunma Bakanlığı yetkilisi “Maliyet dengelemesi bizim lehimize değil” dedi.

Uzmanlar bunun ele alınması gereken bir konu olduğunu söylüyor ve Savunma Bakanlığı’nı hava savunması için daha düşük maliyetli seçeneklere bakmaya çağırıyor.

Eski bir Savunma Bakanlığı yetkilisi ve CIA görevlisi olan Mick Mulroy, “Bu hızla bir sorun haline geliyor çünkü gelen füzelerini ve insansız hava araçlarını düşürsek bile en büyük fayda onların lehine oluyor” dedi: “ABD olarak, bize saldırmak için harcadıkları maliyetlerle daha uyumlu olan ve bunları yenebilecek sistemlere bakmaya başlamamız gerekiyor.”

Savunma Bakanlığı yetkilileri operasyonel güvenliği gerekçe göstererek ne tür silahların kullanıldığını ya da insansız hava araçlarının hangi menzilde durdurulduğunu açıklamadı. Ancak eski Savunma Bakanlığı yetkilileri ve uzmanlar bu iş için sadece bir silahın mantıklı olacağını söyledi: Orta menzilli hava savunma silahı olan Standard Missile-2. Bu silahın farklı türlerine göre 92 ila 130 deniz mili menzile ulaşabilir. En son modeli olan Block IV’in maliyeti ise bir atış için 2 milyon 100 bin dolar.

Bu tür bir gemide uzmanlığı olan eski bir Donanma yetkilisine göre daha düşük maliyetli seçenekler sadece 10 deniz milinden daha az uzaklıktaki hedeflere ulaşabilir. En kısa menzilli seçenekler ise 5 deniz milinden daha az menzile sahip ve atış başına 1 milyon 800 bin dolara mal olan Evolved Sea Sparrow Füzesi ya da bir deniz mili içindeki hedefler için 20mm Yakın Silah Sistemi topu.

Ancak Husi silahları gemiye ne kadar yaklaşırsa, çarpma riski de o kadar artıyor.

Buna karşılık uzmanlar, Husilerin kullandığı büyük ölçüde İran yapımı olan tek yönlü saldırı dronlarının en fazla 2 bin dolara mal olduğunu tahmin ediyor. Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde Füze Savunma Projesi’nde çalışan Shaan Shaikh, daha büyük olan Shahed-136’nın fiyatının 20 bin dolar olduğunu söyledi. Her iki durumda da bu önemli bir maliyet farkı demek.

ORTADOĞU

Irak’a sığınan iki bin Suriye askerinin iadesi bugün başlıyor

Yayınlanma

suriye ordusu

Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, Irak’a kaçan Suriye ordusu askerlerinin iadesine bugün başlanacağını açıkladı.

Irak resmi haber ajansı INA’ya göre Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, konuya dair açıklama yaptı. Miri, Irak’a Esad yönetimi askerlerinin Suriye’ye iadesine bugün başlanacağını belirtti. İade işlemlerinin Irak’taki ilgili makamlar tarafından başlatılacağını aktaran Miri, sürecin Suriye tarafı ile koordineli yürütüleceğini ifade etti.

Suriye ordusuna bağlı yaklaşık 2 bin asker 7 Aralık’ta El-Kaim Sınırı Kapısı üzerinden Irak’a kaçmıştı. 9 Aralık’ta ise Heyet-i Tahrir Şam’a bağlı askeri operasyonlar komutanlığı, zorunlu askerlik yapanlara yönelik genel af kararı çıkarmıştı.

Irak’ın Anbar vilayetine bağlı Rutba ilçesinde bir kampa yerleştirilen askerler kötü koşullar nedeniyle ülkelerine geri gönderilmek için eylem yapmıştı.

Rutba ilçesi Kaymakamı İmat el-Duleymi, yaptığı açıklamada kaçan askerlerin çadırlarda barındığını ve bölgede elektrik, su ve ısınma imkanlarının yetersiz olduğunu ve yerleştirildikleri kampın internet erişiminden yoksun olduğundan dolayı aileleriyle iletişim kuramadıklarını söylemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tek kurşun sıkmadan Dera’ya ilerliyor: PYD, İsrail dahil herkesten yardım istiyor

Yayınlanma

Türkiye ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) Ayn el Arap’a (Kobani) yönelik operasyona hazırlanırken HTŞ ile aradığı diyaloğu henüz kuramayan PYD, Türkiye’ye karşı İsrail dahil tüm ülkelerden yardım bekliyor. Bu arada Suriye topraklarına giren İsrail de Dera’ya doğru ilerliyor.

PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

DW Türkçede yer alan habere göre Salih Müslim HTŞ ile PYD arasında PYD’nin işgalindeki toprakların geleceğine ilişkin henüz bir müzakere süreci başlamadığını söyledi.

Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) Suriye’nin başkentini ele geçirip Esad yönetimini devirdiğinde Salih Müslim HTŞ ile diyaloga açık olduklarını söylemiş, “HTŞ bize bir adım atarsa biz iki adım atarız” demişti. Ayrıca PYD liderliği kendine bağlı kurumlara HTŞ’nin tanıdığı yeni Suriye bayrağının asılması talimatını vermişti.

Şam’a gönderdikleri mesajlara “henüz yanıt alamadıklarını” söyleyen Müslim, yine de olası müzakereleri yürütmek üzere bir heyet hazırladıklarını ve umutlu olduklarını belirtti.

Müslim, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın “HTŞ ve Kürtler arasında bir diyaloğu önlemek için aceleyle ve erkenden” Şam’a gitmiş olabileceğini düşündüğünü de söyledi.

HTŞ ile müzakerelerden istedikleri sonucu alamamaları halinde Şam’la bir çatışma ihtimali görüp görmediğinin sorulması üzerine Müslim, “Bu olmazsa kendimizi siyasi olarak savunacağız. Her şey masada ancak iyi niyetle yaklaşıyoruz” dedi.

Hem HTŞ hem SMO için “cihatçı” nitelemesi yapan Müslim, yine de HTŞ’nin geçmişte kendilerine yönelik operasyonlara katılmadığına dikkat çekti. Fakat bu yapının da “Türkiye ile koordinasyon halinde olduğunun” farkında olduklarını kaydetti.

“İsrail desteğine açığız”

İsrail basınında son günlerde çıkan “İsrail’in Suriyeli Kürtleri Türkiye’ye karşı koruması gerektiği” şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, “Özellikle İsrail’den değil, herkesten destek istediklerini” söyledi. Salih Müslim, “İsraille iletişimimiz yok, eğer böyle bir (Kürtlere destek) açıklamaları varsa elbette takdirle karşılarız” dedi. Müslim, Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği tutumun “İsrail’i de rahatsız ettiğini” savundu.

Jerusalem Post gazetesi 9 Aralık tarihinde, “Suriye Kürtlerinin temsilcileri yardım ve koruma talebiyle İsrailli yetkililere başvurdu” diye yazmıştı.

İsrail’in Türkiye’ye karşı açık desteğinin SDG kontrolündeki bölgelerde yaşayan Arap halkları huzursuz edip etmeyeceği sorusu üzerine Müslim, “Mısır, Fas, Tunus, Körfez ülkeleri… tüm bu Arap ülkelerinin zaten İsraille ilişkisi var” ifadelerini kullandı. Arap aşiretlerinin sırf bu yüzden kendileri aleyhine tutum almasını beklemediğini söyledi.

İsrail ordusu Dera’ya ilerliyor

Türkiye’nin PYD’ye yönelik eylemlerinden rahatsızlığını dile getiren İsrail ise Esad yönetiminin devrilmesi üzerine girdiği Suriye topraklarındaki işgalini tek bir kurşun dahi sıkmadan derinleştiriyor.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail’in Dera kırsalında dokuz kilometre ilerleyerek bölgedeki Koya köyüne ve Vahdet barajı bölgesine girerek stratejik mevzilere konuşlandığını duyurdu.

SOHR’un bildirdiğine göre İsrail güçleri bölgeye girmeden önce bölge sakinlerinden silahlarını teslim etmelerini istedi.

SOHR, ayrıca İsrail güçlerinin İsrail – Suriye sınırındaki tampon bölge yakınlarındaki Kuneytra bölgesi ve Dera arasındaki sınırda yer alan Sayda köyü yakınlarındaki askeri bir bölge olan 74. Tugay bölgesine girdiğini aktardı.

İsrail ordusu bu ay Esad hükümetinin çöküşünün ardından, Suriye sınırında yer alan stratejik Hermon Dağı’nı işgal etmiş ve Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasındaki silahtan arındırılmış bölgeye girmişti. İsrailli yetkililer, bu hareketi İsrail’in sınırlarının güvenliğini sağlamak için sınırlı ve geçici bir önlem olarak tanımlamasına rağmen en az 2025’in sonuna kadar işgali devam ettireceklerinin mesajlarını veriyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD, Suriye’de eğittiği gruba Esad devrilmeden önce “Zamanınız geldi” demiş

Yayınlanma

“IŞİD’e karşı mücadele” kapsamında ABD ve Birleşik Krallık tarafından eğitilen “Devrimci Komando Ordusu” (RCA) isimli gruba, Esad devrilmeden önce ABD Özel Kuvvetleri tarafından verilen bir brifingde, “Sizin zamanınız geldi,” denildiği belirtiliyor.

İngiliz The Telegraph’ta yayınlanan habere göre, Washington’un saldırıdan önceden haberdar olduğuna dair ilk işaret olarak RCA, Esad yönetiminin sonunu getirebilecek bir saldırı için güçlerini artırmalarının ve “hazır olmalarının” söylendiğini açıkladı.

RCA komutanlarından Başar el-Maşadani, Palmira kentinin eteklerinde Rusya tarafından kullanılan eski bir Suriye ordusu hava üssünden The Telegraph’a yaptığı açıklamada “Bize bunun nasıl olacağını söylemediler. Bize sadece, ‘Her şey değişmek üzere. Bu sizin anınız. Ya Esad düşecek ya da siz düşeceksiniz’ [dediler]. Ama ne zaman ya da nerede olacağını söylemediler, sadece hazır olmamızı söylediler,” dedi.

Maşadani’ye göre, Irak sınırındaki ABD kontrolündeki Tanf hava üssündeki brifingden önceki haftalarda, RCA’nın safları, komutası altına aldığı kendisi gibi daha küçük serbest birliklerle dolduruldu.

HTŞ geçen ayın sonlarına doğru yıldırım harekatıyla güneye, Şam’a doğru ilerlerken, RCA da Tanf’tan ilerledi ve şu anda başkentin kuzeyindeki toprak parçaları da dahil olmak üzere ülkenin yaklaşık beşte birini işgal ediyor.

Üst düzey RCA yetkilileri, Suriye’deki ABD’li komutanların ilerleme emrini, 2019’daki yenilgisine kadar ülkenin kuzeydoğusunun büyük bölümünü işgal eden IŞİD’in kalıntılarının “Esad’ın düşmesi halinde oluşacak güç boşluğundan yararlanmasını önlemek için” verdiklerini söyledi.

The Telegraph’a göre bu durum Washington’un sadece 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini deviren HTŞ öncülüğündeki saldırıdan haberdar olduğunu değil, aynı zamanda operasyonun boyutları hakkında da kesin istihbarata sahip olduğunu gösteriyor.

Geçen hafta kentin eteklerindeki Rus kontrolündeki Suriye hava üssünü ele geçiren RCA savaşçıları, saldırı başlamadan yaklaşık üç hafta önce, kasım ayı başında Esad’ın olası düşüşüne hazırlanmalarının söylendiğini belirttiler.

Ekim ayı başında Maşadani ve diğer komutanlar, Tanf’taki Amerikalı subayların Ebu Hatab tugayını ve diğer birlikleri RCA’nın ortak komutası altına soktuğunu söyledi.

Bunun sonucunda RCA’nın mevcudu yaklaşık 800’den 3.000’e çıktı. Kuvvetin tüm üyeleri ABD tarafından silahlandırılmaya ve şu anda feshedilmiş olan Suriye ordusundaki askerlere ödenen maaşın yaklaşık 12 katı olan ayda 400 dolar maaş almaya devam etti.

Saldırı başladığında RCA güçleri doğu çölü boyunca yayıldı ve kilit yolların kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca güneydeki Dera kentinde HTŞ’den önce Şam’a ulaşan bir isyancı grupla birleştiler.

Yüzbaşı Maşadani, RCA ve Suriye’nin geçici lideri Muhammed el-Colani tarafından yönetilen HTŞ militanlarının işbirliği içinde olduğunu ve iki güç arasındaki iletişimin Tanf’taki Amerikalılar tarafından koordine edildiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English