Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD, Papua Yeni Gine üzerinden Çin’e karşı avantaj elde etti

Yayınlanma

ABD ordusuna, iki ülke arasında varılan bir savunma anlaşması kapsamında, bir deniz üssü de dahil olmak üzere Papua Yeni Gine’deki altı bölgeye 15 yıl süreyle erişim izni verilecek.

Washington bölgede Çin’e karşı hamlelerini artırırken, ABD Savunma Bakanlığı salı günü, Savunma Bakanı Lloyd Austin’in bu ayın sonlarında Papua Yeni Gine ve Avustralya’yı ziyaret edeceğini duyurdu. Pentagon, mayıs ayında Papua Yeni Gine ile imzalanan savunma anlaşmasına atıfta bulunarak, Austin’in anlaşmayı hayata geçirmek için “sonraki adımları tartışacağını” vurguladı.

Her iki ülkenin hükümetleri, anlaşma metnini Papua Yeni Gine Ulusal Parlamentosu tarafından onaylandıktan sonra resmi olarak yayınlayacak.

Anlaşmanın tam metnini elde eden Nikkei Asia’nın habere göre, metinde, anlaşmanın “[iki ülkenin] savunma ilişkilerini daha da güçlendirme ve ortak güvenlik sorunlarını ele alma” amacına sahip olduğu belirtiliyor. 15 yıl süreyle geçerli olacak ve taraflardan herhangi birinin itirazı olmaması halinde uzatılacak olan anlaşma, ABD-Filipinler Gelişmiş Savunma İşbirliği Anlaşması’nı andırıyor.

Beklenmedik durum operasyonları için kullanılabilir

ABD ordusu, Papua Yeni Gine’nin kuzeyindeki Lombrum Deniz Üssü ve Momote Havalimanı ile ülkenin merkezindeki başkent Port Moresby ve Lae’deki liman ve havalimanlarını kullanacak.

Lombrum Deniz Üssü’ne ev sahipliği yapan Manus Adası, Pasifik Okyanusu’nda stratejik bir konuma sahip ve 2. Dünya Savaşı sırasında ABD ile Japonya arasındaki şiddetli çatışmaların alanıydı. Eski Başkan Donald Trump yönetimi 2018’de ABD’nin üssün genişlemesine katılacağını duyurmuştu. Avustralya ile işbirliği içinde ABD, orta ve uzun vadede üssün kullanımını araştırıyor.

Anlaşmada, üssün doğal afetlere müdahale ve insani yardım çalışmalarının yanı sıra “beklenmedik durum operasyonları” için kullanılmasının öngörüldüğü kaydedildi.

Anlaşma metnine göre ABD ordusu, altı bölgede uçak ve gemilere yakıt ikmali yapmanın yanı sıra tesislerde malzeme ve ekipman konumlandırmayı değerlendirecek. Ayrıca Papua Yeni Gine ile ortak eğitim öngörülüyor. İki hükümet, tesislerdeki ABD askeri faaliyetinin ayrıntılarını ve kullanım koşullarını belirleyecek.

Çin’le olası bir çatışmada devreye girebilir

Rand Corporation’da kıdemli savunma analisti ve Asya-Pasifik’ten sorumlu ABD Savunma Bakan Yardımcısının eski günlük istihbarat brifingcisi Derek Grossman’a göre, her iki taraf da, anlaşma kapsamında insani yardım ve afet yardımı operasyonlarında işbirliği yapılması gerektiğini öne sürse de böyle bir anlaşmanın Çin’e karşı rekabet açısından önemi hafife alınamaz ve ABD’nin Papua Yeni Gine ile işbirliğinin jeostratejik bağlamı kolayca göz ardı edilemez.

ABD, Çin ile Tayvan Boğazı’nda ve/veya Güney Çin Denizi’nde bir çatışma çıkması durumunda Papua Yeni Gine’yi bir operasyon üssü olarak kullanabilir.

Papua Yeni Gine’de bazı siyasetçilerin, ABD ile savunma konusunda çalışmanın ülkenin egemenliğini ihlal ettiği konusunda itiraz ettiği belirtildi. Austin’in ziyaretinin ise aynı zamanda bu endişeleri gidermeyi amaçladığı söyleniyor.

Papua Yeni Gine’deki onay sürecinin Ağustos ayında ilerlemesi bekleniyor. Başbakan James Marape’nin partisi, parlamentoda anlaşmayı onaylamak için yeterli desteğe sahip olduğuna inanıyor.

Modi de ziyaret etmişti

Bu arada Hindistan Başbakanı Modi de, mayıs ayında Papua Yeni Gine’yi ziyaret etmişti. Modi’nin ziyareti, Hindistan’ın üç temel dış politika hedefi çerçevesinde değerlendirilmişti: Güneye doğru bir köprü görevi görmek, Hint-Pasifik bölgesinde Çin’e karşı koymak ve ayak izini arka bahçesinin ötesine genişleterek artan küresel nüfuzunu sergilemek.

Hindistan’ın, Papua Yeni Gine ile daha yakın angajmanı, Washington’un Port Moresby ile derinleşen güvenlik işbirliklerini tamamlayıcı bir unsur olarak öne çıkıyor.

Çin de Solomon Adaları ile bağlarını güçlendiriyor

Öte yandan Çin de, yakındaki Solomon Adaları ile daha güçlü bağlar kuruyor. Temmuz ayında ülkenin başbakanı Manasseh Sogavare, Pekin’de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya geldi. Pasifik ada ülkesi Pekin’de bir büyükelçilik açtı ve Çin ile bir polis işbirliği anlaşması imzaladı.

Çin ve Solomon Adaları, Nisan 2022’de bir güvenlik anlaşması imzalamıştı. İçeriği açıklanmasa da ABD, Çin ordusunun orta ve uzun vadede Solomon Adaları’nı bir operasyon üssü olarak kullanabileceğinden endişe duyuyor.

Austin, Papua Yeni Gine ziyaretinin ardından ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile üst düzey diplomatik ve savunma yetkililerinin katılacağı iki artı iki ikili toplantıya katılmak üzere Avustralya’ya gidecek.

AMERİKA

Joseph Nye, Çin’e karşı ABD-Japonya ittifakını güçlendirmeyi önerdi

Yayınlanma

Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler teorilerinde neoliberal kurumsalcılığın temsilcilerinden Joseph Nye, cuma günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ikinci döneminde gümrük tarifeleri konusundaki öngörülemezliğini uluslararası müzakerelerde bir pazarlık taktiği olarak kullanacağını söyledi.

Nye, Nikkei ve ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi tarafından düzenlenen bir güvenlik sempozyumunda konuştu.

Nye, Trump’ın “öngörülemezliği pazarlıktaki en önemli silahı olarak gördüğünü” söyledi.

Oturumda konuşan eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage da “‘Transaksiyonel’ bir başkan bekleyebilirsiniz” dedi.

Trump seçim kampanyası sırasında Çin’den yapılan ithalata %60, diğer ülkelerden yapılan ithalata ise %10 ila %20 oranında gümrük vergisi getirme sözü vermişti. Armitage, “[Trump] bunu çok sık ve çok yüksek sesle söylediği için göreceğimiz ilk şey gümrük tarifeleri olacak” dedi ve ekledi: “Trump’ın gümrük tarifeleri ve bunların gerçekte ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikri yok.”

Aynı zamanda Harvard Üniversitesi John F. Kennedy School eski dekanı olan Nye, ticaret hukukunun bir başkana ulusal güvenlik gerekçesiyle gümrük vergisi uygulama yetkisi verdiğini ancak bunun çelik ya da otomobilin ötesinde kozmetik gibi ürünlere nasıl uygulanabileceğinin belirsiz olduğunu belirtti.

“Bence %60 gümrük vergisi ilan edecekleri bir şey görmeniz muhtemel,” dedi ve ekledi: “Ancak [Çin Devlet Başkanı] Xi Jinping ile bir anlaşma yapmaya çalışması da ihtimal dışı değil.”

Nye, örneğin ABD’de yatırım yapma sözü karşılığında belirli malları ya da alanları muaf tutan bir anlaşma yapılabileceğini söyledi.

“[Trump] hem pastayı yemeyi hem de pastadan yemeyi seviyor. ‘X’e %60 gümrük vergisi koydum’ diyecek ama sonra Y ve Z’nin pazarlık konusu yapılmadığını ve %5’in üzerinde gümrük vergisi olmadığını göreceksiniz.”

Trump’ın “Önce Amerika” şeklindeki diplomatik tutumu sorulduğunda Armitage, “Bay Trump’ın dünya genelinde başka herhangi bir ilişki için gerçek duygular beslediğini sanmıyorum” dedi.

“Yönetiminde dost ve müttefiklerle daha iyi ilişkiler geliştirmek isteyen insanlar olacaktır, ama bunu çözmek biraz zaman alacak. En az ilk altı ay içinde retorik dışında büyük değişiklikler beklemiyorum” diye devam etti.

Çin’e karşı Japonya kartı

Bu arada Nye, “ABD’de Çin’e karşı durma konusunda iki partiden de çok güçlü bir destek var ve bu da Japonya’nın kesinlikle kilit bir müttefik olduğu anlamına geliyor” dedi.

Bununla birlikte Nye, “Trump [Japonya’dan] örneğin daha fazla katkı ve ev sahibi ülke desteği isteyebilir ya da belirli ticaret alanlarında bazı tavizler talep edebilir” diye ekledi.

Nye ayrıca Japon yumuşak gücünün rolünü de vurguladı. Japonya’nın özellikle altyapı projelerine odaklanan uluslararası yardımlarına atıfta bulunarak, Güney Pasifik adaları da dahil olmak üzere Çin’in bölgedeki Kuşak ve Yol Girişimine meydan okumak için “Japonya’nın ABD’den daha uygun olduğunu” söyledi.

Armitage, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’ya bir öneri olarak şunları söyledi: “Bay Trump’ın dostu olmaya çalışmayın. Sadece uygun bir ilişki kurmaya çalışın. … Anladığım kadarıyla uluslararası alanda hiç kimse Trump’ın dostu değil.”

Nye, Çin’in Japonya ve ABD için zorluklar teşkil ettiğini, bu nedenle Washington ve Tokyo’nun “kaderlerinin birlikte kalmak olduğunu” söyledi. “Temel olarak, daha geniş jeopolitik durum, ABD-Japonya ittifakının dünyadaki en önemli ittifak olarak kalacağı anlamına geliyor” dedi.

ABD-Çin ilişkileri üzerine bir başka oturumda, yakın zamana kadar Başkan Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki öne çıkan Çin uzmanlarından biri olan Rush Doshi, Trump’ın Çin politikası ile Trump’ın ekibinin politikasının “tam olarak aynı şey olmadığına” dikkat çekti.

Doshi, Trump’ın ilk döneminde ekibinin iki partili uzlaşıya dayalı “rekabetçi bir yaklaşım” benimsediğini, Trump’ın kendisinin ise “daha işlemsel, daha çok kendi bireysel öngörülemezliğine dayalı” bir yaklaşım benimsediğini ve bunun da bazen ekibinin yaklaşımını baltaladığını söyledi.

Asya güvenliği alanında kıdemli araştırmacı ve Çin Güç Projesi direktörü Bonny Lin ise, ikinci Trump yönetiminin “çok daha keskin bir çerçeveye ve Çin’e daha keskin bir odaklanmaya” sahip olmasını beklediğini belirtti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden, Trump dönmeden önce TSMC’ye 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini kesinleştirdi

Yayınlanma

Biden yönetimi, seçilmiş başkan Donald Trump’ın göreve gelmesinden iki ay önce Taiwan Semiconductor Manufacturing Co. (TSMC) şirketine 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini tamamladı.

Üst düzey yönetim yetkilileri, paranın şirketin proje kilometre taşlarına ulaşmasına bağlı olarak aşamalı olarak ödeneceğini, ancak TSMC’nin bu yılın sonuna kadar en az 1 milyar dolar almasının beklendiğini söyledi.

TSMC Arizona’daki üç fabrikada 3 nanometre, 2 nm ve A16 çipleri üretecek ve şirketin ABD’deki toplam yatırımı 65 milyar dolara ulaşacak.

Arizona’daki ilk fabrikada 4 nm ve 5 nm çipler de üretilecek ve 2025 yılının ilk yarısında yüksek hacimli üretime başlanacak. İkinci fabrikada üretimin 2028’de, üçüncü fabrikada ise on yılın sonunda başlaması planlanıyor.

Nanometre, bir çip üzerindeki transistörler arasındaki mesafeyi ifade ediyor. Daha küçük bir sayı genellikle daha gelişmiş ve güçlü bir çipe işaret etmekte.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo perşembe günü düzenlenen bir brifingde gazetecilere yaptığı açıklamada, “İlk kez bu öncü çipleri ABD’de üreteceğimizi söyleyebileceğiz” dedi.

Raimondo, “TSMC, çip [üretiminin] verimliliğinin önemli bir göstergesi olan verim oranlarının Arizona’da da Tayvan’da olduğu kadar iyi olduğunu doğruladı” dedi. “Bu inanılmaz bir şey. Bunu yapmak inanılmaz derecede zor … ve burada ilk kez yapılıyor” diye ekledi.

TSMC, 6.6 milyar dolarlık hibenin yanı sıra 5 milyar dolarlık kredi de alacak ve sermaye harcamalarının %25’ine kadar yatırım vergisi kredisi talep edebilecek.

Tayvanlı şirket, 8,5 milyar dolar hibe alan Intel’in ardından Çip Yasası’ndan yararlanan en büyük ikinci şirket konumunda. Güney Koreli Samsung ise 6.4 milyar dolarla üçüncü en büyük hibeyi alacak.

Biden’ın Ticaret Bakanlığı, 39 milyar dolarlık Çip Yasası üretim fonunun 36 milyar dolardan fazlası için ön şartnameleri açıkladı. TSMC, şu ana kadar nihai şartlara ulaşan sadece ikinci proje. Kesinleşen diğer tek Çip Yasası fonu, 123 milyon dolar ile ödüllendirilen ABD’li yarı iletken üreticisi Polar Semiconductors.

Trump’ın dönüşü, yarı iletken üretimini ülkeye taşımayı amaçlayan Çip Yasası’nın geleceğine gölge düşürdü. Seçilmiş başkan anlaşmayı eleştirerek “çok kötü” olarak nitelendirdi ve bunun yerine yarı iletken üretimini ABD’ye çekmek için gümrük tarifelerini kullanmayı önerdi.

Nikkei Asia’ya konuşan üst düzey bir yönetim yetkilisi, nihai anlaşmaların imzalanmasının Trump yönetimine şartları değiştirmek için çok az alan bıraktığını çünkü “bunun bağlayıcı bir sözleşme olduğunu” söyledi. “Yani şirket kilometre taşlarını yerine getirdiği sürece, hükümetin ilerlemesi için sözleşmeye bağlı bir anlaşma” dedi.

Beyaz Saray ulusal ekonomi danışmanı ve Çip Uygulama Yönlendirme Konseyi eş başkanı Lael Brainard’a göre ufukta benzer hamleler var. Brainard perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte, “Önümüzdeki iki ay boyunca, Ticaret Bakanlığı’nın daha fazla ödülü sonuçlandırdığını görmeye devam edeceksiniz ve bugüne kadar kaydedilen ilerlemenin on yılın sonuna kadar devam etmesini sağlayacağız” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’tan bir kez daha Ukrayna’daki savaşı bitime sözü

Yayınlanma

ABD seçimlerinden galip çıkan Donald Trump, bir kez daha yönetiminin öncelikli hedeflerinden birinin Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek olacağını duyurdu.

Trump, Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde düzenlenen galada şu açıklamalarda bulundu: “Rusya ve Ukrayna konusunda çok sıkı çalışacağız. Bu savaş sona ermeli. Üç gün içinde binlerce insanın, çoğu asker, hayatını kaybettiğine dair haberler gördüm. Ancak ister asker olsun ister şehirlerdeki insanlar, bu konuda çaba sarf edeceğiz.”

Trump’ın sözcüsü Karoline Leavitt, daha önce yaptığı bir açıklamada Trump’ın, 20 Ocak 2025’teki yemin töreninin ardından “ilk gün” Rusya ve Ukrayna temsilcilerini müzakere masasına oturtmayı planladığını belirtmişti.

Bloomberg‘in kaynakları, Trump’ın Ukrayna politikasını, göreve başlamadan iki ay önce şekillendirmeye başladığını söyledi.

Trump, seçim kampanyası sırasında defalarca, göreve geldikten kısa bir süre sonra Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşı sona erdireceğini iddia etmişti. Hatta bu savaşı “bir gün içinde” bitirebileceğini söylemişti.

Ancak Trump, Kiev’i barışçıl diyaloğu reddetmesi durumunda askeri yardımı kesmekle tehdit etmek ve Moskova’yı, çatışmayı çözmek istemediği takdirde Ukrayna’yı daha fazla silahlandırmakla uyarmak gibi çifte ültimatomların ötesinde somut bir plan sunmadı.

Trump’ın danışmanları, mevcut cephe hattındaki askeri çatışmanı dondurmayı ve Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını en az 20 yıl boyunca reddetmesini önerdi. Fakat Trump, henüz Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek somut bir planı onaylamadı.

Ukrayna’da müzakere gündemi: Toprak mı güvenlik garantisi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English