Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD, Rusya’ya ulaşabilecek kapasitede nükleer füze denemesi gerçekleştirdi

Yayınlanma

Offutt Hava Kuvvetleri Üssü, ABD’nin Minuteman III kıtalararası balistik füzesinin elektronik fırlatma denemesini başarıyla gerçekleştirdiğini duyurdu.

17 Eylül’de yapılan ve füzenin gerçekten fırlatılmadığı bu test, ‘müttefiklere ve düşmanlara bir mesaj’ olarak nitelendirildi. Bu tür denemeler, füze sisteminin operasyonel kullanıma hazır olduğunu doğrulamak amacıyla yılda iki kez yapılıyor.

Minuteman III, katı yakıtlı bir kıtalararası balistik füze olup 1970 yılından bu yana Amerikan ordusunun hizmetinde. Menzili yaklaşık 9 bin 500 kilometre.

Füzenin son gerçek fırlatma denemesi haziran ayında gerçekleştirilmiş, Eylül 2023’te bir deneme daha yapılmıştı. Minuteman III’ün 2030’ların ortalarında yerini tamamen Sentinel füzelerine bırakması öngörülüyor.

Rusya şu anda 5 bin 580 nükleer savaş başlığına sahip ve bunların 1710’u konuşlandırılmış durumda. ABD’nin ise toplam 5 bin 44 nükleer savaş başlığı bulunuyor ve bunların 1770’i konuşlandırılmış durumda.

Daha önce Novaya Zemlya test alanının başkanı Andrey Sinitsin, Rusya’nın nükleer testlere her an yeniden başlamaya hazır olduğunu bildirmişti. Sinitsin, “Test alanımız tamamen hazır: Bir laboratuvarımız ve test üssümüz mevcut, personelimiz eğitimli ve emir gelir gelmez hemen teste başlayabiliriz,” ifadelerini kullanmıştı.

Sinitsin ayrıca, olası insansız hava aracı saldırılarını engellemek için test alanında düzenli tatbikatlar yapıldığını ve tesisin elektronik harp donanımıyla korunduğunu dile getirerek “Sabotaj ve keşif gruplarının sızması da dahil olmak üzere her türlü tehdidi bertaraf etmeye hazırız,” diye eklemişti.

AMERİKA

FT: Tesla, Trump’ın ticaret savaşı yüzünden Çin’den otonom sürüş lisansı almada zorlanıyor

Yayınlanma

Elon Musk’ın elektrikli araç şirketi Tesla, tırmanan ABD-Çin ticaret savaşının ortasında, otonom sürüş teknolojisi için Çin’den onay almada olası bir gecikmeye hazırlanıyor.

Konuyla ilgili bilgi sahibi kişilerin Financial Times’a verdiği bilgiye göre, daha önce 2025’in ikinci çeyreğinde yeşil ışık yakılacağı belirtilmesine rağmen, şirkete düzenleyicilerin “tam otonom sürüş” (FSD) teknolojisinin yaygın eğitimine başlaması için bir lisansı onaylamasına yönelik kesin bir takvim olmadığı söylendi.

Lisans, Tesla’nın Çin’deki araçlarında yarı otonom işlevsellik sunabilmesi yolunda önemli bir adım olacak ve abonelik gelirlerini artıracak ve dünyanın en büyük otomotiv pazarında daralan satışlarını desteklemeye yardımcı olacak bir gelişme olacak.

Sistem hızlanabiliyor, yön verebiliyor, fren yapabiliyor ve şerit değiştirebiliyor ancak yine de sürücülerin elleri direksiyonda tetikte olmalarını gerektiriyor.

Tesla eylül ayında FSD teknolojisini, düzenleyici onaya tabi olarak 2025’in ilk çeyreğinde Çin ve Avrupa’da kullanıma sunmayı planladığını duyurmuştu.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin ile bir ticaret savaşına girmesi nedeniyle bu hedef çoktan suya düşmüştü ve şimdi daha büyük bir şüphe içinde. ABD’nin tüm Çin ürünlerine yüzde 10 ek vergi koymasının ardından Pekin bu ay bir dizi Amerikan malına misilleme tarifeleri uyguladı.

Gecikme hakkında bilgi sahibi olan iki kişi, Financial Times’a, Çinli yetkililerin Tesla’nın otonom sürüş lisansının onaylanmasını Trump ile ticaret müzakerelerinde bir pazarlık kozu olarak kullanmayı düşündüklerini söyledi ve iznin verilmesindeki gecikmenin ana nedeninin bu olduğunu ekledi.

Bu kişilerden biri, ticaret müzakerelerinin nasıl geliştiğine bağlı olarak onayın hala yakında gelebileceğini de sözlerine ekledi. Ancak bir başka kişi, şirketteki bazı kişilerin ticaret görüşmelerinde “büyük bir ilerleme veya taviz” olmadığı sürece hızlı bir onayın olası olmadığına inandığını söyledi.

Musk, ABD-Çin rekabeti arasında sıkıştı

Musk, geçtiğimiz nisan ayında Çin Başbakanı Li Qiang ile sürpriz bir görüşme yaparak elektrikli araç üreticisinin Pekin’deki lobi faaliyetlerini bizzat yönetti.

Haziran ayında Şanhgay, Çin genelinde daha geniş bir yayılmanın öncüsü olarak 10 Tesla aracının FSD testine izin verirken, Tesla da geçen yıl navigasyon ve haritalama sunan teknoloji grubu Baidu’nun sistemlerini kullanmak için bir anlaşma yaptı.

Ancak Musk geçen ay yaptığı açıklamada Tesla’nın FSD’yi Çin’de kullanmaya çalışırken Pekin ve Washington’un katı veri güvenliği kuralları arasında sıkışıp kaldığını ve “biraz zor durumda” olduğunu söyledi.

FSD, gerçek zamanlı olarak sürüş kararları vermek üzere bir algoritmayı eğitmek için milyarlarca saatlik videoyla beslenen bir makine öğrenme sistemine dayanıyor.

“Şu anda eğitim videolarını Çin dışına aktarmamıza izin vermiyorlar. ABD hükümeti de Çin’de eğitim yapmamıza izin vermiyor,” dedi Musk Tesla’nın son kazanç çağrısında. “Bu biraz ikilemli bir durum” diye vurguladı.

Bu zorluklar, FSD lisansı Çinli yetkililer tarafından verilse bile devam edecektir.

Musk’ın 2018’de Tesla’nın en büyük gigafactory’sini Şanghay’da inşa etme kumarı, Çin’in elektrikli araç endüstrisinin hızla genişlemesi için bir katalizör olarak görülüyordu.

Ancak yerel oyuncular o zamandan beri daha düşük fiyatlar ve daha lüks özelliklere sahip modellerin daha hızlı piyasaya sürülmesiyle Tesla’yı geride bıraktı. Tesla, otomobillerini farklılaştırmak ve kazançlarını canlandırmak için ABD’de müşterilere ayda 99 dolara mal olan FSD’ye güveniyor.

Çin Binek Otomobil Birliği’nin verilerine göre Tesla, ocak ayında Çin’deki yeni elektrikli araç satışlarında yüzde 4,5’lik bir paya sahipken, Warren Buffett destekli BYD yüzde 27’lik bir paya sahip ve bu ay tanıttığı “Tanrı’nın Gözü” gelişmiş sürücü destek sistemiyle liderliğini güçlendirebilir.

Google’ın Waymo’sunun aksine Tesla’nın FSD’si ABD’de hala “tam otonom” çalışma için onaylanmış değil. Musk, Tesla’nın haziran ayına kadar Teksas yollarında denetimsiz, sürücüsüz araçlara sahip olacağına söz verdi.

Bununla birlikte, kendi teslim tarihlerini kaçırma konusunda bir sicili var ve Tesla, FSD’nin dahil olduğu kazalar ve şirketin yetenekleri hakkındaki kamu iddiaları hakkında ABD düzenleyici soruşturmalarıyla karşı karşıya.

Musk, Temmuz 2024’te Tesla’nın FSD’sinin “bu yılın sonuna kadar insandan daha iyi” olacağını tahmin etmeden önce “tam otonom sürüşe ulaşma konusundaki tahminlerinin geçmişte iyimser olduğunu” kabul etti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

DOGE çalışanları Musk’ın şirketlerinde görev yapıyor

Yayınlanma

ABD’de Trump yönetimi henüz bir ayını bile doldurmadı fakat milyarder Elon Musk önderliğindeki Hükümet Verimliliği Departmanı (DOGE), Musk’ın şirketlerinden çok sayıda çalışanı bünyesinde barındırıyor.

ProPublica’da isimleri yayınlanan 30’dan fazla DOGE çalışanı, dünyanın en zengin adamının federal kurumları birer birer tasfiye etmesine ya da küçültmesine yardımcı oluyor.

Musk, geçen salı günü Beyaz Saray’da düzenlenen basın toplantısında, “Halk büyük bir hükümet reformu için oy verdi ve halk bunu alacak,” dedi.

ProPublica Musk ile bağlantılı iki grup insan tespit etti: Bir grup, Musk’ın işleriyle daha önce bağlantısı olanları içeriyor. Diğer grupta ise Musk ile önceden belirgin bir bağlantısı olmayan fakat Başkanlık Ofisinde çalışanlar da dahil olmak üzere DOGE ekibinin bir parçası haline gelenler yer alıyor.

Haberde isimleri verilen çalışanlar arasında Musk’ın The Boring Company şirketinde operasyon koordinatörü olarak çalışan Jennifer Balajadia; en son Musk’ın X şirketinde emlak işleriyle ilgilenen ve şu anda Genel Hizmetler İdaresinde çalışan Nicole Hollander; ve eski bir SpaceX ağ güvenliği mühendisi olan ve şu anda Enerji Bakanlığında baş bilgi sorumlusu olarak görev yapan Ryan Riedel yer alıyor.

Bir başka isim olan Alexandra T. Beynon’ın LinkedIn sayfasına göre, en son kocasının “evde rehberli ketamin terapisi” sağlayan Mindbloom adlı girişiminde mühendislik müdürü olarak görev yaparken, daha önce yatırım bankacılığı şirketi Goldman Sachs’ta yazılım geliştiricisi olarak çalışmış.

Kendall M. Lindemann son olarak DOGE’de çalışan Brad Smith tarafından kurulan sağlık hizmetleri firması Russell Street Ventures’da ortak olarak çalışmış; ayrıca daha önce McKinsey’de iş analisti olarak görev yapmış.

ProPublica tarafından incelenen federal kayıtlara göre Adam Ramada, DOGE ekibinin resmi bir üyesi. Daha önce bir risk sermayesi şirketi olan Spring Tide Capital için çalışmış. Spring Tide Capital daha önce 2021 yılında SpaceX’in kurucu üyelerinden Tom Mueller tarafından kurulan havacılık şirketi Impulse Space’e yatırım yapmıştı. E&E News’e göre Ramada’nın Enerji Bakanlığı ve Genel Hizmetler İdaresinde görev aldığı bildirildi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Batılı enerji grupları uranyum tedarik sıkıntısı nedeniyle risk altında

Yayınlanma

Sektör temsilcileri, ABD ve Avrupalı enerji şirketlerinin, ev elektriğinden veri merkezlerine kadar her şeyi beslemek için nükleer enerjiye olan talep arttıkça uranyum arz sıkıntısı nedeniyle artan bir risk altında olduğu uyarısında bulundu.

Financial Times’a (FT) göre kıtlık tehdidi, nükleer reaktörlere güç sağlamak için kullanılan madenin dünyadaki en büyük üreticisi Kazakistan’ın Rusya ve Çin’e daha fazla satarken ABD ve Avrupa’ya daha az satmasıyla ortaya çıkıyor.

Prism Strategic Intelligence’dan Benjamin Godwin, “Rus ve Çinli oyuncular Orta Asya ve Afrika’daki kaynaklara erişimi güvence altına almak için çok istekliler ve bu da çok agresif bir rekabet ortamı yaratıyor,” dedi.

Dünyanın en büyük halka açık uranyum üreticilerinden biri ve Kanada merkezli en büyük batı tedarikçisi olan Cameco’nun yatırımcı ilişkileri başkan yardımcısı Cory Kos, “Birçok müşterinin farkına varmadığını düşündüğüm bir tükenme eğrisindeyiz,” dedi ve gidişatın yönünün “Çin’e daha fazla malzeme akışı” olduğuna dikkat çekti.

Yöneticiler, 2011 Fukushima nükleer felaketinin ardından uranyum fazlası olmasına rağmen, bu fazlalığın kademeli olarak giderildiğini söyledi.

Eski bir yönetici, “Sektör olarak ödünç alınmış zamanla yaşıyoruz… tükenmekte olan envanter, tedarik zincirinin devam etmesini sağladı,” dedi.

Enerji şirketleri güçlerini petrol, gaz ve yenilenebilir kaynaklar da dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan elde ediyor. Fakat, dünya daha temiz enerjiye geçtikçe, analistler nükleer enerjiye olan talebin artmasını bekliyor: Dünya Nükleer Birliği, küresel uranyum talebinin 2040 yılına kadar iki katına çıkmasını bekliyor.

ABD, Birleşik Krallık ve Güney Kore’nin de aralarında bulunduğu bir dizi ülke 2050 yılına kadar küresel nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma sözü verirken, teknoloji grupları da yapay zeka veri merkezleri için bu yakıta yöneliyor.

Kazakistan’a sınırı olan Çin ve Rusya da nükleer enerjiyi ülke içinde önemli ölçüde genişletmeye çalışıyor. Kazakistan dünyada çıkarılan uranyumun yaklaşık yüzde 40’ını tedarik ediyor.

ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) bu ay Çin ve Rusya’nın “uluslararası ortaklardan çıkarılan uranyum alımını hızla genişlettikleri” uyarısında bulundu. CSIS, batılı hükümetlerin “uranyum madenciliği de dahil olmak üzere” uranyum tedarik zincirini güvence altına alma çabaları ile yakıt kullanımını genişletme planları arasında bir “kopukluk” olduğunu da sözlerine ekledi.

CSIS direktörlerinden Gracelin Baskaran, “Uranyum üretimi gerçekten dikkat etmediğimiz bir güvenlik açığı,” dedi.

Şirket açıklamalarına göre, Kazakistan’ın devlete ait madencilik grubu Kazatomprom’un satışlarının yaklaşık üçte ikisi, 2021’deki yaklaşık üçte birine kıyasla 2023’te Rusya, Çin ve iç pazarda yerleşik alıcılara gitti.

Buna karşılık, 2021’de yüzde 60 olan ABD, Kanada, Fransa ve Birleşik Krallık’taki alıcıların toplamı 2023’te yüzde 28’e düştü.

Rakamlar, bir kısmı Kazatomprom’un ortak girişim ortakları tarafından satılan tüm Kazak uranyumunun satışını yansıtmıyor. Kazatomprom, “satışlarını çeşitlendirmeyi amaçladığını” söylerken “felsefesinin tüm yumurtaları tek bir sepete koymak olmadığını” kaydetti.

Ayrıca şirketin uranyumunun daha düşük bir oranının Çin’e gittiğine dikkat çekti. 2018’de Kazatomprom halka açılmadan önce bu oran daha yüksekti.

Nijer, küresel uranyum üretiminin yalnızca yüzde 5’inden sorumlu olmasına rağmen, AB’deki reaktörler için önemli bir tedarikçi fakat Euratom’un verilerine göre, 2023’te Avrupa’ya tedarikini 2021’e kıyasla üçte bir oranında azalttı.

Temmuz 2023’te gerçekleşen askeri darbenin ardından batılı madencilik şirketlerine düşman bir hükümetin işbaşına gelmesi ile ülke 2024 yılında hiç uranyum ihraç etmedi.

Fransız devletine ait Orano’nun madencilik hakları geçen yıl Nijer hükümeti tarafından elinden alındı. Nijer, 2023 yılında Orano’nun uranyum kaynaklarının yüzde 16’sını oluşturuyordu.

Fransa Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü araştırmacısı Teva Meyer’e göre, şirketin aktif madenlerinin bulunduğu Kazakistan’daki kaynakları da tükeniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English