Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD, Ukrayna’nın Rus doğalgazı sevkiyatını kesmesinden memnun

Yayınlanma

ABD yönetimi, Ukrayna’nın Rus doğalgazının transit geçişini sonlandırma kararını, Rusya’nın savaş finansmanına önemli bir darbe olarak değerlendirerek desteklediğini açıkladı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Ukrayna yönetiminin Rus doğalgazının Avrupa’ya kendi toprakları üzerinden transit geçişini sonlandırma kararını desteklediklerini açıkladı.

Kirby, bu kararın Rusya’nın savaşı finanse etme kapasitesine “önemli bir darbe” vuracağını belirtti.

Kirby, “Bu karar Moskova’nın gaz satışından elde ettiği yıllık yaklaşık 6,5 milyar dolarlık gelirden mahrum kalmasına yol açacak,” değerlendirmesinde bulundu.

Ayrıca, transit geçişin durdurulmasının, Avrupa’nın Rus enerjisine bağımlılığını azaltma politikalarıyla uyumlu olduğunu vurguladı.

Kirby’ye göre, bu bağımlılık “defalarca bir baskı aracı olarak kullanıldı”, ancak Washington ve müttefikleri Avrupa ülkelerinin “kırılganlığını” azaltmayı başardı. Kirby, halihazırda Avrupa’ya yapılan gaz ithalatının yaklaşık yarısının ABD tarafından karşılandığını da sözlerine ekledi.

Gazprom ile Naftogaz arasında Rus doğalgazının Ukrayna üzerinden Batı ve Orta Avrupa’ya tedarikini öngören beş yıllık anlaşma 1 Ocak’ta sona erdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, anlaşmanın yenilenmesinin mümkün olmadığını kabul etti. Putin’e göre, Ukrayna tarafı “yılda yaklaşık 700-800 milyon dolar gelir elde etmesine rağmen” bu imkânı reddetti.

Putin, “Sorun değil, biz bunu atlatacağız, Gazprom bunu atlatacak,” diyerek, boru hattı tedariki yerine sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatını artıracaklarını söyledi.

Öte yandan Ukrayna Enerji Bakan Yardımcısı Nikolay Kolesnik, Rus gazının transit geçişinin sonlanmasının ardından Polonya ile birlikte Avrupa ülkelerine yakıt tedarikini sağlayacak Doğu Avrupa Gaz Merkezi’nin kurulması için çalışmalara başladıklarını açıkladı.

Kolesnik’e göre, Ukrayna’nın yeraltı gaz depolama tesisleri ve Polonya’nın LNG terminalleri, Rusya’dan gaz tedarik rotasının yerini alacak yeni bir iş modelinin temelini oluşturabilir.

Bu arada, Rus gazının transit geçişinin durmasının ardından ilk günlerde Avrupa’da doğalgaz fiyatları yüzde 5 artarak megavat-saat başına 50,27 avroya (bin metreküp başına yaklaşık 540 dolar) yükseldi.

Bloomberg‘e göre göre, Avrupa gaz fiyatları böylece Ekim 2023’ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

Rusya’dan doğalgaz tedarikinin kesilmesi Avrupa’yı nasıl etkileyecek?

AMERİKA

Sheinbaum’dan Trump’a: ABD’ye neden ‘America Mexicana’ demeyelim?

Yayınlanma

Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, Meksika Körfezinin adının “Amerika Körfezi” olarak değiştirilmesi gerektiğini söyleyen seçilmiş Başkan Donald Trump’a karşılık verdi.

Sheinbaum çarşamba günü günlük basın brifingi sırasında Trump’ın sözlerini reddederek, “Açıkçası Meksika Körfezi Birleşmiş Milletler tarafından tanınan bir isimdir,” dedi.

Ardından Kuzey Amerika topraklarının kontrolünü gösteren tarihi bir haritayı işaret etti ve bu haritada günümüz ABD’sinin bazı bölgeleri “America Mexicana” (Meksika Amerika’sı) adıyla gösteriliyordu.

Meksika lideri alaycı bir şekilde, “[ABD’ye] Neden America Mexicana demiyoruz? Kulağa hoş geliyor, değil mi?” diye sordu.

Trump salı günü Mar-a-lago’da düzenlediği geniş kapsamlı basın toplantısında Meksika Körfezine ABD’nin adını vereceğini çünkü bunun “uygun” olduğunu söylemişti.

“Bana sorulacağını bildiğim için, Başkan Trump’a tüm saygımla, dün Başkan Trump’ın yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum. Çünkü ona Meksika’da Felipe Calderón’un ve García Luna’nın hâlâ iktidarda olduğu bilgisini verdiklerine inanıyorum,” diyen Sheinbaum, 2012 yılında görevlerinden ayrılan eski Meksika Devlet Başkanı ve Kamu Güvenliği Bakanına atıfta bulundu.

Luna geçen yıl Sinaloa uyuşturucu kartelinden rüşvet aldığı gerekçesiyle ABD’de 38 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmıştı.

Sheinbaum buna ek olarak, “Meksika’yı halkın yöneteceğini” de söyledi.

Trump’ın ülkesine yüksek gümrük vergileri getirme ve ortak sınırlarına bir duvar inşa etme sözü verdiği şu günlerde, bu espirili konuşmanın Trump ile Sheinbaum arasındaki ilişkiyi nasıl etkileyeceği merak ediliyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Gümrük vergileri kapıda: Trump’ın tehditleri en çok hangi pazarları etkiliyor?

Yayınlanma

Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi hâlinde uygulamayı planladığı sert gümrük vergileri, küresel ticaret dengelerini tehdit ediyor. Çin, Avrupa, Kanada ve Meksika gibi büyük ekonomik aktörler bu politikaların doğrudan hedefi hâline gelirken, özellikle Çin yuanı ve Avrupa’nın otomotiv sektörü üzerinde ciddi etkiler bekleniyor.

Çin, Avrupa, Kanada ve Meksika gibi küresel pazarlar, Donald Trump’ın ABD Başkanlığına geri dönmesi durumunda sert bir vergi politikası uygulayacağı açıklamalarına şimdiden tepki göstermeye başladı.

Trump, tüm ithalata yüzde 10 oranında gümrük vergisi getirmeyi planlarken, Çin’den gelen ürünlere yüzde 60, Kanada ve Meksika’dan gelen ürünlere ise yüzde 25 oranında ek vergiler uygulamayı hedefliyor. Uzmanlara göre bu yeni vergiler, ticaret akışını bozacak, maliyetleri artıracak ve misilleme niteliğindeki karşı önlemleri tetikleyecek.

Değişimlerin boyutları öngörülemez olsa da uluslararası ticaret açısından zorlu bir dönemin yaklaştığı açık.

Çin’e büyük darbe

Goldman Sachs analistlerine göre, “Çin, Trump’ın ikinci döneminde ticaret savaşlarının ana hedefi olacak.” Yatırımcılar, gümrük vergisi risklerini fiyatlara dahil ederek Çin borsası ve yuan üzerindeki baskıyı artırıyor. Bu durum, Çin’in merkez bankası ve finansal otoritelerini çeşitli önlemler almaya zorluyor.

Çin’in sıkı kontrol altında tutulan para birimi yuan, son 16 ayın en düşük seviyesinde. Dolar, kritik bir eşik olarak görülen 7,3 yuan seviyesinin oldukça üzerinde işlem görüyor. Barclays, 2025 yılının sonuna kadar yuanın dolar karşısında 7,5 seviyesine düşeceğini, hatta ABD’nin yüzde 60 oranındaki vergileri yürürlüğe koyması hâlinde 8,4 seviyesine gerileyebileceğini öngörüyor.

Pekin, ihracatçıları desteklemek için yuanın daha da zayıflamasına izin vermeye hazırlanabilir. Ancak bu tür bir adım, sermaye çıkışı endişelerini artırabilir ve piyasalardaki güveni sarsabilir. Çin borsaları son iki yılın en kötü haftalık performansını gösterirken, diğer Asya ülkeleri, özellikle Vietnam ve Malezya gibi ihracatçı ekonomiler de baskı altında.

Avro üzerinde artan baskı

Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından avro, diğer büyük para birimlerine kıyasla en keskin düşüşü yaşayarak son iki yılın en düşük seviyesi olan 1,03 dolara kadar geriledi. JPMorgan ve Rabobank’a göre, ABD’nin tarifeler konusundaki belirsiz politikası nedeniyle avro, 2025 yılı içinde dolar karşısında parite seviyesine düşebilir.

ABD, Avrupa Birliği’nin (AB) en önemli ticaret ortağı konumunda. İki taraf arasındaki ticaret hacmi 1,7 trilyon doları buluyor. Ancak ABD’nin yeni tarifeleri ve zayıflayan Çin ekonomisi, Avrupa’yı zor durumda bırakabilir. Avrupa Merkez Bankası’nın ekonomiyi desteklemek için faiz oranlarını 100 baz puan düşürmesi beklenirken, ABD Merkez Bankası’nın daha sınırlı bir indirim yapacağı öngörülüyor. Bu durum, doların avro karşısındaki cazibesini artırıyor.

Avrupa’nın otomotiv sektöründe çöküş riski

Avrupa otomotiv sektörü, ticaret tarifelerine karşı oldukça hassas durumda. Washington Post‘un Trump’ın yalnızca kritik önemdeki ürünlere gümrük vergisi uygulamayı düşündüğüne dair haberinin ardından otomotiv sektörü hisseleri yüzde 5 yükseldi. Ancak Trump bu iddiaları yalanladı ve hisseler yeniden düşüşe geçti.

Son altı ayda, ticaret tarifelerinden en fazla etkilenen sektörlerin yer aldığı Barclays endeksi, genel piyasaya kıyasla yüzde 20-25 oranında düşüş yaşadı. Avrupa’nın zayıf ekonomik görünümü, bu baskıyı daha da artırabilir.

Kanada dolarında tarihi düşüş

Kanada doları, Trump’ın Kanada ve Meksika’ya yüzde 25 oranında gümrük vergisi tehditlerinin ardından dört yılın en düşük seviyesine geriledi. Goldman Sachs’a göre, piyasa bu vergilerin uygulanma olasılığını yalnızca yüzde 5 olarak değerlendiriyor. Ancak müzakerelerin uzaması, Kanada doları üzerindeki baskıyı artırabilir.

Meksika pesosunda dalgalanma

Meksika pesosu, 2024 yılında dolar karşısında yüzde 18,6 değer kaybederek 2008’den bu yana en kötü yıllık performansını sergiledi. Bu düşüşte ABD’nin tarifelerine yönelik endişelerin yanı sıra tartışmalı yargı reformlarının da etkisi büyük.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Yapay zekâ, bankacılık sektöründe işten çıkarmaları tetikliyor

Yayınlanma

ABD merkezli Wall Street Borsası, yapay zekânın bankacılık sektöründeki dönüşümü hızlandıracağını ve küresel bankaların önümüzdeki yıllarda 200 bin kişilik işten çıkarma yapacağını öngörüyor. 2027 itibarıyla, yapay zekânın üretkenliği artırarak bankaların toplam kârını yüzde 17’ye kadar artırması bekleniyor.

ABD merkezli Wall Street Borsası, küresel bankaların önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde yaklaşık 200 bin kişilik işten çıkarma yapacağını öngörüyor.

Bu durumun, yapay zekânın hâlihazırda insan çalışanlar tarafından yürütülen görevlere müdahale etmesinden kaynaklandığı belirtiliyor.

Bloomberg Intelligence tarafından yürütülen bir ankete göre, bilgi ve teknoloji alanında üst düzey yöneticiler, bankaların toplam iş gücünün net yüzde 3’ünü azaltacağını tahmin ediyor. Perşembe günü yayımlanan raporda, bu öngörüler detaylandırıldı.

Rutin görevler risk altında

Bloomberg Intelligence’ın ticari istihbarat birimi baş analisti Tomasz Noetzel, arka ofis, orta düzey yönetim ve operasyon bölümlerinin bu durumdan en çok etkilenmesi muhtemel alanlar olduğunu ifade etti.

Noetzel, müşteri hizmetleri alanında da robotların görev almasının muhtemel olduğunu belirterek, “Müşteri tanıma gibi görevler risk altında olacak,” dedi.

Noetzel, rutin ve tekrar eden görevlerin yapay zekâ tarafından üstlenileceğini, ancak bu süreçte iş gücünün tamamen ortadan kalkmayacağını, aksine yeniden şekilleneceğini vurguladı.

Bu dönüşümün, sektörde geniş kapsamlı değişikliklere yol açacağını ve daha yüksek kârlılık oranlarını tetikleyeceğini söyledi.

2027’de daha yüksek kârlılık bekleniyor

Raporda, 2027 yılı itibarıyla bankaların yapay zekâ sayesinde vergi öncesi kârlarının yüzde 12 ila 17 oranında artabileceği ifade edildi. Bu durumun, yapay zekânın üretkenliği artırması sayesinde bankaların toplam net kârına 180 milyar dolar eklemesi bekleniyor.

Ayrıca, finansal kriz sonrası süreçte operasyonları hızlandırmak ve maliyetleri düşürmek için yıllardır bilgi teknolojisi sistemlerini modernize eden bankaların, artık üretkenliği daha da artırabilecek yeni nesil yapay zekâ araçlarına yönelmeye başladığı vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English