Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

ABD ve İsrail’in “İran’a gözdağı” tatbikatı başladı

Yayınlanma

ABD ve İsrail “bugüne kadarki önemli ortak askeri tatbikat” olarak nitelenen “Juniper Oak (Ardıç Meşe)” tatbikatını binlerce kuvvet, bir düzine gemi ve nükleer kapasiteli bombardıman uçakları da dahil 142 uçağın katılımıyla başlattı.

İsrail ve ABD orduları, hazırlık durumunu test etmek ve aralarındaki operasyonel ilişkiyi güçlendirmek için İsrail’de ve Akdeniz açıklarında kapsamlı askeri tatbikata başladı. Cuma gününe kadar sürecek tatbikatta, eğitimi yapılan senaryolardan birinin İran’a olası saldırı olduğu iddia edildi.

İsrail ordusu, tatbikatın İsrail-ABD ortak hazırlığını test edeceği ve iki ordu arasındaki operasyonel ilişkileri güçlendireceği açıkladı. Açıklamada, İsrail deniz kuvvetlerine ait füze taşıyan gemiler ve denizaltı ile ABD uçak gemisinin ortak tatbikat yapacağı ifade edildi. Açıklamada, “İsrail ve ABD hava kuvvetlerinin, çok sayıda savaş uçağı, nakliye uçakları, insansız hava aracı, keşif uçakları, ABD’nin ağır bombardıman uçaklarının katılımıyla farklı senaryolar tatbik edeceği” aktarıldı. Tatbikata hem savaş uçakları hem bombardıman uçaklarına yakıt ikmali yapacak İsrail’in Re’em (Boeing 707) ve ABD’nin Boeing KC-46A tanker uçaklarının da katılacağı bilgisi verilen açıklamada, “kara kuvvetlerinin ortak eğitim gerçekleştireceği ve ABD’nin roket sistemi HIMARS’tan ve İsrail’in sistemlerinden uzun menzilli roketler fırlatılacağı” belirtildi.

Pentagon Basın Sözcüsü General Pat Ryder ise “Bu tatbikat, birlikte yaptığımız en büyük ve en önemli tatbikat ve ABD’nin İsrail’in güvenliğine yönelik taahhüdünün sağlam ve kalıcı olduğunu göstermeyi amaçlıyor” ifadelerini kullandı. Basın toplantısında konuşan Ryder, tatbikatın ABD’nin beklenmedik durumlara yanıt verme yeteneğini geliştirdiğini ve ABD’nin Orta Doğu’daki kararlılığını gösterdiğini söyledi.

Tatbikata 6 bin 400 ABD askeri katılıyor

İsrail gazetesi Yediot Ahronot’a göre, tatbikata 450’si karada, diğerleri USS George HW Bush uçak gemisinde olmak üzere 6 bin 400 ABD askeri katılacak. Söz konusu uçak gemisinde tatbikata katılacak B-52 bombardıman uçakları ile F-35, F-15, F-16 ve F-18 savaş uçaklarının yer aldığı aktarılan haberde, tatbikata aralarında nükleer silah taşıyabilen bombardıman uçaklarının da bulunduğu 142 uçağın katılacağı belirtildi. Haberde, “(Askeri) kuvvetler, düşman bir ülkenin topraklarına girme, gelişmiş hava savunma sistemlerini aşma ve yer altında korunan hedefleri imha etme gibi İran’da bir saldırı senaryosu için eğitim alacak” ifadeleri kullanıldı. Gazete, bunun geçen yıldan bu yana her iki ordunun hava kuvvetlerinin İran’ın nükleer tesislerine saldırı simülasyonu yaptığı üçüncü tatbikat olacağını kaydetti.

Değişmeyen şey: ABD’nin İsrail’e güvenliğine bağlılığı

Tatbikatın planlaması Netanyahu’nun Aralık ayında yeniden göreve gelmesinden kısa bir süre önce başladı. Netanyahu’nun öncülüğünde kurulan İsrail tarihinin en sağcı hükümetindeki tartışmalı isimlerin Biden liderliğindeki Demokratlarla ilişkilere zarar verebileceği değerlendiriliyor. Öte yandan İsrail, Tahran’ın nükleer silah geliştirmesini durdurmayacağı gerekçesiyle İran’la yürütülen nükleer müzakerelere karşı çıkıyor. Ancak bu müzakere çabaları şimdilik rafa kaldırılırken Washington, Ukrayna’ya karşı kullanılmak üzere Rusya’ya insansız hava aracı sağlamaması için İran’a baskı yapıyor. İsrail-ABD ilişkilerinde erozyon yaşanabileceği değerlendirmelerinin yapıldığı döneme denk gelen tatbikatla ilgili, Euronewse değerlendirmelerde bulunan ABD’li bir yetkili, Amerika’nın İsrail’in güvenliğine olan bağlılığının “katı” olduğunu söyledi: “Şu ya da bu çeşit İsrail hükümetleri gelip giderler. Ancak değişmeyen şey, İsrail’in güvenliğine olan sıkı bağlılığımızdır.” Yetkili, Ukrayna “işgali” nedeniyle Rusya ve Çin ile rekabete yoğunlaşmasına rağmen tatbikatın Washington’un, çok sayıda savaşa hazır gücü Orta Doğu’da etkili bir şekilde nasıl artırabileceğini göstereceğini de ekledi.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu’nun (KAN) haberinde ise tatbikat “iki ülke arasındaki şimdiye kadarki en önemli ortak askeri tatbikat” olarak nitelendirildi. Haberde, ABD’li bir yetkilinin, “Tatbikat, Ukrayna’daki savaş ve Çin tehdidinin ABD’nin İran tehdidini görmezden gelmesine neden olmayacağı mesajını taşıyor. İran, tatbikatın gücünü ve ölçeğini görerek iki ülkenin neler yapabileceğini anlayacaktır” ifadelerine yer verildi.

ORTADOĞU

Gazze müzakerelerine Philadelphia bombası

Yayınlanma

Philadelphia Koridoru

İsrail’in müzakere heyetindeki yetkililer, Başbakan Binyamin Netanyahu’yu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz’ı, Hamas’la yürütülen ateşkes ve esir takası müzakerelerine zarar verecek açıklamalar yapmakla suçladı.

Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, İsrailli müzakere heyetindeki yetkililer, Savunma Bakanı Katz’ın Philadelphia Koridoru’na ilişkin açıklamalarının “müzakereleri havaya uçurabileceğini” söyledi.

“İsrail ve Hamas ateşkese hazır”

İsrailli yetkililer, “Kaçırılanların (Gazze’deki esirler) listesinin alınması gereken kritik günlerde olduğumuz açık ve bunlar esneklik ve iyi niyet gerektiren günler” ifadelerini kullandı.

Netanyahu ve Katz’a, “bu kritik noktadan hareketle savaşı bitirmeyeceklerini ve ordunun Gazze’yi kontrol edeceğini ilan etmemeleri” çağrısında bulunan yetkililer, “Bu açıklamalar çok büyük zararlara yol açtı, gerçekten şoke edici” değerlendirmesinde bulundu.

Yetkililer, bu açıklamaların anlaşma olmayacağı anlamına gelmediğini ancak Netanyahu’nun Wall Street Journal’a verdiği röportajın ardından Katz’ın yaptığı açıklamaların, anlaşmanın yapılmasına katkı sağlamadığını aktardı.

Netanyahu’nun ofisinden yanıt

Netanyahu’nun ofisinden konuya ilişkin yapılan açıklamada ise “Siyasi gündemle hareket eden müzakere ekibindeki meçhul kaynaklardan gelen Hamas propagandasının bir başka yanlış yankısı” değerlendirmesinde bulunuldu.

Philadelphia’da İsrail varlığına Mısır da karşı

Açıklamada, “Netanyahu’nun kaçırılan tüm askerleri ülkelerine geri döndürmeye ve Gazze’deki savaşın diğer hedeflerine ulaşmaya kararlı olduğu”, bunların arasında Hamas’ı ortadan kaldırmak ve Gazze’nin gelecekte İsrail için bir tehdit oluşturmamasını sağlamanın da yer aldığı ifade edildi.

Ofisin açıklamasında müzakerecilere, Gazze’deki İsrailli esir askerleri geri getirme görevine odaklanmaları çağrısında bulunuldu.

Muhalefet Netanyahu’ya yönelik eleştirilerini yineledi

İsrail’de muhalefetteki Gelecek Var Partisi lideri ve eski Başbakan Yair Lapid, dün İsrail’in engellerine ilişkin olarak yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun, İsrailli esir askerlerin geri gelmesi için bir anlaşmaya varmak istemediğini söyledi.

Lapid, “Netanyahu anlaşmaya varmada kararlı olsaydı Kahire’ye veya Katar’a giderdi ve anlaşmaya varırdı. Kaçırılanlar her gün Gazze’de ölüyor ve Netanyahu onları ölüme mahkûm etti” dedi.

Netanyahu neden Philadelphia Koridoru’nda ısrar ediyor?

İsrail ile Hamas arasında Gazze’de esir takası ve ateşkese varılması için Katar ile Mısır’ın arabuluculuğunda müzakereler sürüyor.

İsrail müzakere heyeti, Gazze’de esir takası anlaşması ve ateşkes sağlanması amacıyla bir hafta süren müzakerelerin ardından iç istişarelerde bulunmak üzere 24 Aralık’ta Katar’dan İsrail’e döndü.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda siyasi nedenlerle Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor.

Katz, dün Gazze ile Mısır arasındaki sınırda bulunan İsrail işgali altındaki Philadelphia Koridoru’nu ziyaretinde, “Gazze’nin güvenlik kontrolü İsrail’in elinde kalacak ve Gazze Şeridi’ndeki güvenlik bölgeleri, tampon bölgeler kontrol altında tutulan yerler olacak” demişti.

Netanyahu da 20 Aralık’ta Amerikan gazetesi The Wall Street Journal’a yaptığı açıklamada, “Hamas tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar savaşın devam edeceğini, Hamas’ın İsrail sınırlarındaki varlığını kabul etmeyeceklerini” ifade etmişti.

Gazze Şeridi’nde 101 İsrailli esirin olduğu tahmin ediliyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Mossad Direktörü’ne göre Husileri durdurmanın yolu İran’dan geçiyor

Yayınlanma

Mossad Direktörü David Bernea’nın Husilerin İsrail’e yönelik saldırılarını durdurmak için İran’ın hedef alınması gerektiğini söylediği ancak Başbakan Binyamin Netanyahu’nun aynı fikirde olmadığı belirtildi.

Üst düzey İsrailli yetkililer Husilere yönelik kapsamlı saldırıların sinyalini verirken İsrail basınında Mossad Direktörü David Barnea’nın İran’a odaklanmayı gündeme getirdiğine yönelik haberler yer aldı. Barnea’nın benimsediği bildirilen bu tutum, İran’a karşı saldırılar düzenlemek yerine Husilere hedef almayı tercih eden Netanyahu ve Savunma Bakanı Israel Katz’ın görüşlerine ters düşüyor.

Haaretz gazetesine göre Barnea bu seçeneği Yemen’de daha önce düzenlenen üç saldırıdan sonuç alınamaması üzerine yapılan bir dizi görüşme sırasında gündeme getirdi. Haberde Bernea’nın Husileri finanse eden ve silahlandıran İran’ın peşinden gitmenin daha etkili olacağına inandığı belirtiliyor.

Kanal 13’ün görüşmeler hakkında bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı habere göre Bernea, güvenlik yetkililerine “İran’a doğrudan karşı koymamız gerekiyor, eğer sadece Husilere saldırırsak onları durdurabileceğimiz kesin değil” dedi.

Kanal 13’e göre Netanyahu, Barnea’nın değerlendirmesine katılmadı ve İran’ın “farklı bir mesele olduğunu ve uygun zamanda ele alınacağını” belirtti. Netanyahu’nun değerlendirmesi, güvenlik teşkilatının üst düzey üyeleri tarafından da paylaşıldı.

Husiler Gazze’deki katliamı durdurmak için geçen yıldan beri İsrail’e düzenledikleri saldırıları son 10 günde artırdı. Netanyahu, Husilerin İsrail’in bölgedeki diğer düşmanlarıyla aynı akıbete uğrayacağı sözünü verdi. Hanuka Bayramı dolayısıyla X platformundaki hesabından açıklama yapan Netanyahu, “Düşmanlara ve buradaki hayatımızın ipini keseceklerini düşünenlere saldırıyoruz, bu yüzden bu herkes için geçerli olacak” ifadesini kullandı. Netanyahu, “Husiler de Hamas, Hizbullah, Esed rejimi ve diğerlerinin öğrendiğini öğrenecek ve zaman alsa bile bu dersi tüm Orta Doğu öğrenecek” dedi.

Iraklı milisler, İsrail’e operasyonları durdurdu

İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Tomer Bar da çarşamba günü yaptığı açıklamada yakın gelecekte Husilere karşı eylemlerin artacağına işaret ederek Hava Kuvvetleri’nin “gerekli olan her yerde güçlü bir şekilde harekete geçeceğini” söyledi. Bar, “Yemen’de Husileri üç kez vurduk. Saldırıların hızını ve yoğunluğunu gerektiği kadar artırarak devam edeceğiz” dedi.

İsrailli yetkililerin operasyon sinyali vermesine rağmen Ynet haber sitesi Tel Aviv’de böyle bir saldırının İsrail’i hedef alan füze ve İHA saldırılarını durduracağına dair pek umut olmadığını bildirdi. İsrail Husilere karşı üç farklı saldırı düzenledi ve kayda değer bir sonuç elde edemedi.

Ynet’e göre analistler İsrail’in Yemen’den uzak olmasının operasyonel bir zorluk teşkil ettiğini ve bunun ABD ya da diğer Batılı güçlerin desteğiyle aşılabileceğini söylüyor. Habere göre İsrailli yetkililer saldırıları artırma planlarını ABD’li mevkidaşlarıyla görüştü. Ancak haber sitesi ismini vermediği kaynaklara dayandırdığı haberinde İsrail’in saldırılarını Husileri geri püskürtecek düzeye ancak ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın 20 Ocak’ta göreve başlamasıyla getirebileceğini belirtti.

Haberde ismi açıklanmayan bir kaynağın “İsrail saldırıları artacak Husiler ağır bir bedel ödeyecek. Ama bu, Trump göreve geldiğinde olacaklarla kıyaslanamaz. Amerikalılar onlara ambargo ve yaptırımlar uygulamayı planlıyor” sözlerine yer verildi.

ABD ve İsrail’in hedefindeki Husilere Suudi-BAE destekli saldırı

Habere göre İsrail, Husileri “çetin ceviz” olarak görüyor.

Ynet’in aktardığı değerlendirmelere göre, İsrail’in operasyonlarıyla büyük ölçüde sindirilmiş olan İran destekli diğer Şii grupların aksine Husiler, kendilerini dünya meselelerinde önemli bir oyuncu olarak kabul ettirmedeki başarıları sayesinde güçlü bir konumda. Eski savunma bakanı Yoav Gallant, İsrail’in Husilere karşı ABD ile birlikte hareket etmesi fikrine destek verdi ve bunun İran’a karşı ortak hareket etmenin önünü açacağı öngörüsünde bulundu. Gallant bu açıklamayı Ramat Gan’da geçen hafta bir Husi füzesi tarafından tahrip edilen bir okulu ziyareti sırasında yaptı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Suriye’de Aleviler sokağa çıktı: HTŞ güçleri ateş açtı

Yayınlanma

Suriye’nin Halep kentinde bir din adamının türbesine zarar verildiğine ilişkin videoların sosyal medyada yayınlanması üzerine yapılan protestolarda HTŞ’nin güvenlik güçlerinin açtığı ateş nedeniyle ölen ve yaralananlar oldu. Geçici yönetimin “provokasyon” olarak nitelediği olay sonrası bazı bölgelerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Halep kentinde din adamı Ebu Abdullah el-Hüseybi’nin türbesine zarar verildiği iddialarına ilişkin videoların bazı sosyal medya kullanıcıları arasında dolaşıma girmesinin ardından Hama, Humus, Lazkiye, Tartus illeri ile Ceble ve Banyas ilçelerinde Alevi gruplar meydanlarda toplanarak eylem yaptı. Topluluklar protestolarda “Aleviyye” ve “Ya Ali Ya Ali” şeklinde sloganlar atarken, Humus ve Tartus’da eylemciler ile güvenlik güçleri arasında çıkan arbedelerde taraflardan ölen ve yaralananlar oldu.

Suriye Haber Ajansına (SANA) göre, Humus’ta 18.00-08.00 saatleri arası sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sosyal medyada yayınlanan videolarda güvenlik güçlerinin havaya rastgele ve seri olarak ateş açtığı görülüyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi SOHR güvenlik güçlerinin bir Alevi türbesine saldırı yapıldığı iddiasının ardından olayı protesto etmek için toplanan göstericileri dağıtmak için ateş açması sonucu Humus’ta bir göstericinin öldüğünü ve beş kişinin de yaralandığını açıkladı.

Gözlemevi Başkanı Rami Abdurrahman AFP’ye yaptığı açıklamada “Humus kentinde güvenlik güçlerinin türbeye yapılan saldırıyı protesto eden göstericileri dağıtmak için ateş açması sonucu bir gösterici öldü, beş kişi de yaralandı” dedi.

Geçici hükümetin İçişleri Bakanlığı Medya Ofisi’nden yapılan açıklamada, “Bazı sosyal medya hesaplarında Halep vilayetindeki bir tarikatın dini türbelerinden olan Şeyh Ebu Abdullah el-Hüseybi’nin türbesine baskın ve saldırı olayını gösteren videolar dolaşıma sokuldu. Bu videolar yakın zamanda gerçekleşmiş gibi lanse edildi. Dolaşıma sokulan videolar Halep kentinin bilinmeyen gruplar tarafından kurtarıldığı döneme ait eski bir video olup, kurumlarımızın mülklerini ve dini mekanları korumak için gece gündüz çalıştığımızı ve bu tür videoların yeniden yayınlanmasının amacının Suriye’nin içinden geçtiği bu hassas dönemde Suriye halkı arasına nifak sokmak olduğunu belirtiriz.” ifadeleri kullanıldı.

Bakanlığın eski bir tarihte “bilinmeyen gruplar tarafından Halep’in kurtarılması” sırasında dediği olay, HTŞ liderliğindeki terör örgütlerinin Halep’e girdiği 30 Kasım’a denk geliyor. Videonun bu tarihten sonra çekildiği biliniyor.

SANA’nın haberine göre, Lazkiye Valisi Muhammed Osman, konuya ilişkin açıklamasında, yönetimin sivil barışı ve toplumsal uyumu korumakta kararlı olduğunu iddia etti. Osman, güvenlik güçlerinin görevlerini yerine getirdiğini belirterek, Suriyelilere tepkilerin etkilerine kapılmamaları çağrısında bulundu.

Tartus’ta eski bir subayı tutuklama girişimi: 17 kişi öldü

Öte yandan geçici hükümetin güvenlik güçlerinin Esad döneminde görev yapmış bir subayı tutuklamaya çalışması üzerine batıdaki Tartus ilinde çıkan çatışmalarda iki taraftan da toplam 17 kişi hayatını kaybetti.

AFP’nin haberine göre HTŞ’den bir yetkili, Tartus’ta “devrik rejimin kalıntıları” ile güvenlik güçleri arasında bazı çatışmalar yaşandığını açıkladı, ancak çatışmaların nedenleri hakkında ayrıntı vermedi. Basına konuşma yetkisi olmadığı için isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan yetkiliye göre çok sayıda güvenlik görevlisi öldürüldü.

SOHR’a göre aranan eski subay, askeri yargı dairesi müdürü ve saha mahkemesi başkanı olarak görev yapıyordu. Aynı zamanda Sednaya Hapishanesi’ndeki suçların sorumlularından biri olarak görülüyordu.

SOHR, Tartus’a bağlı Hirbet el-Mezze köyünün silahlı sakinleri ile Askeri Operasyonlar Dairesi’ne bağlı güvenlik güçleri arasında, köy sakinlerinden bazılarının köydeki evlerde arama yapılmasına karşı çıkmaları üzerine şiddetli çatışmalar yaşandığını belirtti.

SOHR, aranan eski subayın kardeşi ve yandaşlarından silahlı gençlerin, güvenlik güçlerini köyün dışına çıkardığını, köy yakınlarında pusuya düşürdüğünü ve devriyenin araçlarından birini hedef alarak 6 kişiyi öldürdüğünü ve diğerlerini yaraladığını aktardı. Güvenlik güçlerinin Hirbet el-Mezze köyünü kuşattığını bildiren SOHR onlarca köylünün gözaltına alınarak bir güvenlik merkezine götürüldüğü kaydetti.

Konuyla ilgili geçici yönetimin İçişleri Bakanı Muhammed Abdurrahman’nın, SANA’ya yaptığı açıklamada Esad rejimi unsurlarının Tartus’ta İçişleri Bakanlığına bağlı güçlere pusu kurduğunu belirtti. Abdurrahman, “Tartus kırsalında halkın güvenliğini ve emniyetini sağlama görevini yerine getiren İçişleri Bakanlığına bağlı güçlere kurulan pusuda 14 kişi öldü, 10 kişi de yaralandı” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English