Avrupa
AB’den Ukrayna’ya 40 milyar avroluk askeri yardım planı

Avrupa Birliği ülkeleri, bu hafta yapılacak liderler zirvesine sayılı günler kala Ukrayna’ya 40 milyar avro değerinde yeni bir askeri yardım paketi konusunda ilerleme kaydetti.
Pazartesi günü bloğun dışişleri bakanları toplantısının ardından AB’nin en üst düzey diplomatı Kaja Kallas, girişim için “geniş bir siyasi destek” olduğunu ve ayrıntılar üzerinde görüşmelerin devam ettiğini söyledi.
Kallas, “masadaki herkesin şu anda kararlılığımızı göstermemiz ve Ukrayna’yı kendisini savunabilmesi için desteklememiz gerektiğini anladığını” sözlerine ekledi.
AB üyeleri geçen aydan bu yana en az 20 milyar avro değerinde bir tedarik paketi üzerinde görüşmeler yürütüyor. Teklif, bu yıl iki milyon topçu mühimmatının yanı sıra hava savunma sistemleri, derin hassasiyetli saldırı füzeleri, insansız hava araçları ve diğer silahların teslim edilmesini amaçlıyor. Ayrıca Ukrayna askeri tugaylarının ve sanayisinin de desteklenmesi öngörülüyor.
Plana göre 2 milyon adet büyük kalibreli topçu mühimmatı için 5 milyar avro harcanacak.
Bu girişim, Rusya ile ABD arabuluculuğunda bir barış anlaşması müzakere etmeye çalışan Kiev’e bu yıl temel askeri malzemelerin sağlanmasında kilit bir yol olarak görülüyor.
Bloomberg’de yer alan habere göre plan, istekli üye devletlerden oluşan bir koalisyonun ayni ve nakdi katkılarına açık ve her biri kendi ekonomilerinin büyüklüğüne göre katkıda bulunmaya teşvik ediliyor. Konu hakkında bilgi sahibi kişilere göre üye devletlerin çoğu bir anlaşmaya doğru ilerlemekten yana.
Öte yandan isimlerinin açıklanmaması kaydıyla konuşan bu kişiler, aralarında Fransa ve İtalya’nın da bulunduğu bazı ülkelerin daha fazla zaman ve ek ayrıntı istediklerini söyledi. Macaristan ise uzun zamandır Ukrayna’ya askeri ya da başka herhangi bir yardım yapılmasına karşı çıkıyor.
Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó pazartesi günü yaptığı açıklamada Budapeşte’nin “ne bu işin içine çekileceğini ne de Macar vergi mükelleflerinin parasının Ukrayna’ya silah tedarikini finanse etmek için kullanılmasına izin vermeyeceğini” bir kez daha yineledi. Slovakya da fona katılmayacağını açıkladı.
Bir başka diplomat ise planın aynı zamanda Avrupa’nın kuzey ve doğusundaki ülkelere kıyasla Ukrayna’nın ihtiyaçlarına şimdiye kadar daha az katkıda bulunan ülkelere baskı yapmanın bir yolu olduğunu söyledi.
Euractiv’in ulaştığı AB diplomatlarına göre ise aralarında Hırvatistan, Almanya, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Danimarka, Çekya, Romanya, Polonya ve Baltık ülkelerinin de bulunduğu pek çok ülke hızlı bir anlaşmaya varılmasından ve teklife oldukça iddialı bir rakam eklenmesinden yana.
Planın perşembe günü (20 Mart) Brüksel’de yapılacak bir zirvede AB liderleri tarafından tartışılacağı fakat nihai kararın bu hafta içinde alınmasının mümkün olmadığı belirtildi.
Girişimin ilerleyebilmesi için katılım ve katkıların nasıl hesaplanacağına ilişkin kilit sorular devam ediyor. Olası bir çözüm, 27 AB ülkesinin rızasına dayalı bir mali araç yerine, gelecekteki fona ayni ve nakdi katkılar için bir ‘istekliler koalisyonu’ aramak olacak. Böylece Macaristan ve Slovakya gibi ülkelerin de vetosunun bertaraf edilmesi umuluyor.
Kallas’ın planı Norveç, Birleşik Krallık ya da Türkiye gibi AB üyesi olmayan ülkelerin de fona dâhil edilmesine imkân tanıyor ama bu ülkelerin hangi koşullar altında fona dâhil edileceği henüz netlik kazanmış değil.
Daha da zor olan konular ise her bir katılımcı ülkenin katkısının nasıl hesaplanacağı ile ilgili. Son teklife göre katkılar, ülkelerin “iktisadi ağırlıklarına” göre bağışta bulunmalarını sağlayacak temel bir gösterge olarak gayri safi milli gelir (GSMG) kullanılarak belirlenecek.
Bu durum, Ukrayna’ya yardım konusunda çoğu zaman iktisadi ağırlıklarının üzerinde yardımda bulunan küçük AB üye ülkelerinin büyük çoğunluğu tarafından adil olarak görülürken, Fransa, İtalya ve İspanya gibi daha büyük ülkeler bu konuda isteksiz davranıyor.
Fakat bir AB diplomatı, bu ağırlıklandırmanın kuzey ve doğu Avrupa ülkelerinden daha az katkıda bulunan ülkeleri “adil paylarını” vermeye zorlayacağını söyledi.
Bir başka anlaşmazlık noktası da taahhütlerin muhasebeleştirilmesi. Son teklife göre, “24 Şubat 2025’ten bu yana sağlanan ayni destek” fona eklenen rakamda dikkate alınacak, fakat bazı AB diplomatları ülkelerin aynı miktarı iki kez (bir kez ulusal ve bir kez de AB düzeyindeki fonun bir parçası olarak) taahhüt etmeleri konusunu gündeme getirdi.
Bir başka AB diplomatı, “[Kallas’ın] girişimi zihni yapılandırmaya ve odaklanmaya yardımcı oluyor ve çifte sayma ya da saymama konusundaki tüm konuşmalar (…) kedinin siyah mı yoksa beyaz mı [paranın taze olup olmadığı] ile ilgili bir sorudur,” dedi.
Ukrayna’ya gelecekte verilecek güvenlik garantilerinin, örneğin ateşkesin sahada botlarla denetlenmesi gibi, bu yıl gerçekleşmesi halinde nasıl hesaba katılacağı belirsizliğini koruyor.
AB üye ülkeleri ayrıca Rusya’nın dondurulan varlıklarından elde edilen 18 milyar avroluk kârın nasıl hesaba katılacağı konusunun da açıklığa kavuşturulmasını istediler.
Avrupa
Merz ikinci turda Alman Şansölyesi seçildi

Federal Meclis’te yapılan ilk oylamada yeterli sayıya ulaşamayan Friedrich Merz, ikinci tur oylamada Alman Şansölyesi seçildi.
Sabah saatlerinde yapılan ilk tur oylamada Merz 310 oyda kalarak gerekli 316 oya ulaşamamış ve bir ilke imza atarak tarihe geçmişti.
İkinci turdaki oylamada Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) lideri 325 oy alarak Şansölye seçildi.
Merz, “Güveniniz için teşekkür ederim ve seçimi kabul ediyorum,” diye konuştu.
Bir sonraki adımda, Federal Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Bellevue Sarayı’nda Merz’e atama belgesini teslim edecek. Böylece Merz, yasal olarak da Federal Şansölye olacak.
Ardından CDU’lu siyasetçi Bundestag’a geri dönerek yemin törenine katılacak. 17 federal bakanın yemin töreni de bugün gerçekleştirilecek.
CDU’nun Bavyera’daki kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ve koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile birlikte müstakbel hükümetin mecliste toplam 328 sandalyesi bulunmasına rağmen Merz’in ilk turda seçilmemesi kriz endişelerini artırmıştı.
CDU/CSU ile SPD arasında imzalanan koalisyon anlaşması, Hıristiyan Demokratlar arasında sosyal demokratlara fazla taviz vermekle eleştiriliyordu.
Merz’in ilk turda seçilememesinin ardından muhalefet partilerinden de koalisyona eleştiriler arttı. FDP’li Avrupa Parlamentosu milletvekili Marie-Agnes Strack-Zimmermann, SPD ve CDU/CSU’da “liderlik eksikliği” olduğunu ileri sürdü.
Strack-Zimmermann, Bluesky’de, seçim başarısızlığının “tesadüf” olmadığını, “siyasi naifliğin” sonucu olduğunu yazdı ve “Bu durum, bu liderlerin yakında parti politikası taktiklerinin çok ötesine geçen kararlar almak zorunda kalacaklarını düşünürsek daha da endişe verici,” diye ekledi.
Avrupa
Tusk: Avrupa 1945’teki gibi seferber olmalı

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’yı yenmek için gösterdiği kararlılık ve cesareti şimdi de Rusya’ya karşı göstermesi gerektiğini savundu.
Polonya lideri, Hollanda’nın yıllık kurtuluş töreninde konuştu. Wageningen’de Hollanda Başbakanı Dick Schoof ile birlikte yaptığı ortak açıklamada, Hitler’in Avrupa’yı işgalini Ukrayna’da devam eden çatışmayla karşılaştırdı.
Tusk, “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının gölgesinde, Üçüncü Reich’a karşı kazandığımız zaferin yıldönümünü kutladığımız üçüncü yıl. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra savaş ve yıkım tüm korkunçluğuyla geri döndü. 24 Şubat 2022’den bu yana, bu suç niteliğindeki saldırının neredeyse her günü bunun kanıtıdır. İnsanların öldürüldüğü yerlerin listesi giderek uzamaktadır,” dedi.
“Avrupa’nın kaygısız rahatlığı ve neşeli kaygısızlığının zamanı sona erdi,” uyarısında bulunan Tusk, Kıtanın “temel değerleri ve güvenliği etrafında seferberlik zamanı” olduğunu savundu.
5 Mayıs 1945’te Wageningen’de, Hollanda’da konuşlanmış Alman kuvvetleri Kanadalı General Charles Foulkes’e teslim olmuştu.
Öte yandan tören sırasında sahneye atılan küçük bir sis bombası paniğe neden oldu ve Tusk ve Schoof geçici olarak sahneden uzaklaştırıldı. Daha önce, Filistin yanlısı bir gösterici Savunma Bakanı Brekelmans’ın konuşmasını kesmeye çalışmıştı.
Avrupa
Alman Silahlı Kuvvetleri, orduyu yeni teknolojilerle donatmak istiyor

Alman Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr), yeni Amerikan yönetiminin izinden giderek silahlanma çabalarını yapay zeka gibi yeni teknolojilere yöneltmek istiyor.
Yeni federal hükümet, özellikle yüksek teknoloji projelerine odaklanarak yeni silahlanma projelerine mümkün olan en kısa sürede karar vermek durumunda.
Bu talep, Bundeswehr ve silah sanayisinin bazı kesimleri, özellikle askeri ekipman odaklı genç startup’lar tarafından destekleniyor.
Örneğin, Alman Silahlı Kuvvetleri, yüzlerce uydudan oluşan ve maliyeti 10 milyar avroya ulaşabilecek bir uydu filosunun satın alınmasını talep ediyor.
Ayrıca, silahlı kuvvetler, düşman sinyal bozucularının devre dışı bırakamayacağı yapay zeka (AI) ile kontrol edilen kamikaze insansız hava araçları (İHA) da dahil olmak üzere insansız araçların satın alınma sürecini başlattı.
AI kamikaze dronlar: Alman startup’ları Silikon Vadisi finanse ediyor
Yeni federal hükümet tarafından finanse edilecek ilk tedarik projelerinden biri, Alman silahlı kuvvetlerinin savaş dronlarıyla donatılması olacak.
Alman medyasında yer alan haberlere göre Berlin, Münih merkezli iki startup olan Helsing ve Stark Defence’den dron satın almayı planlıyor.
Eski askeri pilot Florian Seibel tarafından 2024 yılında kurulan Stark Defence, menzili 100 kilometreye kadar olan savaş dronları üretiyor. Kendi açıklamalarına göre, şirket yalnızca Alman tedarikçilerden gelen bileşenleri kullanıyor; fakat, finansmanı, ABD’li risk sermayesi şirketi Sequoia ve ABD’nin sağcı teknoloji milyarderi ve ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in akıl hocası Peter Thiel tarafından sağlanıyor.
2021 yılında kurulan ve başlangıçta tanklar, denizaltılar ve savaş uçakları için yapay zeka (AI) üretimine odaklanan Helsing, esas olarak patlayıcı yüklerini kullanıp hedefe çarparak onu yok eden kamikaze insansız hava araçları üretiyor.
HX-2 model insansız hava araçları, yapay zeka tarafından otonom olarak kontrol ediliyor ve hedef girildikten sonra harici kontrol olmadan 100 kilometreye kadar uzaklıktaki bir hedefe ulaşabiliyor. Bu, dronların sinyal bozucularla durdurulamayacağı anlamına geliyor.
Helsing şu anda bu dronlardan ayda yaklaşık 1.000 adet üretiyor ve 6.000 adedi Ukrayna’ya teslim edilecek.
NATO’nın doğu sınırına ‘dron duvarı’ planı
Helsing, NATO’nun doğu sınırında bir “dron duvarı” inşa etme planlarıyla bağlantılı olarak da iddialı hedefler peşinde.
Haberlere göre, şirket 2024 yılında Litvanya sınırında sensörler ve insansız hava araçlarından oluşan bir gözetleme sistemi kurmak için 40 milyon avroluk bir sözleşme imzaladı.
Bu projeden elde edilen deneyim, Helsing’in kurucu ortağı Gundbert Scherf’in, NATO’nun dış sınırlarının uydu gözetlemesi temelinde kurulması ve herhangi bir saldırıya karşı savunma amacıyla keşif odaklı insansız hava araçları ve çok sayıda intihar insansız hava aracı içermesi gerektiğini söylediği “insansız hava aracı duvarı” için kullanılabilir. Helsing’in HX-2 modeli, bu amaç için olası bir aday.
Helsing, Almanya’da şimdiye kadar olumlu medya tepkileri aldı, fakat son zamanlarda Bloomberg tarafından eleştirel bir incelemeye tabi tutuldu. Analize göre, Helsing ürünlerini kullanan Ukraynalı askeri personel, Alman insansız hava araçlarının bazı rakip modellere göre kalite açısından daha düşük ve aynı zamanda önemli ölçüde pahalı olduğunu düşünüyor.
Helsing’in “son derece iyi bağlantıları” olduğu düşünülüyor: Şirketin kurucu ortağı Scherf, eski bir McKinsey çalışanı, 2014-2016 yılları arasında Ursula von der Leyen’in Savunma Bakanlığında “Stratejik Silahlanma Kontrol Sorumlusu” olarak görev yaptı.
Daha sonra bir Bundestag soruşturma komitesi, o dönemde aktif olan McKinsey ağlarını inceledi.
Pentagon’da reform planı: Askerleri teknobüyücülere dönüştürmek
Askeri girişimlerin kalesi Münih
Askeri kullanım amaçlı robotlar veya yapay zeka üreten diğer girişimler de yakın gelecekte Savunma Bakanlığından sipariş almayı umuyor.
Bunlar arasında dron savunma uzmanı Alpine Eagles ve otonom kara sistemleri geliştiren ve şu anda Ukrayna’da bir şirket kuran Arx Robotics bulunuyor. Helsing ve Stark Defense gibi, her ikisi de Münih’te bulunuyor.
McKinsey’in askeri uzmanı Jakob Stöber, “Bavyera havacılık endüstrisine yakınlık, Münih Teknik Üniversitesi ve Federal Silahlı Kuvvetler Üniversitesi gibi kurumlardan gelen yüksek nitelikli yetenekler” ve “hedefli girişim desteği”nin “bu alandaki yenilikçiliği özellikle desteklediğini” söylüyor.
Sektör uzmanları, Münih’teki Federal Silahlı Kuvvetler Üniversitesindeki İnovasyon Merkezini de övüyor. Merkezin kendi açıklamalarına göre, bu merkez “dijitalleşme ve teknoloji araştırmalarının sonuçlarını derin teknoloji yan şirketlerine aktarmak” ve “inkübatör ve hızlandırıcı programlarda erken aşamadaki startup’ları pazar girişine hazırlamak” amacıyla hizmet veriyor.
AB’nin savunma startup’ları konusunda ABD ile arasındaki finansman açığının azalması, Alman şirketleri için büyük bir avantaj oluşturuyor: 2017’den 2020’ye kadar Avrupa’ya sadece 310 milyon dolar yatırım yapılırken, ABD’de bu rakam 1,5 milyar dolardı. 2014’ten 2024’e kadar ise Avrupa’da bu rakam 2,2 milyar dolar, ABD’de ise 5,4 milyar dolar oldu.
Uydu takımyıldızları: Alman ‘Starlink’i kurma hedefi
Alman Silahlı Kuvvetleri, askeri kullanım amaçlı insansız hava araçları, savaş robotları ve yapay zeka alımının yanı sıra yeni uyduların satın alınmasını da görüşüyor.
Şu anda, Avrupa’daki NATO ülkeleri askeri kullanım için sadece 46 uyduya sahipken, ABD’de bu sayı 171.
46 Avrupa uydusunun 10’u Bundeswehr’e ait fakat bunlardan ikisi (Bremen merkezli OHB tarafından 2023’ün sonunda uzaya fırlatılan iki SARah keşif uydusu) çalışmaz durumda.
Handelsblatt gazetesinde yer alan bir habere göre, artık tam bir uydu konstellasyonu inşa edilecek; yani iletişim veya keşif işlevlerine sahip birkaç yüz ayrı uydudan oluşan bir ağdan söz ediliyor.
Bir uydu konstellasyonunun maliyetinin 10 milyar avroya kadar çıkacağı tahmin ediliyor ve birkaç konstellasyonun satın alınması da ihtimal dışı değil.
Haberlere göre, plan, yeni hükümetin kurulmasının ardından projeyi bütçeye dahil etmek. Siyasi olarak tartışmalı olan nokta, projenin muhtemelen Komisyon’un aralık ayında resmi olarak başlattığı ve uzaya bir veya daha fazla uydu konstellasyonu yerleştirmeyi amaçlayan IRIS2 projesinden ayrılması. Ortak proje şimdi ulusal proje ile değiştirilebilir.
Hamamböceği ordusu
Ulusal bir uydu konstellasyonunun tüm Alman uzay sektörü için, özellikle de şu anda “zayıf ticari uydu işinden” muzdarip yeni uzay şirketleri için fırsatlar sunduğu söylenirken, diğer örnekler gelecekteki yüksek teknolojili savaşların sadece uydular, insansız hava araçları, robotlar ve diğer temel olarak tanıdık askeri teçhizatla sınırlı kalmayacağını gösteriyor.
Örneğin, Kassel’deki startup Biotactics’in bir hamamböceği ordusu kurmayı planladığı bildiriliyor. Haberlere göre, hamamböcekleri elektronik impulslar kullanılarak “oyuncak arabalar gibi” uzaktan kontrol edilecek.
Pentagon’un bu konuyu onlarca yıldır araştırdığı söyleniyor; böceklere impulsları almak için minik elektromekanik sistemler implante edilecek. Amaç, bunları gözetleme amaçlı kullanmak.
Geçen yıl, başka haberlere göre, Singapur’daki uzmanlar ilk kez “sırtlarına bağlanan minik bilgisayarlar yardımıyla 20 hamamböceğinden oluşan bir grubu uzaktan kontrol etmeyi ve onları engebeli arazide birlikte manevra ettirmeyi” başardılar. Biotactics henüz bir atılım yapamadı, fakat haberlere göre “yatırımcılar şimdiden sıraya girdi.”
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
Şin-Bet Direktörü’nün yeminli beyanı ne anlama geliyor?
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de çöküş sürüyor: Dow, 1932’den bu yana en kötü nisan ayını yaşıyor
-
Diplomasi2 hafta önce
Çin’in ABD’den enerji ithalatındaki düşüş Rusya’ya kapı açtı
-
Avrupa2 hafta önce
Alman eyaletleri silahlanma yarışına son sürat dahil oluyor
-
Ortadoğu2 hafta önce
ABD’den Suriye’ye “İran” baskısı: DMO terör örgütü ilan edilsin
-
Avrupa2 hafta önce
Orbán’ın vetoları AB’yi 7. maddeye itiyor
-
Avrupa2 hafta önce
Trump’ın tarifeleri Avrupa’da serbest ticaret yanlısı ülkeleri güçlendiriyor