Bizi Takip Edin

Amerika

ABD’nin Elon Musk sorunu

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Silikon Vadisi ile karmaşık ilişkilere sahip SpaceX kurucusu ve Twitter (şu anda X) sahibi Elon Musk’ın ‘devlet içinde devlet’ olduğuna ilişkin şikayetler artıyor.

New Yorker’dan Ronan Farrow’un ‘Elon Musk’ın Gölge Saltanatı’ başlıklı makalesinde, ABD yönetiminin Musk’ın ‘kaprisleri’ olarak nitelendirilebilecek tavırlarından hayli rahatsız olduğu fakat Pentagon ve NASA’nın Musk’a bağımlılığı nedeniyle bu rahatsızlığın üzerine gidemediği anlatılıyor.

Özellikle Ukrayna savaşı ve Starlink uydularının Kiev’in hizmetine verilmesi söz konusu olduğunda bu bağımlılık daha ciddi bir hal alıyor. Farrow, geçen Ekim ayında Ukrayna hakkındaki bir hikayeyi aktarıyor. O zamanlar Pentagon’da Politikadan Sorumlu Savunma Bakanlığı Müsteşarı olan Colin Kahl, Paris’teki bir otel odasında Elon Musk ile telefonda görüşmüştü. Kahl, Musk’ın ‘teknik olarak bir diplomat ya da devlet adamı’ olmadığını kabul ediyordu, ama ‘bu konudaki etkisi göz önüne alındığında’ ona bir diplomat ya da devlet adamı gibi davranmanın önemli olduğunu hissettiğini belirtiyor.

Ukrayna ordusunun bağlantısını kesti

Musk’ın uzay şirketi SpaceX, aylardır Ukrayna genelinde internet erişimi sağlayarak Kiev güçlerinin saldırı planlamasına ve kendilerini savunmasına olanak tanıyor. Fakat o dönemde Ukrayna ordusu, Rusya’nın elindeki ‘tartışmalı bölgelere’ girdiklerinde bağlantılarının kesildiğini gördüler. Dahası, SpaceX kısa süre önce Pentagon’a bir ültimatom vermişti. Şirket, Ukrayna’da yıllık 400 milyon dolar civarında olduğunu hesapladığı maliyet üstlenilmezse, erişimi kesecekti.

Farrow’a konuşan üst düzey savunma yetkilisi, “Biraz paniklemeye başladık. [Musk] her an erişimi kapatabilirdi. Ve bunun Ukraynalılar için gerçek bir operasyonel etkisi olur,” dedi.

Silikon Vadisi’ndeki Ukraynalı göçmenlerin bağışları, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve Avrupa hükümetleriyle yapılan sözleşmeler ve SpaceX’in pro bono [bedelsiz] katkıları binlerce Starlink ünitesinin Ukrayna’ya transferini sağladı. Ukrayna’nın sinyal birliklerinde görev yapan ve cephede Starlink erişiminin sağlanmasından sorumlu olan ve isminin sadece Mykola olarak açıklanmasını isteyen bir asker, New Yorker’a, “Bu, savaş alanındaki iletişimin temel omurgasıdır,” dedi.

Pentagon’a ‘maliyeti üstlenme’ çağrısı

İddiaya göre başlangıçta Musk, Ukrayna’nın dijital dönüşümden sorumlu bakanı Mıhaylo Fedorov’un sahadaki ekipmanların fotoğraflarını tweetlemesine cesaret verici bir yanıt vererek Ukrayna’ya kayıtsız şartsız destek verdi. Fakat savaş ilerledikçe SpaceX maliyet konusunda tereddüt etmeye başladı. SpaceX’in hükümet satış direktörü geçtiğimiz Eylül ayında Pentagon’a gönderdiği bir mektupta, “Ukrayna’ya daha fazla terminal bağışlayacak ya da mevcut terminalleri belirsiz bir süre için finanse edecek durumda değiliz,” diyordu.

Benzer dönemde Musk da Ukrayna savaşına ilişkin kuşkularını dile getirmeye başladı. Aspen’de iş ve siyaset dünyasından isimlerin katıldığı bir konferansta Musk, “Putin barış istiyor, Putin ile barış görüşmeleri yapmalıyız,” diyordu. Bir hafta sonra Musk, Ukrayna’nın sınırlarının yeniden çizilmesi için yeni referandumlar yapılmasını ve Kırım’ın kontrolünün Rusya’ya verilmesini öngören kendi barış planını tweetledi. Musk daha sonraki tweetlerinde Rusya lehine bir sonucu kaçınılmaz olarak nitelendirdi ve bazılarının ‘Rusya’yı tercih ettiğini’ savunduğu doğu Ukrayna bölgelerini vurgulayan haritalar ekledi.

Musk ayrıca Twitter takipçilerine plan hakkında anket yaptı. Milyonlarca kişi yanıt verdi ve yaklaşık yüzde altmışı öneriyi reddetti.

Makalede görüşlerine yer verilen Ukrayna ordusundan bir sinyal uzmanı, askerlerin Rusya’ya bağlanan Donetsk, Lugansk, Herson, Zaporijya gibi bölgelere girdikleri anda Starlink bağlantılarının kesildiğini ileri sürüyor. Amerikalı ve Ukraynalı yetkililer, SpaceX’in erişim alanlarını ‘kordon altına alarak’ coğrafi sınırlama yoluyla bağlantıyı kestiğine inandıklarını söylüyorlar.

Joe Biden’ın Elon Musk sancısı

SpaceX diğer savunma sanayii tekelleri gibi değil

Üst düzey bir savunma yetkilisi, bu konuda ne yapabileceklerini anlamak için bakanlık içinde bir dizi toplantı yaptıklarını itiraf ediyor. Ona göre Musk’ın rolü, hükümetin aracı rolü gibi ‘alışılmadık zorluklar’ ortaya çıkarıyordu. Yetkili, “Onu sözleşmeyi ihlal etmekle falan suçlayamayız. Pentagon’un SpaceX ile sözleşmeye dayalı bir anlaşmaya varması gerekecekti ki en azından Musk bir sabah uyanıp artık bunu yapmak istemediğine karar veremesin,” ifadelerini kullanıyor.

Normalde bu tip bir müzakere Pentagon’un satın alma departmanı tarafından yürütülüyor. Fakat New Yorker’a göre Musk, Boeing, Lockheed ya da diğer savunma sanayi devleri türü bir satıcıdan daha fazlası haline gelmiş durumda. Farrow’un aktardığına göre, Musk’la Paris’ten telefonda görüşen Kahl ‘saygılıydı.’ Görüşmenin gizli olmayan konuşma notlarına göre, Musk’a Ukrayna’daki çabaları için teşekkür etti, katlandığı yüksek maliyetleri kabul etti ve bir sözleşme tasarlamak için birkaç hafta rica etti.

Kahl’a göre Musk hemen ikna olmamıştı: “Benim çıkarımım, Starlink’in katılımının Rusya’da giderek Ukrayna’nın savaş çabalarını desteklediği şeklinde algılanmasından tedirgin olduğu ve Rusya’nın endişelerini yatıştırmanın bir yolunu aradığı yönündeydi.”

Bakanlık ile SpaceX anlaştı

Pentagon yetkililerini ‘dehşete düşüren’ Musk, Putin ile şahsen konuştuğunu açıkladı. Farrow’a konuşan bir başka kişi de Musk’ın Rusya yanlısı barış planını tweetlemeden önceki haftalarda da aynı iddiada bulunduğunu ve Kremlin ile istişarelerinin ‘düzenli olduğunu’ söylediğini aktardı. Musk daha sonra Putin ile Ukrayna hakkında konuştuğunu inkar etti.

On beş dakikalık görüşmenin ardından Musk Pentagon’a daha fazla zaman vermeyi kabul etti. Ayrıca, kamuoyundan gelen tepkiler üzerine ve bariz bir kızgınlıkla, hizmeti kesme tehditlerini geri çekti. “Canı cehenneme,” diye tweet atıyordu, “Starlink hala para kaybediyor ve diğer şirketler vergi mükelleflerinin milyarlarca dolarını alıyor olsa da, biz Ukrayna hükümetini ücretsiz olarak finanse etmeye devam edeceğiz.” Nihayetinde Haziran ayında Savunma Bakanlığı, SpaceX ile bir anlaşmaya vardığını duyuruyordu.

Elon Musk’tan yapay zeka araştırmalarını durdurma çağrısı

ABD’nin Musk’a bağımlı olduğu alanlar

ABD hükümetinin birçok alanda Elon Musk’ın şirketlerine bağımlı olduğu bir sır değil.

SpaceX şu anda NASA’nın ABD topraklarından uzaya mürettebat taşımasının tek aracı ve bu durum en az bir yıl daha devam edecek. Birçok yetkili NASA’nın temel hizmetler için SpaceX’e bel bağlamasından endişe duyduklarını söylüyor. Eski NASA Başkanı Jim Bridenstine, “Devlet tekelinden daha kötü tek bir şey vardır. O da hükümetin bağımlı olduğu özel bir tekeldir. Tüm yumurtalarımızı tek bir sepete koyduğumuzdan endişe ediyorum ve bu sepet de SpaceX sepeti,” diyor.

Öte yandan, bazı yetkililer, şirketle ilgili gerginliklere rağmen, bunun hükümet bürokrasilerini ‘daha kıvrak hale getirdiğini’ öne sürüyor. NASA’nın uzay operasyonlarından sorumlu yönetici yardımcısı Kenneth Bowersox, “SpaceX ve NASA birlikte çalıştığında, optimum hıza daha yakın çalışıyoruz,” iddiasında bulunuyor.

Bunun yanı sıra, hükümetin otomobil endüstrisini elektrikli otomobillere yönlendirme planı, ABD otoyolları boyunca şarj istasyonlarına erişimin artırılmasını gerektiriyor. Tesla, ülkenin büyük bir bölümünü kendi özel şarj istasyonlarıyla doldurdu ve Biden yönetimi, Musk’ın hoşlanmadığı evrensel şarj standardı düzenlemesini gevşetti. Tesla, istasyonlarını diğer şarj standardıyla uyumlu hale getirdiği sürece milyarlarca dolar sübvansiyon almaya hak kazandı.

Son yirmi yılda Musk, onlarca yıllık özelleştirmelerin ve altyapı yatırımlarının geri çekilmesinin ardından devletin geri çekildiği kritik alanlarda iş fırsatları yaratmayı başardı. New Yorker’a konuşlan NASA, Savunma Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Federal Havacılık İdaresi ve Mesleki Güvenlik ve Sağlık İdaresinden mevcut ve eski yetkililer, Musk’ın etkisinin işlerinde ‘kaçınılmaz hale geldiğini’ söylüyor ve birçoğu artık ona bir tür ‘seçilmemiş yetkili’ gibi davrandıklarını vurguluyor.

New Yorker muhabiri daha da ileri giderek şunları yazdı: “Bir Pentagon sözcüsü, Musk’ı Ukrayna’daki rolüyle ilgili sorularımdan haberdar ettiğini ve ancak Musk’ın izniyle konuyla ilgili bir yetkiliyle röportaj yapabileceğini söyledi. Bana, ‘Elon isterse sizinle konuşuruz,’ dedi.”

Geçen yıl bir podcast röportajında Musk’a Amerikan hükümetinden daha fazla etkiye sahip olup olmadığı sorulduğunda, cevabı “Bazı açılardan [evet],” olmuştu. Musk ile birlikte PayPal’ı kuran Reid Hoffman, Musk’ın tutumunun, ‘14. Louis gibi: ‘L’état, c’est moi [Devlet benim]’ olduğunu ileri sürüyor.

Çin ile ilişkiler

Elon Musk ve Tesla’nın Çin’deki yatırımları da ABD yönetiminin başını ağrıtıyor. Musk, Ukrayna’ya verdiği Starlink desteğinin Pekin tarafından hoş karşılanmadığını itiraf etmişti.

Musk kısa süre önce Financial Times’a (FT) Pekin’in Kiev’e internet hizmeti sağlama kararını onaylamadığını söylemiş ve benzer teknolojiyi Çin’de kullanmayacağına dair güvence istediğini aktarmıştı. Aynı röportajda, Çin’in Tayvan üzerinde kontrol sağlama çabalarına ilişkin sorulara da başka bir barış planı ortaya atarak yanıt vermişti. Musk, Tayvan’ın, ‘ortaklaşa kontrol edilen’ bir idari bölge haline gelebileceğini öne sürmüştü.

Bu bahar Pekin’e yaptığı bir gezi sırasında Musk, Reuters’ın ‘dalkavukluk ve ziyafetler’ olarak özetlediği bir şekilde karşılanmıştı. Musk aralarında Çin Dışişleri Bakanının da bulunduğu üst düzey yetkililerle bir araya gelmişti.

Pentagon, Silikon Vadisini kıskaca aldı: Sermaye, savunma sanayisine akıyor

Musk’ın yüksek yerlerdeki tanıdıkları

Bununla birlikte, ünlü milyarderin Amerikan müesses nizamı içinde, özellikle de Pentagon’da iyi ilişkilere sahip olmaya devam ettiği görülüyor.

Örneğin Musk aralarında Genelkurmay Başkanı General Mark Milley’in de bulunduğu bazı yetkililerle hayli yakın. Milley New Yorker’a, birkaç yıl önce Milley’in Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde tanıştıklarından beri savaşta teknoloji uygulamaları-yapay zeka, elektrikli araçlar ve otonom makineler üzerine konuştuklarını söyledi. Ona göre Musk, “Savaşın karakterindeki temel değişim ve ABD ordusunun modernizasyonu konusundaki düşüncelerimi şekillendirmeme yardımcı olan bir içgörüye sahip.” Dahası, Milley’e göre, Starlink tartışmaları sırasında Musk tavsiye almak için onu aradı.

Fakat Musk’ın Pentagon üzerindeki etkisinden şikayet edenler de yok değil. Bir Pentagon yetkilisi, “Elon’un bu şirketi yönettiği ve kendi kontrolü altında özel bir işletme olduğu bir dünyada yaşarken, onun lütfuyla geçiniyoruz. Bu berbat bir şey,” diyor.

Amerika

İran’a saldırı ile birlikte MAGA büyük ölçüde hizaya girdi

Yayınlanma

Donald Trump’ın cumartesi gecesi İran’ı bombaladığını duyurması, askeri harekata şüpheyle yaklaşan MAGA Cumhuriyetçilerinin Başkan’ın arkasında dizilmesine yol açtı.

İran’a yönelik saldırı olasılığı, “Amerika’yı Yeniden Büyük Yap” (MAGA) koalisyonu içinde günlerce süren iç çekişmelere yol açmıştı fakat Başkan, ABD’nin İran’ı bombaladığını duyurduktan sonra, birçok Cumhuriyetçi eleştirmen saldırıları “sınırlı bir eylem” olarak alkışladı.

İran’a saldırı olasılığı, ABD’nin rejim değişikliğine yardım etmesi için baskı yapan Cumhuriyetçiler ile tam ölçekli bir savaşın Trump’ın “Önce Amerika” yaklaşımına ihanet edeceği uyarısında bulunan izolasyonist sesler arasında tartışma başlatmıştı.

‘Mükemmel bir cerrahi saldırı’

Örneğin Muhafazakâr aktivist ve Cumhuriyetçi savaş şahinlerini sık sık eleştiren Charlie Kirk X’te yaptığı açıklamada, İran’ın Trump’a “başka seçenek bırakmadığını” öne sürdü ve “On yıldır İran’ın asla nükleer silaha sahip olmayacağı konusunda kararlıydı. İran, bomba peşinde diplomasiyi terk etmeye karar verdi. Bu, mükemmel bir şekilde gerçekleştirilmiş cerrahi bir saldırıdır. Başkan Trump, ihtiyatlı ve kararlı bir şekilde hareket etti,” dedi.

Trump’ın bir dönem başsavcı adayı olan ve Orta Doğu’daki çatışmanın ABD için uzun süreli bir savaşa dönüşeceği konusunda uyarıda bulunan eski Florida milletvekili Matt Gaetz, X’te yaptığı açıklamada, Başkanın saldırısının “mutlaka daha büyük bir çatışmanın habercisi” olmadığını ileri sürdü ve bombardımanı, Trump’ın ilk döneminde Kasım Süleymani’ye düzenlediği suikaste benzetti.

Ne var ki bazı Cumhuriyetçiler, Fordo nükleer tesisinin bombalanmasının tehditleri sona erdireceğinden şüphe ediyor. Bu isimlerin arasında Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi üyesi Senatör Tim Sheehy de vardı.

Fakat saldırılardan sonra Sheehy, cumartesi günkü askeri harekatı “doğru karar” olarak nitelendirdi.

Senatör, “Karşı çıkanlara şunu söylemek istiyorum: Bu bir savaşın başlangıcı değil, sonu. İran 46 yıldır Amerika ile savaş halinde. İran halkı ayaklanmalı ve bu katil rejime son vermelidir,” dedi.

Senatonun en “şahin” Cumhuriyetçilerinden Lindsey Graham de bombardımanın “doğru karar” olduğunu ve “rejimin bunu hak ettiğini” söyledi.

Bazı şahin Cumhuriyetçiler, saldırılardan önce Trump’ın, İran’ın Orta Doğu’daki Amerikan üslerine ve müttefiklerine karşı olası misillemelerine rağmen, İran’ın nükleer programını geri püskürtmek için “tarihi bir fırsatı” olduğunu savunuyordu.

Örneğin Senato İstihbarat Komitesi Başkanı Tom Cotton, “İran, 46 yıldır Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı bir terör savaşı yürütüyor. İran’ın nükleer silaha sahip olmasına asla izin veremeyiz. Cesur askerlerimize Tanrı yardımcımız olsun. Başkan Trump doğru kararı verdi ve Ayetullahlar, Amerikalılara saldırmamaları yönündeki uyarısını hatırlamalıdır,” dedi.

‘MAGA’ iç savaşında yeni cephe: İran

Bannon, Trump ile yemekteyken saldırı kararı çoktan verilmişti

Yine de saldırı, bazı “MAGA izolasyoncularını” rahatsız etti. ABD’nin askeri müdahalesine karşı temkinli olan MAGA ideolğu Steve Bannon, Başkanın açıklamayı yaptığı sırada kendi programında canlı yayın yapıyordu.

Bannon, Trump’ın cumartesi akşamı yaptığı konuşmada “MAGA’ya seslenerek” İran’a saldırmayı neden tercih ettiğini açıklaması gerektiğini savundu.

ABC‘de yer alan habere göre, perşembe günü (19 Haziran) Trump ve  Bannon öğle yemeği için masaya oturduklarında, başkan ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine nasıl saldırılacağına dair bir planı çoktan onaylamıştı.

Öğle yemeğinden önce başkanla telefonda görüşen Bannon, kendisine yakın birkaç kişiye göre, tüm bunların kötü bir fikir olduğunu düşünüyordu.

Kaynaklara göre, Trump ile önceden planlanmış öğle yemeği için Beyaz Saray’a geldiğinde, belirli konuşma konuları hazırlamıştı: “İsrail istihbaratına güvenilemez” ve “sığınak delici bomba planlandığı gibi çalışmayabilir.”

Bannon ayrıca İran’ın misilleme yapması halinde, Orta Doğu’daki ABD askerleri, özellikle Irak’taki 2.500 askerin maruz kalacağı kesin riskin de net olmadığını savunuyordu.

Bannon, Fox News’e savaş açtı

Bannon, İran’ın bombalanmasına karşı tutumunu Fox News‘e karşı şiddetli bir meydan okumaya dönüştürdü. Bannon, cuma günkü programına savaş yanlısı seslerin bir montajıyla başladı ve izleyicilerine “kafalarının patlayacağını” vaat etti.

Bannon ve konukları, Fox News‘i defalarca “propaganda” yapmakla suçladı. Bannon, pazar günü Semafor‘a verdiği demeçte, “Sağcılar şu anda hoş olmayan bir gerçekle, büyük bir maskenin düşmesiyle karşı karşıya: Murdochlar Amerika’nın çıkarlarını ön planda tutmuyor,” dedi.

Fox’un yabancı bir güçle olan ilişkisi hakkında kapsamlı bir FARA (Yabancı Acentalar Soruşturma Yasası) soruşturması yapılması gerektiğini savunan Bannon, “izleyicileri yaşlılar, 70 yaş ve üstü insanlar” olduğunu ve Fox’un “aktivist bir tabanı olmadığı için etkisi olmadığını” da sözlerine ekledi.

Cumhuriyetçi Kongre üyelerinden ‘anayasa’ uyarıları

Temsilci Thomas Massie ise Başkanın paylaşımının ardından X’te, “Bu anayasaya aykırı,” dedi. Kentucky temsilcisi, Trump ile çatışmış ve ABD’nin İran’a müdahalesini en yüksek sesle eleştiren Cumhuriyetçilerden biri.

Bu hafta Massie, birkaç Temsilciler Meclisi Demokratı ile birlikte, ABD’nin çatışmaya müdahalesini engellemek için bir Temsilciler Meclisi kararı sunmuştu.

Muhafazakâr Kongre üyesi Warren Davidson da, “Başkan Trump’ın kararı haklı çıkabilir, ama Anayasaya uygun bir gerekçe bulmak zor. Bu akşamki açıklamalarını sabırsızlıkla bekliyorum,” diye tweet attı.

Cumhuriyetçi Senatör Tim Kaine de Kongrenin onayı olmadan İran’a karşı harekete geçilmesini engellemek için kendi karar tasarısını oylamaya sunmayı planladı ve bunu bu hafta içinde gerçekleştirebilir.

Kaine, “Amerikan halkı, ABD’nin İran’a savaş açmasına ezici bir çoğunlukla karşıdır. İsrail Dışişleri Bakanı dün, İsrail’in bombardımanının İran’ın nükleer programını ‘en az 2 veya 3 yıl’ geriye attığını itiraf etti. Peki Trump’ı bugün bu kadar aceleci bir şekilde bombalamaya karar vermeye iten ne oldu? Korkunç bir karar,” dedi.

ABD’deki İran tartışması büyüyor

Sanders’tan ‘oligarşiye karşı mücadele’ kampanyası

Kendi İran yasasını zorlayan bağımsız Vermont Senatörü Bernie Sanders da Oklahoma’nın Tulsa kentinde düzenlediği “Oligarşiye Karşı Mücadele” turunda Trump’ın saldırısını sert bir şekilde eleştirdi.

Sanders, İran’a saldırmak için başkanın yasal yetkisini tutkuyla sorgularken, kalabalık yumruklarını havaya kaldırarak “Artık savaş yok” sloganları attı.

Sanders, “Az önce duyduğum bu haber sadece endişe verici değil, aynı zamanda anayasaya da aykırı. Hepiniz biliyorsunuz ki, bu ülkeyi savaşa sokabilecek tek kurum ABD Kongresidir. Başkanın bu hakkı yoktur,” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Amerika

Piyasalar İran’ı beklerken petrol fiyatları yükseldi

Yayınlanma

Petrol fiyatları, enerji piyasalarının ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik askeri saldırısını ve İran’ın cevabını beklerken pazar akşamı Başkan Donald Trump’ın göreve dönmesinden bu yana en yüksek seviyelere yükseldi.

ABD ham petrol vadeli işlemleri yüzde 6’nın üzerinde artışla varil başına 78 dolara yükseldi ve Trump’ın göreve başladığı 20 Ocak’taki fiyattan 1 doların üzerinde bir artış kaydetti.

Bu artış, Amerikan sürücülerin önümüzdeki hafta 4 Temmuz tatili için yola çıkmaya hazırlandığı bir dönemde benzin fiyatlarına da yansıyacak gibi görünüyor.

Trump, “enerji hakimiyeti” gündeminin bir parçası olarak tüketici enerji fiyatlarını düşürme vaadiyle seçim kampanyası yürütmüştü, fakat şu anda normal benzinin ortalama pompa fiyatı galon başına yaklaşık 3,22 dolar ile Trump’ın göreve başladığı zamanki fiyatın yaklaşık 10 sent üzerinde ve bu hafta da yükselme olasılığı var.

Petrol fiyatlarının şimdi ne kadar daha artacağı, Tahran’ın saldırılara nasıl tepki vereceğine bağlı. İran parlamentosu, dünyanın deniz yoluyla taşınan petrolünün dörtte birinin geçtiği Hürmüz Boğazını kapatma kararı aldı, şimdi dini lider Ali Hamaney’in kararı bekleniyor.

Böyle bir durumda bile, petrol piyasası üzerindeki etkisi, İran ve müttefiklerinin Hürmüz’den geçen petrol tankerlerini taciz etmekle yetinip yetinmeyeceklerine veya trafiği tamamen engellemek için tam ölçekli bir harekete geçip geçmeyeceklerine bağlı olacak.

Beyaz Saray’ın İran’a bombalamalar konusunda önceden bilgi verdiği ve başka saldırı olmayacağını söylediği yönündeki haberler, Trump yönetiminin tam ölçekli bir savaştan kaçınmaya çalıştığını ve petrol fiyatlarını kontrol altında tutmaya yardımcı olduğunu gösteriyor.

Enerji analistleri, Hürmüz Boğazındaki deniz trafiğinin kesintiye uğramasının petrol fiyatlarını varil başına 100 doların üzerine çıkarabileceğini söyledi.

Enerji ve jeopolitik analiz şirketi Rapidan Energy Group’un CEO’su Scott Modell, “Bu koreografi, her iki tarafın da bu krizi kontrol altına almak istediğini, kontrolünü kaybetmek istemediğini gösteriyor. İran’ın tepkisinin sahnelenmiş olacağını düşünüyoruz: ticari gemilere taciz, tankerlerin sembolik olarak ele geçirilmesi ve ABD askeri karakollarına sınırlı roket saldırıları gibi. Fakat Hürmüz Boğazındaki enerji akışını tamamen kesmek için tam ölçekli bir kampanya olmayacağını düşünüyoruz,” dedi.

Bazı piyasa analistleri, çatışmaların tırmanması durumunda bile ABD, Suudi Arabistan gibi OPEC ülkeleri ve diğer tedarikçilerin talebi karşılamak için yeterli ürüne sahip olacağına inanıyor.

Fakat diğerleri, fiyat artışının daha yeni başladığı konusunda uyarıyor. BCA Research analisti Roukaya Ibrahim bir notta, “Doğru, bu petrol piyasası dinamikleri, yatırımcıların petrol arzında şok yaşama olasılığının artmasını hesaba katarak daha yüksek bir risk primi eklediklerini gösteriyor. Fakat daha önemli soru, bu fiyatlandırmanın risk düzeyini yeterince yansıtıp yansıtmadığı. Bizim izlenimimiz, ham petrol fiyatları üzerindeki baskının yakın vadede yukarı yönlü olmaya devam edeceği yönünde,” dedi.

Okumaya Devam Et

Amerika

Trump’tan İran’da rejim değişikliği çağrısı

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın nükleer tesislerine yönelik büyük bir saldırının ardından ülkede rejim değişikliği ihtimalini gündeme getirdi. Trump, saldırıların İran’ın nükleer altyapısına “devasa zarar” verdiğini savundu.

ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin İran’ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirdiği saldırıların ardından Tahran’da rejim değişikliği ihtimalini dışlamadığını belirtti.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada, “Rejim değişikliği terimini kullanmak politik olarak doğru değil ama eğer mevcut İran rejimi İran’ı yeniden büyük yapamıyorsa, neden rejimi değiştirmeyelim? MIGA! (Yeniden Büyük İran)” ifadelerini kullandı.

Trump, uydu görüntülerine atıfta bulunarak, ABD’nin saldırıları sonucunda İran’ın nükleer altyapısının “devasa zarar” gördüğünü bildirdi. Saldırının başarısını vurgulayan Trump, “İmha etmek doğru terim! Tam isabet!” dedi.

Başkan ayrıca, operasyonu başarıyla tamamlayan B-2 bombardıman uçağı pilotlarının Missouri eyaletine güvenli bir şekilde indiğini de ekledi.

Nükleer tesislere yoğun bombardıman

22 Haziran’ı 23 Haziran’a bağlayan gece ABD Hava Kuvvetleri, İran’ın Natanz, Fordo ve İsfahan’daki nükleer tesislerine yönelik yoğun bir saldırı düzenledi.

Operasyonda, Amerikan B-2 uçaklarının en az altı adet 15 tonluk sığınak delici bomba attığı ve denizaltılardan yaklaşık 30 Tomahawk seyir füzesi fırlatıldığı belirtildi.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Başkanı Rafael Grossi, saldırıların İran’ın nükleer programına ait tesislere zarar verdiğini doğruladı.

Grossi’ye göre, İsfahan ve Natanz’daki uranyum zenginleştirme tesisleri önemli ölçüde hasar görürken, Fordo’daki yer altı tesisinde meydana gelen hasarın boyutu henüz tam olarak değerlendirilemedi.

ABD’li yetkililerden farklı açıklamalar

Başkan Trump, saldırıların amacını “dünyadaki terörizmin baş sponsoru” olarak nitelendirdiği İran’dan kaynaklanan nükleer tehdidi durdurma niyetiyle açıkladı.

Fakat ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, operasyonun görevinin İslam Cumhuriyeti’ndeki yönetimi devirmek değil, barışı tesis etmek olduğunu vurguladı. ABD Başkan Yardımcısı JD Vance de “ABD’nin İran ile değil, onun nükleer programıyla savaştığını” kaydetti.

Hamaney’den ‘asla teslim olmayacağız’ yanıtı

Saldırılardan önce Trump, Tahran’dan “koşulsuz teslimiyet” talep etmişti. İslam Cumhuriyeti’nin hava sahası üzerinde tam kontrol sağlandığını belirten Trump, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in nerede “saklandığını” bildiklerini söylemişti.

Hamaney’i “kolay bir hedef” olarak tanımlayan Trump, yine de şimdilik onu ortadan kaldırma gibi bir planları olmadığını ifade etmişti.

Bu açıklamalara yanıt veren Ayetullah Ali Hamaney, İran’ın asla teslim olmayacağını ve Amerikan başkanının taleplerini kabul etmeye niyetli olmadığını belirtti.

Hamaney, “Herhangi bir Amerikan askeri saldırısı, ciddi ve onarılamaz sonuçlara yol açacaktır. İran, dayatılan bir savaşa nasıl kararlılıkla direnecekse, dayatılan bir barışa da aynı kararlılıkla karşı koyacaktır. İran, hiçbir baskı karşısında asla boyun eğmeyecektir,” diye vurguladı.

İranlı diplomat: Amerika ve İsrail’in asıl hedefi İran’ın içeriden çöküşüydü

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English