Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’nin Elon Musk sorunu

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Silikon Vadisi ile karmaşık ilişkilere sahip SpaceX kurucusu ve Twitter (şu anda X) sahibi Elon Musk’ın ‘devlet içinde devlet’ olduğuna ilişkin şikayetler artıyor.

New Yorker’dan Ronan Farrow’un ‘Elon Musk’ın Gölge Saltanatı’ başlıklı makalesinde, ABD yönetiminin Musk’ın ‘kaprisleri’ olarak nitelendirilebilecek tavırlarından hayli rahatsız olduğu fakat Pentagon ve NASA’nın Musk’a bağımlılığı nedeniyle bu rahatsızlığın üzerine gidemediği anlatılıyor.

Özellikle Ukrayna savaşı ve Starlink uydularının Kiev’in hizmetine verilmesi söz konusu olduğunda bu bağımlılık daha ciddi bir hal alıyor. Farrow, geçen Ekim ayında Ukrayna hakkındaki bir hikayeyi aktarıyor. O zamanlar Pentagon’da Politikadan Sorumlu Savunma Bakanlığı Müsteşarı olan Colin Kahl, Paris’teki bir otel odasında Elon Musk ile telefonda görüşmüştü. Kahl, Musk’ın ‘teknik olarak bir diplomat ya da devlet adamı’ olmadığını kabul ediyordu, ama ‘bu konudaki etkisi göz önüne alındığında’ ona bir diplomat ya da devlet adamı gibi davranmanın önemli olduğunu hissettiğini belirtiyor.

Ukrayna ordusunun bağlantısını kesti

Musk’ın uzay şirketi SpaceX, aylardır Ukrayna genelinde internet erişimi sağlayarak Kiev güçlerinin saldırı planlamasına ve kendilerini savunmasına olanak tanıyor. Fakat o dönemde Ukrayna ordusu, Rusya’nın elindeki ‘tartışmalı bölgelere’ girdiklerinde bağlantılarının kesildiğini gördüler. Dahası, SpaceX kısa süre önce Pentagon’a bir ültimatom vermişti. Şirket, Ukrayna’da yıllık 400 milyon dolar civarında olduğunu hesapladığı maliyet üstlenilmezse, erişimi kesecekti.

Farrow’a konuşan üst düzey savunma yetkilisi, “Biraz paniklemeye başladık. [Musk] her an erişimi kapatabilirdi. Ve bunun Ukraynalılar için gerçek bir operasyonel etkisi olur,” dedi.

Silikon Vadisi’ndeki Ukraynalı göçmenlerin bağışları, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve Avrupa hükümetleriyle yapılan sözleşmeler ve SpaceX’in pro bono [bedelsiz] katkıları binlerce Starlink ünitesinin Ukrayna’ya transferini sağladı. Ukrayna’nın sinyal birliklerinde görev yapan ve cephede Starlink erişiminin sağlanmasından sorumlu olan ve isminin sadece Mykola olarak açıklanmasını isteyen bir asker, New Yorker’a, “Bu, savaş alanındaki iletişimin temel omurgasıdır,” dedi.

NY Times: Elon Musk Kırım’a drone saldırısı için Starlink’i kullandırmıyor

Pentagon’a ‘maliyeti üstlenme’ çağrısı

İddiaya göre başlangıçta Musk, Ukrayna’nın dijital dönüşümden sorumlu bakanı Mıhaylo Fedorov’un sahadaki ekipmanların fotoğraflarını tweetlemesine cesaret verici bir yanıt vererek Ukrayna’ya kayıtsız şartsız destek verdi. Fakat savaş ilerledikçe SpaceX maliyet konusunda tereddüt etmeye başladı. SpaceX’in hükümet satış direktörü geçtiğimiz Eylül ayında Pentagon’a gönderdiği bir mektupta, “Ukrayna’ya daha fazla terminal bağışlayacak ya da mevcut terminalleri belirsiz bir süre için finanse edecek durumda değiliz,” diyordu.

Benzer dönemde Musk da Ukrayna savaşına ilişkin kuşkularını dile getirmeye başladı. Aspen’de iş ve siyaset dünyasından isimlerin katıldığı bir konferansta Musk, “Putin barış istiyor, Putin ile barış görüşmeleri yapmalıyız,” diyordu. Bir hafta sonra Musk, Ukrayna’nın sınırlarının yeniden çizilmesi için yeni referandumlar yapılmasını ve Kırım’ın kontrolünün Rusya’ya verilmesini öngören kendi barış planını tweetledi. Musk daha sonraki tweetlerinde Rusya lehine bir sonucu kaçınılmaz olarak nitelendirdi ve bazılarının ‘Rusya’yı tercih ettiğini’ savunduğu doğu Ukrayna bölgelerini vurgulayan haritalar ekledi.

Musk ayrıca Twitter takipçilerine plan hakkında anket yaptı. Milyonlarca kişi yanıt verdi ve yaklaşık yüzde altmışı öneriyi reddetti.

Makalede görüşlerine yer verilen Ukrayna ordusundan bir sinyal uzmanı, askerlerin Rusya’ya bağlanan Donetsk, Lugansk, Herson, Zaporijya gibi bölgelere girdikleri anda Starlink bağlantılarının kesildiğini ileri sürüyor. Amerikalı ve Ukraynalı yetkililer, SpaceX’in erişim alanlarını ‘kordon altına alarak’ coğrafi sınırlama yoluyla bağlantıyı kestiğine inandıklarını söylüyorlar.

Joe Biden’ın Elon Musk sancısı

SpaceX diğer savunma sanayii tekelleri gibi değil

Üst düzey bir savunma yetkilisi, bu konuda ne yapabileceklerini anlamak için bakanlık içinde bir dizi toplantı yaptıklarını itiraf ediyor. Ona göre Musk’ın rolü, hükümetin aracı rolü gibi ‘alışılmadık zorluklar’ ortaya çıkarıyordu. Yetkili, “Onu sözleşmeyi ihlal etmekle falan suçlayamayız. Pentagon’un SpaceX ile sözleşmeye dayalı bir anlaşmaya varması gerekecekti ki en azından Musk bir sabah uyanıp artık bunu yapmak istemediğine karar veremesin,” ifadelerini kullanıyor.

Normalde bu tip bir müzakere Pentagon’un satın alma departmanı tarafından yürütülüyor. Fakat New Yorker’a göre Musk, Boeing, Lockheed ya da diğer savunma sanayi devleri türü bir satıcıdan daha fazlası haline gelmiş durumda. Farrow’un aktardığına göre, Musk’la Paris’ten telefonda görüşen Kahl ‘saygılıydı.’ Görüşmenin gizli olmayan konuşma notlarına göre, Musk’a Ukrayna’daki çabaları için teşekkür etti, katlandığı yüksek maliyetleri kabul etti ve bir sözleşme tasarlamak için birkaç hafta rica etti.

Kahl’a göre Musk hemen ikna olmamıştı: “Benim çıkarımım, Starlink’in katılımının Rusya’da giderek Ukrayna’nın savaş çabalarını desteklediği şeklinde algılanmasından tedirgin olduğu ve Rusya’nın endişelerini yatıştırmanın bir yolunu aradığı yönündeydi.”

Bakanlık ile SpaceX anlaştı

Pentagon yetkililerini ‘dehşete düşüren’ Musk, Putin ile şahsen konuştuğunu açıkladı. Farrow’a konuşan bir başka kişi de Musk’ın Rusya yanlısı barış planını tweetlemeden önceki haftalarda da aynı iddiada bulunduğunu ve Kremlin ile istişarelerinin ‘düzenli olduğunu’ söylediğini aktardı. Musk daha sonra Putin ile Ukrayna hakkında konuştuğunu inkar etti.

On beş dakikalık görüşmenin ardından Musk Pentagon’a daha fazla zaman vermeyi kabul etti. Ayrıca, kamuoyundan gelen tepkiler üzerine ve bariz bir kızgınlıkla, hizmeti kesme tehditlerini geri çekti. “Canı cehenneme,” diye tweet atıyordu, “Starlink hala para kaybediyor ve diğer şirketler vergi mükelleflerinin milyarlarca dolarını alıyor olsa da, biz Ukrayna hükümetini ücretsiz olarak finanse etmeye devam edeceğiz.” Nihayetinde Haziran ayında Savunma Bakanlığı, SpaceX ile bir anlaşmaya vardığını duyuruyordu.

Elon Musk’tan yapay zeka araştırmalarını durdurma çağrısı

ABD’nin Musk’a bağımlı olduğu alanlar

ABD hükümetinin birçok alanda Elon Musk’ın şirketlerine bağımlı olduğu bir sır değil.

SpaceX şu anda NASA’nın ABD topraklarından uzaya mürettebat taşımasının tek aracı ve bu durum en az bir yıl daha devam edecek. Birçok yetkili NASA’nın temel hizmetler için SpaceX’e bel bağlamasından endişe duyduklarını söylüyor. Eski NASA Başkanı Jim Bridenstine, “Devlet tekelinden daha kötü tek bir şey vardır. O da hükümetin bağımlı olduğu özel bir tekeldir. Tüm yumurtalarımızı tek bir sepete koyduğumuzdan endişe ediyorum ve bu sepet de SpaceX sepeti,” diyor.

Öte yandan, bazı yetkililer, şirketle ilgili gerginliklere rağmen, bunun hükümet bürokrasilerini ‘daha kıvrak hale getirdiğini’ öne sürüyor. NASA’nın uzay operasyonlarından sorumlu yönetici yardımcısı Kenneth Bowersox, “SpaceX ve NASA birlikte çalıştığında, optimum hıza daha yakın çalışıyoruz,” iddiasında bulunuyor.

Bunun yanı sıra, hükümetin otomobil endüstrisini elektrikli otomobillere yönlendirme planı, ABD otoyolları boyunca şarj istasyonlarına erişimin artırılmasını gerektiriyor. Tesla, ülkenin büyük bir bölümünü kendi özel şarj istasyonlarıyla doldurdu ve Biden yönetimi, Musk’ın hoşlanmadığı evrensel şarj standardı düzenlemesini gevşetti. Tesla, istasyonlarını diğer şarj standardıyla uyumlu hale getirdiği sürece milyarlarca dolar sübvansiyon almaya hak kazandı.

Son yirmi yılda Musk, onlarca yıllık özelleştirmelerin ve altyapı yatırımlarının geri çekilmesinin ardından devletin geri çekildiği kritik alanlarda iş fırsatları yaratmayı başardı. New Yorker’a konuşlan NASA, Savunma Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Federal Havacılık İdaresi ve Mesleki Güvenlik ve Sağlık İdaresinden mevcut ve eski yetkililer, Musk’ın etkisinin işlerinde ‘kaçınılmaz hale geldiğini’ söylüyor ve birçoğu artık ona bir tür ‘seçilmemiş yetkili’ gibi davrandıklarını vurguluyor.

New Yorker muhabiri daha da ileri giderek şunları yazdı: “Bir Pentagon sözcüsü, Musk’ı Ukrayna’daki rolüyle ilgili sorularımdan haberdar ettiğini ve ancak Musk’ın izniyle konuyla ilgili bir yetkiliyle röportaj yapabileceğini söyledi. Bana, ‘Elon isterse sizinle konuşuruz,’ dedi.”

Geçen yıl bir podcast röportajında Musk’a Amerikan hükümetinden daha fazla etkiye sahip olup olmadığı sorulduğunda, cevabı “Bazı açılardan [evet],” olmuştu. Musk ile birlikte PayPal’ı kuran Reid Hoffman, Musk’ın tutumunun, ‘14. Louis gibi: ‘L’état, c’est moi [Devlet benim]’ olduğunu ileri sürüyor.

Çin ile ilişkiler

Elon Musk ve Tesla’nın Çin’deki yatırımları da ABD yönetiminin başını ağrıtıyor. Musk, Ukrayna’ya verdiği Starlink desteğinin Pekin tarafından hoş karşılanmadığını itiraf etmişti.

Musk kısa süre önce Financial Times’a (FT) Pekin’in Kiev’e internet hizmeti sağlama kararını onaylamadığını söylemiş ve benzer teknolojiyi Çin’de kullanmayacağına dair güvence istediğini aktarmıştı. Aynı röportajda, Çin’in Tayvan üzerinde kontrol sağlama çabalarına ilişkin sorulara da başka bir barış planı ortaya atarak yanıt vermişti. Musk, Tayvan’ın, ‘ortaklaşa kontrol edilen’ bir idari bölge haline gelebileceğini öne sürmüştü.

Bu bahar Pekin’e yaptığı bir gezi sırasında Musk, Reuters’ın ‘dalkavukluk ve ziyafetler’ olarak özetlediği bir şekilde karşılanmıştı. Musk aralarında Çin Dışişleri Bakanının da bulunduğu üst düzey yetkililerle bir araya gelmişti.

Pentagon, Silikon Vadisini kıskaca aldı: Sermaye, savunma sanayisine akıyor

Musk’ın yüksek yerlerdeki tanıdıkları

Bununla birlikte, ünlü milyarderin Amerikan müesses nizamı içinde, özellikle de Pentagon’da iyi ilişkilere sahip olmaya devam ettiği görülüyor.

Örneğin Musk aralarında Genelkurmay Başkanı General Mark Milley’in de bulunduğu bazı yetkililerle hayli yakın. Milley New Yorker’a, birkaç yıl önce Milley’in Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde tanıştıklarından beri savaşta teknoloji uygulamaları-yapay zeka, elektrikli araçlar ve otonom makineler üzerine konuştuklarını söyledi. Ona göre Musk, “Savaşın karakterindeki temel değişim ve ABD ordusunun modernizasyonu konusundaki düşüncelerimi şekillendirmeme yardımcı olan bir içgörüye sahip.” Dahası, Milley’e göre, Starlink tartışmaları sırasında Musk tavsiye almak için onu aradı.

Fakat Musk’ın Pentagon üzerindeki etkisinden şikayet edenler de yok değil. Bir Pentagon yetkilisi, “Elon’un bu şirketi yönettiği ve kendi kontrolü altında özel bir işletme olduğu bir dünyada yaşarken, onun lütfuyla geçiniyoruz. Bu berbat bir şey,” diyor.

AMERİKA

Joseph Nye, Çin’e karşı ABD-Japonya ittifakını güçlendirmeyi önerdi

Yayınlanma

Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler teorilerinde neoliberal kurumsalcılığın temsilcilerinden Joseph Nye, cuma günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ikinci döneminde gümrük tarifeleri konusundaki öngörülemezliğini uluslararası müzakerelerde bir pazarlık taktiği olarak kullanacağını söyledi.

Nye, Nikkei ve ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi tarafından düzenlenen bir güvenlik sempozyumunda konuştu.

Nye, Trump’ın “öngörülemezliği pazarlıktaki en önemli silahı olarak gördüğünü” söyledi.

Oturumda konuşan eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage da “‘Transaksiyonel’ bir başkan bekleyebilirsiniz” dedi.

Trump seçim kampanyası sırasında Çin’den yapılan ithalata %60, diğer ülkelerden yapılan ithalata ise %10 ila %20 oranında gümrük vergisi getirme sözü vermişti. Armitage, “[Trump] bunu çok sık ve çok yüksek sesle söylediği için göreceğimiz ilk şey gümrük tarifeleri olacak” dedi ve ekledi: “Trump’ın gümrük tarifeleri ve bunların gerçekte ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikri yok.”

Aynı zamanda Harvard Üniversitesi John F. Kennedy School eski dekanı olan Nye, ticaret hukukunun bir başkana ulusal güvenlik gerekçesiyle gümrük vergisi uygulama yetkisi verdiğini ancak bunun çelik ya da otomobilin ötesinde kozmetik gibi ürünlere nasıl uygulanabileceğinin belirsiz olduğunu belirtti.

“Bence %60 gümrük vergisi ilan edecekleri bir şey görmeniz muhtemel,” dedi ve ekledi: “Ancak [Çin Devlet Başkanı] Xi Jinping ile bir anlaşma yapmaya çalışması da ihtimal dışı değil.”

Nye, örneğin ABD’de yatırım yapma sözü karşılığında belirli malları ya da alanları muaf tutan bir anlaşma yapılabileceğini söyledi.

“[Trump] hem pastayı yemeyi hem de pastadan yemeyi seviyor. ‘X’e %60 gümrük vergisi koydum’ diyecek ama sonra Y ve Z’nin pazarlık konusu yapılmadığını ve %5’in üzerinde gümrük vergisi olmadığını göreceksiniz.”

Trump’ın “Önce Amerika” şeklindeki diplomatik tutumu sorulduğunda Armitage, “Bay Trump’ın dünya genelinde başka herhangi bir ilişki için gerçek duygular beslediğini sanmıyorum” dedi.

“Yönetiminde dost ve müttefiklerle daha iyi ilişkiler geliştirmek isteyen insanlar olacaktır, ama bunu çözmek biraz zaman alacak. En az ilk altı ay içinde retorik dışında büyük değişiklikler beklemiyorum” diye devam etti.

Çin’e karşı Japonya kartı

Bu arada Nye, “ABD’de Çin’e karşı durma konusunda iki partiden de çok güçlü bir destek var ve bu da Japonya’nın kesinlikle kilit bir müttefik olduğu anlamına geliyor” dedi.

Bununla birlikte Nye, “Trump [Japonya’dan] örneğin daha fazla katkı ve ev sahibi ülke desteği isteyebilir ya da belirli ticaret alanlarında bazı tavizler talep edebilir” diye ekledi.

Nye ayrıca Japon yumuşak gücünün rolünü de vurguladı. Japonya’nın özellikle altyapı projelerine odaklanan uluslararası yardımlarına atıfta bulunarak, Güney Pasifik adaları da dahil olmak üzere Çin’in bölgedeki Kuşak ve Yol Girişimine meydan okumak için “Japonya’nın ABD’den daha uygun olduğunu” söyledi.

Armitage, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’ya bir öneri olarak şunları söyledi: “Bay Trump’ın dostu olmaya çalışmayın. Sadece uygun bir ilişki kurmaya çalışın. … Anladığım kadarıyla uluslararası alanda hiç kimse Trump’ın dostu değil.”

Nye, Çin’in Japonya ve ABD için zorluklar teşkil ettiğini, bu nedenle Washington ve Tokyo’nun “kaderlerinin birlikte kalmak olduğunu” söyledi. “Temel olarak, daha geniş jeopolitik durum, ABD-Japonya ittifakının dünyadaki en önemli ittifak olarak kalacağı anlamına geliyor” dedi.

ABD-Çin ilişkileri üzerine bir başka oturumda, yakın zamana kadar Başkan Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki öne çıkan Çin uzmanlarından biri olan Rush Doshi, Trump’ın Çin politikası ile Trump’ın ekibinin politikasının “tam olarak aynı şey olmadığına” dikkat çekti.

Doshi, Trump’ın ilk döneminde ekibinin iki partili uzlaşıya dayalı “rekabetçi bir yaklaşım” benimsediğini, Trump’ın kendisinin ise “daha işlemsel, daha çok kendi bireysel öngörülemezliğine dayalı” bir yaklaşım benimsediğini ve bunun da bazen ekibinin yaklaşımını baltaladığını söyledi.

Asya güvenliği alanında kıdemli araştırmacı ve Çin Güç Projesi direktörü Bonny Lin ise, ikinci Trump yönetiminin “çok daha keskin bir çerçeveye ve Çin’e daha keskin bir odaklanmaya” sahip olmasını beklediğini belirtti.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden, Trump dönmeden önce TSMC’ye 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini kesinleştirdi

Yayınlanma

Biden yönetimi, seçilmiş başkan Donald Trump’ın göreve gelmesinden iki ay önce Taiwan Semiconductor Manufacturing Co. (TSMC) şirketine 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini tamamladı.

Üst düzey yönetim yetkilileri, paranın şirketin proje kilometre taşlarına ulaşmasına bağlı olarak aşamalı olarak ödeneceğini, ancak TSMC’nin bu yılın sonuna kadar en az 1 milyar dolar almasının beklendiğini söyledi.

TSMC Arizona’daki üç fabrikada 3 nanometre, 2 nm ve A16 çipleri üretecek ve şirketin ABD’deki toplam yatırımı 65 milyar dolara ulaşacak.

Arizona’daki ilk fabrikada 4 nm ve 5 nm çipler de üretilecek ve 2025 yılının ilk yarısında yüksek hacimli üretime başlanacak. İkinci fabrikada üretimin 2028’de, üçüncü fabrikada ise on yılın sonunda başlaması planlanıyor.

Nanometre, bir çip üzerindeki transistörler arasındaki mesafeyi ifade ediyor. Daha küçük bir sayı genellikle daha gelişmiş ve güçlü bir çipe işaret etmekte.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo perşembe günü düzenlenen bir brifingde gazetecilere yaptığı açıklamada, “İlk kez bu öncü çipleri ABD’de üreteceğimizi söyleyebileceğiz” dedi.

Raimondo, “TSMC, çip [üretiminin] verimliliğinin önemli bir göstergesi olan verim oranlarının Arizona’da da Tayvan’da olduğu kadar iyi olduğunu doğruladı” dedi. “Bu inanılmaz bir şey. Bunu yapmak inanılmaz derecede zor … ve burada ilk kez yapılıyor” diye ekledi.

TSMC, 6.6 milyar dolarlık hibenin yanı sıra 5 milyar dolarlık kredi de alacak ve sermaye harcamalarının %25’ine kadar yatırım vergisi kredisi talep edebilecek.

Tayvanlı şirket, 8,5 milyar dolar hibe alan Intel’in ardından Çip Yasası’ndan yararlanan en büyük ikinci şirket konumunda. Güney Koreli Samsung ise 6.4 milyar dolarla üçüncü en büyük hibeyi alacak.

Biden’ın Ticaret Bakanlığı, 39 milyar dolarlık Çip Yasası üretim fonunun 36 milyar dolardan fazlası için ön şartnameleri açıkladı. TSMC, şu ana kadar nihai şartlara ulaşan sadece ikinci proje. Kesinleşen diğer tek Çip Yasası fonu, 123 milyon dolar ile ödüllendirilen ABD’li yarı iletken üreticisi Polar Semiconductors.

Trump’ın dönüşü, yarı iletken üretimini ülkeye taşımayı amaçlayan Çip Yasası’nın geleceğine gölge düşürdü. Seçilmiş başkan anlaşmayı eleştirerek “çok kötü” olarak nitelendirdi ve bunun yerine yarı iletken üretimini ABD’ye çekmek için gümrük tarifelerini kullanmayı önerdi.

Nikkei Asia’ya konuşan üst düzey bir yönetim yetkilisi, nihai anlaşmaların imzalanmasının Trump yönetimine şartları değiştirmek için çok az alan bıraktığını çünkü “bunun bağlayıcı bir sözleşme olduğunu” söyledi. “Yani şirket kilometre taşlarını yerine getirdiği sürece, hükümetin ilerlemesi için sözleşmeye bağlı bir anlaşma” dedi.

Beyaz Saray ulusal ekonomi danışmanı ve Çip Uygulama Yönlendirme Konseyi eş başkanı Lael Brainard’a göre ufukta benzer hamleler var. Brainard perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte, “Önümüzdeki iki ay boyunca, Ticaret Bakanlığı’nın daha fazla ödülü sonuçlandırdığını görmeye devam edeceksiniz ve bugüne kadar kaydedilen ilerlemenin on yılın sonuna kadar devam etmesini sağlayacağız” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’tan bir kez daha Ukrayna’daki savaşı bitime sözü

Yayınlanma

ABD seçimlerinden galip çıkan Donald Trump, bir kez daha yönetiminin öncelikli hedeflerinden birinin Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek olacağını duyurdu.

Trump, Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde düzenlenen galada şu açıklamalarda bulundu: “Rusya ve Ukrayna konusunda çok sıkı çalışacağız. Bu savaş sona ermeli. Üç gün içinde binlerce insanın, çoğu asker, hayatını kaybettiğine dair haberler gördüm. Ancak ister asker olsun ister şehirlerdeki insanlar, bu konuda çaba sarf edeceğiz.”

Trump’ın sözcüsü Karoline Leavitt, daha önce yaptığı bir açıklamada Trump’ın, 20 Ocak 2025’teki yemin töreninin ardından “ilk gün” Rusya ve Ukrayna temsilcilerini müzakere masasına oturtmayı planladığını belirtmişti.

Bloomberg‘in kaynakları, Trump’ın Ukrayna politikasını, göreve başlamadan iki ay önce şekillendirmeye başladığını söyledi.

Trump, seçim kampanyası sırasında defalarca, göreve geldikten kısa bir süre sonra Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşı sona erdireceğini iddia etmişti. Hatta bu savaşı “bir gün içinde” bitirebileceğini söylemişti.

Ancak Trump, Kiev’i barışçıl diyaloğu reddetmesi durumunda askeri yardımı kesmekle tehdit etmek ve Moskova’yı, çatışmayı çözmek istemediği takdirde Ukrayna’yı daha fazla silahlandırmakla uyarmak gibi çifte ültimatomların ötesinde somut bir plan sunmadı.

Trump’ın danışmanları, mevcut cephe hattındaki askeri çatışmanı dondurmayı ve Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını en az 20 yıl boyunca reddetmesini önerdi. Fakat Trump, henüz Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek somut bir planı onaylamadı.

Ukrayna’da müzakere gündemi: Toprak mı güvenlik garantisi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English