Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’nin en büyük ticaret ortağı artık Meksika

Yayınlanma

Meksika bu yıl ABD’nin en büyük ticaret ortağı olarak Çin’in yerini aldı.

Meksika, 2023 yılının başında ABD’nin en büyük ticaret ortağı oldu ve iki ülke arasındaki toplam ikili ticaret bu yılın ilk dört ayında 263 milyar dolara ulaştı.

ABD ile Meksika arasındaki ticarette, ABD’nin güney komşusunun imalar sanayisindeki yükselişinin payı büyük. 2023 yılının ilk dört ayında, Meksika ile ABD arasındaki toplam mamul mal ticareti 234,2 milyar dolara ulaştı. Toplamda Meksika’nın ABD’ye ithalatı 157 milyar dolar olurken, ABD’nin Meksika’ya ihracatı 107 milyar dolara ulaştı.

2023’ün ilk dört ayında Meksika-ABD ticareti, ABD’nin ihraç ve ithal ettiği tüm malların yüzde 15,4’ünü temsil ederken, bunu yüzde 15,2 ile Kanada-ABD ve yüzde 12,0 ile Çin-ABD takip etti.

Çin’den ithalat azaldı, Çin’e ihracat arttı

Çin’den ABD’ye yapılan ithalat Şubat’tan Mayıs’a kadar olan dört aylık dönemde toplam 130 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam bir yıl önceki 175 milyar dolardan %25 daha düşük. ABD’nin Çin’e ihracatı ise azalmak yerine arttı. Aynı dört aylık dönemde ihracat, 2022’deki 48,8 milyar dolardan biraz daha fazla bir artışla toplam 49,3 milyar dolar oldu.

ABD-Çin ticareti, Trump yönetiminin Çin’den yapılan ithalata yeni gümrük vergileri getirmesinin ardından 2018’de düşüş eğilimine girdi ve Çin hükümeti de ABD’den yapılan ithalata benzer bir önlemle karşılık verdi.

Yaklaşık 335 milyar dolarlık ticaret (Çin’in ABD’ye ihracatının yüzde 66,4’ü) gümrük tarifelerine tabi olmaya devam ediyor. Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) göre ABD’nin Çin’den ithal ettiği mallara uyguladığı ortalama gümrük vergisi yüzde 19,3 iken, Çin’in ABD’den ithal ettiği mallara uyguladığı ortalama gümrük vergisi yüzde 21,2. Bu oran, DTÖ üyeleri arasındaki yüzde 9’luk gümrük vergisinin çok üzerinde.

‘Nearshoring’de Meksika’nın önemi

ABD ile birlikte Meksika ve Kanada ekonomileri, 1994 Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) ve 2020’de NAFTA’nın yerini alan Amerika Birleşik Devletleri-Meksika-Kanada Anlaşması ile birbirlerini yüksek oranda bağlanmış durumda.

Meksika’nın genişleyen imalat sanayisi, ABD için Çin’de yapılan üretime alternatif sunuyor. Artan iktisadi korumacılık, yeniden örgütlenen sanayi politikası ve Biden yönetiminin yeni küresel iktisadi politikası ile birlikte küresel ticaretin ‘bölgeselleşmesi’ (nearshoring) ve üretimin ana ülkeye geri dönmesi (reshoring) eğilimi belirginleşti.

Gerek Meksika, gerekse de Kanada, ABD’nin en önemli imalat sanayisi ortağı olarak COVID-19 pandemisinin ardından Çin’in önüne geçti.

Mamul mal ticareti artıyor

Üretimin, tedarik zincirlerinin ve ticaretin bölgeselleşmesinde öne çıkan sektör otomotiv. Bu zincir şöyle işliyor: Bir ABD fabrikası tipik olarak bir ara mal üretir ve bu ara mal daha sonra Meksika’ya ihraç edilir ve burada nihai mal ABD’ye geri ithal edilmeden önce montaj sürecinin bir parçası haline gelir.

Tedarik ticareti bağlantıları, Meksika’da ‘maquiladoras’ olarak adlandırılan ihracata yönelik yabancı sermayeli, emek yoğun montaj tesislerinin varlığıyla destekleniyor. Dallas Fed’in verilerine göre, son 20 yılda, taşımacılık toplam ikili imalat ticaretinin yaklaşık yüzde 24,5’ini oluştururken, bunu yüzde 22,4 ile bilgisayar ve elektronik ekipman; yüzde 8,5 ile elektrikli ekipman, cihaz ve bileşenler; yüzde 7,7 ile makine (elektrik hariç) takip etti.

Maliyet artışı ve enflasyon korkusu

Öte yandan nearshoring ve reshoring Amerikan şirketleri ve kısmen tüketiciler için de maliyetleri artırıyor. Trump gümrük tarifeleri nedeniyle pek çok şirket mallarının son montajını Vietnam, Malezya veya Tayvan gibi ülkelerde yapmaya başladı. Tedarik zincirinin önceki kısımları Çin’de olsa bile, ithalatlar adı geçen ülkelerden geliyor olarak kaydediliyor. Birçok ürünün tedarik zincirlerinde merkezi yer kaplayan Çin’e alternatif arayışları, enflasyonu tetikleyen unsurlar arasında yer alıyor.

AMERİKA

Elon Musk evsizlik için ‘yalan’ ve ‘propaganda’ dedi

Yayınlanma

Dünyanın en zengin insanı Elon Musk Amerikan hükümetinin, evsizliği sona erdirmek için çalışan kuruluşları zenginleştirmek amacıyla daha fazla insanı evsiz bırakmaya yönelik “küresel bir komplonun” arkasında.

Musk, “‘Evsizleri kurtaran’ STK’lara genellikle sokaklarda kaç evsiz olduğuna göre ödeme yapılıyor, bu da evsizlerin sayısını en üst düzeye çıkarmaları ve sorunu asla çözmemeleri için güçlü bir mali teşvik yaratıyor!” diye yazdı.

Musk X’te yaptığı başka bir paylaşımda, “Çoğu durumda, ‘evsiz’ kelimesi bir yalandır. Genellikle ağır akıl hastalığı olan şiddet eğilimli uyuşturucu bağımlıları için kullanılan bir propaganda sözcüğüdür,” dedi.

Musk eylül ayında da, “Ne kadar çok evsiz varsa, bu kuruluşlar o kadar çok para alıyor, bu yüzden teşvikleri evsizliği azaltmak değil, artırmak!” demişti.

Trump da “tedavi, akıl hastanesi veya gözaltı” öneriyor

SpaceX ve Tesla CEO’su ekim ayında ise Tucker Carlson’a verdiği demeçte, “Evsiz kelimesi yanlış bir isimlendirme. Birinin ev kredisini biraz geciktirdiğini ve eğer ona bir iş verirseniz, kendi ayakları üzerinde durabileceğini ima ediyor,” demişti.

Musk’a göre “Aslında sahip olduğunuz şey, sokaklarda ölü gözleri, iğneleri ve insan dışkıları olan şiddet yanlısı, uyuşturucu zombileri.”

Musk, evsizlikle mücadele için ne kadar çok para harcanırsa “durumun o kadar kötüye gittiğini” söylemişti.

Bu arada Trump, evsiz kalan insanların tedaviye ya da akıl hastanelerine zorlanmaları ya da “gözaltına alınmaları” gerektiğini söylüyor.

Kampanyasında “tehlikeli derecede dengesiz” olanların “kâbusuna son verme” sözü veren Trump, “ucuz araziler açmayı, doktorlar, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanları ve uyuşturucu rehabilitasyon uzmanları getirmeyi ve evsizlerin yerleştirilebileceği ve sorunlarının tespit edilebileceği çadır kentler kurmayı” planladığını söylemişti.

Yeni başkan, “ciddi derecede akıl hastası veya tehlikeli derecede dengesiz” olanları “topluma yeniden kazandırmak” amacıyla barındırmak ve rehabilite etmek için akıl hastanelerini geri getirmek istiyor.

Trump yanlısı zenginler de evsizliği bir “hastalık” olarak göre eğiliminde

Musk ve Trump bu konuda yalnız değil. Ulusal Evsizlik Hukuk Merkezinin kampanya ve iletişim direktörü Jesse Rabinowitz’e göre, etkili milyarderler ve sağcı düşünce kuruluşları Kongrede ve Yüksek Mahkemede evsizliği suç sayan yasaları geçirmek istiyor ve “hepsi de insanları yeterince cezalandırırsak yoksul olmamayı seçecekleri şeklindeki bu geriye dönük, yanlış görüşü paylaşıyor.”

Tam verilerin mevcut olduğu son tarih olan Ocak 2023’te, ABD’de tek bir gecede 650.000’den fazla kişi evsizdi. Bu, 2022’ye göre yüzde 12’lik bir artışa işaret ediyor ve Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı tarafından yaklaşık 20 yıldır kaydedilen en yüksek rakam.

Rapora göre, evsizlik yaşayan her 10 kişiden yaklaşık üçü çocuklu bir ailenin parçası ve tüm evsizlerin yüzde 17’si 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.

New York’ta ekim ayında 45.000’den fazlası çocuk olmak üzere 130.000’den fazla kişi barınaklarda uyuyordu.

Özellikle aileler arasında evsizliğin başlıca nedeni, evlerden tahliye, aşırı kalabalık konutlar, aile içi şiddet ve iş kayıplarının evsiz aileleri barınaklara ve sokaklara göndermesiyle birlikte, uygun fiyatlı istikrarlı konut eksikliği.

ABD’nin hiçbir yerinde asgari ücretli bir işçi iki odalı bir ev kiralayamıyor

İstatistiklere göre asgari ücret alan tam zamanlı bir işçi, ülkenin herhangi bir yerinde piyasa fiyatından iki yatak odalı bir ev kiralayamıyor.

Saatlik ücretle çalışan bir işçinin, ülkenin herhangi bir yerinde adil piyasa kirasıyla ortalama bir yatak odalı bir ev kiralayabilmesi için haftada 104 saat çalışarak saatte en az 15 dolar kazanması gerekiyor.

Musk evsizlik yaşayan insanları “şiddet yanlısı” olarak tanımlasa da, bu kişilerin suç faili olmaktan ziyade suç mağduru olma olasılığı daha yüksek. 

San Francisco’daki Kaliforniya Üniversitesi Benioff Evsizlik ve Barınma Girişimi, her gece yarım milyondan fazla Amerikalıyı sokaklara iten bir dizi politika başarısızlığından kaynaklanan “gizli bir salgın” olarak adlandırıyor.

Musk ve Ramaswamy, beslenme yardımı programında kesintiye gidecek

Musk ve milyarder girişimci Vivek Ramaswamy, sağlık sigortası ve gıda programlarındaki kesintiler de dahil olmak üzere, trilyonlarca dolarlık federal harcamalarda yapılacak kesintileri belirlemek üzere Kongre ile birlikte çalışmak üzere yeni oluşturulan bir danışma grubunu yönetiyor. 

Ramaswamy, yoksul Amerikalılar ve aileler için en kritik güvenlik ağı programlarından biri olan Ek Beslenme Yardımı Programı ya da gıda pulları için 1 milyar dolarlık kesinti yapılmasını önerdi.

Yardım alanların yaklaşık yüzde 75’i yoksulluk içinde ve yüzde 20’den fazlası bu yardımlar dışında başka bir geliri olmadığını bildirmiş durumda. 

Musk ve Ramaswamy’nin ayrıca düşük gelirli Amerikalılar ve çocuklara yönelik federal sağlık programlarında (evsiz Amerikalıların da hak sahibi olduğu programlarda) kesintiye gitmeyi düşündükleri bildiriliyor.

Trump’ın ilk döneminde evsizlik artmıştı

Trump ilk yönetimi sırasında, evsizliğe yönelik federal müdahaleyi denetleyen kurumun başına, kendini “evsizlik danışmanı” olarak tanımlayan birini atamıştı.

ABD Kurumlar Arası Evsizlik Konseyini 2019-2021 yılları arasında yöneten Robert Marbut, yıllardır krizi ele alma politikalarının arkasındaki itici güç olan ve ülke çapında evsizlik ve barınma kurumları ve hizmetleri tarafından yaygın olarak desteklenen standart “önce barınma” çerçevesini terk etti. 

Fakat Marbut, “dördüncü konut” olarak adlandırdığı ya da insanların destekleyici hizmetlere kaydolmasını sağlamak için konutun bir teşvik olarak kullanılmasını onayladı.

Trump “evsizlik belasını sona erdirme” sözü vermişti. Başkanlığının son yılı olan 2020’de, evsizliği deneyimleyen insanların sayısı üst üste dördüncü yıl artmıştı.

Covid-19 salgınının ilan edilmesinden iki ay önce, Ocak 2020’de tek bir gecede, yaklaşık 580.000 kişi (ya da ülkedeki her 10.000 kişiden yaklaşık 18’i) evsizdi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump’ın FBI Direktörü adayı Zelenskiy hakkında soruşturma başlatmak istiyor

Yayınlanma

FBI direktörlüğüne aday gösterilen Kash Patel, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in ABD yardımlarını nasıl kullandığını öğrenmek için soruşturma başlatmayı planlıyor.

ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) direktörlüğüne aday gösterilen Kash Patel, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskisy hakkında soruşturma başlatmayı planladığını açıkladı.

Patel, Kiev yönetiminin, ABD vergi mükelleflerinin sağladığı yardımları nasıl kullandığını öğrenmeyi amaçlıyor.

Pentagon’un daha önceki tahminlerine göre, Joe Biden’ın başkanlık döneminde ABD’nin Ukrayna’ya yaptığı toplam askeri yardımın miktarı 62 milyar doları aşmış durumda.

Patel, Kash’s Corner adlı podcast’te yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“1 milyar dolar gibi küçük bir miktar göndermedik, değil mi? Bir ülkeye bunun yüzlerce katını yolladık. Kongre bu durumu nasıl haklı çıkarıyor bilmiyorum… Vladimir Zelenskiy’e körü körüne güvenemeyiz. Paranın nereye gittiğinin hesabını vermesini istemeden yüz milyarlarca dolar veremeyiz.”

Kash Patel ayrıca, Ukrayna Devlet Başkanı’nın, Washington’dan ek mali yardım alabilmek için Batılı ülkelere yönelik sahte güvenlik tehditleri oluşturup oluşturmadığını tespit etmeyi planladığını belirtti.

Öte yandan, 11 Aralık’ta mevcut FBI Direktörü Christopher Wray, resmi yetki devrini beklemeden görevinden ayrıldığını duyurdu.

Wray, seçilmiş Başkan Donald Trump’ın FBI’a yönelik eleştirilerine dikkat çekerek, bu kararını “daha fazla sürtüşmeyi önlemenin en iyi yolu” olarak değerlendirdi.

Trump, Zelenskiy ile ilk görüşmesinde Ukrayna’da ateşkes talep etti

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD Guam’dan ilk balistik füze önleme denemesini gerçekleştirdi

Yayınlanma

Washington, ABD askeri yetkililerinin Hint-Pasifik bölgesinde Çin ile artan füze rekabetinin ortasında “gelişen düşman tehditlerine karşı savunma” için “kritik bir kilometre taşı” olarak nitelendirdiği Guam’dan ilk balistik füze önleme denemesini gerçekleştirdi.

ABD Savunma Bakanlığı’nın kapsamlı bir füze savunması geliştirmekten sorumlu alt kuruluşu olan Füze Savunma Ajansı (MDA) pazartesi günü bir balistik füze hedefinin ilk canlı önleme denemesini “başarıyla gerçekleştirdiğini” açıkladı.

Flight Experiment Mission-02 (FEM-02) olarak adlandırılan deney sırasında Aegis Guam sistemi, Guam’daki Andersen Hava Kuvvetleri Üssü açıklarında havadan fırlatılan orta menzilli bir balistik füze hedefini engellemek için bir Standart Füze-3 Blok IIA ateşledi.

Sistem yeni AN/TPY-6 radarını ve dikey fırlatma sistemini kullanmaktadır. Canlı bir balistik füze uçuş testi sırasında radarın ilk uçtan uca izleme kullanımında hedef fırlatıldıktan kısa bir süre sonra takip edilerek önlendi.

Füze Savunma Ajansı testin Guam’ın savunmasında “çok önemli bir adım” olduğunu ve gelecekteki Guam savunma sistemi (GDS) için “genel konsept, gereksinim doğrulama, veri toplama ve model olgunlaştırmaya kritik destek” sağladığını söyledi.

Pentagon, Guam’ı savunmak ve kalıcı katmanlı entegre hava ve füze savunma kabiliyeti sağlamak üzere savunma sistemini geliştirmek ve işletmek için uzun vadeli bir girişimin ana hatlarını çiziyor.

Ortak Görev Gücü-Mikronezya Komutanı Tuğamiral Greg Huffman “Bugünkü uçuş testi Guam ve bölgenin savunmasında kritik bir kilometre taşıdır” dedi.

“Uçuş halindeki bir hedef füzeyi tespit etme, izleme ve angaje etme kabiliyetimizi teyit ederek, gelişen düşman tehditlerine karşı savunma hazırlığımızı artırdı” diye ekledi.

Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nde kıdemli bir analist olan Malcolm Davis, Pekin’in geliştirdiği ve konuşlandırdığı bir askeri yetenek olan havadan fırlatılan bir balistik füzeyi (ALBM) durdurduğu için testin önemli olduğunu söyledi.

South China Morning Post’a konuşan Davis, “Aslında bu bir uçaktan fırlatılan orta menzilli bir balistik füzeydi ve [Halk Kurtuluş Ordusu Hava Kuvvetleri’nin] H-6N bombardıman uçağından fırlatılan ve DF-21D’ye dayanan, kara hedeflerine ya da potansiyel olarak denizdeki gemilere saldırabilen orta menzilli ALBM sistemine benzer yetenekleri temsil ediyordu” dedi.

“Guam’dan fırlatmanın da önemli olduğunu” çünkü Guam’ın Hint-Pasifik bölgesinde ABD ordusu için önemli bir ileri harekat üssü olduğunu ve ‘Çin Halk Kurtuluş Ordusu Roket Gücü ve Hava Kuvvetleri uzun menzilli füzeleri için birincil hedef’ olacağını söyledi.

“Bu testin Guam’dan yapılmasıyla ABD, Çin füze tehditlerinin gerçek bir operasyonel ortamda nasıl bertaraf edilebileceğine dair son derece gerçekçi bir deneyim ve faydalı veriler elde etti” dedi.

“Test aynı zamanda yeni bir radar sistemi olan AN/TPY-6 ve bu tür çatışmalar için tasarlanmış yeni bir eğimli fırlatma sistemini de içeriyordu. ABD, Çin ile bir kriz durumunda adayı daha iyi savunmak için Guam çevresindeki savunma sistemlerini hızla genişletiyor” değerlendirmesini yaptı.

Guam, Batı Pasifik Okyanusu’nda Tayvan ve Filipinler’e yakın stratejik bir konumda ve bu da Washington’un askeri varlığını sürdürmesine ve özellikle Tayvan Boğazı ya da Güney Çin Denizi’nde Pekin ile olası bir savaşta bölgedeki potansiyel krizlere yanıt vermesine olanak sağlamakta.

ABD-Çin füze gerilimi

Guam’daki test, ABD ile Çin arasında Hint-Pasifik bölgesinde balistik füzelerin fırlatılması ve konuşlandırılması konusunda artan gerilimin ortasında gerçekleşti.

Eylül ayında Çin, ABD anakarasına ulaşabilecek 13,200 km (8,200 mil) menzile ve sahte bir savaş başlığına sahip en yeni DF-31AG füzesini kullanarak 44 yıl sonra ilk kıtalararası balistik füze denemesini gerçekleştirdi.

Füzenin Hainan’dan fırlatıldığı, Filipinler ve Guam yakınlarından geçtiği ve Fransız Marquesas Adaları bölgesi yakınlarında Pasifik’e indiği bildirildi.

Nisan ayında ABD Ordusu, Typhon Silah Sistemi olarak da bilinen orta menzilli füze sisteminin, her yıl düzenlenen ABD-Filipinler ortak canlı atış tatbikatı Salaknib Tatbikatlarının bir parçası olarak Filipinler’in kuzeyindeki Luzon adasına konuşlandırıldığını duyurdu.

Sistem, sırasıyla 240 km ve 2,500 km’den fazla operasyonel menzile sahip Standart Füze 6 (SM-6) ve Tomahawk Kara Taarruz Füzesini ateşleyebilmektedir.

Bu tür bir silah sistemi, 1987 ABD-Sovyetler Birliği Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) Anlaşması’nın 500 km ila 5,500 km menzilli kara konuşlu füzelerin geliştirilmesini ve bulundurulmasını yasaklamasından bu yana Asya-Pasifik bölgesinde ilk kez konuşlandırılıyor.

Washington, Moskova’nın anlaşmayı ihlal ettiği iddiasıyla 2019’da anlaşmadan çekildikten sonra yeni orta menzilli füzeler geliştirmeye başladı.

Geçtiğimiz ay Manila’nın ABD’den bu orta menzilli füze sistemlerini almayı planladığı bildirilirken Japonya da olası bir Tayvan acil durumu için Japonya’nın güneybatısındaki Kagoshima ve Okinawa vilayetlerine bağlı Nansei Adaları’na füze birlikleri konuşlandırmayı da içeren ortak bir askeri plan hazırlamak üzere Washington ile görüşmeler yürütüyor.

Avustralya’daki Lowy Enstitüsü Uluslararası Güvenlik Programı Direktörü Sam Roggeveen, denemenin Guam’ı “hava ve füze saldırılarına karşı dünyadaki en ağır savunulan yerlerden biri” haline getirme çabasının bir parçası olduğunu söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English