Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD’nin Rusya’ya total ticaret yasağı isteğine müttefiklerinden itiraz

Yayınlanma

AB ve Japonya, ABD’nin G7 ülkelerinin Rusya’ya yaptığı ihracatların tamamının yasaklaması önerisine karşı çıkıyor.

Financial Times’ın (FT) haberine göre, G7 liderlerinin önümüzdeki ay Hiroşima’da yapacakları toplantı için hazırlanan bildiride, Rusya’ya karşı sektör sektör uygulanan mevcut yaptırım rejiminin, birkaç istisna dışında tam bir ihracat yasağıyla değiştirilmesi taahhüdü yer alıyor.

Tam ihracat yasağı tarımsal, tıbbi ve diğer ürünler için muafiyetler içeriyor.

Önerinin ABD tarafından yapıldığı belirtiliyor. Washington’ın, Rusya’ya etrafından dolanmasına izin verdiği için mevcut yaptırım rejiminden memnun olmadığı vurgulanıyor.

Fakat görüşmeler hakkında bilgi sahibi üç kişiye göre, Japonya ve AB ülkelerinden temsilciler geçen hafta yapılan hazırlık toplantısında böyle bir hamlenin mümkün olmayacağını öne sürdü.

Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan yetkililerden biri, “Bizim bakış açımıza göre bu mümkün değil,” dedi.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, G7 ortaklarıyla yaptıkları görüşmeler hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

ABD, İngiltere, AB ve diğer müttefiklerin ana odağı, üçüncü ülkelerin yaptırımlardan kaçınma ve yaptırımları delme girişimlerini engellemek ve batı yaptırımlarının uygulanmaya başlamasından bu yana Rusya ile ticaretini arttıran Türkiye, BAE ve Orta Asya ülkeleri gibi devletler üzerindeki baskıyı arttırmak.

AB ülkeleri, Şubat 2022’den bu yana Rusya’ya yönelik 10 yaptırım paketine imza attılar. Bununla birlikte, birçok birlik üyesi, Rusya ile olan ticari ilişkileri nedeniyle muafiyetler elde etti.

Yetkililer, bu rejimin tam bir ihracat yasağı ve muafiyetlerle değiştirilmesinin tartışmaları yeniden başlatma ve halihazırda var olan önlemleri zayıflatma riski taşıyacağını düşünüyor.

Taslak bildiride yer alan diğer öneriler arasında, mevcut yaptırımların delinmesi ve atlatılmasını kısıtlamak için daha fazla önlem alınması ve finansal işlem kolaylaştırıcıları da dahil olmak üzere ‘Rusya’nın savaşının finansmanını kasıtlı olarak destekleyenlere’ karşı önlem alınması yer alıyor.

G7 liderleri 19 Mayıs’ta Hiroşima’da, Ukrayna savaşının savaşın etkileri, ekonomik güvenlik, yeşil yatırımlar ve Hint-Pasifik bölgesine odaklanacak üç günlük bir zirve için bir araya gelecek.

DİPLOMASİ

The Times: Ukrayna, savaşın başından bu yana en zayıf dönemini yaşıyor

Yayınlanma

The Times gazetesinin analizine göre, Rusya’nın Donbass’taki ilerleyişi ve Ukrayna ordusunun yaşadığı yorgunluk, savaşın seyrini değiştiriyor. İngiltere’nin Storm Shadow füze desteğine rağmen, Ukrayna’nın durumu kritik bir noktaya ulaştı.

İngiliz The Times gazetesi, Rusya’nın Donbass bölgesinde kayda değer ilerlemeler kaydettiğini ve Ukrayna’nın savaşın başlangıcından bu yana en zayıf dönemini yaşadığını yazdı.

Gazeteye göre, İngiltere’nin uzun menzilli Storm Shadow füzelerinin Rusya topraklarına yönelik saldırılarda kullanımına onay vermesi, Batı’nın Rus birliklerinin ilerleyişini durdurma çabalarının somut bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Kraliyet Birleşik Güvenlik ve Savunma Çalışmaları Enstitüsü uzmanı Matthew Saville, Ukrayna’nın elindeki sınırlı sayıdaki Storm Shadow füzesinin savaşın gidişatını değiştirme potansiyelinin düşük olduğunu belirtti.

Saville, Ukrayna için tek umudun ılıman bir kış ve buzların çözülmesi olabileceğini, bunun da toprak kayıplarını yavaşlatabileceğini vurguladı.

Ayrıca uzman, son bir ay içinde Rusya’nın saldırılarının yoğunlaştığını kabul ederken, yakın gelecekte geri çekilme ve olası toprak kayıpları riskine de dikkat çekti.

Saville, “Ukrayna birlikleri tükenme noktasında. Cephe hattındaki askerlerini yenileyemiyor, fiziksel ve ruhsal açıdan yorgun durumdalar. Dinlenme fırsatları neredeyse hiç yok,” değerlendirmesini yaptı.

Ukrayna’nın 155 milyar dolarlık borcu: Kim, ne kadar alacaklı?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

5 maddede Hint milyarder Gautam Adani iddianamesi

Yayınlanma

Hint iş insanı ve Asya’nın en zengin ikinci kişisi Gautam Adani hakkında çarşamba günü bir ABD federal mahkemesinde rüşvet suçlamasıyla hazırlanan iddianame Hindistan’da şok etkisi yarattı.

Suçlamalar, açıktan satış yapan Hindenburg Research’ün mali usulsüzlük suçlamalarının grubun halka açık piyasa değerinden 130 milyar dolar silmesinin üzerinden iki yıldan kısa bir süre geçtikten sonra, imparatorluğunun yeniden mercek altına alınmasına neden oldu.

Gautam Adani kimdir?

Gautam Adani, yenilenebilir enerji, limanlar, havaalanları, inşaat malzemeleri, gıda ürünleri ve medyayı kapsayan işletmelere sahip Adani Group’un kurucusu ve başkanıdır. İddianamedeki diğer sanıklar kendisinden sık sık “1 Numara” ve “Büyük adam” olarak bahsediyor.

Hindistan’ın batısındaki Gujarat eyaletinde orta gelirli bir tekstil ailesinden gelen 62 yaşındaki Adani, 1988 yılında emtia ticareti yapmak üzere grubunu kurdu. Zaman içinde Adani, agresif bir kaldıraç stratejisiyle işini büyüttü ve ülkenin altyapısı için gerekli olan birçok sektöre girdi. Grup, iddianamenin borsada işlem gören varlıklarında satışa yol açmasından önce yaklaşık 170 milyar dolar değerindeydi.

Adani’nin yükselişi, kendisi de Gujarat’lı olan Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin yükselişini yansıtıyor. Modi’nin siyasi rakipleri, Adani’nin Modi hükümetinin altyapı geliştirme hamlesi sayesinde kamu projelerinde kazandığı ihalelerden büyük fayda sağlaması nedeniyle, sık sık Modi’nin milyardere iltimas geçtiğini iddia etmişlerdir. Hem Adani hem de hükümet herhangi bir özel muameleyi reddetti.

Suçlamalar nelerdir?

ABD’li savcılar Gautam Adani, yeğeni Sagar Adani ve diğer altı sanığın “kazançlı güneş enerjisi tedarik sözleşmeleri” yapmak için Hindistan hükümet yetkililerine 265 milyon dolar değerinde rüşvet ödemeyi planladıklarını iddia ediyor. Sanıkların ayrıca “milyarlarca dolarlık finansman elde etmek” için rüşveti ABD merkezli yatırımcılardan “gizledikleri” iddia ediliyor.

İddianamede “Yolsuz Güneş Enerjisi Projesi” olarak adlandırılan rüşvet planı, devlete ait Hindistan Güneş Enerjisi Kurumu tarafından Adani’nin yenilenebilir enerji birimine ve bir başka Hintli şirket olan Azure Power’a verilen çok sayıda güneş enerjisi sözleşmesine odaklanıyordu.

Adani ve diğerleri ayrıca ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu tarafından, Eylül 2021’de yatırımcılardan 750 milyon dolar toplarken rüşvetle mücadele uygulamaları hakkında “maddi olarak yanlış veya yanıltıcı” beyanlarda bulunmakla suçlandı ve bunun 175 milyon doları ABD’li yatırımcılardan toplandı.

İddianame grubun işlerini nasıl etkileyecek?

İddianamenin ortaya çıkmasının ardından perşembe günü holding bünyesindeki 12 şirketten 11’i toplu olarak yaklaşık 27 milyar dolar değer kaybederek, Hindenburg Research’ün grubu diğer iddiaların yanı sıra hisse senedi manipülasyonu ve offshore vergi cennetlerinin uygunsuz kullanımı ile suçladığı Ocak 2023’teki çöküşü tekrarladı.

Holding şirketi Adani Enterprises’ın hisseleri %22’nin üzerinde düşerken, soruşturmanın odağındaki Adani Green Energy’nin hisseleri de yaklaşık %19 değer kaybetti. Sadece holdingin haber medyası kolu olan Yeni Delhi Televizyonu (NDTV) marjinal bir yükselişle kapandı. Adani şirketlerinin çoğunun hisseleri cuma günkü erken işlemlerde düşmeye devam etti.

İddianame, Adani’nin yaklaşan kaynak yaratma planlarını etkileyebilir. Adani Green Energy’nin 600 milyon dolarlık ABD doları cinsinden tahvil satışını iptal ettiği bildirildi. Yatırım danışmanlığı şirketi Intelsense’in kurucusu Abhishek Basumallick, “Bu gelişmenin kısa vadedeki en büyük etkisi, Adani Grubu’nun, adı temize çıkana kadar, özellikle önde gelen finans kuruluşlarından yeni fon bulmakta zorlanabilecek olmasıdır,” dedi.

Perşembe günü geç saatlerde Kenya Cumhurbaşkanı William Ruto, Adani’nin ülkenin ana havalimanının kontrol hissesini satın almasının yanı sıra enerji nakil hatları inşa etmek için şirketle yaptığı 736 milyon dolarlık kamu-özel sektör ortaklığı anlaşmasını iptal edeceğini söyledi.

Adani Grubu ve Hindistan hükümeti nasıl yanıt verdi?

Adani Grubu perşembe günü yaptığı açıklamada iddianamedeki suçlamaları reddederek bunları “temelsiz” olarak nitelendirdi.

Grup açıklamasında, “ABD Adalet Bakanlığı’nın da belirttiği gibi, ‘iddianamedeki suçlamalar iddiadan ibarettir ve sanıklar suçları kanıtlanana kadar masum sayılırlar’” dedi ve ekledi: “Mümkün olan tüm yasal yollara başvurulacaktır.”

Hindistan hükümeti henüz resmi bir tepki verdi.

Dışişleri Bakanlığı Sekreteri (Doğu) Jaideep Mazumdar, Modi’nin Güney Amerika’daki Guyana ziyaretiyle ilgili bir basın toplantısı sırasında Adani meselesi sorulduğunda yorum yapmayı reddetti. Guyana’nın başkenti Georgetown’da yaptığı açıklamada “Bu, Hindistan başbakanının Guyana ziyareti ve Hindistan-CARICOM (Karayip Topluluğu) zirvesi için düzenlenen bir basın toplantısı ve ben bu görevin ötesindeki sorulara yanıt verecek konumda değilim” dedi.

Modi’nin siyasi rakipleri milyardere yönelik bir dizi saldırı başlattı.

Hindistan Ulusal Kongresi’nin kıdemli lideri Rahul Gandhi perşembe günü düzenlediği basın toplantısında, “Adani bir bakıma Hindistan’ı ele geçirdi; ülke Adani’nin pençesinde. Bu yüzden Hindistan’ın havaalanları, limanları, savunma sanayii… bu bir ortaklık. Ortaklığın bir tarafında Modi, diğer tarafında ise Adani var,” dedi.

Gandhi aynı zamanda parlamentonun alt kanadında muhalefet lideri ve yerel suçları soruşturma kurumu olan Merkezi Soruşturma Bürosu’na direktör atanmasında söz sahibi olan güçlü bir pozisyonda. Gandhi, partisinin Adani’nin iddianamesini pazartesi günü başlaması planlanan parlamentonun kış oturumunda gündeme getireceğini söyledi.

Suçluların iadesi gündemde mi?

Adani hakkında Hindistan’ın menkul kıymetler düzenleyicisi tarafından geçen yıl Hindenburg Research iddialarının ardından başlatılan ve halen devam etmekte olan bir soruşturma var.

Hindistan ve ABD’deki avukatlar, son iddianame için ABD savcılığının Adani ve diğer sanıkların iadesini talep edebileceğini söyledi. İki ülke arasında 1997 yılından bu yana yürürlükte olan bir suçluların iadesi anlaşması bulunuyor.

Delhi yüksek mahkemesi avukatlarından Prashant Mendiratta, ABD hükümeti tarafından iade talebinde bulunulması halinde Hindistan Dışişleri Bakanlığı’nın birincil karar mercii olacağını söyledi.

Mendiratta, “Hindistan hükümetinin iadeyi reddetmesi durumunda, savcılık Hindistan yargısına karara karşı bir dilekçe ile başvurabilir … bunun iki cephede bir hukuk savaşına dönüşme ihtimali yüksek,” diye ekledi.

Hindistan-ABD suçluların iadesi anlaşması, iadenin uygulanabilmesi için bir suçun bir yıl veya daha fazla hapis cezasıyla cezalandırılmasını da zorunlu kılıyor. Hindistan’ın Bharatiya Nagarik Suraksha Sanhita (BNSS) yasalarına göre rüşvet sadece bir yıla kadar hapisle cezalandırılabiliyor.

Daha sert olan Yolsuzluğun Önlenmesi Yasası (PoCA) da davaya uygulanabilir.

“Ancak PoCA’nın uygulanabilmesi için hükümet yetkilisi tarafından rüşvet talep edildiğinin ve rüşvetin kabul edildiğinin kanıtlanması gerekiyor.

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karine Jean-Pierre perşembe günü düzenlenen basın brifinginde ABD’nin Adani’ye yönelik suçlamaların ikili ilişkilere zarar vermesinden endişe duyup duymadığına ilişkin bir soruya cevaben “Açıkçası bu iddiaların farkındayız” dedi ve ekledi: “Söyleyeceğim şey şu: ABD ve Hindistan ilişkilerinin, halklarımız arasındaki bağlara ve küresel meselelerin tamamında işbirliğine dayanan son derece güçlü bir temele dayandığına inanıyoruz.”

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Barnier, Alman-Fransız eksenine İtalya’nın da eklenmesini istiyor

Yayınlanma

Fransa Başbakanı Michel Barnier cuma günü yaptığı açıklamada, Fransa-İtalya bağlarını güçlendirmek ve Roma’yı, Paris’in AB ile Mercosur arasındaki büyük bir ticaret anlaşmasını geciktirme ve değiştirme teklifine katılmaya ikna etmek amacıyla önümüzdeki ayın başlarında İtalya’ya gideceğini söyledi.

Barnier, Paris’te Fransız, İtalyan ve Alman iş dünyasının önde gelen dernekleri Medef, Confindustria ve BDI tarafından ortaklaşa düzenlenen bir konferansta ziyareti duyururken, “İtalya, Fransa’nın sıklıkla ihmal ettiği çok büyük bir ülke,” dedi.

Fransız liderin ziyaretinin 5 ya da 6 Aralık’ta yapılabileceği belirtiliyor.

Fransa cumhurbaşkanları ve başbakanları, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Fransız-Alman ekseninin Avrupa’yı “barışçıl ve ekonomik olarak birbirine bağlı” tutmada oynadığı kilit rolün altını çizmek için ilk yurtdışı ziyaretlerini genellikle Almanya’ya yaparlar.

Barnier’in Roma’ya gidiyor olması, Fransa’nın AB konularında İtalya’yı giderek daha fazla ortak olarak gördüğünün bir işareti olarak değerlendiriliyor. 

Fransa, AB ile Mercosur bloğundaki Güney Amerika ülkeleri arasında aralık ayı başında imzalanabilecek ticaret anlaşmasına karşı çıkacak müttefikler bulmaya çalışıyor. İtalya’nın desteğine güvenip güvenemeyeceği ise henüz belli değil.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani perşembe günü Paris’te düzenlenen aynı etkinlikte İtalya’nın anlaşmayı desteklediğini ama anlaşmanın İtalyan çiftçilere zarar vermeyeceğinden emin olmak istediğini yineledi.

İtalya Tarım Bakanı Francesco Lollobrigida geçen hafta anlaşmaya mevcut haliyle karşı olduğunu söyleyerek İtalya’nın uzun süredir anlaşmaya verdiği destek konusunda şüphe uyandırmıştı.

Hem Başbakan Giorgia Meloni hem de Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella anlaşmayı kamuoyu önünde desteklediler.

Barnier bu ayın başlarında Brüksel’i ziyaret ederken, Roma’ya yapacağı gezi başbakan olarak ilk ikili ziyareti olacak.

Barnier Paris’in, göçten sanayi politikasına kadar her şeyi kapsayan ikili bir anlaşma olan Quirinale Antlaşmasının 2021’de imzalanmasının ardından yıllarca görmezden geldiği trans-Alp ilişkisini canlı tutmak için daha fazlasını yapması gerektiğini kabul etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English