Bizi Takip Edin

AVRUPA

AfD’nin kurduğu yeni AP grubunda kimler var?

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) diğer birçok sağcı partiden kopan Almanya için Alternatif (AfD), 10 Temmuz Çarşamba günü AP’de kendi parlamento grubunu kurmayı başardı.

AfD’nin Marine Le Pen’in Ulusal Birlik’i (RN) ile aynı grupta yer alma şansının olmadığını fark etmesinin ardından Alman delegasyonu yeni müttefikler aramaya başladı ve “Egemen Uluslar Avrupa’sı” (ESN) grubunu kurmayı başardı.

Yeni grubun AfD’li eş başkanı René Aust kurucu toplantının ardından yaptığı açıklamada, “Güçlerimizi birleştirdik çünkü kararlı eylem ve planlı bir yaklaşımla Avrupa’nın siyasi geleceği üzerinde belirleyici bir etki yaratma hedefinde birleştik. [Bu yol] güçlü, birleşik ve geleceğe yönelik bir anavatan Avrupa’sına dair ortak vizyonumuzu gerçekleştirmek için gereklidir,” dedi.

Grupta yer alan partiler ve vekiller

Yeni grupta AfD’den 14 kişilik delegasyonun yanı sıra diğer yedi ülkeden daha küçük delegasyonlar yer alıyor ve toplam AP üyesi sayısı 25’e ulaşıyor ki bu da grubun resmen bir AP grubu olarak tanınması için yeterli.

Fakat AfD’nin kendileriyle birlikte çalışmaya istekli benzer düşünen partiler bulması biraz zaman aldı.

Fransa’daki ulusal seçimler, AfD’nin de içinde yer almadığı Viktor Orban öncülüğünde kurulan Avrupa için Vatanseverler grubunun oluşumunu geciktirerek koalisyon kurma sürecini daha da yavaşlatırken, bazı sağcı partiler de kendilerine en faydalı olacak grup için müzakereye başlayarak onay sürecini daha da yavaşlattı.

Uzun müzakerelerin ardından “Egemen Milletler Avrupa’sı” grubu şu şekilde ortaya çıktı: Grubun başını 14 üye ile AfD çekerken, onu Polonya’dan Konfederasyon ve Bulgaristan’dan milliyetçi Yeniden Doğuş Partisi üçer üye ile takip ediyor. Çek SPD, Litvanya Halk ve Adalet Birliği, Slovakya’dan Republika, bir Macar milletvekili ve Fransız Recônquete’’nin kalan tek üyesinin her birinin birer milletvekili var. İspanya’dan Se Acabo La Fiesta (SALF) da gruba katılacaktı fakat son anda katılmaktan vazgeçti.

Grubun AfD’li eş başkanına, Konfederasyon’dan Stanislaw Tyszka eşlik edecek.

AfD, AP’de yeni grup kuruyor: “Egemen Ulusların Avrupa’sı”

Yeni grubun siyasi pozisyonu

Yeni grubun “ne kadar sağa gideceği” konusunda AfD, sağcı partilerden yeni bir parlamento grubu oluşturma kararı konusunda kendi içinde bölünmüştü, çünkü bazıları daha aşırı milliyetçi görüşlerle yakın bir ilişki kurmaktan korkuyordu.

AfD’nin eş başkanı Alice Weidel daha önce partisinin olası bir grubunda “hiçbir Yahudi karşıtının” yer almamasını şart koşmuştu.

Gruba katılmak için daha önce aday olan SOS Romanya, Alman delegasyonunun potansiyel ortaklarını daha yakından incelemeye karar vermesinin ardından seçilemedi.

Aynı durum, ulusal parlamentoda Hanuka menorasını (şamdan) söndüren ve Yahudiliği “şeytani bir tarikat” olarak nitelendiren yeni seçilmiş milletvekili Grzegorz Braun ve Holokost hakkında aşağılayıcı ifadeler kullanan Slovak Cumhuriyeti’nden Milan Mazurek için de geçerli. Her ikisi de “Egemenlikçiler”in bir parçası değil, fakat delegasyonlarından başkaları da onlara katıldı.

Farklı yapılarına rağmen, ESN’nin sekiz partisi göç yönetimi, Yeşil Mutabakat, “ilericilik” ve Ukrayna’ya askeri yardıma karşı şiddetli bir muhalefetle bir araya geliyor.

Buna ek olarak, hepsi de ülkelerin siyasi ve iktisadi bir birlik inşa etmek üzere yetkilerinin bir kısmını uluslarüstü kurumlara devrettiği Avrupa entegrasyonu projesine karşı çıkıyor. Başlıkta “egemenlik” teriminin öne çıkmasının nedeni de bu.

Hedef “Anavatanlar Avrupa’sı”

Aust ve Tyszka yaptıkları ortak açıklamada, “Bir araya geldik çünkü kararlı eylem ve stratejik planlama yoluyla Avrupa’nın siyasi geleceği üzerinde önemli bir etkiye sahip olma hedefini paylaşıyoruz,” dediler.

Bunun ancak “kolektif olarak başarılabileceğini” kaydeden ikili, “Etki her zaman örgütlenme ve stratejik hareket etme cesaretine sahip olanlar tarafından kullanılmıştır,” dedi.

AfD’li ve Konfederasyon’lu eş başkanlar, bu yolu “güçlü, birleşik ve ileriye dönük bir Anavatanlar Avrupası ortak vizyonunu gerçekleştirmek için gerekli olduğu için” seçtiklerini kaydettiler.

AVRUPA

AB’den Macaristan ve Slovakya’ya “Lukoil” reddi

Yayınlanma

AB yönetimi perşembe günü yaptığı açıklamada, Kiev’in Macaristan ve Slovakya’ya Rus petrolü ihracatına kısmi yasak getirmesinin ardından Avrupa Komisyonu’nun Ukrayna ile resmi görüşmelere başlamayı planlamadığını söyledi.

Haziran ayında Ukrayna, Moskova’nın en büyük özel petrol şirketi Lukoil’in Orta Avrupa’ya sattığı ham petrolün boru hattından geçişini engelleyen yaptırımları kabul ederek Budapeşte ve Bratislava’da arz sıkıntısı endişesine yol açmıştı.

Geçtiğimiz ay iki ülke Avrupa Komisyonu’na bir mektup göndererek, yasal işlemin bir öncüsü olan bu hareketle ilgili olarak Ukrayna ile acil istişareler başlatması çağrısında bulunmuştu. İki ülke, Kiev’in Brüksel ile 2014 yılında imzalanan geniş kapsamlı bir ticaret anlaşmasını ihlal ettiğini iddia etmişti.

Brüksel’e göre Kiev’le acil istişarelere gerek yok

Fakat perşembe günü AB yürütme organı bu talebi reddetti. Gazetecilere konuşan Komisyon sözcüsü Balazs Ujvari, Komisyon’un ön değerlendirmesine göre yaptırımların “[her iki ülkenin] arz güvenliği için acil bir risk” oluşturmadığını savunarak acil istişarelerin gerekiyormuş gibi görünmediğini söyledi.

Ujvari, Komisyon’un hâlâ “gerçekleri doğrulamakta” olduğunu ve Slovak ve Macar mektubuna daha fazla bilgi talebiyle yanıt verdiğini söyledi.

Bu arada perşembe günü Ukrayna Başbakanı Deniz Şmihal ile görüşen AB ticaret şefi Valdis Dombrovskis de Macaristan ve Slovakya’ya yapılan petrol ihracatının “Lukoil petrolün sahibi olmadığı sürece etkilenmeyeceğini” söyledi.

Komisyon’dan Bratislava ve Budapeşte’ye “Rus petrolünden uzaklaşın” çağrısı

Öte yandan Brüksel, Macaristan ve Slovakya’ya Rus petrolünden vazgeçmelerini ve alternatif kaynaklar aramalarını söyledi.

Financial Times (FT) tarafından görülen, Budapeşte ve Bratislava’ya gönderdiği mektupta AB Ticaret Komiseri Valdis Dombrovskis, “Rus fosil yakıtlarından uzaklaşmanın aktif bir şekilde takip edilmesi gerektiğini” söyledi.

Dombrovskis, iki ülkenin Hırvatistan’dan gemiyle ham petrol getiren mevcut bir boru hattını kullanabileceğini söyledi. Komiser, “Komisyon’un mevcut analizi Macaristan ve Slovakya için Janaf Adriyatik boru hattı gibi alternatif boru hatları yoluyla yeterli kapasiteye işaret ediyor,” dedi.

Geçen hafta tüm üye devletlerin temsilcilerinin konuyu tartıştığı bir toplantıda “önemli bir kısmının Macaristan ve Slovakya’nın neden şimdiye kadar alternatifleri araştırmadığını sorguladığını” da sözlerine ekledi.

Macar enerji şirketi MOL’un “Lukoil’in MOL grubu için Ukrayna üzerinden taşınan petrolün sahibi olmadığını resmi mektuplarla ortaya koyduğunu”, yani Drujba üzerinden gelen tedarikin Kiev’in yaptırımlarından etkilenmediğini savundu.

MOL’un Rus tedarikçilerle uzun vadeli sözleşmeleri bulunuyor. Komisyon, Rusya’dan gelen ham petrolün bloktaki talebin yalnızca yüzde 3’ünü oluşturduğunu söylüyor.

Macaristan Komisyon’u şantaj yapmakla suçluyor

Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó ise bu hafta Komisyon’u şantaj yapmakla suçladı ve Ukrayna’nın silahlandırılmasına karşı çıktıkları için iki ülkeye baskı yaptığını savundu.

Szijjarto “[belki de] her şeyi icat edenin Kiev değil Brüksel olduğunu, silah transferini reddeden barış yanlısı iki ülkeye şantaj yapmak istediğini” söyledi.

Slovakya ise komisyona ek bilgi sağlayacağını söyledi ve “Petrol arzının önündeki engeller herhangi bir şekilde kaldırılmadığı sürece, durumun hala ciddi olduğunu ve Slovakya’nın enerji güvenliğini tehdit ettiğini düşünüyoruz,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupa Komisyonu, Trump’ın geri dönüşü ihtimaline karşı ekip kuruyor

Yayınlanma

AB, serbest ticaret ve Ukrayna’ya destek gibi konularda Washington’da yaşanması muhtemel dramatik bir değişimle başa çıkmak için stratejiler geliştirirken, Avrupa Komisyonu Donald Trump’ın Beyaz Saray’a olası dönüşüne hazırlanmak üzere yetkililerden oluşan özel bir ekip kurdu.

Çalışmalar hakkında bilgi sahibi olan üç kişinin Financial Times’a (FT) aktardığına göre, yakından yönetilen grup aynı zamanda Kamala Harris’in başkanlığının AB için nasıl bir etki yaratabileceğini ve Brüksel’in kasım ayındaki ABD seçimlerinden sonra politika değişikliklerine karşı nasıl hazırlıklı olması gerektiğini de belirliyor.

Görüşmelerin gizliliği nedeniyle isimlerinin açıklanmasını istemeyen bu kişilerden biri, “[ABD] seçimleri henüz bitmedi, dolayısıyla her iki durumda da ne gibi sonuçlar doğurabileceği üzerinde çalışılıyor. Kilit yetkililer en çok nereye odaklanmamız gerektiğini tartışıyorlar,” dedi.

Komisyon Genel Sekreteri Ilze Juhansone’nin ofisi tarafından oluşturulan ekipte, komisyonun ticaret, rekabet ve dış ilişkiler gibi konuları ele alan ilgili komiserliklerini temsil eden az sayıda yetkili yer alıyor.

Alman Dışişleri de Trump için yeni bir komite kurmuş

Komite eylül ayında çalışmalarını hızlandırmayı ve AB’nin potansiyel kırılganlıklarının değerlendirilmesi ve olumsuz kararların nasıl hafifletilebileceğine ilişkin görüş ve fikirleri paylaşmak üzere AB hükümetlerine erişimini arttırmayı planlıyor.

Ayrıca, AB vergi mükelleflerinin Ukrayna’nın savunmasına potansiyel olarak daha fazla katkıda bulunma ihtiyacı gibi ABD’nin Avrupa’ya yönelik politikasında büyük bir değişiklik olması durumunda iletişim planları geliştirmeye odaklanılıyor.

Komisyon, “ABD seçimlerine hazırlandığını” ve “olası tüm sonuçların göz önünde bulundurulduğunu” belirterek, “ABD ile yakın bir ortaklığı sürdürmeye kararlı olduğunu” sözlerine ekledi.

FT’ye konuşan yetkililer, Trump’ın olası ikinci başkanlığına hazırlanan benzer bir grubun Alman Dışişleri Bakanlığında da kurulduğunu söyledi.

Trump’a hazırlanmak için kurulan “gizli bir tartışma forumu”

Görüşmeler, üst düzey AB yetkililerinin, Başkan Yardımcısı Harris’in eski ekonomi danışmanı Mike Pyle ve ulusal güvenlik danışmanı Phil Gordon da dahil olmak üzere hem Trump’a hem de Harris’e yakın isimlerle temas kurmaya çalıştığı bir döneme denk geliyor.

Brüksel’in bakış açısına göre Harris’in başkanlığı, özellikle Ukrayna’ya yardım söz konusu olduğunda Biden ile tam bir devamlılık anlamına gelmeyebilir. Trump’ın seçim kampanyası sırasında savaşı derhal sona erdirme sözü vermesi, seçimi kaybetse bile ABD kamuoyunun çatışmaya bakışını etkileyebilir.

Fakat komite için en geniş kapsamlı konu, Trump’ın dönüşünün AB ekonomisi için ne anlama gelebileceği. Tartışmalar hakkında bilgi sahibi ikinci bir kişi, “Bu, Trump’a en iyi nasıl hazırlanabileceğimizi düşünmek için gizli bir tartışma forumu. Bunu yapmak çok akıllıca,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

VW ve BMW yöneticileri düşen kârlar nedeniyle AB’nin Çin vergilerini eleştirdi

Yayınlanma

Çin’de düşen satışlar Volkswagen ve BMW’nin ikinci çeyrek kârlarını olumsuz etkilerken, Alman otomobil üreticileri AB ile dünyanın en büyük otomotiv pazarı arasında yaklaşan ticaret savaşı tehdidi konusunda uyarıda bulundu.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre BMW CEO’su Oliver Zipse perşembe günü yaptığı açıklamada, AB’nin geçtiğimiz ay Çin yapımı elektrikli araçlara gümrük vergisi getirmesinin, Avrupa pazarı için Çin’de araç üreten Münih merkezli grup da dahil olmak üzere bloğun kendi otomobil üreticilerini vurduğunu söyledi.

Zipse, Avrupa’nın yeşil dönüşümünün “büyük ölçüde Çin’den gelen hammadde ve teknolojiye” dayandığını da sözlerine ekleyerek “karşı önlemlerin” beklendiği uyarısında bulundu.

Volkswagen CEO’suna göre Pekin uzlaşmaya açık

Brüksel tarafından yürütülen bir soruşturmada Çin’in gelişen elektrikli araç (EV) sektörünün Pekin tarafından büyük ölçüde sübvanse edildiğine dair kanıtlar bulunmasının ardından Çin yapımı otomobillere gümrük vergisi getirilmişti. Önlem halen geçici ve kasım ayında AB üye ülkeleri tarafından yapılacak oylamayı bekliyor.

VW CEO’su Oliver Blume ise, AB’nin haziran ayında kararını açıklamasının ardından Çin Ticaret Bakanlığının bu hamleyi “kanunsuz” olarak nitelendirmesine rağmen, iki hafta önce Çinli bakanlarla bir araya geldiğinde tarifeler konusunda tartışmaya açık olduklarını ve “adil bir çözüm hedeflediklerini” söyledi.

Blume, konuyla kişisel olarak “derinlemesine ilgilendiğini” söyledi ve oylama öncesinde “AB’deki farklı ülkelerle temas halinde olduğunu” sözlerine ekledi. Blume, AB tarifelerine karşı çıkarken, Çin’in şu anda Avrupa elektrikli araçlarına yüzde 15 gümrük vergisi uyguladığını kabul etti ve karşılığında Çin’den de “aynı anlaşmayı” beklediğini söyledi.

Alman otomobillerinin satışı azaldı

VW Çin’de yaklaşık 90.000 kişi istihdam ediyor ve son dört yılda 10 milyar avrodan fazla yatırım yaptı. Çin uzun zamandır Alman otomobil üreticileri için en önemli pazar konumundaydı fakat BYD gibi yerli elektrikli araç markalarının artan rekabeti geleneksel otomobil üreticilerini baskı altına aldı ve bir fiyat savaşına yol açtı.

VW’nin Çinli müşterilere yaptığı teslimatlar ikinci çeyrekte 651.500’e düşerek geçen yılın aynı dönemine kıyasla %19’dan fazla azaldı. Kapsamlı bir yeniden yapılandırma programıyla bağlantılı beklenmedik maliyetlerle birleştiğinde, Avrupa’nın en büyük otomobil üreticisinin vergi öncesi kârı %8,4 azalarak 5 milyar avronun biraz altına düştü.

Elektrikli araç satışlarında Alman rakiplerini geride bırakan BMW’nin Çin’deki teslimatları aynı dönemde yaklaşık %5 düşüşle 188.500’ün biraz üzerinde yer alırken, Münih merkezli şirket net kârının neredeyse %9 azalarak 2,7 milyar avroya gerilediğini bildirdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English