Bizi Takip Edin

ASYA

Alman düşünce kuruluşu SWP: Batı için Kazakistan’ın görevi Rusya ve Çin’i çevrelemek

Yayınlanma

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü (SWP), ‘Orta Ölçekli Güçler, Uluslararası Politikada Önemli Aktörler’ başlıklı makalesinde Batı’nın Kazakistan’a yönelik bakışına ilişkin bir değerlendirme sundu.

‘Orta ölçekli güçler’ teriminin dünya siyasi ve iktisadi arenasında kayda değer rol oynayan ülkeleri ifade ettiği anımsatılan makalede, Kazakistan ilk kez Türkiye, İsrail ve Hindistan gibi ülkeleri de içeren orta güçler listesine dahil edildi.

SWP uzmanlarına göre Kazakistan, Orta Asya ülkeleri arasında dış politikasıyla öne çıkıyor ve bu da ülkeyi bölgede kilit bir aktör haline getiriyor. Ülke, özellikle hammadde alanında Batı ve Çin ile iktisadi ilişkilerini giderek geliştiriyor.

Makalede şu ifadelere yer verildi: “Komşuları Rusya ve Çin’in avantajlı konumu karşısında Kazakistan’ın dış politika misyonu, mümkün olan en geniş dış ilişkiler yelpazesi aracılığıyla iki bölgesel gücün etkisini kontrol altına almak ve böylece manevra alanını en üst düzeye çıkarmaktır. Böyle bir yaklaşım uzmanlar tarafından ittifaklara ve ortaklara yönelik pragmatik bir tutum olarak nitelendirilse de, ortak bölgesel kalkınma konusunda hala belirgin bir istek -başka bir deyişle, ‘bağımsız ilkeler üzerinde dayanışmacı sorumluluk’ – söz konusu.”

Uzmanlar, Kazakistan’ın uluslararası politikadaki hedeflerini erken bir aşamada gerçekleştirebildiğini ifade ederek örneğin ülkenin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT), Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne başkanlık etmiş ve Suriye ihtilafında Astana süreciyle arabulucu olduğuna dikkat çekti.

Astana’nın Avrasya’daki bir dizi başka etkili kuruluşa üyeliğinden de bahsedilen makalede şunlar kaydedildi: “Ortakların çeşitlendirilmesi açısından da Kazakistan önemli bir ilerleme kaydetti. Orta Asyalı komşularının aksine, Kazakistan pazarı, zengin petrol rezervlerini keşfetmeleri için Batılı yatırımcılara ilk olarak 1990’larda açılmıştı. Sonuç olarak Avrupa Birliği, ülkedeki en büyük yabancı yatırımcı ve dış ticaretteki yüzde 40’lık payıyla Kazakistan’ın en önemli ekonomik ortağı. Özbekistan ise 25 yıl boyunca korumacı (ve hatta izolasyonist) politikalara bağlı kaldı ve ancak 2016’da kendini dünyaya açtı.”

SWP, Ukrayna’daki savaşın Kazakistan’a ortaklarını çeşitlendirme konusunda yeni bir ivme kazandırdığını belirterek inşa edilmekte olan yeni ulaşım güzergahları ve yenilenebilir enerji sektörü ile işleme endüstrisine yatırım çekmeye dönük bilgilendirme kampanyasının bunun ispatı olduğunu vurguladı.

Uzmanlar, ayrıca Kazakistan’ın çeşitlendirme arayışında sadece Çin’in İpek Yolu’na değil, aynı zamanda AB’nin Küresel Geçit stratejisine de güveniyor olduğu ve bu bağlamda, ‘Doğu ile Batı arasında bir köprü’ olarak coğrafi ve tarihsel rolünü ortaya koyduğu yorumunu yaptı.

Ukrayna savaşıyla beraber Almanya başta olmak üzere pek çok AB ülkesi, tek taraflı yaptırımlarla vazgeçtiği Rus petrol ve gazına alternatif bulmak için yeni ortaklıklar aramaya başlamıştı.

Almanya, Kazakistan’a (ve diğer bazı ülkelere) önümüzdeki yıllarda pazar gücü kazandırabilecek bir enerji ortaklığını değerlendiriyor. SWP’ye göre bu amaçla Kazakistan’ın doğru zamanda hak ettiği yeri rahatça alabilmesi için enerji dönüşümüne hazır olması son derece önemli.

Kazakistan Rusya’dan uzaklaşacak mı?

ASYA

Çin, ‘hataları tolere etme’ sözü vererek riskten kaçınan yetkilileri inisiyatif almaya teşvik etti

Yayınlanma

Çin’in liderleri, “işleri halletme” ihtiyacını ve hatalara karşı toleransı vurgulayarak “riskten kaçınan” kadroları yeniden kararlı ekonomik eylemler için bir araya getirmeye çalışıyor.

Çin Komünist Partisi Politbürosu, perşembe günü yapılan bir toplantının ardından yaptığı açıklamada, ekonomiyi canlandırmaya yardımcı olmak için birçok yetkilinin harekete geçmemesini kısmen ele alarak yenilenen “siyasi kararlılığın” sinyalini verdi.

Devlet haber ajansı Xinhua’nın Politbüro’dan aktardığına göre, “Parti üyeleri ve yetkilileri sorumluluk almaya ve zorlukları büyümek ve sonuç elde etmek için fırsat olarak kullanarak yenilik yapmaya istekli olmaya çağırılıyor.”

Açıklamada ayrıca, “Sorumluluk üstlenen ve işleri halledenleri desteklemek için ‘üç istisna’ çerçevesi etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Büyük ekonomik vilayetler liderliği üstlenmeye ve ekonomiyi ileriye götürmede daha büyük bir rol oynamaya teşvik edilmelidir” denildi.

Toplantı, mali yetkililerin bir dizi kapsamlı teşvik tedbirini açıklamasından bir gün sonra ve Ulusal Gün kutlamaları öncesinde gerçekleşti ve Pekin’in büyümeyi diğer önceliklerden daha fazla destekleme arzusunun altını çizdi.

Toplantıda ayrıca proaktif politikalara, etkin mali tedbirlere ve özel sektöre destek verilmesine duyulan ihtiyaç vurgulandı.

‘Üç istisna’ politikası

Başkan Xi Jinping, memurların reformları ilerletmede karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmek için 2016 yılında üç istisna politikasını başlattı.

Kamu görevlilerinin yenilik yapma konusunda isteksiz olması ve hata yapmaktan korkması karşısında, üç muafiyet politikası, reformlar sırasında yapılan “hatalar” arasında ayrım yaparak, disiplinin kasıtlı olarak ihlal edilmesinden ziyade deneyimsizlikten kaynaklananlar; keşif sırasında yapılanlar ve kişisel kazançtan ziyade gelişimi teşvik etmek için kasıtsız olarak yapılanlar için hoşgörülü olunmasını öneriyor.

2020’de partinin Merkez Komitesi, kadroları arasında inisiyatifi teşvik etmeyi amaçlayarak üyelerin hata yapma haklarını korumak için bir adım daha ileri gitti.

Bu üç istisna Xi tarafından ocak ayında ve yine temmuz ayındaki büyük parti toplantısında vurgulanarak yetkililerin “öncü bir ruhla ilerlemeleri ve işlerinde girişimci olmaları” teşvik edildi.

Temmuz toplantısında bir ilk olarak, yetkililere yönelik “yanlış suçlamaların” ciddi bir şekilde soruşturulması ve ele alınması gerektiğine özellikle atıfta bulunuldu.

Merkez Parti Okulu’nun resmi gazetesi Study Times’ın eski editör yardımcısı Deng Yuwen, perşembe günü yapılan üç muafiyet atfının, yetkililere ekonomik iyileşmenin artık karnelerindeki en üst performans göstergesi olduğuna dair açık bir mesaj olduğunu söyledi.

“Bu, partinin üst yönetiminden gelen ve emir komuta zincirindeki yetkililere artık önceliklerinin ekonomi olduğunu söyleyen açık bir sinyal. Esasen mevcut katı siyasi gereklilikleri gevşetiyor, böylece yetkililer neye odaklanmaları gerektiğini biliyorlar,” dedi.

Deng, parti liderliğinin bu hamlelerle durgun ekonomiyi canlandırmayı hedeflediğini söyledi. “Ayrıca merkez bankası ve Maliye Bakanlığı’nın teşviklerinin yanı sıra kadroların hevesini de canlandırmaları gerektiğinin farkına vardılar” değerlendirmesini yaptı.

Yerel inisiyatifi büyütme ve kadroları teşvik etme hedefi

Tsinghua Üniversitesi Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde kıdemli bir araştırmacı olan Xie Maosong, South China Morning Post’a yaptığı yorumda, “Parti, suyu test edecek cesarete sahip kadrolara değer vermelidir, çünkü reform ve açılım derin sulara giriyor ve tüm düşük asılı meyveler çoktan toplandı” dedi.

California San Diego Üniversitesi’nde Çin elit siyaseti ve finans uzmanı olan Victor Shih de The Post’a, bu sloganın yerel yetkilileri 1980’lerde ve 1990’larda benzerlerinin yaptığı gibi daha fazla risk almaya ve büyümeyi teşvik etmeye yönelik bir girişim olduğunu söyledi.

Shih, “Yerel inisiyatif gerçekten de bugün büyümeye yardımcı olacaktır,” dedi.

Pekin Üniversitesi’nden ismini vermek istemeyen bir siyaset bilimciye göre, gerçek bir ekonomik iyileşmeyi teşvik etmek için Pekin’in risk alan ve yenilik yapan yetkililerin ödüllendirileceğini göstermesi gerekiyor.

Motive olmuş yetkililerin Çin’in büyümesi için “en kritik itici güç” olduğunu ancak son on yıldaki daha sert düzenlemeler ve yolsuzlukla mücadele kampanyalarının yetkilileri daha riskten kaçınır ve iş dünyasıyla ilişki kurmakta tereddüt eder hale getirdiğini söyledi.

“Pek çoğu yeni girişimler için bastırmıyor, fazladan bir şey yapmıyor, sadece patronların talimatlarını iletiyor” dedi ve bu durumun değişmesi için yeni teşviklerin yaygın olarak uygulanması gewrektiğini vurguladı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Pakistan büyük tavizlerle 7 milyar dolarlık IMF kurtarma paketini imzaladı

Yayınlanma

Uluslararası Para Fonu (IMF), Pakistan’ın zor durumdaki ekonomisi için uzun süredir beklediği 7 milyar dolarlık kurtarma paketini resmen onayladı. Karar, Pakistan’ın artan mali açıklar, azalan dış rezervler ve ekonomik istikrarsızlıkla karşı karşıya olduğu bir dönemde alındı. İslamabad anlaşmayı yapmak için Çin’den yatırım çekebileceği özel ekonomik bölgeleri hurdaya çıkarmak da dahil olmak üzere büyük tavizler vermek zorunda kaldı.

Çok yıllı bir reform programını içeren kurtarma paketinin, Pakistan’ın ödemeler dengesi krizini ele almasına ve ekonomik güveni yeniden tesis etmesine destek olmak üzere tasarlandığı açıklandı. Programın mali sıkılaştırma, para politikası reformları ve ekonomik dayanıklılığı artırma çabalarına odaklanacağı kaydedildi.

IMF yaptığı açıklamada mali yardımın Pakistan’ın enerji, vergilendirme ve kamu iktisadi teşebbüsleri gibi sektörlerde kritik yapısal reformları uygulamasına yardımcı olacağını vurguladı. IMF ayrıca Pakistan hükümetini kemer sıkma önlemlerinin etkisini en aza indirmek için savunmasız nüfus için sosyal güvenlik ağlarını güçlendirmeye çağırdı. Ancak İslamabad kemer sıkma önlemleri önceki IMF programlarının baskısıyla, ülkedeki şiddetli protestolara rağmeni yürürlüğe koymuştu.

Pakistan’ın içinde bulunduğu ekonomik güçlükler yüksek enflasyon, siyasi istikrarsızlık ve yıkıcı sel felaketleri nedeniyle daha da artmış durumda. Bu yeni kurtarma paketi ile Pakistan’ın, sübvansiyonların azaltılması, vergilerin artırılması ve kilit sektörlerde yönetişim ve şeffaflığın arttırılmasına yönelik reformların uygulanması gibi katı IMF koşullarına uyması bekleniyor.

Pakistan hükümeti IMF’nin kararını memnuniyetle karşılayarak paketin ekonomiyi istikrara kavuşturacağı ve yatırımcı güvenini yeniden tesis edeceği umudunu dile getirdi. Ancak analistler, ülkenin süregelen ekonomik krizin üstesinden gelmek için zorlu reformları hayata geçirirken önündeki yolun zorlu olacağı konusunda uyarıyor.

Hükümet, son aylarda perakendeciler ve muhalefet partileri tarafından yeni vergi planı ve yüksek elektrik oranları nedeniyle yapılan protestolara rağmen, IMF gereklilikleri doğrultusunda vergi alımını artırma sözü verdi.

Ayrıca Pakistan IMF’nin ülkede yeni bir özel ekonomik veya ihracat işleme bölgesi kurulmaması şartını kabul etti. IMF’nin bu şartı, hükümetin kapatılan Pakistan Çelik Fabrikalarına ait bir arazi üzerinde ihracat işleme bölgesi (EPZ) kurma planlarını etkileyecek. Bu durum da Çin sanayisinin bu bölgelere girmesini olumsuz etkileyebilir. İslamabad hükümeti, Çinli şirketlerden oluşan üst düzey bir heyetin, kuzeydeki Gilgit-Baltistan bölgesinde bir özel ekonomik bölge kurulmasına “yoğun ilgi” gösterdiğini duyurmuştu.

Pakistan onlarca yıldır inişli çıkışlı ekonomik döngülerle mücadele ediyor ve bu durum 1958’den bu yana 22 IMF kurtarma paketine yol açtı. IMF’nin verilerine göre ülke 11 Temmuz itibariyle 6.28 milyar dolar borçla IMF’nin en büyük beşinci borçlusu konumunda.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya’nın yeni lideri olmaya hazırlanan Shigeru Ishiba kimdir?

Yayınlanma

Cuma günü iktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin (LDP) başkanlık seçimlerini kazanan eski Savunma Bakanı Shigeru Ishiba, Fumio Kishida’nın yerine Japonya’nın bir sonraki başbakanı olmaya hazırlanıyor.

Uzun süredir bu göreve talip olan 67 yaşındaki bankacı kökenli siyasetçi, 38 yıllık siyasi kariyerinde ağırlıklı olarak güvenlik konuları ve Japonya’nın kırsal kesimlerinin yeniden canlandırılması üzerine çalıştı.

Ayrıca merhum eski Başbakan Shinzo Abe’nin uzun süredir siyasi rakibi olarak biliniyordu.

Siyasi geçmişi

Ishiba ilk kez 1986 yılında alt meclis üyesi olarak seçildi ve Mitsui Bank’ta (şimdiki Sumitomo Mitsui Banking Corp.) yaklaşık dört yıl çalıştıktan sonra siyasete girdi.

Kendisi de bir siyasetçi olan babası Jiro Ishiba, içişleri bakanlığı ve Japonya’nın batısındaki Tottori vilayetinin valiliği görevlerinde bulundu. 1970’lerin en güçlü politikacılarından biri olan ve Jiro’ya yakın olan eski Başbakan Kakuei Tanaka, Jiro öldükten sonra Shigeru’yu alt meclis seçimlerinde aday olması için teşvik etti.

Ishiba 2007-2008 yılları arasında savunma bakanlığı, 2008-2009 yılları arasında tarım, ormancılık ve balıkçılık bakanlığı ve 2014-2016 yılları arasında kırsal bölgelerin yeniden canlandırılmasından sorumlu bakanlık görevlerinde bulundu.

Ishiba ayrıca 2009-2011 yılları arasında LDP’nin Politika Araştırma Konseyi başkanlığını ve 2012-2014 yılları arasında da genel sekreterliğini yaptı.

Tecrübesi ve Japonya kırsalına yaptığı sık ziyaretler, profilini ve seçmen popülaritesini yükseltti. Nikkei tarafından 13-15 Eylül tarihlerinde yapılan bir ankete göre, katılımcıların %26’sı Ishiba’nın LDP’nin bir sonraki başkanı olmaya uygun olduğunu söyleyerek diğer sekiz adayı geride bıraktı.

Parti tabanı arasında sürekli popüler olmasına rağmen Ishiba, parti yönetimine ve ağır toplara yönelik açık eleştirileri nedeniyle LDP milletvekilleri arasında sık sık izole edildi.

Ishiba 2008-2020 yılları arasında LDP başkanlığı için dört kez aday oldu ancak hiç kazanamadı. Bu kez beşinci kez aday olan Ishiba, yarışı “son savaşım” olarak nitelendirdi.

Dış politika

Savunma konusunda şahin bir isim olan Ishiba’nın ulusal güvenlik meseleleri ve Asya’daki diğer ABD müttefiki ülkelerle savunma işbirliği üzerinde çalışması bekleniyor.

Özellikle Kuzey Kore’nin tekrarlanan füze fırlatmaları konusunda temkinlin olduğu biliniyor.

LDP seçim kampanyası sırasında yaptığı bir konuşmada “Asya’da kolektif güvenlik için bir mekanizma oluşturmak acil bir konudur” dedi. “Tayvan’da acil bir durum varsa, Japonya’da da acil bir durum vardır” ifadelerini kullandı.

Ishiba Asya’da NATO tarzı bir kolektif güvenlik düzenlemesi önerdi. ABD-Japonya ittifakı ve ABD-Güney Kore ittifakı gibi mevcut çerçevelerin birleştirilmesi olasılığını savundu. Analistlere göre, bu bağlamda Çin’e karşı bir duruş sergilemesi bekleniyor.

Kampanya sırasında defalarca ABD ile ilişkilerin öneminden bahseden Ishiba, iki ülke arasındaki Kuvvetlerin Statüsü Anlaşmasını gözden geçirmeye başlayacağını söyledi ve Okinawa’daki ABD askeri üslerini Japonya Öz Savunma Kuvvetleri ile ortaklaşa yönetmek için bir plan önerdi.

Ishiba’ya ilk tebrik de ABD’den geldi. ABD’nin Japonya Büyükelçisi Rahm Emanuel sosyal medya platformu X’te Ishiba’yı zaferinden dolayı kutlayan bir mesaj yayınladı.

“#USJapanAlliance’ı güçlendirmek için Japonya’nın yeni başbakanı ile çalışmayı dört gözle bekliyorum” diye yazdı.

Ardından Güney Kore Dışişleri Bakanlığı, Shigeru Ishiba’nın Japonya’nın iktidar partisinin lideri olarak seçilmesinin ardından yaptığı açıklamada, en yakın komşusu ve ortağıyla olumlu bağlar kurmak için Japonya’nın yeni kabinesiyle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı sonuçlara ilişkin yorum yapmaktan kaçındı, ancak “sağlıklı ve istikrarlı bir Çin-Japonya ilişkisinin her iki taraf için de tek doğru seçenek olduğunu ve Japonya’nın Çin’e karşı olumlu ve rasyonel bir politika benimsemesinin umulduğunu” kaydetti.

Ekonomi politikası

Ishiba, Memleketi Tottori gibi nüfusu azalan küçük şehirleri yeniden canlandırmaya odaklanacağını söyledi.

Yakın zamanda medyaya verdiği bir mülakatta kırsal kesimde istihdam yaratmak için tarım, balıkçılık, ormancılık ve hizmet sektörlerini canlandırmanın hayati önem taşıdığını belirtti. “Kırsal alanlardaki gerilemenin nasıl durdurulacağı yeni yönetimin ele alması gereken bir konudur” dedi.

Enerji konusunda Ishiba, yenilenebilir enerjinin tüm potansiyelini kullanacağını söyledi. Nükleer enerjiye karşı değil ancak Japonya’nın enerji karışımındaki oranını azaltmaya çalışıyor.

Siyasi reform konusundaki tutumu

Ishiba, özellikle son siyasi fon skandalı nedeniyle partinin halkın güvenini kaybetmesinin ardından, LDP’de reform yapılması konusunda agresif bir tutum sergiliyor.

LDP’den aday olacağını açıkladığı 24 Ağustos’taki basın toplantısında “Siyaset için para gerekiyorsa, bunu toplama yöntemi düzgün ve ılımlı bir şekilde yapılmalıdır” dedi. “Paraya neden ihtiyaç duyulduğunu sınırsız bir şeffaflıkla halka açıklayacağım” diye vurguladı.

Ayrıca siyasi partilerin yönetimine ilişkin kurallar konulması çağrısında bulundu. Kampanya sırasında “Siyasi partilerin yönetimini düzenleyen bir yasa yok” dedi ve ekledi: “Siyasi partilerin yönetimini düzenleyen bir yasanın çıkarılması acil bir konudur.”

LDP liderlik seçimlerini kazanan Shigeru Ishiba Japonya’nın Başbakanı olmaya hazırlanıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English