Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya, savunma harcamaları hedefine ulaşabilecek mi?

Yayınlanma

Ukrayna savaşının ardından Bundeswehr’e (Alman ordusu) yönelik yatırımlarını artıracağını ilan eden ve savunma konseptinde bir ‘dönüm noktası’ (Zeitenwende) tarif eden Berlin, bu hedeflerine ulaşmak için harekete geçti.

Financial Times’ta (FT) yer alan analizde, bir zamanlar Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin (DDR) NATO’ya karşı ‘gururu’ olan Holzdorf askeri üssü, şimdilerde NATO’nun Rusya’ya karşı koç başı halin gelmiş durumda ve tesis yeni yatırımlarla genişletiliyor.

Habere göre üssün pisti, NATO envanterindeki her uçağın iniş yapabilmesi için genişletiliyor.

Yakında Beoing’in ürettiği 60 yeni Chinook ağır yük helikopteri ve İsrail’den kıtalararası balistik füzeleri dünya atmosferine girmeden önce vurabilen Arrow hava savunma sistemi de üsse konuşlandırılacak.

Genişleme planından sorumlu Alman askeri kurmay subayı Albay Christian Guntsch, “Burada yeni altyapıya 500 milyon avrodan fazla harcanacak; hangarlar, bakım alanları ve yeni uçuş operasyon alanları,” diyor.

Boeing yapımı Chinook’lar, Almanya’nın 1972’den bu yana kullandığı Sikorsky CH-53’lerin yerini alacak. Bundeswehr, Sikorsky’ler için yedek parça bulmakta zorlanıyordu.

Bundeswehr tarihindeki en büyük yatırıma kavuşuyor

Chinook ve Arrow, Berlin’in ulusal güvenliğe yönelik yeni, daha sert yaklaşımının merkezi haline gelen Alman silahlı kuvvetleri Bundeswehr için 100 milyar avroluk yeni bir borçla finanse edilen fondan ödeniyor.

Yatırım fonu, Almanya’yı Avrupa’nın en fazla askeri harcama yapan ve en büyük konvansiyonel orduya sahip ülkesi yapacak. Almanya, gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 2’sini savunmaya ayıracak, bu da NATO’nun 2014’te karar altına aldığı ve Almanya’nın bu yıla kadar hiçbir zaman ulaşamadığı bir hedef.

Almanya bu yıl savunmaya yaklaşık 72 milyar avro harcayacak, bu da Bundeswehr tarihinde görülmemiş bir büyüklük. Bunun 52 milyar avrosu normal bütçeden, 19,8 milyar avrosu ise yatırım fonundan gelecek.

Uzun vadeli plan yokluğu endişe kaynağı

Bununla birlikte, yatırım fonunun hedef olarak belirlediği 2027 yılından sonra ne olacağı belirsizliğini koruyor.

FT’nin aktardığına göre uzmanlar, ülkenin yüzde 2 hedefine ulaşmak için genel bütçeden yılda 25 ila 30 milyar avro daha ayırmak zorunda kalacağına inanıyor.

Uzun süre eski şansölye Angela Merkel’in dış politika danışmanlığını yapan ve şu anda bu hafta başlayacak olan Münih Güvenlik Konferansı’nın başkanı Christoph Heusgen, “Ek 30 milyar avronun nereden geleceği konusunda daha geniş bir tartışmaya ihtiyacımız var. Kaynaklar ve bunların nasıl tahsis edildiği hakkında büyük bir tartışma olması gerekecek ve benim izlenimim, hükümetin bu tartışmayı yapmaktan korktuğu ve sadece ertelediği yönünde,” diyor.

Hükümette bu sorunu açıkça dile getiren tek kişi Savunma Bakanı Boris Pistorius. Bakan, uzun vadeli bir perspektifin yokluğunun, Bundeswehr’in ve tedarikçisi silah üreticilerinin geleceği planlamasını neredeyse imkansız hale getirdiğini savundu.

Ocak ayı sonlarında Federal Meclis’te yaptığı konuşmada, savunmanın ‘güvenilir, sürdürülebilir ve evet, yükselen bir [askeri] bütçe’ gerektirdiğini söyledi.

Milletvekillerine konuşan Pistorius, “100 milyar avroluk fon önemli bir ilk adımdı”. Fakat bugün, fon tamamen harcandıktan sonra bile Bundeswehr’i nasıl yeterince donatmak istediğimizi düşünmeye başlamalıyız,” dedi.

Trafik lambası koalisyonu ‘rahat’

Bununla birlikte Scholz’un koalisyon hükümetindeki üç partiden milletvekilleri, ordunun uzun vadeli finansmanı konusunda artan korkuları ciddiye almıyor.

Görüşleri aktarılan vekiller, FDP’li Maliye Bakanı Christian Lindner’in ocak ayı sonlarında Federal Meclis’in savunma komitesine yüzde 2 hedefinin güvenli olduğuna dair güvence verdiğini aktarıyorlar.

Federal Meclis Savunma Komitesi Başkanı Marie-Agnes Strack-Zimmermann, “Maliye bakanlığının orta vadeli mali planlamasında buna hazırlanmaya başladığını söyledi,” diyor.

Strack-Zimmermann ayrıca, hükümetteki üç partinin yanı sıra muhalefetteki Hıristiyan Demokratlar (CDU) ve Bavyeralı kardeş partisi CSU’nun da yüzde 2 hedefine bağlı olduğunu da ekliyor.

Özel konuşmalarda bakanlar hedeflere ulaşmaktan endişe ediyor

Fakat FT’ye göre özel konuşmalarında, iktidardaki hiç kimse, özellikle de Alman bütçesi üzerindeki sıkı kısıtlamalar göz önüne alındığında, hedefe nasıl ulaşılabileceğini bilmiyor gibi görünüyor.

Almanya, anayasasında borç freni olarak adlandırılan yeni borçlanmayı engelleyen birkaç ülkeden biri.

FT’ye konuşan bir bakan, “Refah bütçesini kısmak zorunda kalacak mıyız? Borç freni kaldırılsın mı? Vergileri artırmak mı?. Kararı erteliyoruz, ama bir şeyler verilmek zorunda. Bir şeyler örtüşmüyor,” dedi.

AVRUPA

Bosna Hersek, Milorad Dodik hakkında yakalama kararı çıkardı

Yayınlanma

Bosna Hersek’te Sırp Cumhuriyeti lideri Milorad Dodik hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Dodik, ‘Bosna Hersek’in anayasal düzenini baltalamakla’ suçlanırken, durumun bağımsızlık referandumuna yol açabileceği belirtiliyor.

Bosna Hersek Savcılığı, 12 Mart’ta Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik, Başbakan Radovan Vişkoviç ve Parlamento Başkanı Nenad Stevandiç’in tutuklanması yönünde talepte bulundu.

RTRS‘nin haberine göre, talep Sırp Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı’na ve Bosna Hersek Soruşturma ve Koruma Teşkilatına (polis teşkilatı) iletildi.

Dodik, bu kararı 66. yaş gününde “kutlama” olarak nitelendirdi. Bu gelişme, Bosna Hersek’in geleceğini derinden etkileyebilecek bir potansiyele sahip.

Dodik, Bosna Hersek’in güvenlik kurumlarına, Sırp Cumhuriyeti liderliğini tutuklama girişiminde bulunmamaları yönünde uyarıda bulundu.

Tutuklama talebi, Dodik’in Bosna Hersek’in anayasal düzenin altını oyduğu gerekçesiyle açıklandı. Bosna Hersek mahkemesi, 26 Şubat’ta Dodik’i bir yıl hapis cezasına çarptırmış ve altı yıl boyunca siyasetten men etmişti.

Dodik, Avrupa Birliği’nin (AB) Bosna Hersek’teki Yüksek Temsilcisi Alman Christian Schmidt’e itaatsizlikten hüküm giydi.

Fakat, Schmidt’in BM Güvenlik Konseyi’nden Mayıs 2021’den beri yetkisi bulunmuyor. Bu nedenle Sırp Cumhuriyeti, Schmidt’in meşruiyetini tanımıyor.

Bosnalı Sırp liderliği, bölgenin Bosna Hersek’ten ayrılması için referandum düzenleme tehdidinde bulundu.

Dodik, Rusya’yı da ilgilendiren gelecek planlarından bahsetti. “Önümüzdeki günlerde Rusya Federasyonu temsilcileriyle en üst düzeyde bir toplantı yapacağım,” diyen Dodik, “EUFOR Althea’nın [BM Güvenlik Konseyi yetkisine sahip AB misyonu] korunmasını isterken, şimdi Ruslardan veto koymalarını ve BM yetkisini kötüye kullanan ve Sırpları tehdit eden yıkıcı yapının korunmasına izin vermemelerini isteyeceğim,” ifadelerini kullandı.

BM Güvenlik Konseyi, EUFOR Althea’nın görev süresini 1 Kasım 2024’te oybirliğiyle bir yıl uzatmıştı. Saraybosna merkezli EUFOR misyonu, 2004’ten beri faaliyette ve NATO’nun IFOR misyonunun devamı niteliğinde.

Bosna Hersek’in siyasi yapısı

Yugoslavya’nın dağılması ve 1992-1995 Bosna Savaşı’nın ardından ülke, iki federal bölgeye ayrıldı: Sırp Cumhuriyeti (Ortodoks Sırp nüfus) ve Bosna Hersek Federasyonu (Müslüman Boşnaklar ve Katolik Hırvatlar).

Her iki bölgenin de kendi anayasası, cumhurbaşkanı ve idari organları bulunuyor. Ortak yönetim organı olan Bosna Hersek Başkanlık Konseyi’nde her halktan bir temsilci yer alıyor.

Yüksek temsilci ise hakem rolünü üstleniyor, ancak Bosnalı Sırplar 2021’den beri onun meşruiyetini tanımıyor.

RT Balkan‘ın aktardığına göre, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Dodik’i doğum günü dolayısıyla yazılı olarak tebrik etti ve dayanışma mesajı gönderdi.

Lavrov, “absürt siyasi süreci” adalete hakaret ve ülkenin egemenliğine ve bağımsızlığına yönelik bir saldırı olarak nitelendirdi. Dodik, Lavrov’a teşekkür etti.

Vedomosti gazetesine konuşan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi program yöneticisi Milan Lazoviç’e göre, yakalama kararı gerilimi daha da artırmaya hizmet ediyor ve Sırbistan Başbakan Vekili Miloš Vučević’in Bosna’da iç savaş başlayabileceği yönündeki öngörüsü de temelsiz değil.

Lazoviç, Dodik’in tutuklanmasının, Sırp Cumhuriyeti’nin varlığına yönelik bir saldırı olarak algılanacağını belirtti.

Ayrıca uzman, bu adımın, Sırp Cumhuriyeti’nin tepkisini çekeceğini ve hatta bağımsızlık referandumunun ilan edilmesine yol açabileceğini ifade etti.

Bunun yanı sıra Lazoviç, Sırp Cumhuriyeti’nin Belgrad ve Moskova’dan yardım isteyeceğini ve bu ülkelerin en azından diplomatik destek sağlayacağı görüşünde.

Rusya, daha önce EUFOR Althea’yı, 1995 Dayton Anlaşması’na bağlılığın bir yolu olarak görüyordu.

Fakat mevcut koşullarda, silahlı bir çatışmaya geri dönme riski bulunuyor. Bu nedenle Dodik, Rusya’dan BM aracılığıyla çatışmayı önlemesine yardım etmesini istiyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya Cumhurbaşkanı Duda, ABD’nin nükleer silahlarını istedi

Yayınlanma

Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Rusya’nın “gelecekteki saldırganlığına” karşı caydırıcı bir önlem olarak ABD’nin nükleer silahlarını Polonya topraklarına nakletmesi çağrısında bulundu.

Duda, ABD Başkanı Donald Trump’ın Batı Avrupa’da ya da ABD’de depolanan ABD nükleer başlıklarını Polonya’ya yeniden konuşlandırabileceğinin “aşikar” olduğunu söyledi ve bu öneriyi kısa süre önce ABD’nin Ukrayna özel temsilcisi Keith Kellogg ile görüştüğünü aktardı.

Financial Times’a konuşan DUda, “NATO’nun sınırları 1999’da doğuya kaydı, dolayısıyla 26 yıl sonra NATO altyapısı da doğuya kaydırılmalı. Benim için bu çok açık,” dedi.

Duda, nükleer başlıkların Polonya’ya kaldırılmasının yalnızca zamanının gelmediğini, aynı zamanda nükleer silahların Polonya’da bulunmasının “daha güvenli olduğunu” savundu.

Sosyalist Polonya Soğuk Savaş’ta Sovyet nükleer başlıklarına ev sahipliği yapmıştı, fakat bu tür silahların yeniden Rusya sınırlarına yakın bir yerde bulundurulmasının Kremlin tarafından ciddi bir tehdit olarak görüleceğine kesin gözüyle bakılıyor.

ABD’nin nükleer silahlarını nereye konuşlandıracağına karar vermenin Trump’a bağlı olduğunu söyleyen Duda, Rusya lideri Vladimir Putin’in, müttefiki Belarus’a taktik nükleer silahlar taşıyacağı yönündeki açıklamasını hatırlattı.

Duda, “Rusya nükleer silahlarını Belarus’a taşırken tereddüt bile etmedi. Kimseden izin istemediler,” dedi.

Aynı zamanda Polonya silahlı kuvvetlerinin başkomutanı olan Duda, Polonya Başbakanı Donald Tusk’un, ülkenin alternatif olarak Fransa’nın “nükleer şemsiyesini” Avrupalı müttefiklerini kapsayacak şekilde genişletme fikrini yineledi.

Fakat Duda, Tusk’ın geçen hafta Polonya’nın kendi nükleer cephaneliğini geliştirebileceği yönündeki önerisine sıcak bakmıyor. Cumhurbaşkanı, “Kendi nükleer kabiliyetimize sahip olmak için bunun on yıllar alacağını düşünüyorum,” dedi.

Duda ayrıca Trump’ın geçen ayki görüşmeleri sırasında Polonya’da ABD askerlerinin kalması konusunda verdiği taahhütten geri adım atacağını düşünmediğini söyledi.

Polonyalı lider, “ABD’nin Polonya’daki askeri varlığını geri çekeceğine ilişkin endişeler haklı değil. Biz ABD için güvenilir bir müttefikiz ve onların da burada kendi stratejik çıkarları var,” dedi.

Polonya Cumhurbaşkanı ayrıca Trump’ın Kiev’i savaşmayı bırakmaya zorlamak için “Rusya yanlısı” müzakereler yürüttüğünü düşünmediğini söyledi.

Duda, “Bu hassas bir diplomasi değil, bu zorlu bir oyun ama bence Başkan Trump Rusya’ya karşı sadece nazik ve kibar davranmıyor. Ukrayna’ya karşı kullandığı kadar yüksek sesle ve görünür olmasa da Rusya’ya karşı enstrümanlar kullandığını düşünüyorum. Şimdiye kadar kimse bu savaşı durdurmayı başaramadı, bu yüzden Başkan Trump’a bir şans verelim,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Önde gelen Avrupa ülkeleri savunma sanayii için ‘deregülasyon’ istedi

Yayınlanma

Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve Polonya silah üreticilerinin üretimlerini artırmalarına yardımcı olmak için üzerlerindeki düzenlemeleri azaltmak istiyor.

Fransa Savunma Bakanı Sébastien Lecornu çarşamba günü Paris’te E5 formatı olarak adlandırılan savunma bakanlarıyla yaptığı toplantının ardından gazetecilere verdiği demeçte, “Savunma sanayinin artık sadece başka bir sanayi olarak görülmemesi çağrısında bulunuyoruz,” dedi.

Toplantıda hazır bulunan Avrupa Komisyonu Savunma Komiseri Andrius Kubilius’a hitaben de, Avrupa Komisyonu’nun burada oynayacağı bir rol olduğunu söyledi.

E5, ABD Başkanı Donald Trump’ın kasım ayında yeniden seçilmesinin ardından oluşturulan formattan bu yana üçüncü kez bir araya geliyor.

Bakanların Ukrayna’nın yanı sıra Avrupa savunmasını da ele aldıkları çarşamba günkü toplantı, salı günü AB, NATO ve ötesinden (ABD hariç) 37 genelkurmay başkanının Ukrayna için güvenlik garantilerini görüşmek üzere bir araya gelmelerinin hemen ardından gerçekleşti.

Toplantı aynı zamanda Kiev tarafından kabul edilen ve Rusya’nın kabul etmesi halinde savaştan zarar gören ülkede 30 günlük bir ateşkes öngören Amerikan teklifini de takip ediyor.

Toplantı sonrasında yapılan ortak açıklamada beş bakan, silah üretimi ve tedarikini “engelleyebilecek ya da yavaşlatabilecek” AB düzenlemeleri ve ulusal yasaların değerlendirilmesi çağrısında bulundu.

İtalya’dan Guido Crosetto gazetecilere yaptığı açıklamada, “Avrupa savunması için pratik ilerlemeler sağlamak üzere AB içindeki bürokrasiyi azaltmamız gerekiyor,” dedi.

Almanya’dan Boris Pistorius da aynı görüşte ve “Avrupa düzeyinde olduğu kadar ulus devletlerimizde de düzenlemeleri kaldırmak istiyoruz,” ifadelerini kullandı.

Salı günkü askeri şefler toplantısı Amerikalılar olmadan yeni bir güvenlik mimarisi inşa etme çabası gibi görünürken, çarşamba günü İtalya, Britanya ve Polonya’dan savunma bakanları transatlantik bağın önemini vurgulamaktan geri durmadılar.

Crosetto, ülkesinin Amerikan yapımı F-35 savaş uçağına olan bağımlılığı sorulduğunda, “ABD ile ticari ilişkimizi durdurmak istemiyoruz, Avrupa’da hiç kimse ABD ile düşman olmak istemiyor. Endüstriyel özerklik uğruna Batı ittifakını bozamayız,” dedi.

Polonyalı bakan Władysław Kosiniak-Kamysz de “transatlantik ilişkiyi güçlendirmek” istediğini söyleyerek ve şimdilik Avrupa’nın silah endüstrisinin ABD ile aynı üretim kapasitesine sahip olmadığını ekleyerek bu görüşe katıldı.

Almanya ise ABD’nin daha az müdahil olduğu bir geleceği düşünmeye başlamaya daha hazır görünüyordu.

Pistorius geçen ay ABD’li mevkidaşı Pete Hegseth’ten ABD’nin bazı güçlerini Hint-Pasifik bölgesine kaydırması durumunda “kabiliyetlerde boşlukları önlemek için bir yol haritası geliştirmesini, yük paylaşımını aşamalı olarak düzenlemesini, kimin ne yaptığını bilmesini” istediğini açıkladı.

ABD ile ittifaktan bağımsız olarak tüm ülkeler, mühimmat, hava savunma ve erken uyarı sistemleri gibi alanlarda Avrupa sanayi işbirliğini derinleştirme sözü verdi.

Öte yandan tüm savunma bakanları Ukrayna savaşı söz konusu olduğunda topun Rusya’nın sahasında olduğunu ve masadaki ateşkesi kabul etmesi gerektiğini vurguladı.

Bu arada 15 ülkeden oluşan bir ‘istekliler koalisyonunun’ farklı senaryolar için hazırlıklara başlayacağı belirtiliyor.

Lecornu’ya göre 15 ülke Fransa ve İngiltere’nin öncülüğünde önümüzdeki hafta planlamaya başlayacak fakat Lecornu güvenlik garantileri konusunda ayrıntılı bilgi ya da 15 ülkenin listesini vermedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English