Bizi Takip Edin

AMERİKA

Austin’den Çin’e karşı Hint-Pasifik çıkarması

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin cuma günü yaptığı açıklamada, ABD ve Avustralya’nın, “Çin Hint-Pasifik bölgesindeki zorbalık davranışlarını sürdürürken, Japonya’yı ikili savunma girişimlerine entegre etmek için çalışacaklarını” söyledi.

Austin, Papua Yeni Gine’nin ardından, üst düzey diplomatlar ve savunma yetkilileri arasında AUSMIN olarak bilinen yıllık iki artı iki görüşmelerinin arifesinde Brisbane’de Avustralya Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Richard Marles ile bir araya geldi.

“Özgür ve açık bir Hint-Pasifik için ortaklıklarının kırılmaz ittifakını derinleştirme” sözü veren Austin, Çin’i kastederek, Doğu ve Güney Çin Denizlerinden güneybatı Pasifik’e kadar uzanan alanlarda “rahatsız edici baskıdan” bahsetti ve “Kendilerini zorbalık davranışlarına karşı savunurken müttefiklerimizi ve ortaklarımızı desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

Marles de, Çin’in adını vermeden, ABD ve Avustralya’nın “karmaşık, birçok açıdan değişken ve birçok açıdan tehdit edici bir dünya” ile karşı karşıya olduğunu söyledi ve “Küresel kurallara dayalı düzenin Doğu Avrupa’da tehdit altında ve Hint-Pasifik’te baskı altında olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Austin, diğer yandan, Japonya’nın ABD ve Avustralya liderliğindeki savunma girişimlerine katılması için çabalarını artıracaklarını söyledi. Üçlü işbirliğinin cumartesi günü yapılacak AUSMIN müzakerelerinin ana konularından biri olması bekleniyor.

Üst düzey bir ABD savunma yetkilisi, “ABD ve Avustralya, özellikle tatbikatlar, bilim ve teknoloji işbirliği dahil olmak üzere Japonya ile üçlü faaliyetlerimiz aracılığıyla bölgesel güvenlik entegrasyonunu ileriye taşıyor ve Japonya’yı ABD-Avustralya askeri işbirliğine dahil etmenin yollarını arıyor” dedi.

Bölgede Çin’e karşı ittifaklarını güçlendiren üç ülke, haziran ayında Singapur’da yapılan bir savunma bakanları toplantısında ortak F-35 savaş uçağı eğitimi düzenleme ve üst düzey üçlü tatbikatları artırma konusunda anlaşmıştı.

Canberra ve Tokyo’nun karşılıklı bir savunma anlaşması yok, ancak 2022’de ikili bir karşılıklı güç anlaşması imzalandı. Anlaşma, yalnızca birleşik eğitimi kolaylaştırmayı değil, aynı zamanda ikili ilişkinin “özel bir stratejik ortaklığa” yükseltilmesini de hedefliyor.

Papua Yeni Gine’ye ‘vakit kaybetmeden’ sahil güvenlik teknesi

Diğer yandan Austin, Avustralya ziyareti öncesi perşembe günü gittiği Papua Yeni Gine’de yaptığı açıklamada, bir ABD Sahil Güvenlik teknesinin Ada’ya konuşlandırılacağını duyurdu.

Görevdeki bir ABD Savunma Bakanının ülkeye yaptığı ilk ziyaret niteliğinde olan gezi, Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın mayıs ayında daha yakın denizcilik işbirliği için bir gemicilik anlaşması ve bir savunma işbirliği anlaşması imzalamasının ardından geldi.

Papua Yeni Gine Başbakanı James Marape ile görüşmelerinin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında, savunma işbirliğini derinleştirme vurgusu yapan Austin, ” Hint-Pasifik bizim öncelikli alanımız. Ve bizimki gibi ortaklıklar, bu hayati bölgenin özgür ve açık kalması için kritik önem taşıyor” dedi.

Austin, “Vakit kaybetmiyoruz” diyerek, önümüzdeki ay ada ülkesine bir sahil güvenlik gemisinin geleceğini sözlerine ekledi.

Marape, ABD ile işbirliğinin “sularımızın yasadışı balıkçılık ve yasadışı orman taşımacılığından korunmasını, ekonomimizin sınır ötesi suçlardan korunmasını ve sınırlarımızın güvenliğini sağlamayı” içerdiğini kaydetti.

Anlaşma ülkede egemenlik tartışması yarattı

Anlaşma, ada ülkesi parlamentosu tarafından henüz onaylanmadı. Ayrıca ülke kamuoyunda ve siyasetçiler arasında ABD ile yakın angajmanın egemenliğe zarar verebileceği yönünde yoğun itirazlar da mevcut.

Papua Yeni Gine’deki pek çok kişi, hükümetin, ülkenin egemenliğine potansiyel olarak tecavüz ettiğini gördükleri ABD anlaşması hakkında halkı gerektiği gibi bilgilendirmediğini düşünüyor.

ABD anlaşmaya karşı ülkede yoğun öğrenci protestoları düzenlendi.

Bir muhalefet partisi lideri, anlaşmanın içeriğinin Yüksek Mahkeme tarafından yasal olarak yorumlanması çağrısında bulundu.

Yasama meclisi anlaşmanın onaylanmasıyla ilgili görüşmeleri ağustos ayında yeniden başlatacak.

Ülkeyi bu tartışmalar arasında ziyaret eden Austin ise, Papua Yeni Gine’nin egemenliğine saygı gösterme sözü verdi.

Austin, “Parlamentonuz DCA’yı [Savunma İşbirliği Anlaşması] gözden geçirirken, karşılıklı yarar sağlayan ortaklığımızı güçlendirirken ülkenizin egemenliğine ve özerkliğine olan bağlılığımızı yinelemek istiyorum” dedi.

Nikkei Asia’nın elde ettiği anlaşmanın tam metnine göre, ABD ordusuna Papua Yeni Gine’de deniz üssü, havaalanları ve limanlar da dahil olmak üzere altı bölgeye 15 yıl süreyle erişim izni verilecek. Anlaşma, Amerikan kuvvetlerinin gemilere ve uçaklara yakıt ikmali yapmasına ve erzak stoklamasına izin verecek.

Bu arada, Papua Yeni Gine’nin Avustralya ile önerdiği ABD’ninkine benzer güvenlik anlaşmasının, Washington ile yapılan anlaşmanın Pasifik ulusunun egemenliğini baltalayabileceğine dair itirazlar arttığı için geciktiği kaydedildi.

Avustralya ve Papua Yeni Gine ocak ayında bir güvenlik anlaşması için müzakerelere başladıklarını açıklamıştı. Başlangıçta nisan ayı sonuna kadar geniş bir anlaşmaya varmayı ve haziran ayına kadar imzalamayı hedefliyorlardı.

Ancak ABD ile yapılan savunma anlaşmasına karşı itirazlar, bu planı bozdu..

Yerel basında çıkan haberlere göre, Başbakan James Marape haziran ayı başlarında Avustralya’ya egemenlik endişelerini gerekçe göstererek taslak anlaşmadaki bazı ifadeleri kabul edemeyeceğini söyledi.

Marape perşembe günü Nikkei’ye müzakerelerin ayrıntılarını açıklayamayacağını söyledi, ancak “Papua Yeni Gine’nin düzeltilmesi gereken sorunlarla ilgili bir görüşü var” dedi.

“Kendi egemenlik sorunlarımızı koruyabilmemiz için ekibimizin bunu gözden geçirmesini sağlamalısınız” diyen Marape, “Tüm kelimeler üzerinde anlaşmaya varıldığında, o zaman devam ederiz” ifadesini kullandı.

Avustralya ve Papua Yeni Gine halihazırda savunma konusunda işbirliği yapıyor ve yeni anlaşmanın amacı bu ortaklığı desteklemek. Konuya aşina olan Avustralyalı bir kaynak ise, Nikkei’ye, nihai bir anlaşmanın yakında yapılacağını söyledi.

Avustralya’nın anlaşmanın içeriğini imzalandıktan sonra yayınlaması ve metni onay için Parlamento’ya sunması bekleniyor.

Avustralya Savunma Bakanı Richard Marles, “Papa Yeni Gine (PYG) ile ABD arasında imzalanan anlaşmayı gerçekten memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.

Marles, “Amerika ve PYG’nin güvenlik açısından bu kadar yakın çalışmasını görmenin çok olumlu bir şey olduğunu düşünüyoruz ve hem PYG hem de ABD ile birlikte çalışabileceğimiz fırsatları dört gözle bekliyoruz” diye ekledi.

Avustralya ile Papua Yeni Gine arasında bir güvenlik anlaşmasının ABD ile daha yakın çalışmalarının önünü açacağını vurgulayan Marape, “elbette” üçlü işbirliği beklediğini söyledi.

‘Amerika’nın denizlere stratejik erişimini artırıyor’

Papua Yeni Gine, Japonya’nın Ogasawara Adaları ile ABD’nin Guam bölgesini birbirine bağlayan ikinci ada zincirinin güney ucunda stratejik bir konuma sahip.

Nikkei’ye konuşan, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin kıdemli danışmanı Charles Edel, savunma paktının amacı Papua Yeni Gine’nin deniz gözetleme yeteneklerini geliştirmek olarak ifade edilse de, en geniş anlamıyla “Amerika’nın denizlere stratejik erişimini artırması açısından belirleyicidir” dedi.

Edel, “ABD’nin konumlandığı yeri çeşitlendirmeye yardımcı oluyor” diye ekledi.

Kuvvetlerini Hint-Pasifik’teki bir dizi yere yayan ABD ordusu, herhangi bir üssüne saldırılması durumunda önemli bir güç düşüşünü önleyecek bir pozisyon oluşturmaya ve Çin’in bölgedeki askeri etkisini kısıtlamaya çalışıyor.

Blinken da Tonga’daydı

Austin Papua Yeni Gine’de iken, ABD Dışişleri Bakanı Blinken da, bir başka Pasifik ada ülkesi olan Tonga’yı ziyaret etti ve Büyükelçiliğin açılış törenine katıldı.

Blinken, ABD ve Pasifik Adası uluslarının “özgür ve açık, bağlantılı, müreffeh, güvenli, dirençli bir bölge için ortak bir vizyon geliştirmek için birlikte çalışacakları” söylemini yineledi.

Bu arada Tonga Başbakanı Siaosi Sovaleni ise ülkesinin Çin’le ilişkiler konusunda bir kaygısı olmadığını ifade etti.

Marshall Adaları hedefte

Diğer yandan Biden yönetimi, Hawaii ve Papua Yeni Gine arasında bulunan Marshall Adaları ile bir ekonomik yardım anlaşmasını yenilemek istiyor. ABD Dışişleri Bakanının Doğu Asya ve Pasifik işlerinden sorumlu yardımcısı Daniel Kritenbrink, temmuz ortasındaki bir kongre oturumunda, “Şu anda bunun üzerinde çalışıyoruz, ancak oraya ulaşacağımızdan eminim” demişti.

ABD ordusu, füze testi için Marshall Adaları’ndaki üsleri kullanıyor. Marshall Adaları ise, eylül sonunda sona erecek olan anlaşmayı yenilemek için yapılan müzakerelerde ABD’nin geçmişteki nükleer denemelerinden kaynaklanan hasar için daha fazla tazminat istiyor.

AMERİKA

Amazon, Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyar dolar bağış yapacak

Yayınlanma

Büyük teknoloji şirketleri ABD’nin yeni başkanı ile ilişki kurmaya çalışırken, Amazon perşembe günü Donald Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyon dolar nakit bağışta bulunacağını doğruladı.

Amazon’un bu hamlesi, Facebook ve Instagram’ın ana şirketi Meta’nın da benzer şekilde fona 1 milyon dolar bağışta bulunmasının ardından geldi. Amazon ayrıca Trump’ın yemin törenini Prime Video hizmetinde yayınlayacak.

Trump uzun zamandır Büyük Teknoloji şirketlerini, muhafazakâr medyaya yönelik sansür de dahil olmak üzere bir dizi suistimalle suçluyor. Kasım ayındaki seçim zaferinin ardından, Büyük Teknoloji yöneticileri onu tebrik etmek için sıraya girmişti.

Amazon’un bağışını ilk haber yapan Wall Street Journal’a göre şirketin icra kurulu başkanı ve kurucusu Jeff Bezos da önümüzdeki hafta Trump’ın Mar-a-Lago tatil köyünü ziyaret etmeyi planlıyor.

Google ve Apple üst düzey yöneticileri Sundar Pichai ve Tim Cook da seçimlerin ardından Trump’ı tebrik etmekte gecikmemişlerdi.

The Information’ın haberine göre Pichai’nin perşembe günü Mar-a-Lago’da Trump’la bir araya gelmesi bekleniyordu ve Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg de seçimi kazanmasının ardından Trump ile birlikte yemek yedi.

Apple’ın, Trump’ın vaat ettiği kapsamlı gümrük vergisi planlarına maruz kalma potansiyeline sahip olduğu ve bunun da kritik Çin tedarik zincirlerini alt üst etme riski taşıdığı belirtiliyor.

Trump’ın ilk döneminde Cook, şirketin ürünleri için muafiyetler sağlamayı başarmıştı.

Yeni başkan ilk döneminde Amazon ile çatışmış, online perakende devini şirketleri iflas ettirmekle suçlamış ve vergi politikasını eleştirmişti. Ayrıca 2018’de ABD Posta Servisinin paket teslimatları için uyguladığı fiyatlandırmanın gözden geçirilmesini emretmiş ve kurumu Amazon’un “kuryesi” gibi davranmakla suçlamıştı.

Biden yönetimi altında Amazon, Lina Khan yönetimindeki ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ve birkaç eyaletin geçen yıl şirkete karşı tekel davası açmasıyla daha fazla baskıyla karşı karşıya kaldı.

FTC ayrıca Amazon da dahil olmak üzere büyük bulut hizmeti sağlayıcılarını, üretken yapay zeka alanındaki ortaklıkları konusunda soruşturuyor.

Yaz aylarında Trump’a yönelik ilk suikast girişiminin ardından Bezos X’te bir mesaj yayınlayarak Trump’ı “gerçek ateş altında gösterdiği muazzam zarafet ve cesaret” dolayısıyla tebrik etmişti.

Washington Post’un da sahibi olan Bezos, ekim ayında gazetenin Trump’ın Demokrat rakibi Kamala Harris’i desteklemesini de engellemişti.

Trump ile Bezos arasında zımni bir anlaşmanın olduğu, bu anlaşmanın da Elon Musk’ın SpaceX’i ile rekabet eden roket şirketi Blue Origin ile ilgili olduğu ileri sürülmüştü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Ukrayna için 117 silah üretim hattına yatırım yapıyor

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’ya verdiği destek kapsamında 117 silah üretim hattına yatırım yaparken Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre, 2023’te küresel silah satışları 632 milyar dolara ulaştı; ABD ve NATO şirketleri bu satışların büyük bölümünü oluşturdu.

Bloomberg’in haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yönetim ve Kaynaklardan Sorumlu Müsteşarı Richard Verma, Ukrayna’ya verilen desteğin ABD’ye ekonomik olarak da katkı sağladığını belirtti.

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde gerçekleştirdiği mülakatta Verma, “31’den fazla ABD eyaletinde 117’den fazla üretim hattına yatırım yapıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Bu yatırımlar arasında obüsler, Bradley piyade savaş araçları, mühimmat ve diğer silahların üretimi yer alıyor.

Rusya’dan tepki: Silah sevkiyatları meşru hedef

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’ya silah taşıyan herhangi bir sevkiyatın Rusya için meşru bir hedef olduğunu ifade etti.

Lavrov, ABD ve NATO’nun yalnızca silah sağlayarak değil, aynı zamanda İngiltere, Almanya, İtalya ve diğer ülkelerdeki personeli eğiterek de çatışmaya doğrudan müdahil olduğunu savundu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı da ABD’nin dondurulmuş Rus varlıklarından elde ettiği gelirle Ukrayna’ya kredi sağlamasını sert bir dille eleştirdi.

Bakanlık, “Bu sıradan bir hırsızlıktır,” diyerek durumu kınadı. Açıklamada, ABD’nin Kiev rejimine 20 milyar dolarlık yeni bir kredi sağlamak üzere harekete geçtiği belirtildi. Bu miktarın, G7 ülkelerinin Rusya’dan aldığı dondurulmuş devlet varlıklarından elde edilen gelir olduğu öne sürüldü.

Silah şirketlerinin gelirleri artıyor

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre, 2023 yılında 41 ABD silah şirketi, başta Ukrayna olmak üzere çatışma bölgelerine yapılan satışlardan 317 milyar dolar gelir elde etti.

Bu şirketler, dünyadaki toplam silah satışlarının yüzde 78’ini gerçekleştirdi.

Raporda, 2023 yılı toplam küresel silah satışlarının 632 milyar dolara ulaştığı, bunun 494 milyar dolarlık kısmının ABD ve NATO şirketlerine ait olduğu belirtildi.

Beyaz Saray’dan Ukrayna’ya ‘askeri yardım yağdırma’ sözü

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Elon Musk evsizlik için ‘yalan’ ve ‘propaganda’ dedi

Yayınlanma

Dünyanın en zengin insanı Elon Musk Amerikan hükümetinin, evsizliği sona erdirmek için çalışan kuruluşları zenginleştirmek amacıyla daha fazla insanı evsiz bırakmaya yönelik “küresel bir komplonun” arkasında.

Musk, “‘Evsizleri kurtaran’ STK’lara genellikle sokaklarda kaç evsiz olduğuna göre ödeme yapılıyor, bu da evsizlerin sayısını en üst düzeye çıkarmaları ve sorunu asla çözmemeleri için güçlü bir mali teşvik yaratıyor!” diye yazdı.

Musk X’te yaptığı başka bir paylaşımda, “Çoğu durumda, ‘evsiz’ kelimesi bir yalandır. Genellikle ağır akıl hastalığı olan şiddet eğilimli uyuşturucu bağımlıları için kullanılan bir propaganda sözcüğüdür,” dedi.

Musk eylül ayında da, “Ne kadar çok evsiz varsa, bu kuruluşlar o kadar çok para alıyor, bu yüzden teşvikleri evsizliği azaltmak değil, artırmak!” demişti.

Trump da “tedavi, akıl hastanesi veya gözaltı” öneriyor

SpaceX ve Tesla CEO’su ekim ayında ise Tucker Carlson’a verdiği demeçte, “Evsiz kelimesi yanlış bir isimlendirme. Birinin ev kredisini biraz geciktirdiğini ve eğer ona bir iş verirseniz, kendi ayakları üzerinde durabileceğini ima ediyor,” demişti.

Musk’a göre “Aslında sahip olduğunuz şey, sokaklarda ölü gözleri, iğneleri ve insan dışkıları olan şiddet yanlısı, uyuşturucu zombileri.”

Musk, evsizlikle mücadele için ne kadar çok para harcanırsa “durumun o kadar kötüye gittiğini” söylemişti.

Bu arada Trump, evsiz kalan insanların tedaviye ya da akıl hastanelerine zorlanmaları ya da “gözaltına alınmaları” gerektiğini söylüyor.

Kampanyasında “tehlikeli derecede dengesiz” olanların “kâbusuna son verme” sözü veren Trump, “ucuz araziler açmayı, doktorlar, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanları ve uyuşturucu rehabilitasyon uzmanları getirmeyi ve evsizlerin yerleştirilebileceği ve sorunlarının tespit edilebileceği çadır kentler kurmayı” planladığını söylemişti.

Yeni başkan, “ciddi derecede akıl hastası veya tehlikeli derecede dengesiz” olanları “topluma yeniden kazandırmak” amacıyla barındırmak ve rehabilite etmek için akıl hastanelerini geri getirmek istiyor.

Trump yanlısı zenginler de evsizliği bir “hastalık” olarak göre eğiliminde

Musk ve Trump bu konuda yalnız değil. Ulusal Evsizlik Hukuk Merkezinin kampanya ve iletişim direktörü Jesse Rabinowitz’e göre, etkili milyarderler ve sağcı düşünce kuruluşları Kongrede ve Yüksek Mahkemede evsizliği suç sayan yasaları geçirmek istiyor ve “hepsi de insanları yeterince cezalandırırsak yoksul olmamayı seçecekleri şeklindeki bu geriye dönük, yanlış görüşü paylaşıyor.”

Tam verilerin mevcut olduğu son tarih olan Ocak 2023’te, ABD’de tek bir gecede 650.000’den fazla kişi evsizdi. Bu, 2022’ye göre yüzde 12’lik bir artışa işaret ediyor ve Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı tarafından yaklaşık 20 yıldır kaydedilen en yüksek rakam.

Rapora göre, evsizlik yaşayan her 10 kişiden yaklaşık üçü çocuklu bir ailenin parçası ve tüm evsizlerin yüzde 17’si 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.

New York’ta ekim ayında 45.000’den fazlası çocuk olmak üzere 130.000’den fazla kişi barınaklarda uyuyordu.

Özellikle aileler arasında evsizliğin başlıca nedeni, evlerden tahliye, aşırı kalabalık konutlar, aile içi şiddet ve iş kayıplarının evsiz aileleri barınaklara ve sokaklara göndermesiyle birlikte, uygun fiyatlı istikrarlı konut eksikliği.

ABD’nin hiçbir yerinde asgari ücretli bir işçi iki odalı bir ev kiralayamıyor

İstatistiklere göre asgari ücret alan tam zamanlı bir işçi, ülkenin herhangi bir yerinde piyasa fiyatından iki yatak odalı bir ev kiralayamıyor.

Saatlik ücretle çalışan bir işçinin, ülkenin herhangi bir yerinde adil piyasa kirasıyla ortalama bir yatak odalı bir ev kiralayabilmesi için haftada 104 saat çalışarak saatte en az 15 dolar kazanması gerekiyor.

Musk evsizlik yaşayan insanları “şiddet yanlısı” olarak tanımlasa da, bu kişilerin suç faili olmaktan ziyade suç mağduru olma olasılığı daha yüksek. 

San Francisco’daki Kaliforniya Üniversitesi Benioff Evsizlik ve Barınma Girişimi, her gece yarım milyondan fazla Amerikalıyı sokaklara iten bir dizi politika başarısızlığından kaynaklanan “gizli bir salgın” olarak adlandırıyor.

Musk ve Ramaswamy, beslenme yardımı programında kesintiye gidecek

Musk ve milyarder girişimci Vivek Ramaswamy, sağlık sigortası ve gıda programlarındaki kesintiler de dahil olmak üzere, trilyonlarca dolarlık federal harcamalarda yapılacak kesintileri belirlemek üzere Kongre ile birlikte çalışmak üzere yeni oluşturulan bir danışma grubunu yönetiyor. 

Ramaswamy, yoksul Amerikalılar ve aileler için en kritik güvenlik ağı programlarından biri olan Ek Beslenme Yardımı Programı ya da gıda pulları için 1 milyar dolarlık kesinti yapılmasını önerdi.

Yardım alanların yaklaşık yüzde 75’i yoksulluk içinde ve yüzde 20’den fazlası bu yardımlar dışında başka bir geliri olmadığını bildirmiş durumda. 

Musk ve Ramaswamy’nin ayrıca düşük gelirli Amerikalılar ve çocuklara yönelik federal sağlık programlarında (evsiz Amerikalıların da hak sahibi olduğu programlarda) kesintiye gitmeyi düşündükleri bildiriliyor.

Trump’ın ilk döneminde evsizlik artmıştı

Trump ilk yönetimi sırasında, evsizliğe yönelik federal müdahaleyi denetleyen kurumun başına, kendini “evsizlik danışmanı” olarak tanımlayan birini atamıştı.

ABD Kurumlar Arası Evsizlik Konseyini 2019-2021 yılları arasında yöneten Robert Marbut, yıllardır krizi ele alma politikalarının arkasındaki itici güç olan ve ülke çapında evsizlik ve barınma kurumları ve hizmetleri tarafından yaygın olarak desteklenen standart “önce barınma” çerçevesini terk etti. 

Fakat Marbut, “dördüncü konut” olarak adlandırdığı ya da insanların destekleyici hizmetlere kaydolmasını sağlamak için konutun bir teşvik olarak kullanılmasını onayladı.

Trump “evsizlik belasını sona erdirme” sözü vermişti. Başkanlığının son yılı olan 2020’de, evsizliği deneyimleyen insanların sayısı üst üste dördüncü yıl artmıştı.

Covid-19 salgınının ilan edilmesinden iki ay önce, Ocak 2020’de tek bir gecede, yaklaşık 580.000 kişi (ya da ülkedeki her 10.000 kişiden yaklaşık 18’i) evsizdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English