Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

‘Bahmut gibi olacak’: Ukrayna, Pokrovsk’u 2-3 ay içinde kaybedebilir

Yayınlanma

Rusya ordusu, Donbass bölgesinde stratejik öneme sahip Pokrovsk’a yaklaşıyor ve kasabanın 2-3 ay içinde tamamen yıkılabileceği tahmin ediliyor.

Ukrayna ordusu, Donbass bölgesindeki önemli bir ikmal merkezi olan Pokrovsk’ta giderek daha fazla toprak kaybediyor. Rusya ordusu, ezici sayısal üstünlük ve ateş gücünü koruyor.

Donetsk oblastını bağlı Novogrodovka kasabasında teslim olmak zorunda kalan 68. Bağımsız Muhafız Tugayı’na bağlı bir birliğin komutanı Yuriy, Financial Times’a (FT) yaptığı açıklamada, son dönemde ‘çok yoğun’ çatışmalar yaşandığını söyledi.

“Ağır kayıplarımız var, eskisinden çok daha fazla,” diyen Yuriy, birliğinin tamamen yenildiğini ve hayatta kalan askerlerin diğer birliklere dağıtıldığını belirtti. Yuriy ve diğer cephe komutanlarına göre, Rus birliklerinin kayıpları daha da yüksek; her gün yüzlerce asker ölüyor, ancak yerlerine sürekli yenileri geliyor.

Yuriy, “Bu inanılmaz bir durum. Daha ne kadar böyle devam edebilirler?” ifadesini kullandı.

Rusya’daki federal ve bölgesel yetkililer, Savunma Bakanlığı ile sözleşme yapmak için asker maaşlarını artırmaya devam ediyor. Federal bütçe harcamalarına ilişkin verilere göre, 2023’ün aynı döneminde 26 bin 700 olan sözleşmeli asker sayısı, 2024’ün ilk altı ayında 166 bin 200’e ulaştı.

Beş Ukrayna birliği komutanına göre, Rus ordusunun insan gücü avantajı 8’e 1, topçu gücü avantajı ise 10’a 1 ya da daha fazla olabilir. Bu nedenle, Ukrayna Hava Kuvvetleri keşif biriminin komutanı, Pokrovsk’un 2-3 ay içinde ‘tamamen yıkım ve olası işgalle’ karşı karşıya kalacağını düşünüyor.

Komutan, gazeteye verdiği demeçte, 2023 yılında Wagner paralı asker şirketi tarafından ele geçirilen ve neredeyse yerle bir edilen Bahmut’u hatırlatarak, “Eğer mantıklı düşünürseniz, Pokrovsk da Bahmut gibi olacak,” diye konuştu.

Pokrovsk’taki Ukrayna askerleri, Rusya ordusunun Wagner’den daha etkili taktikler öğrendiğini ve bu taktikleri şimdi Pokrovsk’ta uyguladığını söyledi. Özellikle yaz ortasından bu yana daha küçük ve hareketli gruplar halinde, aynı anda birkaç yönden saldırarak Ukraynalı savunucuları zora sokuyorlar ve tank ile zırhlı araçlarla büyük çaplı saldırılardan kaçınıyorlar. 21. Tabur’da batarya komutanı olan Mihail, “Putin Wagner’i yok etti ama onlardan en etkili olanı aldı,” değerlendirmesini yaptı.

Rus birlikleri Pokrovsk’a yaklaşık 8 kilometre kadar yaklaştı. Yakın zamanda gönderilen takviye birliklere rağmen Ukraynalı askerler, birliklerinin bir kısmının 6 Ağustos’ta başlayan Kursk operasyonuna katılmak üzere geri çekildiğini dile getiriyor.

Bir piyade komutanı, “Kursk iyi bir fikirdi; Rusya’nın pek çok insanın düşündüğünden daha zayıf olduğunu gösterdi. Ama biz bunun bedelini topraklarımızla ödüyoruz,” yorumunu yaptı.

ABD istihbaratı: Ukrayna, Kursk’ta ele geçirdiği toprakları elinde tutma niyetinde

DİPLOMASİ

Pekin, Güney Çin Denizi komutanını 2 yılı aşkın bir süredir ilk kez ABD’ye gönderdi

Yayınlanma

Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA), Güney Çin Denizi’nden sorumlu komutanını, Pekin’in iki yıldan uzun bir süre önce askeri ilişkilerini kesmesinden bu yana ilk kez ABD’ye gönderdi.

Çin Savunma Bakanlığı pazartesi günü yaptığı açıklamada PLA Güney Cephe Komutanlığı’nın başında bulunan General Wu Yanan’ın geçtiğimiz hafta Hawaii’de düzenlenen Hint-Pasifik Savunma Şefleri Konferansı sırasında ABD Hint-Pasifik Komutanı Amiral Samuel Paparo ile bir görüşme yaptığını doğruladı.

Daha önce tüm iletişim kanalları kesilen iki ordu, bu ayın başlarında komutanlar arasında yapılan video görüşmesinin ardından yeniden bir araya gelmeye başladı.

Çin bakanlığı pazartesi günü yaptığı açıklamada, geçen haftaki toplantıda “her iki tarafın da iki devlet başkanı tarafından varılan mutabakatın uygulanmasına odaklanarak ortak endişe konuları üzerinde samimi ve derinlemesine görüş alışverişinde bulunduğunu” söyledi.

ABD Hint-Pasifik Komutanlığı, Paparo’nun “yanlış algılama veya yanlış hesaplama riskini azaltmak için ABD ordusu ile PLA arasında sürekli iletişim hatlarının öneminin altını çizdiğini” söyledi.

Hint-Pasifik savunma şeflerinin yıllık toplantısı geçen hafta çarşambadan cumaya kadar sürdü. Wu, Hawaii’ye giden Çin heyetine liderlik ederek Tayland, Singapur, Filipinler, Birleşik Krallık ve Fransa’nın da aralarında bulunduğu diğer ülkelerin temsilcileriyle ikili görüşmeler ve fikir alışverişinde bulundu.

Geçen yıl Fiji’de düzenlenen konferansta Çin’i Merkezi Askeri Komisyon Müşterek Kurmay Dairesi Başkan Yardımcısı General Xu Qiling temsil etmişti.

Emekli bir PLA kıdemli albayı ve Tsinghua Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve Strateji Merkezi’nde kıdemli araştırmacı olan Zhou Bo, iki ordunun ilişkilerini yeniden başlattığı ve iki komutan arasındaki ilk görüşmenin ardından Wu’nun çok taraflı bir konferansa katılmak üzere ABD’ye gitmesinin doğal olduğunu söyledi.

Pekin, Nancy Pelosi’nin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olduğu Ağustos 2022 ‘de Tayvan’a yaptığı ziyareti protesto etmek amacıyla ordular arası bazı önemli iletişim kanallarını durdurmuştu.

Zhou, Wu’nun ABD’ye ikili bir ziyaret gerçekleştirmemiş olmasına rağmen konferansa katılmasının “her iki tarafın da anlayışı derinleştirmesi açısından yararlı” olduğunu söyledi.

Dünyanın en büyük iki ordusu, Çin ve ABD başkanlarının kasım ayında San Francisco ‘da ilişkilerde gerilimi azaltmaya yönelik diğer anlaşmaların yanı sıra PLA ve Pentagon arasındaki iletişimi yeniden başlatma konusunda mutabık kalmalarının ardından yeniden temas kurmaya başladı.

Bunu Çin ordusunun ocak ayında Pentagon’ a yaptığı ve ÇKP Uluslararası Askeri İşbirliği Ofisi Müdür Yardımcısı Song Yanchao’nun ABD’nin Çin işlerinden sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Michael Chase ile bir araya geldiği ziyaret izledi.

Bu ayın başlarında Chase Pekin’deki Xiangshan savunma forumuna bir heyet gönderdi ve ardından ÇKP Merkezi Askeri Komisyon ofisinden Çinli mevkidaşlarıyla bir toplantı yaptı.

ABD Savunma Bakanlığı’na göre, ABD bu görüşmeler sırasında “Çin’in Rusya’nın savunma sanayi üssüne verdiği destek ve bu desteğin Avrupa ve transatlantik güvenlik üzerindeki etkisi” ve Çin’in “Güney Çin Denizi’nde Filipin gemilerine karşı devam eden müdahaleleri” konusundaki endişelerini dile getirdi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Batı ve Asyalı müttefikleri Çin’in kritik madenlerdeki hakimiyetini kırmak için harekete geçti

Yayınlanma

ABD öncülüğünde 14 ülke ve Avrupa Birliği’nden oluşan bir grup olan Mineral Güvenlik Ortaklığı (MSP), Çin’in kritik minerallerin tedariki üzerindeki hakimiyetini kırma çabalarının bir parçası olarak pazartesi günü New York’ta düzenlenen bir etkinlikte bir “finans ağı” başlattı.

Mineral Güvenlik Ortaklığı Finans Ağı, Çin dışında lityum, nikel ve nadir topraklar gibi önemli stratejik malzemelerin tedarik zincirlerinin geliştirilmesini engelleyen yatırım eksikliklerinin üstesinden gelmeyi amaçlıyor. Bu madenler modern üretimde yaygın olarak kullanılmakta olup elektrikli araçlar ve rüzgar türbinleri gibi teknolojilerde kullanılmaları nedeniyle enerji dönüşümü için de önem taşıyor.

Dünyanın en büyük madencileri, yatırımcıları ve ekipman üreticilerinden bazılarının temsilcilerinin katıldığı toplantı, cumartesi günü yapılan Dörtlü QUAD toplantısının ardından gerçekleşti.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Kurt Campbell, dört ülkenin – Avustralya, Japonya, ABD ve Hindistan – liderlerinin alternatif tedarik zincirleri oluşturma çabalarını sürdürmenin yollarını tartıştıklarını söyledi. Campbell, Endonezya’daki Çin destekli üreticilerin piyasayı köşeye sıkıştırmasına bağlanan düşük fiyatlar nedeniyle BHP’nin Nickel West operasyonu da dahil olmak üzere birçok nikel madeninin faaliyetlerini askıya aldığı Avustralya’daki maden kapanmalarına işaret etti.

“[Avustralya’nın] kapasitesinin büyük bir kısmının iflasa sürüklenmesi ya da en azından bir süreliğine askıya alınması bizi derinden zorluyor” diyen BHP, ülkelerin liderleri değiştikçe ve talep arttıkça yatırımları artırmak için kamu ve özel sektör arasındaki ortaklıkların önemli olacağını sözlerine ekledi.

Kritik madenlerin çoğunun üretimine hakim olan Çin’e açık bir göndermede bulunan Bakan, “En iyi ihtimalle düzensiz olan ve çoğu zaman çıkarlarımıza ters düşen şekillerde manipüle edilen bir pazarda karşılaşacağımız bazı uluslararası zorlukların çok farkında olmamız gerekecek” dedi.

MSP, “mevcut küresel kritik minerallerin çıkarılması, rafine edilmesi ve işlenmesinin Çin’de veya Çin’e ait kuruluşlar aracılığıyla yüksek oranda yoğunlaştığını” vurgulayan bir bildiri yayınladı.

ABD’nin ekonomik büyüme, enerji ve çevreden sorumlu müsteşarı Jose Fernandez, MSP Finans Ağı’nın hükümetlerin, ihracat kredi kuruluşlarının, kalkınma finansmanı kurumlarının ve kamu yatırım fonlarının çalışmalarını koordine ederek “projeleri toplu olarak finanse edip riskten arındıracağını ve özel yatırımları bir araya getireceğini” söyledi.

Fernandez, arz fazlası, tedarik zincirlerinin yoğunlaşması ve finansman zorluklarının yeni madenleri devreye sokma çabalarını sekteye uğratması nedeniyle enerji dönüşümünün “risk altında” olduğunu söyledi.

“Birçok analist bize kritik maden endüstrisinin ve ilgili tedarik zincirlerinin trilyon dolarlık bir endüstri olacağını söyledi, bu nedenle herkesin kolları sıvayıp aktif olarak katılmasına, yatırım yapmasına ve tedarik zincirlerimizi ve enerji geçiş hedeflerimizi güvence altına almasına ihtiyacımız var” dedi.

“Eğer bu alanda finans somununu kırabilirsek, çok şey başarmış olacağız” diye ekledi.

Çin’e alternatif tedarik zinciri hedefi

Üyeleri dünya GSYH’sinin %50’sinden fazlasını oluşturan MSP, Çin’e alternatif tedarik zincirlerinin oluşturulmasını sağlamak üzere Haziran 2022’de kuruldu. Üyeleri arasında Avustralya, Kanada, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Hindistan, İtalya, Japonya, Norveç, Güney Kore, İsveç, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği yer alıyor.

Fernandez, MSP’nin yüksek çevresel ve sosyal standartların sağlanmasına odaklanarak bir düzine madencilik projesini “bitiş çizgisine” getirdiğini ve 30’dan fazla projenin de sırada olduğunu söyledi.

Fernandez, “Dünya çapında mükemmel bir şekilde uygulanabilir olan ancak topluluklar karşı çıktığı için ilerlemeyen pek çok madencilik projesi var – yolları kapatıyorlar, projeleri engelliyorlar. Dolayısıyla yapmamız gereken şeylerden biri de toplumları ve ülkeleri sürece dahil etmek ve bu süreci zirveye doğru bir yarış temelinde yürütmektir” dedi.

Bu hafta, Amerikan topraklarında faaliyet gösteren Avustralyalı kritik mineral şirketlerine ABD’den potansiyel finansman sağlanacağına dair birkaç duyuru yapıldı. Avustralyalı American Rare Earths salı günü yaptığı açıklamada Wyoming’deki madeni için ABD İhracat-İthalat Bankası’ndan (EXIM) 456 milyon dolar kredi almak için sırada olduğunu belirtti.

Anson Resources, Utah’taki lityum üretim tesisi için 330 milyon dolar sağlamak üzere bağlayıcı olmayan benzer bir teklif aldı. Bu arada, South32 ve Element 25, sırasıyla Arizona ve Louisiana’daki manganez operasyonları için ABD Enerji Bakanlığı’ndan 166 milyon dolarlık hibe almak üzere sırada bekliyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çekya Cumhurbaşkanı: Ukrayna’da her iki taraf da hedeflerine ulaşamayacak

Yayınlanma

Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Ukrayna’daki savaşın Rus birliklerinin Ukrayna topraklarından tamamen çıkarılmasıyla sona ermeyeceğini, Batı’da çatışmanın üçüncü yılına girilirken oluşan yorgunluğun Kiev tarafından dikkate alınması gerektiğini belirtti.

The New York Times’a konuşan Pavel, “Savaşın en olası sonucu, Ukrayna topraklarının bir kısmının geçici olarak Rus işgali altında kalması olacaktır,” dedi. Pavel, bu ‘geçici durumun’ yıllarca sürebileceğini ve Avrupa’da benzer pek çok örneğin bulunduğunu da ekledi.

Çatışmanın her iki tarafı da belirledikleri hedeflere ulaşamayacağını savunan Pavel, “Eğer Ukrayna’nın veya Rusya’nın mutlak bir zafer kazanmasından bahsediyorsak, bu kolayca mümkün olmayacaktır. Çatışmanın sonu muhtemelen bir orta noktada olacaktır,” şeklinde konuştu.

Ağustos ayı sonunda Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Kiev’in cephe hattında savaşmaktan vazgeçmeyeceğini ve savaşın sona ermesi için işgal altındaki toprakları Rusya’ya bırakmayacağını söylemişti. Zelenskiy, Ukrayna’nın tüm eylemlerinin amacının ‘Rusya’yı adil bir barışa hazır hale getirmek’ olduğunu öne sürmüştü.

Zelenskiy, daha sonra Ukrayna’nın ‘zafer planını’ geliştirerek bunu ABD Başkanı Joe Biden’a sundu.

Plan dört maddeden oluşuyor: Rusya’nın Kursk oblastındaki saldırının devam etmesi, Batı’dan ‘somut’ modern silahlar alınması, Batılı ülkelerden Kiev’e ‘NATO’ya katılma konusundaki karşılıklı savunma anlaşmasına benzer’ güvenlik garantileri verilmesi ve Kiev’e uluslararası mali yardım sağlanması.

“Barışa düşündüğümüzden daha yakınız. Savaşın sona ermesine daha yakınız,” diyen Zelenskiy, Batılı liderlere kış gelmeden ve Donald Trump’ın ABD başkanlığına olası geri dönüşünden önce askeri çatışmanın sona erdirilmesi için yardım çağrısında bulundu.

Putin: Rusya müzakereleri reddetmedi, ancak Kursk’taki haydutlarla başa çıkmamız gerekiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English