Bizi Takip Edin

AVRUPA

Berlin’de savaş karşıtı miting düzenlenecek

Yayınlanma

Almanya’nın başkenti Berlin’de bugün (25 Kasım) savaş karşıtı bir miting düzenlenecek.

‘Savaşa Hayır – Silahlarınızı Bırakın!’ girişimi tarafından düzenlenen ve aralarında Sahra Wagenknecht, Sevim Dağdelen, Oskar Lafontaine, Andrej Hunko gibi siyasetçilerin de çağrıda bulunduğu miting, dünyada süregiden savaşlara değinirken özel olarak Ukrayna savaşı ve Alman hükümetinin savaşa verdiği desteğe odaklanıyor.

Mitingin çağrıcıları arasında hem Sol Partililerin, hem de Sol Parti’den yakın zamanda ayrılan Sahra Wagenknecht ve ekibinin olması dikkat çekiyor.

Ukrayna savaşında diplomasi çağrısı yapan ve silah ihracatı ile askeri harcamalara karşı çıkan katılımcılar, ‘savaşın, açlığın ve sömürünün olmadığı adil bir dünya düzeninin parçası olarak sosyal, ekolojik ve demokratik Federal Almanya Cumhuriyeti’ istediklerini belirtiyorlar.

Almanya saatiyle 13:00’te (TSİ 15:00) düzenlenecek mitinge çağrı metni şöyle:

Savaşlara hayır – silahlanma çılgınlığını durdurun – barışçıl ve adil bir geleceği şekillendirin

21 savaş ve 216 silahlı askeri çatışma şu anda dünyayı tehdit ediyor (Heidelberg Uluslararası Çatışma Araştırmaları Enstitüsü HIIK). Ukrayna’daki savaşın nükleer bir savaşa dönüşme tehlikesi gün geçtikçe artıyor. Masum insanlar her gün ölüyor. Geleceğimiz, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği konusunda endişeliyiz. Barış ve ortak güvenlik kültürüne ihtiyacımız var.

Alman hükümeti gerilimi azaltma ve diplomasiye odaklanmak yerine, giderek daha fazla silah tedarik ediyor ve kendisini yoğun bir şekilde silahlandırıyor. Siyaset ve medyanın geniş kesimleri toplumu militarize ediyor. Almanya ilk kez yüzde iki hedefine (NATO kriterlerine göre) ulaşacak. Askeri harcamalar 2024 yılında 85,5 milyar avro ile Federal Almanya Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana yapılan en büyük harcama olacak. Buna karşılık sağlık sistemi, altyapı, çocuklara destek ve kiraların ödenebilirliği, eğitim, bilim ve meslek eğitimi ciddi finansman kesintilerinin tehdidi altında. Giderek daha fazla sayıda insan için toplumsal ve iktisadi bir felaket kapıda.

Küresel Güney, Avrupa ve Almanya’daki insanları etkileyen Rusya’ya yönelik yaptırımlar da buna önemli ölçüde katkıda bulunuyor: Enflasyon, artan enerji ve gıda fiyatlarının yanı sıra reel ücretlerdeki kayıp, başta yoksul kesimler olmak üzere halkları etkilemekte ve ülkemizdeki endüstriyel kalkınmayı da tehlikeye atmaktadır. Küresel Güney’de, tahıl, mısır, bitkisel yağ ve gübre artık gelmediği ve fiyatlar büyük ölçüde arttığı için açlık krizleri baş gösteriyor.

Ukrayna’da, Avrupa’da ve dünya genelinde bir barış politikasının tam zamanıdır. Ukrayna’daki savaş öncesinde uyarılar göz ardı edilmiş ve savaştan nasıl kaçınılabileceğine dair çıkarılan dersler göz ardı edilmiştir. Üçüncü bir dünya savaşına ve toplumsal, iktisadi ve ekolojik bir felakete doğru gidişi durdurmalıyız. “Barış her şey değildir, ama barış olmadan her şey bir hiçtir” (Willy Brandt). Toplumsal kalkınma, iklimin ve doğanın korunması ve herkes için yaşamaya değer bir gelecek ancak barış içinde ve ortak küresel çabalarla mümkündür.

Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’yı işgal etmesini kınıyoruz. Ayrıca NATO ülkeleri tarafından daha önce yapılan anlaşma ihlallerini ve taahhütlerin yerine getirilmemesini de kınıyoruz.

Ukrayna halkının dayanışmamıza ihtiyacı var. Ateşkes ve savaşı daha da tırmandırmak yerine sona erdirecek müzakereler onların yararınadır. Ölümler, kan dökülmesi, ülkenin ve çevrenin tahrip edilmesi derhal durdurulmalıdır. Müzakere edilmiş çözümler ve planlar masadadır. Müzakere etmek teslim olmak değil, karmaşık sorunlara çözüm bulmak anlamına gelir!

Alman hükümetini kontrolsüz silahlanmaya son vermeye ve derhal ateşkes ve barış görüşmelerine aracılık etmeye çağırıyoruz. Kendi diplomatik girişimlerini geliştirmeli ve mevcut barış önerilerini, özellikle de Küresel Güney’dekileri desteklemelidir.

Yumuşama [détente] politikasından uzaklaşmak için hiçbir neden yoktur. Aksine, başarısızlık 1990’da yeni Avrupa’nın yol gösterici ilkesi haline getirilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Biz yeni bir yumuşama, silahların kontrolü ve silahsızlanma politikasından yanayız.

  • Silahlar susmalı. Müzakereler ve diplomasi günün emri olmalıdır.
  • Silah ihracatı ve tırmandırma politikaları savaşları ve krizleri şiddetlendirmekte ve uzatmaktadır.
  • Silahsızlanma! Askeri harcamaları azaltın, sosyal harcamalara milyarlarca yatırım yapın.

Savaşın, açlığın ve sömürünün olmadığı adil bir dünya düzeninin parçası olarak sosyal, ekolojik ve demokratik bir Federal Almanya Cumhuriyeti istiyoruz.

Biz yurttaşlar için siyasi tartışmalara yeniden daha fazla dahil olmanın zamanı geldi. Bu nedenle insanları 25 Kasım’da –federal bütçenin kabul edilmesinden önceki Cumartesi günü– barış ve silahsızlanma, Rusya ve Ukrayna arasında ateşkes ve barış müzakereleri için birlikte gösteri yapmaya çağırıyoruz.

‘Savaşa Hayır – Silahlarınızı Bırakın!’ girişimi tarafından hayata geçirilmiştir: Yusuf As, Reiner Braun, Wiebke Diehl, Andreas Grünwald, Claudia Haydt, Rita Heinrich, Jutta Kausch-Henken, Ralf Krämer, Willi van Ooyen, Christof Ostheimer, Hanna Rothe, Peter Wahl.

AVRUPA

Pistorius, SPD’deki şansölyelik yarışında havlu attı

Yayınlanma

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, önümüzdeki seçimlerde partisinin liste başı adayı olmaktan çekilerek, Şansölye Olaf Scholz’un yerine geçebileceğine dair haftalardır süren spekülasyonlara son verdi.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) tarafından perşembe akşamı yayınlanan bir video mesajında Pistorius, kamuoyundaki tartışmaların partiye zarar verdiğini ve bunun sonucunda parti yönetimine bu görev için uygun olmadığını bildirdiğini söyledi.

“Olaf Scholz güçlü bir şansölye ve şansölyelik için doğru aday,” diyen Pistorius, parti liderinin ‘akıl ve sağduyuyu’ temsil ettiğini de sözlerine ekledi.

Alman bakan, “Şimdi bu tartışmayı sona erdirmek için ortak bir sorumluluğumuz var. Çünkü tehlikede olan çok şey var,” dedi.

Scholz iki hafta önce erken seçimleri tetiklediğinde, görevdeki şansölye olarak otomatik olarak partinin adayı olması bekleniyordu. Fakat birçok anketin geçen yılın başından bu yana savunma bakanı olarak görev yapan Pistorius’un ülkenin en popüler siyasetçisi olduğunu göstermesinin ardından fiili bir yarış başladı.

Scholz’un popülaritesi yerlerde

Pistorius’a karşılık Scholz, en kötü destek oranlarından birine sahipti ve seçmenler, bu ayın başlarında çökene kadar üçlü trafik lambası koalisyonunu felç eden aylarca süren çekişmelerden dolayı onu suçluyordu.

Fakat partinin merkez yönetimi Scholz’un arkasında durdu ve Pistorius spekülasyonları bastıramadığı için SPD’deki bazı isimler tarafından giderek artan eleştirilere maruz kaldı.

Savunma Bakanı video mesajında, kendisinin başlatmadığını vurguladığı tartışmanın partide “artan belirsizliğe” ve seçmenler arasında “kızgınlığa” neden olduğunu söyledi.

Bakan, yarışta yer almayacağını açıklamanın kendi kararı olduğunda ısrar etti ve SPD’nin “olağanüstü” şansölyesi için ikinci bir dönem için kampanya yürüteceğini söyledi.

Pistorius’un destekçileri hayal kırıklığına uğradı

Pistorius’un destekçileri “havlu atma” haberine hayal kırıklığı ile tepki gösterdi. SPD Federal Meclis üyesi Joe Weingarten, Der Spiegel haber dergisine verdiği demeçte, “Bu gelişmeden üzüntü duyuyorum. Şimdi hedef, SPD için mümkün olan en iyi seçim sonucunu elde etmek üzere birlikte ve tek vücut olarak çalışmak olmalıdır,” dedi.

Bir başka milletvekili Johannes Arlt ise, “Farklı bir kararı tercih ederdim ama artık bir kararımız var. Bu parti ve ülke için iyi bir şey. Şimdi Federal Meclis seçim kampanyasına birlik içinde giriyoruz,” ifadelerini kullandı.

Pistorius’un çekilmesi ile birlikte şansölyelik yarışının Scholz ile anketlerde önde giden muhalefetteki Hıristiyan Demokratların (CDU) lideri Friedrich Merz arasında geçmesi bekleniyor.

Scholz’un destekçileri, 2022’den bu yana CDU’yu yöneten milyoner eski avukat ve BlackRock Almanya’nın başkanı Merz’i yakalayabileceği konusunda ısrar ediyor. 

Bakan, Almanya’nın yeniden askerileşmesi için çalışıyor

64 yaşındaki Pistorius, askerlere karşı rahat tavırları, Rusya’ya yönelik sert tutumu ve Almanya’nın yeniden silahlanmasına istekli olmasıyla dikkat çekiyordu.

2023’te savunma bakanı olarak atanmasının ardından, SPD’deki bazı isimlerin Moskova’ya karşı sert bir duruş sergileme konusundaki çekingenliğini paylaşmadığını açıkça ortaya koydu.

Putin’i “Kremlin’deki despot” olarak tanımlayan Pistorius, Alman kamuoyunu, ülkenin savunmaya daha fazla harcama yapması ve kendisini “savaşa hazır” hale getirmesi gerektiği konusunda uyardı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Keir Starmer, BlackRock patronu Larry Fink ile görüştü

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, iş dünyası liderleriyle ilişkileri yeniden inşa etmeye çalışırken, BlackRock CEO’su Larry Fink ile Başbakanlıkta görüşmelerde bulundu.

Aralarında sigorta devi Aviva’nın eski patronu Mark Wilson ve teknoloji grubu Cisco’nun CEO’su Chuck Robbins’in de bulunduğu dünyanın en büyük varlık yöneticisinin yönetim kurulundan birkaç yönetici perşembe günü Başbakan Rachel Reeves ve Yatırım Bakanı Poppy Gustaffsson ile birlikte toplantıya katıldı.

Toplantıda bulunanların Financial Times’a (FT) aktardığına göre Starmer ve Reeves büyümeyi artıracak öneriler istedi. Görüşme hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre BlackRock yöneticileri, işletmeler için düzenleyici gecikmelerle ilgili endişelerini dile getirdi ve hükümeti küresel şirketlerin Birleşik Krallık’ta rekabet etmesini kolaylaştırmaya çağırdı.

Bu kişiler, başbakanın İngiliz düzenleyicileri elden geçirme, düzenleyici onay süreçlerini kolaylaştırma ve düzenleyici çerçeveyi daha tutarlı hale getirme planını özetleyerek yanıt verdiğini ekledi.

Toplantıya katılan yetkililere göre, Başbakan yöneticilere bu çalışmaları hükümet genelinde koordine etmek üzere Birleşik Krallık Hazinesinde yeni bir birim kurulacağını söyledi.

Birleşik Krallık hükümeti, 40 milyar sterlinlik vergi artışı ve işverenlerin ulusal sigorta katkı paylarında 25 milyar sterlinlik artış da dahil olmak üzere işletmelere daha fazla maliyet yükleyen bir bütçenin ardından iş dünyasının desteğini geri kazanmaya çalışıyor.

İşçi Partisi liderliği daha fazla istikrar ve önceki Muhafazakar yönetime kıyasla daha iş dünyası yanlısı bir yaklaşım vaat etmişti.

Fakat İşçi Partisi’nin şirketler dünyasıyla uyum içinde çalışma vaadi, bütçedeki vergi artışları, şirketlere 5 milyar sterline mal olan işçi hakları reformları paketi ve asgari ücretteki artışla test ediliyor.

Starmer, hükümetinin kamu maliyesine istikrar kazandırarak, düzenleyicileri daha büyüme yanlısı bir yaklaşım benimsemeye zorlayarak ve Birleşik Krallık altyapısına yatırımı artırmak için küçük emeklilik planlarını birleştirerek şirketlere yardımcı olacağında ısrar etti.

Toplantı sonrasında Starmer BlackRock’ın, “Birleşik Krallık’ı nasıl en iyi yatırım yeri olarak dünya sahnesine çıkarabileceğimiz” ve büyümeyi nasıl hızlandırabilecekleri konusundaki görüşlerini memnuniyetle karşıladığını söyledi.

BlackRock bu hafta 10 yıl aradan sonra ilk kez Londra’da bir dizi yönetim kurulu toplantısı düzenlemişti. Fink daha önce İşçi Partisi’ne destek vermiş ve Ekim 2023’te Starmer’ın Birleşik Krallık siyasetine bir “umut ölçüsü” getirdiğini ve partiyi merkeze taşımada “büyük bir güç” gösterdiğini söylemişti.

Starmer, toplantının ardından yaptığı açıklamada “BlackRock’ın Birleşik Krallık’taki uzun soluklu varlığından gurur duyduğunu” ifade etti. Şirketin Birleşik Krallık’ta Londra, Edinburgh ve gelecek yıldan itibaren Birmingham’da ofisleri bulunan yaklaşık 4.000 çalışanı var.

Dünya genelinde 11,5 trilyon dolarlık varlığı yöneten şirket, British Airways, Rolls-Royce ve Royal Mail’in emeklilik fonları da dahil olmak üzere Birleşik Krallık’ta 13 milyondan fazla kişinin emeklilik birikimlerini yönetiyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den Rusya ve Belarus’un tarım ürünlerine vergi hazırlığı

Yayınlanma

AB Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ile gübrelere gümrük vergisi getirmeyi planlarken, AB üyesi ülkeler arasında özellikle gübre vergisi konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıktı.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Rusya ve Belarus’tan ithal edilen tarım ürünleri ile gübrelere yönelik yeni bir vergilendirme sistemi üzerinde çalışıyor.

Komisyon Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, AB Dış Ticaret Konseyi toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, komisyonun Rusya ve Belarus kaynaklı tarım ürünlerine ve olası gübre ithalatına gümrük vergisi getirmeyi planladığını açıkladı.

Dombrovskis, “Rusya ve Belarus menşeli ürünlere gümrük tarifesi uygulanması konusunu ele aldık. Komisyonumuz yakın zamanda, geçtiğimiz ekim ayında gerçekleşen AB Zirvesi’nde alınan kararlar doğrultusunda, özellikle Rus tarım ürünleri ve gübrelerine yönelik önerilerini sunacak,” dedi.

Komisyon Başkan Yardımcısı, AB üyesi birçok ülkenin mümkün olan en geniş ürün yelpazesinde vergilendirmeyi desteklediğini belirtti.

Öte yandan, AB Konseyi’nin dönem başkanlığını yılsonuna kadar yürütecek olan Macaristan’ın Dışişleri Bakanı Peter Szijjártó, Rus ürünlerine yönelik gümrük vergisi teklifinin 27 AB üyesi ülkeden yalnızca 8’inin desteğini aldığını vurguladı.

Özellikle AB’de arz sıkıntısı yaşanan ve üretiminde doğalgaza bağımlı olan gübre ürünlerine getirilmesi planlanan gümrük vergisi kısıtlamaları en çok tartışılan konular arasında yer alıyor.

Bu durum, söz konusu ithalat vergilerinin AB Konseyi’nden onay almasını zorlaştırabilir.

Szijjártó ayrıca, AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların beklenilen sonuçları vermediğinin altını çizdi.

Buna karşılık Dombrovskis, yaptırımların etkili olduğunu savunarak, AB ülkelerinin bu önlemleri “daha kapsamlı bir şekilde uygulaması” ve kurallara uymayan taraflarla etkin mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

ABD’nin ucuz Ukrayna tahılının Avrupa pazarına akmasından çıkarı ne?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English