Bizi Takip Edin

Diplomasi

Rusya, ABD ile Kuzey Akım’dan Avrupa’ya doğalgaz tedarikini görüşüyor

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD ile Kuzey Akım boru hatları üzerinden Avrupa’ya doğalgaz tedarikinin yeniden başlatılmasını görüştüklerini belirtti. Lavrov, ABD’nin Avrupa üzerinde etkisini kullanarak Rus gazının tekrar alınmasını sağlayabileceğini ifade etti ve buna karşı çıkan Avrupalı liderleri eleştirdi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD ile, Eylül 2022’de Joe Biden yönetiminin zımnen üstlendiği sabotaj sonucu kullanılamaz hale gelen Kuzey Akım boru hatları üzerinden Avrupa’ya Rus gazı tedarikinin yeniden başlatılmasını görüştüklerini söyledi.

TASS haber ajansının aktardığına göre Pervıy Kanal‘a konuşan Lavrov, “Şu anda elbette anlaşmazlıklar var. Ancak Avrupa’nın normal enerji güvenliğini yeniden tesis etme çıkarı, bu sadece ABD ve Rusya’nın çıkarı mı? Kuzey Akım hatları hakkında görüşülüyor. Amerikalılar Avrupa üzerindeki etkilerini kullanır ve onları Rus gazından vazgeçmemeye ikna ederse durum muhtemelen ilginç olacak,” dedi.

Lavrov, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in boru hatlarının yeniden faaliyete geçmesine karşı çıktığını hatırlattı.

Lavrov, “Hepsi Kuzey Akım hatlarının yeniden açılmasına asla izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Bunlar ya hasta ya da intihar eğilimli insanlar,” diye ekledi.

Bakan ayrıca, Rusya’nın durdurulan boru hatları üzerinden ABD sayesinde Avrupa’ya yeniden doğalgaz tedarik etmeye başlaması durumunu “sürreal” olarak nitelendirdi.

Eylül 2022’de Baltık Denizi’nin altından geçerek Rusya’yı Almanya’ya bağlayan Kuzey Akım ve Kuzey Akım-2 boru hatlarında patlamalar meydana gelmişti.

Kuzey Akım tamamen devre dışı kalırken, Alman makamlarının Ukrayna’daki savaş nedeniyle işletmeye almadığı Kuzey Akım-2’nin ise tek hattı sağlam kalmıştı.

Bild gazetesinin haberine göre, Donald Trump’ın ABD başkanlığına dönmesinin ardından Almanya’da, Rus gazı tedarikini yeniden başlatmak amacıyla Kuzey Akım-2’nin Amerikan yönetimine devredilmesi tartışılmaya başlandı.

Habere göre, Washington adına görüşmeleri Trump’ın özel temsilcisi Richard Grenell yürütüyor.

Grenell’in, boru hattı işletmecisi Nord Stream 2 AG’nin merkezinin bulunduğu İsviçre’yi de ziyaret ettiği belirtildi.

Financial Times‘ın haberine göre ise Nord Stream 2’nin eski yöneticisi Matthias Warnig, Amerikalı yatırımcılardan oluşan bir konsorsiyum aracılığıyla Kuzey Akım-2’yi yeniden başlatmayı denemeye karar verdi.

Bu konsorsiyumun, yaptırımların kaldırılması durumunda Gazprom ile imzalanacak bir anlaşma taslağı hazırladığı belirtildi.

Gazeteye konuşan bir kaynak bu fikri, “ABD, ‘Artık Rusya’ya güvenilebilir çünkü işin içinde güvenilir Amerikalılar var,’ diyecektir,” şeklinde açıkladı.

Kaynağa göre, anlaşma sağlanırsa Amerikalı yatırımcılar “kolayca” para kazanmaya başlayacak.

Almanya’da Kuzey Akım-2’nin ABD’ye devredilmesi gündemde

Diplomasi

El Salvador liderinden Venezuela’ya ‘mahkum takası’ teklifi

Yayınlanma

El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele, Caracas’ın elindeki “siyasi tutuklular” karşılığında ABD tarafından ülkesine sınır dışı edilen 252 Venezuelalıyı geri göndermeyi teklif etti.

Bukele, ABD’den sınır dışı edilenleri bir ücret karşılığında CECOT olarak bilinen kötü şöhretli maksimum güvenlikli bir hapishanede tutmayı kabul etmişti. Trump yönetimi Venezuelalı göçmenlerin, Washington’un “terör örgütü” olarak tanımladığı Tren de Aragua’nın da aralarında bulunduğu suç çetelerine mensup olduklarını iddia ediyor.

Fakat göçmenlerden bazıları herhangi bir suçtan hüküm giymemiş ya da suçlanmamıştı ve geçen ay, hamleyi engelleyen bir mahkeme kararına rağmen El Salvador’a sınır dışı edildiler.

Aile üyeleri Financial Times’a (FT) yaptıkları açıklamada, Trump yönetiminin bu ay mahkemede göçmenlerden birinin “idari bir hata” nedeniyle yanlışlıkla sınır dışı edildiğini kabul ettiğini ve bazılarının ülkelerine geri gönderilmeyi kabul ettiklerine dair evrak imzaladıklarını söyledi.

Bukele, pazar günü sosyal medya platformu X’te yazdığı yazıda, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro rejimi tarafından “insani bir anlaşma” kapsamında tutulan aynı sayıda “siyasi mahkum” karşılığında mahkumların Venezuela’ya gönderilebileceğini yazdı ve “Siyasi mahkumlarınız herhangi bir suç işlemedi,” iddiasında bulundu.

Bukele’nin Trump ile arası hayli iyi. Fakat hem Washington’ın hem de Bukele’nin sosyal medyada yayınladıkları, kafaları traşlı ve zincire vurulmuş erkeklerin resim ve videolarını paylaştıkları sınır dışı işlemleri, insan hakları gruplarının ve Demokrat siyasetçilerin kınamalarına neden oldu.

Maryland Demokrat Senatörü Chris Van Hollen bu hafta El Salvador’a gitti ve Trump yönetiminin “yanlışlıkla” sınır dışı ettiğini kabul ettiği Kilmar Abrego Garcia ile görüştü.

ABD Yüksek Mahkemesi geçen hafta Beyaz Saray’ın Abrego Garcia’nın geri dönüşünü “kolaylaştırması” gerektiğine hükmetti, fakat Bukele geri dönüşüne yardımcı olmayı reddetti.

Cumartesi günü Yüksek Mahkeme, 18. yüzyıldan kalma ve nadiren kullanılan bir yasa uyarınca Beyaz Saray’ın daha fazla sınır dışı işlemi yapmasını geçici olarak engelledi.

Venezuelalı insan hakları grubu Foro Penal’ın iddiasına göre ülkede aralarında protestocu ve muhalefet liderlerinin de bulunduğu 903 siyasi tutuklu bulunuyor.

Bukele’nin bahsettiği tutuklular arasında Maduro’ya karşı adaylığını koyan ve Washington ile müttefiklerinin birçoğu tarafından geçen yılki seçimlerin galibi olarak görülen eski diplomat Edmundo González’in damadı da var.

Ayrıca bir gazeteci olan Roland Carreño’ya ve muhalefet lideri María Corina Machado’nun annesine de atıfta bulundu. 

Başlangıçta Maduro ile görüşmeleri sürdüren Trump, göreve geldiği ilk dönemden itibaren “maksimum baskı” kampanyasını yoğunlaştırarak Venezuela’nın hayati önem taşıyan petrol endüstrisine yaptırımlar uyguladı ve Chevron, Repsol ve Eni gibi uluslararası enerji gruplarına Biden döneminde tanınan muafiyetleri iptal etti.

Geçtiğimiz ay Washington, Venezuela’ya giden fonları kesmek amacıyla ülkeden ham petrol satın alan ülkelere %25 oranında “ikincil gümrük vergisi” uygulayacağını açıkladı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Kellogg: Ukrayna’nın NATO üyeliği konusu kapandı

Yayınlanma

ABD Başkanı Trump’ın Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg, Ukrayna’nın NATO üyesi olmayacağını ve bu konunun kapandığını belirtti. Kellogg, bu durumun 2008’den beri bilindiğini vurguladı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg, Fox News‘e verdiği demeçte, Ukrayna’nın NATO üyesi olmayacağını ve bu konunun kapandığını belirtti.

Kellogg, “NATO üyeliğinin tartışma dışı olduğunu çok net ifade ettik. Ukrayna ittifaka girmeyecek. Bu yeni bir şey değil, bunu 2008’den beri söylüyoruz,” diye vurguladı.

Kellogg, 17 yıl önce dönemin ABD’nin Moskova Büyükelçisi William Burns’ün, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ı Ukrayna’nın NATO’ya katılma fikrinin “ulaşılamaz bir hedef” olduğu konusunda uyardığını da hatırlattı.

Daha önce Bloomberg, kaynaklara dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Avrupalı müttefiklerine Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeye yönelik ön bir plan sunduğunu yazmıştı.

Habere göre, kilit hususlar arasında Rusya’nın elindeki topraklar üzerindeki kontrolünün devam etmesi, Moskova’ya yönelik yaptırımların kademeli olarak hafifletilmesi ve Ukrayna’ya NATO üyeliği verilmesi fikrinden vazgeçilmesi yer alıyor.

Kaynaklar, bu planın henüz resmi olarak Kiev’e sunulmadığını belirtti. Ancak kaynaklara göre Ukrayna, Kremlin’in de benzer bir adım atması koşuluyla ateşkesi prensipte değerlendirmeye hazır.

Bloomberg‘in görüşüne başvurduğu kaynaklar, önerilen girişimin nihai bir barış anlaşması olmadığını, yalnızca Rusya’nın çatışmaları durdurması hâlinde uygulanabilecek bir uzlaşma girişimi olduğunu vurguladı.

Donald Trump da daha önce defalarca Ukrayna’nın NATO’nun bir parçası olamayacağını belirtmişti.

Trump’a göre, önceki yönetimin, özellikle Başkan Joe Biden’ın Kiev’e ittifaka katılma garantisi verme vaatleri, Rusya’nın askeri müdahalesinin başlamasının nedenlerinden biri oldu.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, bu tür açıklamalara tepki göstermişti.

Zelenskiy, 20 Mart’ta yaptığı açıklamada, NATO üyeliği konusunun müzakere gündeminden çıkarılmasının fiilen “Rusya için bir hediye” olduğunu söyledi.

Zelenskiy, “NATO çerçevesindeki ana müttefik olarak ABD, bugün Ukrayna’nın ittifaka katılımını desteklemiyor. Gerçek bu,” ifadesini kullandı.

Daha sonra NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’nın potansiyel ittifak üyeliğinin bir barış anlaşmasının konusu olmaması gerektiğine işaret etti.

Ancak Rutte’ye göre, bu konu mevcut müzakerelerden ayrı olarak ele alınabilir ve uzun vadede değerlendirilebilir.

Rusya’nın Berlin Büyükelçisi: ‘Ukrayna’da yabancı askerlerin konuşlandırılması kabul edilemez’

Okumaya Devam Et

Diplomasi

AB’den Amerikan teknoloji şirketlerine ‘kurallara uyma’ çağrısı

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen POLITICO’ya yaptığı açıklamada, X, Meta, Apple ve TikTok gibi büyük teknoloji şirketlerinin, bu şirketlerin başında kim olursa olsun ya da nerede bulunurlarsa bulunsunlar, bloğun tüm dijital kural kitabını uygulamaya hazır olduğunu bilmeleri gerektiğini söyledi.

Leyen, AB’nin dijital kurallarına bağlılığıyla ilgili sorulara verdiği yazılı yanıtta, “Ortak yasa koyucularımız tarafından oylanan kurallar uygulanmalıdır. Bu nedenle TikTok, X, Apple ve Meta’ya karşı açtığımız davalar bunlardan sadece birkaçı. Kuralları adil, orantılı ve önyargısız bir şekilde uyguluyoruz. Bir şirketin nereden geldiği ve kimin yönettiği umurumuzda değil. Biz insanları korumayı önemsiyoruz,” dedi.

Açıklamalar, AB’nin, Donald Trump yönetiminin üst düzey üyelerinin sert eleştirilerine maruz kalan kapsamlı bir dijital kurallar paketini uygulama kararlılığına işaret ediyor.

Başkan Yardımcısı JD Vance, içeriği düzenleyen Dijital Hizmetler Yasası (DSA) ya da Yapay Zeka Yasası gibi Avrupa yasalarına karşı, ifade özgürlüğünü sansürledikleri ve Avrupa’da inovasyonu boğdukları gerekçesiyle suçlamalar yöneltmişti.

ABD başkanlık seçimlerinden iki ay önce Vance, Washington’un NATO’ya üyeliğinin devamı ile Avrupa’nın dijital kural kitabı arasında doğrudan bir bağlantı kurarak, AB’nin platformlar üzerinde kurallar koyması halinde ülkesinin ittifaktan çekilebileceğini söylemişti.

Bu tür baskılar, özellikle Avrupa’yı hedef alan ABD ticaret tarifelerine ilişkin gergin tartışmaların ortasında, AB’nin Trump yönetimini kızdırmamak için yasalarını uygulamaktan geri durabileceği endişelerine yol açtı.

“Adil bir dijital pazar” sağlayacağını ileri süren Dijital Pazarlar Yasası’nın ve DSA’nın uygulanması için uzun zamandır beklenen cezalarda görülen gecikmeler, bazı yetkililerin Büyük Teknoloji uygulamalarının açıkça “siyasallaşmasından” şikayet etmesiyle birlikte bu tür endişeleri güçlendirdi.

Leyen’in, AB’nin “kimin yönettiğine bakmaksızın” herhangi bir şirkete karşı kural kitabını uygulayacağı yönündeki ısrarı, bu tür eleştirileri geri püskürtüyor gibi görünüyor.

Avrupa Komisyonu, ocak ayında platforma yönelik bir soruşturmayı tamamladıktan sonra şu anda X’e karşı potansiyel para cezalarını değerlendiriyor.

New York Times nisan ayı başında Brüksel’in 1 milyar dolara kadar para cezası uygulayacağını bildirmiş, fakat bu iddia bir Komisyon sözcüsü tarafından yalanlanmıştı.

AB, gümrük tarifelerinde anlaşma sağlanamazsa, ABD’nin büyük teknoloji şirketlerine yaptırım uygulama tehdidini ortaya atmıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English