Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Beyrut’ta diplomasi trafiği

Yayınlanma

fransa dışişleri bakanı

ABD Başkanı’nın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein’den sonra Fransa ve Mısır’ın dışişleri bakanları Lübnan’ı ziyaret etti. Ziyaretlerin en önemli gündemi Hizbullah’ın İsrail’e olası misillemesini sınırlandırmak.

İsrail’in 30 Temmuz’da Hizbullah Hareketi’nin üst düzey komutanlarından Fuad Şükür’ü öldürmesi ile 31 Temmuz’da Hamas lideri İsmail Heniyye’nin öldürülmesinin ardından İran-Hizbullah ile Tel Aviv arasındaki gerilim, “topyekûn bir bölgesel” savaş tehlikesine evrildi.

İran’ın İsrail’e Heniyye suikastı nedeniyle misilleme yapmasını önlemek için ateşkes müzakereleri yeniden canlandırılırken Hizbullah’ın olası misillemesini engellemek için diplomasi trafiği yaşanıyor.

Gazze için olası bir ateşkesin İsrail ve Hizbullah’ın misillemesini önleyeceği düşünülüyor. Bu kapsamda Doha’da yürütülen müzakerelere ek olarak Lübnan’da da diplomasi trafiği yaşanıyor. 14 Ağustos’ta ABD Başkanı’nın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein, dün de Fransa Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne Beyrut’ta temaslarda bulundu. Bugün ise Mısır Dışişleri Bakanı Lübnan’da.

Hizbullah, ABD’nin “havucunu” kabul etmedi

Lübnan resmi ajansı NNA’nın haberine göre Fransız bakan Sejourne, dün Meclis Başkanı Nebih Berri ile bir araya geldi. Görüşmeye ilişkin yayınlanan açıklamada, Sejourne’nin ifadelerine yer verildi. Sejourne, İsrail ile Lübnan arasındaki çatışmalardan kaynaklanan yüksek tansiyona işaret ederek, “Mesajım basit; bölgesel durumun endişe verici olduğu bu dönemde Fransa’nın Lübnan’a verdiği desteği vurguluyoruz” dedi.

Fransa olarak amaçlarının bölgesel düzeydeki gerilimi azaltmak olduğunu belirten Sejourne, “Lübnanlı yetkililere ilettiğim mesaj budur (gerilimi azaltın) ve aynı mesajı bölgedeki diğer ülkelere de ileteceğim. Bu çok hassas süreçte durumun sakinleşeceğini umuyoruz” ifadelerini kullandı.

Lübnan Meclis Başkanı Berri de Lübnan’ın siviller, gazeteciler ve sağlıkçılara dahi saldırmaktan geri durmayan İsrail’e karşı kendini savunma hakkının bulunduğunu ve ülkesinin çatışma angajman kurallarına bağlı olduğunu kaydetti. Berri, İsrail’in özellikle uluslararası yasaklı silahlar listesinde yer alan fosfor bombası ile Lübnan’ın güneyindeki ormanlık ve tarım alanlarını hedef aldığını ifade etti.

Öte yandan Gazze’deki ateşkes müzakerelerinde arabulucu olarak yer alan Mısır’ın Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati de bugün Beyrut’ta Meclis Başkanı Berri ile görüştükten bir basın toplantısı düzenledi.

Zor bir süreçten geçen Lübnan’ın ve halkının yanında olduklarını kaydeden Abdulati, “Meclis Başkanı’na, Lübnan’da istikrar ve güvenliğin Arap ve Mısır’ın çıkarlarını temsil ettiğini, Mısır’ın Lübnan’ın yanında yer aldığı mesajını ilettim” ifadelerini kullandı.

Mısırlı Bakan, “Bölgenin topyekûn bir savaşa sürüklenmesi ve gerilimin tırmanmasını önlemeye çalışıyoruz” dedi.

Doha’da arabulucu ABD-Katar ve Mısır ile İsrail arasında yürütülen Gazze’de olası kapsamlı bir ateşkesin önemine de değinen Abdulati, “Gazze’de ivedi bir şekilde ateşkesin sağlanmasını vurguluyoruz. Çünkü bölgedeki çatışmaların kaynağı çözümsüz bir şekilde devam eden Filistin sorunudur” diye konuştu.

İkinci durak: İsrail

Fransız bakan Sejourne Lübnan’daki temaslarının ardından İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy ile birlikte İsrail’i ziyaret etti.

İsrail Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın Lammy ve Sejourne ile üçlü görüşmede bir araya geleceği belirtildi. Görüşmede, Orta Doğu’da gerilimi önlemeye yönelik çabaların ele alınacağı ifade edildi.

ORTADOĞU

İsrail askerleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi’nin cenazesi Türkiye’ye getirildi

Yayınlanma

İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince katledilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin naaşı, Azerbaycan’dan İstanbul’a getirildi.

Türk Hava Yolları’nın uçağıyla İstanbul Havalimanı’na getirilen Eygi’nin cenazesi, askeri manga tarafından alana getirildi. Eygi’nin naaşı VİP Terminali’nde düzenlenen törenin ardından Aydın’a defnedilmek üzere uçakla İzmir’e gönderildi.

İsrail askerleri, işgal altındaki Batı Şeria’da barışçıl bir gösteri sırasında katılımcıların üzerine ateş açmış, Filistinlilere destek amacıyla gösteriye katılan ve ABD vatandaşlığı da bulunan Eygi, başından vurularak ağır yaralanmıştı.
Filistinlilere ait bir hastaneye kaldırılan Eygi, 6 Eylül’de müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.

Filistin topraklarının İsrail tarafından işgaline karşı barışçıl ve sivil yöntemlerle Filistinlilere destek veren Uluslararası Dayanışma Hareketi gönüllüsü insan hakları aktivisti olan Eygi, 2003’te İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürülen ABD vatandaşı Rachel Corrie ile aynı harekete mensuptu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu, UCM’nin tutuklama emrini engellemek için Başsavcıdan kendisini ve Gallant’ı soruşturmasını istedi

Yayınlanma

İsrail televizyonunda çarşamba günü yayınlanan bir habere göre Adalet Bakanı Yariv Levin, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun emriyle hareket ederek Başsavcı Gali Baharav-Miara’dan başbakan ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze savaşıyla ilgili bir ceza soruşturması açmasını istedi. Böylece Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) ikili hakkında tutuklama emri çıkarması talebini bertaraf etmeyi amaçlıyor.

Channel 12’de yer alan habere göre Netanyahu, devam eden savaş ve Hamas’a karşı yürütülen askeri harekatın nasıl yürütüldüğüne dair bir soruşturma açılıp ardından kapatılmasını ve UCM’ye suçlamaların İsrail tarafından soruşturulduğu ve dolayısıyla mahkemenin müdahalesini gerektirmediğine dair bir güncelleme yapılmasını istedi.

Habere göre Baharav-Miara bu talebi bariz bir hile olduğu ve UCM’yi tatmin etmeyeceği gerekçesiyle reddetti. Baharav-Miara’nın ayrıca Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırı ve ardından Gazze’de yaşanan savaşla ilgili olarak sadece İsrail’in en üst düzey soruşturması olan bir devlet soruşturma komisyonunun yeterli olacağını zaten kamuoyuna açıkladığını belirttiği bildirildi.

Netanyahu, 7 Ekim öncesi ve sırasındaki bir dizi başarısızlıkla ilgili olarak, bazı koalisyon üyeleri de dahil olmak üzere sık sık yapılan çağrılara rağmen, şimdiye kadar bir devlet soruşturma komisyonu kurmayı reddetti. Netanyahu bir hükümet soruşturmasını tercih ettiğini söylerken, Baharav-Miara daha bağımsız ve kapsamlı olacağını savunduğu bir devlet komisyonu kurulması için bastırıyor. İsrail savaş suçu işlediği suçlamalarıyla karşı karşıya kalırken, bir soruşturmanın bu konuları da ele alması bekleniyor.

Kanal 12’nin kaynaksız haberinde Netanyahu’nun devlet soruşturma komisyonunun kendisini görevden almak için yasal bir manevra olacağından korktuğu belirtildi. Netanyahu uzun süredir yargılandığı yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili olarak da benzer bir iddiada bulunuyor.

Kanal, Baharav-Miara gibi bir devlet komisyonunu tercih eden Gallant’ın yine de başsavcıdan en azından bir hükümet soruşturmasını desteklemesini istediğini söyledi. Baharav-Miara’nın bu fikri reddettiği ve “soruşturulan soruşturmacıyı atayamayacağı için” bunun İsrail’in UCM’deki imajına yarardan çok zarar getireceğini söylediği belirtildi.

Netanyahu’nun Likud partisinden üst düzey müttefiki olan Levin’in talebi, UCM Savcısı Karim Khan’ın bu hafta mahkemeden mayıs ayında Netanyahu, Gallant ve Hamas’ın bazı üst düzey isimleri hakkında talep ettiği tutuklama kararlarını “son derece acil bir şekilde” çıkarmasını istemesinin ardından geldi.

Hafta sonu Kanal 12, Baharav-Miara’nın Netanyahu’yu, İsrailli üst düzey sivil ve askeri yetkililer hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarılmasını önlemenin en iyi yolunun bir devlet soruşturma komisyonu kurulması olduğu konusunda uyardığını bildirdi.

Kanalın aktardığına göre Baharav-Miara bir mektupta, uluslararası kuruluşlar harekete geçmeden önce bir komisyon kurulması için fırsat penceresinin kapanmakta olduğu uyarısında bulundu.

Baharav-Miara, İsrail’in Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumların ancak ulusal hukuk sistemleri görevlerini yerine getiremediğinde devreye girebileceği ilkesi olan tamamlayıcılığı savunmasının “ancak bir devlet soruşturma komisyonu ile gerçekleştirilebileceğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Washington Post raporuna göre Ayşenur Eygi, protesto yatıştığında geri çekilirken vurulmuş

Yayınlanma

Washington Post gazetesi çarşamba gecesi yayınladığı bir haberde, Batı Şeria’daki Beita Kavşağı yakınlarında İsrail askerlerinin ateşiyle öldürülen Amerikan-Türk vatandaşı Ayşenur Eygi’nin zaman çizelgesinin bölgedeki en yoğun çatışmalarla uyuşmadığına dair bağımsız bir araştırma yapıldığını bildirdi.

Raporda Eygi’nin, kalabalığın ana yolda İsrail güvenlik güçlerinden 200 metreden fazla uzaklaşmasından yaklaşık 20 dakika sonra vurulduğu belirtiliyor.

26 yaşındaki Aysenur Eygi, cuma günü İsrail ordusu tarafından açılan ateş sonucu öldürülmüştü. İsrail ordusu (IDF), Eygi’nin “şiddetli bir isyan” sırasında “kasıtsız” olarak vurulduğunu iddia etmişti.

İsrail ordusu yaptığı soruşturmanın ardından bir açıklama yayınlayarak Eygi’nin IDF güçlerinin açtığı “dolaylı ateş sonucu kasıtsız olarak” vurulmuş olma ihtimalinin “yüksek olduğunu” öne sürmüştü.

Ancak Washington Post’un raporu bu iddiayı çürütüyor.

Washington Post’un yaptığı araştırma, Eygi’nin Beita’daki çatışmaların başlamasından yarım saatten fazla bir süre sonra ve protestocuların İsrail güçlerinden 200 metreden fazla uzaktaki ana yola inmesinden yaklaşık 20 dakika sonra vurulduğunu ortaya çıkardı.

The Post, o gün yaşananları yeniden canlandırmak için 13 görgü tanığı ve Beita sakiniyle konuştu. Ayrıca Eygi’nin gönüllü olarak çalıştığı Uluslararası Dayanışma Hareketi ile bir başka Filistinli savunuculuk grubu olan Faz3a tarafından özel olarak sağlanan 50’den fazla video ve fotoğrafı inceledi.

Devam eden bir soruşturmayı gerekçe gösteren IDF, güçlerinin, göstericiler geri çekildikten bu kadar uzun bir süre sonra ve görünürde bir tehdit oluşturmadıkları bir mesafeden neden ateş ettiğine dair The Post’un sorularını yanıtlamayı reddetti.

İsrail tarafından katledilen Ayşenur Ezgi Eygi için Filistin’de cenaze töreni düzenlendi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English