Bizi Takip Edin

Amerika

Blinken’ın ziyaretini kim patlattı

Yayınlanma

Çin balonu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın pazar günü merakla beklenen Pekin ziyaretini tabiri caizse “patlattı”. Blinken’ın ziyareti süresiz olarak ertelendi.

ABD Dışişleri Bakanı’nın Pekin ziyaretinde, üst düzey yetkililerin yanı sıra Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile de görüşmesi bekleniyordu. Ancak Pentagon’un Perşembe günü, sözde bir Çin gözetleme balonunun, Amerikan nükleer kıtalararası balistik füzelerini barındıran hassas üslerden birinin bulunduğu Montana üzerinde gezindiğini açıklaması bu planı değiştirdi. Dışişleri Bakanlığı, Blinken’ın gezisini en azından şimdilik iptal ederek, balon olayının “gündemi yararsız ve yapıcı olmayacak şekilde daraltacağını” söyledi.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price Cuma günü yaptığı açıklamada, Blinken’in “koşullar izin verir vermez” Pekin’i ziyaret etmeye hazır olacağını bildirdi.

Çin ise, balonun rotasından çıkarak tesadüfen ABD hava sahasına girdiğini belirtti, olaydan “üzüntü duyduğunu” ve balonun amacının iklim araştırması olduğunu açıkladı.

Pentagon’un “casus balon” diye nitelendirdiği, Pekin’in ise “meteorolojik amaçlı” dediği balon, ABD kongresindeki Çin karşıtlarına ise hem Pekin’e hem de Biden yönetimine karşı üzerinde tepinecekleri bir koz verdi.

Çin karşıtlarına koz oldu

Biden yönetiminin “yerdeki insanlara yönelik risk oluşturabileceği” ve balonun Çin’e istihbarat sağlamadığı yönündeki değerlendirmesi nedeniyle balonu düşürmemeye karar vermesi büyük tepkilere yol açtı. Beyaz Saray yetkilileri, bu tür balonların Trump yönetimi sırasında da dahil olmak üzere daha önce ABD topraklarında göründüğünü söylese de, bu argüman kamuoyunu sakinleştirmede pek işe yaramadı.

Cumhuriyetçi vekiller sert bit tonla, Demokrat Biden’ın, yetkililerin “ABD egemenliğinin kabul edilemez bir ihlali” olarak adlandırdığı bu olaydan Çin’i sorumlu tutmasını talep ettiler. Hatta Biden’ı balonun ABD üzerinde “günlerce sürüklenmesine izin verdiği” ve Çin’e karşı daha sert önlemler almadığı için eleştirdiler.

Eski ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray’a “balonu düşürmeleri” yönünde çağrı yaparken, yine Trump döneminin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’dan, Temsilciler Meclisi üyeleri Marjorie Taylor Greene ve Michael McCaul’a kadar pek çok isim, balonu düşürmeme kararını Biden’ın zayıflığının bir işareti olarak ilan ettiler.

En nihayetinde baskılara dayanamayan Biden yönetimi balonu düşürme kararı aldı. Çin balonu, Güney Karolina açıklarında Atlantik Okyanusu üzerine düşürüldü. Bu görüntüler ABD kamuoyunun içini rahatlatmak adına canlı yayınlandı.

Bu arada balon krizi duyulur duyulmaz Cumhuriyetçiler vakit kaybetmeden Biden yönetimine ziyareti iptal etmesi konusunda baskı yapmaya başlamıştı bile.

Blinken’ın ziyareti iptali, her hâlükârda ABD kamuoyunda memnuniyetle karşılandı.

Çin düşmanlığıyla öne çıkan, ABD ile Çin Komünist Partisi arasındaki Stratejik Rekabet üzerine Seçilmiş Komite lideri Mike Gallagher, Blinken’ın ziyareti ertelemesi ile ilgili “doğru karar” yorumunu yaptı.

Temsilciler Meclisi üyesi Darin LaHood yaptığı açıklamada, yolculuğun ertelenmesinin “balonun izinsiz girişinin ciddiyetini vurgulamak için uygun bir adım” olduğunu söyledi.

‘ABD’nin elini güçlendiriyor’

Diğer yandan, diplomasiyi savunan ancak ziyaretten beklentisi düşük olan kesimlerden de, Dışişleri Bakanının artık Pekin’e “daha güçlü bir pozisyonda” gideceği yönünde yorumlar geldi.

ABD Başkanının İstihbarat Danışma Kurulu’nda eski kıdemli direktörü Heather McMahon, “Bu olay kesinlikle ABD’nin elini güçlendiriyor” dedi ve şu yorumu ekledi: “Ne zaman bir casusluk operasyonu ortaya çıkarsa, [bu] hedeflenen ulusa avantaj sağlar.”

Amerikan Girişim Enstitüsü’nde kıdemli bir araştırmacı olan Zack Cooper da, olayın “Çin’in biraz geri adım atmasına neden olduğunu” söyledi.

Politico’ya ve Washington Post’a göre bu olay, Blinken’a, sonunda Çin’e gittiğinde Pekin’den sonuç alma çabalarında daha fazla avantaj sağlayabilir.

İç siyasi çekişmeler baskın geldi

Blinken, ziyareti iptal etme sebebi olarak “ulusal güvenlik çıkarlarını” öne sürse de, iç siyasi çekişmelerin baskın geldiği anlaşılıyor. The New York Times’ın iddiasına göre, askeri yetkililer balonu günlerdir izliyordu, ancak Perşembe gecesi medyanın ilgisi artana kadar, Pekin ziyaretini olumsuz etkileyebileceği endişesiyle bu olayı kamuoyuna duyurmadılar. Bu olay, Blinken’in aslında Çin ziyareti konusunda ABD kamuoyunun aksine istekli olduğunu gösteriyor.

Ancak balon krizi sonrası Biden yönetimi, özellikle 2024 seçimleri öncesindeki hararetli siyasi ortamda, hem kamuoyunu yatıştırırken “Çin karşıtlığı” konusunda yarıştığı Cumhuriyetçilere kendisini ispatlamak zorunda hissetmiş hem de Pekin ile ilk etapta sonuç alma olasılığının düşük olduğu göz önüne alındığında, gezinin potansiyel iç siyasi maliyetlere değmeyeceği yönünde bir karara varmış olabilir.

Nitekim ABD kamuoyu, bu olayla bir kez daha “Çin’in ABD için büyük bir tehdit olduğuna” inandırılmaya çalışılıyor. Balon olayı, Çin düşmanlığı ile beslenen ABD Kongresine ise güçlü bir yakıt oldu.

Pekin’in balonun iklim araştırması yaptığı yönünde açıklamaları ise kimseyi tatmin etmedi. CIA’in Doğu Asya ve Pasifik eski müdür yardımcısı Dennis Wilder, “Üç okul otobüsü büyüklüğünde bir meteoroloji balonu yapan kimseyi tanımıyorum” dedi.

Ancak Pekin’in ABD ile bağları yeniden kurmak istediği bir dönemde neden böyle bir “gaflete düşeceği” yönünde pek az soru soruldu.

Çin neden buna ihtiyaç duysun?

ABD ve Çin’in, 1979’da diplomatik ilişkilerinin kurulmasından bu yana en kötü dönemi yaşadıkları bu süreçte, Pekin her şeye rağmen ilişkileri onarma, düzenli temasın yeniden sağlanması ve ortak çalışma ilkelerinin oluşturulması konusunda istekliydi.

Yeni Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi McCarthy’nin Tayvan ziyareti ısrarı, Çinli teknoloji şirketlerini hedef alan ABD yaptırımları, ABD Savunma Bakanının “Çin tehdidi” söylemi üzerinden bölge ülkelerini konsolide eden ve üst düzey silahlanma ile Çin’i hedef alan Asya-Pasifik ziyareti gündemde sıcaklığını korusa da, Washington ile uzun vadeli bir ekonomik çatışmaya ve ayrışmaya girmek istemeyen Pekin’in üst düzey bu ziyaret öncesinde olası bir “güç gösterisinde” bulunma ihtiyacı mantıklı görünmüyor.

Şangay’daki Fudan Üniversitesi’nde Uluslararası Çalışmalar Bölümü Profesörü Zhao Minghao, bu yılın Çin ekonomisini canlandırmak için çok önemli olduğunun altını çizerek, Çin’in üst düzey liderliğinin, ABD ile gergin olan ilişkileri gevşetme sürecini bozmak istemeyeceğini belirtti. Zhao’ya göre, “Çin’in süreci sabote etmesinin bir anlamı yok.”

Diğer yandan Pekin yönetimi, Beyaz Saray’ın ABD Kongresinin Çin karşıtı eylemlerini resmi kabul etmeyen tutumunu da samimiyetsiz buluyor. Dolayısıyla Çin liderliği, ziyaretin iptalini, Washington’ın bir ortak çalışma ilişkisini yeniden inşa etme konusunda ciddi olmadığı şeklinde okuyabilir.

Nanjing Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Okulu Profesörü Zhu Feng, “Blinken Pekin gezisini balon yüzünden iptal ederse, bunu zaten yapmak istediği şeyi yapmak için – Çin’i ziyaret etmemek için bir bahane olarak kullandığını görürdüm” yorumunu yaptı.

Çin kamuoyunda geniş bir kesim ise ziyaretin iptalini, Washington’ın “Çin karşıtı iç siyaset tarafından tuzağa düşürüldüğünün bir işareti” olarak yorumluyor.

Global Times gazetesinin editörü Hu Xijin, konuyla ilgili sosyal medya paylaşımında ziyaretin iptalini “Blinken ile ABD kamuoyu arasındaki bir oyun” olarak nitelendirdi.

Yine Global Times’ta çıkan analizde, balon olayının ABD’de bazı şahin Çin karşıtı milletvekillerine “Çin casusluğu” ve “Çin tehdidi” aldatmacasıyla Çin’e saldırma şansı verdiği yorumu yapıldı.

ABD araştırmaları uzmanı ve Pekin’deki Renmin Üniversitesi’nde doçent olan Diao Daming, ikili ilişkileri baltalamaya kararlı olanların her türlü bahaneyi bulabileceğini, zeplin olayı değilse de başka meseleler bulacaklarını belirtti.

Diao’ya göre, “sözde casus balonu yaygarası, Soğuk Savaş rekabeti ve ABD hegemonyasına kafayı takmış bazı Çin karşıtı şahinlerin Çin-ABD ilişkilerini sabote etmek için ellerinden geleni yaptığını gösteriyor.”

Yeni bir tarih için takvim sıkıntılı

ABD’nin ziyareti yakın zamanda yeniden müzakere edip etmeyeceği belirsiz. Ancak iki taraf da bu ziyaretin yapılmasından yana olsa bile önlerinde yoğun ve gergin bir takvim var. Mart ayında Çin Ulusal Halk Kongresi toplantıları başlarken, yeni Temsilciler Meclisi Başkanı McCarthy Nisan ayında Tayvan’a bir ziyaret planlıyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı ise Xi Jinping’in baharda Moskova’yı ziyaret edeceğini duyurmuştu.

Halihazırda yüksek seviyede olan gerginliğin olası bir Tayvan ziyaretiyle zirveye çıkacağı düşünüldüğünde, Blinken, Pekin gezisi için en uygun tarihi kaçırmış gibi görünüyor.

ABD merkezli düşünce kuruluşu CSIS’te Çin çalışmalarının başında olan Jude Blanchette, balon krizinden önce, Blinken’ın Pekin gezisiyle ilgili olarak Beyaz Saray’ın amacının “temelde bu Soğuk Savaşı yumuşatma aşamasını hızlandırmak ve böylece bir Küba Füze Krizini atlatmak olduğunu” söylemişti.

Ancak balon krizi sonrası Washington’da oluşan hava Soğuk Savaş dönemini aratmıyor. Pentagon’un ve Kongredeki Çin düşmanlarının alevlendirdiği bu ateşi ise seçim telaşında olan Biden’ın dindirilebilmesi için bu güne kadar izlediğinden farklı bir politika izlemesi gerekiyor.

Eski ABD Hazine Bakanı Henry M. Paulson, geçen hafta Foreing Affairs’te, Washington’ın Çin politikasının işe yaramadığını yazmış ve Biden yönetimine bazı önerilerde bulunmuştu. Çin’le toptan bir ayrışmanın en çok Amerikalılara zarar vereceğini vurgulayan Paulson, bunun yerine kendi pazarında Amerikalılara fırsatlar yaratmak için Pekin’le müzakere etmeyi savunmuştu.

Ancak ABD Kongresindeki Çin karşıtı rüzgarın çok kuvvetli olduğunun da farkında olan eski Hazine Bakanı, Biden yönetimine bu konuda “akıllı ve cesur” adımlar atma, Pekin ile iletişim ve koordinasyon içinde olma çağrısı yapmıştı.

Paulson’ın uyarı ve önerileri tam da bu dönemde Biden’ın işine yarayabilir…

Amerika

Pentagon’un UFO sırrı: Komplo teorilerini ordu kendi uydurmuş

Yayınlanma

Pentagon bünyesinde kurulan ve UFO iddialarını araştıran özel bir birim, ABD’nin uzaylı teknolojilerini ele geçirdiğine dair komplo teorilerini incelerken şaşırtıcı bir sonuca ulaştı. Araştırmacılar, en az bir komplo teorisinin bizzat Pentagon tarafından, gizli askeri projeleri yabancı istihbarattan korumak amacıyla kasıtlı olarak uydurulduğunu tespit etti.

Pentagon bünyesinde kurulan ve “Tüm Alanlardaki Anomali Çözüm Ofisi (AARO)” olarak bilinen küçük bir departman, ABD’nin düşürülen UFO’ları incelediği veya uzaylılarla temas kurduğu yönündeki komplo teorilerini aylarca araştırdıktan sonra beklenmedik bir şekilde yine kendisine ulaştı.

Ofisin yaptığı araştırma, bu teorilerden en az birinin resmi olarak bizzat Pentagon tarafından uydurulduğunu ortaya çıkardı.

’51. Bölge’ efsanesi casusları yanıltmak için yaratıldı

1980’li yıllarda bir ABD Hava Kuvvetleri albayı, Nevada çölündeki çok gizli askeri tesis “51. Bölge” yakınlarındaki bir barın sahibiyle sohbete başladı.

Asker, pervasızca UFO’lar hakkında konuşarak bar sahibine uçan dairelere ait fotoğraflar bile verdi. Bar sahibi de bu fotoğrafları barının duvarlarına asarak, Amerikan ordusunun bir uzaylı gemisini düşürdüğü ve şimdi de uzaylı teknolojilerini test ettiği efsanesini başlattı.

AARO’nun araştırması, “geveze” albayın bara kasıtlı olarak gönderildiğini ve kendisine sahte uçan daire fotoğrafları verildiğini ortaya çıkardı.

Asıl amaç, o dönem için yeni bir teknoloji olan “stealth” (hayalet) teknolojisine sahip uçakların gizli üste yapılan testlerini örtbas etmekti.

Gerçekten de F-117 hayalet avcı uçağının tasarımı, dünya dışı bir görünüme sahipti. Bu durum, orduya yabancı istihbaratı yanıltmak için bir fikir verdi.

Plana göre, eğer yerel halktan biri sıradışı bir uçak görür ve bu konuda konuşmaya başlarsa, bu durum yabancı istihbarat servislerinin dikkatini çekebilirdi. Ancak casuslar, “bardaki fotoğraftakine benzer” bir UFO gördüğünü söyleyen kişilerin anlattıklarını ciddiye almayacaktı.

Nükleer füzeleri uzaylılar değil, gizli bir deney durdurdu

AARO, bir zamanlar UFO araştırmacıları arasında büyük yankı uyandıran bir başka gizemi daha çözdü. 1967’de Montana’da Hava Kuvvetleri Yüzbaşısı Robert Salas, on adet nükleer füzeyi kontrol eden bir sığınakta nöbet tutuyordu.

Görevi, SSCB’nin olası bir nükleer savaşı başlatması durumunda misilleme emri vermekti. Akşam saat sekiz sularında güvenlik noktasından bir telefon aldı: Kapıların üzerinde gizemli, kırmızımsı-turuncu parlayan oval bir cisim belirmişti. Bu aramadan kısa bir süre sonra füzelerin kontrolü geçici olarak devre dışı kaldı.

Üstleri, olay hakkında sessiz kalmasını emretti. 1990’larda olayın tanıkları emekli olunca konuşmaya başladı ve Yüzbaşı Salas, nükleer savaşı önlemek için uzaylıların füzelere müdahale ettiğine inanmaya başladı.

Ancak AARO, Pentagon arşivlerinde bu anomaliye dair tamamen dünyevi bir açıklama buldu. Bilim insanları, Sovyet füzelerinin ABD’ye ulaşması halinde ortaya çıkacak bir elektromanyetik darbenin (EMP), Amerikan füzelerinin kontrol sistemini devre dışı bırakmasından ve misilleme saldırısını imkansız hale getirmesinden endişe ediyordu.

Ekipmanın ne kadar güvenli olduğunu test etmek için bir deney yapıldı. Montana’daki üsse, nükleer bir patlama olmadan elektromanyetik darbe üreten özel bir jeneratör kuruldu. Bu jeneratör, enerji toplarken parlamaya başlıyor ve ardından darbeyi serbest bırakıyordu.

Deney, bilim insanlarının endişelerini doğruladı. Ancak bu bilginin herhangi bir şekilde sızması, SSCB’nin ilk saldırısıyla Amerika’nın nükleer cephaneliğinin devre dışı kalacağını ve bir karşı saldırının olmayacağını öğrenmesine olanak tanıyacaktı. Bu nedenle, konuyu bilenlerin sayısını sınırlı tutmak için Yüzbaşı Salas ve diğer tanıkların deney hakkında bilgilendirilmemesine karar verildi.

Hava kuvvetleri içinde yıllarca süren ‘uzaylı’ şakası

AARO tarafından incelenen bir başka vakada ise Amerikan askerlerinin kendi meslektaşlarına on yıllardır nasıl şakalar yaptığı ortaya çıktı.

AARO, oryantasyon brifingleri sırasında subayların kendilerine “yerçekimi karşıtı manevra aracı” yazılı, uçan daireye benzer bir şeyin fotoğrafını gösterdiği Hava Kuvvetleri personeline ulaştı.

Subaylar, ciddi bir yüz ifadesiyle, “Mesele şu ki, ABD’de ‘Yankee Blue’ adında bir UFO tersine mühendislik programı var. Ama idam tehdidi altında bu konuyu asla kimseye anlatmamalısınız,” diyorlardı.

Ardından, şaşkın havacıya gizlilik sözleşmesi imzalatarak, ihlali halinde en ağır ceza olan idamla cezalandırılacağı uyarısında bulunuyorlardı. Tüm bunların subayların kişisel bir girişimi olduğu ve kimsenin bir daha “Yankee Blue” hakkında bir şey duymadığı anlaşıldı.

2023 baharında ABD Savunma Bakanlığı, bu tür şakaların durdurulmasını talep eden bir genelge yayımladı. Fakat bunların sadece bir şaka mı, yoksa bir zamanların gizli askeri projelerini örtbas etmeye yönelik başka bir plan mı olduğu tam olarak anlaşılamadı.

Okumaya Devam Et

Amerika

Trump yönetiminin göçmen baskınlarında belirsizlik dönemi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump geçen cuma sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda, yönetiminin “göçmenlere yönelik çok agresif politikasının” çiftliklere ve konaklama sektörüne zarar verdiğini kabul etti.

Trump, değişiklikler ve bu konuya “sağduyulu” bir yaklaşım sözü vererek, hükümet verilerine göre işçilerin yaklaşık %50’sinin kaçak olduğu bir sektörde faaliyet gösteren çiftlik sahiplerinin değerli çalışanlarını kaybetmek istemediğini söyledi.

Trump’ın açıklamaları, ülke çapında belgesiz çalışanları hedef alan işyeri göçmenlik baskınlarının yoğunlaşmasının ardından geldi. Bu baskınlar, geçen hafta Los Angeles ve diğer şehirlerde protestolara yol açmıştı.

Beyaz Saray “sınır çarı” Tom Homan, geçen hafta başında, yönetimin belgesiz göçmenleri istihdam eden ABD şirketlerine yönelik denetimleri artırmayı planladığını söylemişti.

İşyerlerine yapılan baskınlar ve daha sert önlemler alınacağına dair vaatler, çalışanların gözaltına alınması veya korkudan işe gitmemesi nedeniyle işletmelerin yasal sorunlara ve işçi eksikliğine hazırlıklı olmasını gerektirdi.

Et işleme devi Smithfield, göçmenlik denetimlerinin işgücünün bir kısmını veya faaliyetlerini aksatabileceği uyarısında bulundu. Benzer şekilde, Doordash da göçmenlik denetimlerinin Dasher çalışanlarının sayısını azaltabileceğini söyledi.

Trump yönetiminin vize programlarını azaltmasıyla birlikte, ABD işgücü son birkaç ayda kısmen sınır dışı edilmeler ve göçmen sayısındaki azalma nedeniyle zaten küçülmüştü. 

İktisatçılar, göçün azalmasının işçi eksikliğinin norm haline gelmesine ve ABD’nin iktisadi büyümesinin yavaşlamasına yol açabileceğini öngörüyor.

Bu arada, sektör grupları, geçici işçilerin ABD’ye girişine izin veren vize programlarının genişletilmesi için Kongre üyelerine baskı yapıyor. Beyaz Saray daha önce, tarım, konaklama ve turizm sektörlerinde çalışan işçilere daha fazla vize vermek istediğini açıklamıştı.

Tarım Bakanı Brooke Rollins, pazar günü sosyal medya platformu X’te, yönetimin “Amerikan hanelerinin istikrarlı ve YASAL bir tarım işgücüne bağlı olduğunu kabul ederek, ‘Çiftçiler Önce’ yaklaşımını tutarlı bir şekilde ilerlettiğini” yazdı.

Bakan, “Gıda tedarikimizde ciddi aksaklıklar Amerikalıları zarar verecektir. Bu karmaşaya girmemiz on yıllarımızı aldı ve bu durumdan çıkmamızı sağlayacak şekilde sınır dışı işlemlerine öncelik veriyoruz,” diye ekledi.

Wall Street Journal’ın (WSJ) haberine göre, küçük aile işletmeleri ve Coca-Cola gibi tüketim malları devleri, göçmenlere yönelik baskının kendilerini müşterilerinden mahrum bıraktığından şikayet ediyor.

Hispanik kökenli insanlarsa, baskınların odağındaki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajanları ile karşılaşma korkusuyla mağazalara gitmeyi azaltıyor.

Amerika Birleşik Çiftçi İşçileri Sendikası (UFW), tarım işçilerinin çalıştığı yerlere yönelik göçmen baskınlarının “askıya alındığı” haberlerine şüpheyle yaklaştı. UFW cuma günü yaptığı açıklamada, “Sınır Devriyesi ve Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Birimi (ICE) çiftçi işçilerinin yaşadığı mahalleleri basarak kaos ortamı yaratıp keyfi tutuklamalar yapmaya devam ettiği sürece, çiftçi işçileri avlamaya devam edecek,” dedi.

Sendika, Trump’a “çalışkan Kaliforniyalılara yönelik baskınları durdurması” çağrısında bulundu.

Cuma günü Trump “yumuşama” sinyalleri verirken, pazar günü tavrını sertleştirdi. Demokrat liderlere yönelik sert eleştirilerinde Başkan Trump, “Amerika’nın en büyük şehirlerinde yasadışı göçmenleri gözaltına alma ve sınır dışı etme çabalarını genişletmek” istediğini söyledi.

Truth Social gönderisinde, “GERÇEK Amerikalılar” olarak adlandırdığı kişilerle, uzun bir “günah, ahlaksızlık ve genel ahlaki kusurlar” listesi ile suçladığı “Radikal Sol Demokratlar” arasında ayrım yapmaya çalıştı.

Cumartesi günü ABD çapında şehir ve kasabalarda “Kral İstemiyoruz” sloganı ile Trump karşıtı yaygın protestoların düzenlenmesi Başkanı kızdırmışa benziyor.

Organizatörlerin ülke çapında 5 milyondan fazla kişinin katıldığı söylediği protestolar, Trump’ın 79. doğum gününe denk gelen ABD ordusunun 250. yıldönümü için Washington’da düzenlenen askeri geçit töreniyle aynı zamanda gerçekleşti.

Trump, “ICE memurlarına, bu [Social] TRUTH bildirisiyle, tarihin en büyük toplu sınır dışı etme programını gerçekleştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaları emredilmiştir,” dedi.

Başkan, “Federal hükümetimiz, yabancıların geldikleri yerlere geri gönderilmesine ve Amerika Birleşik Devletleri’nin iç huzurunu bozan HERHANGİ BİR KİŞİNİN ülkeye girişine izin vermemeye odaklanmaya devam edecektir,” diye yazdı.

Trump, ICE ve sınır devriyelerine hedef olarak Demokrat ağırlıklı eyalet ve kentler olan Los Angeles, Chicago ve New York’u gösterdi.

2024 yılında kırsal bölgelerde büyük bir zafer kazanan Trump, büyük ABD kentlerinin “Demokratların güç merkezinin kalbi” olduğunu ve bu kentlerde “yasadışı göçmenleri kullanarak seçmen tabanını genişletmek, seçimlerde hile yapmak ve refah devletini büyütmek için çalışkan Amerikan vatandaşlarının iyi maaşlı işlerini ve sosyal haklarını ellerinden aldıklarını” söyledi.

Okumaya Devam Et

Amerika

Temyiz mahkemesinden Trump’a Ulusal Muhafızlar desteği

Yayınlanma

ABD’de temyiz mahkemesi, Donald Trump’a Kaliforniya Ulusal Muhafızlar kontrolünü eyalet valisine iade etmesini emreden bir kararı geçici olarak durdurdu.

ABD Dokuzuncu Daire Temyiz Mahkemesi, daha önce federal hükümetin Ulusal Muhafız birliklerini Los Angeles’a sevk etmesini geçici olarak yasaklayan bir alt mahkeme kararını durdurdu.

Temyiz mahkemesi, Trump’ın göçü durdurma ve Kaliforniya’daki Ulusal Muhafızları federalleştirerek protestoları bastırma çabalarını baltalamakla tehdit eden bir kararı askıya aldı.

Alt mahkemenin kararının geçerli olup olmayacağına karar vermek için 17 Haziran’da başka bir duruşma yapılacak.

Ulusal Muhafızların federalleştirilmesini kısa süreliğine yasaklayan San Francisco bölge mahkemesi yargıcı Charles Breyer, ABD başkanının “eylemlerinin yasadışı olduğunu, hem yasal yetkisini aştığını hem de federalizm kavramını tanımlayan ABD Anayasası’nın Onuncu Maddesini ihlal ettiğini” söylemişti.

Trump’ın emirlerine şiddetle karşı çıkan Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, temyiz mahkemesinin kararının ardından gazetecilere, Breyer’in kararının kalacağından “emin” olduğunu savunmuştu.

Newsom, daha önce başkanın “orduyu kendi vatandaşlarına karşı kullanma eyleminin demokrasimizi tehdit ettiğini ve bizi otoriterliğe tehlikeli bir şekilde yaklaştırdığını” uyarmıştı.

Temyiz mahkemesinin kararı, mahkemenin nihai olarak Trump’ın görüşüne katıldığı anlamına gelmiyor ama şimdilik Ulusal Muhafızların komutasını başkanın elinde bırakıyor.

Trump, göçmen baskınları nedeniyle çıkan protestolara yanıt olarak geçen cumartesi günü Ulusal Muhafızları çağırmış, ardından pazartesi günü de ABD Deniz Piyadelerine, Muhafızları destekleme emri vermişti.

700 kişilik bir ABD Deniz Piyade taburunun bugün (13 Haziran) gelmesi bekleniyor. Bu, ABD içinde sivil polis operasyonlarını desteklemek için askeri güçlerin olağanüstü bir şekilde kullanılması anlamına geliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English