Bizi Takip Edin

AMERİKA

Boeing, krizi aşmak için üretim kesintileri ve işten çıkarmalar planlıyor

Yayınlanma

Boeing, askeri gözetleme ürünleri geliştiren birimi Digital Receiver Technology’yi Fransız savunma şirketi Thales’e sattı. Ayrıca şirket, sendika ile geçici bir anlaşmaya varırken, önümüzdeki dönemde maliyetleri azaltmak ve verimliliği artırmak amacıyla ‘yeniden yapılanmaya’ gidiyor.

Boeing, dün (20 Ekim) yaptığı açıklamada, askeri gözetleme ürünleri geliştiren küçük bir birimi olan Digital Receiver Technology’nin (DRT) Fransız savunma yüklenicisi Thales’e satışını bu ay tamamladığını duyurdu.

Boeing, DRT’yi 2008 yılında bünyesine katmıştı. Maryland merkezli bu şirket, kablosuz alıcılar ve vericiler gibi dijital sinyal işleme cihazları geliştiriyor.

Bu cihazlar, ABD’nin istihbarat kurumları, Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve İç Güvenlik Bakanlığı tarafından istihbarat toplamak ve tehditleri tespit etmek amacıyla kullanılıyor.

Boeing’in bu birimi satma kararı, ilk olarak Wall Street Journal tarafından erken saatlerde duyuruldu.

Haberde, anlaşmanın Boeing’in iç kaynaklarına dayandırıldığı belirtilirken, satışın hedefi ya da alıcının kimliği hakkında bilgi verilmemişti.

Gazeteye göre bu satış, Boeing’in çeşitli sorunlar ve skandallar sonrasında ihtiyaç duyduğu varlık satış stratejisinin bir parçası olarak gerçekleştirildi.

Geçen hafta Boeing, düzenleyicilere hisselerini satarak, borçlanarak ve kredi artırarak toplamda 25 milyar dolar fon elde etmeyi planladığını bildirmişti.

Öte yandan Boeing’in yeni CEO’su Kelly Ortberg, mali açıdan zor durumda olan şirketin içinden geçtiği krizi durdurmak amacıyla uçak üretimini azaltma kararı aldı.

19 Ekim’de uçak üreticisi, Uluslararası Makinistler ve Havacılık İşçileri Sendikası üyeleriyle geçici bir anlaşmaya vardı. Daha önce grev sırasında çalışanlar yüzde 40’lık bir ücret artışı talep etmiş, ancak Boeing yalnızca yüzde 25’lik bir artış önermişti.

Sonuç olarak, şirket dört yıl içinde toplamda yüzde 35 zam yapma sözü verdi.

WSJ‘nin haberine göre, Boeing sendika ile bir anlaşmaya varmış olsa bile, şirket mali açıdan hâlâ zor bir konumda kalmaya devam edecek.

Gazetenin kaynaklarına göre, Boeing verimsiz veya ana iş alanına dâhil olmayan varlıklarını satma ihtimalini değerlendiriyor.

Virginia’daki genel merkezde yapılan bir toplantıda, yönetimin her bir bölümün performansını gözden geçirdiği ve atılacak “sonraki adımlar” üzerine düşündüğü bildirildi.

Gazetenin kaynaklarına göre, şirket geçtiğimiz hafta ABD Ordusu için ekipman üreten küçük bir savunma iştirakinin satışı konusunda anlaşmaya vardı.

Ayrıca haberde, Boeing’deki sorunların yalnızca şirkete özgü olmadığını, tüm sektörü etkilediği belirtildi. Eylül ayında Boeing, 737, 767 ve 777 uçaklarının siparişlerinde bir azalma olacağını duyurmuştu.

Gazete ayrıca, bu hafta gövde üreticisi Spirit AeroSystems’in 700 çalışanını işten çıkaracağını ve İngiliz firması Senior’un da daha önce işten çıkarmalar yapacağını açıkladığını yazdı.

Geçen haftalarda Ortberg, Boeing’in iş gücünü yüzde 10 oranında azaltmayı planladığını, bunun da yaklaşık 17 bin çalışanın işini kaybetmesi anlamına geleceğini duyurmuştu.

Bu karar, özellikle son dönemde yaşanan üretim gecikmelerinin maliyetlerini düşürmek ve verimliliği artırmak amacıyla şirketin yeniden yapılandırılması kapsamında alındı.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English