Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

BRICS G7’yi geride bıraktı

Yayınlanma

Johannesburg ev sahipliğinde gerçekleşen 15. BRICS Liderler Zirvesi’nde hegemonyacılığa karşı vurgular öne çıkıyor. “BRICS ve Afrika: Karşılıklı Hızlandırılmış Büyüme, Sürdürülebilir Kalkınma ve Kapsayıcı Çok Taraflılık için Ortaklık” temasıyla düzenlenen zirve, bloğun üyeliğini genişletmeye ve doların hakimiyetini azaltmaya odaklanıyor.

Dünyanın önde gelen beş yükselen ekonomisinin liderleri ve üst düzey yetkilileri, üç gün sürecek BRICS zirvesini başlatmak üzere salı günü Johannesburg’da bir araya geldi. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın üye olduğu blok, dünya nüfusunun yüzde 40’ını ve GSYH’nin dörtte birini temsil ediyor.

Bu zirve, Afrika, Karayipler ve Güney Amerika’nın yanı sıra Orta Doğu, Batı Asya, Güney Asya ve Güneydoğu Asya’dan Küresel Güney ülkelerinin bir araya geldiği en büyük toplantı olma özelliğini taşıyor.

Bloğun tartışmalarının büyük bölümünü iki temel konu şekillendirecek: genişleme ve ekonomik büyüme. Beş katılımcının bloğa yeni ülkelerin kabul edilmesi için gereken kriterleri tartışması bekleniyor. Gruba 22’si resmi olmak üzere yaklaşık 40 başvuru bulunuyor. Arjantin, Belarus, Endonezya, İran, Nijerya ve Suudi Arabistan katılmaya ilgi duyduklarını ifade ettiler. BRICS, grubu genişleterek Batı’nın ekonomik ve jeopolitik hakimiyetine karşı bir denge unsuru oluşturmayı umuyor.

Bu arada grubun en küçük ekonomisi olan Güney Afrika genişleme çabalarını diğer Afrika ülkelerine de yöneltmek istiyor. Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa 50’den fazla Afrikalı lideri bu hafta BRICS toplantılarına katılmaya davet etti.

Aralarında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de bulunduğu 30’dan fazla devlet başkanı ve küresel örgüt lideri etkinliğe katılıyor.

Ayrıca, Amerikan dolarının küresel ticaretteki hakimiyetine meydan okumak için küresel ticarette ulusal para birimlerinin kullanılması gündemi üst sıralarda yer alıyor. BRICS liderleri doğrudan ticaret için ülkelerin kendi yerel para birimlerinin kullanılmasını teşvik edecek bir çerçeve oluşturmayı planlıyor. BRICS, uzun vadede de ABD dolarından uzaklaşarak dolar diplomasisini ve Uluslararası Para Fonu gibi Batılı kurumların dış ilişkilerde sahip olduğu gücü azaltmayı hedefliyor.

Güney Afrika: Daha derin bağlar kurmalıyız

Etkinliğin açılış günü BRICS iş forumunda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping hariç, diğer dört lider konuşma yaptı. Xi’nin yerine ise onun metnini, uluslararası konuşmalarının demirbaşlarından biri haline gelen Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao okudu.

İş forumunun açılış konuşmasını yapan Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, BRICS grubunun temel hedeflerinin altını çizerek sadece hükümetler arası ilişkilerin güçlendirilmesi değil aynı zamanda beş üye ülke arasında daha derin bağlar kurulması gerektiğini vurguladı.

Ramaphosa, genel amacın ekonomik bağları güçlendirmek ve kapsayıcı ekonomik kalkınmayı teşvik etmek olduğunu söyledi.

Bu yıl zirvenin başkanlığını yürüten Ramaphosa, BRICS ülkelerinin son on yılda küresel ekonominin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığını söyledi, ancak diğer yandan son dönemde dünya genelinde korumacı önlemlerde görülen artışın devam eden ekonomik büyüme için önemli bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Ramaphosa bu zorluğa karşı koymak için çok taraflı ticaret sisteminin korunmasının önemini vurguladı.

Xi: Hegemonyacılık DNA’mızda yok

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Johannesburg’daki Sandton Kongre Merkezi’nde Wang tarafından okunan konuşmasında, ABD’nin küresel ilişkiler ve finans piyasalarındaki hakimiyetini tehdit eden ülkelerle savaşma eğiliminde olduğunu söyledi.

Konuşmada her ülkenin kalkınma hakkı olduğu ve insanların mutlu bir yaşam sürdürme özgürlüğüne sahip olması gerektiğini belirten Xi, ABD’yi üstü kapalı bir şekilde işaret ederek, “hegemonyasını sürdürme konusunda takıntılı olduğunu, yükselen piyasaları ve gelişmekte olan ülkeleri felce uğratmak için elinden geleni yaptığını” vurguladı.

“Çin ekonomisi son derece dirençli. Çin ekonomisinin dev gemisi dalgaları yarmaya ve ilerlemeye devam edecek” diyen Xi, BRICS tarafından temsil edilen yükselen piyasaların ve gelişmekte olan ülkelerin toplu yükselişinin “küresel manzarayı temelden değiştirdiğini” söyledi.

Ne kadar direnç olursa olsun, BRICS’in olumlu ve istikrarlı bir “iyilik gücü” olarak büyümeye devam edeceğini belirten Xi, Çin’in grubun genişlemesini desteklediğini ve “daha güçlü bir BRICS stratejik ortaklığı ve BRICS+ modelinin genişletilmesi ve üyelik genişlemesinin aktif olarak ilerletilmesi ve uluslararası düzenin daha adil ve eşitlikçi hale getirilmesine yardımcı olmayı” dört gözle beklediğini ifade etti.

“Şu anda dünyada, çağımızda ve tarihte daha önce hiç olmadığı şekilde meydana gelen değişimler, insan toplumunu kritik bir kavşağa getirmiştir” diyen Xi, şöyle devam etti: “İşbirliği ve bütünleşmenin peşinden mi gitmeliyiz, yoksa bölünme ve çatışmaya boyun mu eğmeliyiz? Barış ve istikrarı korumak için birlikte mi çalışmalıyız, yoksa yeni bir Soğuk Savaş’ın uçurumuna doğru mu yürümeliyiz? Tarihin akışı yaptığımız seçimlerle şekillenecektir.”

Hegemonyacılığın Çin’in DNA’sında olmadığını ifaden eden Xi, Çin’in büyük güç rekabetine girmek gibi bir motivasyonu olmadığını vurguladı: “Çin sağlam bir şekilde tarihin doğru tarafında durmakta ve ortak fayda için haklı bir davanın takip edilmesi gerektiğine inanmaktadır.”

Xi, Çin’in ayrıca, “sistemik açıdan sosyalist bir piyasa ekonomisine, talep açısından süper büyüklükte bir pazara, arz açısından tam teşekküllü bir sanayi sistemine ve insan kaynakları açısından bol, yüksek kalibreli işgücü ve girişimciler gibi birçok farklı avantaja sahip” olduğunu söyledi.

Putin: Dolarsızlaşma nesnel bir süreç ve geri döndürülemez

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama emri nedeniyle zirveye fiziksel olarak katılamadığı için konuşmasını sanal olarak yaptı.

Putin, video konuşmasında BRICS ülkelerinin ekonomilerinin satın alma gücü paritesi açısından G7 ülkelerinden daha iyi performans gösterdiğini söyledi.

Rus Devlet Başkanı, “Satın alma gücü paritesi açısından beşli G7’yi geride bırakıyor” dedi ve “2023 için tahmin %30’a karşı %31,5’tir” diye vurguladı.

Rus lider ayrıca küresel nüfusun üç milyardan fazlasını oluşturan BRICS ülkelerinin dünya GSYİH’sindeki payının neredeyse %26’ya ulaştığına dikkat çekti.

BRICS ülkeleri nezdinde yapılan ticarette doların payının azaldığını anlatan Putin, “Ekonomik bağlarımızın dolarsızlaştırılması yönündeki nesnel, geri döndürülemez süreç ivme kazanıyor. Karşılıklı ödemeler, parasal ve mali kontrol için etkili mekanizmalar geliştirilmesine yönelik çabalar sarf ediliyor. Sonuç olarak, BRICS içindeki ihracat-ithalat işlemlerinde doların payı azalıyor. Geçen yıl (doların payı) bu oran yalnızca yüzde 28,7 seviyesindeydi” dedi.

Rusya’nın Afrika’ya geçen yıl 11,5 milyon ton, bu yılın ilk yarısında da yaklaşık 10 milyon tahıl gönderdiğini belirten Putin, “Rusya’nın yurt dışına tahıl ve gübre tedariki kasıtlı olarak engelleniyor ve aynı zamanda iki yüzlü şekilde bizi dünya pazarındaki mevcut kriz yüzünden suçluyorlar” şeklinde konuştu.

Putin, Tahıl Koridoru Anlaşması kapsamında Rusya’nın hiçbir şartının yerine getirilmediğini ve bu nedenle 18 Temmuz’dan itibaren anlaşmayı uzatmadıklarını anımsatarak, “Rus tarafına karşı tüm yükümlülükler gerçekten yerine getirilirse anlaşmaya geri dönmeye hazır olacağız” ifadesini kullandı.

Modi, küresel zoruklarda BRICS’in önemine işaret etti

Konuşmasında dünyanın içinde bulunduğu krizden çıkabilmesinde BRICS’in rolüne işaret eden Hindistan Başbakanı Narendra Modi şunları söyledi: “2009 yılında ilk BRICS zirvesi düzenlendiğinde dünya büyük bir mali krizden yeni çıkıyordu. O dönemde BRICS küresel ekonomi için bir umut ışığı olarak ortaya çıkmıştı. Kovid salgını, gerilimler ve anlaşmazlıklar arasında bugün de dünya ekonomik zorluklarla uğraşıyor. Böyle zamanlarda BRICS ülkelerinin rolü bir kez daha önemlidir.”

“Hindistan çok yakında 5 trilyon dolarlık bir ekonomi haline gelecek” diyen Modi, Hindistan’da teknolojiden yararlanarak finansal kapsayıcılık yolunda büyük bir adım atıldığını belirtti.

Modi, Hindistan’ın dünyada en fazla dijital işlemin yapıldığı ülke konumunda olduğunu vurgulayarak, bu alanda BRICS ülkeleriyle çalışmak için çeşitli olasılıkların olduğunu kaydetti.

Lula: G7’yi çoktan geçtik

Brezilya Devlet Başkanı Inacio Lula da Silva, Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) kurulması kararının “gelişmekte olan ekonomiler arasındaki etkin işbirliği açısından bir dönüm noktası” olduğunu belirtti.

Brezilya Devlet Başkanı Inacio Lula da Silva konuşmasında, özel sektörler arasında ortaklıklar kurmanın BRICS’in üye ülkeler arasındaki ilişkilere canlılık ve süreklilik kazandıran “çok önemli bir boyut” olduğunu belirtirken, “G7’yi çoktan geçtik, şu anda dünyadaki Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 32’sine tekabül ediyoruz” ifadesini kullandı.

İki hafta önce Brezilya’nın Yeni Büyüme Hızlandırma Programı’nı sunduğunu aktaran Lula, program kapsamında, altyapı çalışmalarına devam edileceğini ve yeni projelerin hayata geçirileceğini söyledi.

Lula, programda BRICS ülkelerinden yatırımcıların ilgisini çekebilecek birçok fırsat olduğunu vurgulayarak, “Ben hep ulusal para birimlerimizin değiştirilmesinden ziyade ticari birim referansını kullanma fikrini savundum” dedi.

Geleneksel finans kurumlarında önemli reformların yapılmamasının, mevcut bankaların hacmini ve kredi şekillerini sınırladığını belirten Lula, Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) kurulması kararının “gelişmekte olan ekonomiler arasındaki etkin işbirliği açısından bir dönüm noktası” olduğunu vurguladı.

Lula, NDB’nin yerel para birimleri cinsinden ödeme kaynaklarını çeşitlendiren, üye ağını genişleten, gelişmekte olan ülkeler arasında işbirliğini teşvik eden stratejik bir platform olduğunu ve bu platformda Afrika Kalkınma Bankası’nın önemli yeri bulunduğunu vurguladı.

Liderler, ilk günün ardından özel toplantıya çekildi. Ayrıca liderler arasında ikili görüşmeler de başladı.

Dünya nüfusunun yüzde 41’i

Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in 2009’da düzenlenen ilk zirvede temellerini attığı topluluk, 2010’da Güney Afrika’nın katılımıyla son halini aldı.

BRICS İş Konseyinin raporuna göre, üye ülkelerin toplam gayrisafi yurt içi hasılası (GSYİH) 56 trilyon doları geçiyor ve küresel hasılanın yüzde 31,5’ini oluşturuyor. Buna göre bu oranın 2030’a gelindiğinde yüzde 50’ye ulaşması öngörülüyor.

Ayrıca BRICS ülkeleri, küresel ticaretin yüzde 18’ini kontrol altında tutuyor ve dünya genelinde yabancı yatırımların yüzde 22’sini teşkil ediyor.

Öte yandan, 3,2 milyarlık toplam nüfusuyla, dünya nüfusunun yüzde 41’ini oluşturan BRICS ülkelerinin toplam yüz ölçümleri de dünyanın karasal yüz ölçümünün yüzde 26,7’sine tekabül ediyor.

DİPLOMASİ

Polonya İçişleri Bakanı: Ukrayna NATO’ya giremeyeceğini anladı

Yayınlanma

Polonya İçişleri ve İdare Bakanı Tomasz Siemoniak, Ukraynalı yetkililerin savaş halindeki bir ülkenin NATO üyesi olamayacağını anladığını belirtti.

Daha önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Bloomberg‘e verdiği mülakatta Kiev’in şu anda NATO’ya davet edilmeyeceğini kabul etmiş, ancak davete ‘benzer’ bir şey almasını beklediğini ifade etmişti.

Polskie Radio‘ya konuşan Siemoniak, “Belgeler ve deklarasyonlar Ukrayna’yı korumayacak, bu nedenle temmuz zirvesinin Ukrayna için NATO üyeliğine dair şansı ortaya koyacağını düşünüyorum,” ifadesini kullandı.

Bu arada Politico, 60’tan fazla ABD’li dış politika uzmanının imzaladığı ve NATO üyelerini Ukrayna’nın üyeliğe doğru ilerlemesine izin verecek her türlü kararı reddetmeye çağıran bir dilekçeye yer verdi.

Washington’daki NATO zirvesi 9-11 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek. NATO üyelerinin Ukrayna’ya ittifaka katılmasını teklif etmeyecekleri, ancak uzun vadeli mali yardım sözü vermeleri bekleniyor.

Özellikle NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın Kiev’e yıllık 40 milyar avro tahsis etmesi gerektiğini öne sürdü.

Telegraph gazetesinin kaynaklarından aktardığına göre müttefikler bu sürece desteklerinin bir işareti olarak zirvede Ukrayna’nın NATO’ya katılımı için bir yol haritasını onaylamayı planlıyor.

30 Eylül 2022’de Zelenskiy, Ukrayna’nın hızlandırılmış NATO üyeliği için başvuracağını açıklamıştı. Temmuz 2023’te Vilnius’ta düzenlenen NATO zirvesinde ittifak üyeleri Ukrayna’nın üyeliğini kolaylaştırma konusunda anlaşmıştı.

‘NATO zirvesinde Ukrayna’ya üyelik için fazla yozlaşmış olduğu söylenecek’

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Hindistan Dışişleri: Putin ve Modi küresel ve bölgesel öneme sahip konuları görüşecek

Yayınlanma

Hindistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vinay Kwatra, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin önümüzdeki günlerde Moskova’da yapacakları küresel ve bölgesel öneme sahip konuları ele alacaklarını belirtti.

Vedomosti gazetesinin aktardığına göre Kwatra, düzenlediği basın toplantısında “Başbakan’ın Ukrayna’daki çatışmayla ilgili olarak Rusya Devlet Başkanı’na ne söylediğini çok iyi biliyorsunuz. Bölgesel ve küresel öneme sahip konular müzakerelerin önemli bir unsuru olacak,” dedi.

Kwatra, Moskova ile Yeni Delhi’nin 2020’den bu yana özel bir ortaklığa sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

Bakan Yardımcısı, ayrıca küresel jeopolitik zorluklar karşısında güçlü kalmaya devam ettiklerine dikkat çekti.

Modi’nin Rusya ziyareti 8-9 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek. Kremlin, iki liderin ‘geleneksel olarak dostane olan Rus-Hint ilişkilerini’ geliştirme olanaklarını da ele almayı planladıklarını duyurdu.

Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, Rus tarafının Modi’nin ziyaretine büyük önem verdiğini ve ziyarette ‘uluslararası meselelerin’ değerlendirileceğini vurguladı.

The Tribune gazetesine göre söz konusu ziyaret, ekim ayında Kazan’da yapılacak BRICS zirvesi ile aynı zamana denk gelmeyip ayrı bir ziyaret olacağı için önem taşıyor.

Bloomberg‘e göre de Modi’nin Moskova ziyareti Batı’nın Rusya’yı tecit etme çabalarını boşa çıkarıyor. Ajans, Hindistan başbakanıyla yapılan görüşmenin Putin açısından diplomatik bir zafer olduğunu kaydetti.

Hindistan ve Rusya dışişleri bakanları ŞİÖ Zirvesi’nde bir araya geldi

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Erdoğan: Bizim Sayın Putin ile Esed’e davetimiz olabilir

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ŞİÖ zirvesi sonrası gazetecilerin Suriye ile normalleşme, olası Esad görüşmesi, Ukrayna krizi ve Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği ile ilgili sorularını yanıtladı. Erdoğan “Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 24’üncü Devlet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Kazakistan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.

Şanghay İşbirliği Teşkilatı’nın yıllar içinde ekonomik ve ticari alanlarda işbirliğini ön plana çıkartan bir hüviyete kavuştuğunu belirten Erdoğan, “3,8 milyar kişinin yaşadığı bir coğrafyayı kapsayan teşkilat, üyeleriyle toplam 27 trilyon dolar büyüklükte bir ekonomik gücü temsil ediyor. Türkiye’nin Yeniden Asya girişimi kapsamında kıta ülkeleriyle işbirliğini geliştirme iradesi malumunuzdur. Zirveye katılımımız bu bakımdan da verimli geçmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

“Yeni bir sürecin başlangıcı olabilir”

“Beşşar Esed ile bir araya gelmeniz için hangi şartların yerine getirilmesi ya da ne tür gelişmelerin yaşanması gerekiyor” sorusu üzerine Erdoğan, “Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi cuma günü, cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir” diye konuştu.

Suriye sahasında aradan geçen onca yılın herkese kalıcı çözüm mekanizmasının kurulması gerektiğini net bir şekilde gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları dile getirdi:

“Altyapısı yok olmuş, halkı darmadağın hale gelmiş Suriye’nin yeniden ayağa kalkması ve istikrarsızlığın son bulması elzemdir. Sahada son zamanlarda sağlanan sükûnet, akıllıca politikalar ve ön yargılardan uzak ve çözüm odaklı yaklaşımlarla barış kapısını aralayabilir. Bölgedeki istikrarsızlığın başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütlerine hareket alanı sağlaması, bir sorundur. El birliğiyle ayrımsız bir biçimde bu terör yapılarının kökünün kazınması, Suriye’nin geleceğinin inşası için mühimdir. Suriye’nin demokratik altyapısının inşası, kapsayıcı ve onurlu bir barışın sağlanması ve tüm bunlara Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde yaklaşılması önemlidir. Suriye’de esecek barış rüzgarları ve bütün Suriye’de hayat bulacak barış iklimi, çeşitli ülkelere dağılmış milyonlarca insanın ülkelerine geri dönmeleri açısından da gereklidir. Biz komşumuz Suriye’ye dostluk elimizi daima uzattık ve uzatırız. Adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum sözleşmesi temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye’nin her zaman yanında oluruz. Yeter ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın.”

“Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor”

Erdoğan’a Kayseri’de ve Suriye’nin kuzeyinde olaylar hatırlatılarak “Şu an Suriye’nin kuzeyinde durum tamamen kontrol altında mı? Ankara ve Şam arasında görüşme olabilir mi? Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme bazı ülkeleri rahatsız mı ediyor? Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve istekli geri dönüşü konusunda nasıl bir mesafe alınabilir? Bunu da mı istemeyen ülkeler var?” soruları yöneltildi.

Erdoğan verdiği yanıtta “Ülkelerin değil, PKK/PYD/YPG, DEAŞ gibi örgütlerin rahatsızlığı söz konusu. Onların böyle bir buluşmayı, Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor” ifadesini kullandı.

Suriye’nin kuzeyinde birçok yapılanma bulunduğunu, bunların içerisinde Türkiye ile münasebetlerini süratle iyileştirmek isteyenler de olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nitekim bu Suriye’nin kuzeyindeki olaylar başladıktan sonra Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa Bey devreye girdi ve süratle bu olumsuz gelişmeleri hemen olumluya çevirdiler. Türkiye içinde de Kayseri’deki hadisede güvenlik güçlerimizin süratli müdahalesiyle hava sakinleşti ve bir an önce olumlu neticeyi her tarafta aldık. Ülkemizde kısa süreli bu tür durumlar ortaya çıksa bile bunların uzamasına zaten müsaade etmeyiz. Suriye tarafında da terör örgütlerinin karşısında olan yapılar böyle bir duruma izin vermez.”

“Türkiye’de de ırkçı akımlar oluşturup kardeşlik iklimini bozmayı amaçlayanlar, karanlık odaklardan aldıkları talimatları yerine getirme gayretindeler. Fakat biz bu oyunları da nasıl bozacağımızı çok iyi biliriz. Alçakça bir hadise üzerinden kaos planlayanlara da istismarlara da müsaade etmeyiz. Kayseri’deki hadisede devletimiz üzerine düşeni yapmıştır, yapmaktadır. Bu ülkede kimsenin kendini devletin kolluk kuvvetlerinin, yargısının, hükümetinin yerine koymasına izin vermeyiz. Onlar kendi sinsi planlarının güçlü olduğunu zannedebilir ancak bizim kardeşliğimiz, birliğimiz ve beraberliğimiz tüm oyunları bozmaya muktedirdir.”

“Arabuluculuk konusunu ele aldık”

Erdoğan’a Putin ile görüşmesinden sonra Ukrayna konusunda yaptığı ‘Adil bir barış mümkün” açıklaması da soruldu. Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile çatışmaların başladığı ilk günden itibaren görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, “Nitekim, bugün de yine Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığım görüşmede arabuluculuk konusunu ele aldık. Özellikle Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda çok iyi bir başlangıç yaptık. Biliyorsunuz koridordan 30 milyon ton tahıl nakli gerçekleştirdik. Burada yeni bir süreci başlatmayı, kendilerinin ısrarla üzerinde durduğu gibi Batı’ya tahıl sevkiyatını bir kenara bırakarak, Afrika ve diğer gıda güvenliği bakımından hassas bölgelere Türkiye üzerinden bir koridor oluşturma fikrine nasıl yaklaştıklarını sordum. Sayın Putin, ‘Ben, bu konuda İstanbul Tahıl Girişimi hedefini aynen koruyorum’ yanıtını verdi. Bunu geliştirmemizde fayda var. Çünkü Putin’in Avrupa’ya karşı bir bakışı var. Bu süreçte Avrupa Rusya’yı hedefe koyduğu için, Rusya da Avrupa’ya ve Batı’ya olumsuz bakıyor. ‘Benim imkanlarımdan orası istifade etmeyecek’ diyor. Afrika ile ilgili ise ‘Onlar yoksul oldukları için tüm imkanlarımla ben seferber olurum’ yaklaşımı içindeler. Türkiye’yi zaten bu konuda farklı bir yere koyuyorlar. Onun için biz bu çerçevede görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Şimdilik koridorun Rusya ayağında ‘Nasıl bir mesafe alabiliriz, onların bize ne gibi desteği olur?’ bunu çalışacağız. Bu konuda da alacağımız neticeyle inşallah Karadeniz Tahıl Koridoru’nu yeniden işler hale getireceğimize inanıyorum.”

Savaşın ne Rusya’ya ne Ukrayna’ya kazandırdığını, savaşın tek kazananının “kan ve ölüm tüccarları” olduğunu ifade eden Erdoğan, “Ben artık tansiyonun düşürüleceğine ve barış zemininin inşa edilebileceğine inanmak istiyorum. Biz o zemini oluşturmak ve korumak noktasında, bugüne kadar olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi.

“ŞİÖ üyeliği belki biraz zaman alır”

“Türkiye 12 yıldır Şanghay İşbirliği Örgütünde diyalog ortağı olarak bir süreç yürütüyor. Siz de zirvelere katılarak örgütün çalışma masasında her zaman yer aldınız. Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütüne üyelik perspektifi var mı” sorusu üzerine de Erdoğan, şunları söyledi: “Şanghay İşbirliği Teşkilatının yapısına bakıldığında Rusya’nın Türk devletleri ile ilişkilerinin olduğu çok açık net ortada. Şanghay İşbirliği Teşkilatında ağırlıklı olarak zaten Türk devletleri bulunuyor. Bu Türk devletlerinin buradaki gücü daha da artacak. Biz de Şanghay İşbirliği Örgütünde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz. Bizi buraya diyalog ortaklığı şeklinde değil de diğerleri gibi teşkilata ortak olarak alsınlar diyoruz. İran en sonunda Şanghay İşbirliği Örgütüne girdi. Bunun yanında yine Pakistan orada üye. Şu anda 9 daimî üye bulunuyor. Türkiye bu ülkeler arasında yer alamaz diye bir şey yok, bu belki biraz zaman alır.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English