Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

BRICS G7’yi geride bıraktı

Yayınlanma

Johannesburg ev sahipliğinde gerçekleşen 15. BRICS Liderler Zirvesi’nde hegemonyacılığa karşı vurgular öne çıkıyor. “BRICS ve Afrika: Karşılıklı Hızlandırılmış Büyüme, Sürdürülebilir Kalkınma ve Kapsayıcı Çok Taraflılık için Ortaklık” temasıyla düzenlenen zirve, bloğun üyeliğini genişletmeye ve doların hakimiyetini azaltmaya odaklanıyor.

Dünyanın önde gelen beş yükselen ekonomisinin liderleri ve üst düzey yetkilileri, üç gün sürecek BRICS zirvesini başlatmak üzere salı günü Johannesburg’da bir araya geldi. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın üye olduğu blok, dünya nüfusunun yüzde 40’ını ve GSYH’nin dörtte birini temsil ediyor.

Bu zirve, Afrika, Karayipler ve Güney Amerika’nın yanı sıra Orta Doğu, Batı Asya, Güney Asya ve Güneydoğu Asya’dan Küresel Güney ülkelerinin bir araya geldiği en büyük toplantı olma özelliğini taşıyor.

Bloğun tartışmalarının büyük bölümünü iki temel konu şekillendirecek: genişleme ve ekonomik büyüme. Beş katılımcının bloğa yeni ülkelerin kabul edilmesi için gereken kriterleri tartışması bekleniyor. Gruba 22’si resmi olmak üzere yaklaşık 40 başvuru bulunuyor. Arjantin, Belarus, Endonezya, İran, Nijerya ve Suudi Arabistan katılmaya ilgi duyduklarını ifade ettiler. BRICS, grubu genişleterek Batı’nın ekonomik ve jeopolitik hakimiyetine karşı bir denge unsuru oluşturmayı umuyor.

Bu arada grubun en küçük ekonomisi olan Güney Afrika genişleme çabalarını diğer Afrika ülkelerine de yöneltmek istiyor. Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa 50’den fazla Afrikalı lideri bu hafta BRICS toplantılarına katılmaya davet etti.

Aralarında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de bulunduğu 30’dan fazla devlet başkanı ve küresel örgüt lideri etkinliğe katılıyor.

Ayrıca, Amerikan dolarının küresel ticaretteki hakimiyetine meydan okumak için küresel ticarette ulusal para birimlerinin kullanılması gündemi üst sıralarda yer alıyor. BRICS liderleri doğrudan ticaret için ülkelerin kendi yerel para birimlerinin kullanılmasını teşvik edecek bir çerçeve oluşturmayı planlıyor. BRICS, uzun vadede de ABD dolarından uzaklaşarak dolar diplomasisini ve Uluslararası Para Fonu gibi Batılı kurumların dış ilişkilerde sahip olduğu gücü azaltmayı hedefliyor.

Güney Afrika: Daha derin bağlar kurmalıyız

Etkinliğin açılış günü BRICS iş forumunda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping hariç, diğer dört lider konuşma yaptı. Xi’nin yerine ise onun metnini, uluslararası konuşmalarının demirbaşlarından biri haline gelen Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao okudu.

İş forumunun açılış konuşmasını yapan Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, BRICS grubunun temel hedeflerinin altını çizerek sadece hükümetler arası ilişkilerin güçlendirilmesi değil aynı zamanda beş üye ülke arasında daha derin bağlar kurulması gerektiğini vurguladı.

Ramaphosa, genel amacın ekonomik bağları güçlendirmek ve kapsayıcı ekonomik kalkınmayı teşvik etmek olduğunu söyledi.

Bu yıl zirvenin başkanlığını yürüten Ramaphosa, BRICS ülkelerinin son on yılda küresel ekonominin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığını söyledi, ancak diğer yandan son dönemde dünya genelinde korumacı önlemlerde görülen artışın devam eden ekonomik büyüme için önemli bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Ramaphosa bu zorluğa karşı koymak için çok taraflı ticaret sisteminin korunmasının önemini vurguladı.

Xi: Hegemonyacılık DNA’mızda yok

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Johannesburg’daki Sandton Kongre Merkezi’nde Wang tarafından okunan konuşmasında, ABD’nin küresel ilişkiler ve finans piyasalarındaki hakimiyetini tehdit eden ülkelerle savaşma eğiliminde olduğunu söyledi.

Konuşmada her ülkenin kalkınma hakkı olduğu ve insanların mutlu bir yaşam sürdürme özgürlüğüne sahip olması gerektiğini belirten Xi, ABD’yi üstü kapalı bir şekilde işaret ederek, “hegemonyasını sürdürme konusunda takıntılı olduğunu, yükselen piyasaları ve gelişmekte olan ülkeleri felce uğratmak için elinden geleni yaptığını” vurguladı.

“Çin ekonomisi son derece dirençli. Çin ekonomisinin dev gemisi dalgaları yarmaya ve ilerlemeye devam edecek” diyen Xi, BRICS tarafından temsil edilen yükselen piyasaların ve gelişmekte olan ülkelerin toplu yükselişinin “küresel manzarayı temelden değiştirdiğini” söyledi.

Ne kadar direnç olursa olsun, BRICS’in olumlu ve istikrarlı bir “iyilik gücü” olarak büyümeye devam edeceğini belirten Xi, Çin’in grubun genişlemesini desteklediğini ve “daha güçlü bir BRICS stratejik ortaklığı ve BRICS+ modelinin genişletilmesi ve üyelik genişlemesinin aktif olarak ilerletilmesi ve uluslararası düzenin daha adil ve eşitlikçi hale getirilmesine yardımcı olmayı” dört gözle beklediğini ifade etti.

“Şu anda dünyada, çağımızda ve tarihte daha önce hiç olmadığı şekilde meydana gelen değişimler, insan toplumunu kritik bir kavşağa getirmiştir” diyen Xi, şöyle devam etti: “İşbirliği ve bütünleşmenin peşinden mi gitmeliyiz, yoksa bölünme ve çatışmaya boyun mu eğmeliyiz? Barış ve istikrarı korumak için birlikte mi çalışmalıyız, yoksa yeni bir Soğuk Savaş’ın uçurumuna doğru mu yürümeliyiz? Tarihin akışı yaptığımız seçimlerle şekillenecektir.”

Hegemonyacılığın Çin’in DNA’sında olmadığını ifaden eden Xi, Çin’in büyük güç rekabetine girmek gibi bir motivasyonu olmadığını vurguladı: “Çin sağlam bir şekilde tarihin doğru tarafında durmakta ve ortak fayda için haklı bir davanın takip edilmesi gerektiğine inanmaktadır.”

Xi, Çin’in ayrıca, “sistemik açıdan sosyalist bir piyasa ekonomisine, talep açısından süper büyüklükte bir pazara, arz açısından tam teşekküllü bir sanayi sistemine ve insan kaynakları açısından bol, yüksek kalibreli işgücü ve girişimciler gibi birçok farklı avantaja sahip” olduğunu söyledi.

Putin: Dolarsızlaşma nesnel bir süreç ve geri döndürülemez

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama emri nedeniyle zirveye fiziksel olarak katılamadığı için konuşmasını sanal olarak yaptı.

Putin, video konuşmasında BRICS ülkelerinin ekonomilerinin satın alma gücü paritesi açısından G7 ülkelerinden daha iyi performans gösterdiğini söyledi.

Rus Devlet Başkanı, “Satın alma gücü paritesi açısından beşli G7’yi geride bırakıyor” dedi ve “2023 için tahmin %30’a karşı %31,5’tir” diye vurguladı.

Rus lider ayrıca küresel nüfusun üç milyardan fazlasını oluşturan BRICS ülkelerinin dünya GSYİH’sindeki payının neredeyse %26’ya ulaştığına dikkat çekti.

BRICS ülkeleri nezdinde yapılan ticarette doların payının azaldığını anlatan Putin, “Ekonomik bağlarımızın dolarsızlaştırılması yönündeki nesnel, geri döndürülemez süreç ivme kazanıyor. Karşılıklı ödemeler, parasal ve mali kontrol için etkili mekanizmalar geliştirilmesine yönelik çabalar sarf ediliyor. Sonuç olarak, BRICS içindeki ihracat-ithalat işlemlerinde doların payı azalıyor. Geçen yıl (doların payı) bu oran yalnızca yüzde 28,7 seviyesindeydi” dedi.

Rusya’nın Afrika’ya geçen yıl 11,5 milyon ton, bu yılın ilk yarısında da yaklaşık 10 milyon tahıl gönderdiğini belirten Putin, “Rusya’nın yurt dışına tahıl ve gübre tedariki kasıtlı olarak engelleniyor ve aynı zamanda iki yüzlü şekilde bizi dünya pazarındaki mevcut kriz yüzünden suçluyorlar” şeklinde konuştu.

Putin, Tahıl Koridoru Anlaşması kapsamında Rusya’nın hiçbir şartının yerine getirilmediğini ve bu nedenle 18 Temmuz’dan itibaren anlaşmayı uzatmadıklarını anımsatarak, “Rus tarafına karşı tüm yükümlülükler gerçekten yerine getirilirse anlaşmaya geri dönmeye hazır olacağız” ifadesini kullandı.

Modi, küresel zoruklarda BRICS’in önemine işaret etti

Konuşmasında dünyanın içinde bulunduğu krizden çıkabilmesinde BRICS’in rolüne işaret eden Hindistan Başbakanı Narendra Modi şunları söyledi: “2009 yılında ilk BRICS zirvesi düzenlendiğinde dünya büyük bir mali krizden yeni çıkıyordu. O dönemde BRICS küresel ekonomi için bir umut ışığı olarak ortaya çıkmıştı. Kovid salgını, gerilimler ve anlaşmazlıklar arasında bugün de dünya ekonomik zorluklarla uğraşıyor. Böyle zamanlarda BRICS ülkelerinin rolü bir kez daha önemlidir.”

“Hindistan çok yakında 5 trilyon dolarlık bir ekonomi haline gelecek” diyen Modi, Hindistan’da teknolojiden yararlanarak finansal kapsayıcılık yolunda büyük bir adım atıldığını belirtti.

Modi, Hindistan’ın dünyada en fazla dijital işlemin yapıldığı ülke konumunda olduğunu vurgulayarak, bu alanda BRICS ülkeleriyle çalışmak için çeşitli olasılıkların olduğunu kaydetti.

Lula: G7’yi çoktan geçtik

Brezilya Devlet Başkanı Inacio Lula da Silva, Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) kurulması kararının “gelişmekte olan ekonomiler arasındaki etkin işbirliği açısından bir dönüm noktası” olduğunu belirtti.

Brezilya Devlet Başkanı Inacio Lula da Silva konuşmasında, özel sektörler arasında ortaklıklar kurmanın BRICS’in üye ülkeler arasındaki ilişkilere canlılık ve süreklilik kazandıran “çok önemli bir boyut” olduğunu belirtirken, “G7’yi çoktan geçtik, şu anda dünyadaki Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 32’sine tekabül ediyoruz” ifadesini kullandı.

İki hafta önce Brezilya’nın Yeni Büyüme Hızlandırma Programı’nı sunduğunu aktaran Lula, program kapsamında, altyapı çalışmalarına devam edileceğini ve yeni projelerin hayata geçirileceğini söyledi.

Lula, programda BRICS ülkelerinden yatırımcıların ilgisini çekebilecek birçok fırsat olduğunu vurgulayarak, “Ben hep ulusal para birimlerimizin değiştirilmesinden ziyade ticari birim referansını kullanma fikrini savundum” dedi.

Geleneksel finans kurumlarında önemli reformların yapılmamasının, mevcut bankaların hacmini ve kredi şekillerini sınırladığını belirten Lula, Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) kurulması kararının “gelişmekte olan ekonomiler arasındaki etkin işbirliği açısından bir dönüm noktası” olduğunu vurguladı.

Lula, NDB’nin yerel para birimleri cinsinden ödeme kaynaklarını çeşitlendiren, üye ağını genişleten, gelişmekte olan ülkeler arasında işbirliğini teşvik eden stratejik bir platform olduğunu ve bu platformda Afrika Kalkınma Bankası’nın önemli yeri bulunduğunu vurguladı.

Liderler, ilk günün ardından özel toplantıya çekildi. Ayrıca liderler arasında ikili görüşmeler de başladı.

Dünya nüfusunun yüzde 41’i

Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in 2009’da düzenlenen ilk zirvede temellerini attığı topluluk, 2010’da Güney Afrika’nın katılımıyla son halini aldı.

BRICS İş Konseyinin raporuna göre, üye ülkelerin toplam gayrisafi yurt içi hasılası (GSYİH) 56 trilyon doları geçiyor ve küresel hasılanın yüzde 31,5’ini oluşturuyor. Buna göre bu oranın 2030’a gelindiğinde yüzde 50’ye ulaşması öngörülüyor.

Ayrıca BRICS ülkeleri, küresel ticaretin yüzde 18’ini kontrol altında tutuyor ve dünya genelinde yabancı yatırımların yüzde 22’sini teşkil ediyor.

Öte yandan, 3,2 milyarlık toplam nüfusuyla, dünya nüfusunun yüzde 41’ini oluşturan BRICS ülkelerinin toplam yüz ölçümleri de dünyanın karasal yüz ölçümünün yüzde 26,7’sine tekabül ediyor.

DİPLOMASİ

Peru Chancay Limanı, Çin’in Kuşak Yol’u için de yeni fırsatlar açacak

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Peru Devlet Başkanı Dina Boluarte perşembe günü Peru’nun Chancay kentinde dev bir limanın açılışını online olarak yaparak 3,6 milyar dolar yatırım çekmesi beklenen ve Çin’den Pasifik Okyanusu üzerinden Güney Amerika’ya doğrudan bir rota oluşturacak bir altyapı projesini kutladılar.

Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği forumu ve Xi’nin Başkan Joe Biden ile yapacağı son toplantı öncesinde gerçekleşen liman açılışı, bir zamanlar ekonomik fırsatlar için öncelikle ABD’ye bakan bir bölgede Çin’in artan etkisinin altını çiziyor.

Xi, Peru’ya varışından önce El Peruano gazetesinde yayınlanan başyazısında “Çin, Perulu dostlarımızla tek yürek ve aynı hedefle el ele çalışmaya ve dostluğumuzun gemisini daha da parlak bir geleceğe doğru yönlendirmeye hazırdır” diye yazdı .

Çin lideri mega limanın açılış töreninde yaptığı konuşmada projeyi “Kuşak ve Yol Girişimi himayesinde Çin-Peru işbirliğinin başarılı bir örneği” olarak övdü.

Xi, yatırımın Çin ve Latin Amerika arasında yeni bir deniz koridoru oluşturacağını, “büyük İnka yolu ile deniz İpek Yolu’nu birbirine bağlayarak Peru ve bölgedeki diğer uluslar için ortak refahın yolunu açacağını” söyledi.

Çin lideri, “2,000 yıldan daha uzun bir süre önce Çinli atalarımız Pasifik boyunca yelken açarak Deniz İpek Yolu’nu oluşturdular ve Doğu ile Batı’yı birbirine bağladılar. Perulu İnka halkı 500 yılı aşkın bir süre önce dağları ve vadileri korkusuzca aşarak And Dağlarını kuzeyden güneye kat eden İnka Yolu’nu inşa etti” dedi ve şöyle devam etti:

“Bugün Chancay Limanı modern İnka Yolu için yeni bir başlangıç noktası haline geliyor. Chancay’dan Şanghay’a, Peru’daki Kuşak ve Yol girişimi kapsamında sadece yeni bir gelişmeye değil, aynı zamanda yeni bir çağ için yeni bir kara-deniz geçidinin doğuşuna tanık oluyoruz.”

Çin lideri ayrıca proje ortaklarını ulaşım kapasitesini artırmaya, hizmetleri iyileştirmeye ve Güney Amerika ile Çin arasındaki bağlantıları güçlendirmeye çağırdı.

Peru lideri Boluarte bu projeyi kıtayı Asya’ya bağlayan potansiyel bir “sinir merkezi ” olarak nitelendirdi ve bunun yılda 8,000 kişiye istihdam ve 4.5 milyar dolarlık ekonomik faaliyet yaratabileceğini söyledi.

Çinli şirketler derin su limanı projesinin neredeyse her aşamasında yer alıyor. Yüksek teknolojili lojistik merkezi, 2019 yılında projeye yüzde 60 hisse almak için 1,3 milyar dolar yatırım yapan Çinli nakliye devi Cosco tarafından işletilecek. Çin devlet medyası, tamamlanmış projenin toplam maliyetinin 3,6 milyar dolar kadar olduğunu tahmin ediyor.

Sadece küçük gemileri elleçleyecek bir liman inşa eden ilk aşamanın bu ay faaliyete geçmesi bekleniyor.

Otomatik kargo vinçleri Shanghai Zhenhua Heavy Industries tarafından tedarik ediliyor. Çinli şirketler tarafından üretilen elektrikli sürücüsüz kamyonlar ise konteyner ve kargoları taşımak için kullanılacak. Bu arada Kongre müfettişleri bu Çinli şirketin ABD limanları için güvenlik riski oluşturduğunu iddia etmişti.

ABD tedirgin

Çin’in bölgede artan etkisinden endişe duyan ABD, Peru’nun Çin askeri gemileri tarafından kıtada bir dayanak noktası olarak kullanılabileceğini öne sürdü.

Kısa bir süre önce emekli olan ABD Güney Komutanlığı eski başkanı General Laura J. Richardson, Financial Times’a verdiği bir röportajda Chancay’in Çin donanmasına ait savaş gemilerine ev sahipliği yapabileceğini söylemişti. Pekin yönetimi projenin ticari çıkarlar dışında bir amacı olduğunu reddetti.

Washington Post’a konuşan, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin Amerika Programı Direktörü Ryan Berg, “Çinliler ille de büyük bir gösteri yapmak ve orada bir savaş gemisi konuşlandırmakla ilgilenmiyorlar, ancak bunun bir seçenek olduğunu bilmek istiyorlar” dedi.

Liman, kıtanın Çin ile giderek güçlenen bağlarını vurguluyor.

Çin’in Latin Amerika’daki yatırımları, madencilik ve diğer maden çıkarma endüstrilerinin ötesine geçerek hızla gelişiyor.

Peru bölgesel merkez olabilir

Bu arada Peru kamuoyu, bölgeye yatırım çekecek bir yüksek teknoloji merkezi olasılığını memnuniyetle karşıladı.

Tamamlandığında limanın 15 rıhtımı, Güney Amerika’da Panama Kanalı’ndan geçemeyecek büyüklükteki taşıyıcı gemilere ev sahipliği yapabilecek ilk yer olacak.

Çinli araştırmacılar, bu rotanın maliyetleri düşüreceğini ve sefer sürelerini 10 ila 20 gün kısaltarak bölgedeki diğer merkezlerden iş çekeceğini söyledi.

Ayrıca Peru’yu yeni ihracat pazarları ve hatta kıtada fabrika kuracak yerler arayan Çinli şirketler için cazip bir yer haline getirebilir. Haziran ayında Çin’e yaptığı bir ziyarette Boluarte, Çinli elektrikli otomobil devi BYD’nin ülkede bir montaj tesisi kurmayı düşünmesinin nedeni olarak Chancay’i gösterdi.

Peru liman otoritesi bu yıl Cosco’nun yatırım anlaşmasının şartlarını değiştirmeye çalıştı ve Çinli firmaya liman üzerinde 30 yıl boyunca münhasır işletme hakkı vermeyi kabul ederken “idari bir hata ” yapıldığını öne sürdü. Dava, Boluarte’nin Xi ile görüşmek üzere Çin’e gitmesinden günler önce haziran ayında düştü.

Chancay, Xi tarafından 2013 yılında başlatılan ulaşım ve teknoloji altyapısı inşa etmeye yönelik 1 trilyon dolarlık bir plan olan Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında 40’tan fazla limandan oluşan genişleyen bir küresel ağa katılacak.

Xi ve Boluarte’nin ayrıca genişletilmiş bir serbest ticaret anlaşması imzalaması bekleniyor. Çin on yıldır Peru’nun en büyük ticaret ortağı konumunda. İki ülke geçen yıl 36 milyar dolarlık mal ticareti yaparken, Peru’nun ABD ile ticareti 21 milyar dolardı.

Pekin için liman, Peru ve komşu ülkelerdeki bir dizi mevcut yatırımı bir araya getirmeyi vaat ediyor.

Çin, Chancay’ı Latin Amerika’daki en büyük ticaret ortağı olan Brezilya’ya bağlayan bir demiryolu hattı inşa etmeyi hedefliyor ve Çinli firmalar Lima’nın elektrik dağıtımını devralma sürecinde.

Peru madencilik sektöründeki Çin yatırımlarının toplamı 11.4 milyar dolar. Bunun büyük bir kısmı elektronik ve temiz enerji teknolojilerinin üretimi için gerekli olan bakıra erişimi güvence altına almaya odaklanmış durumda.

Dünyadaki bakır rafinasyonunun neredeyse tamamı Çin’de gerçekleştiğinden, Chancay limanı Pekin’in Güney Amerika’nın ikinci en büyük ham bakır üreticisindeki madenlere erişimini geliştirmesine yardımcı olacak.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çin’in en büyük bankalarından biri, Rusya’ya yapılan yuan transferlerini engellemeye başladı

Yayınlanma

Çin’in dördüncü büyük bankası Bank of China, Rusya ile ticari ilişkileri bulunan ülkelerden yapılan yuan transferlerini engellemeye başladı.

RBK gazetesine konuşan iş insanları, avukatlar ve danışmanlar, varlıklarına göre Çin’in dördüncü büyük bankası olan Bank of China’nın, Rusya’nın mal alımı için kullandığı bazı ülkelerden yuan transferlerini engellemeye başladığını belirtti.

Örneğin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli bir şirket, kısa süre önce Kazakistan’daki Bank CentreCredit’ten Çin’in Chouzhou Commercial Bankası’na yuan transfer edemedi.

İhracatçılar ve İthalatçılar Birliği Hukuk Komitesi Başkan Yardımcısı Vladislav Donçenko, bu işlemin, Kazakistan bankasının muhabir bankası olarak görev yapan Bank of China tarafından bloke edildiğini açıkladı.

Donçenko, şirketin ne yöneticisinin ne de kurucusunun Rusya ile resmi bir bağı bulunmadığını vurguladı. Ayrıca, Chouzhou Bank’ın artık yalnızca doğrudan muhabir ilişkiye sahip olduğu bankalardan ödeme kabul ettiğini belirtti.

ITSWM Danışmanlık Şirketi kıdemli analisti Giorgiy Okromçedlişvili ise, benzer sorunların Gürcistan ve Ermenistan’daki bankalardan Çin’e para aktarırken de yaşandığını ifade etti.

Diğer yandan Rus-Asya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği Genel Konseyi Sekreteri Maksim Spasskiy, bu tür vakalardan haberdar olduğunu söyledi.

Bank of China’nın, Çin bankaları arasında en katı ve karmaşık uyumluluk prosedürlerine sahip olduğunu belirten Spasskiy, “Ufak bir risk şüphesi bile ödeme yapmayı reddetmelerine yol açabiliyor,” dedi.

Genel olarak, Çin’den yapılan mal alımları söz konusu olduğunda, sıradan ürünler için (örneğin tekstil ürünleri) ödemeler genelde küçük bölgesel bankalar aracılığıyla yapılabiliyor.

Fakat karmaşık ekipman veya elektronik ürünlerin teslimatı söz konusu olduğunda ve ödeme yapan şirket BAE, Kırgızistan veya Kazakistan merkezliyse, süreç daha da karmaşıklaşıyor.

NSP Hukuk Bürosu ortaklarından Aram Grigoryan, Çin bankalarının, aynı müşterinin hesapları arasında bile para transferi seçeneklerini giderek daha fazla daralttığını ve bu durumun kötüleşeceğini söyledi.

Grigoryan, “Bazı durumlarda, Çin bankaları yabancı bir banka hesabından Çin’deki bir banka hesabına ödeme yapılması için özel izinler talep ediyor,” ifadelerini kullandı.

BGP Litigation avukatı Kseniya Mudrik, Bank of China’nın, Rusya ile bağlantılı tarafların doğrudan veya dolaylı katılımıyla gerçekleşen sınır ötesi ödemelerde muhafazakâr bir politika izlediğini belirtti.

Nordic Star hukuk firmasının yönetici ortağı Andrey Gusev de Bank of China’nın bu tedbirleri yalnızca uluslararası baskılar nedeniyle değil, aynı zamanda iç düzenlemeler doğrultusunda aldığını ifade etti.

Rusya’dan yapılan ödemelerle ilgili sorunlar, Ukrayna’daki savaş nedeniyle 2022’de başlayan yaptırımların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Aralık 2023’ten itibaren, “dost” ülkelerden bazı bankalar, ABD Başkanı Joe Biden’ın kararnamesi nedeniyle Rus şirketleriyle çalışma politikalarını daha da sıkılaştırdı.

Söz konusu kararnamede, yabancı bankaların, Rusya’dan yaptırım altındaki kişilere yönelik işlemleri kolaylaştırmaları veya Rusya’nın savunma sanayiine tedarik sağlamaları durumunda cezai yaptırımlara maruz kalabileceği belirtiliyor.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Hırvatistan, 91 milyon dolarlık Bayraktar TB2 alacak

Yayınlanma

Hırvatistan hükümeti perşembe günü yaptığı açıklamada, parlamento komitesinin ABD yapımı roket sistemlerinin alımını desteklemesinden birkaç gün sonra, 86 milyon avroluk (91 milyon dolar) bir anlaşmayla Türkiye’den insansız hava araçları satın alacağını söyledi.

Hükümetten yapılan açıklamada, Bayraktar TB2 SİHA’larının 2026 yılına kadar satın alınmasının onaylandığı belirtildi.

Altı insansız hava aracının yanı sıra çeşitli ekipman ve uzmanların eğitimini de içeren anlaşmanın Hırvatistan ordusunun “çağdaş tehditlere başarılı bir şekilde yanıt vermesini” sağlayacağı belirtildi.

Salı günü ayrıca parlamentonun savunma komitesi ABD’den yaklaşık 290 milyon dolar değerinde sekiz adet HIMARS füze sisteminin satın alınmasını onaylamıştı.

Genelkurmay Başkanı Tihomir Kundid bunun ülkede “topçu füze birliklerinde yeni bir dönem” anlamına geleceğini söyledi.

Perşembe günü hükümet ayrıca Almanya’dan 50 adede kadar Leopard tankı satın almak için hazırlıklara başladı; bu işlem eski tanklarının ve diğer askeri ekipmanlarının bir kısmının Ukrayna’ya gönderilmesini de içeriyor.

Hırvatistan Savunma Bakanı Ivan Anusic ve Alman mevkidaşı Boris Pistorius tarafından ekim ayı sonunda imzalanan niyet mektubu, Zagreb’in Kiev’e 30 tank, 30 savaş aracı, mühimmat ve ekipman teslim etmesini ve bunların değerinin yeni Leopard 2A8’lerin toplam fiyatından düşülmesini öngörüyor.

Hem Avrupa Birliği hem de NATO üyesi olan Hırvatistan, nisan ayında Fransa’dan satın aldığı 12 savaş uçağının ilk partisi olan altı Rafale savaş uçağını teslim aldı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English