Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

BRICS G7’yi geride bıraktı

Yayınlanma

Johannesburg ev sahipliğinde gerçekleşen 15. BRICS Liderler Zirvesi’nde hegemonyacılığa karşı vurgular öne çıkıyor. “BRICS ve Afrika: Karşılıklı Hızlandırılmış Büyüme, Sürdürülebilir Kalkınma ve Kapsayıcı Çok Taraflılık için Ortaklık” temasıyla düzenlenen zirve, bloğun üyeliğini genişletmeye ve doların hakimiyetini azaltmaya odaklanıyor.

Dünyanın önde gelen beş yükselen ekonomisinin liderleri ve üst düzey yetkilileri, üç gün sürecek BRICS zirvesini başlatmak üzere salı günü Johannesburg’da bir araya geldi. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın üye olduğu blok, dünya nüfusunun yüzde 40’ını ve GSYH’nin dörtte birini temsil ediyor.

Bu zirve, Afrika, Karayipler ve Güney Amerika’nın yanı sıra Orta Doğu, Batı Asya, Güney Asya ve Güneydoğu Asya’dan Küresel Güney ülkelerinin bir araya geldiği en büyük toplantı olma özelliğini taşıyor.

Bloğun tartışmalarının büyük bölümünü iki temel konu şekillendirecek: genişleme ve ekonomik büyüme. Beş katılımcının bloğa yeni ülkelerin kabul edilmesi için gereken kriterleri tartışması bekleniyor. Gruba 22’si resmi olmak üzere yaklaşık 40 başvuru bulunuyor. Arjantin, Belarus, Endonezya, İran, Nijerya ve Suudi Arabistan katılmaya ilgi duyduklarını ifade ettiler. BRICS, grubu genişleterek Batı’nın ekonomik ve jeopolitik hakimiyetine karşı bir denge unsuru oluşturmayı umuyor.

Bu arada grubun en küçük ekonomisi olan Güney Afrika genişleme çabalarını diğer Afrika ülkelerine de yöneltmek istiyor. Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa 50’den fazla Afrikalı lideri bu hafta BRICS toplantılarına katılmaya davet etti.

Aralarında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de bulunduğu 30’dan fazla devlet başkanı ve küresel örgüt lideri etkinliğe katılıyor.

Ayrıca, Amerikan dolarının küresel ticaretteki hakimiyetine meydan okumak için küresel ticarette ulusal para birimlerinin kullanılması gündemi üst sıralarda yer alıyor. BRICS liderleri doğrudan ticaret için ülkelerin kendi yerel para birimlerinin kullanılmasını teşvik edecek bir çerçeve oluşturmayı planlıyor. BRICS, uzun vadede de ABD dolarından uzaklaşarak dolar diplomasisini ve Uluslararası Para Fonu gibi Batılı kurumların dış ilişkilerde sahip olduğu gücü azaltmayı hedefliyor.

Güney Afrika: Daha derin bağlar kurmalıyız

Etkinliğin açılış günü BRICS iş forumunda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping hariç, diğer dört lider konuşma yaptı. Xi’nin yerine ise onun metnini, uluslararası konuşmalarının demirbaşlarından biri haline gelen Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao okudu.

İş forumunun açılış konuşmasını yapan Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, BRICS grubunun temel hedeflerinin altını çizerek sadece hükümetler arası ilişkilerin güçlendirilmesi değil aynı zamanda beş üye ülke arasında daha derin bağlar kurulması gerektiğini vurguladı.

Ramaphosa, genel amacın ekonomik bağları güçlendirmek ve kapsayıcı ekonomik kalkınmayı teşvik etmek olduğunu söyledi.

Bu yıl zirvenin başkanlığını yürüten Ramaphosa, BRICS ülkelerinin son on yılda küresel ekonominin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığını söyledi, ancak diğer yandan son dönemde dünya genelinde korumacı önlemlerde görülen artışın devam eden ekonomik büyüme için önemli bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Ramaphosa bu zorluğa karşı koymak için çok taraflı ticaret sisteminin korunmasının önemini vurguladı.

Xi: Hegemonyacılık DNA’mızda yok

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Johannesburg’daki Sandton Kongre Merkezi’nde Wang tarafından okunan konuşmasında, ABD’nin küresel ilişkiler ve finans piyasalarındaki hakimiyetini tehdit eden ülkelerle savaşma eğiliminde olduğunu söyledi.

Konuşmada her ülkenin kalkınma hakkı olduğu ve insanların mutlu bir yaşam sürdürme özgürlüğüne sahip olması gerektiğini belirten Xi, ABD’yi üstü kapalı bir şekilde işaret ederek, “hegemonyasını sürdürme konusunda takıntılı olduğunu, yükselen piyasaları ve gelişmekte olan ülkeleri felce uğratmak için elinden geleni yaptığını” vurguladı.

“Çin ekonomisi son derece dirençli. Çin ekonomisinin dev gemisi dalgaları yarmaya ve ilerlemeye devam edecek” diyen Xi, BRICS tarafından temsil edilen yükselen piyasaların ve gelişmekte olan ülkelerin toplu yükselişinin “küresel manzarayı temelden değiştirdiğini” söyledi.

Ne kadar direnç olursa olsun, BRICS’in olumlu ve istikrarlı bir “iyilik gücü” olarak büyümeye devam edeceğini belirten Xi, Çin’in grubun genişlemesini desteklediğini ve “daha güçlü bir BRICS stratejik ortaklığı ve BRICS+ modelinin genişletilmesi ve üyelik genişlemesinin aktif olarak ilerletilmesi ve uluslararası düzenin daha adil ve eşitlikçi hale getirilmesine yardımcı olmayı” dört gözle beklediğini ifade etti.

“Şu anda dünyada, çağımızda ve tarihte daha önce hiç olmadığı şekilde meydana gelen değişimler, insan toplumunu kritik bir kavşağa getirmiştir” diyen Xi, şöyle devam etti: “İşbirliği ve bütünleşmenin peşinden mi gitmeliyiz, yoksa bölünme ve çatışmaya boyun mu eğmeliyiz? Barış ve istikrarı korumak için birlikte mi çalışmalıyız, yoksa yeni bir Soğuk Savaş’ın uçurumuna doğru mu yürümeliyiz? Tarihin akışı yaptığımız seçimlerle şekillenecektir.”

Hegemonyacılığın Çin’in DNA’sında olmadığını ifaden eden Xi, Çin’in büyük güç rekabetine girmek gibi bir motivasyonu olmadığını vurguladı: “Çin sağlam bir şekilde tarihin doğru tarafında durmakta ve ortak fayda için haklı bir davanın takip edilmesi gerektiğine inanmaktadır.”

Xi, Çin’in ayrıca, “sistemik açıdan sosyalist bir piyasa ekonomisine, talep açısından süper büyüklükte bir pazara, arz açısından tam teşekküllü bir sanayi sistemine ve insan kaynakları açısından bol, yüksek kalibreli işgücü ve girişimciler gibi birçok farklı avantaja sahip” olduğunu söyledi.

Putin: Dolarsızlaşma nesnel bir süreç ve geri döndürülemez

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama emri nedeniyle zirveye fiziksel olarak katılamadığı için konuşmasını sanal olarak yaptı.

Putin, video konuşmasında BRICS ülkelerinin ekonomilerinin satın alma gücü paritesi açısından G7 ülkelerinden daha iyi performans gösterdiğini söyledi.

Rus Devlet Başkanı, “Satın alma gücü paritesi açısından beşli G7’yi geride bırakıyor” dedi ve “2023 için tahmin %30’a karşı %31,5’tir” diye vurguladı.

Rus lider ayrıca küresel nüfusun üç milyardan fazlasını oluşturan BRICS ülkelerinin dünya GSYİH’sindeki payının neredeyse %26’ya ulaştığına dikkat çekti.

BRICS ülkeleri nezdinde yapılan ticarette doların payının azaldığını anlatan Putin, “Ekonomik bağlarımızın dolarsızlaştırılması yönündeki nesnel, geri döndürülemez süreç ivme kazanıyor. Karşılıklı ödemeler, parasal ve mali kontrol için etkili mekanizmalar geliştirilmesine yönelik çabalar sarf ediliyor. Sonuç olarak, BRICS içindeki ihracat-ithalat işlemlerinde doların payı azalıyor. Geçen yıl (doların payı) bu oran yalnızca yüzde 28,7 seviyesindeydi” dedi.

Rusya’nın Afrika’ya geçen yıl 11,5 milyon ton, bu yılın ilk yarısında da yaklaşık 10 milyon tahıl gönderdiğini belirten Putin, “Rusya’nın yurt dışına tahıl ve gübre tedariki kasıtlı olarak engelleniyor ve aynı zamanda iki yüzlü şekilde bizi dünya pazarındaki mevcut kriz yüzünden suçluyorlar” şeklinde konuştu.

Putin, Tahıl Koridoru Anlaşması kapsamında Rusya’nın hiçbir şartının yerine getirilmediğini ve bu nedenle 18 Temmuz’dan itibaren anlaşmayı uzatmadıklarını anımsatarak, “Rus tarafına karşı tüm yükümlülükler gerçekten yerine getirilirse anlaşmaya geri dönmeye hazır olacağız” ifadesini kullandı.

Modi, küresel zoruklarda BRICS’in önemine işaret etti

Konuşmasında dünyanın içinde bulunduğu krizden çıkabilmesinde BRICS’in rolüne işaret eden Hindistan Başbakanı Narendra Modi şunları söyledi: “2009 yılında ilk BRICS zirvesi düzenlendiğinde dünya büyük bir mali krizden yeni çıkıyordu. O dönemde BRICS küresel ekonomi için bir umut ışığı olarak ortaya çıkmıştı. Kovid salgını, gerilimler ve anlaşmazlıklar arasında bugün de dünya ekonomik zorluklarla uğraşıyor. Böyle zamanlarda BRICS ülkelerinin rolü bir kez daha önemlidir.”

“Hindistan çok yakında 5 trilyon dolarlık bir ekonomi haline gelecek” diyen Modi, Hindistan’da teknolojiden yararlanarak finansal kapsayıcılık yolunda büyük bir adım atıldığını belirtti.

Modi, Hindistan’ın dünyada en fazla dijital işlemin yapıldığı ülke konumunda olduğunu vurgulayarak, bu alanda BRICS ülkeleriyle çalışmak için çeşitli olasılıkların olduğunu kaydetti.

Lula: G7’yi çoktan geçtik

Brezilya Devlet Başkanı Inacio Lula da Silva, Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) kurulması kararının “gelişmekte olan ekonomiler arasındaki etkin işbirliği açısından bir dönüm noktası” olduğunu belirtti.

Brezilya Devlet Başkanı Inacio Lula da Silva konuşmasında, özel sektörler arasında ortaklıklar kurmanın BRICS’in üye ülkeler arasındaki ilişkilere canlılık ve süreklilik kazandıran “çok önemli bir boyut” olduğunu belirtirken, “G7’yi çoktan geçtik, şu anda dünyadaki Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 32’sine tekabül ediyoruz” ifadesini kullandı.

İki hafta önce Brezilya’nın Yeni Büyüme Hızlandırma Programı’nı sunduğunu aktaran Lula, program kapsamında, altyapı çalışmalarına devam edileceğini ve yeni projelerin hayata geçirileceğini söyledi.

Lula, programda BRICS ülkelerinden yatırımcıların ilgisini çekebilecek birçok fırsat olduğunu vurgulayarak, “Ben hep ulusal para birimlerimizin değiştirilmesinden ziyade ticari birim referansını kullanma fikrini savundum” dedi.

Geleneksel finans kurumlarında önemli reformların yapılmamasının, mevcut bankaların hacmini ve kredi şekillerini sınırladığını belirten Lula, Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) kurulması kararının “gelişmekte olan ekonomiler arasındaki etkin işbirliği açısından bir dönüm noktası” olduğunu vurguladı.

Lula, NDB’nin yerel para birimleri cinsinden ödeme kaynaklarını çeşitlendiren, üye ağını genişleten, gelişmekte olan ülkeler arasında işbirliğini teşvik eden stratejik bir platform olduğunu ve bu platformda Afrika Kalkınma Bankası’nın önemli yeri bulunduğunu vurguladı.

Liderler, ilk günün ardından özel toplantıya çekildi. Ayrıca liderler arasında ikili görüşmeler de başladı.

Dünya nüfusunun yüzde 41’i

Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in 2009’da düzenlenen ilk zirvede temellerini attığı topluluk, 2010’da Güney Afrika’nın katılımıyla son halini aldı.

BRICS İş Konseyinin raporuna göre, üye ülkelerin toplam gayrisafi yurt içi hasılası (GSYİH) 56 trilyon doları geçiyor ve küresel hasılanın yüzde 31,5’ini oluşturuyor. Buna göre bu oranın 2030’a gelindiğinde yüzde 50’ye ulaşması öngörülüyor.

Ayrıca BRICS ülkeleri, küresel ticaretin yüzde 18’ini kontrol altında tutuyor ve dünya genelinde yabancı yatırımların yüzde 22’sini teşkil ediyor.

Öte yandan, 3,2 milyarlık toplam nüfusuyla, dünya nüfusunun yüzde 41’ini oluşturan BRICS ülkelerinin toplam yüz ölçümleri de dünyanın karasal yüz ölçümünün yüzde 26,7’sine tekabül ediyor.

DİPLOMASİ

Reuters: Ukrayna’ya askeri yardım koordinasyonunu ABD yerine NATO üstlendi

Yayınlanma

Reuters ajansına konuşan bir kaynağa göre, ABD, Ukrayna’ya yönelik Batı ülkelerinin askeri yardımlarının koordinasyon görevini Kuzey Atlantik İttifakı’na (NATO) devretti.

Bu adım, önceden planlanmış olmasına rağmen birkaç ay ertelenmişti.

Ajans, bu kararın NATO’nun Ukrayna’ya asker göndermeden “savaşta daha aktif bir rol üstlenmesini” sağlayacağını belirtti.

Fakat diplomatlar, ABD’nin Kiev’e en büyük askeri desteği sağlamaya devam etmesi nedeniyle bu değişikliğin etkisinin sınırlı kalabileceğini ifade etti.

Ajans ayrıca, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşını hızla sona erdirmek istediğini, ancak bunu başarmak için nasıl bir yol izleyeceğini henüz açıklamadığını anımsattı.

NATO ülkeleri, temmuz ayında Washington’da düzenlenen bir zirvede, Ukrayna’ya askeri yardım sevkiyatının koordinasyonunun NATO’ya devredilmesine karar verdi.

Bu yeni yapı, NATO Güvenlik Yardım ve Eğitim Misyonu (NSATU) olarak adlandırılıyor ve yaklaşık 700 kişilik bir personel kadrosuna sahip.

Misyonun merkezi, Almanya’nın Wiesbaden kentindeki bir ABD üssünde bulunuyor.

McFaul: Ukrayna, topraklardan feragat karşılığında NATO üyeliğine ikna edilmeli

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’ten “enerji kablosu” projesine Alman elektrik reformu şartı

Yayınlanma

İsveç, Berlin’in elektrik piyasasını yeniden düzenleyerek denizaşırı ülkelerden daha düşük maliyetli elektrik çekmeyi durdurması halinde Almanya’yı güney İsveç’e bağlayacak bir elektrik kablosu projesini onaylamaya hazır olduğunu açıkladı.

İsveç Enerji Bakanı Ebba Busch Financial Times’a (FT) yaptığı açıklamada, Almanya ve İsveç elektrik piyasalarını birbirine bağlaması planlanan 700 megavatlık Hansa PowerBridge projesinin “Almanya kendi sistemini düzene sokana kadar” erteleneceğini söyledi. 

Busch, Almanya’nın iç elektrik piyasasını, şebekelerinin verimliliğini artıracak ve fiyatları düşürecek ihale bölgelerine ayırması halinde İsveç hükümetinin proje üzerinde “harekete geçmeye hazır olacağını” da sözlerine ekledi.

Bu tür reformların, Almanya’nın İsveç’in büyük ölçüde hidroelektrikle üretilen daha ucuz elektriğini çekmesini ve İsveçli tüketiciler için maliyetlerin artmasını önleyeceği düşünülüyor.

Elektrik, şebekeler üzerinde en yüksek fiyat talebinin olduğu yere doğru akıyor. İsveç’in şebekesi halihazırda Baltık Denizinin altından geçen bir enterkonnektör aracılığıyla Almanya’ya bağlı.

Avrupa’daki elektrik fiyatlarına ilişkin tartışmalar, AB üyesi ülkelerin Rus gazı ve fosil yakıtlardan uzaklaşmak için sisteme hava koşullarına bağlı yenilenebilir enerji eklemek için acele etmeleri nedeniyle bu yıl giderek hararetlendi.

Bu durum, güneşin parladığı ve rüzgârın estiği dönemlerde önemli ölçüde fazla üretime yol açarken, güneş ya da rüzgârın olmadığı zamanlarda da üretimin çok düşük olduğu dönemleri beraberinde getirdi. Sonuç olarak birçok ülkede fiyatlar son derece dalgalı bir seyir izledi.

Busch, geçtiğimiz çarşamba ve perşembe günleri İsveç’in güneyinde fiyatların “eksi fiyatlardan” kilovat saat başına yaklaşık 1 avroya sıçradığını söyledi. Busch, bunun yatırım için “çok zor bir durum yarattığını” da sözlerine ekledi.

Yaz aylarında Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis de Yunanistan’daki açıklanamaz yüksek faturalarla ilgili endişelerini dile getirmiş ve bloğun enerji sistemini daha iyi incelenmesi gereken bir “kara kutu” olarak tanımlamıştı.

Mitsotakis, “İyi işleyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarından gerçekten yararlanan bir enerji piyasasına sahip olmak istiyorsak, bu konulara bakan ve müdahale etme kapasitesine sahip bir tür Avrupa düzenleyicisi düşünmeliyiz,” dedi.

AB’nin enerji düzenleyicisi Acer pazartesi günü, elektrik şebekesi maliyetlerinin 2050 yılına kadar iki katına çıkabileceği ve mevcut şebekelere daha fazla yük bindikçe “elektrik faturalarının genel karşılanabilirliğini tehlikeye atacağı” uyarısında bulundu.

Norveçli politikacılar geçen hafta, ülkedeki elektrik fiyatlarının 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşması üzerine, Norveç ile Danimarka, Almanya ve Britanya arasındaki enterkonektörleri gözden geçirmek istediklerini söyledi. O zamandan bu yana fiyatlar aralık ayı için rekor düşük seviyelere geriledi.

Oslo’nun endişelerine atıfta bulunan Busch, “dünyanın geri kalanının bir parçası olmayı seven açık, ilerici bir ülkenin bu birbirine bağlı enerji sisteminin bir parçası olmak istemeyebileceğimizin sinyalini vermesinin Avrupa için üzücü bir an olduğunu” söyledi.

Busch, Almanya’nın yüksek fiyatlarının sorumlusu olarak nükleer santrallerini kapatma ve 2011 yılında Japonya’da meydana gelen Fukushima kazasının ardından AB düzeyinde nükleere verilen desteğe karşı çıkma kararını gösterdi.

İsveç de bir önceki hükümet döneminde benzer bir karar almış aöa politikasını değiştirerek Avrupa düzeyinde nükleer enerjinin en güçlü savunucularından biri haline gelmişti.

İsveç’in kendi enerji sistemi, ülkenin hidroelektrik santrallerinin çoğunun bulunduğu kuzeyden zayıf iletim bağlantıları olduğu için genellikle büyük bölgesel fiyat farklılıklarından muzdarip.

Geçtiğimiz hafta Volvo Cars, Volvo Trucks ve SKF’ye ev sahipliği yapan Göteborg’daki tüketiciler elektrik için kuzeydeki Luleå kentindekilerden 190 kat daha fazla ödedi.

FT’ye konuşan İsveç’in önde gelen bir şirket yöneticisi, “Enerji politikamız umutsuz. Eğer işleri kısa sürede yoluna koymazsak, sanayinin büyük bir kısmı sıkıntıya girebilir,” dedi.

Busch, Avrupa’nın nükleer enerji konusunda “siyasi mücadelelere” girmeyi bırakması ve sistemi istikrara kavuşturmak için teknolojiye daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etmesi gerektiğini söyledi.

Busch, nükleer karşıtı Yeşiller partisinin üyesi Alman Enerji Bakanı Robert Habeck’i kastederek, “Hiçbir siyasi irade fiziğin temel kurallarını geçersiz kılamaz, Dr. Robert Habeck bile,” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İsviçreli Büyükelçi Buch: Rusya’yı zayıflatmış olabilirler, ama aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflatmış oldular

Yayınlanma

İsviçre’nin Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinin erken sonlandırılmasının savaşın uzamasına ve ölümlerin artmasına yol açtığını belirtti. Batı’nın bu stratejisinin sadece Rusya’yı değil, tüm Batı’yı da zayıflattığını vurguladı.

İsviçre’nin Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, Türkiye’nin savaşın altıncı haftasında gerçekleştirdiği ve giderek olumsuz bir şöhrete bürünen Rusya-Ukrayna barış görüşmelerine dair değerlendirmede bulundu.

Antithèse adlı YouTube kanalına mülakat veren Ruch, müzakerelerin nasıl sonlandırıldığı ve Batı’nın bu süreçteki rolü üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Ruch, Batı’nın –özellikle İngiliz müttefikler ve Amerikalıların– müzakerelerin başarıya ulaşmasının eşiğinde olduğu bir dönemde bu süreci sonlandırdığını belirtti.

Bu kararın, Batı’nın Rusya’yı zayıflatma stratejisi kapsamında alındığını ifade eden Ruch, bu yaklaşımın hem Rusya’yı hem de Batı’yı zayıflattığını ileri sürdü.

“Bu kararı son derece ahlaksızca buluyorum, zira savaşın devam etmesi halinde ölümlerin on binlerce, hatta yüz binlerle ifade edilebileceği aşikardı,” diyen Ruch, bu kararın insani boyutunu vurguladı.

Ruch, Batı’nın müzakereleri sonlandırma kararını, Rusya’yı zayıflatma amacıyla erken alındığını ve bunun da savaşın uzamasına yol açtığını savundu.

Ruch, “Neden bu kadar çok insan öldü?” sorusunu sorarak, Batı’nın stratejisinin sadece Rusya’yı değil, aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflattığını dile getirdi.

Avrupa’nın bu süreçte önemli ölçüde etkilendiğini belirten Ruch, “Rusya’yı zayıflatmış olabilirler, ama aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflatmış oldular,” dedi.

Savaşın devam etmesi durumunda ölümlerin artacağı ve çatışmaların daha da tırmanacağı konusunda uyarılarda bulunan Ruch, “Bu, insanlık adına büyük bir trajediydi,” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, bugün yapılacak bir barış anlaşmasının bile Rusya’nın uzlaşmaya hazır olup olmadığına bağlı olduğunu belirten Ruch, sürecin son derece zorlu olduğunu vurguladı.

Öte yandan Ruch, kitabının yazılmasına neden olan süreç hakkında da bilgiler verdi. “Rusya’nın işgalinden sonra başladım, zira bu durumu önleyememiş olmamız mümkün değildi,” diyen Ruch, Batı’nın masada iki taslak anlaşma olmasına rağmen bunlara uymamasının savaşın uzamasına neden olduğunu söyledi.

Tarihçilerin bu dönemi bir gün yeniden ele almasının gerektiğini belirten Ruch, “Bu, belki de tarihçiler tarafından bir gün yeniden ele alınması gereken bir tartışma,” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin bu süreçteki rolüne de değinen Ruch, Türkiye’nin tarafsızlık konusunda Ukrayna ile çalışmak istediğini ve bu konuda görüşmeler yaptığını anlattı. “Türkler, Ukrayna için tarafsızlık kavramı üzerinde bizimle çalışmak istiyorlardı,” diyen Ruch, Türkiye’nin tarafsızlık modeli üzerine çalışmalar yaptığını ve bu sürecin önemli olduğunu belirtti.

Ruch, Batı’nın küresel bir gündemi olduğunu ve bu savaşla yüzleşmek için acelelerinin olmadığını ifade etti. Rusya’nın nükleer tehditlerini artırması ve Batı’nın buna karşı ne tür tedbirler alacağı konusundaki endişelerini dile getiren Ruch, kara birliklerinin NATO ile Rusya arasında bir savaşa yol açabileceğini ve bunun Türkiye’nin güvenliği açısından ciddi riskler taşıdığını vurguladı.

Ayrıca Ruch, savaşın yarın sona ereceğini düşünmediğini ve çözüm modelinin hala İstanbul’da müzakere edilenlere dayandığını belirtti. Tarafsızlık ve güvenlik garantileri konusundaki belirsizlikler nedeniyle bu sürecin ne kadar zor olacağını vurgulayan Ruch, “Bu savaşın yarın sona erdiğini göremeyeceğiz,” diye ekledi.

Ukrayna’da müzakere gündemi: Toprak mı güvenlik garantisi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English