Bizi Takip Edin

Avrupa

BSW ilk federal seçimine hazırlanıyor: Konferansta AfD’ye sert eleştiriler

Yayınlanma

Almanya’da partilerin 23 Şubat’ta yapılacak erken federal seçimlere hazırlıkları son sürat devam ediyor. İlk federal seçimine katılacak yeni sol parti Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) da Bonn’da yaptığı parti konferansında seçim programına son şeklini verdi.

Toplantının hemen başında kürsünün arkasındaki ekranda kısa bir film gösterildi. Filmde 1981 yılında Bonn’da yer alan Hofgarten’da yüz binlerce kişinin NATO’nun Çift Yönlü Kararını protesto ettiği barış gösterisinin siyah beyaz fotoğrafları gösteriliyordu. Filmde, “Tarih burada yazıldı. Biz onu devam ettiriyoruz,” denildi.

Çift Yönlü Karara göre NATO, Avrupa’da konuşlandırılacak ABD Cruise Füzeleri ve Pershing II füzeleri ile nükleer silahlarını modernize edecek, ama aynı zamanda SSCB ile, başarılı olması halinde NATO’nun bu füzeleri konuşlandırmasını gereksiz kılacak bir silah kontrol anlaşması müzakere etmeye aktif olarak çalışacaktı.

Wagenknecht’e karşı ‘Hamburg muhalefeti’ konferansa alınmadı

Zaman zaman BSW lideri Sahra Wagenknecht’e parti içinde yaptığı muhalefetle bilinen Thüringen Eş Başkanı Katja Wolf, parti konferansında konuştu. Partinin başardıklarının “kesinlikle etkileyici” olduğunu ve BSW’nin özellikle Doğu’da “son demokratik umut” olduğunu söyleyen Wolf, federal yürütme kurulunun eyalet teşkilatı ile “her zaman iyi bir tonda tartışmamış” olmasına rağmen Thüringen’de elde edilen sonucun “saygıdeğer” olmasından memnun olduğunu söyledi. 

Hamburg’daki “BSW isyancıları” olarak adlandırılanlar için durum farklı görünüyor. Bu grup geçtiğimiz haftalarda BSW’nin katı üye kabul politikasını protesto etmiş, bu konuda medyaya konuşmuş ve kendi bölgesel derneklerini kurmuştu.

Bu nedenle federal yürütme kurulu Dijan Lazic ve Norbert Weber’i partiden atmak istiyor. Üyelik hakları zaten iptal edilmişti ama “isyancılar” yine de Lazic’in dediği gibi “barış görüşmeleri” yapmak için Bonn’a geldiler. 

Berliner Zeitung’da yer alan habere göre konferans güvenliği Lazic ve Weber’in girişine izin vermeyince, kameramanlar ve gazetecilerden oluşan bir kalabalık etraflarını sardı.

Hamburg’dan eski SPD’li ve Sol Partili, BSW’nin kurucularından Torsten Teichert’in ayrılığı da partiyi sarsmış gibi görünüyor. Der Spiegel’in haberine göre, “sevgili Sahra”ya yazdığı mektupta Teichert, Wagenknecht’in “önce kendisini ve birçok kişiyi kandırdığını, sonra da onları hayal kırıklığına uğrattığını” iddia etti ve Wagenknecht’i “gizlice AfD düşüncesine sempati duymakla” suçladı.

Wagenknecht’in “solda yeni bir bölünmeye yol açtığını” savunan eski BSW’li, “kendini beğenmiş” olmak istemeyen solcuların “modern muhafazakârlar” olmak zorunda kalacağını söyleyerek, “Bu tamamen delilik,” dedi.

Alman televizyonlarında bir ilk: AfD lideri Weidel ile BSW lideri Wagenknecht karşı karşıya geldi

Konuşmacıların hedefinde AfD vardı

Fakat parti konferansı, parti yönetiminin umduğu gibi uyumlu geçti. Seçim programı, hazır bulunan 600 üyenin büyük çoğunluğu tarafından onaylandı. BSW, Kuzey Akım boru hattı üzerinden Rus doğalgazının yeniden tedarik edilmesini, varlık vergisinin yeniden uygulanmasını, asgari emeklilik maaşını ve ilkokullarda cep telefonlarının yasaklanmasını talep ediyor.

Buna ek olarak, parti yönetim kurulu tarafından yeni kurulan Barış, Akıl ve Adalet Vakfının partiye bağlı bir vakıf olarak tanınması için acil bir önerge kabul edildi.

Berliner Zeitung’daki analize göre, parti çevrelerinde BSW’nin seçim kampanyası sırasında kararsız seçmenlere odaklanmak istediği konuşuluyor. Bunlar arasında, AfD’ye oy vermeyi hayal eden ama henüz çekirdek seçmen kitlesinin bir parçası olmayanlar da yer alıyor.

Bu nedenle Bonn’daki konferansta çok sayıda konuşmacının AfD’yi agresif bir şekilde eleştirmesinin makul olduğu düşünülüyor.

Özellikle AfD’nin şansölye adayı Alice Weidel ile Amerikalı teknoloji milyarderi Elon Musk arasındaki tartışma BSW’yi özellikle harekete geçirmiş görünüyor.

Bu kapsamda BSW Genel Sekreteri Christian Leye, AfD’yi dünyanın en zengin kişisi tarafından desteklenen ve bu nedenle sadece şirketler ve zenginler için politika yapan “sistemin kullanışlı aptalları” olarak tanımladı.

Eşbaşkan Amira Mohamed Ali de “aşırı sağdan gelen rekabet” hakkında, “Özellikle bizden nefret ediyorlar,” dedi.

Berlin’in liste başı adayı ve futbol kulübü Union Berlin’in eski yöneticisi Oliver Ruhnert, AfD’yi neo-Nazi partisi NPD ile kıyasladı.

AfD, seçim programını kabul etti, Weidel’i şansölye adayı seçti

Dağdelen: Amerikan askerleri ve nükleer silahları dışarı!

BSW Federal Meclis üyesi Sevim Dağdelen ise tüm ABD askerlerinin Almanya’dan çekilmesi çağrısında bulundu.

Parti konferansında konuşan Dağdelen, “Almanya’daki 37.000 ABD askerini daha fazla kaldıramayız. Bu yüzden biz de diyoruz ki: Yankiler evlerine dönsün,” dedi.

Dağdelen ayrıca ABD’nin nükleer silahlarının da Almanya’dan çıkarılması gerektiğini söyledi.

Ayrıca ABD’nin orta menzilli füzelerinin Almanya’ya yerleştirilmesine karşı olduğunu yineledi ve “Alman topraklarından Rusya’ya karşı bir savaş istemiyoruz, Rusya ile barış istiyoruz,” dedi ve delegelerden büyük alkış aldı

“Alman hükümetlerinin ABD’ye vassallığının nihayet sona ermesi gerektiğini” savunan Dağdelen, Almanya’nın “egemenliği hak ettiğini” söyledi.

Alman BSW’li milletvekili Hunko: Amerikan füzelerinin konuşlandırılması ülkeyi potansiyel bir hedef haline getiriyor

Wagenknecht AfD’ye çattı: ‘Weidel, Musk’ın fangirl’ü’

Wagenknecht konuşmasında partisinin ilk yılına ilişkin olumlu değerlendirmelerde bulundu. Brandenburg ve Thüringen’deki koalisyon anlaşmalarında partinin, “savaşın hüküm sürdüğü bir dönemde barış konusunu ön plana çıkardığını” savunan Wagenknecht, “Bu gurur duyabileceğimiz bir şey,” dedi.

BSW’yi ve kadrolarını eleştirenlere yanıt veren partinin şansölye adayı, “Öfkeniz bizi onurlandırıyor, öfkeniz bizi teşvik ediyor,” ifadelerini kullandı.

Wagenknecht, seçim kampanyasının genç bir parti için zor olacağını, çünkü pek çok kişinin taktiksel oy kullanacağını belirtiyor.

Fakat Wagenknecht, BSW’nin ilk seçimlerinde Federal Meclis’e giren ilk parti olacağının sözünü verdi.

AfD lideri Alice Weidel’in GSYİH’nin yüzde 5’ini silahlanmaya ayırma talebine sert çıkan BSW liderine göre AfD, artık “Donald (Trump) için silahlanmak” anlamına geliyor.

Partisinin şansölye adayı, Weidel’in Musk ile olan ilişkisini de eleştirerek, AfD Eş Başkanının, dünyanın en zengin adamının “itaatkâr bir hayranı” (fangirl) olduğunu savundu.

AfD ve BSW kimlerden oy aldı?

‘Yaptırımlar Ukrayna savaşı için değil, Amerikan çıkarları için’

Almanya’nın ucuz seçim kampanyası vaatlerine değil, ucuz enerjiye ihtiyacı olduğunu savunan BSW lideri, Yeşiller’in “mide bulandıracak kadar savaş sarhoşluğu” yaşadığını söyledi.

Alman hükümetinin ABD ile ittifakını eleştiren Wagenknecht, Ukrayna’ya yönelik saldırının ardından Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımların Ukrayna’daki savaşla hiçbir ilgisi olmadığını söyledi.

BSW lideri, “Yaptırımların ahlakla, insan haklarıyla, barış sevgisiyle hiçbir ilgisi yok, bunlar sadece ABD ekonomisi için bir ekonomik teşvik programı ve Alman ve Avrupalı şirketler için bir cinayet programı,” dedi.

Wagenknecht, insan hakları ve sınırların dokunulmazlığının “ABD’yi hiçbir zaman ilgilendirmediğini” söyledi ve “Tanrı aşkına: Artık bu saçmalıklara inanmayalım. Her şey Amerikan şirketlerinin ekonomik çıkarlarıyla ilgili,” iddiasında bulundu.

BSW lideri, “Enerji ithalatımızı çifte standart ya da ideolojiye göre değil, en düşük fiyat kriterine göre yeniden düzenlememiz gerekiyor,” dedi.

Wagenknecht, AfD’nin aksine BSW’nin siyasette enginlerin ve güçlülerin kayırıldığından söz ederek kendisini diğer partilerden ayırdığını belirtti. 

Bundestag’da “kutsal ittifak”: Antisemitizm tasarısı AfD ile Yeşiller’i birleştirdi

BSW, ‘Almanya modeli’ni kurtarmak istiyor

Konferansta kabul edilen seçim programının odak noktası, “Almanya modeli” olarak bilinen ekonomik refaha geri dönüşü sağlamak gibi görünüyor.

RedaktionsNetzwerk Deutschland (RND) ile yaptığı bir röportajda Wagenknecht, “Güçlü bir KOBİ sektörüne, uluslararası başarılı sanayi şirketlerine ve sosyal uyuma sahip başarılı bir sosyal piyasa ekonomisi olan Alman modelini canlandırmak istiyoruz, çünkü bu insanların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlıyordu. 30 yıl önce Almanya’da pek çok şeyin bugün olduğundan daha iyi işlediği bir gerçek,” dedi.

Parti programı, şu anda çökmekte olan endüstriyel değer yaratma oranını, dünya çapında tanınan otomotiv üretimini, ihracata yönelik makine mühendisliğini ve on yıllar boyunca yüz binlerce iyi maaşlı işi güvence altına alan orta ölçekli dünya pazar liderlerini korumayı vaat ediyor.

BSW’ye göre, Almanya “ülkemizin refahıyla gerçekten ilgilenen uzmanlardan oluşan bir kabine” tarafından yönetilmeli. Wagenknecht ve partisi ayrıca ülkenin refahının, genellikle tüketicilerin zararına olacak şekilde “ezici pazar gücü” oluşturan ve artık “hadlerinin bildirilmesi” gereken açgözlü şirketler tarafından tehdit edildiğini düşünüyor.

Parti programına göre, devlet desteği alan kilit sektörlerdeki şirketler “inovasyon dostu birlik şirketlerine” dönüştürülmeli; devlet, bir sanayi fonu aracılığıyla hızlı geri dönüş beklemeyen “sabırlı” sermaye ile inovatif girişimleri desteklemeli.

BSW ayrıca temel gıda maddelerinde KDV’nin kaldırılması da dahil olmak üzere milyarlarca dolarlık tüketici yardımı için kampanya yürütüyor. Ülke çapında bir onarım ikramiyesinin tüketicinin ve çevrenin korunmasını güçlendirmesi amaçlanıyor.

Parti ayrıca, “ortalamanın çok üzerindeki gelirlerin ve büyük servetlerin” daha yüksek vergilendirilmesini öneriyor. BSW, yılda 90.000 avroya kadar olan brüt gelirleri rahatlatmak istiyor.

BSW, diğer şeylerin yanı sıra, yasal sağlık sigortasında ek katkı paylarının kaldırılmasını istiyor.

Emeklilik için de BSW, aylık 2.000 avroya kadar olan emekli maaşlarının vergiden muaf tutulacağını vaat ediyor. Aynı zamanda, tüm emekli maaşları, enflasyonu telafi etmek için ayda 120 avroluk sabit bir oranla artırılacak.

Oskar Lafontaine: BSW’nin aksine AfD, Gazze’deki soykırımı destekliyor

Kapanış konuşması Lafontaine’den

Planlanandan yarım saat önce sona eren konferansta kapanış konuşmasını eski SPD’li ve Sol Partili ünlü Alman siyasetçi 81 yaşındaki Oskar Lafontaine yaptı.

“Barış” ve “Almanya’nın sanayisizleşme tehdidi” hakkında konuşan Lafontaine, Alman sanayisi için Rus enerjisinin önemini vurguladı.

Ukrayna savaşı ile ilgili olarak ABD’nin “çok daha fazla saldırganlık savaşı” yürüttüğü argümanını öne çıkaran Alman siyasetçi, ABD’yi işaret ederek “Kuzey Akım’ı en büyük müttefikimiz patlattı,” dedi.

“Rusya savaş suçlusu, gaz alamayız,” diyenlere seslenen eski Saarland Eyaleti Başbakanı, bu kimselerin ABD’den de gaz almamaları gerektiğini söyledi.

BSW’nin savaş ve barış, silahsızlanma ve sosyal adalet konularındaki benzersizliğini vurgulayan Lafontaine, Weidel’in silahlanma harcamaları önerisine de sert çıkarak, AfD liderini “hesap kitap bilmemekle” suçladı.

Lafontaine, Gazze’de yaşanan trajedinin “Batının nihilizmi” olduğunu da sözlerine ekledi.

Avrupa

İngiliz yargısı: İsrail’e silah satışı yargının konusu değil

Yayınlanma

Yüksek Mahkeme, İsrail’e silah satışı kararının mahkemelerin değil, yürütmenin yetki alanına girdiğine hükmetti. Kararda, İsrail’e silah satışı konusunun anayasal olarak son derece siyasi bir mesele olduğu vurgulandı.

Filistin merkezli insan hakları örgütü Al-Haq ile İngiltere merkezli Küresel Hukuki Eylem Ağının (GLAN) İsrail’e silah satışını sürdüren İngiltere hükümeti aleyhine açtıkları davada Yüksek Mahkeme, konunun yargının meselesi olmadığına hükmetti.

İngiltere’de Yüksek Mahkeme, Al-Haq ile GLAN’ın, İsrail’e askeri teçhizat ihracatı konusunda İngiliz hükümetine karşı açtıkları davaya ilişkin kararını yazılı açıkladı.

Yargıçlar Stephen Males ve Karen Steyn, 72 sayfalık karar metninde davanın yalnızca muafiyet düzenlemesiyle ilgili genel tartışmadan ibaret olmadığını, bunun ötesinde “çok daha dar ve odaklanmış mesele”ye ilişkin olduğunu belirtti.

Karar metninde şu ifadelere yer verildi:

“Bu mesele, İngiltere’de üretilen bazı bileşenlerin İsrail’e tedarik edileceği ya da edilebileceği ve Gazze’deki çatışmada uluslararası insancıl hukukun ciddi şekilde ihlal edilmesinde kullanılabileceği ihtimali nedeniyle, sorumlu bakanlar tarafından makul şekilde İngiltere’nin savunması ve uluslararası barış ve güvenlik için hayati önem taşıdığı düşünülen belirli birçok taraflı savunma işbirliğinden çekilmesi gerektiğine karar vermenin mahkemeye açık olup olmadığıdır.”

Yargıçlar, bu konunun Anayasa’ya göre son derece hassas ve siyasi olduğunun, mahkemelerin meselesi olmadığının, buna karşın demokratik açıdan parlamentoya ve seçmenlere karşı sorumlu bulunan yürütmenin sorunu olduğunun altını çizdi.

İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti

Al-Haq ve GLAN, İsrail’e yönelik silah satışlarının askıya alınmasına ilişkin yazılı taleplerinin sürekli görmezden gelinmesi üzerine geçen yıl Yüksek Mahkemeye İngiltere aleyhine başvuru yapmıştı. İngiltere hükümetinden, F-35 savaş uçaklarının parçaları dahil İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti.

Başvuruda, İsrail’in sivillere, sivil altyapıya, sivillerin sığındığı hastane, fırın, okul gibi yapılara, gıda depolarına, su rezervlerine saldırıları ile zorla yerinden etme ve açlığa mahkûm etme gibi politikalarına ilişkin detaylar paylaşılmıştı.

Davanın duruşmaları, 18 Kasım 2024’te ve 13 Mayıs 2025’te yapılmıştı.

Oxfam, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi uluslararası sivil toplum kuruluşları da İngiltere’nin silah satışlarını sürdürerek uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki kanıtları mahkemeye sunmuştu.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Trump’ın gümrük vergileri nedeniyle Avrupa limanları ‘taşıyor’

Yayınlanma

Nakliye ve lojistik şirketleri uyardı: Donald Trump’ın düzensiz gümrük vergisi politikaları ve nehir seviyelerinin düşmesi, koronavirüs pandemisinden bu yana Avrupa’nın en kötü tedarik zinciri tıkanıklığına neden oluyor. Avrupa limanları “taşıyor”.

Financial Times’a göre, Mavnalar, malları almak için günlerce beklemek zorunda kalırken, konteyner gemileri de uzun bekleme süreleriyle karşı karşıya kaldı. En kötü durumun Rotterdam, Anvers ve Hamburg limanlarında yaşandığı belirtilirken, sorunların en az birkaç ay daha devam etmesi bekleniyor.

“Hollanda merkezli nakliye şirketi WEC Lines’ın genel müdürü Caesar Luikenaar, “Tüm büyük merkezler dolup taşıyor” dedi. FT’ye konuşan Luikenaar, Avrupa’daki bir dizi önemli limanın maksimum kapasiteyle çalıştığını söyledi.

Hollanda merkezli lojistik şirketi Euro-Rijn Group’un CEO’su Albert van Ommen, kargo akışının beklenmedik bir şekilde dirençli kalması ve personel sıkıntısı çeken limanları zorlaması nedeniyle, bu tıkanıklığın pandemiden bu yana en kötüsü olduğunu düşündüğünü söyledi.

Bu sorunlar, yakın zamana kadar birçok şirketin, planlı nakliye hizmetlerinin sabit bir takvime göre düzenli olarak stokları yenileyeceği bilgisiyle minimum stok seviyelerini korumasını sağlayan küresel lojistik sistemine son darbe oldu.

Alman lojistik şirketi Contargo, müşterilerine Antwerp’te mavnaların konteyner yüklemek için ortalama 66 saat, Rotterdam’da ise 77 saat beklediğini bildirdi. Mavnalara normalde konteyner terminallerinde yükleme için sabit zaman dilimleri verilir, böylece konteynerleri hızlı ve verimli bir şekilde boşaltabilmeleri sağlanır.

Almanya’nın DHL şirketinde üst düzey yönetici olan Casper Ellerbaek, gecikmelerin henüz hiçbir müşterisini bileşen kıtlığı nedeniyle üretimi durdurmaya zorlamadığını, ancak bu tür “dramların” risk olmaya devam ettiğini söyledi.

Van Ommen, Avrupa’nın en yoğun ikinci konteyner limanı olan Antwerp’te gemilerin planlanan programın üç ila beş gün gerisinde yük boşaltma yaptığını söyledi.

Van Ommen, “Mavnalarla konteynerleri topladığımızda, deniz araçları zamanında gelmediği için konteynerleri zamanında yükleyemiyoruz” dedi ve ekledi: “Sonunda, müşteri veya nihai kullanıcı mallarını geç alıyor.”

Lojistik şirketleri, krizi ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD gümrük vergisi politikasında yaptığı keskin değişiklikler gibi sorunlara bağladı. Bu değişiklikler, konteyner nakliye şirketlerini, hızla değişen küresel ticaret akışlarına uyum sağlamak için ağlarını yeniden düzenlemeye zorladı.

Kuru bir bahar mevsiminin ardından Ren Nehri’nde su seviyesinin olağanüstü derecede alçalması nedeniyle mavnaların yükleme kısıtlamaları getirilmesi, sorunları daha da ağırlaştırdı.

Bu arada, Avrupa limanları da ABD’nin yüksek gümrük vergileri nedeniyle malların başka yerlere yönlendirilmesinden kaynaklanan Asya’dan gelen ithalat hacminin artmasıyla başa çıkmaya çalışıyor. Bu durum, malların başka yerlere yönlendirilmesine neden oluyor.

DHL’den Ellerbaek, Asya’dan Avrupa’ya konteyner hacmindeki keskin artışı (yıllık yaklaşık %7 olarak tahmin ediyor) Asyalı ihracatçıların strateji değişikliklerine bağladı.

Ellerbaek, “Farklı ticaret hacimlerindeki büyüme seviyelerine bakıldığında, Avrupa’nın tarihsel olarak ABD pazarına ait olan büyük bir payı aldığından şüphe yok” dedi.

Sektör yetkilileri, çoğunluğu kamuya ait liman idarelerinden rıhtım alanı kiralayan özel şirketlerden oluşan terminal işletmecilerinin, bu sıkıntıları hafifletmek için yeni personel alımı ve yeni ekipman satın almaya koştuğunu belirtti.

Luikenaar, Avrupa’daki yerel pazara hizmet veren bazı nakliye şirketlerinin, bölgedeki limanlara dağıtım için Rotterdam’daki farklı terminallerden konteynerleri toplamak için normalde en fazla üç gün süren işlemi bir hafta boyunca yapmak zorunda kaldığını söyledi.

Kapasiteye yapılacak yatırımların tüm sorunları çözmesinin yıllar alacağını belirtti. “Bu kolayca çözülecek bir sorun değil” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Estonya, nükleer silah taşıyan ABD savaş uçaklarına ev sahipliği yapmaya hazır

Yayınlanma

Estonya Savunma Bakanı Hanno Pevkur, ülkesinin nükleer silah taşıma kapasitesine sahip NATO müttefiki savaş uçaklarını topraklarında kabul etmeye hazır olduğunu açıkladı.

Estonya Savunma Bakanı Hanno Pevkur, ülkesinin nükleer silah taşıyan NATO müttefiki savaş uçaklarına ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu duyurdu.

Pevkur, F-35 savaş uçaklarının daha önce Estonya’da bulunduğunu ve yakın gelecekte ülkenin hava sahasını korumak için yeniden görev yapacağını belirtti.

Estonya’dan nükleer silahlı uçaklara yeşil ışık

Savunma Bakanı Pevkur, Postimees gazetesine yaptığı açıklamada, Estonya’nın F-35’leri kabul etme konusundaki tutumunun net olduğunu vurguladı.

Pevkur, “Eğer bu uçaklardan bazıları, menşei ülke fark etmeksizin, çift amaçlı nükleer silah taşıma kabiliyetine sahipse, bu durum bizim F-35’leri kabul etme pozisyonumuzu hiçbir şekilde etkilemez. Elbette müttefiklerimizi kabul etmeye hazırız,” ifadelerini kullandı.

Daha önce NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, ittifak üyesi ülkelerin önümüzdeki dört yıl içinde ABD’den 700 adet F-35 uçağı satın alacağını açıklamıştı.

İngiltere de nükleer misyona katılıyor

NATO içindeki bu hareketliliğe paralel olarak İngiltere, yakın zamanda 12 adet F-35 savaş uçağı satın alma ve Kuzey Atlantik İttifakı’nın nükleer misyonuna katılma niyetini açıkladı.

İngiliz hükümeti, yeni uçakların Norfolk’taki Marham üssünde konuşlandırılacağını belirtti. Bu uçakların hem konvansiyonel mühimmat hem de 50 kilotona kadar güç üretebilen Amerikan B61-12 nükleer bombalarını fırlatma kapasitesine sahip olduğu bilgisi paylaşıldı.

The Telegraph‘a konuşan bir İngiliz askeri kaynak, F-35’lerin uzun menzilli ve gizli teknolojiye sahip olmasının, “nükleer bombaları yüksek hassasiyetle atmak için son derece önemli” olduğunu söyledi.

Rusya’dan ‘karşı tedbir’ uyarısı

Geçen yıl Washington ve Londra, artan Rusya tehdidi karşısında Amerikan nükleer silahlarının yeniden İngiltere topraklarına döndürülmesi konusunda anlaşmaya varmıştı.

The Telegraph‘ın haberine göre, savaş başlıklarının 2008’den bu yana ilk kez Suffolk’taki Lakenheath üssüne yerleştirilmesi ve güçlerinin 1945’te Hiroşima’ya atılan bombanın üç katı olması bekleniyordu.

Daha önce ABD, en yeni F-35 savaş uçaklarından oluşan iki filoyu Lakenheath üssüne kaydırmayı planladığını duyurmuştu.

The Telegraph‘ın kaynakları, bunun taktik nükleer silah taşıyabilen 54 bombardıman uçağını kapsadığını iddia etmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı ise Moskova’nın, Amerikan nükleer silahlarının İngiltere’ye dönüşünü bir “tırmanış” olarak göreceğini ve “telafi edici karşı tedbirlerle” yanıt vereceğini açıklamıştı.

İngiltere, Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez uçaklara nükleer silah yerleştirecek

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English