Bizi Takip Edin

AVRUPA

CDU’dan borç freni reformuna yeşil ışık

Yayınlanma

Almanya’nın muhafazakâr ana muhalefet partisi Hıristiyan Demokratlarının (CDU) lideri Friedrich Merz çarşamba günü yaptığı açıklamada, kamu açığını gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) %0,35’i ile sınırlayan anayasal borç freninin belirli koşullar altında reforme edilmesine açık olabileceğini söyledi.

Almanya’daki trafik lambası hükümetinin çökmesinin ardından Almanya’nın bir sonraki şansölyesi olmak için ilk sırada yer alan Merz, daha önce ülkenin, partisi tarafından 2009 yılında Angela Merkel döneminde uygulamaya konulan ve anayasal olarak güvence altına alınan borç frenine bağlı kalması gerektiğini savunuyordu.

CDU içinde borç freni reformu tartışması bu yıl Berlin’in muhafazakâr belediye başkanı Kai Wegner tarafından yeniden başlatıldı. CDU’nun diğer bölgesel hükümetlerde görev yapan bazı güçlü liderleri de, eyaletlerin federal hükümete kıyasla daha kısıtlı olması ve yeni borçlanma konusunda yapısal bir hareket alanına sahip olmamaları nedeniyle reform yapılması için baskıya katıldılar.

Merz: Borçlanma yatırım için olacaksa revizyon yapılabilir

CDU’lu eyalet başbakanlarının son parti toplantılarında Merz’i 23 Şubat’ta yapılacak erken seçim kampanyasına reform planlarını da dahil etmesi için zorlamasıyla parti içinde baskı artıyor.

Çarşamba günü bir etkinlikte konuşan Merz, “Elbette reform yapılabilir. Asıl soru şu: Neden? Hangi amaç için? Böyle bir reformun sonucu ne olur?” diye sordu.

Merz, tüketim veya refah politikalarına yönelik harcamaları artırmak için reforma açık olmayacağını, fakat ekstra borçlanma yatırımı artıracaksa “o zaman cevabın farklı olabileceğini” söyledi.

Yeşiller’e göre krizden ancak borç freni revizyonu ile çıkmak mümkün

Merz borç freninin “teknik bir konu” olduğunu ve şu anda bu tartışmaya girmek istemediğini kaydetti. Çarşamba günü ilerleyen saatlerde CDU liderine yakın bir kaynak Reuters’a yaptığı açıklamada Merz’in şimdilik borç freninde reform yapma planının olmadığını söyledi.

Fakat Yeşiller’den Federal Meclis Bütçe Komisyonu üyesi Bruno Hönel, Merz’in iktidara gelmesiyle birlikte “borç freninin derhal reforme edileceğini” söyledi ve böyle bir krizde bütçenin borçlanmadan finanse edilemeyeceğini de sözlerine ekledi.

Reuters’a konuşan Hönel, “Eğer bütçeyle ileriye dönük bir şekilde çalışmak istiyorsanız, borç frenini reforme etmekten başka bir yol yoktur,” dedi. Hönel, 2028 yılında %2’lik NATO hedefine uymak için toplam 80 milyar avroya ihtiyaç duyulacağını, bunun da 53 milyarlık savunma harcaması öngören 2025 bütçe taslağından neredeyse 30 milyar daha fazla olduğunu kaydetti.

Trafik lambası koalisyonu ‘borç freni’ tartışması ile çökmüştü

Öte yandan borç freni, erken seçim çağrısına neden olan koalisyonun çöküşünde rol oynadı.

Geçen hafta Sosyal Demokrat Şansölye Olaf Scholz tarafından maliye bakanlığı görevinden alınan “mali açıdan muhafazakâr” Hür Demokratların (FDP) lideri Christian Lindner, şansölyenin kendisini borç frenini askıya almaya zorlamaya çalıştığını söylemişti.

Özel durumlar gerekçe gösterilerek acil bir durumda frenin askıya alınması, hükümet çoğunluğu ile mümkün. Almanya, COVID-19 salgını ve enerji krizi nedeniyle ekstra harcamalara izin vermek için askıya aldığı dört yılın ardından 2024 yılında borç frenini yeniden uygulamaya koydu.

CDU’nun kardeş partisi CSU’dan reforma itiraz

Fakat borç freninde reform yapılması için parlamentonun üst ve alt kanadında üçte iki çoğunluk gerekiyor.

Doğu eyaletlerinin CDU’lu eyalet başbakanları reformu desteklerken, Bavyera’nın muhafazakâr lideri CSU’lu Markus Söder buna karşı çıkıyor. Söder, öncelikle “saçma sapan ek harcamaların” kesilmesi gerektiğini söyledi.

Borç freninden bahsedilmeden önce, federal eyaletlerin mali eşitliğinin “değiştirilmesi gerektiğini” söyleyen Söder, Almanya’nın gelirin yeniden dağıtılması sistemine atıfta bulundu.

Zengin Bavyera eyaleti kısa bir süre önce 9 milyar avrodan fazlasını diğer eyaletlere devretmek zorunda kalmıştı. Söder, “Bu böyle devam edemez,” dedi.

AVRUPA

Elon Musk İtalya’yı karıştırdı, Meloni sessiz

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Elon Musk’ın İtalyan yargıçları Roma’nın Arnavutluk’la göçmen transferi politikasını yine engelledikleri için eleştiren son yorumlarına sessiz kalırken, Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella milyardere yanıt vererek İtalya’nın egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.

Pazartesi günü Roma Göçmenlik Mahkemesinin yedi göçmenin gözaltına alınmasını ve transferini iptal eden kararını yorumlayan Musk, şu anda Meloni hükümetiyle kavgalı olan Roma yargıçlarının “gitmesi gerektiğini” söyledi.

Çarşamba sabahı yaptığı açıklamada Musk’a yanıt veren Mattarella, “İtalya büyük bir demokratik ülkedir ve Anayasasına tam saygı göstererek kendi başının çaresine nasıl bakacağını bildiğini yinelemeliyim,” dedi.

Mattarella ayrıca diğer devletlerin egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısında bulunarak herkesin, “özellikle de açıklandığı üzere dost ve müttefik bir ülkede önemli bir rol üstlenmek üzereyse”, o ülkenin egemenliğine saygı göstermesini ve reçete vermeyi kendine görev edinmemesi gerektiğini kaydetti.

Musk ise daha önceki yorumundan geri adım atmayarak, “Bu kabul edilemez. İtalyan halkı bir demokraside mi yaşıyor, yoksa kararları seçimle gelmeyen bir otokrasi mi veriyor?” diye sordu.

İtalya’daki temsilcisi tarafından ANSA’ya yapılan açıklamada Elon Musk, “Başbakan Meloni ile bu öğleden sonra yaptığı samimi görüşmede de yinelediği üzere” İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’ya ve İtalyan Anayasasına saygı duyduğunu ifade etti.

İfade özgürlüğünün hem ABD Birinci Maddesi hem de İtalyan Anayasası tarafından korunan bir hak olduğunu kaydeden Musk, bir vatandaş olarak görüşlerini özgürce ifade etmeye devam edeceğini kaydetti.

Açıklamada Musk’ın “ABD ve İtalya arasındaki bağların giderek güçlenmesini umduğu ve Cumhurbaşkanı Mattarella ile gelecekte bir araya gelmeyi dört gözle beklediği” belirtildi.

Siyasi gerilimi yatıştırmaya yönelik son girişim ise Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Giovanbattista Fazzolari’nin ANSA‘ya verdiği bir mülakatta yaptığı açıklama oldu.

Fazzolari, “Yargının başı ve anayasanın koruyucusu olan cumhurbaşkanının sesini duyurması doğru ve gereklidir. İtalya kendi başının çaresine bakmasını bilir. Diğer hükümetlerin, STK’ların ya da büyük medya kuruluşlarının dış müdahalesine ihtiyacımız yok,” dedi.

Muhalefetin ve yargının saldırıları devam ederken, Ulusal Yargıçlar Birliği Başkanı Giuseppe Santalucia, Musk’ı “temelsiz ve insafsız yargılarda bulunarak İtalya’nın işlerine karışmakla” suçladı ve hükümetin Musk’ın müdahale etmeye hakkı olmadığı İtalya’nın iç meseleleri olduğunu belirterek yanıt vermesi gerektiğini söyledi.

Santalucia, “Özellikle yasadışı göç konusunda sık sık sınırların savunulmasına başvuruluyor. Bunlar da sınırdır. Egemen bir ülkenin içişlerine karışabileceklerini düşünenler tarafından ihlal edilemeyecek ideal sınırlar vardır,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransız savcı Le Pen için hapis cezası ve siyasi yasak talep etti

Yayınlanma

Fransa’da savcılar Ulusal Birlik (RN) lideri Marine Le Pen’i, Fransa’daki parti faaliyetlerini finanse etmek için Avrupa Birliği fonlarını zimmetine geçirmekle suçladı ve Fransız siyasetçinin derhal beş yıl süreyle kamu görevlerinden men edilmesini tavsiye etti.

Bunun kesinleşmesi Le Pen’i, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yerine geçmek için favorilerden biri olarak gireceği 2027 yarışının dışında bırakacak.

Mahkeme geçici infaz ile kendisini suçlamalardan suçlu bulursa, Le Pen karara itiraz etse bile seçimlere katılamayacak.

Le Pen’in 24 kişiyle birlikte AB fonlarını zimmetine geçirmekle suçlandığı davada ayrıca beş yıl hapis cezası da istendi.

Duruşma 27 Kasım’a kadar sürecek ve bu tarihten sonra hakimler, savcının taleplerini de göz önünde bulundurarak kararlarını vermek ve ne tür bir ceza vereceklerini değerlendirmek üzere çekilecek. Kararın 2025 yılı başlarında açıklanması bekleniyor.

Le Pen, kendisinin bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden men edilmesini isteyen Fransız savcıları “demokratik sürece müdahale etmekle” suçladı.

RN lideri çarşamba günü gazetecilere verdiği demeçte, “Savcılık Fransız halkını istedikleri kişilere oy vermekten mahrum bırakmaya çalışıyor,” dedi.

Macron’un eski sağcı içişleri bakanı Gerald Darmanin X’te yaptığı açıklamada, “Marine Le Pen’in seçilme yeterliliğine sahip olmadığına karar verilmesi ve dolayısıyla Fransız halkının önüne çıkamaması son derece şok edici olur,” dedi.

“Madam Le Pen ile mücadele başka bir yerde değil, seçim sandığında yapılmalıdır,“ diyen Darmanin, Le Pen’in adaylığının engellenmesinin “elitler ile yurttaşların büyük çoğunluğu arasındaki uçurumu daha da derinleştireceğini” ileri sürdü.

Savcı Nicolas Barret, Le Pen sanık sıralarının ön sırasında otururken mahkemeye, “Kanun herkes için geçerlidir,” dedi ve yasağın “sanıkların gelecekteki yerel veya ulusal seçimlerde aday olmalarını yasaklayacağını” ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

ABD, Polonya’da yeni “hava savunma üssü” kurdu

Yayınlanma

ABD çarşamba günü Polonya’nın kuzeyinde yeni bir hava savunma üssü açtı. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda bunun, Ukrayna savaşı sürerken bile ülkesinin NATO üyesi olarak güvende olduğunu gösterdiğini savundu.

Baltık kıyısı yakınlarındaki Redzikowo kasabasında yer alan üs, 2000’li yıllardan beri üzerinde çalışılan bir projeydi.

Donald Trump’ın seçim zaferinin bazı NATO üyeleri arasında tedirginliğe yol açtığı bir dönemde Varşova, üs üzerinde birbirini izleyen ABD başkanları tarafından sürdürülen çalışmaların, Beyaz Saray’da kim olursa olsun Polonya’nın Washington ile askeri ittifakının sağlam kaldığını gösterdiğini söylüyor.

Duda, “ABD… Polonya’nın güvenliğinin garantörüdür,” derken, ABD askerlerinin üsteki daimi varlığının, 1989’a kadar sosyalist bir devlet olan Polonya’nın “Rusya’nın etki alanında olmadığını” gösterdiğini savundu.

Kremlin ise çarşamba günü yaptığı açıklamada üssü, Amerikan askeri altyapısını sınırlarına yaklaştırarak Rusya’yı çevreleme girişimi olarak nitelendirdi.

Redzikowo’daki ABD üssü, ittifakın kısa ve orta menzilli balistik füzeleri önleyebileceğini söylediği “Aegis Ashore” olarak adlandırılan daha geniş bir NATO füze kalkanının parçası.

Kalkanın diğer önemli unsurları arasında Romanya’daki bir üs, İspanya’nın Rota limanında konuşlu ABD donanmasına ait destroyerler ve Kürecik’te bulunan bir erken uyarı radarı yer alıyor.

Moskova üssü daha 2007 yılında, henüz planlanırken tehdit olarak nitelendirmişti. NATO kalkanın “tamamen savunma amaçlı” olduğunu söylüyor.

Reuters’a konuşan askeri kaynaklar Polonya’daki sistemin artık sadece Orta Doğu’dan ateşlenen füzelere karşı kullanılabileceğini ve Rusya’dan gelen mermileri engellemek için radarın yön değiştirmesi gerektiğini, bunun da politika değişikliğini gerektiren karmaşık bir prosedür olduğunu ileri sürdüler.

Polonya Savunma Bakanı Wladyslaw Kosiniak-Kamysz pazartesi günü yaptığı açıklamada kalkanın kapsamının genişletilmesi gerektiğini ve Varşova’nın bu konuyu NATO ve ABD ile görüşeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English