Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Cenin saldırılarının hedefi ne?

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordunun işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin kentinde düzenlediği hava ve kara saldırısının “gerektiği kadar devam edeceğini” belirtti. İsrail basınında yer alan analizlere göre Cenin “operasyonu”nun hedefleri sınırlı: aranan şüphelileri tutuklamak ya da öldürmek, güç gösterisinde bulunmak ve silahlı Filistinlilerin İsrail hedeflerine saldırı düzenleme kabiliyetlerini sınırlamaya çalışmak.

İsrail güçlerinin dün gece saatlerinde Cenin Mülteci Kampı’na başlattığı baskın ve hava saldırıları ikinci gününe girdi. Saldırılarda yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 10’a yükselirken, 20’si ağır yaklaşık 100 kişi yaralandı. Filistin Sağlık Bakanlığı, yaptığı yazılı açıklamada, bu sabah Merc bin Amir bölgesinde bir Filistinlinin daha İsrail askerlerince öldürüldüğünü kaydetti. İsrail’in çok sayıda asker, zırhlı araç, buldozerler ve insansız hava araçlarıyla kuşatmasını sürdürdüğü bölgeden sık sık patlama sesleri geliyor.

Öte yandan İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, ordu ve İç İstihbarat Teşkilatı Şin-Bet’in (Şabak), Cenin ve Cenin Mülteci Kampındaki askeri faaliyetine devam ettiği bildirildi. Açıklamada, ordunun 20 hava saldırısı gerçekleştirdiği, bunların yaklaşık yarısının birliklerin hareket etmesine izin vermek için açık alanlara yapılan saldırılar olduğu, geri kalan saldırıların ise çevredeki tehditlerin ortadan kaldırılması için gerçekleştirildiği kaydedildi. Ordu güçlerinin, gece boyunca askeri faaliyetlerine devam ettiği vurgulanan açıklamada, patlayıcı depolamak için kullanılan bir mekân, iki muharebe harekât yönetim odası ve bazı patlayıcıların bulunduğu ve imha edildiği belirtildi.

“Ya hapse ya mezara…”

İsrail hükümeti basın ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD’nin “4 Temmuz Bağımsızlık Günü” dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda, İsrail ordusunun Cenin Mülteci Kampı’na havadan ve karadan başlattığı saldırıya ilişkin konuştu. Netanyahu, “Cenin’deki operasyon gerektiği ve hedefini tamamlayana kadar devam edecek” dedi. Cenin’in son dönemde bir “terör merkezi” haline geldiğini iddia eden ve buna izin vermeyeceklerini savunan Netanyahu, İsrail ordusuna bağlı özel kuvvetler, komandolar ve hava kuvvetlerinin “Cenin’deki faaliyetlerine” devam ettiğini dile getirdi. Cenin’deki “sivillere zarar vermemek için azami çaba gösterdiklerini” ileri süren Netanyahu, “Bizim öncü düsturumuz belli; İsraillilere kim zarar vermek isterse ya hapse girecek ya da mezara” ifadesini kullandı.

Filistin iletişimi kesti

Filistin yönetimi, İsrail’in saldırısına yanıt olarak Tel Aviv’le tüm iletişimi kesme kararı aldığını duyurdu. Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, Ramallah’ta Devlet Başkanı Mahmud Abbas liderliğinde düzenlenen olağanüstü toplantının ardından yazılı açıklama yaptı. “Filistin yönetimi, Cenin’e yönelik saldırıya yanıt olarak İsrail tarafıyla tüm iletişimi ve görüşmeleri kesme, güvenlik koordinasyonunu durdurmayı da devam ettirme kararı aldı” ifadesine yer verilen açıklamada ayrıca daha önce Ürdün’ün Akabe ile Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentlerinde gerçekleştirilen görüşmelerde İsrail’le varılan son anlaşmaların da “artık geçerli olmadığı” kaydedildi.

İsrail ordusunun kuşatma altına alarak saldırılarını sürdürdüğü Cenin Mülteci Kampı’ndaki siviller, evlerini terk ediyor. Foto: Issam Rimawi / AA

“Bu taktiksel bir operasyon”

Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nün (INSS) Genel Müdürü, Emekli Tümgeneral Tamir Hayman:  Bu sabah (dün sabah) gördüğümüz operasyonun ilk aşamasıydı- doğru istihbaratla başlatılan bir operasyon ve başta hava gücü olmak üzere bir başlangıç hamlesi. Bir sonraki aşamada genellikle sahadaki silahlı unsurlarla sürtüşme yaşanır. Bu henüz gerçekleşmedi. İyi haber şu ki böyle bir sürtüşme olmadığında kayıplarımızın sayısı azalıyor ama kötü haber şu ki sürtüşme olmadığında öldürülen teröristlerin sayısı da az oluyor. Bunun nasıl gelişeceğini göreceğiz. Böyle bir operasyonun üçüncü aşaması sahadan gelecek doğru istihbarata göre hareket etmektir ki bu aşama uzun sürebilir.

Bu olayın Cenin bölgesiyle mi sınırlı kalacağı yoksa daha da mı genişleyeceği sorusu, karşı taraftaki kayıpların sayısına göre belirlenecektir. Çok yüksek sayıda kayıp diğer bölgeleri de ateşleyebilir. Böyle bir durumda, geçmişte de gördüğümüz gibi, Gazze ya da Lübnan’dan roket ateşi açılması mümkün olabilir. Benim tahminime göre Hamas’ın İsrail’le bir savaşa girmeye niyeti yok ve İslami Cihad da bir önceki raundun yaralarını sarmaya çalışıyor. Ancak mesele Filistin tarafının ne kadar acı çekeceğine bağlı.

Bunun taktiksel bir operasyon olduğunu unutmamak gerekir. Başka bir deyişle, kapsamlı bir siyasi stratejik altyapı olmadan bu operasyon zaman içinde gerçekliği değiştirmeyecek. Askerî harekât saldırıların engellenmesine, militanların ortadan kaldırılmasına ve daha iyi bir operasyonel gerçekliğin sağlanmasına yardımcı olabilir ancak uzun vadede istikrarı sadece siyasi eylem sağlayacaktır.

Jerusalem Post’un başyazısı: IDF Sözcüsüne göre Cenin bölgesindeki nüfusun yaklaşık %25’i Filistin İslami Cihad’a, yaklaşık %20’si de Hamas’a bağlıdır. Pazartesi sabahı erken saatlerde IDF ve diğer güvenlik güçleri Cenin bölgesinde bir operasyon başlattı. Amaç açıktı: Cenin’den, kasabadan, aynı adı taşıyan mülteci kampından ve çevre köylerden kaynaklanan terörizmle mücadele etmek. Bölge son aylarda terörün yuvası haline geldi. Hatta Batı Şeria’nın “Lübnanlaştırılması” ya da “Gazaflaştırılması “ndan bile söz ediliyor.

IDF’nin neredeyse her gece devam eden askeri operasyonlarına rağmen durum daha güçlü bir müdahaleyi gerektiriyordu. Bu durum, Cenin’de terörle mücadele operasyonları yürüten İsrail askerlerinin teröristler ve destekçilerinin giderek daha cüretkâr saldırılarıyla karşı karşıya kalmasıyla daha da belirgin hale geldi. Daha birkaç hafta önce, yerel teröristlere karşı yürütülen bir operasyonun ardından Cenin’den çekilen İsrail askerlerine karşı patlayıcı düzenekler patlatıldı. Ayrıca geçen hafta Cenin bölgesinden İsrail’e iki roket atılmış, ancak her ikisi de Filistin Yönetimi bölgelerine düşmüştü.

Hükümet, kamuoyuna açıklamasa bile hedeflerini ve çıkış planını dikkatli bir şekilde belirlemelidir. Terör örgütlerinin ve İranlı destekçilerinin doğası göz önüne alındığında, operasyonun Cenin veya Batı Şeria’daki tüm terör faaliyetlerini tamamen durdurmasını beklemek gerçekçi değildir. Ancak teröristleri yakın gelecekte etkisiz hale getirecek ve İsrail (ve Filistin Yönetimi) güçlerinin terörle mücadele çabalarını sürdürmesine olanak sağlayacak kadar büyük bir darbe vurulması umulmaktadır.

“Netanyahu’yu zorlayan Otzma Yehudit liderleri”

Haaretz’in Başyazısı: İsrail Savunma Kuvvetleri’nin Cenin’deki operasyonunun hedefleri sınırlıdır: aranan şüphelileri tutuklamak ya da öldürmek, güç gösterilerinde bulunmak ve silahlı Filistinlilerin İsrail hedeflerine saldırı düzenleme kabiliyetlerini sınırlamaya çalışmak. Askeri kaynaklara göre, Cenin mülteci kampını işgal etmek ya da Cenin şehri genelinde ya da sadece mülteci kampındaki terör destek ağlarını yok etmek gibi bir niyet yok.

Görünüşe göre IDF, hassas istihbarat ve sınırlı kuvvetler kullanarak kampa planlı saldırılar düzenleyen ve zaman içinde bazı başarılar elde eden “rutin” operasyonlarına devam etmeyi tercih ederdi.

Ancak IDF’nin sırtında, pervasız bir siyasi kesimin güçlerini konuşlandırdığı büyük bir savaş yürütülüyor. Bunlar Otzma Yehudit partisinin bakanları; başta Samaria Bölge Konseyi Başkanı Yossi Dagan olmak üzere yerleşimci liderliği; hükümetin açık ve cesaretlendirici bakışları altında katliam yapan kanun kaçakları ve IDF subaylarını “katil” ve “hain” olarak nitelendiren suçlulardır. Bu kesim, tehlikeli faaliyetleri sayesinde hükümetin bu operasyonu onaylamasını sağlamıştır.

“Güvenlik aklı”nın sesi olarak görülen, başlangıcı bilinen ama sonu felaket olan gösterişli askeri operasyonlardan kaçınan Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, hükümetini gerçekten yöneten insanların öfkeli çığlıkları karşısında ezildiği bir kez daha ortaya çıktı. Bu tür operasyonlar, Filistin terörizminin köklerinin belirli bir mülteci kampında ya da şehirde yattığı ve güçlü bir darbenin bu ağları yok etmeye yeteceği gibi tehlikeli bir yanılsamayı beslemektedir.

Gerçekte, Batı Şeria’da Yahudiler ve Filistinliler arasındaki sürtüşme alanları genişledikçe Filistinlilerin İsraillilere saldırma motivasyonu da artmaktadır. Filistinlilerin, resmi İsrail’in yerleşimcilerle işbirliği içinde maruz kaldığı baskıcı mekanizmaların uzun bir listesi var. Bunlar arasında toprak ve mülk hırsızlığı, hareket kısıtlamaları, yüzlerce veya binlerce tutuklama, masumların öldürülmesi, giderek daha fazla yerleşim yerinin kurulması, yerleşimci karakollarının yasallaştırılması, evlere ve arabalara kundaklama saldırıları, sökülen ağaçlar ve tahrip edilen hasatlar yer alıyor.

Bu durum devam ettiği sürece terörle mücadelenin günlük rutini de devam edecektir. Bunun çözümü Cenin mülteci kampının ara sokaklarında ya da yerleşim yeri inşaatlarında bulunamaz. Başbakan ve Savunma Bakanı, IDF askerlerini tehlikeli sokak çatışmalarına sürükleyen Cenin operasyonunu durdurmalı ve çabalarını Filistin Yönetimi ile uygun anlaşmalara varmaya adamalıdır.

ORTADOĞU

Gallant’ın Gazze planı

Yayınlanma

İsrail’de Başbakan Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın kamuoyu önünde tartışmasına neden olan savaş sonrası Gazze’yi kimin yöneteceği konusunda Gallant’ın hazırladığı planın detayları ortaya çıktı. Netanyahu da Gallant ile yüz yüze bu konuyu görüşeceğini belirtti.

Hayom gazetesi, Gazze’nin idaresi konusunda Başbakan Binyamin Netanyahu ile ayrışan Savunma Bakanı Gallant’ın bölgeye ilişkin planını yazdı. Gallant’ın planında uluslararası gözetim altında Gazze’de Filistin yönetimine bağlı yerel isimlerin silahlandırılmasının hedeflendiği belirtildi. Bu silahların “Hamas’ın eline geçmesini” önlemek için İsrail tarafından elektronik olarak izlenmesinin amaçlandığı kaydedildi.

Öte yandan Netanyahu, İsrail’in güneyinde Gazze sınırı yakınlarında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Gallant ile yaşadığı ayrışmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Savunma Bakanı’na hala güvenip güvenmediği ve kendisiyle birlikte çalışıp çalışamayacağı sorulan Netanyahu, “Eğer Savunma Bakanı’nın dün söylediklerinden bahsediyorsanız, ona söyleyeceklerimi ilk olarak yüz yüze söyleyeceğim, burada değil” yanıtını verdi.

Netanyahu, Gallant ile ayrışma yaşadığı Gazze’nin idaresi konusundaki görüşmenin yakında gerçekleşeceğini belirterek, İsrail’in saldırıları sonrası Gazze’nin idaresinin Filistin Yönetimi’ne devredilmesine karşı olduğunu da yineledi.

İsrail yönetiminde “ertesi gün” kamplaşması

Gazze’nin idaresi tartışması

Gallant, Tel Aviv’de düzenlediği basın toplantısında, uzun zamandır Gazze’de Hamas’a alternatif bir yönetim bulma yönünde çalışmanın gerekli olduğunu söylediklerini ancak herhangi bir karşılık alamadıklarını belirtmişti. Gallant, “Ordunun planı tartışmaya açılmadı, daha da kötüsü yerine hiçbir alternatif getirilmedi. Gazze’de askeri-sivil bir rejim, İsrail için kötü ve tehlikeli bir alternatiftir” demişti.

Gazze’de askeri bir yönetimin kurulmasını kabul etmeyeceğini belirten Gallant, Netanyahu’ya, konuya ilişkin bir karar vermesi ve İsrail’in Gazze Şeridi’nde sivil-askeri bir rejimin olmayacağını ilan etmesi ve Hamas’a alternatif bir yönetimi teşvik etmesi çağrısında bulunmuştu.

Başbakan Netanyahu ise paylaştığı videoda Gallant’ın eleştirilerine, “Hamas var olduğu sürece başka hiçbir aktör Gazze’yi yönetemeyecek, kesinlikle Filistin yönetimi değil” ifadeleriyle yanıt vermişti. Hamas yenilene kadar “ertesi gün” tartışmalarının “anlamsız” olduğunu savunan Netanyahu, “Hamas’ın Gazze’yi askeri olarak idare etmediği netleşene kadar hiçbir aktör kendi güvenliği korkusuyla Gazze’nin sivil yönetimini tek başına kabul etmeye hazır olmayacak” iddiasında bulunmuştu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail yönetiminde “ertesi gün” kamplaşması

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ilk kez Başbakan Binjyamin Netanyahu’nun Hamas yenilene kadar “ertesi gün” tartışmalarının “anlamsız” olduğunu savunan politikasına karşı açıkça meydan okudu.

Gallant, Tel Aviv’de düzenlediği basın toplantısında, uzun zamandır Gazze’de Hamas’a alternatif bir yönetim bulma yönünde çalışmanın gerekli olduğunu söylediklerini ancak herhangi bir yanıt alamadıklarını kaydeden Gallant, “Ordunun planı tartışmaya açılmadı, daha da kötüsü yerine hiçbir alternatif getirilmedi. Gazze’de askeri-sivil bir rejim, İsrail için kötü ve tehlikeli bir alternatiftir” dedi. Gazze’de askeri bir yönetimin kurulmasını kabul etmeyeceğini ifade eden Gallant, Netanyahu’ya, konuya ilişkin bir karar vermesi ve İsrail’in Gazze Şeridi’nde sivil-askeri bir rejimin olmayacağını ilan etmesi ve Hamas’a alternatif bir yönetimi teşvik etmesi çağrısında bulundu.

Netanyahu, sosyal medya platformu X üzerinden paylaştığı videoda Gallant’ın eleştirilerine yanıt verdi. Ordunun Hamas’a karşı savaşmaya devam ettiğine işaret eden Netanyahu, “Hamas var olduğu sürece başka hiçbir aktör Gazze’yi yönetemeyecek, kesinlikle Filistin Yönetimi değil” ifadelerini kullandı.

Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, tartışmaya dahil olarak Gallant’ın görevden alınması çağrısında bulundu. Gallant’ın, Netanyahu ve kabinenin geri kalanıyla Gazze’nin idaresi konusunda ayrışma yaşadığını kaydeden Smotrich, Savunma Bakanı’nın planının Gazze’de “bir Arap terör devletinin” kurulmasının önünü açacağını iddia etti. Ben-Gvir de savaşın hedeflerine ulaşabilmesi için Savunma Bakanı’nın değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Savaş Kabinesi Üyesi Benny Gantz ise Gallant’a desteğini açıkladı. Gantz, ulusal bir televizyonda yaptığı konuşmada, “Savunma Bakanı doğruyu söylüyor; liderliğin sorumluluğu, ne pahasına olursa olsun ülke için doğru olanı yapmaktır” dedi.

Gallant en son geçen yılın mart ayında Netanyahu’ya karşı açıkça cephe almıştı. O zamanki gerekçe savunma bakanının yargıdaki revizyonun IDF ve İsrail’in güvenliği üzerinde olumsuz bir etkisi olacağına dair endişeleriydi. Netanyahu buna Gallant’ı görevden alarak yanıt vermiş ancak yüz binlerce İsrailli protesto için sokaklara döküldüğünden karar hiçbir zaman uygulanamamıştı.

IDF’ten Netanyahu’ya “Sisifos” isyanı

Öte yandan üst düzey IDF ve Şin Bet güvenlik servisi yetkililerinin de yakın zamanda yapılan toplantılarda Netanyahu’ya benzer uyarılarda bulunduğu basına yansımıştı. Gallant’ın açıklamaları, son birkaç aydır siyasi ve savunma liderliği arasında giderek büyüyen çatlağın bir göstergesi.

Haaretz’den Amos Harel meselenin sadece “ertesi gün” ve hükümetin askeri hedeflerine ek siyasi bir hedef belirlemesi tartışması olmadığını söyledi, “Rehine müzakerelerinin durması, Refah’taki çatışmaların devam etmesi, Mısır ve ABD ile giderek büyüyen anlaşmazlıklar da sorgulanıyor” dedi.

Refah’a yapılacak herhangi bir operasyonun Kahire ile karmaşık anlaşmalar gerektireceğinin açık olmasına rağmen krizin patlak verdiğine dikkat çeken Harel, şöyle yazdı: “Refah sınır kapısına İsrail bayrağı çekilmesine öfkelenen Mısır, İsrail’e karşı önlemlerini artırdı. Güney Afrika’nın Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na savaşı durdurmak için tedbir kararı alınması talebiyle yaptığı başvuruya katıldı. Çarşamba günü bir güvenlik heyeti krizi çözmek üzere Kahire’yi ziyaret etti. Mısırlılar ayrıca Sina Yarımadası’ndan Gazze’ye insani yardım girişine engeller koyarak İsrail’in ABD’ye verdiği taahhütleri ihlal etmesine yol açıyor.”

Refah saldırısının da Biden yönetimi ile İsrail arasında krize yol açtığını hatırlatan Harel, Gazze’de son günlerde yoğun çatışmalar yaşandığına ve İsrail’in kayıplarının arttığına dikkat çekti, “Geçmişte olduğu gibi tehlike, herhangi bir siyasi karar alınmadan sahadaki olayların bir tırmanışı dikte etmesidir” dedi.

Harel, yazısına şöyle devam etti: “Bu zor koşullar altında Netanyahu’nun felç geçirdiği görülüyor. Çabalarının çoğunu kişisel olarak hayatta kalmaya, iktidarı elinde tutmaya ve aşırı sağ ve ultra-Ortodokslarla koalisyonunu sürdürmeye harcıyor. Sonuç ise şaşırtıcı derecede pasif bir politika. Mevcut Netanyahu doktrini, savaş halindeki bir ülkeyi önemli kararlar almadan yönetmektir. Başbakan halka saçmalık ve uydurma şeyler pazarlamaya devam ediyor. Tam zafer vaatlerine ve zaferden sadece bir adım uzakta olduğumuz iddialarına şimdi de Refah’a girmenin şişirilmiş önemi eklendi.”

“Başbakan ne pahasına olursa olsun iktidarı elinde tutmayı planlıyor. Bu, yaptığı açıklamalardan, yavaş yavaş yeniden etrafında toplanan destekçilerinin tepkilerinden ve Kanal 14 ile diğer bazı sözcüler tarafından neredeyse 24 saat boyunca onun için yürütülen kampanyadan anlaşılıyor. Netanyahu sıfır diplomatik eylem politikasına sadık kalırken, konu kendi siyasi bekası olduğunda çok daha proaktif davranıyor.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Saldırılarını genişleten İsrail’in kayıpları artıyor

Yayınlanma

Cibaliya kampındaki askeri saldırılarını genişleten İsrail, 5 askerinin “dost ateşiyle” öldüğü, 7’sinin de yaralandığı açıkladı. Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları ise kampta düzenledikleri operasyonda 12 İsrail askerini öldürdüklerini duyurdu.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre, İsrail ordusunun “kara saldırısını genişlettiğini” duyurduğu Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı’nda 5 İsrail askeri dost ateşiyle öldü, 3’ü ağır 7’si de yaralandı.

İsrail ordusunun ön raporunda, paraşütçü birlikleriyle ile birlikte hareket eden bir İsrail tankının, dün akşam askerlerin bulunduğu bir binayı 2 kez hedef aldığı aktarıldı. Tankçı birliğinin, paraşütçülerden önce bölgeye geldiği ve paraşütçülerin de bölgeye ulaşmasının ardından söz konusu binada konuşlandığı belirtildi.

Akşam saatlerinde başka bir paraşütçü birliğin bölgeye gelerek, 2 İsrail tankına aynı binaya girdiklerini haber verdiği belirtildi.

Tankçı birliğinin söz konusu binanın pencerelerinden birinde silah namlusu tespit etmesi üzerine binaya iki kez ateş açtığı ifade edildi.

İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, ölen askerlerin tamamının Paraşütçü Tugayı’ndan Yüzbaşı Roy Beit Yaakov (22), Çavuş Gilad Arye Boim (22), Çavuş Daniel Chemu (20), Çavuş İlan Cohen (20) ve Çavuş Betzlel David Shashuah (21) olduğu kaydedildi.

İsrail ordusu dün Cibaliya kampındaki askeri saldırılarını genişlettiğini duyurmuş, görgü tanıkları da İsrail askerlerinin kampta “yüzlerce yerinden edilmiş Filistinliyi barınma merkezlerinden Gazze kentinin batısına doğru zorla göç ettirdiğini söylemişti.

Filistinli gruplar da saldırılarını genişleten İsrail ordusuyla şiddetli çatışmalara girdi.

Hamas çatışmalarda 7’si tank, 4’ü buldozer ve 1’i ne olduğu belirtilmeyen askeri araç olmak üzere İsrail ordusuna ait 12 aracı vurduklarını açıkladı.

Kassam Tugayları’ndan yapılan açıklamada, “Yasin-105” roketiyle İsrail ordusuna ait D9 askeri buldozerinin, iki anti-personel roketi ile de bir evin içinde saklanan İsrail kuvvetinin hedef alındığı ve çatışmaya girildiği ifade edildi. Bu esnada kurtarma kuvveti olay yerine doğru ilerlerken, Merkava tipi bir tankın patlayıcı ile hedef alındığı aktarılan açıklamada, operasyonda en az 12 İsrail askerinin öldürüldüğü belirtildi.

Refah’a ek birlik

Öte yandan İsrail ordusunun, kara saldırısını genişletme tehdidinde bulunduğu Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentine ek birlik gönderdiği duyuruldu.

The Times of Israel’in haberinde, İsrail ordusunun, Refah’ın doğusunda konuşlu 162. Tümen’e katılması için gece saatlerinde komando birliği gönderdiği belirtildi.

Haberde, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin İsrail’in Refah’taki “kara saldırılarını genişletmeyi” onaylamasının söz konusu olduğu bir dönemde Refah’a ek askeri birlik gönderildiğine dikkat çekildi.

İsrail ordusu, 6 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, zorla yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı Refah’ın doğusundaki bazı mahallelerin boşaltılmasını istemiş, 7 Mayıs sabahı da Gazze’nin Refah bölgesine kara saldırısı başlatarak Mısır ile olan sınır kapısının Gazze tarafını ele geçirdiğini duyurmuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English