Asya
Çin Başbakanının Kongre’de sunduğu rapordan öne çıkanlar

Çin, ABD ile ticaret savaşıyla boğuşurken bu yıl için yüzde 5 civarında bir GSYİH büyüme hedefi belirledi.
Çin’in en üst düzey yasama organı olan Ulusal Halk Kongresi’nin yıllık toplantısının çarşamba günkü açılışında Başbakan Li Qiang, “giderek karmaşıklaşan” dış ortam göz önüne alındığında tüm tarafların “çok zorlu” hedefe ulaşmak için çok çalışması gerektiğini söyledi.
İşte toplantıdan öne çıkanlar:
- Mali harcamalarda genişleme
Çarşamba günü görüşülmek üzere üst düzey yasama organına sunulan hükümet çalışma raporuna göre Çin, ekonomiyi canlandırmak için geçen yıla göre 300 milyar yuan artışla bu yıl toplam 1.3 trilyon yuan (yaklaşık 182 milyar ABD$) özel hazine bonosu ihraç edecek.
Çin bu yıl için bütçe açığının GSYH’ye oranını geçen yıla göre bir puan artışla yaklaşık yüzde 4 olarak belirledi.
- Yabancı yatırım teşvik ediliyor
Li, dış ortam nasıl değişirse değişsin, Çin’in daha fazla reform ve kalkınma fırsatına yol açacak olan dışa açılma politikasına ısrarla bağlı kalacağını söyledi.
İnternet ve kültür sektörlerinin düzenli bir şekilde açılacağını ve telekomünikasyon, sağlık ve eğitim sektörlerine erişimin genişletileceğini de sözlerine ekledi.
Li’ye göre Pekin, yabancı yatırımcıları Çin’deki yatırımlarını genişletmeye ve endüstriyel tedarik zincirindeki yukarı ve aşağı şirketlerle işbirliği yapmaya teşvik edecek.
- Özel işletmeler
Li, özel ekonomiyi daha iyi destekleme ve iş dünyasının güvenini artırma sözü verdi.
Pekin’in özel işletmeler için yasal korumaları ve politika desteğini güçlendireceğini ve meşru haklarını güvence altına alacağını söyledi.
Ayrıca özel şirketlere karşı kâr amaçlı kanun uygulamalarını engelleme sözü verdi. Çin’in “birleşik bir pazar” inşa edeceğini ve rekabetle mücadele edeceğini söyledi.
- Geleceğin endüstrileri
Li, Çin’in yüksek teknoloji sektörünün yaratıcılığını serbest bırakacağını ve yapay zekayı, akıllı terminalleri ve Nesnelerin İnternetini artıracağını, 5G teknolojisinin ise büyük ölçekte uygulanacağını söyledi.
Pekin’in biyomalzeme üretimi, kuantum teknolojisi, somutlaştırılmış zeka ve 6G gibi yüksek teknoloji alanlarını desteklemek üzere “geleceğin endüstrileri” için bir mekanizma kuracağını söyledi.
- Hong Kong ve Makao için yeni rol
Li, Pekin’in “tek ülke, iki sistem” anlayışını sürdüreceğini ve Hong Kong ve Makao’yu ekonomilerini geliştirmeleri için destekleyeceğini söyledi.
Li ayrıca Pekin’in Hong Kong ve Makao’yu uluslararası değişim ve işbirliğinin derinleştirilmesi konusunda destekleyeceğini belirtti. Bu, bu yıl çalışma raporuna yeni bir ekleme olup, dış rüzgarlara karşı hazırlanırken şehirler için yeni bir rolün sinyalini vermektedir.
Pekin’in Hong Kong ve Makao’daki yurtseverlerin kendi kendilerini yönetmelerine izin verirken, uzun vadeli refahı sürdürmek için anakara ile entegrasyonu destekleyeceğini de sözlerine ekledi.
Başbakan, büyümenin itici güçlerini teşvik etmek için bölgesel kalkınma stratejilerinden yararlanma çağrısında bulunarak Büyük Körfez Bölgesi’nin rolünü vurguladı.
Ekonomik açıdan güçlü eyaletleri öncülük etmeye çağırırken, tüm bölgeleri güçlü yönlerini geliştirmeye ve endüstriyel işbirliğini derinleştirmeye teşvik etti.
- Askeri harcamalar değişmedi
Çin’in üst düzey liderleri askeri harcamaları 2025 yılında yüzde 7.2 oranında arttırarak yaklaşık 1.784 trilyon yuan’a (245 milyar ABD$) ulaştırmayı planladıklarını açıkladı.
Bu artış yüzdesi geçen yıl ve bir önceki yıl ile aynı olup, Çin’in askeri harcamalarında on yıllardır süregelen genişlemeyi devam etirmektedir.
Geçtiğimiz iki yıl içinde Halk Kurtuluş Ordusu, Pekin’in gerekirse güç kullanarak anakaranın kontrolü altına sokmaya yemin ettiği, kendi kendini yöneten ada Tayvan yakınlarındaki devriyelerini artırdı.
- İstihdam ve tüketim
Li, tüketimin özellikle “durgun” olduğunu kabul etti ve “istihdam yaratma ve gelir artışı üzerinde baskılar” olduğunu belirtti. Hanehalkı talebini “güçlü bir şekilde artırma” sözü verdi.
Çin, istihdamı istikrara kavuşturmak için 12 milyondan fazla yeni kentsel iş yaratacak. Li, yeni mezunlara, göçmen işçilere ve en çok ihtiyacı olanlara hedefli yardım sağlama sözü verdi.
Hükümetin ayrıca emlak piyasasını ve borsayı istikrara kavuşturmak için önlemler alacağını söyledi.
- Yurttaşlar ve uluslararası dostlar
Li, Hong Kong ve Makao’daki insanların yanı sıra Tayvan’daki yurttaşlarına ve uluslararası dostlarına “yürekten şükranlarını” sundu.
Zorlu jeopolitik durumun Çin’in ticaretini etkileyeceğini kaydetti.
Li, dünyanın bir asırdır görülmemiş hızlandırılmış değişimlerden geçtiğini söyledi.
Dış ortamın giderek daha karmaşık hale geldiğini ve ülkenin ticaret, teknoloji ve diğer sektörleri üzerinde potansiyel olarak daha büyük bir etki bırakacağını sözlerine ekledi.
Asya
Pekin, Hürmüz Boğazı’ndan geçen Çin gemilerinden düzenli rapor vermelerini istedi

İran’ın ABD’nin hava saldırıları sonrasında Hürmüz Boğazı’nı kapatabileceği tartışılırken, Çin, Hürmüz Boğazı’ndan geçen tüm yerli gemilere rapor verme emri getirdi.
Hemen yürürlüğe giren karara göre, tüm nakliye şirketleri ve gemi yönetim firmaları, sadece kritik öneme sahip bir nakliye boğazı olan Hürmüz Boğazı’ndan değil, aynı zamanda boğazın bağlandığı Umman Körfezi ve Basra Körfezi’nden geçen gemilerle ilgili ayrıntılı bilgileri içeren günlük raporlar sunmak zorunda.
Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Çin Gemi Sahipleri Derneği (CSA) tarafından pazartesi günü internette yayınlanan bildiride, şirketlerin gemilerin adlarını, benzersiz IMO numaralarını, türlerini, bayraklarını, kapasitelerini, kalkış ve varış limanlarını, planlanan seyahat sürelerini, mürettebat sayılarını ve o bölgedeki günlük hareketlerini bildirmeleri isteniyor.
CSA, sadece mevcut veya gelecekteki gemilerle sınırlı kalmayıp, geçen yılın başından bu yana bölgeden geçen gemilere ait verilerin de sağlanmasını istiyor.
Dernek, “Kızıldeniz’de devam eden gerginlikler, çevre sularda deniz taşımacılığı güvenliği üzerinde yaygın ve derin etkiler yarattı” diyerek, bu önemli bölgelerde toplanan bilgilerin ulusal çıkarların korunması için hayati önem taşıdığını belirtti.
İran devlet medyası, İsrail ile tırmanan gerginliklerin ortasında, Washington’un ülkedeki nükleer tesisleri bombalamasının ardından İran parlamentosunun Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasına yönelik bir önlemi desteklediğini bildirdi.
Yine pazar günü, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, televizyonda yayınlanan bir röportajda, “petrolü için Hürmüz Boğazı’na büyük ölçüde bağımlı olduğu” için Pekin’e Tahran’ın su yolunu kapatmasını engellemesi çağrısında bulundu.
Pazartesi günü düzenlenen basın toplantısında, Çin’in Hürmüz Boğazı’nın kapatılması olasılığına ilişkin tutumu sorulan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Guo Jiakun, Basra Körfezi ve çevresindeki suların mal ve enerji ticareti için hayati öneme sahip uluslararası koridorlar olduğunu söyledi.
Jiakun, Çin’in uluslararası topluma, gerilimi azaltmak ve bölgesel istikrarsızlığın küresel ekonomik kalkınmaya daha büyük etkiler yaratmasını önlemek için çabalarını artırma çağrısında bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Dünyanın stratejik açıdan en önemli darboğazlarından birinin kaderi şu anda İran’ın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin elinde olsa da, kapatma riski, yaklaşık iki yıldır Kızıldeniz krizinin gölgesinde faaliyet gösteren denizcilik sektöründe şok dalgaları yarattı.
Denizcilik danışmanlık şirketi Vespucci Maritime’in CEO’su Lars Jensen, sosyal medyada yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ticari deniz taşımacılığı için asıl soru, gemilerin saldırıya uğrayıp uğramayacağı değil. Asıl soru, riskin kendisinin Hürmüz Boğazı’ndaki trafiği azaltmak için gemi sevkiyatında değişiklik yapılmasına neden olacak kadar yeterli olup olmadığıdır.”
Bloomberg’in pazar günü Yunanistan Denizcilik Bakanlığı’nın Yunan gemi sahiplerine gönderdiği bir genelgeye atıfta bulunarak verdiği habere göre, bakanlık, ABD’nin hava saldırılarının ardından ülkeye ait gemi sahiplerine Hürmüz Boğazı’ndan geçiş planlarını yeniden gözden geçirmelerini tavsiye etti.
İsrail-İran savaşı, Çin’in enerji güvenliği ve diplomasisi için bir sınav olabilir
Denizcilik devleri Maersk ve CMA CGM, pazar günü yaptıkları açıklamalarda durumu izlediklerini ve bölgede normal şekilde faaliyetlerine devam ettiklerini belirtti.
Ancak Maersk, “Mevcut bilgilere göre durumu yeniden değerlendireceğiz” ve “Gerekli operasyonel önlemleri almaya hazırız” dedi.
Küresel ticaret istihbaratı sağlayıcısı Kpler’in ham petrol analizi başkanı Homayoun Falakshahi, pazar günü düzenlenen çevrimiçi web seminerinde, ABD’nin müdahalesinin çatışmanın tırmanmasına işaret etmesine rağmen, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatmasının kendi çıkarlarına, en büyük petrol alıcısı Çin’in çıkarlarına ve komşularının çıkarlarına zarar vereceği için olası olmadığını söyledi.
“Asıl neden Çin” diyen Falakshahi, Çin’in deniz yoluyla ithal ettiği petrolün neredeyse yarısının Basra Körfezi’nden geldiğini belirtti.
Hürmüz Boğazı kapatılırsa Çin alternatif kaynaklar arayacaktır, ancak bu durum ülkenin aşağı akış sistemleri için yine de önemli bir stres testi olacaktır, diye ekledi Falakshahi.
Kpler’in verilerine göre, petrol ihracatının yüzde 90’ı Çin’e satılan İran için boğazın kapatılması ekonomik bir darbe olacaktır.
Falakshahi, “Boğaz, İran ve Umman arasında yarı yarıya işletiliyor; bu, İran’ın boğazı kapatması durumunda, İran için kilit öneme sahip bir ülke olan Umman’ın topraklarını veya sularını ihlal ettiği anlamına geliyor” dedi.
Bu nedenle, boğazın kapatılma olasılığının çok düşük olduğunu, “yüzde 5’ten az” olduğunu tahmin ettiğini belirtti.
Asya
ABD, DeepSeek’i Çin ordusuna bilgi sızdırmakla suçladı

Üst düzey bir Amerikalı yetkili, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, yapay zekâ alanında faaliyet gösteren Çinli şirket DeepSeek’in, Çin ordusuna ve istihbarat servislerine yardım ettiğini iddia etti. Yetkiliye göre şirket, ABD’nin teknoloji yaptırımlarını aşmak için paravan şirketler kullanmaya çalıştı ve kullanıcı verilerini Pekin yönetimiyle paylaştı.
Üst düzey bir Amerikalı yetkili, Çinli yapay zekâ geliştirme şirketi DeepSeek‘in, Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) askeri ve istihbarat servislerine yardımcı olduğunu öne sürdü.
Reuters ajansına konuşan yetkili, Çinli startup’ın, ABD tarafından Çin’e satışı yasaklanan en yeni yarı iletkenlere erişmek için Güneydoğu Asya ülkelerindeki paravan şirketleri kullanmaya çalıştığını belirtti.
Habere kaynaklık eden yetkili, DeepSeek’in özellikle kullanıcı bilgilerini ve istatistikleri devlet kurumlarıyla paylaşmakla suçlandığını ifade etti. Çin’de faaliyet gösteren tüm şirketlerin, Pekin tarafından talep edilen verileri sunma zorunluluğu bulunuyor.
Ancak DeepSeek’in bu tür bilgileri halihazırda devlet kurumlarına aktardığına dair iddianın, dünya genelindeki on milyonlarca yapay zekâ sohbet robotu kullanıcısını endişelendirebileceği belirtiliyor. Şirket, gizlilik politikasına ilişkin soruları yanıtsız bıraktı.
‘Ordunun tedarik belgelerinde 150’den fazla kez adı geçiyor’
Amerikalı yetkili, DeepSeek’in adının Çin ordusunun ve ÇHC’nin savunma sanayii ile bağlantılı diğer kuruluşların tedarik belgelerinde 150’den fazla kez geçtiğini söyledi.
Yetkiliye göre şirket, Çin ordusuna bağlı araştırma enstitülerine de hizmet sağladı.
Yetkili ayrıca DeepSeek’in, Nvidia tarafından üretilen çok sayıda H100 mikroçipine erişimi olduğuna dikkat çekti. Bu çiplerin sevkiyatı, 2022’den bu yana ABD’nin ihracat kısıtlamaları kapsamında bulunuyor.
Yaptırımlardaki yasal boşluk
Nvidia’nın en gelişmiş mikroçiplerinin ÇHC’ye lisanssız olarak ithal edilmesi ABD ihracat kurallarını ihlal etse de Çinli şirketlerin, kısıtlamaların geçerli olmadığı ülkelerdeki veri merkezleri aracılığıyla bu çiplere uzaktan erişimine izin veriliyor.
Ancak bu istisna, söz konusu Çinli şirketin ABD’nin kara listesinde olması veya ihracatçının, müşterinin çipleri kitle imha silahları geliştirmek için kullandığını bilmesi durumunda geçerli olmuyor.
Amerikalı yetkililerin henüz DeepSeek’i bu tür kara listelere almadığı ve Nvidia’nın, startup’ın Çin ordusuyla işbirliği yaptığını bildiğini iddia etmedikleri de vurgulandı.
Asya
Japonya İsrail-İran savaşıyla ilgili resmi açıklamasında G7’den farklı tavır aldı

Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba, bu hafta başında G7’nin İsrail’in “kendini savunma hakkı”nı teyit eden açıklamasına rağmen, Tokyo’nun hem İsrail’e hem de İran’a “azami itidal” çağrısı yaptığı pozisyonunu teyit etti.
Japon Komünist Partisi Başkanı Tomoko Tamura’nın aktardığına göre, Ishiba perşembe günü iktidar ve muhalefet parti liderlerinin katıldığı bir toplantıda, “Dışişleri bakanının söylediği Japon hükümetinin tutumudur. G7, G7’dir” dedi.
ABD’nin Asya’daki yakın müttefiki Japonya, İran ile uzun süredir dostane ilişkiler sürdürmekte ve tarihsel olarak Ortadoğu diplomasisinde tarafsız bir yaklaşım izleyerek, ABD yönetiminin İsrail yanlısı tutumundan ayrışmaktadır. Tokyo, ham petrol ithalatının ezici çoğunluğunu Ortadoğu’dan sağlamakta.
G7 liderleri Kanada’nın Kananaskis kentinde bir araya gelerek, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına arka çıkan bir açıklama yayınladı. Açıklamada, İsrail’in kendini savunma hakkı olduğu belirtilerek, İran “bölgesel istikrarsızlık ve terörün ana kaynağı” olarak kınandı. Japonya Dışişleri Bakanı Takeshi Iwaya, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının başladığı 13 Haziran’da yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Devam eden diplomatik çabalar sürerken askeri güç kullanılması… tamamen kabul edilemez ve derin bir üzüntü kaynağıdır. Japonya hükümeti bu eylemleri şiddetle kınamaktadır.”
Iwaya, “Japonya, misilleme saldırılarının devam etmesinden ciddi endişe duymakta ve durumu daha da tırmandırabilecek her türlü eylemi şiddetle kınamaktadır” diye ekledi.
“Japonya, tüm tarafları azami itidal göstermeye çağırıyor ve gerginliğin azaltılması için güçlü bir çağrıda bulunuyor” ifadeleri kullanıldı.
Parti liderlerinin toplantısı sırasında Japon Komünist Partisi Başkanı Tomoko Tamura, Iwaya’nın açıklamaları ile G7 ortak bildirisi arasındaki bariz çelişkiyi Ishiba’ya vurgulayarak, hükümetin “çifte standart” uyguladığını ima etti.
Başbakan Ishiba ise, “Dışişleri bakanının söylediği Japon hükümetinin tutumudur. G7, G7’dir” yanıtını verdi.
Bu arada, dışişleri bakanı cuma günü düzenlediği basın toplantısında, İran ve İsrail’den kara yoluyla toplam 87 Japon vatandaşı ve bunların aile üyelerinin tahliye edildiğini söyledi. 66 kişi İran’dan komşu Azerbaycan’a, 21 kişi ise İsrail’den Ürdün’e tahliye edildi.
Japon vatandaşların ek talepleri üzerine, İran’dan karayoluyla ikinci bir tahliye operasyonu cumartesi günü gerçekleştirilecek. Şu anda İran’da yaklaşık 220 Japon vatandaşı, İsrail’de ise yaklaşık 1.000 Japon vatandaşı bulunuyor.
Olası hava tahliyelerine hazırlık amacıyla, hükümet, uçakların hazır olması halinde, Hava Öz Savunma Kuvvetleri’ne ait iki askeri nakliye uçağını Doğu Afrika’daki Cibuti’ye göndermeyi planlıyor. İran ve İsrail’deki havaalanları kapalıyken, Iwaya, örneğin havaalanları yeniden açılırsa ve koşullar hava nakliyesine izin verirse, uçakların kullanılabileceğini söyledi.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Asya2 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Ortadoğu6 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa6 gün önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Görüş7 gün önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?