Bizi Takip Edin

ASYA

Çin ve Suudi donanmaları ortak terörle mücadele tatbikatı başlattı

Yayınlanma

Çin devlet medyasına göre Çin ve Suudi Arabistan, denizaşırı terörle mücadele operasyonlarına odaklanan ortak bir deniz tatbikatı başlattı.

İki ordudan 100’den fazla personelin katıldığı tatbikat, Orta Doğu’nun İsrail ve Hamas arasında tırmanan çatışmalardan etkilendiği bir döneme denk geliyor.

Çin ordusunun resmi gazetesi PLA Daily’ye göre Mavi Kılıç-2023 özel savaş ortak eğitiminin açılış töreni pazartesi günü Guangdong eyaletindeki Zhanjiang’da bulunan bir deniz tugayı kampında yapıldı.

İsmi açıklanmayan Çin ortak eğitim birimi komutanı “İki donanmanın özel savaş birimleri arasındaki ortak eğitim, iki ordu arasındaki pragmatik ve dostane işbirliğinin derinleştirilmesi ve birliklerin fiili muharebe eğitim seviyesinin geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyor” dedi ve ekledi:

“Her iki taraftaki katılımcı subay ve birliklerin birbirlerinden öğrenmeleri, yakın işbirliği yapmaları, çeşitli eğitim kurslarını yüksek kalitede tamamlamaları ve ortak hareket kabiliyetlerini sürekli olarak geliştirmeleri umulmaktadır.”

Mavi Kılıç-2023 denizaşırı terörle mücadele operasyonlarına odaklanıyor ve üç aşamadan oluşuyor: temel eğitim, profesyonel eğitim ve kapsamlı tatbikatlar.

Temel eğitim ve profesyonel eğitim çeşitli silahlarla atış yapma, helikopterden atlama, gemileri yönlendirme, su altı arama ve patlayıcıların imhasını içerirken, kapsamlı tatbikat ortak bir özel operasyon biriminin kaçırılan bir ticari gemiyi kurtarmasına ve denizde saldırı kurtarma eğitimi gerçekleştirmesine odaklanıyor.

İki ülke ilk ortak tatbikatları olan Blue Sword-2019’u dört yıl önce Suudi Arabistan’ın Cidde limanı yakınlarındaki Kızıldeniz’de gerçekleştirmişti.

2019’daki tatbikat da “deniz terörizmi ve korsanlıkla” mücadeleye odaklanmıştı.

Bu haftaki ortak tatbikat eylül ayında duyurulmuş olsa da, cumartesi günü Gazze Şeridi’ndeki direniş örgütü Hamas’ın İsrail’e yönelik sürpriz saldırılarıyla başlayan çatışmanın tırmandığı bir döneme denk geliyor.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ülkesinin savaş durumunda olduğunu ilan etti.

Krallığın devlet haber ajansına göre Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a ülkesinin Filistinlilerin yanında olduğunu ve çatışmayı durdurmak için çalıştığını söyledi.

ABD bir süredir, Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için bastırıyordu. Hatta Washington Riyad’a, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi karşılığında bir savunma anlaşması teklif etti.

Öte yandan Washington, Pekin’in Orta Doğu’da artan etkisinden de endişe duyuyor. Mart ayında Suudi Arabistan ve İran diplomatik ilişkileri yeniden tesis etme konusunda anlaştı ve Pekin iki Orta Doğulu güç arasındaki anlaşmaya aracılık etti.

İsrail’deki savaşla ilgili olarak Çin Dışişleri Bakanlığı, Pekin’in Filistin ve İsrail arasındaki çatışmanın tırmanmasından “derin endişe” duyduğunu söyledi ve iki tarafı da “sükunet ve itidale” çağırdı.

Pekin ayrıca çatışmanın kesin çözümü için tek yolun iki devletli çözüm doğrultusunda uygun koşulların yaratılması olduğunu yineledi.

ASYA

Güney Kore, Ukrayna’ya silah tedariki konusunda ince bir çizgide yürüyor

Yayınlanma

Güney Kore, ABD Başkanı Joe Biden ile ikinci kez seçilen Donald Trump’ın farklı tutumları arasında sıkışmış durumda. Güney Kore hükümeti, Ukrayna’ya askeri yardım yapıp yapmama konusunda giderek karmaşıklaşan bir ikilemle karşı karşıya.

Göreve gelen Trump yönetimi, ABD’nin Ukrayna’ya verdiği askeri desteği azaltma ve savaşı sona erdirme sözü verdi. Buna karşılık Biden, görevdeki son iki ayında Kiev’e yardım etmeye kararlı. Son süreçte Biden yönetimi, Ukrayna’ya Rus topraklarına saldırmak için ABD tarafından tedarik edilen ATACMS (Ordu Taktik Füze Sistemi) sistemini kullanma onayı verdi. Kısa süre önce Rusya Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, Kiev’in Rus topraklarına karşı Amerikan füzelerini kullandığını, ateşlenen 6 ATACMS füzesinden beşinin S-400 sistemleri tarafından imha edildiği ve bir tanesinin ise düşmeden önce etkisizleştirildiğini duyurdu.

Biden’ın ABD tarafından sağlanan füzelerin kullanımına izin verme kararı Trump’ın ekibi tarafından sert eleştirilere maruz kaldı.

Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı adayı Mike Waltz, Fox News ile yaptığı bir röportajda, bunu “tırmanışta bir adım daha” olarak nitelendirdi. Waltz, Rusya için daha fazla Kuzey Kore askerinin konuşlandırılması ile “Güney Kore’nin savaşa angaje olabileceğini” de belirtti.

Trump’ın ekibinin Rus-Ukrayna savaşını genişletme konusundaki isteksizliği, Seul’ün Kiev’e silah tedarik etme kararını karmaşıklaştırdı. Birkaç hafta önce, Güney Kore hükümeti, Rusya’nın yanında Kuzey Kore birliklerinin konuşlandırılmasına yanıt olarak Kiev hükümetine silah tedarik etmeyi düşünebileceğini dile getirmişti.

Güney Kore Savunma Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan Doo Jin-ho Korea Times’a verdiği demeçte, Güney Kore’nin özellikle Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından Ukrayna’ya silah sağlama konusunda daha temkinli davrandığını söyledi.

Doo, “Biden yönetimiyle aynı çizgide olmak önemli olmakla birlikte, Güney Kore, Trump’ın yardımları azaltacağına dair sinyal verdiği sırada Ukrayna’ya askeri destek sağlarsa, bu durum önümüzdeki aylarda Güney Kore-ABD ittifakını kaçınılmaz olarak etkileyecektir.” dedi.

Kore Ulusal Birlik Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Cho Han-bum ise, “ABD yetkilileri, Kuzey Kore birliklerinin savaşa katılması halinde meşru hedefler haline geleceklerini defalarca belirttiler. ATACMS füzelerinin birincil hedefleri muhtemelen Rusya’nın Kursk bölgesindeki, yetersiz silahlandırılmış Kuzey Kore piyadeleri olacak” sözlerine yer verdi.

Güney Kore Ulusal İstihbarat Servisi’nin çarşamba günü yaptığı açıklamaya göre, Rusya hava indirme birlikleri ve deniz piyadelerinin bir parçası olarak yaklaşık 10 bin 900 Kuzey Kore askeri Kursk’a konuşlandırıldı ve bazıları halihazırda çatışmalara katılıyor.

Cho, bu gelişmelerin savaşın genel gidişatını değiştirmesinin pek mümkün olmadığını savunarak:

“Trump faktörü olmasa bile Ukrayna’daki çatışmanın büyük bir genişlemesinin olası değil gibi. Sınırlı toprak kazanımlarına odaklanan bölgesel çatışmalar aşamasına kaymış gibi görünüyor. Trump’ın dönüşüyle ​​durum sözde bir ‘kontrol moduna’ doğru ilerlerken, Güney Kore’nin Kuzey Kore birliklerine yanıt olarak Ukrayna’ya askeri yardım sağlama gerekçesi netlikten yoksun olabilir” diye konuştu.

Bu gelişmelerin ortasında, Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umierov liderliğindeki bir Ukrayna hükümet heyetinin bu hafta başında Güney Kore’yi ziyaret ederek savunma silahları için resmi bir talepte bulunması bekleniyor. Bu ziyaretin sonucu, Seul’ün askeri yardım sağlama konusundaki gelecekteki duruşunu belirlemede kritik olarak görülüyor.

Doo, ziyaretin Ukrayna için olumlu sonuçlar vermeyebileceğini belirterek, “Silah sağlamak yalnızca Seul ve Kiev arasındaki ikili bir karar değil. ABD ve NATO’yu da ilgilendiriyor.” anekdotunu ekledi.

Güney Kore Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, Washington, ATACMS’ye onay verdiğini Seul’e önceden bildirdi ancak görüşmelerde Güney Kore’nin Ukrayna’ya olası silah desteği yer almadı.

Salı günü, Güney Kore başkanlık ofisindeki bir yetkili, “Müttefikler olarak Güney Kore ve ABD, ihtiyaç halinde gerekli silahları takas edebilirler. Ancak, özellikle Ukrayna ile ilgili olarak herhangi bir karar alınmadı veya detaylı görüşmeler başlatılmadı.”

Yetkili, Güney Kore’nin Ukrayna heyetiyle yapacağı görüşmelerin ardından silah yardımına ilişkin tutumunu daha da netleştireceğini sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

İmran Han’ın yolsuzluk davasında kefaletle serbest bırakılmasına karar verildi

Yayınlanma

Eski Başbakan İmran Han’ın Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) partisinden yapılan açıklamaya göre, İslamabad Yüksek Mahkemesi (IHC) çarşamba günü Han’ın yolsuzlukla ilgili bir davada kefaletle serbest bırakılmasına karar verdi. Ancak Han’ın mevut başka bir davası daha olduğu için hapisten çıkamayacağı sanılıyor.

Halk arasında yeni Toshakhana davası olarak bilinen dava temmuz ayında açıldı ve Han’ın 2018-2022 yılları arasında başbakanlık yaptığı dönemde yabancı bir devlet adamı tarafından eski First Lady’ye hediye edilen 380.000 Avro değerindeki bir mücevher setini içeriyor. Çift, hediyenin değerini düşük göstermek ve devlet deposundan daha düşük bir fiyata satın almakla suçlanıyor. Dava kapsamında tutuklu bulunan Han’ın eşi de geçen ay IHC’den kefaletle serbest bırakılmıştı.

Yeni dava açılmadan önce, geçtiğimiz ağustos ayından bu yana hapiste olan eski başbakan dört davadan hüküm giymişti. O zamandan bu yana, devlet hediyeleriyle ilgili orijinal bir dava da dahil olmak üzere, davalardan ikisi askıya alınırken, kalan ikisinde beraat etti.

PTI tarafından medya ile paylaşılan mesajda “Halen hapiste bulunan Pakistan eski başbakanı İmran Han, Toshakhana 2 davasında kefaletle serbest bırakıldı” denildi. Mesajda, “İslamabad Yüksek Mahkemesi serbest bırakılmasına karar verdi” ifadeleri kullanıldı.

Han’ın avukatı Salman Safdar, IHC’nin kararını açıklamasının ardından mahkeme dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu, hükümetin [Han aleyhindeki] son davasıydı, önceki tüm kovuşturmalar hızını kaybetti ve çöktü” dedi.

Ancak, Han’ın ayrı bir davada kısa süreli tutuklanmasının ardından destekçileri olduğu iddia edilen kişilerin hükümet ve askeri binaları yağmaladığı Mayıs 2023’teki ayaklanmalarla ilgili bir dizi davadan da tutuklu olması nedeniyle, IHC kararının ardından serbest bırakılması pek olası değil.

Han’ın bu yılın başlarında aldığı mahkumiyet kararları 8 Şubat seçimlerine katılmasını engelledi. Eski başbakan ve partisi bu davaların siyasi amaçlı olduğunu ve Pakistan’ın seçim gözlemcisi olan geçici hükümet, ordu içindeki güçler ve Pakistan Müslüman Ligi-Nawaz (PML-N) partisi liderliğindeki siyasi rakipleri tarafından Han ve partisini seçimlerden uzak tutmak için bir oyun olduğunu iddia ediyor. Her üçü de iddiaları reddediyor.

Nisan 2022’de yapılan parlamento oylamasının ardından görevden alınan Han, o tarihten bu yana hükümetle işbirliği içinde olduğu düşünülen ülkenin güçlü ordusuna karşı eşi benzeri görülmemiş bir meydan okuma kampanyası yürüttü.

Partisinin binlerce kişiyi çeken mitingleriyle kitleler, özellikle de gençler arasında popülerliğini korumaya devam ediyor. Han’ın partisi son birkaç aydır hapisten çıkarılması için kamuoyu baskısı oluşturmak amacıyla çeşitli mitingler düzenledi.

PTI, 24 Kasım’da Pakistan’ın başkentinde hükümet karşıtı bir “uzun yürüyüş” düzenleyerek Han’ın hapisten çıkarılmasını, partinin hapisteki liderlerinin ve destekçilerinin serbest bırakılmasını ve hükümetin yakın zamanda 26. değişikliği kabul etmesinin ardından tehlikeye girdiğini söylediği yargının bağımsızlığını talep edeceğini duyurdu.

Hükümet, yargıyla ilgili son değişikliklerin yargının işleyişini kolaylaştırmayı ve birikmiş davaların üstesinden gelmeyi amaçladığını söylüyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya ilk kez Beş Göz İttifakı’nın toplantısına ev sahipliği yapıyor

Yayınlanma

Japonya çarşamba günü, Tokyo ve Batılı müttefikleri arasında artan işbirliğini vurgulayan bir hareketle, Beş Göz istihbarat ortaklığından üst düzey askeri üyelerin toplantısına ev sahipliği yaptı. İlk kez üye olmayan bir devlet böyle bir toplantıya ev sahipliği yapmış oldu.

Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan oluşan grubun üyeleriyle yapılan toplantı, Tokyo’da Öz Savunma Kuvvetleri’nden (SDF) üst düzey personel arasında düzenlenen daha geniş kapsamlı bir konferansın bir parçası olarak gerçekleşti.

Toplantıda Japonya’yı temsil eden Hava Öz Savunma Kuvvetleri Komutanı Osamu Kai, Japan Times’a yaptığı açıklamada “Beş Göz ülkelerini bu SDF toplantısına davet etmek için büyük bir fırsat gördük, böylece asker liderlerimiz diğer ülkelerdeki durumla ilgili anlayışlarını genişletebilirler” dedi ve bir diğer önemli hedefin de Japonya’nın “Özgür ve Açık Hint Pasifik” vizyonunu desteklemek olduğunu sözlerine ekledi.

Bu toplantı bir Beş Göz ülkesi dışında ev sahipliği yapılan ilk toplantı olsa da Japonya bu tür toplantılara ilk kez katılmıyor. Örneğin SDF personeli geçtiğimiz ay Kanadalı üst düzey askerlerin katıldığı benzer bir konferansa davet edilmişti.

En üst düzey karar alıcılar olmasalar da, bu seviyedeki personel komutanlara kritik tavsiyelerde bulunmak da dahil olmak üzere kilit görevler üstlenmektedir.

“Çatışmanın patlak verdiği gün birlikte hareket edeceğimizin ve müttefiklere ve ortaklara ihtiyacımız olacağının farkındayız” diyen Kanada Silahlı Kuvvetleri Baş Muhabere Subayı Robert McCann, bu toplantıların “bize sadece birlikte oturup notlarımızı karşılaştırma ve aynı zorluklara sahip olduğumuzu fark etme değil, aynı zamanda ortak ve benzer düşünen uluslarla birlikte çalışabilirlik yaratma şansı da sunduğunu” söyledi.

McCann amaçlarından birinin de bilgi paylaşım ağlarını geliştirmek olduğunu belirtti: “Bu etkileşimler birbirimizi bilgilendirmemizi, beyin fırtınası yapmamızı ve bu bölgede yol alırken farklı bakış açıları edinmemizi sağlayarak bizi daha bilgili kılıyor. Bu da bizi daha iyi silahlı kuvvetler haline getiriyor çünkü bu bilgiyi geri alabilir ve üzerine inşa edebiliriz.”

Bu gelişme Tokyo’nun istihbarat ortaklığının altıncı üyesi olma konusundaki ilgisini uzun zamandır dile getirdiği bir dönemde gerçekleşti.

Shingo Yamagami geçen yıl Tokyo’nun Canberra Büyükelçisi olarak görevinden ayrılmadan önce The West Australian gazetesine verdiği demeçte Tokyo’nun diğer ülkelerle zaten yüksek düzeyde işbirliği içinde olduğunu ve Çin’in artan askeri ve siber yetenekleri karşısında bunun daha da güçlendiğini söyledi.

Büyükelçi, “Beş Göz’deki dostlarımıza sunacak çok şeyimiz var çünkü Japonya birkaç yüzyıldır bu bölgenin karşı karşıya olduğu stratejik zorlukların ön cephesinde yer alıyor. Aramızdaki notları karşılaştırarak, karşılıklı olarak fayda sağlayabileceğimizi düşünüyorum” dedi.

Uzmanlara göre, Japonya’nın Beş Göz’e resmen katılabilmesi için, Tokyo’nun personel izni ve incelemesi, bilgi sınıflandırması ve bilgi paylaşımı açısından Beş Göz standartlarını benimsemesi gerekiyor.

Ayrıca iç istihbarata karşı önlemlerinin ve yeni mevzuatının devlet sırlarını yeterince koruyabileceğine diğer üyeleri ikna etmesi gerekecektir.

Tokyo, siber savunmasını güçlendirme sözü vererek ve parlamentoya yeni bir “güvenlik izni” sistemi oluşturacak bir yasa tasarısı sunarak bu yönde adımlar attı bile.

Ancak uzmanlar Japonya’nın bu önlemleri hayata geçirmesi ya da Beş Göz ülkelerininkine benzer bir standartta olması için daha kat etmesi gereken çok yol olduğunu söylüyor.

Liberal Demokrat Parti liderliğindeki bloğun Alt Meclis seçimlerindeki kötü performansının ardından hükümetin, siber saldırılara karşı önleyici eylemlere izin veren “aktif siber savunma” sistemi getirecek bir tasarıyı sunmayı gelecek yıla ertelemesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English