Bizi Takip Edin

ASYA

Çin’in üçüncü plenumu beş yıllık çeşitli reform hedeflerine odaklandı

Yayınlanma

Çin Komünist Partisi perşembe günü on yılda iki kez gerçekleştirdiği kritik politika toplantısını tamamlayarak, artan belirsizlikler karşısında büyüme ve güvenlik arasında hassas bir denge kurmaya çalışan bir bildiri yayınladı.

Ağırbaşlı bir üslupla kaleme alınan bildiride, Halk Cumhuriyeti’nin 80. kuruluş yıldönümünü kutlayacağı önümüzdeki beş yıl içinde tamamlanması gereken çok çeşitli reform hedefleri sıralandı.

Toplantının tam metni önümüzdeki hafta yayınlanacak, ancak bu hali de ÇKP Merkez Komitesi’nin önümüzdeki yıllara ilişkin düşünce ve politika yönelimleri hakkında fikir veriyor.

Bildiri, üçüncü plenum olarak bilinen ve parti liderlerinin uzun vadeli stratejilerini belirlemeleri için önemli bir etkinlik olan dört günlük oturumun sonunda yayınlandı.

Başkan Xi Jinping’in üçüncü dönemindeki bu plenum, Çin’in içeride ve dışarıda karşı karşıya olduğu karmaşık ve zorlu ortamı yansıtırken, yeni dönem için bu zorlukları aşma stratejilerine odaklanıldı.

Ülkenin ekonomik büyümesi önemli ölçüde yavaşladı ve finans ve emlak piyasalarındaki çöküşler halkın güvenini ciddi bir şekilde sarstı.

Dışarıda ise Çin’in ABD ile rekabeti şiddetlenmeye, Avrupa ve Japonya gibi büyük ticaret ortaklarıyla bağları yıpranmaya devam ediyor.

Öte yandan bildiride köklü ve ani değişiklikler yerine, ekonomik yeniden yapılandırmayı tamamlama vurgusu yer aldı. Bununla birlikte, bildiri mevcut zorlukları kabul etti.

Uzun vadeli hedeflerin yanı sıra bildiri, Çin’in “bu yılki büyüme hedeflerini tamamlamak için tereddütsüz çaba göstermesi” gerektiğini vurguladı.

Pekin daha önce 2024 yılı için “yüzde 5 civarında” bir büyüme hedefi belirlemişti ancak beklenenden zayıf gelen ilk yarı verileri Goldman Sachs gibi yatırım bankalarının bu hedefi sorgulamasına yol açtı.

Bildiride parti üyelerinden “parti liderliğinin ekonomik kararlarını sadakatle takip etmeleri, iç tüketimi canlandırmak için aktif adımlar atmaları ve ihracat ve ithalatı artırmak için yeni bir ivme oluşturmaları” istendi.

Çin Baş Ekonomist Forumu Genel Müdürü Lian Ping, bu yılki büyüme hedeflerine yapılan atfın bildiriye kasıtlı olarak bir toparlanma çağrısı olarak dahil edildiğini söyledi.

South China Morning Post’a konuşan Lian, “Bu kısmın daha sonra yayınlanacak tam bildiride yer almayacağına inanıyorum.

Liderlik bu fırsatı [bu yılın] ikinci çeyreğindeki hayal kırıklığı yaratan performansı ele almak için kullanmak istiyor” dedi.

Öte yandan bildirinin çoğu bölümü uzun vadeye odaklandı.

Komite, Çin’in ekonomi, kırsal arazi, vergilendirme, çevre koruma, ulusal güvenlik, yolsuzlukla mücadele ve kültürel kalkınma dahil olmak üzere tüm alanlarda reformları derinleştirmeye devam edeceği sözünü verdi.

Açıklamada “reform” kelimesi 53 kez yer aldı. Uzmanlara göre bu vurgu yönetişimin iyileştirilmesi ve verimliliğin artırılması hedefi bağlamında da yapılıyor.

Lian, bildirinin vergi reformu gibi uzun süredir gecikmiş bazı konuları ele aldığını görmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.

“Ve tüm bu reformların 2029 yılına kadar tamamlanması için net bir son tarih vermesi çok önemli. Önceki üçüncü genel kurullara kıyasla bu ferahlatıcı bir gelişme” dedi ve şöyle devam etti: “Geçmişte bazı reform tedbirlerinden bahsediliyor ve sonra bunlar gerçekleştirilemeyince sessizce rafa kaldırılıyordu. Bu kez bunları gerçekleştirme konusunda daha kararlı görünüyorlar.”

Çin, bilim ve teknolojide ‘kaliteli işgücü’ yaratmak için 2029’a kadar süre belirledi

Çin’in bilim ve teknoloji gelişimini hızlandırma çabası reformların merkezinde yer alıyor ve bu alan ülkenin ekonomik dönüşümü için kritik önemde görülüyor.

Bildiride ayrıca ülkenin arz yönlü reformu derinleştirmesi, dijital ekonomiyi reel ekonomiye daha iyi entegre etmesi, modern altyapıyı yükseltmesi ve endüstriyel tedarik zincirinde esneklik oluşturması çağrısında bulunuldu.

Bu hedeflere ulaşmak için beşeri sermaye ve yeteneklerin geliştirilmesi vurgusu yapıldı: “Bilim ve eğitim yoluyla ulusu gençleştirme ve yetenek havuzlarımızı güçlendirme stratejisini eksiksiz ve sadakatle uygulamalıyız. Eğitim ve inovasyon el ele gitmelidir.”

Piyasa düzeninin korunması vurgusu

Ekonomi cephesinde ise “piyasanın rolünü daha iyi oynama” sözü verildi ancak sıkça kullanılan piyasanın ekonomide belirleyici güç olduğu ifadesi bu sefer yer almadı. Bunun yerine bildiri, Pekin’in mali sistemindeki risklere ilişkin endişelerini yansıtacak şekilde piyasa düzeninin korunması ve piyasa aksaklıklarının düzeltilmesi ihtiyacını vurguladı.

Bildiride “devlet dışı sektörün” gelişimine “kesintisiz destek ve rehberlik” sözü verilirken, hükümetin ekonomideki “tüm mülkiyet biçimlerinin” adil ve yasal bir şekilde “eşit şartlarda” rekabet edebilmesini sağlaması gerektiği ifade edildi ve Çin’in baskı altındaki özel sektörüne atıfta bulunuldu.

Riski kontrol etme ihtiyacı, Çin’in “karmaşık ve hızla değişen iç ve dış zorluklarla” karşı karşıya olduğu bir dönemde ortaya çıktı.

“Emlak sektörü ve yerel borçlar gibi kritik alanlardaki riskleri önlemek ve çözmek için doğru tedbirleri uygulamalıyız. Finans kuruluşlarının güvenlik kurallarına sıkı sıkıya uymalarını sağlamalıyız” denildi.

“Hükümet başta sel felaketleri olmak üzere doğal afetlerin izlenmesi ve önlenmesini iyileştirmelidir. Sosyal istikrarı etkin bir şekilde korumak için bir sosyal güvenlik ağı kurmalıyız” ifadeleri kullanıldı.

İdeolojik risklerin önlenmesi

Raporda ayrıca Çin’in “kamuoyunun yönlendirilmesini güçlendirmesi ve ideolojik riskleri önlemesi ve etkisiz hale getirmesi” gerektiği de belirtildi.

Başta ordu olmak üzere yolsuzlukla mücadeleye devam etme sözü verildi. Genel kurul, eski savunma bakanı Li Shangfu ve diğer iki generalin yolsuzluk davalarına ilişkin raporları aldı ve onayladı.

Partinin ordu üzerinde mutlak bir liderlik sağlaması ve Halk Kurtuluş Ordusu’nun 100. yıl hedeflerine ulaşabilmesi için gerekli reformları gerçekleştirmesi gerektiği belirtildi.

Çin Bilimler Akademisi’ne bağlı Çin İnovasyon ve Kalkınma Stratejisi Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Xie Maosong bildiriyi “kararlı ama sabırlı” olarak nitelendirdi.

Xi birçok kez reformun kolay kısmının sona erdiğini” ve şimdi “keşfedilmemiş sularda olduğumuzu” söyledi.

Macquarie Capital’in baş Çin ekonomisti Larry Hu, bildirinin finans piyasaları için herhangi bir sürpriz içermediğini söyledi.

Hu bir araştırma notunda, “Somut bir hedeften ziyade, ‘Çin modernizasyonu’ Çin’in önümüzdeki yıllarda karşılaşacağı ekonomik, sosyal, çevresel ve jeopolitik zorlukların başarıyla üstesinden gelmeye yönelik bir beklentidir,” dedi, ancak piyasa üzerinde bir etkisi olmayacağını belirtti.

ASYA

Batı yaptırımlarının ardından Rusya’da Çin malı otomobil satışları rekor kırdı

Yayınlanma

Çin otomobillerinin Rusya’daki satışları, yaptırımların Batılı markaları Moskova ile ilişkilerini kesmeye zorlamasıyla yeni rekorlara ulaştı.

Pekin’in Washington ve Brüksel’den elektrikli araç ihracatına yönelik yüksek gümrük vergileriyle karşı karşıya olduğu bir dönemde Rusya’daki satışların artması Çinli otomobil üreticilerine yardımcı olurken, Rus otomobil kültüründe de hızlı bir değişimin mühendisliğini yaptı.

Moskova’da yaşayan bir otomobil blog yazarı olan Ilya Frolov, Financial Times’a verdiği demeçte, “Eğer bir araba satın alacaksanız, seçiminiz ya [Rus yapımı] bir Lada ya da gri ithalat olarak getirilen son derece pahalı bir Avrupa arabası ya da çok iyi donanımlı ve nispeten ucuz bir Çin arabası” dedi.

Ukrayna müdahalesi sonrası, daha önce Rusya’nın otomobil pazarına hakim olan Avrupalı, Koreli ve Japon otomobil üreticilerinin araç satışlarında keskin bir düşüş yaşandı.

Avtostat analiz ajansına göre, Şubat 2022’deki müdahale sırasında bu markalar tüm satışların yüzde 69’unu oluşturuyordu. Şu anda pazar payları sadece yüzde 8,5. Çinli üreticilerin payı ise aynı dönemde yüzde 9’dan yüzde 57’ye yükseldi.

Bir endüstri grubu olan China Passenger Car Association’ın verilerine göre, 2024 yılının ilk dokuz ayında Rusya, 849.951 araca ulaşan hacmiyle Çin yapımı otomobiller için en büyük ihracat noktası oldu. İkinci en büyük hedef olan Meksika ise bu rakamın yarısından daha azını ithal etti.

CPCA genel sekreteri Cui Dongshu, “Çin’in son yıllarda otomobil ihracatında kaydettiği büyüme esas olarak Rusya pazarından gelen katkılara dayanıyor,” dedi. “Rusya’nın otomobil pazarının rekabetçi ortamındaki dramatik dalgalanmalar ve değişiklikler, Çinli otomobil şirketlerine geniş satış fırsatları ve büyük karlar sağladı” diye ekledi.

Rusya’ya satılan Çinli araçların yaklaşık %90’ı içten yanmalı motorlara sahip olsa da, geniş hibrid SUV’larda uzmanlaşmış elektrikli araç üreticisi Li Auto tarafından üretilen 15.000’den fazla otomobil 2024’ün ilk sekiz ayında Rusya’da satıldı.

Çin’in varlığının genişlemesi o kadar büyük oldu ki sadece müşteriler değil sektör profesyonelleri de yeni şirketlere akın etti.

Otomobil endüstrisiyle çalışan Krasnoe Slovo adlı halkla ilişkiler ajansının Moskova’daki yöneticisi Vadim Gorzhankin, Financial Times’a verdiği demeçte, “[Eskiden Batılı şirketlerde çalışan] neredeyse herkes artık Çinli şirketlerde çalışıyor,” dedi.

Çin gümrük verileri, otomobil üreticilerinin tam rakamların mevcut olduğu en son ay olan eylül ayında Rusya’ya 1,8 milyar dolar değerinde otomobil ihraç ettiğini gösteriyor; bu rakam 2021’in aynı ayında 96 milyon dolardı.

Financial Times’a gör, Çin’in artan hakimiyeti bazı yerli üreticileri kızdırdı – özellikle de kaynaklarının daha fazlasını silah üretimine yönlendirmek zorunda kalanları.

Rusya’nın en güçlü silah üreticisi Rostec’in başkanı Sergei Chemezov, devleti Çin araçlarına “koruyucu önlemler” uygulamaya çağırdı. Şirketinin Rusya’nın en büyük otomobil üreticisi Lada’nın üreticisi Avtovaz’da hissesi var ve Avtovaz eylül ayında yaptığı açıklamada Çin araçlarının satışlarındaki artışın ardından pazar payının %25’e düşebileceğini söyledi.

Ülkenin otomobil üreticileri, batılı parçalara ve teknolojiye erişimi kısıtlayan yaptırımlardan ağır darbe aldı. Bunu telafi etmek için onlar da sık sık Çin’e yöneldi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Sri Lanka devlet başkanının koalisyonu erken seçimde çoğunluğu elde etmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake’nin koalisyonu Ulusal Halkın Gücü (NPP),  seçim kurulunun cuma günü açıkladığı sonuçlara göre, erken genel seçimlerde çoğunluğu kazanmaya hazırlanıyor.

Eylül ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Dissanayake, ağır bir mali krizden çıkmaya çalışan ülkede yoksullar arasındaki sıkıntıları hafifletmeyi amaçlayan politikaları için yetki istiyor.

Marksist eğilimli Dissanayake’nin koalisyonu perşembe günkü seçimlerden önce parlamentodaki 225 sandalyeden sadece üçüne sahipti ve bu da onu koalisyonu feshetmeye ve yeni bir yetki istemeye sevk etti.

Sri Lanka Seçim Komisyonu’nun internet sitesinde yer alan son sonuçlara göre NPP perşembe günkü seçimlerde yaklaşık %62 ya da 5,4 milyon oy alarak 52 sandalye kazandı ve parlamentoda çoğunluğu elde etme yolunda ilerledi.

“Bunu Sri Lanka için kritik bir dönüm noktası olarak görüyoruz. Güçlü bir parlamento oluşturmak için yetki bekliyoruz ve halkın bize bu yetkiyi vereceğinden eminiz,” dedi Dissanayake perşembe günü oyunu kullandıktan sonra.

“Sri Lanka’nın siyasi kültüründe eylül ayında başlayan ve devam etmesi gereken bir değişim var” diye ekledi.

Dissanayake’nin koalisyonunun başlıca rakibi olan muhalefet lideri Sajith Premadasa’nın Samagi Jana Balawegaya partisi 13 sandalye ve oyların yaklaşık %19’unu kazandı. Önceki Devlet Başkanı Ranil Wickremesinghe’nin desteklediği Yeni Demokratik Cephe ise iki sandalye kazandı.

17 milyondan biraz fazla Sri Lankalı beş yıllık bir dönem için milletvekillerini seçme hakkına sahipti. Rekor sayıda 690 siyasi parti ve bağımsız grup 22 seçim bölgesinde yarıştı.

On yıllardır aile partilerinin egemen olduğu ülkede siyasete yabancı olan Dissanayake, daha büyük refah önlemleri ve rüşvet gibi yoksullukla mücadele politikalarını destekliyor.

Sri Lanka’da genel seçimlerde, özellikle de başkanlık oylamasından kısa bir süre sonra yapılıyorsa, genellikle başkan desteklenir.

Başkan yürütme yetkisini elinde bulunduruyor ancak Dissanayake’nin tam teşekküllü bir kabine atayabilmesi ve vergileri düşürme, yerel işletmeleri destekleme ve yoksullukla mücadele gibi önemli vaatlerini yerine getirebilmesi için parlamentoda çoğunluğa sahip olması gerekiyor.

Ayrıca Sri Lanka’nın tartışmalı yürütme başkanlığını kaldırmayı planlıyor ancak bunu uygulamak için parlamentoda üçte iki çoğunluğa ihtiyacı var.

22 milyonluk bir ülke olan Sri Lanka, 2022’de ciddi bir döviz sıkıntısının tetiklediği ekonomik krizin altında ezilmiş, bu da ülkeyi temerrüde itmiş ve ekonomisinin 2022’de %7,3, geçen yıl ise %2,3 küçülmesine neden olmuştu.

Uluslararası Para Fonu’nun 2,9 milyar dolarlık kurtarma programıyla desteklenen ekonomi geçici bir toparlanma sürecine girdi ancak yüksek hayat pahalılığı başta yoksullar olmak üzere pek çok kişi için hala kritik bir sorun.

Okumaya Devam Et

ASYA

Hindistan Afganistan ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor

Yayınlanma

Hindistan, Afganistan ve Pakistan arasındaki gerginlikten faydalanarak Afgan ticaretini Pakistan güzergahından Hintli bir şirket tarafından işletilen İran limanına yönlendirmeye çalışıyor.

Hindistan Dışişleri Bakanlığı’ndan Genel Sekreter J.P. Singh başkanlığındaki üst düzey bir heyet 4 ve 5 Kasım tarihlerinde Kabil’i ziyaret etti. Heyet Afganistan Savunma Bakanı Molla Muhammed Yakup, eski Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, Afganistan Dışişleri Bakanı Emir Han Muttaki ve Kabil’deki BM kuruluşlarının başkanlarıyla bir araya geldi. Görüştükleri konular arasında India Ports Global Limited tarafından işletilen İran’ın Çabahar limanı da vardı.

Bakanlık sözcüsü Randhir Jaiswal geçen hafta düzenlediği basın brifinginde “Hindistan’ın insani yardımları, Çabahar limanının Afganistan’daki iş dünyası tarafından işlemler, ihracat ve ithalat için nasıl kullanılabileceği ve yapmak istedikleri diğer şeyler hakkında görüşmelerde bulundular” dedi.

Taliban’ın savunma bakanlığı da sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımla Yaqoob’un Hintli heyetle ilişkilerini geliştirme yollarını görüşmek üzere bir araya geldiğini doğruladı. Muttaki’nin ofisi de Singh ile yaptığı görüşmenin detaylarını açıklayarak Taliban’ın baş diplomatının ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi çağrısında bulunduğunu ve Afgan işadamlarının Hindistan’a seyahat edebilmeleri için daha kolay vize verilmesini talep ettiğini kaydetti.

Yeni Delhi’deki Observer Araştırma Vakfı Stratejik Çalışmalar Programı’nda yardımcı araştırmacı olan Kabir Taneja, Hindistan’ın bir süredir Çabahar limanını Afganistan için alternatif bir ticaret yolu olarak tanıtmaya çalıştığını söyledi.

“[Çabahar] projenin temel tasarımının bir parçası. Ayrıca Kabil’e, Afganistan’ın uzun süredir birincil liman olarak kullandığı Karaçi limanına bir alternatif sunmaktır,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English