İsrail’in eski başbakanı Ehud Olmert, aşağıda çevirisini okuyacağınız makalede, İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından ilan edilen Hamas’ı tamamen ortadan kaldırma seçeneğinin gerçekçi olmadığını söylüyor. Olmert’e göre şu anda İsrail’in önünde iki seçenek var: Ya şimdi hayatta kalan rehineleri kurtarabilecek bir ateşkes ya da ölmüş rehineler ve somut bir başarı olmaksızın müttefik devletlerin baskısıyla yapılacak bir ateşkes.
***
İsrail’in Seçimi: Ateşkes ya şimdi ya da rehineler öldükten sonra
Ehud Olmert
Gazze Şeridi’nin kuzeyinde ve son zamanlarda Gazze’nin askeri kompleksinin kalbi olan Han Yunus’ta yaşanan çatışmalar zor ve alışılmadık. Hamas savaşçılarını ortadan kaldırmak ve örgütün askeri ve sivil altyapısını yok etmek gibi arzu edilen askeri hedefe ulaşmak ile aynı zamanda bizim tarafımızdaki can kaybını azaltmak ve terörle ilgisi olmayan Gazze vatandaşları arasındaki kaçınılmaz kayıpları en aza indirmek arasında doğru dengeyi bulma çabası.
İki aylık savaşın sonunda, bu askeri çabanın cesur ve kendini adamış yeni nesil komutanlar ve savaşçılar tarafından ortaya konduğunu söyleyebiliriz. Yavaş yavaş, bazen kasıtlı olarak yavaş ilerleyen birlikler gizli tünelleri ortaya çıkarıyor, camilerin ve okulların içindeki bomba yapım merkezlerini çökertiyor ve Hamas’ın direncini zayıflatıyor. Benim gibi bazıları İsrail kara kuvvetlerinin hazırlık seviyeleri konusunda endişeliydi.
İkinci Lübnan Savaşı ile başlayan ve yıllar boyunca Gazze Şeridi’nde yaşananlarla devam eden geçmiş olaylarda ortaya çıkan başarısızlıklar ışığında endişelendik. Şimdi hepimiz Herzi Halevi’nin ordusunun etkileyici bir profesyonel seviyede çalıştığını, hava ve kara kuvvetleri arasında olağanüstü bir koordinasyon olduğunu, savaş sırasında toplanan ve cephedeki birliklere aktarılan gerçek zamanlı istihbaratın uygulandığını ve çatışmada belirleyici olduğunu söyleyebiliriz.
Karargahlarını meskûn mahallerde kuran bir terör örgütüne karşı savaş, zırhlı birliklerin çölde kafa kafaya gelmesinden ya da uçakların hava muharebelerinden daha zor, daha karmaşık ve ne yazık ki daha kanlı.
Feci hükümetimizin savaşın hedeflerine ilişkin açıkladığı beklentiler daha ilk andan itibaren temelsiz, gerçek dışı ve ulaşılamazdı. Netanyahu, 7 Ekim’in ilk şokunu atlattıktan kısa bir süre sonra, kızarmış bir yüzle, titreyen gözlerle ve yapmacık bir tempoda hareket eden ellerle bunları dile getirdi. Dünyası başına yıkılmış bir adam gibi görünüyordu. Savaşın hedefleri kötü niyetli nedenlerle ilan edilmişti. Elbette hepimiz Hamas’ı ortadan kaldırmak istiyoruz- Hamas’ın yok olmasını istemeyen ve hatta öfke ve kriz anlarında Gazze’yi bir harabe yığını olarak hayal etmeyen akıllı bir insan yok aramızda.
Netanyahu, bu taahhüdünü böbürlenerek ilk kez dile getirdiğinde veya bunu tuhaf basın toplantılarının her birinde tekrarladığında tamamen bilinçli olsaydı, bunu başarmanın hiçbir ihtimali olmadığını bilmesi gerekirdi. Ne yazık ki Netanyahu başından beri İsrail vatandaşları için değil, kendisi için savaşıyor. Kendisinin ve ailesinin özel, kişisel, siyasi savaşı. Hedefin Hamas’ın imhası olarak formüle edilmesi, Netanyahu’nun altındaki tüm kademelerin bunu başaramadığı için suçlanmasına zemin hazırlıyor.
Ben – Bibi – istedim. Onlar yani Netanyahu destekçilerinin Ekim felaketine neden olan, Hamas ile hain bir komplo içinde olduklarını ima ettikleri savunma bakanı, genelkurmay başkanı, general ve askerler suçlu. Ben, kahraman Bibi, Hamas hareketini nihai olarak yok edene kadar saldırıya liderlik etmeye hazırdım.
Kibir, sahtekarlık, aldatma, tiyatro. Bibi- özünde, yalancılığının en saf halinde.
Bugün pek çok kişi IDF’nin ender rastlanan bir cesaret ve azimle, gerekli özeni göstererek ve acı kayıplar vererek savaşmasına rağmen Bibi’nin yarattığı beklentileri karşılama şansı olmadığını açıkça görüyor. Hamas’ın “yok edilmesi” diye bir şey olmayacak.
Gazze çöküyor, binlerce vatandaşı ne yazık ki bunu hayatlarıyla ödüyor, binlerce Hamas savaşçısı sevinçle öldürülüyor ama Hamas’ın yok edilmesi sağlanamayacak. Yahya Sinvar bulunsa da kendisi, Muhammed Deif ve Hamas liderliğindeki ortakları ortadan kaldırılana kadar saklanarak kısa bir yaşam sürse de Hamas çok zayıf, hırpalanmış, kanayan bir güç olarak devam edecek. Ancak Gazze’nin sınırında varlığını sürdürmeye devam edecek.
Durumun gerçek değerlendirmesi bu olduğuna göre, bir yön değişikliğine hazırlanmalıyız.
Bunun popüler olmayabileceğini biliyorum. Bu hükümetin ve başındaki kişinin davranışlarını karakterize eden kışkırtma, kabadayılık ve kibir atmosferinde, ulusal sorumluluk duygusuyla basit değil ama gerekli olan şeyleri söylemekten çekinmemeliyiz.
İsrail Devleti şimdi, iki ateşkes seçeneği ile karşı karşıya: Ya rehinelerin çoğunun hayatta olduğu umuduyla rehineleri eve getirebilecek bir anlaşmanın parçası olarak ateşkes yapacak. Ya da anlaşma olmadan, rehineler olmadan, görünürde bir başarı olmadan üstelik İsrail Devleti’nin cinayet örgütlerinin tehditleri olmadan var olma hakkına yönelik uluslararası kamuoyu desteğinin kalıntılarını tamamen kaybederek bir ateşkese mecbur kalacak.
Bu çatışmaların durdurulması ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın başını çektiği en yakın müttefiklerimiz tarafından bize dayatılacaktır. Askeri bir çözümün olmaması ile insani maliyetler doğuran savaşın devam etmesi arasındaki uçurum dikkate alındığında kendi kamuoyları nezdinde ödedikleri bedeli artık taşıyamayacaklar.
Önümüzde duran iki yol sadece bunlar. Çatışmaya devam etmek bize önemli yerel kazanımlar getirecek. Daha fazla Hamas savaşçısı öldürülecek, daha fazla tünel ortaya çıkarılacak, cinayet örgütünün daha fazla lideri ifşa edilecek. Hamas’ı ortadan kaldırmak diye bir şey olmayacak. Tanrı korusun, daha fazla rehine ölebilir.
Eğer İsrail, komutanlarımızın, askerlerimizin ve askeri liderliğimizin cesaret ve fedakârlıklarına rağmen bu savaşı uzun bir ölü rehine listesiyle bitirirse, halk ve toplum olarak kendimizi affetmemiz mümkün olmayacak.
Eğer sonumuz böyle olacaksa, bu boş haini başbakanlık tahtından indirmek, ülke olarak ahlaki başarısızlığımızı telafi etmeye yetmeyecek.
Şimdi karar zamanı. Hayattaki rehinelerle ateşkes ya da rehineler öldükten sonra çatışmaların zorla durdurulması.