Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

“Enerji merkezi” hedefinden elektrik kesintilerine…

Yayınlanma

Mısır’ın devasa Zohr sahasındaki üretime rağmen azalan üretim ve artan talep, enerji sıkıntısına yol açıyor.

Mısır 2018’de devasa Zohr gaz sahasının açılışını yaptığında, hükümet projeyi enerjide kendi kendine yeterli olma ve gaz ithalat maliyetlerinde yıllık 2,8 milyar dolar tasarruf etme hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacağı için övünmüştü.

Ancak beklenen enerji bolluğu yerine, gaz kıtlığı ülkeyi bu yaz milyonlarca Mısırlının günlük yaşamı kesintiye uğratan, ekonomik faaliyetleri aksatan ve halkın öfkesine yol açan günlük elektrik kesintilerine yol açtı.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre Kahire, azalan doğal gaz üretimi, artan elektrik talebi ve hızla büyüyen nüfusun sistemini zorlaması nedeniyle LNG ithalatına yeniden başlamak zorunda kaldı.

Çeşitli sektörlerde yatırımları olan Mısırlı bir işadamı, “Elektrik kesintilerinin ekonomiye gaz sevkiyatlarının fiyatından daha fazla zarar verdiğini iddia edebilirim. Meselenin özü, devletin önceliklerinin ne olduğu” dedi.

Krizi hafifletmek için Mısır, çoğu ABD’den temin edilen 21 LNG tankeri için 1.2 milyar dolar ayırdı. Hükümete göre Nisan ayında başlayan elektrik kesintileri Ağustos başında sona erdi ancak Eylül ortasında yeniden başlayabilir.

Yakın zamana kadar Mısır Avrupa’ya LNG tedarik ediyordu ve kendi üretiminin yanı sıra İsrail’den ve potansiyel olarak Güney Kıbrıs’tan gelen gazı ihraç ederek bir gaz ticaret merkezi olmayı hedefliyordu. Ancak yetkililer şimdi gaz ihracatını da “geçici olarak” durdurduğunu söylüyor.

Goldman Sachs’ın Orta Doğu ve Kuzey Afrika ekonomisti Farouk Soussa’ya göre Eylül 2022’ye kadar 4.4 milyar dolarlık net ihracat fazlası söz konusuyken Mısır’ın net petrol ve gaz ithalatı Mart 2024’e kadar 6.3 milyar dolara mal oldu, “Bu 10.7 milyar dolarlık bir değişim anlamına geliyor” dedi.

Artan yaz sıcaklarının klimaya olan talebi artırmasıyla ortaya çıkan kesintiler, son on yılda yeni elektrik santralleri de dahil altyapı projelerine milyarlarca dolarlık borç yatırımı yapan ağır borçlu yönetimi utandırdı.

Mısır Başbakanı Mustafa Madbuli Temmuz ayında yaptığı açıklamada “Yaşadığımız sıcak hava dalgalarını ve sadece bir ya da iki gün değil haftalarca süren sürekli yüksek sıcaklıkları kimse beklemiyordu. Her gün sürekli bir olağanüstü hâl içindeyiz” dedi.

Ukrayna savaşı sırasında yabancı yatırımcıların ülkeden 20 milyar dolar çekmesiyle 2022 yılında döviz krizine giren Kahire, uluslararası petrol ve gaz şirketlerine olan ödemelerini de aksatmış durumda. Analistlere göre 6 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilen bu borçlar, arama ve üretim yatırımlarını yavaşlatıyor ve gaz sıkıntısını daha da kötüleştiriyor.

İngiltere’deki düşünce kuruluşu Chatham House’da petrol ve gaz uzmanı olarak çalışan David Butter, “Doğu Akdeniz’deki gaz sahaları oldukça hızlı bir düşüş eğilimi gösteriyor. Zirveye ulaşıyorlar ve sonra düşmeye başlıyorlar, bu da yeni keşif ve geliştirme gerektiriyor ve şirketlerin yatırım seviyelerini korumaları gerektiği anlamına geliyor. Bunu da ancak buna değerse yaparlar” dedi.

Madbuli Mart ayında yaptığı açıklamada ülkenin bu yıl borçların yüzde 20’si kadarını ödeyeceğini söyledi. Bu hamle Mısır’ın IMF, Dünya Bankası ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yaptığı ve döviz sıkıntısını hafifleten 55 milyar dolarlık uluslararası kurtarma anlaşmasının ardından geldi.

Zohr’u işleten İtalyan petrol grubu Eni’nin bir sözcüsü kredi durumunun iyileşmekte olduğunu söyledi ve ekledi: “Alacaklarımızı tahsil edeceğimizden eminiz.”

Elektrik kesintileri, Mısır’ın gaz üretimindeki düşüşün ardından geldi. Norveçli enerji danışmanlık firması Rystad’a göre, tüm gaz sahalarındaki yıllık toplam üretim, 2021’deki 70 milyar metreküpten bu yıl 53 milyar metreküpe düşmesi bekleniyor.

Middle East Economic Survey haber bülteninin Doğu Akdeniz editörü Peter Stevenson, “Zohr’da 30 trilyon fit küp (849 milyar metreküp) gaz olduğu açıklanmıştı. Şimdi bu yanlış görünüyor. 10-11 fit küpe daha yakın olduğunu düşünüyorlar” dedi.

Kahire, Zohr’un teknik sorunlarla karşı karşıya olduğu yönündeki haberleri yalanlarken, daha fazla gaz çıkarma girişimi sırasında hasar gören rezervuarına su sızdığı iddialarını da reddetti.

Petrol Bakanlığı sözcüsü Hamdi Abdülaziz bu yılın başlarında yaptığı açıklamada “Eni uluslararası bir şirket ve aşırı bir sömürü söz konusu değil” dedi.

Eni sözcüsü, Zohr’un üretiminin beklenenden daha az olduğunu yalanladı. Sözcü, “Zohr’daki üretim öngördüğümüz ve ortaklarımız ve kurumsal muhataplarımızla mutabık kaldığımız üretimle uyumlu” dedi.

Hükümet, geçen yıl sahaya yapılan toplam yatırımın 12 milyar dolar olduğunu ve üç yıl içinde 15 milyar dolara çıkacağını söyledi. Ancak şimdilik, ihracatın durması ve İsrail’in tedariklerini tüketmesi nedeniyle Mısır’ın gaz ticaret merkezi olma hedefi darbe almış durumda.

Chatham House’dan Butter, İsrail’in gaz üretimini artırma ihtimalinin 2025’in sonlarında ya da 2026’da Mısır’a yönelik arzı artırabileceğini söyledi. Geçen yıl İsrail’in ihracat kapasitesi 15 milyar metreküp civarındaydı ve bu rakamın on yılın sonuna kadar 25-30 milyar metreküpe çıkması öngörülüyor.

Butter, “Gidecek başka bir yeri olmayan çok daha fazla İsrail gazı olabilir. Mısır, İsrail’in kolayca erişebileceği tek büyük pazar” dedi.  Ancak İsrail ve Hizbullah arasında tırmanan çatışmalar, Hizbullah’ın İsrail’in açık deniz gaz üretimini hedef alma tehdidinde bulunması nedeniyle Mısır’ın tedarikini kısa vadede engelleyebilir.

Butter, “Hizbullah’ın [İsrail’in açık deniz gaz üretimine] zarar verme kapasitesi var. Bunlar yabancıların işlettiği sondaj kuleleri ve bu insanlar savaş bölgesinde kalamazlar” dedi.

Mısır geçen ay Akdeniz ve Nil Deltası’ndaki 12 blokta petrol ve gaz arama çalışmaları için yeni bir teklif turu başlattı. Hükümet, uluslararası şirketlere arama ve üretimi artırmaları için teşvikler sunulacağını söyledi. Madbuli Kahire’nin 2025’ten itibaren üretimi “normal seviyelere” döndürmeyi planladığını söyledi ve ekledi: “Yabancı ortaklarla petrol ve doğal gaz üretimini önceki seviyelere getirmek ve aynı zamanda artırmak için çok net bir plan var.”

ORTADOĞU

İsrail’den Suriye ve Gazze’de uzun süreli işgal sinyali

Yayınlanma

Suriye’de Baas yönetiminin devrilmesinden saatler sonra Suriye topraklarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, bölgede uzun sürece kalacağının işaretlerini veriyor. Ayrıca ateşkes müzakerelerinin hızlandığı bir dönemde İsrail Savunma Bakanı, İsrail’in Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi.

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede başlattığı işgalin gelecek yılın sonuna kadar devam ettirilmesi talimatını verdiğini yazdı. İsrailli yetkililer daha önce bu bölgedeki işgalinin geçici olduğunu iddia etmiş daha sonra kış ayları boyunca işgalin süreceğini söylemişti.

Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, Netanyahu’nun dün gittiği Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede İsrail ordusuna işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği ifade edildi.

İsrail Başbakanı, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’yle birlikte 7 Aralık sonrası işgal edilen Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeye gitmişti. Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu’nun burada İsrail ordusunun Hermon Dağı’nda tampon bölgedeki işgalinin “geleceğine yönelik yönergeleri belirlediği” belirtilmiş ancak detay verilmemişti. Netanyahu, Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede yaptığı açıklamada, buradaki işgalin “İsrail’in güvenliğini sağlayacak düzenleme bulunana kadar” süreceğini belirtmişti.

İsrail Savunma Bakanı Katz da orduya tahkimat kurmalarını ve bölgede uzun süre kalmaya hazırlanmalarını söyledi. Katz, Hermon Dağı’nı “İsrail devletinin gözü” olarak nitelendirdi.

Esad yönetimini deviren saldırıyı yöneten HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani pazartesi günü verdiği bir röportajda İsrail ordusunun Suriye’de asker bulundurması için hiçbir gerekçe olmadığını söyledi. Katz ise yönetimi deviren isyancıları radikal olarak nitelendirdi ve caydırılmaları gerektiğini söyledi.

İsrail’in 1974’te İsrail ve Suriye arasında imzalanan ve Birleşmiş Milletler barış güçlerinin burada konuşlanmasını öngören bir anlaşmayla oluşturulan tampon bölgeye girmesi BM ve Fransa, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler tarafından kınandı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirildi. İsrail ise Şam’daki yönetimin çökmesiyle birlikte Suriyeli askerlerin görev yerlerini terk etmelerinin ardından anlaşmanın geçersiz olduğunu iddia ediyor.

Bu arada İsrail’in Gazze Şeridi’nde süresiz işgale hazırlandığına dair işaretler artmaya devam ederken Katz, ordunun işgal altındaki Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi. Katz, X’te yaptığı bir paylaşımda “Gazze konusundaki tutumum net. Hamas’ın Gazze’deki askeri ve hükümet gücünü yendikten sonra İsrail, tıpkı Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze üzerinde de tam hareket özgürlüğü ile güvenlik kontrolüne sahip olacaktır” dedi. Filistin Yönetimi Batı Şeria’daki bazı bölgeleri kısmen yönetirken İsrail bölgede sıkı güvenlik kontrolünü sürdürüyor ve düzenli olarak askeri baskınlar düzenliyor.

Katz’ın bu açıklamaları Gazze’de ateşkes için yürütülen diplomasinin hızlandığı bir dönemde geldi. İsrail’in Gazze’nin kritik bölgelerinde kuvvet bulundurma ısrarı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle daha önceki ateşkes müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Wall Street Journal’a göre (WSJ) Filistinliler ve bazı İsrailliler  “güvenlik kontrolünün” bölgede uzun süreli askeri işgale yol açacağını düşünüyor.

Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud partisi ve koalisyondaki diğer partilerin üyeleri, bölgede Yahudi yerleşimleri kurmak da dahil çok daha sıkı bir kontrolü desteklediklerini dile getiriyorlar.

Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı Temmuz ayında verdiği bir kararda İsrail’in Gazze ve Batı Şeria da dahil Filistin topraklarını on yıllardır işgal altında tutarak çeşitli uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti. Mahkeme, uluslararası hukuka göre işgalin geçici olması gerektiğini ve işgalci bir gücün işgal altındaki topraklarda yaşayanlara karşı yasal sorumlulukları olduğunu söyledi.

Mahkeme, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin geçici olmadığını gösteren eylemlerde bulunduğunu ve işgalci bir güç olarak bazı görevlerini ihmal ettiğini söyledi. İsrail mahkemenin görüşüne ve yargı yetkisine itiraz etti.

Gazze’nin işgalinin ilk günlerinden bu yana İsrail ordusu, adını Gazze’deki eski bir Yahudi yerleşiminden alan ve Netzarim olarak bilinen geniş bir güvenlik koridoru inşa ediyor. Askeri üsler, ileri karakollar, elektrik direkleri, baz istasyonları ve hatta bir sinagogdan oluşan koridor, Gazze’yi ikiye bölüyor. Kuzeye geçmek isteyenlerin koridordan geçen iki kontrol noktasından birinden geçmesi gerekiyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün eski hukuk danışmanı ve UAD davalarında çalışmış olan Diana Buttu, WSJ’ye Katz’ın yorumlarının ve İsrail’in Gazze’de askeri altyapı inşa etmesinin uzun vadede “Gazze’deki Filistinlilerin yaşamlarının sadece etkin kontrolü değil, düpedüz askeri kontrolü yönünde ilerlediğini” gösterdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, rehine anlaşmasının savaşı sona erdirmesini istiyor

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için müzakereler sürerken İsrail basını Hamas’ın süreli bir ateşkese ikna olmadığını yazdı.

CIA Direktörü Bill Burns, Hamas ve İsrail heyetlerinin önceki iki gün Doha’da yaptığı görüşmelerin ardından Katar Başbakanı ile bir araya gelecek; Trump’ın elçisinin de Kahire ziyaretinin ardından Doha’ya gelmesi bekleniyor.

Axios haber sitesinin İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, CIA Direktörü Burns’un, Doha’da Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geleceği belirtildi.

Haberde, Burns’un, Katar Başbakanı ile İsrail ve Hamas arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin son durumu ele alacağı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, 16 Aralık’ta, “kısıtlı yetkilere” sahip bir İsrail heyetinin, Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gittiğini aktarmıştı.

Hamas da yaptığı açıklamada “Katarlı ve Mısırlı kardeşlerimizin himayesinde Doha’da gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler ışığında, işgalin yeni koşullar dayatmaktan vazgeçmesi halinde ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullanmıştı.

Doha’daki görüşmelerin yanı sıra Kahire’de de müzakereler yürütülüyor ve toplantı hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Reuters’a önümüzdeki günlerde bir anlaşma imzalanabileceğini söyledi.

Hamas’ın müttefiki Filistin İslami Cihad’ın başkan yardımcısı Muhammed el-Hind’in de Mısırlı yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görevi henüz devralmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın kısa süre önce rehineler için atadığı özel temsilci Adam Boehler’in de esir takası ve ateşkes müzakereleri çerçevesinde dün Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’de olduğu kaydedildi. Boehler’in pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bugün de Doha’ya gitmesinin planlandığı belirtiliyor.

‘Daha önce de bu noktaya geldik’

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın ekibiyle birlikte çalışarak 20 Ocak’taki yemin töreninden önce Gazze için ateşkes anlaşmasını sonuçlandırmaya çalıştığını ifade ediliyor.

Müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da bazı noktalardaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirten İsrail medyasına konuşan kaynaklar anlaşmanın sonuçlanması noktasında temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de Fox News’e verdiği röportajda “Daha önce de bu noktaya geldik, ancak sonuca ulaşamadık” dedi.

İsrailli kaynaklar ise daha şüpheci bir tavır sergileyerek anlaşmanın önünde hala büyük engeller olduğunu belirtiyor. Walla haber sitesi, üç üst düzey İsrailli kaynağa atıfta bulunarak, son haftalarda ilerleme kaydedilmiş olsa da taraflar arasında hala büyük farklar olduğunu bildirdi. Özellikle Hamas’ın, herhangi bir rehine anlaşmasının savaşın sona ermesini sağlaması gerektiği konusunda ısrar ettiği kaydedildi. İsrail, belli sayıda rehinenin serbest bırakılması karşılığında bir ya da iki ay sürecek bir ateşkes istiyor. Hamas ise savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde yer almamayı bazı şartlar karşılığında kabul etti. Ancak olası bir anlaşmanın savaşı ve işgali sona erdirmesi konusunda geri adım atmıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English