Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Erdoğan’ın ziyareti öncesi Berlin’le İsrail gerilimi

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yarın (17 Kasım) yapacağı Berlin ziyareti öncesinde Alman Şansölyesi Olaf Scholz ile ‘İsrail polemiği’ gerilimi yükseltti.

Erdoğan’ın son olarak yine Hamas’ı savunması ve İsrail’i ‘terör devleti’ olarak nitelendirmesi üzerine Scholz İsrail’e sahip çıkarak, bu ülkenin bir ‘demokrasi’ olduğunu söylemişti.

Konuyla ilgili bilgi sahibi Türk yetkililerin Bloomberg’e aktardığına göre Erdoğan Cuma günü Berlin’de yapacağı görüşmede Scholz’dan, eskiyen hava kuvvetlerini yenilemek için ihtiyaç duyduğu savaş uçaklarının satışı önündeki engelin kaldırılmasını isteyecek. Almanya Eurofighter’ı diğer üç ülkeyle birlikte bir konsorsiyum içinde üretiyor. 

Alman yetkililer ise, Türkiye’’in Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alması, Suriye’deki YPG/SGD güçlerine karşı askeri harekâta girişmesi ve İsveç’in NATO üyeliğini onaylamakta gecikmesi nedeniyle ABD liderliğindeki NATO müttefikleri ile Türkiye arasında yaşanan diplomatik gerginlikleri gerekçe göstererek Şansölye’nin onay vermesinin beklenmediğini söyledi.

Yetkililer, Erdoğan’ın İsrail’i ‘terör devleti’ ilan ederken, Hamas’ı Gazze Şeridinin ‘seçilmiş yöneticileri ve savunucuları’ olarak nitelendirmesinin de kaygıları artırdığını belirttiler.

Bloomberg’in haberine göre görüşme öncesinde isimlerinin açıklanmasını istemeyen Türk yetkililer, Erdoğan’ın en az 20 adet Eurofighter Typhoon jeti talep etmesinin ve bu sayıyı iki katına çıkarma opsiyonu sunmasının beklendiğini söyledi. Yetkililer, Türkiye’nin, Yunanistan’ın Rafale savaş uçaklarını satın almasına karşılık vermek için bir anlaşma sağlamaya istekli olduğunu söylediler.

SPD, Erdoğan ile görüşmeyi zorunlu görüyor

Alman siyasetinde, Gazze savaşı sürerken Erdoğan’ı Berlin’de ağırlamanın yarattığı gerilimden hoşnut olmayanlar bulunsa da hükümetin büyük ortağı Sosyal Demokratlar (SPD) Türk lideri ‘zorunlu ortak’ olarak görüyor.

Der Spiegel’in aktardığına göre SPD Meclis Grup Başkanı Rolf Mützenich tartışmalı ziyaret vesilesiyle yaptığı açıklamada Erdoğan’ın ‘kesinlikle zorlu bir kişilik’ olduğunu söyledi fakat Türkiye’nin ‘farklı bölgelerin kesiştiği bir ülke’ olarak önemli olduğunu vurguladı.

Mützenich’e göre Erdoğan nüfuzunu kullanarak Hamas’ı ‘ılımlı olmaya’ ya da kaçırılan İsrailli rehineleri serbest bırakmaya çağırabilir.

Federal Meclis Yeşiller Grubu Parlamento Sekreteri Irene Mihalic ise Çarşamba günü Berlin’de yaptığı açıklamada, ‘bu zor zamanlarda Türkiye ile de diyaloğun sürdürülmesinin’ özellikle önemli olduğunu söyledi. 

CDU/CSU’dan de Erdoğan ziyaretine destek

Ana muhalefetteki Hıristiyan Birlik partileri CDU/CSU’dan da Erdoğan’ın Almanya’da ağırlanmasına koşullu destek geldi.

CDU/CSU meclis grubu başkanı Friedrich Merz, Erdoğan’ın ziyaretinin ‘doğru’ olduğunu düşünüyor. Fakat ona göre de Şansölye Scholz, Türk Cumhurbaşkanı’na İsrail’le ilgili yorumlarının “tamamen kabul edilemez olduğunu açıkça söylemeli.”

Merz, Türkiye’nin sığınmacı geri kabul anlaşmasındaki rolüne de dikkat çekere, Scholz’dan ayrıca mültecilerin AB’ye girişini sınırlandırmak amacıyla AB-Türkiye anlaşmasının devamı için Erdoğan’a lobi yapmasını istedi.

CSU bölge grubu lideri Alexander Dobrindt de t-online portalına verdiği demeçte Erdoğan’ın ‘Türkiye’den Türk vatandaşlığına sahip daha fazla sığınmacının bize gelmesinin kabul edilemez olduğunu’ bilmesi gerektiğini söyledi.

DİPLOMASİ

Lukaşenko: Ukrayna, Putin ile gizli görüşmelere başladı

Yayınlanma

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Rus gazeteci Olga Skabeyeva’ya verdiği röportajda, Ukraynalı yetkililerin Vladimir Putin ile gizlice görüştüğünü iddia etti. Lukaşenko, bu görüşmelerin detaylarını vermekten kaçınırken, ABD’nin Ukrayna konusunda net bir stratejisinin olmadığını ve Moskova’ya yönelik yaptırım seçeneklerinin tükenmesi nedeniyle Washington’ın Kiev üzerindeki baskıyı artırdığını öne sürdü.

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Rus gazeteci Olga Skabeyeva’ya verdiği röportajda, Ukraynalı temsilcilerin Vladimir Putin ile gizli görüşmeler yaptığını iddia etti.

Avrupa Birliği’nde yapıcı müzakereler yapabilecek politikacıların olup olmadığı sorusuna yanıt veren Lukaşenko, Ukrayna’da böyle kişilerin olmadığını, ancak yine de bir diyalog yürütüldüğünü belirtti.

Lukaşenko, “Biz yine de onlarla (Ukraynalı temsilcilerle) görüşüyoruz. İsteyenlerle konuşmak gerekiyor. Fakat, kendi tarafımızda, Rusya’da ve benzeri yerlerde görüşmek için böyle tutkulu bir istek görmüyoruz. Gerçi, ben konuşmayacağım, bırakın Vladimir Vladimiroviç (Putin) söylesin. O görüşmüştü. Onu aradılar, anlattılar. Ancak, görüşmeleri dair kamuya açık bir dile getirilmedi,” dedi.

Detayları açıklama yetkisi olmadığını belirten Lukaşenko, ayrıntı vermekten kaçındı.

Belarus Devlet Başkanı, “Ancak Putin bana anlattı. Şu sonucu çıkardı: Görüşmek istiyorlarsa, gelsinler, şimdilik gizlice, gazeteciler öğrenmesin diye. Belki Vladimir Vladimiroviç risk alır ve kimin aradığını söyler,” diye ekledi.

13 Mart’ta Lukaşenko, Putin ile görüşmek üzere Moskova’ya gitti. Görüşmelerin başlamasından önce, Amerikan yönetiminin Ukrayna’daki çatışmayı çözmek için net bir stratejisinin olmadığını söyledi.

Lukaşenko, “ABD’nin Ukrayna konusunda hiçbir planı yok. Kesinlikle. Bir taraf ne istiyor, diğeri ne istiyor, sadece nabız yokluyorlar,” dedi.

Ayrıca Lukaşenko, Washington’ın Kiev üzerindeki baskıyı artırmaya karar verdiğini, çünkü Moskova’ya karşı yaptırım uygulama imkanlarının neredeyse tükendiğini dile getirdi.

Lukaşenko, “O kadar çok yaptırım uyguladılar ki, daha ötesi yok. Bu nedenle Ukrayna’ya baskı yaptılar ve onun gidecek hiçbir yeri yok. 30 gün için anlaştılar, yani 30 gün,” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

G7 bildirisinin hedefinde İran var

Yayınlanma

Reuters tarafından görülen nihai taslak bildiriye göre, önde gelen Batılı devletlerin dışişleri bakanları perşembe günü İran’ın “keyfi gözaltı ve yabancı suikast girişimlerini giderek artan bir şekilde baskı aracı olarak kullanmasının yarattığı tehdit” konusunda uyarıda bulundu.

ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada’dan oluşan G7 ülkeleri yaptıkları açıklamada Tahran’ın “Orta Doğu’daki istikrarsızlığın başlıca kaynağı” olduğunu iddia ederek ülkenin nükleer programı konusunda diplomasiyi yeniden başlatmaya çağırdı.

Taslak bildiride, Filistin sorununa iki devletli çözümün de bahsi geçmedi ve metnin daha önceki taslaklarında bunun önemini vurgulayan dil terk edildi.

Üyeler bunun yerine “Filistin halkı için siyasi bir ufkun” gerekliliğini vurguladı ve Gazze’ye “engelsiz insani yardımın” yeniden başlaması ve kalıcı bir ateşkes için desteklerini yeniden teyit etti.

Diplomatlar tarafından onaylanan nihai taslağın cuma günü ilerleyen saatlerde bakanlar tarafından da kabul edilmesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

NATO Genel Sekreteri Rutte: Savaş sonrası Rusya ile ilişkiler yeniden kurulmalı

Yayınlanma

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’daki savaş sona erdikten sonra Rusya ile ilişkilerin normalleştirilmesi gerektiğini belirtti. Rutte, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’ya verdiği desteği azaltmasına rağmen transatlantik ittifakı bir arada tutmaya çalışırken, Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını artırması ve askeri konumlarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini vurguladı.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ukrayna’daki çatışmalar sona erdikten sonra Rusya ile ilişkilerin zamanla normalleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Rutte, Bloomberg TV‘de Annmarie Hordern’e verdiği mülakatta, “Savaş Avrupa için bir şekilde durmuş olursa, adım adım, ABD için de adım adım Rusya ile normal ilişkileri yeniden kurmak normal olur,” dedi.

Ancak Rutte, henüz o noktada olmadıklarını ve Rusya’nın müzakereleri ciddiye almasını sağlamak için üzerlerindeki baskıyı sürdürmeleri gerektiğini ifade etti.

Son haftalarda yoğun bir diplomasi yürüten Rutte, Başkan Donald Trump’ın Ukrayna’ya verdiği desteği azaltması ve ABD’nin Avrupa’daki geleneksel güvenlik rolünden çekileceğine işaret etmesiyle ittifakı bir arada tutmaya çalışıyor.

Bu sürpriz hamle, Avrupa ülkelerini savunma harcamalarını artırmaya ve askeri konumlarını yeniden düşünmeye sevk etti.

Rutte, perşembe günü Beyaz Saray’da Trump ile bir araya geldi ve ikili, Ukrayna’da ABD’nin arabuluculuğunda potansiyel bir ateşkesi görüştü. Avrupa’nın müzakerelerde büyük ölçüde dışlanması, kıtadaki pek çok lideri rahatsız etti.

Devam eden görüşmeler hakkında konuşan Rutte, “Amerikan yönetimi ve elbette Ukraynalılarla ciddi görüşmelere girmeye hazır olduklarından emin olmak için üzerlerindeki baskıyı sürdürmeliyiz,” ifadesini kullandı.

Rutte’nin en büyük görevi, Trump’ın üyelerin savunmaya yeterince harcama yapmayarak Washington’ı istismar ettiği yönündeki yaygın eleştirileri arasında ABD’nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) bağlılığını sürdürmesini sağlamak.

Trump daha önce ABD’yi askeri ittifaktan çekmekle tehdit etmişti.

Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Oval Ofis’teki televizyonda yayınlanan tartışmasının ardından Rutte, ABD’nin Ukrayna için yaptığı her şeyi överken, Ukraynalı lidere ilişkileri düzeltme çağrısında bulundu.

NATO, haziran ayındaki bir sonraki zirvede üyelerinin savunma harcamaları hedefini en az yüzde 3’e çıkarmaya çalışacak.

Trump, müttefiklerin yüzde 5 harcama yapmasını talep etti; bu, yaygın olarak gerçekçi olmayan ve ABD’nin bile karşılamadığı bir hedef.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English