Bizi Takip Edin

AMERİKA

Foreign Policy: Çin’le Tayvan savaşı Irak ve Afganistan’dan beter olur

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Tayvan’a 619 milyon dolarlık F-16 mühimmatı ve ilgili ekipman satışı için ön onay verdiğini açıklaması, Washington ile Pekin arasındaki Tayvan gerginliğini yükseltti. ABD’nin geçen hafta da Tayvan’daki askeri birliklerini 4 katına çıkaracağı duyurulmuştu.

İkili ilişkiler, dönemin Meclis Başkanı Nancy Pelosi’nin geçtiğimiz Ağustos ayında, Pekin’in tüm itirazlarına rağmen Tayvan’a yaptığı tartışmalı gezisiyle alevlenmişti. Mevcut Meclis Başkanı Kevin McCarthy de Tayvan’ı ziyaret ederek gerginliği tırmandırmaya istekli görünüyor.

Salı günü toplanan ABD Temsilciler Meclisi’nin Çin’le rekabet için Seçilmiş Komitesi, parlamenterleri Çin’e karşı “acil harekete geçmeye” çağırdı. “Bu kibar bir tenis maçı değil” diye konuşmasına başlayan Komite Başkanı Cumhuriyetçi Mike Gallagher, ABD ile Çin arasındaki rekabeti “21. yüzyılda hayatın nasıl görüneceğine dair varoluşsal bir mücadele” olarak nitelendirdi.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın olası Pekin ziyareti öncesi Çin’le yaşanan balon krizi, ABD Temsilciler Meclisi’ndeki Çin karşıtı şahinleri daha da ateşledi. Çin düşmanlığı, başkanlık seçimlerinin yaklaştığı ülkede, Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında siyasi bir ‘koz’ haline geldi.

Diğer yandan ülkede askeri kanat içinde de Çin’le savaş olasılığına dair sesler yükseliyor. Geçen ay, ABD Hava Kuvvetlerine bağlı Hava İntikal Kuvveti’nin Komutanı Orgeneral Mike Minihan, birliklerine gönderdiği yazılı notta, “Umarım yanılıyorumdur ama hissim o ki 2025’te Çin ile savaşacağız” ifadesini kullanmıştı.

‘Savaş ancak ABD’nin kendisine yönelik tehditlerle sınırlandırılmalıdır’

Foreign Policy’de, dönemin Başkanı Ronald Reagan’ın özel asistanlığını da yapmış olan, ABD’nin etkili düşünce kuruluşlarından Cato Enstitüsü’nün kıdemli araştırmacısı Doug Bandow imzasıyla yayınlanan analizde, Washington’ın Tayvan’a yönelik ‘savaş taraftarı’ tutumuyla ilgili eleştiri ve uyarılara yer veriliyor.

Bandow’a göre, Washington’un son zamanlarda “gelişigüzel savaş yürütmesi”, askeri harekatı başka bir “politika seçeneği” olarak ele alma sorunu olduğunu gösteriyor.

Taipei’nin statüsünü “o kadar da endişe verici” bulmayan uzman, “Savaş farklıdır ve gerçekten hayati çıkarlarla, ABD’nin kendisine yönelik varoluşsal tehditlerle sınırlandırılmalıdır” görüşünü paylaşıyor. Nitekim, “Çin kıyılarının sadece 100 mil açığında bulunan Tayvan, Pekin için hayati çıkardan başka bir şey olarak görülemez.”

Tayvan’ın Çin için ABD’den daha ‘hayati’ olduğunun ayırdında olan Bandow, bu nedenle Çin’in devam eden askeri yığınağının, Tayvan’ı “zorlama ve gerekirse ele geçirme” kabiliyetine odaklandığını ve ABD’li politika yapıcıların, Çinli yetkililerin geri adım atacağını düşünürlerse “aptallık etmiş olacaklarını” vurguluyor. 

Savaşın maliyeti yıkıcı olur

ABD’nin bu konudaki coğrafi dezavantajını vurgulayan Bandow, “Coğrafya ABD’ye şiddetle karşı çıkıyor. Amerikan kuvvetleri evlerinden binlerce mil ötede operasyon yürütürken, Çinliler çok sayıda anakara askeri üssünü kullanabilir, ada üzerinde hava kontrolüne sahip olabilir ve yaklaşan herhangi bir ABD deniz kuvvetini batırmakla tehdit edebilir” diyor.

Bandow ayrıca dışarıdan gelecek desteğe bel bağlamamaları konusunda ABD’li yetkilileri uyarıyor: “Hem Seul hem de Tokyo’dan gelen görece daha şahin söylemlere rağmen müttefik desteği kesin değil.”

Pentagon’un olası bir Tayvan çatışması ile ilgili yaptığı askeri simülasyonları da hatırlatan Bandow, ABD’nin bu savaş oyunlarının çoğunu kaybettiğini söylüyor ve son zamanlarda Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) tarafından yürütülen ‘iyimser’ çalışmaların bile “zaferin maliyetinin olağanüstü derecede yüksek olduğunu” gösterdiğini ekliyor.

Bu çalışmalardan çıkan olası sonuçlara göre, “Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri düzinelerce gemi, yüzlerce uçak ve on binlerce asker kaybetti. Tayvan ekonomisinin harap olduğunu gördü. Ayrıca, yüksek kayıplar ABD’nin küresel konumuna yıllarca zarar verdi.”

İki nükleer gücün tarihte karşı karşıya gelmediğine de dikkat çeken Bandow’a göre, Washington, Tayvan’ı askeri olarak korumak için, “büyük bir gücü ve muhtemelen emsal rakibini, dünyanın öbür ucundaki sınırı boyunca kalıcı olarak kontrol altına almaya çalışmalıdır”.

Amerika Birleşik Devletleri’nin mali açıdan zaten aşırı genişlemiş durumda olduğunu söyleyen Bandow, harcamaların özellikle bir savaştan sonra daha da artacağını vurguluyor. Bu nedenle ABD için çatışmanın yıkıcı maliyeti, “savaşı önlemeyi daha da önemli hale getiriyor”.

‘Ulusun sonunu getirebilir’

Bandow, Tayvan konusunda barışçıl statükoyu korumak için diplomatik çabalara prim verilmesi gerektiğini söylüyor. Rusya’ya yaptırımların müttefikler tarafından başarılı şekilde uygulandığını savunan Bandow, “Çin’i Tayvan’a karşı güç kullanması durumunda karşılaşacağı ekonomik cezalar konusunda uyarmak için” benzer bir koalisyon kurma önerisinde bulunuyor.

Bandow son olarak Çin’le çatışma ihtimali konusunda hem ABD’li yetkilileri hem de Amerikan halkını ciddi şekilde uyarıyor: “ABD’li politika yapıcıların Tayvan’la ilgili bir çatışma olasılığı hakkında Amerikan halkıyla ciddi bir konuşma yapması gerekiyor. Çin’le savaş, bilinen bir çocuk oyuncağı olmayacak, hatta ABD’nin Irak ve Afganistan’da yaşadığı türden yıkıcı bir başarısızlık da olmayacak. Çin Halk Cumhuriyeti ile bir çatışma kesinlikle felakete yol açar ve tırmanışı sınırlandırma girişimleri başarısız olursa potansiyel olarak ulusun sonunu getirebilir.

AMERİKA

Amazon, Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyar dolar bağış yapacak

Yayınlanma

Büyük teknoloji şirketleri ABD’nin yeni başkanı ile ilişki kurmaya çalışırken, Amazon perşembe günü Donald Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyon dolar nakit bağışta bulunacağını doğruladı.

Amazon’un bu hamlesi, Facebook ve Instagram’ın ana şirketi Meta’nın da benzer şekilde fona 1 milyon dolar bağışta bulunmasının ardından geldi. Amazon ayrıca Trump’ın yemin törenini Prime Video hizmetinde yayınlayacak.

Trump uzun zamandır Büyük Teknoloji şirketlerini, muhafazakâr medyaya yönelik sansür de dahil olmak üzere bir dizi suistimalle suçluyor. Kasım ayındaki seçim zaferinin ardından, Büyük Teknoloji yöneticileri onu tebrik etmek için sıraya girmişti.

Amazon’un bağışını ilk haber yapan Wall Street Journal’a göre şirketin icra kurulu başkanı ve kurucusu Jeff Bezos da önümüzdeki hafta Trump’ın Mar-a-Lago tatil köyünü ziyaret etmeyi planlıyor.

Google ve Apple üst düzey yöneticileri Sundar Pichai ve Tim Cook da seçimlerin ardından Trump’ı tebrik etmekte gecikmemişlerdi.

The Information’ın haberine göre Pichai’nin perşembe günü Mar-a-Lago’da Trump’la bir araya gelmesi bekleniyordu ve Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg de seçimi kazanmasının ardından Trump ile birlikte yemek yedi.

Apple’ın, Trump’ın vaat ettiği kapsamlı gümrük vergisi planlarına maruz kalma potansiyeline sahip olduğu ve bunun da kritik Çin tedarik zincirlerini alt üst etme riski taşıdığı belirtiliyor.

Trump’ın ilk döneminde Cook, şirketin ürünleri için muafiyetler sağlamayı başarmıştı.

Yeni başkan ilk döneminde Amazon ile çatışmış, online perakende devini şirketleri iflas ettirmekle suçlamış ve vergi politikasını eleştirmişti. Ayrıca 2018’de ABD Posta Servisinin paket teslimatları için uyguladığı fiyatlandırmanın gözden geçirilmesini emretmiş ve kurumu Amazon’un “kuryesi” gibi davranmakla suçlamıştı.

Biden yönetimi altında Amazon, Lina Khan yönetimindeki ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ve birkaç eyaletin geçen yıl şirkete karşı tekel davası açmasıyla daha fazla baskıyla karşı karşıya kaldı.

FTC ayrıca Amazon da dahil olmak üzere büyük bulut hizmeti sağlayıcılarını, üretken yapay zeka alanındaki ortaklıkları konusunda soruşturuyor.

Yaz aylarında Trump’a yönelik ilk suikast girişiminin ardından Bezos X’te bir mesaj yayınlayarak Trump’ı “gerçek ateş altında gösterdiği muazzam zarafet ve cesaret” dolayısıyla tebrik etmişti.

Washington Post’un da sahibi olan Bezos, ekim ayında gazetenin Trump’ın Demokrat rakibi Kamala Harris’i desteklemesini de engellemişti.

Trump ile Bezos arasında zımni bir anlaşmanın olduğu, bu anlaşmanın da Elon Musk’ın SpaceX’i ile rekabet eden roket şirketi Blue Origin ile ilgili olduğu ileri sürülmüştü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Ukrayna için 117 silah üretim hattına yatırım yapıyor

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’ya verdiği destek kapsamında 117 silah üretim hattına yatırım yaparken Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre, 2023’te küresel silah satışları 632 milyar dolara ulaştı; ABD ve NATO şirketleri bu satışların büyük bölümünü oluşturdu.

Bloomberg’in haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yönetim ve Kaynaklardan Sorumlu Müsteşarı Richard Verma, Ukrayna’ya verilen desteğin ABD’ye ekonomik olarak da katkı sağladığını belirtti.

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde gerçekleştirdiği mülakatta Verma, “31’den fazla ABD eyaletinde 117’den fazla üretim hattına yatırım yapıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Bu yatırımlar arasında obüsler, Bradley piyade savaş araçları, mühimmat ve diğer silahların üretimi yer alıyor.

Rusya’dan tepki: Silah sevkiyatları meşru hedef

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’ya silah taşıyan herhangi bir sevkiyatın Rusya için meşru bir hedef olduğunu ifade etti.

Lavrov, ABD ve NATO’nun yalnızca silah sağlayarak değil, aynı zamanda İngiltere, Almanya, İtalya ve diğer ülkelerdeki personeli eğiterek de çatışmaya doğrudan müdahil olduğunu savundu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı da ABD’nin dondurulmuş Rus varlıklarından elde ettiği gelirle Ukrayna’ya kredi sağlamasını sert bir dille eleştirdi.

Bakanlık, “Bu sıradan bir hırsızlıktır,” diyerek durumu kınadı. Açıklamada, ABD’nin Kiev rejimine 20 milyar dolarlık yeni bir kredi sağlamak üzere harekete geçtiği belirtildi. Bu miktarın, G7 ülkelerinin Rusya’dan aldığı dondurulmuş devlet varlıklarından elde edilen gelir olduğu öne sürüldü.

Silah şirketlerinin gelirleri artıyor

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre, 2023 yılında 41 ABD silah şirketi, başta Ukrayna olmak üzere çatışma bölgelerine yapılan satışlardan 317 milyar dolar gelir elde etti.

Bu şirketler, dünyadaki toplam silah satışlarının yüzde 78’ini gerçekleştirdi.

Raporda, 2023 yılı toplam küresel silah satışlarının 632 milyar dolara ulaştığı, bunun 494 milyar dolarlık kısmının ABD ve NATO şirketlerine ait olduğu belirtildi.

Beyaz Saray’dan Ukrayna’ya ‘askeri yardım yağdırma’ sözü

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Elon Musk evsizlik için ‘yalan’ ve ‘propaganda’ dedi

Yayınlanma

Dünyanın en zengin insanı Elon Musk Amerikan hükümetinin, evsizliği sona erdirmek için çalışan kuruluşları zenginleştirmek amacıyla daha fazla insanı evsiz bırakmaya yönelik “küresel bir komplonun” arkasında.

Musk, “‘Evsizleri kurtaran’ STK’lara genellikle sokaklarda kaç evsiz olduğuna göre ödeme yapılıyor, bu da evsizlerin sayısını en üst düzeye çıkarmaları ve sorunu asla çözmemeleri için güçlü bir mali teşvik yaratıyor!” diye yazdı.

Musk X’te yaptığı başka bir paylaşımda, “Çoğu durumda, ‘evsiz’ kelimesi bir yalandır. Genellikle ağır akıl hastalığı olan şiddet eğilimli uyuşturucu bağımlıları için kullanılan bir propaganda sözcüğüdür,” dedi.

Musk eylül ayında da, “Ne kadar çok evsiz varsa, bu kuruluşlar o kadar çok para alıyor, bu yüzden teşvikleri evsizliği azaltmak değil, artırmak!” demişti.

Trump da “tedavi, akıl hastanesi veya gözaltı” öneriyor

SpaceX ve Tesla CEO’su ekim ayında ise Tucker Carlson’a verdiği demeçte, “Evsiz kelimesi yanlış bir isimlendirme. Birinin ev kredisini biraz geciktirdiğini ve eğer ona bir iş verirseniz, kendi ayakları üzerinde durabileceğini ima ediyor,” demişti.

Musk’a göre “Aslında sahip olduğunuz şey, sokaklarda ölü gözleri, iğneleri ve insan dışkıları olan şiddet yanlısı, uyuşturucu zombileri.”

Musk, evsizlikle mücadele için ne kadar çok para harcanırsa “durumun o kadar kötüye gittiğini” söylemişti.

Bu arada Trump, evsiz kalan insanların tedaviye ya da akıl hastanelerine zorlanmaları ya da “gözaltına alınmaları” gerektiğini söylüyor.

Kampanyasında “tehlikeli derecede dengesiz” olanların “kâbusuna son verme” sözü veren Trump, “ucuz araziler açmayı, doktorlar, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanları ve uyuşturucu rehabilitasyon uzmanları getirmeyi ve evsizlerin yerleştirilebileceği ve sorunlarının tespit edilebileceği çadır kentler kurmayı” planladığını söylemişti.

Yeni başkan, “ciddi derecede akıl hastası veya tehlikeli derecede dengesiz” olanları “topluma yeniden kazandırmak” amacıyla barındırmak ve rehabilite etmek için akıl hastanelerini geri getirmek istiyor.

Trump yanlısı zenginler de evsizliği bir “hastalık” olarak göre eğiliminde

Musk ve Trump bu konuda yalnız değil. Ulusal Evsizlik Hukuk Merkezinin kampanya ve iletişim direktörü Jesse Rabinowitz’e göre, etkili milyarderler ve sağcı düşünce kuruluşları Kongrede ve Yüksek Mahkemede evsizliği suç sayan yasaları geçirmek istiyor ve “hepsi de insanları yeterince cezalandırırsak yoksul olmamayı seçecekleri şeklindeki bu geriye dönük, yanlış görüşü paylaşıyor.”

Tam verilerin mevcut olduğu son tarih olan Ocak 2023’te, ABD’de tek bir gecede 650.000’den fazla kişi evsizdi. Bu, 2022’ye göre yüzde 12’lik bir artışa işaret ediyor ve Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı tarafından yaklaşık 20 yıldır kaydedilen en yüksek rakam.

Rapora göre, evsizlik yaşayan her 10 kişiden yaklaşık üçü çocuklu bir ailenin parçası ve tüm evsizlerin yüzde 17’si 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.

New York’ta ekim ayında 45.000’den fazlası çocuk olmak üzere 130.000’den fazla kişi barınaklarda uyuyordu.

Özellikle aileler arasında evsizliğin başlıca nedeni, evlerden tahliye, aşırı kalabalık konutlar, aile içi şiddet ve iş kayıplarının evsiz aileleri barınaklara ve sokaklara göndermesiyle birlikte, uygun fiyatlı istikrarlı konut eksikliği.

ABD’nin hiçbir yerinde asgari ücretli bir işçi iki odalı bir ev kiralayamıyor

İstatistiklere göre asgari ücret alan tam zamanlı bir işçi, ülkenin herhangi bir yerinde piyasa fiyatından iki yatak odalı bir ev kiralayamıyor.

Saatlik ücretle çalışan bir işçinin, ülkenin herhangi bir yerinde adil piyasa kirasıyla ortalama bir yatak odalı bir ev kiralayabilmesi için haftada 104 saat çalışarak saatte en az 15 dolar kazanması gerekiyor.

Musk evsizlik yaşayan insanları “şiddet yanlısı” olarak tanımlasa da, bu kişilerin suç faili olmaktan ziyade suç mağduru olma olasılığı daha yüksek. 

San Francisco’daki Kaliforniya Üniversitesi Benioff Evsizlik ve Barınma Girişimi, her gece yarım milyondan fazla Amerikalıyı sokaklara iten bir dizi politika başarısızlığından kaynaklanan “gizli bir salgın” olarak adlandırıyor.

Musk ve Ramaswamy, beslenme yardımı programında kesintiye gidecek

Musk ve milyarder girişimci Vivek Ramaswamy, sağlık sigortası ve gıda programlarındaki kesintiler de dahil olmak üzere, trilyonlarca dolarlık federal harcamalarda yapılacak kesintileri belirlemek üzere Kongre ile birlikte çalışmak üzere yeni oluşturulan bir danışma grubunu yönetiyor. 

Ramaswamy, yoksul Amerikalılar ve aileler için en kritik güvenlik ağı programlarından biri olan Ek Beslenme Yardımı Programı ya da gıda pulları için 1 milyar dolarlık kesinti yapılmasını önerdi.

Yardım alanların yaklaşık yüzde 75’i yoksulluk içinde ve yüzde 20’den fazlası bu yardımlar dışında başka bir geliri olmadığını bildirmiş durumda. 

Musk ve Ramaswamy’nin ayrıca düşük gelirli Amerikalılar ve çocuklara yönelik federal sağlık programlarında (evsiz Amerikalıların da hak sahibi olduğu programlarda) kesintiye gitmeyi düşündükleri bildiriliyor.

Trump’ın ilk döneminde evsizlik artmıştı

Trump ilk yönetimi sırasında, evsizliğe yönelik federal müdahaleyi denetleyen kurumun başına, kendini “evsizlik danışmanı” olarak tanımlayan birini atamıştı.

ABD Kurumlar Arası Evsizlik Konseyini 2019-2021 yılları arasında yöneten Robert Marbut, yıllardır krizi ele alma politikalarının arkasındaki itici güç olan ve ülke çapında evsizlik ve barınma kurumları ve hizmetleri tarafından yaygın olarak desteklenen standart “önce barınma” çerçevesini terk etti. 

Fakat Marbut, “dördüncü konut” olarak adlandırdığı ya da insanların destekleyici hizmetlere kaydolmasını sağlamak için konutun bir teşvik olarak kullanılmasını onayladı.

Trump “evsizlik belasını sona erdirme” sözü vermişti. Başkanlığının son yılı olan 2020’de, evsizliği deneyimleyen insanların sayısı üst üste dördüncü yıl artmıştı.

Covid-19 salgınının ilan edilmesinden iki ay önce, Ocak 2020’de tek bir gecede, yaklaşık 580.000 kişi (ya da ülkedeki her 10.000 kişiden yaklaşık 18’i) evsizdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English