Bizi Takip Edin

AVRUPA

Fransa’daki isyana Avrupa’dan tepkiler

Yayınlanma

Fransa’da 17 yaşındaki Cezayir kökenli Nael’in polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan eylemlerin etkileri tüm Avrupa’ya yayılıyor.

Fransa’nın komşu ülkeleri İsviçre ve Belçika da Fransa’daki eylemerden nasibini aldı. Cumartesi günü Lozan kentinde polis ile göstericiler karşı karşıya gelirken, Perşembe günü Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen gösterilere yönelik polis müdahalesinde 10’un üzerinde gösterici gözaltına alındı.

Almanya ‘geleceğini’ mi görüyor?

Öte yandan isyanın etkilerinin Avrupa’da daha orta ve uzun vadeli ve daha doğrudan ortaya çıkacağı anlaşılıyor. Göç meselesinin ve AB’nin geleceğinin tekrar masaya yatırılması kaçınılmaz görünüyor.

İsyana Alman siyasetinden tepkilerin hızla verilmesi de buna işaret ediyor. ‘AfD fenomeni’ ile uğraşan Almanya’da ana akım siyasetçiler ve siyasi partiler, çeşitli kayıtlar düşseler de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a destek açıklamalarında bulundular.

Örneğin SPD’li Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Michael Roth, Bild am Sonntag’a verdiği demeçte, “Gençlerin her şeye ve herkese karşı amaçsızca yöneltilmiş gibi görünen bu acımasız, sınırsız yıkıcılığı korkunç bir tırmanıştır,” dedi. Devleti ‘tüm tutarlılığıyla hareket etmeye’ davet eden Roth, Fransa’nın ‘maalesef münferit bir vaka olmadığını’ söyledi ve birçok Avrupa ülkesinde bölünme ve yabancılaşmanın arttığını, mala ve insana yönelik şiddetin de yükseldiğini savundu.

Fransız-Alman Parlamenter Asamblesi üyesi ve Hıristiyan Demokratlar’ın (CDU) Genel Başkan Yardımcısı Andreas Jung, iktisadi gelişimine rağmen Fransa’nın ‘derinden bölünmüş bir ülke’ olduğunu söyledi. Birçok genç Fransızın kendini dışlanmış hissettiğini ve geleceğe dair korku beslediğini belirten Jung, umutsuzluk ile entegrasyon sorunlarının ‘banliyölerde patlayıcı bir karışıma yol açtığını’ ve her taraftaki ‘aşırılık yanlılarının’ da ateşe benzin döktüğünü söyledi.

Macron’u Brandenburg Kapısı’nda karşılamak isteyen CDU’lu Berlin Belediye Başkanı Kai Wegner, ziyaretin ertelenmesinden üzüntü duyduğunu ancak durumu anladığını ifade etti. Wegner, “Fransız dostlarımıza ve tüm Fransa Cumhuriyetine huzursuzluk ve şiddetin bir an önce sona ermesini diliyoruz,” dedi.

Eski Federal Meclis Başkanı Wolfgang Schäuble (CDU) de Fransız-Alman ilişkilerine övgüler yağdırdı ve Almanya ile Fransa’nın ‘özel bir ortak sorumlulukla Avrupa’daki en yakın ortaklar’ olduğunu belirtti.

Alman kamu yayın kuruluşu ARD’ye bir mülakat veren Şansölye Olaf Scholz ise isyanı ‘çok iç karartıcı’ olarak nitelendirdi fakat Fransa’nın yeni bir istikrarsızlık dönemine girdiğini düşünmediğini söyledi.

Scholz, şiddet eylemleri için hiçbir gerekçe olmadığını söyledi ve Macron’a durumla başa çıkmada ‘iyi şanslar’ diledi.

Öte yandan sosyal ağlarda Almanya için Alternatif (AfD) ve yandaşları isyandan ağırlıklı olarak Fransa doğumlu ‘göçmenleri’ sorumlu tuttu. AfD Eş Başkanı Alice Weidel Pazar günü attığı tweette Fransa’’daki gelişmelerin ‘sadece korkutucu değil, her şeyden önce tıpkı Macron gibi ülkeye gelenlerin incelenmesini reddeden Almanya’nın geleceğine bir bakış’ olduğunu söyledi. Thüringen’in AfD eyalet lideri Björn Höcke ise Fransa’da ‘etnik isyanların’ şiddetlendiğini yazdı ve ekledi: “Fransa bizden sadece birkaç yıl ileride.”

İspanya’da Vox’tan ‘Avrupa karşıtı çeteler’ vurgusu

İspanya’daki sağcı parti Vox’un lideri Santiago Abascal, Avrupa Birliği’nde yaşayan ‘radikal Müslümanları’ dolaylı olarak Fransa’daki son ayaklanma ve yağmalamaları körüklemek ve planlamakla suçladı.

El País’nin haberine göre Abascal Cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Polis karakollarını dağıtan, kütüphaneleri yakan ve bir cep telefonu çalmak için bıçaklayan, yaşam tarzımıza ve yasalarımıza uyum sağlamak istemeyen ve uyum sağlaması gerekenlerin bizler olduğunu düşünen Avrupa karşıtı çeteler tarafından tehdit edilen bir Avrupa var,” dedi.

Yoksulluk ve ötekileştirme gibi nedenleri isyanın temelinde yatan unsurlar olarak gösteren analizleri de reddeden Abascal,”Yoksulluk ve marjinalleşme hiçbir zaman Avrupalıları Fransa’nın güneyinde bebekleri bıçaklamaya, Paris’in kenar mahallelerinde öğretmenlerin boğazlarını kesmeye, Bataclan’da olduğu gibi konserlere silahlarla girmeye yöneltmedi; onlar Algeciras’ta olduğu gibi palalarla bir kiliseyi basabilir ya da Barselona’da olduğu gibi kamyonetlerle yayaları ezebilirler,” dedi.

Vox’un Twitter’dan yaptığı açıklamaya göre Abascal Barselona’da yaptığı bir konuşmada da, “Avrupa Müslüman ülkelerden daha fazla göç almaya devam edemez,” dedi.

Vox şu anda İspanya’nın üçüncü büyük siyasi gücü ve Avrupa’nın en büyük bölgesi olan Castilla ve León’u merkez sağ Partido Popular ile birlikte yönetiyor.

Polonya’da hükümet göç anlaşmasını hedefledi

Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, Fransa’daki şiddet olaylarından ‘yasadışı göçmenleri’ sorumlu tuttu.

Başbakan ayrıca Avrupa Birliği’nin göçmenlerin üye ülkeler arasında yeniden yerleştirilmesine ilişkin yeni göç anlaşmasını oylaması halinde Polonya’da da bu tür şiddet olaylarının yaşanabileceği iddiasında bulundu. Bu hafta sonu Brüksel’den konuyla ilgili bir anlaşmaya varamadan dönen Başbakan’ın, Fransa’daki isyan görüntülerini kullanarak diğer üye ülkeleri pakt lehinde oy kullanmamaya ikna etmeye çalıştığı iddia ediliyor.

Yanan binaların ve polisle çatışmaların görüntüleri, özellikle de 2024 Olimpiyatları için sporcuların antrenman yapacağı Aubervilliers’deki yüzme havuzunun ateşe verilmesi Polonya medyasında geniş yer buldu.

Birçok yayın organı Paris’in Olimpiyatları düzenlemeye hazır olup olmadığını ve güvenliği garanti edip edemeyeceğini sorguluyor.

AVRUPA

İtalya’nın Kardeşleri ile Hukuk ve Adalet anlaştı

Yayınlanma

Polonya Basın Ajansı’nın (PAP) bildirdiğine göre Polonya’nın muhafazakâr Hukuk ve Adalet (PiS) partisi, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin Fratelli d’Italia (İtalya’nın Kardeşleri – FdI) partisi ile Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) siyasi ailesi olan Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri Grubu (ECR) içindeki görevlerin paylaşımı konusunda anlaşmaya vardı.

PiS ve FdI, sırasıyla 20 ve 24 AP üyesi ile milli-muhafazakâr ECR grubunun en büyük iki ulusal partisi konumunda.

Yeni üyelerin katılımıyla ECR kısa bir süre önce Avrupa Parlamentosu’nun en büyük üçüncü grubu haline gelmişti.

Tahminler, üye partilerden herhangi birini, özellikle de PiS kadar büyük bir partiyi kaybetmemesi koşuluyla, bu durumun devam edeceğini gösteriyor.

Fakat düne kadar PiS’in ECR’nin bir parçası olarak kalması hiçbir şekilde kesin değildi.

Perşembe günü basında çıkan haberlerde, partinin Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Fidesz’i tarafından, eski Çekya başbakanı Andrej Babiš’in ANO hareketi ve Jansa’nın Slovenya Demokratik Partisi’nin (SDS) de yer alacağı yeni bir gruba katılmaya ikna edildiği öne sürüldü.

PiS, Le Pen ve Orban’ı da istemiş

PAP, PiS’in FdI ile uzlaşmaya vardığını ve gruptaki liderlik pozisyonlarını kendi aralarında paylaşarak uzlaşmanın yolunu açtığını bildirdi.

Grup resmi olarak oluşturulacak ve yeni başkan, son tarihten bir gün önce, önümüzdeki salı günü (3 Temmuz) seçilecek.

Euractiv’e konuşan çeşitli kaynaklar, çarşamba günü grubun oluşumuna ilişkin görüşmelerin önce kesintiye uğradığını ve ileri bir saate ertelendiğini, ardından da Polonya heyetinin boykotu nedeniyle iptal edildiğini söyledi.

PiS heyeti çarşamba günü (26 Haziran) toplantıya katılmış fakat ulusal partiler arasındaki gerginlik nedeniyle görüşmeler yapılamamıştı. Ayrıca PiS üyeleri liderlik pozisyonlarına kimin atanacağı konusunda da kendi içlerinde bölünmüş durumdaydı.

PiS, diğer hususların yanı sıra Fidesz ve Marine Le Pen’in Fransız Ulusal Birlik’inin ECR’ye kabul edilmesini talep etti.

“Meloni’nin dışlanması PiS’e cesaret verdi”

Toplantıya devam edilmemiş olsa da PiS nihayetinde FdI ile uzlaşmayı başardı ve Polonya grubun iki başkan yardımcılığı pozisyonundan birini aldı ve grubun genel sekreterliği de dahil olmak üzere halihazırda sahip olduğu diğer bazı pozisyonları korudu.

Fidesz’in üyeliği şu an için söz konusu değil ancak kaynaklar gelecekte bu konunun tekrar gündeme gelebileceğini söylüyor.

Euractiv Polonya’nın ulaştığı PiS, PAP’ın haberlerini ne doğruladı ne de yalanladı.

Bu arada İtalyan delegasyonu PAP’a yaptığı açıklamada PiS’in taleplerinin en başından beri grubun genişlemesiyle ilgili olmadığını, sadece Avrupa Konseyi’nin AB’nin üst düzey görevlerini müzakere ederken Meloni’yi dışlamasından cesaret alarak Polonya’nın gruptaki konumunu güçlendirmeye yönelik bir girişim olduğuna inandığını söyledi.

İtalyan bir AP üyesi, “Polonya delegasyonu Meloni’nin yenilgisinden bir şeyler kazanabileceğine karar verdi. Bu onun mezarı üzerinde bir dans,” dedi.

Yeni bir sağ AP grubu ihtimali artıyor

Öte yandan ANO hareketinin lideri, eski başbakan Andrej Babiš, geçen hafta Liberallerin saflarından ayrılan partisinin Avrupa Parlamentosu’nda yeni bir grup kuracağını söyledi fakat partinin kiminle işbirliği yapacağı henüz belli değil.

Babiš, 27 Haziran Perşembe günü Instagram hesabından yaptığı açıklamada, “Avrupa Parlamentosu’nda göçe karşı ve Yeşil Mutabakat’ta bir değişiklik için yeni bir grup kuracağız. Yakında daha fazlasını öğreneceksiniz,” dedi.
ANO hareketi geçen hafta liberal Renew grubundan ve ALDE partisinden ayrıldığını duyurmuş, Babiš ise hareketinin artık bu gruplarda kendi gündemini sürdüremeyeceğini savunmuştu.

Brüksel’de basına yansıyan haberlere göre Babiš, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Fidesz partisi, Slovenya’nın SDS partisi ve Polonya’nın PiS partisi ile güçlerini birleştirebilir, ancak bunların hiçbiri doğrulanmadı.
ANO’ya yakın kaynaklar geçtiğimiz günlerde yeni grupta Marine Le Pen’in RN ya da Geert Wilders’in Hollanda Özgürlük Partisi’nin yer alacağını öne sürmüştü.

Fakat her iki parti de halen AP2de sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) fraksiyonunun bir parçası ve bu iki partinin ilgilenip ilgilenmeyeceği şimdilik belirsiz.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Zelenskiy’in eski yardımcısı Kirill Timoşenko’ya yolsuzluk baskını

Yayınlanma

Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU) görevlileri, Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in eski yardımcısı, Savunma Bakan danışmanı ve Büyük İnşaat Projesi eski sorumlusu Kirill Timoşenko’nun evinde arama yaptı.

Ukrayinska Pravda gazetesinin haberine göre yayımlanan fotoğraflarda Timoşenko’nun NABU dedektifleri tarafından bir araca bindirildiği görüldü.

Telegram kanalından açıklamada bulunan NABU, Timoşenko’nun henüz gözaltına alınmadığını ve soruşturmanın devam ettiğini belirtti.

Daha sonra Timoşenko’nun kendisi de evinin arandığını doğruladı, ancak bunların ‘kendisinin hiçbir ilgisinin olmadığı bir davayla ilgili’ olduğunu belirtti.

Timoşenko, “Kanun uygulayıcıların sunduğu tüm gereklilikleri yerine getirdim, bana karşı hiçbir suçlama yok,” ifadesini kullandı.

‘Büyük İnşaat’, Zelenskiy yönetimi tarafından 2020 yılında başlatılan bir projeydi. Amacı sosyal, ulaşım ve spor altyapısını geliştirmekti. Zelenskiy, daha sonra beş yıl içinde 25 bin kilometrelik yolu yenileme ve düzinelerce inşaat projesini tamamlama sözü vermişti.

Timoşenko, devlet başkan yardımcısı olarak görev yaparken (Mayıs 2019’dan Ocak 2023’e kadar) projeye nezaret etti.

Fakat ‘Büyük İnşaat’, kartelcilik, şişirilmiş fiyatlar ve ihalelerin yerli şirketler yerine yabancı şirketlere verilmesi nedeniyle defalarca eleştirildi. Eski Maliye Bakanı İgor Umanskiy, Rusya’nın askeri müdahalesinin başlamasından önce bile proje bütçesinin yaklaşık yüzde 40’ının zimmete geçirildiğini söylemişti.

Ukrayinska Pravda, Timoşenko’nun evindeki aramalardan önce basın mensuplarının devlete ait enerji şirketi Naftogaz’ın eski başkanı ve eski Yerel İdareler Kalkınma Bakanı Aleksey Çernişev’in aranması yönünde emir alan NABU’nun, büro başkanı Semyon Krivonos’un kararıyla aramayı gerçekleştirmediğine dair bir soruşturma yürüttüğünü kaydetti.

Daha önce Krivonos, NABU’ya olası sızıntılarla ilgili soruşturmanın bir parçası olarak sorgulanması gereken Verhovna Rada’nın yolsuzlukla mücadele komisyonu toplantısına katılmamıştı.

Strana‘nın haberine göre dava mayıs ayından bu yana devam ediyor ve Büyük İnşaat projesindeki yolsuzlukla alakalı. Daha sonra NABU’nun üst düzey çalışanlarının yolsuzluk soruşturmasında şüphelilere bilgi aktardığı ve onları yaklaşan aramalar konusunda uyardığı ortaya çıktı.

Sızıntı iddiaları, müfettişlerin soruşturma altındaki işadamı Yuriy Golik’e ait bir telefonu ele geçirmelerinin ardından ortaya çıktı.

Strana, NABU’ya yönelik saldırının Ukrayna’nın iki ana yolsuzlukla mücadele yapısı olan NABU ile Yolsuzlukla Mücadele Kovuşturma Teşkilatı (SAP) arasındaki çatışmayla alakalı olduğunu kaydetti.

Gazeteye göre, mevcut NABU yönetimi, ‘Batı’nın himayesindeki’ bir dizi yetkiliyi görevden almış, bu da SAP yönetimini ve Batı yanlılarını kızdırmıştı.

Ukrayna ordusunda dev yolsuzluk: Rusya ordusu neden bu kadar hızlı ilerliyor?

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Meloni, partisinin gençlik kollarına ait video nedeniyle zorda

Yayınlanma

İtalya’da Başbakan Giorgia Meloni’nin partisi Fratelli d’Italia’nın (İtalya’nın Kardeşleri – FdI), partinin gençlik grubu üyelerinin toplantılarında faşist diktatör Benito Mussolini’yi ve sağcı bazı tartışmalı isimleri övdüklerini ortaya çıkaran bir soruşturma üzerine haftalar süren sessizliğinin ardından, Senato Başkanı Ignazio La Russa eylemlerini kınarken, Meloni henüz bir yorum yapmadı.

Senato Başkanı ve FdI’nın kurucularından La Russa, Facebook’ta yaptığı paylaşımda her türlü ırkçılık ve antisemitizmi “kesin bir dille kınadığını” ifade etti ve olayların partinin değerlerine aykırı olduğunu ekledi.

İtalyan medya kuruluşu Fanpage, FdI gençlik kanadına yönelik bir soruşturma başlatmış ve Roma selamı veren, Mussolini’yi öven ve faşist sloganlar atan gençlerin gizli çekilmiş görüntülerini ortaya çıkarmıştı.

La Russa’nın açıklaması, soruşturmanın ikinci bölümünde Gioventù Nazionale’nin (Milliyetçi Gençlik) üst düzey bir liderinin gizli bir kamerada FdI Senatörü ve Roma Yahudi Cemaati eski sözcüsü Ester Mieli hakkında antisemitik ifadeler kullanırken yakalanmasının ardından geldi.

La Russa, “Gioventù Nazionale’nin bazı üyelerinin kabul edilemez sözlerinin kurbanı olan Senatör ve dostum Ester Mieli’ye en içten ve sevgi dolu dayanışma duygularımı iletiyorum,” diye yazdı.

FdI tutumunu değiştirdi

Çarşamba günü, FdI’nın örgütlenme sorumlusu Giovanni Donzelli’den de bir ton değişikliği geldi.

Donzelli ilk başta, “Solcu militan basının önyargılı soruşturmalarına itibar etmiyorum. Fratelli d’Italia’yı aşırılık yanlısı ve nostaljik bir hareket olarak gösterme çabası acınası bir durumdur,” demişti.

Fakat akşam saatlerinde, soruşturmanın ikinci bölümünün tamamlanmasının ardından U dönüşü yapıldı, hatta disiplin tedbirleri alınacağı duyuruldu.

Donzelli, “Tekrar ediyoruz: Fratelli d’Italia’da ırkçılara, aşırılık yanlılarına ve antisemitlere yer yoktur. Bugün yayınlanan videolarda yer alan ifadeler, kaydedilme ve ifşa edilme şekline rağmen, kabul edilemez ve siyasi hareketimizin değerleriyle bağdaşmamaktadır… Fratelli d’Italia sorumlulara karşı büyük bir kararlılıkla hareket edecektir,” dedi.

Meloni’den açıklama bekleniyor

Muhalefet, Giorgia Meloni’den Fanpage soruşturması hakkında yorum yapmasını talep etmeye devam ediyor.

Birçok kişi ayrıca, kendileri dışındaki tüm kanal ve gazetelerde yer aldığı üzere, kamu yayıncısı Rai’nin soruşturmayı yayınlamasını talep ediyor.

Buna cevaben, çeşitli dernek ve partiler çarşamba akşamı Rai’nin Torino’daki merkezinin önünde, kısa bir süre önce ulusal kamu yayıncısının soruşturmaya yer vermemesinden şikayet eden RaiNews24’ün yayın komitesiyle dayanışma amacıyla bir gösterim düzenledi.

“Rai’de göremiyorsak, Rai’de izleyelim” sloganıyla yola çıkan girişim, soruşturmanın ikinci bölümünü büyük bir ekranda yayınladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English