Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombasından sağ kurtulanlara Japonca’da hibakusha ifadesi kullanılır. Hibakusha tam kelime anlamı ile “bombadan etkilenen insanlar” olarak tercüme edilir.
Bu yıl Japonya’nın Hiroşima kentinde düzenlenen G-7 zirvesi öncesinde, hibakusha aktivistleri, liderleri nükleer silahların bir tehdit olduğunu kabul etmeye çağırdı.
Hiroşima valiliğine bağlı hibakusha grubunun başkanı 81 yaşındaki Toshiyuki Mimaki, kentte düzenlediği basın toplantısında, “İnsanlığı mutsuz ya da mutlu etmek, dünyanın dört bir yanındaki politikacıların tutumuna bağlıdır” dedi.
G-7 bugün başladı. Zirvenin diğer yıllara göre ayrı bir havası söz konusu. Yer olarak Hiroşima’nın seçilmesi, Japonya’nın lideri Fumio Kishida’nın kendi seçim bölgesi olmasından daha fazlasını içeriyor. Ülke, nükleer silah kullanımına ilişkin seksen yıllık tabu Rusya ve Ukrayna savaşı nedeniyle kırılmaya her zamankinden daha yakın olduğu bir dönemde G7 başkanlığını elinde tutuyor. Kishida, “Hiroşimalı bir Japon politikacı olarak, nükleer silahların insanlık dışı olduğu hakkında konuşmaya devam etmek benim görevim” diyerek nükleer silahlardan arındırma mesajı vermişti. Bugün büyük nükleer güç ve Hiroşima faili ABD ile başlayan G-7 Zirvesi nükleer silahlara karşı bir duruş olacak.
Ancak zamanlama ve mekanın bir de ironisi var. Japon askeri gücünün II. Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana en büyük genişlemesini sağlayan Liberal Demokrat Parti lideri Kishida’nın bu toplantıya başkanlık edecek olması. Ülkeyi, her şeyden önce dünyanın en büyük nükleer gücü olan ABD’ye daha da yaklaştıran bir tutum ile birlikte yol alınacak. Çatışmalarda bu tür silahları kullanan tek ülke olan ABD, Tokyo’nun güvenlik kalkanı olarak her zamankinden daha fazla ilgi gören bir ülke konumunda.
Japon liderler yıllarca bu çelişkiyle boğuştular ve ülkenin topraklarında nükleer silahlara sahip olmama, üretmeme veya nükleer silahlara izin vermeme gibi “Üç temel” anayasal ilke ile ilerlemek istediler. Shinzo Abe ile bu maddeler sorgulamaya gidildi. Abe, suikasti ardından Kishida için bu siyasi bir öncelik oldu ve ABD ile daha fazla askeri iş birliği geliştirildi. Rusya’nın Ukrayna’ya ile savaşa girmesi ve Tayvan üzerinde yaklaşan bir çatışma tehdidi, Tokyo’nun barış taahhüdünü her zamankinden daha küçük bir iğne deliği haline getirdi.
ABD Başkanı Joe Biden, Kishida’nın eski moda diplomasi ve kurallara dayalı bir düzene inandığı yolda, sözde Çin yayılmacılığına karşı, Barack Obama’nın başkan yardımcısı olduğu zamanlarda altı doldurulan “Özgür ve açık Hint Pasifik Stratejisi”ni Tokyo ile uygulamanın tadını çıkarıyor. ABD desteği, Kishida’nın savunma harcamaları üzerindeki onlarca yıllık sınırı dahi kaldırdı.
Yakın zamana kadar, böyle bir hareket Pasifik genelinde şüpheyle karşılanırdı. Şimdi, ABD’nin Tokyo Büyükelçisi bunu “demokrasi savunmasında yeni bir çağ” olarak adlandırıyor. Kantei, Kishida’nın yer aldığı Time dergisi kapağında “on yıllarca süren pasifizmi terk etmek” istediğini söyleyen bir kapaktan memnun değilken, yine de Kishida kendisini Japonya’nın jeopolitik öneminin kabardığı bir zamanda bayrak taşıyıcı olarak ön plana atmayı tercih ediyor.
G7’nin Rusya ile sınır komşusu olan ve Tayvan ihtilafında ön saflarda yer alacak bir ülkede gerçekleştirilmesi, güvenlik gündemini ilk sıraya taşıyacak. Kishida, nükleer silahların ortadan kaldırılmasını destekleyen bir bildiri üzerinde anlaşma arayacak olsa da imparatorluk ve nükleer silah özlemi kendini gizleyemeyecektir.
Egemenliği ve bağımsızlığı korumanın bir yolu olarak nükleer silahlara ilginin yeniden arttığı muhafazakâr hükümetlerde bu güce sahip olma ilgisi farklı politikalar ile kamuoyuna dayatılıyor . Kuzey Kore örneğinde, Pyongyang’ın son on yılda inkar edilemez bir şekilde tam teşekküllü nükleer güç haline gelmesi Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un yakın zamanda ülkesinin nükleer silahlara sahip olması önerisini gündeme taşıdı. Fakat Washington’a yaptığı bir ziyaretin ardından bu fikrinden vazgeçti.
Çin’in bölgede artan iddialılığı gibi çok önemli bir konuda fikir birliğine varmak G-7 liderleri için daha zor bir durum olabilir.
Pekin’e tartışmalı geziler yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz’u risklere ikna etmek için ekonomik vaatleri artırmak gerekli.
Sidney’de yapılması planlanan QUAD toplantısı iptal edildiğine göre, artık somut adımlar daha da zor olabilir. Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ve Hindistan’dan Narendra Modi’nin yanı sıra Biden ve Kishida’nın da yer aldığı liderler, QUAD gündemini de Hiroşima’da konuşacaktır.
Kishida’nın G-7’de nükleer silahlardan arındırma hedefine yönelik somut adımlar atması pek olası görünmüyor. Kishida’nın nükleer silahlardan arınma mesajları G-7 koridorlarında birer yankıya dönüşürken, Japon lider, Hiroşima halkına bu cehennemi yaşatan ABD ile “Hint Pasifik Stratejisi” üzerinde yoğunlaşmaya devam edecek.
Peki Hibakusha şehri olan Hiroşima’dan seçilen Kishida, bu kıyametin mağdurlarını bir sonraki seçimlerde nasıl ikna edecek?