Bizi Takip Edin

ASYA

Çin-Orta Asya Zirvesi: “Pekin ilk kez güvenlik meselesine dahil oldu”

Yayınlanma

Çin-Orta Asya Zirvesi, 18-19 Mayıs tarihlerinde Çin’in Şensi eyaletinin başkenti Şian’da toplandı. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in başkanlık ettiği zirveye, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım-Jomart Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadyr Japarov, Tacikistan Cumhurbaşkanı Emomali Rahmon, Özbekistan Cumhurbaşkanı Shavkat Mirziyoyev ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Serdar Berdimuhammedov katıldı.

Bu buluşma, 31 yıl önce diplomatik ilişkilerin kurulmasından bu yana Çin ile beş Orta Asya ülkesinin liderleri arasındaki ilk yüz yüze zirve oldu. Zirvenin dönüşümlü olarak toplanması kararı alındı, buna göre sonraki zirve 2025’te Kazakistan’da olacak. Ayrıca liderler, bu mekanizmanın Çin’de daimi bir sekretaryasının kurulması konusunda da anlaştılar.

“Dış güçlerin renkli devrimler düzenlemesine kararlılıkla karşı çıkacağız”

İlk gün görkemli bir açılış töreni ile başlayan Zirvenin ikinci günkü açılışında konuşan Xi Jinping, “Orta Asya ülkelerinin egemenliği, güvenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü korunmalı, Orta Asya halkının bağımsız olarak seçtiği kalkınma yoluna saygı gösterilmeli, Orta Asya bölgesinin barış, uyum ve huzur için gösterdiği çabalar desteklenmelidir” dedi.

Xi ayrıca, Çin ile Orta Asya arasındaki stratejik güveni artırmak ve güvenlik bağlarını güçlendirmek için ortak çaba çağrısında bulundu, “Dış güçlerin bölge ülkelerinin iç işlerine karışmasına ve ‘renkli devrimler’ düzenlemesine kararlılıkla karşı çıkacağız, üç güce (terörizm, ayrılıkçılık ve dinci aşırılık) sıfır tolerans göstereceğiz ve bölgesel güvenlik ikilemini çözmek için çalışacağız” dedi.

Xi, Çin’in Orta Asya ülkelerinin “bölgesel güvenliği bağımsız bir şekilde sürdürmesi için” kolluk kuvvetlerinin güvenlik ve savunma yeteneklerini güçlendirmesine yardım etmeye istekli olduğunu söyledi ve Çin’in Afganistan’ın “barışçıl bir şekilde yeniden inşasını” destekleyeceğini de sözlerine ekledi.

Ticari ve ekonomik işbirliğini genişletme hedefi

Devlet haber ajansı Xinhua’ya göre Xi, Orta Asya ile ticari ve ekonomik işbirliğini genişletme sözü verdi ve Pekin’in diğer şeylerin yanı sıra bölgedeki bağlantıyı derinleştireceğini ve enerji işbirliğini genişleteceğini söyledi.

Orta Asya, “eşsiz coğrafi avantajı ile Asya ve Avrupa’da önemli bir ara bağlantı merkezi haline gelebilir” diyen Xi, Çin-Orta Asya doğalgaz boru hattının yanı sıra D Hattı doğal gaz boru hattının (Türkmenistan sınırından Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan topraklarından geçecek) inşasını hızlandırmayı ve bölge ile petrol ve gaz ticareti ölçeğini genişletmeyi umduğunu söyledi.

Çin-Avrupa Demiryolu inşasının hızlandırılacağı ve Çinli işletmelerin Orta Asya ülkelerinde denizaşırı depolar inşa etmeye teşvik edileceği kaydedildi.

Çin’le Orta Asya ülkeleri arasında sınır ötesi taşımacılığın ve lojistik ağının geliştirileceği, yüksek teknoloji ve yeşil kalkınma alanında ortak çalışma ve projeler geliştirileceği belirtildi.

“Medeniyetler arası diyaloğu güçlendirmemiz gerekiyor” diyen Xi, Orta Asya ülkelerini “Kültürel İpek Yolu” programına katılmaya davet etti. Xi, Orta Asya’da daha fazla geleneksel tıp merkezi ve kültür merkezleri kuracaklarını, öğrenci değişim programlarını ve üniversiteler arası etkileşimi artıracaklarını kaydetti.

Xi ayrıca, Çin’in Orta Asya ülkelerinin kalkınmasına yardımcı olmak için 26 milyar yuan (3,7 milyar ABD doları) mali destek sağlayacağını duyurdu.

Bu yıl aynı zamanda Xi’nin 2013 yılında Kazakistan’a yaptığı ziyarette önerdiği “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” girişiminin 10. yıl dönümü. Xi’nin Kuşak ve Yol Girişimi’ni başlatmasından bu yana geçen on yılda, Çin ile beş Orta Asya ülkesi arasındaki ticaret hızla arttı. Geçen yıl yüzde 40 artışla 70,2 milyar ABD dolarına ulaştı.

Pekin, Orta Asya’yı ticaret ve enerji güvenliğini genişletmek için kritik bir sınır olarak görüyor. Ayrıca bölge, Uygurların Çin ile Batı arasındaki en tartışmalı konulardan biri olduğu Sincan’da istikrarın sağlanması için de çok önemli görülüyor.

Üç başlık öne çıktı: Ticaret, güvenlik ve kültürel entegrasyon

Çin-Orta Asya Zirvesi’ni, toplantıdan çıkan sonuçları ve gelecek planlarını Astana Uluslararası Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Doçent Dr. Nurbek Isabay ile konuştuk.

“Orta Asya ülkeleri için büyük bir yeni sayfa açıldı” diyen Dr. Isabay, ABD’nin de 2015 yılında Orta Asya ülkeleri ile C5+1 adında böyle bir girişim kurduğunu hatırlattı, ancak Çin’le bu yeni formatın Orta Asya ülkeleri için çok önemli olduğunun altını çizdi.

Dr. Nurbek Isabay, Xi Jinping’in bugünkü konuşmasında 3 önemli noktaya vurgu yaptığı belirtti: Ticaret koridorlarının geliştirilmesi, güvenlik işbirliğinin sağlanması ve kültürel entegrasyon.

“İlk madde Çin için çok önemli. Ukrayna savaşından önce Rusya üzerinden Trans Sibirya Demiryolu kullanılıyordu. Ayrıca Pekin’den Avrupa’ya uzanan Kazakistan’dan geçen Orta Koridor ve Çin’den Hazar Denizi ve Türkiye’ye oradan da Avrupa’ya uzanan Güney Koridoru mevcut. Bunun bir kolu da Özbekistan ve İran üzerinden Türkiye’ye oradan da Avrupa’ya çıkıyor.

Bir de Malakka Boğazı üzerinden işleyen deniz ticareti var, ancak Singapur üzerinden ABD orada hakimiyet kurmaya çalıştığı için Çin, Malakka’ya sıkışmadan ticaret yollarını çeşitlendirmeye önem veriyor. Rusya-Ukrayna savaşından önce işlek olan Trans Sibirya koridoru ise savaş sebebiyle sıkıntılı durumda. Dolayısıyla Çin, Orta Asya üzerinden Güney Koridorunu harekete geçirmeye çalışıyor.”

Zirvede, Çin’den Kırgızistan ve Özbekistan’a demiryolu inşası için anlaşıldığını bildiren Isabay, Kazakistan’la da Kurık limanı ve Hazar denizi üzerinden o altyapıyı geliştirme kararı alındığını söyledi. Ticaret koridorlarının geliştirilmesi konusunda önemli anlaşmalar sağlandığını kaydeden Dr. Isabay’a göre, bunlar Güney Koridorunu canlandırma stratejisinin bir parçası.

2015’te Çin’in Orta Asya ile ticaret hacmini 2030’a kadar 70 milyar dolara ulaştırma hedefi konulduğunu, geçen sene ise hedefe ulaşıldığını belirten Nurbek Isabay, bu verinin, ticaret hacminin nasıl dinamik ilerlediğini gösterdiğini vurguladı.

“Çin, Rusya’nın bıraktığı boşluğu dolduruyor”

“İkinci önemli konu güvenlik ve savunma. Xi Jinping, Orta Asya ülkelerinin egemenliğine bağımsızlığına ve iç işlerine karışılmaması gerektiğine dikkat çekti. Teröre karşı ortak mücadele mesajı verildi. Çin’in Orta Asya ülkelerinde renkli devrimlere karşı çıktığını vurguladı. Bence Xi Jinping burada iki tarafa da mesaj gönderdi. Hem Rusya’ya hem de Batı’ya. Eski Rusya Başbakanı Medvedev, geçen sene aralık ayında Kazakistan ve diğer Orta Asya ülkeleri üzerinde Rusya adına hak iddia eden bir açıklama yaptı. Putin de 2015’te Kazakistan’da devlet geleneği olmadığını iddia eden bir konuşma yapmıştı. Rus milletvekili Fyodorov da daha önce kuzey Kazakistan’ın Rus toprakları olduğunu iddia eden bir konuşma yapmıştı. Dolayısıyla Xi Jinping’in konuşmasındaki renkli devrimlere imkan vermeme ve toprak bütünlüğünü koruma vurguları hem Rusya’ya mesaj vermektedir hem de ABD’ye ve Batı’ya mesaj vermektedir. Konuşma Kazakistan kamuoyunda böyle yorumlandı.”

Çin’in güvenlik ve savunma için Orta Asya ülkelerine geri ödemesiz 26 milyar yuan (3.7 milyar dolar) tesis edeceğini vurgulayan Doç Dr. Nurbek Isabay, Pekin’in daha önce ticaret dışında güvenlik alanına girmediğini ama Orta Asya konusunda bu alana dahil olduğunu belirterek, bunun bir ilk olduğunu kaydetti. Rusya’nın Ukrayna savaşı ile Orta Asya’da etkisinin zayıfladığını söyleyen Isabay, bu boşlukta Batı tarafından da girişilebilecek renkli devrimlerin önüne geçmek için Çin’in boşluk doldurduğu yorumunu yaptı. Isabay, “Çin, dış politikada geleneksel yöntemleri olan ticari ve kültürel alışverişe ağırlık vermekteydi, ancak ilk defa güvenlik ve savunma konusunda kendi tutumunu çok açık bir şekilde ortaya koydu” ifadesini kullandı.

“Çin kültürel anlamda Orta Asya’ya yabancıydı, bu açık kapatılıyor”

“Üçüncü konu kültürel işbirliği ve entegrasyon konusu. Çin’in en zayıf noktalarından biri Uygur bölgesi biliyorsunuz. Orda Kazaklar da yaşamaktadır. Resmi olarak 1 milyon 300 bine yakın kazak yaşamaktadır. Ayrıca Kırgızlar ve Özbekler de var o bölgede. Şimdiye kadar kültürel olarak Çin, Orta Asya ülkelerine dil, kültür, yaşam tarzı açısından yabancıydı. Ancak son yıllarda, özellikle de son 5 yılda kültür alanında Çin Orta Asya ülkelerine çok önem vermeye başladı. Çin üniversitelerinde burslu programlar açıldı. Bu Zirvede de öğrenci değişim programları anlaşmalarla geliştirildi. Kazakistan’ın en büyük üniversitesiyle Çin’in birkaç üniversitesi arasında anlaşmalar yapıldı.

 Orta Asya’da Konfüçyüs enstitüleri etkili olmaya başladı. Öğrencilere ve araştırmacılara burslar sağlandı. Orta Asya’da 70’e yakın Konfüçyüs enstitüsü mevcut bildiğim kadarıyla. Bu enstitülerin çoğaltılması konusunda da bir anlaşma yapıldı. Kültürel entegrasyonun yoğunlaştırılması için devlet düzeyinde kararlar alındı. Yani Çin kültürel anlamda orta Asya’da yabancıydı, tanınmıyordu. Şimdi bu arayı kapatmak istiyor.”

“Mekanizma, Türkiye ile genişletilebilir”

Doç. Dr. Nurbek Isabay’a göre, bu mekanizma önümüzdeki dönemde başka ülkelerle genişleyebilir. Bu noktada özellikle Türkiye’ye işaret eden Isabay, “Güney Koridoru’nu geliştirmek Türkiye olmadan mümkün değil. Xi Jinping bu formatın daha sona başka ülkelerle de genişleyeceğini söyledi. Dolayısıyla Türkiye burada önemli” dedi. Isabay ayrıca, Azerbaycan, Gürcistan ve İran’ın da bu formata dahil olabileceğini belirtti.

Çin’in Orta Asya’da etkisinin artmasının Rusya açısından tartışıldığını kaydeden Isabay, Rus dumasından bu Zirveye olumlu baktıklarına dair resmi açıklamalar geldiğini belirtti. Isabay, “Rusya rahatsız olsa bile Batı ile olumsuz ilişkileri sebebiyle resmi anlamda açıkça bu rahatsızlığını dile getirmeyecektir” dedi

ASYA

Rusya Devlet Başkanı Putin’in Çin ziyareti başladı: ‘Kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesi’ mesajı

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin ziyareti kapsamında Pekin’deki Halk Kongresi binasına geldi. Putin, mevkidaşı Xi Jinping tarafından karşılandı.

İki devlet başkanı el sıkıştıktan sonra top atışları eşliğinde içeriye geçtiler. Halk Kongresi binasında genişletilmiş formatta toplantı başladı.

Putin, toplantının başında Çin’in Rusya’nın ticari ve ekonomik alandaki ana ortağı olduğunu söyledi.

RİA Novosti‘nin aktardığına göre Moskova ile Pekin’in ortak çalışmaları sırasında ‘sağlam bir pratik işbirliği bagajı’ biriktirmeyi başardıklarına işaret eden Putin, 2023 yılında ikili ticaret hacminin neredeyse dörtte bir oranında artarak 227 milyar dolara ulaştığını hatırlattı.

Putin, “Rusya, geçen yılın sonunda Çin’in ticaret ortağı ülkeler listesinde dördüncü sıraya yükseldi. Mart 2023’te Moskova’ya yaptığınız ziyaretin ardından 2030 yılına kadar Rus-Çin ekonomik işbirliğinin kilit alanlarının geliştirilmesine yönelik planın onaylanması bunda doğrudan rol oynadı,” dedi.

Devlet Başkanı ayrıca Rusya ve Çin arasında yüksek teknolojiler, inovasyon, altyapı inşası ve ulaştırma alanlarındaki işbirliğine de dikkat çekti.

‘Rusya ile Çin arasındaki ödemelerin yüzde 90’ı yuan ve ruble cinsinden yapılıyor’

Bunun yanı sıra Putin, ülkeler arasındaki ikili anlaşmaların yüzde 90’ının ruble ve yuan cinsinden yapıldığını ve bu durumun, iki ülke arasındaki ticaret akışının genişlemesine ivme kazandırdığını ifade etti.

Putin, “Şimdi küçük bir grupla, hem Rusya hem de Çin ekonomilerinin çıkarları doğrultusunda ilişkilerimizi daha da geliştireceğimiz alanlar hakkında konuştuk. Planlanan tüm faaliyetlerin yerine getirileceğinden eminim,” yorumunu yaptı.

Moskova ile Pekin’in 80 büyük ortak yatırım projesinden oluşan bir portföy oluşturduğunu kaydeden Putin, şöyle devam etti: “Pandeminin sonuçlarına ve gelişmemizi engellemeye yönelik bazı eylemlere, üçüncü ülkelerin bazı eylemlerine rağmen, Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacmi iyi bir hızla artıyor.”

Xi: Büyük güçler ve ve komşu ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bir mihenk taşı

Öte yandan Çin Devlet Başkanı Xi, Putin’e iki ülke arasındaki ilişkilerin testlerden geçtiğini ve bir mihenk taşı haline geldiğini söyledi.

Xinhua‘nın aktardığına göre Xi, “Yeni kampanyada, her zaman olduğu gibi Rusya ile iyi komşu, güvenilir dost ve güvenilir ortak olma niyetindeyiz,” diye konuştu.

Xi, ülkesinin ‘iki halk arasındaki asırlık dostluğu sürekli olarak güçlendirme’ ve ‘uluslararası eşitlik ve adaleti birlikte koruma’ niyetinde olduğunu vurguladı.

Son üç çeyrek yüzyılda Rusya ile ilişkilerin ‘zor koşullar altında sertleştiğini ve değişken bir uluslararası ortamın testine dayandığını’ belirten Xi, bu etkileşimin ‘büyük güçler ve ve komşu ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bir mihenk taşı’ haline geldiğini dile getirdi.

Çin lideri, söz konusu ilişkilerin ‘kolay olmadığını ve azami özen gösterilmeyi hak ettiğini’ de sözlerine ekledi.

Kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesine ilişkin bildiri imzalandı

Görüşmelerin tamamlanmasının ardından devlet başkanları kapsamlı ortaklık ve stratejik işbirliği ilişkilerinin derinleştirilmesine ilişkin ortak bir bildiri imzaladı. İki ülke arasında işbirliğine ilişkin toplam on belge imzalandı.

Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, daha önce Moskova ile Pekin’in imzalayacağı ortak bildirinin 30 sayfadan fazla detaylı bir belge olduğunu bildirmişti.

Uşakov’a göre bildiride, ‘ikili ilişkilerin özel niteliğine’ dikkat çekiliyor ve ‘Rusya ve Çin’in adil ve demokratik bir düzenin şekillendirilmesindeki öncü rolünü teyit ederek, ikili ilişkilerin tüm yelpazesini geliştirmenin yolları’ özetleniyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Bloomberg: Çin’de devlet, satılmayan konutları satın alacak

Yayınlanma

Bloomberg’e konuşan konuyla ilgili bilgi sahibi kişiler, Çin’in zor durumdaki emlak piyasasını kurtarmak için şimdiye kadarki en iddialı girişimlerinden biri olacak şekilde, ülke genelinde yerel yönetimlerin satılmamış milyonlarca evi satın almasını sağlayacak bir öneriyi değerlendirdiğini söyledi.

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen bu kişiler, Devlet Konseyi’nin ön planla ilgili olarak çeşitli eyaletlerden ve hükümet kuruluşlarından geri bildirim istediğini söyledi. Çin, devlet finansmanı yardımıyla fazla konut envanterini temizlemek için halihazırda birkaç pilot program denemiş olsa da, son plan ölçek olarak çok daha büyük olacak.

Bilgi veren iki kişiye göre, yerel kamu iktisadi teşebbüslerinden, devlet bankaları tarafından sağlanan kredileri kullanarak sorunlu müteahhitlerden satılmamış evleri büyük indirimlerle satın almalarına yardımcı olmaları istenecek. Mülklerin çoğu daha sonra uygun fiyatlı konutlara dönüştürülecek.

Yetkililerin planın ayrıntılarını ve uygulanabilirliğini hâlâ tartıştığını söyleyen kişiler, Çin liderlerinin planı uygulamaya karar vermesi halinde sonuçlanmasının aylar alabileceğini de sözlerine ekledi.

Yetkililerin harekete geçmesi halinde, devletin dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin önündeki en büyük engele yönelik yakından izlenen kampanyasında yeni bir aşamaya geçilmiş olacak.

Çin’de konut satışlarının ilk dört ayda yaklaşık %47 oranında düşmesi ve satılamayan konut stokunun son sekiz yılın en yüksek seviyesinde seyretmesi ekonomiyi zorlayan unsurlar arasında.

Bu planın işleyebilmesi için 1 trilyon yuan (138 milyar 500 bin dolar) civarında bir fona ihtiyaç duyulduğu hesaplanıyor.

2023 yılının başlarında Çin Halk Bankası, özel bir borç verme fonu aracılığıyla bazı finans kuruluşlarına 100 milyar yuan sağlamıştı. Bu para, deneme amaçlı olarak sekiz şehrin yerel sübvansiyonlu kiralama programlarında kullanılmak üzere satılmamış mülkleri satın almasına yardımcı olacaktı.

The Economic Observer gazetesi bu yılın ocak ayında Qingdao ve Fuzhou gibi şehirlerin bu fonları daire satın almak için kullanmaya başladığını bildirdi. Yine de, Merkez Bankası’nın son üç aylık verilerine göre mart ayı itibariyle program kapsamında sadece 2 milyar yuan kullandırıldı ve bu da bankalar ve yerel yetkililer arasında ihtiyata işaret ediyor.

Geçen ayki ÇKP Politbüro toplantısından bu yana, Alibaba Group’un ana merkezi Hangzhou da dahil olmak üzere birçok büyük şehir, işlemleri canlandırmak için konut alımları üzerindeki kalan tüm engelleri kaldırdı.

Bu arada, 50’den fazla Çin şehri, konut talebini artırma çabalarının bir parçası olarak, sakinlerine eski evlerini satmaları ve yeni mülklere geçmeleri için teşvikler sunan “takas” programları başlattı. Tianfeng Securities tarafından bu hafta yayınlanan bir nota göre, bunların arasında 11 yerel hükümet veya şehir destekli kuruluş konut envanteri satın alma denemeleri yürütüyor.

Bloomberg Economics’e göre, buna rağmen Çin’in emlak sektörünün konut arzı ve talebi arasındaki fark kapanana kadar istikrara kavuşması pek mümkün görünmüyor.

Resmi verilere göre satılmayan konut stoku geçen yıl 3,6 milyar metrekareye yükselerek 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Tianfeng Securities’in tahminlerine göre hükümetin 18 ay içinde bu stoku eritmesi en az 7 trilyon yuan ya da Çin’in bu yılki bütçe açığının %78’ine mal olacak.

Konut fazlalığını azaltmak için yerel yönetimlerin görevlendirilmesine yönelik yeni plan, geçen yıl itibariyle gayrisafi yurtiçi hasılanın %56’sına yükselen borç seviyelerini daha da kötüleştirebilir. Bilançoları artan batık krediler ve daralan marjlar nedeniyle zaten aşınmış olan bankalar da baskı altında kalacak.

Okumaya Devam Et

ASYA

Asya hükümetleri, para birimlerini dolara karşı korumaya çalışıyor

Yayınlanma

Asya hükümetleri, bu yıl güçlü Amerikan doları tarafından zorlanan yerel para birimlerinin düşüşünü durdurmak için piyasaya giderek daha fazla müdahale ediyor. 

Nikke Asia’da yer alan habere göre Amerikan ekonomisinin göreli gücü ve daha uzun süre devam edeceği anlaşılan yüksek faiz oranları Asya para birimlerinin zayıflamasına neden oldu.

Asyalı politika yapıcılar doların gücüne karşı sözlü uyarılardan faiz oranlarını yükseltmeye kadar farklı derecelerde tepki veriyor. Hatta bazılarının yerel para birimlerini piyasadan satın alarak müdahalede bulunduğuna inanılıyor. Haberde, bu hamlenin ‘merkez bankalarının güvenilirliğini zedeleyebileceğine’ inanıldığı belirtiliyor. 

Analistlerin odağında, çarşamba günü açıklanacak ABD nisan ayı tüketici fiyat endeksi var. Geçen ayki veriler, Japon yeninin dolar karşısında hızla değer kaybetmesine neden olmuştu. Japon yeni, beklenenden daha güçlü seyreden ABD ekonomisinden en çok etkilenen Asya para birimlerinden biri.

Japonya’da yenin gerileyişine müdahale sürüyor

Analistler, resmi veriler henüz açıklanmamış olsa da, Japon hükümetinin yeni desteklemek için 29 Nisan ve 1 Mayıs tarihlerinde iki kez müdahale etmiş gibi göründüğünü söylüyorlar. Şüpheli ilk müdahaleden önce yen, dolar karşısında 160 seviyesini aşarak son 34 yılın en düşük seviyesine gerilemişti. 

Yenin düşüşü, ABD ve Japonya arasındaki tahvil getirilerindeki yaklaşık 5 puanlık farktan kaynaklanıyor. Refinitiv’e göre Japon yeni bu yıl %9,4’lük bir düşüşle dolar karşısında 155 seviyelerinde seyrediyor.  

Mizuho Securities stratejisti Shoki Omori’ye göre, Washington’dan destek almadan Tokyo için daha fazla dolar satışı ve yen alımı müdahalesi zor olabilir. 

Japonya Merkez Bankasının (BoJ) geçen hafta açıklanan nisan ayı para politikası toplantısına ilişkin görüşlerin özeti, Başkan Kazuo Ueda’nın daha önce kamuoyuna yaptığı açıklamalara kıyasla “şahin bir tonda” olduğunu gösterdi. Bazı kurul üyeleri faiz artışının hızlanabileceğini düşünürken, birçoğu da BoJ’nin tahvil alımlarını azaltması gerektiğini söyledi.

Bununla birlikte Omori, yendeki zayıflığı tersine çevirecek “sihirli bir değnek olmadığı” için temeller değişene kadar yene karşı “short” pozisyonlarının devam edeceğini düşünüyor. 

Güney Kore Merkez Bankası ‘dolar yaktı’

Kore Merkez Bankası verilerine göre, Güney Kore’de forex rezervleri, kısmen ülkenin wonun düşüşünü durdurma çabaları nedeniyle geçen ay mart ayına göre yaklaşık 6 milyar dolar azaldı. 

Ülkenin merkez bankası yaptığı açıklamada, forex rezervlerindeki düşüşün, Eylül 2022’de uygulamaya konulan “Ulusal Emeklilik Hizmeti ile döviz takası gibi piyasa istikrar önlemleri” de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerle bağlantılı olduğunu söyledi. 

Seul’deki Korea Investment & Securities’de ekonomist Moon Da Woon’a göre, piyasalar Güney Kore hükümetinin wonun hızlı düşüşünü engellemeye yardımcı olduğunu düşünüyor.

Güney Kore Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası nisan ayında, wonun ABD doları karşısında yaklaşık bir buçuk yıl sonra ilk kez 1.400 seviyesine ulaştığı sırada, hızlı kur hareketleri konusunda uyarıda bulunarak sözlü müdahalede bulunmuştu.

Endonezya faiz artırdı

Endonezya’da ise merkez bankası, para birimini güçlendirmek için geçen ay gösterge faiz oranını beklenmedik bir şekilde 25 baz puan artırarak %6,25’e yükseltti. 

Endonezya Merkez Bankası Başkanı Perry Warjiyo geçen hafta düzenlediği basın toplantısında verilerin şimdilik daha fazla faiz artışına gidilmeyeceğini gösterdiğini söyledi ve para birimini dolar karşısında 16.000’in altına kadar güçlendirmek için çalışma sözü verdi. 

Rupiah, sürpriz faiz artışından önce yaklaşık 16.300 seviyesinden dolar karşısında yaklaşık 16.000 seviyesine kadar güçlendi fakat geçen ay son dört yılın en düşük seviyesine geriledikten sonra henüz toparlanamadı.

Hint rupisi ve Malezya ringiti de düşüşte

Asya’nın en istikrarlı para birimlerinden biri olan Hindistan rupisi, geçtiğimiz ay dolar karşısında 83,739 ile şimdiye kadarki en düşük seviyesine geriledi. 

Singapur’’daki ING’nin Asya Pasifik baş ekonomisti Rob Carnell’e göre, rupi hemen hemen ekim ayından bu yana Hindistan Merkez Bankası tarafından “yoğun bir şekilde yönetiliyor” ve yaklaşık 83 civarındaki dar bir aralıkta işlem görüyor. 

Carnell, Malezya hariç Asya’daki tüm merkez ve bölge bankalarının yeterli rezerv eşiği olan altı aydan fazla ithalatı karşılayacak forex rezervine sahip olduğunu söyledi. 

Malezya ringiti, Şubat ayında 26 yılın en düşük seviyesi olan 4,7965’e geriledikten sonra dolar karşısında 4,737 seviyesinden işlem görüyor. 

Ringitin zayıflığı doların güçlenmesinden, Malezya’nın cari işlemler fazlasındaki düşüşten ve para biriminin yine zayıflayan Çin yuanı ile olan güçlü korelasyonundan kaynaklanıyor. 

Gözler ABD TÜFE’sinde  

ABD’nin en son açıklanan en önemli ekonomik verilerinden tarım dışı istihdamın beklenenden zayıf gelmesi, Asya para birimlerinin biraz nefes alabileceği anlamına geliyor. Fakat Singapur merkezli Maybank’ta kıdemli döviz stratejisti olan Fiona Lim’e göre bu tek başına doları aşağı çekmeyecek.

Lim, yaklaşan ABD enflasyon verilerinin dolar-Asya para birimleri için bir sonraki hareketi belirleyeceğini söyledi ve “Veri açıklanmadan önce muhtemelen bir tür konsolidasyon göreceğiz,” dedi.

Federal fonların faiz oranlarını takip eden CME FedWatch’a göre, yatırımcılar haziran ayındaki bir sonraki Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısından sonra ABD’de faiz indirimi ihtimalini %8,5, temmuz ayındaki bir sonraki toplantı için ise yaklaşık %33 olarak öngörüyor. 

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English