60 yıllık savunma doktrinini değiştirerek “saldırı” pozisyonuna geçen Japonya, kendisini daha uzak mesafelerde savunmaya yardımcı olmak ve düşman kuvvetlerini – özellikle Çin ve Kuzey Kore – uzak tutmak için tasarlanmış bir dizi füze sistemi geliştirmeye başladı.
Tokyo’nun Savunma Geliştirme Programının bir parçası olan ve Type-12 gemisavar füzesinin yeni türevlerini, hipersonik silahları ve seyir füzelerini içerecek olan bu uzun menzilli “karşı saldırı yetenekleri”, hükümet tarafından “minimum gücü” temsil eden “orantılı bir yanıt” olarak görülüyor: “Japonya’ya silahlı bir saldırı olması durumunda meşru müdafaa için gerekli tedbir”.
Japan Times’ın haberine göre, dadece altı ay önce duyurulmasına rağmen, Savunma Bakanlığı’nın yeni sistemlerin geliştirilmesi veya seri üretimi için nisan ayından bu yana en az sekiz büyük sözleşme imzalamasıyla, bu sözde soğuk silahların geliştirilmesi Tokyo için bir öncelik haline geldi.
Jiji Press’e göre bunlar arasında Mitsubishi Heavy Industries ile 2032 yılına kadar konuşlandırılacak hipersonik füzeler üzerinde araştırma başlatmak için 58,4 milyar Yen (419 milyon $) tutarında bir sözleşme ve hedef gözlem yetenekleri ile donatılabilecek bir silah geliştirmek için 22,1 milyar Yen değerinde bir anlaşma yer alıyor.
Ayrıca, 2031 yılına kadar ada savunması için yükseltilmiş hiper hızlı süzülme mermileri geliştirmek için 200,3 milyar Yen’lik bir sözleşme ve yeni bir uzun menzilli, manevra kabiliyetine sahip “ada savunma gemisavar füzesi” üzerinde araştırma yapmak için Kawasaki Heavy Industries ile yapılan 33,9 milyar Yen’lik bir anlaşma da dahil. Bu silahın potansiyel bir prototipi, şirket tarafından bu yıl Chiba Eyaletindeki DSEI Japonya savunma fuarında tanıtıldı.
Verilen diğer sözleşmeler, yalnızca yükseltilmiş, karadan fırlatılan bir Type-12’nin seri üretimiyle ilgili değil – teslimatların 2026 veya 2027’de yapılması bekleniyor – aynı zamanda füzenin daha fazla geliştirilmesiyle de ilgili. Bunlar arasında menzilin yaklaşık 1.500 kilometreye çıkarılması ve havadan ve gemiden fırlatılan varyantların geliştirilmesi yer alıyor.
Yerli füzeler hazır olana kadar geçici bir önlem olarak Tokyo, yaklaşık 1.600 km menzile sahip 400 Tomahawk seyir füzesi alıyor.
Japonya ayrıca önümüzdeki üç ila dört yıl içinde hiper hızlı süzülme mermilerinin yanı sıra denizaltından fırlatılan füzelerinin ilk varyantını sahaya sürmeyi umuyor.
İşgal senaryosu
U.S.-Japan NEXT Alliance Initiative’in kıdemli direktörü James Schoff , “Bu sözleşmelerin hepsinin benzer bir amacı var, bu da Çin’in son on yılda yaptığı savunma iyileştirmelerine – hem nitelik hem de nicelik açısından – ayak uydurmak için Japonya’nın daha uzak mesafelerde kendini savunmak üzere yerli kapasitesini geliştirmek ve güçlendirmek” dedi.
Bu füzelerin, Japonya’nın Nansei Adaları’nın savunmasına yardımcı olmak için geliştirildiği de ifade ediliyor. Japan Times’a konuşan askeri uzman Yoshihiro Inaba, konuyla ilgili şu yorumu yaptı: “Çin’in Tayvan işgalinde Okinawa’ya da bir saldırı gerçekleşmesi muhtemel, bu füzelerin dolaylı olarak Tayvan’ın savunmasına katkıda bulunacaktır.”
Manevra kabiliyetine sahip hiper hızlı süzülme mermilerinin, Çin’i Japon topraklarını – özellikle küçük adaları – ele geçirme girişiminden caydırmayı amaçladığı öne sürülüyor. Bu mermiler işgal altındaki topraklardaki düşman hava savunmalarını ve komuta kontrol merkezlerini yok etmek için kullanılabiliyor.
Analistler, hızları ve yörüngeleri göz önüne alındığında, bu silahlara karşı savunmanın son derece zor olacağını ve son derece isabetli olmaları gerektiğini söylüyor.
Schoff, “Bu, örneğin Çin’in Senkaku Adaları’na bir gemisavar füze bataryası kurmaya çalışması halinde, bu silahlara karşı savunmasız olacağı anlamına geliyor” ifadesini kullandı.
ABD’yi de koruyacak
Silahların öncelikle Japon vatandaşlarını ve Öz Savunma Kuvvetleri personelini savunmak için kullanılacak olsa da, Japonya çevresindeki geniş alanların iyi korunması sayesinde ABD’nin de bu silahlardan da yararlanacağı ve böylece ABD kuvvetlerinin “başka yerlere odaklanmasına imkan tanınacağı” yorumu yapılıyor.
Ancak, bu silahların hizmette olan uçaklar, gemiler ve kara rampaları ile uyumlu olması ve ideal olarak bilgi paylaşımı için ABD hedefleme sistemleriyle birlikte çalışabilir olması gerektiği vurgulanıyor.
Bu sistemlerin Washington tarafından yapılan veya Washington’dan satın alınan diğer sistemlerle birlikte nasıl çalışacağı konusunda ABD şirketleri ve ABD ordusuyla yakın bir ilişki olacağı ve müttefikler arasındaki ortak operasyonlarda kullanılabileceği belirtiliyor.