Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Gürcistan’ın beş büyükelçisi ve dışişleri bakan yardımcısı istifa etti

Yayınlanma

Gürcistan’ın Avrupa Birliği (AB) ile entegrasyonu erteleme kararı, ülkede siyasi ve diplomatik bir krize yol açtı. Beş büyükelçi ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Teymuraz Janjalia, bu kararı protesto etmek amacıyla istifa ettiklerini duyurdu.

1 Aralık’ta Gürcistan Başbakanı Irakli Kobahidze, ABD Büyükelçisi David Zalkaliani ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Teymuraz Janjaliya’nın istifalarını doğruladı.

Aynı gün, Gürcistan’ın Litvanya Büyükelçisi Salome Şapakidze de görevinden ayrıldı. Şapakidze, X sosyal ağında yaptığı paylaşımda, “Gürcistan Avrupa’dır,” ifadesini kullanarak, “On yılı aşkın bir süredir ülkemin çıkarlarına hizmet etmek ve Avrupa-Atlantik hedeflerine katkıda bulunmak benim için bir onurdu,” dedi.

30 Kasım’da İtalya Büyükelçisi Irakli Vekua ve Hollanda Büyükelçisi David Solomoniya da görevlerinden ayrıldıklarını açıkladılar. Solomonia, istifasını şu sözlerle duyurdu: “Şiddeti kınıyorum ve artık bu durumu etkileyebileceğime inanmadığım için istifa ediyorum.”

29 Kasım’da ise Bulgaristan Büyükelçisi Otar Berdzenişvili görevinden ayrıldığını açıkladı. Berdzenişvili, X sosyal ağındaki paylaşımında, “Yirmi yılı aşkın bir süredir Gürcistan’ın Avrupa entegrasyonuna katkıda bulundum. Ancak çabalarımız baltalanmamalıdır,” ifadelerini kullandı.

Gürcistan Dışişleri Bakanlığı’ndan 135’ten fazla diplomat, AB’ye üyelik müzakerelerinin 2028 yılına kadar ertelenmesini kınayan bir bildiriye imza attı.

Diplomatik bildiride, AB entegrasyonunun “Gürcü halkının iradesi ve ülkenin stratejik tercihi” olduğu kaydedildi. Benzer açıklamalar Merkez Bankası, Eğitim Bakanlığı, Tiflis Belediyesi ve Anayasa Mahkemesi yetkililerinden de geldi.

Gürcistan’da kitlesel protestolar, ekim ayında iktidardaki Gürcü Rüyası partisinin kazandığı parlamento seçimlerinin ardından başladı.

Kasım ayı sonunda Başbakan Kobahidze’nin AB ile müzakerelerin ertelendiğini açıklamasıyla protestolar yeni bir boyut kazandı. 1 Aralık’ta Tiflis, Batum ve Kutaisi gibi şehirlerde düzenlenen mitinglerde polisle çatışmalar yaşandı. Güvenlik güçlerinin sert müdahaleleri, tepkileri daha da artırdı.

Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, protestocuları destekleyerek parlamento seçimlerini gayri meşru ilan etti ve istifa etmeyi reddetti.

Gürcistan’dan protestolar: Polis müdahalesinde 150 gözaltı

DİPLOMASİ

NATO, Ukrayna’nın hızlandırılmış üyelik talebini bir kez daha reddetti

Yayınlanma

NATO, Ukrayna’nın hızlandırılmış üyelik talebini bir kez daha reddetti ve Brüksel’deki toplantılarda Ukrayna’nın ittifaka davet edilmesi beklenmiyor.

Reuters ajansının diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre, NATO’ya üye 32 ülke arasında Ukrayna’nın ittifaka davet edilmesi konusunda bir uzlaşı bulunmuyor.

3-4 Aralık tarihlerinde Brüksel’de yapılacak dışişleri bakanları toplantısında bu konuda Kiev’in lehine bir çözüm çıkması da pek mümkün görünmüyor.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, ittifakın Ukrayna’nın üyeliği için “köprü kurma” çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.

Ancak, bu süreçte önceliğin Ukrayna’ya, Rusya’nın devam eden saldırganlığı karşısında konumunu güçlendirmek için daha fazla silah sağlanması olduğunu vurguladı.

Rutte, yaklaşan zirvenin, Ukrayna’nın olası barış görüşmelerine güçlü bir pozisyonda katılmasını sağlamak için gerekli tüm desteği vermeye odaklanacağını ifade etti.

Genel Sekreter, ayrıca ABD, Almanya ve İsveç gibi ülkelerin Ukrayna’ya yönelik askeri yardımı artırma girişimlerini memnuniyetle karşıladığını söyledi.

AFP’ye göre, ABD ve Almanya gibi NATO’nun önde gelen ülkelerinin liderleri, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin ittifakı Rusya ile doğrudan bir savaşa sürükleyebileceği endişesiyle bu talebe destek vermekten kaçınıyor.

Fakat diplomatik kaynaklar, Kiev’in, ABD Başkanı Joe Biden’ın görev süresinin sona ereceği ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un siyasi geleceğinin seçimler nedeniyle belirsiz olduğu göz önüne alındığında, bu ülkelerin dışişleri bakanlarının daha özgür hareket edebileceğine inandığını belirtti.

Amerikalı yetkililer ise özel görüşmelerde, Biden yönetiminin Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesini desteklemeyeceğini çünkü böyle bir teklifin yeni Başkan Donald Trump tarafından iptal edilebileceğinden endişe ettiklerini aktardı.

Deutsche Welle, Ukrayna heyetinin, 3 Aralık’taki NATO-Ukrayna Konseyi toplantısında NATO üyeliği konusunu yeniden gündeme getirmeyi planladığını yazdı.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı ise Kiev’in, tam NATO üyeliği dışında herhangi bir güvenlik garantisini kabul etmeyeceğini daha önce açıkça ifade etmişti.

Bakanlık, Budapeşte Muhtırası’nda yaşanan “olumsuz deneyimlere” atıfta bulunarak, bu belgeyi imzalayan ülkeleri Ukrayna’nın NATO’ya davetini desteklemeye çağırdı.

Ukrayna, NATO üyeliği dışındaki güvenlik garantilerini kabul etmiyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

BM’den iki devletli çözüm için “konferans” kararı

Yayınlanma

BM Genel Kurulu

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK), İsrail-Filistin sorununun iki devletli çözümünü sağlamak ve Orta Doğu’da kalıcı, adil ve kapsamlı barış inşa etmek için ilgili kararların uygulanması ve konuya ilişkin üst düzey katılımlı konferans düzenlenmesi kararı aldı.

193 üyeli BM Genel Kurulunda Senegal tarafından sunulan ve Türkiye dahil çok sayıda ülkenin eş sunucusu olduğu iki devletli çözüm ve Orta Doğu’da barış sürecine ilişkin karar tasarısı oylamaya sunuldu.

Tasarı, 8 “hayır”, 7 “çekimser” oya karşı 157 “evet” oyuyla kabul edildi.

Kararda, İsrail-Filistin sorununa ilişkin kalıcı, adil ve kapsamlı barış inşa etmek için ilgili kararların uygulanması, Orta Doğu’da kalıcı, adil ve kapsamlı barış inşa edilmesi ve bu konuda üst düzey katılımlı konferans düzenlenmesi talep edildi.

Konferansın “Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözüm için Üst Düzey Uluslararası Konferans” başlığıyla 2-4 Haziran 2025’te New York’ta düzenlenmesi kararlaştırıldı.

Sonuç bildirgesi kabul edilmesi talep edildi

Kararda, konferans sonunda somut adım atılmasına yönelik bir sonuç bildirgesinin kabul edilmesi talep edilirken, söz konusu bildirgenin, Filistin sorununun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün inşası için bir yol haritası belirlemesi gerektiğinin altı çizildi.

Kararda, Orta Doğu barış sürecine ilişkin nihai statü konularında müzakerelerin tekrar başlaması, bu çerçevede Moskova’da bir konferans düzenlenmesi istendi.

İki tarafa da uluslararası hukuk ve daha önce imzalanan anlaşmalar uyarınca yükümlülüklerini yerine getirme çağrısı yapılan kararda, işgalci güç olan İsrail’in Uluslararası Adalet Divanının (UAD) danışma görüşünde de belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmesi talep edildi.

Bu çerçevede İsrail’in “derhal tüm yerleşim yeri faaliyetlerini sonlandırma, işgal altındaki Filistin topraklarındaki yerleşimcileri tahliye etme ve yasa dışı faaliyetlerine son vermesi” gerektiğine dikkat çekilen kararda, Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin toprakları ve Gazze’de demografik yapı ve toprağına ilişkin değişime karşı çıkıldı.

Kararda, zorla toprak elde etmenin yasa dışı olduğunun altı çizilerek, bunun iki devletli çözümü de baltaladığı ifade edildi.

Her türlü şiddetin derhal ve tamamen sonlanması talep edilen kararda, buna askeri saldırılar, yıkım ve terör faaliyetlerinin de dahil olduğu bildirildi.

Kararda, tüm üye ülkeler ve BM’nin Filistin halkı ve Filistin yönetimine ekonomik, insani ve teknik yardım sağlamaya devam etmeleri çağrısı yapılırken, Gazze’deki durumun çok korkunç olduğu vurgulandı.

UAD’nin danışma görüşüne göre, İsrail’in, yanlış eylemleri nedeniyle yarattığı yıkımı ” tam olarak tazmin” etme yükümlülüğü olduğu anımsatılan kararda, uluslararası hukuk uyarınca İsrail ve Filistin’in yan yana yaşayacağı iki devletli çözüme olan bağlılık teyit edildi.

Golan Tepeleri kararı

Öte yandan Genel Kurul’da bir kez daha İsrail’in işgal ettiği Golan Tepeleri’nden çekilmesi talep edilen bir karar tasarısını kabul etti.

Bolivya, Küba, Güney Kore, Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Sudan, Suriye, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Venezuela ve Yemen tarafından sunulan tasarı, 8 “hayır” ve 64 “çekimser” oya karşı 97 “evet” oyuyla kabul edildi.

Kararda, zorla toprak elde etmenin uluslararası hukuk ve BM Şartı’nın ihlali olduğunun altı çizilerek, İsrail’in 1967’den beri işgal altında olan Golan Tepeleri’nden çekilmemesinin ilgili BM Güvenlik Konseyi (BMGK) ve Genel Kurul kararlarına aykırı ve endişe verici olduğu ifade edildi.

Golan Tepeleri’nde İsrail’in “yerleşim ve inşa faaliyetlerinin” yasa dışı olduğu belirtilen kararda, İsrail’in 1981 yılında kabul edilen 497 sayılı BMGK kararını ihlal etmeye devam ettiğine dikkat çekildi.

Golan Tepeleri’nin süregelen işgalinin, fiilen ilhak teşkil ettiği değerlendirilen kararda, aynı zamanda bölgede kapsamlı ve kalıcı barış önünde de engel oluşturduğu bildirildi.

Kararda, İsrail’e, Suriye ve Lübnan’la tekrar görüşmelere dönme çağrısı yapılarak, İsrail’in ilgili BMGK kararlarına uygun bir şekilde Golan Tepeleri’nden çekilmesi bir kez daha talep edildi.

Kararda, aynı zamanda Suriye’deki barış sürecindeki duraksamanın derin endişe yarattığı kaydedilerek, barış görüşmelerinin tekrar başlamasının istendiği ifade edildi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Putin ve Erdoğan Suriye’yi ele aldı

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de hızla tırmanan durumu ayrıntılı olarak ele aldı. Görüşmede, Astana süreci kapsamında Rusya, Türkiye ve İran arasındaki koordinasyonun önemi vurgulandı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’deki son gelişmeleri detaylı şekilde ele almak üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Kremlin’in açıklamasına göre, Türkiye tarafının inisiyatifiyle Vladimir Putin ve Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında bir telefon görüşmesi yapıldı. Suriye’deki hızla tırmanan durum ayrıntılı olarak ele alındı. Vladimir Putin Suriye devletine karşı radikal gruplar tarafından yapılan terörist saldırganlığın en kısa zamanda son bulmasının ve meşru yetkililerin ülkenin bütün topraklarında istikrar ve anayasal düzeni yeniden tesis etmeye yönelik çabalarına tam destek verilmesinin zaruretine vurgu yaptı.

Liderler bu bağlamda hem ikili formatta hem de Astana süreci çerçevesinde işbirliğinin güçlendirilmesinden yana olduklarını ifade ettiler. Rusya, Türkiye ve İran’ın Suriye’deki durumun normalleştirilmesinde bundan sonra da yakın koordinasyonunun kilit önem taşıdığı kaydedildi.

Taraflar, krizin çözümüne yönelik adımlar atılması bağlamında iletişim halinde kalmayı sürdürme konusunda mutabık kaldı.

Erdoğan ise Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklediğini ve bölgede uzun vadeli barışın sağlanması için çalıştığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli yetkililere krize siyasi bir çözüm bulma çağrısı yaparken, sivillerin zarar görmemesinin öncelikli olduğunu dile getirerek Ankara’nın, Suriye’de sükûnetin yeniden tesis edilmesi için çabalarını sürdüreceğini ifade etti.

Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin “Suriye’deki gelişmeleri kendi çıkarları için kullanmaya çalışan PKK ve mensuplarına karşı mücadelesine kararlılıkla devam edeceğini” söyledi.

İki ülkenin devlet başkanları krizin hafifletilmesi bağlamında bundan sonra da temasta bulunmaya devam edecekler.

İki lider, ticaret, ekonomi ve enerji gibi alanlarda karşılıklı yarar sağlayan işbirliğini daha da geliştirme konularını da ele aldı.

Halep sarsılıyor: Türkiye’nin stratejisi ve Direniş Ekseni baskı altında

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English