Hamas’ın İsrail’e yönelik 7 Ekim’deki sürpriz saldırısı, Güney Kore’de endişeye yarattı. Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı yetkililerinden Kang Shin-cheol, Seul yasama meclisine sunduğu bir raporda, ülkesinin Hamas’ın İsrail sınırını geçme becerisini bir “ders” olarak alması gerektiğini söyledi.
Benzerlikler basına şöyle yansıdı: “İsrail ile Hamas kontrolündeki Gazze’yi ayıran sınır, Kore sınırı gibi korunuyor ve yakından izleniyor. Her ikisi de askerler tarafından doğrudan izlemeye ve yüksek teknolojili gözetleme sistemlerine dayanıyor.”
Hawaii’deki Daniel K. Inouye Asya-Pasifik Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nde profesör olan Lami Kim, Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, “Güney Koreliler şu anda muhtemelen güvenlik konusunda daha endişeli” dedi.
Güney Kore’nin en büyük gazetelerinden, ‘sağcı’ olarak bilinen Chosun Ilbo gazetesinin 10 Ekim tarihli başyazısında Hamas’ın saldırısının “Güney Kore’nin güvenliği açısından önemli sonuçları olduğu”, çünkü “beklenmedik bir anda büyük çaplı bir saldırı başlatılması halinde ilkel saldırıların bile gelişmiş silah sistemlerini işe yaramaz hale getirebileceğini gösterdiği” yorumu yapıldı.
Güney Koreli askeri yetkililer ise Nikkei Asia’nın Orta Doğu’da savaşın patlak vermesinden bu yana sınırdaki güvenlik durumunun değişip değişmediğine ilişkin sorularını yanıtlamayı reddetti.
Seul çatışmayla ilgili açıklamalarında dikkatli davrandı. 20 Ekim’de Dışişleri Bakanı Park Jin’in Seul’deki İsrail Büyükelçisi ile görüşmesinin ardından bakanlığı bir açıklama yayınlayarak Park’ın “durumun bir an önce yatışmasını ve daha fazla can kaybı yaşanmamasını” umduğunu söyledi. Bakanlık, “ilgili tarafların uluslararası insancıl hukuka uygun olarak sivilleri korumak için önlemler alması gerektiğini” de sözlerine ekledi.
13 Ekim’de Kuzey Kore’nin (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti) resmi devlet medyası ABD’yi Orta Doğu’ya müdahale ederek krizi körüklemekle suçlamış ve İsrail’in “Filistin topraklarını yasadışı bir şekilde işgal ettiğini ve Filistinlilerin çıkarlarını ahlaksızca ihlal ettiğini” söylemişti.
Ancak Güney Koreli uzmanlar arasındaki fikir birliği uzun zamandır Pyongyang’ın Güney Kore’ye konvansiyonel bir saldırı düzenlemesinin pek olası olmadığı yönündeydi, Güney’in kendi silahlı kuvvetlerine ek olarak yaklaşık 28,000 ABD askeri de orada bulunuyor.
Profesör Lami Kim, “Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırması için güçlü bir teşvik yok ve Orta Doğu’da olup bitenler [Kuzey Kore’nin] hesaplarını gerçekten etkilemiyor” dedi.
Öte yandan Seul Genelkurmay Başkanlığı geçen hafta yaptığı açıklamada İsrail’de bulunan parça tesirli roketler ve top mermileri gibi silahların Kuzey Kore tarafından ihraç edilen silahlara benzediğini belirtirken, Pyongyang 7 Ekim’deki saldırıda kendi silahlarının kullanıldığına dair haberleri yalanladı ve devlet medyası bu iddiayı “asılsız ve yanlış bir söylenti” olarak nitelendirdi.
Geçen hafta Güney Kore Savunma Bakanı Shin Won-sik, Hamas’ın sürpriz saldırısının sınır bölgesinde daha fazla teyakkuz ve daha fazla gözetim ihtiyacının altını çizdiğini savundu.
Shin, Seul ve Pyongyang’ın 2018’de sınır yakınındaki askeri varlıkları azaltmak için vardıkları anlaşmanın askıya alınması için bastıracağını söyledi. Bu anlaşma uyarınca iki taraf, kazara çatışma olasılığını azaltmak amacıyla uçuşa yasak bölgeler oluşturdu. Anlaşma, Kuzey ve Güney’in samimi bir havada zirveler düzenlediği bir döneme denk gelmişti.
Ancak ABD’nin bölgede artan faaliyetleri Pyongyang’ın nükleer silahlardan vazgeçmeyi reddetmesine ve daha sofistike silahlar geliştirmeye devam etmesine neden oldu. Bu gelişmeler sonrası Güney Kore ile görüşmeler çöktü.
Pyongyang ve Seul arasındaki diplomasi şu anda hareketsiz durumda.
Quincy Institute for Responsible Statecraft’ın Doğu Asya araştırma görevlisi James Park Nikkei’ye verdiği demeçte “Kuzey Kore’nin yarattığı tehditleri etkili bir şekilde yönetmek sadece askeri hazırlık gerektirmiyor, aynı zamanda diplomasi yoluyla askeri gerilimi azaltmayı da gerektiriyor” dedi ve ekledi: “Seul ve Washington askeri hazırlığı arttırma konusunda kayda değer başarılar elde etmiş olsalar da diplomasi cephesinde herhangi bir ilerleme kaydedemediler.”
Ayrıca Güney Koreli uzmanlar, sınır anlaşmasından Seül’ün vazgeçmesinin Pyongyang’ı kızdıracağı ve tehdidi artıracağı görüşünde. Sınırda yakın zamanda bir tırmanma beklemeyen uzmanlar, Hamas saldırısı ile bağlantı kurmanın doğru olmadığı yorumunu paylaşıyor.