Bizi Takip Edin

ASYA

Hindistan’da seçimler yaklaşırken çiftçi protestoları yeniden başladı

Yayınlanma

Hindistan’ın başkenti salı günü, çiftçilerin daha iyi ürün fiyatları, borçların hafifletilmesi ve tarım işçileri için emeklilik gibi bir dizi taleplerini dile getirmek üzere “Delhi’ye yürüyüş” çağrısında bulunmalarının ardından sıkı güvenlik önlemleri altına alındı.

Hindistan’da nisan ve mayıs aylarında yapılacak genel seçimlere aylar kala gerilim tırmanıyor. Başbakan Narendra Modi’nin Bharatiya Janata Partisi’nin üçüncü kez üst üste beş yıllık bir dönemi kazanması bekleniyor, ancak son yıllarda tüm siyasi partiler tarafından desteklenen önemli bir oy bloğu olan çiftçilerle anlaşmazlığa düştü.

Son hareket, yaklaşık üç yıl önce ülkenin dört bir yanından binlerce çiftçinin Yeni Delhi sınırları boyunca kamp kurduğu kitlesel gösterileri hatırlattı. Kovid-19 salgını ve zaman zaman sertleşen hava koşullarından etkilenmeyen üreticiler, Modi hükümeti tarafından tarımı serbestleştirmek için getirilen yasayı protesto etmişlerdi. Protestocular bu yasanın kendilerini şirketlerin insafına bırakacağından korkuyordu. Eylemlerin büyüyerek polisle çatışmaya dönmesi ve tüm ülkeyi sarması sonrası Modi’nin ‘üç yasası’ iptal edilmişti.

Hindistan’da ikinci çiftçi hareketi mi geliyor?

Çiftçi protestolarının yeni turu, tarım sektörünün işgücünün yaklaşık yarısını istihdam ettiği ve gayri safi yurtiçi hasılanın %15’ine katkıda bulunduğu bir ülkede, seçimler için önemli bir gündem haline geldi.

Ana muhalefet Kongre partisinin başkanı Mallikarjun Kharge, salı günü X’te konuyla ilgili bir paylaşımda bulundu: “Dikenli teller, insansız hava araçlarından atılan göz yaşartıcı gaz, çiviler ve silahlar… diktatör Modi hükümeti çiftçilerin sesini kısmaya çalışırken her şey ayarlandı!”

Pencap ve Haryana eyaletleri arasındaki sınırlar da dahil olmak üzere sınırlar boyunca yoğun güvenlik düzenlemelerini dikkat çekti.

Mallikarjun Kharge, 10 yıllık BJP iktidarında Modi hükümetinin ülkenin gıda tedarikçilerine verdiği üç sözü “tutmadığını” sözlerine ekledi: 2022 yılına kadar gelirlerini iki katına çıkarmak; 2004 yılında oluşturulan ve fiyatın üretim maliyetinin %50 üzerine çıkarılmasını öneren ulusal çiftçi komisyonunun tavsiyesine göre asgari destek fiyatını (MSP) hesaplamak; ve MSP’ye yasal statü kazandırmak.

“Şimdi 620 milyon çiftçiyi [desteklemek için] sesimizi yükseltmenin zamanı geldi,” diyen Kharge, Kongre’nin çiftçi hareketini tamamen desteklediğini vurguladı: “Korkmayacağız, boyun eğmeyeceğiz!”

Nikkei Asia’nın haberine göre, çiftçi liderlerinden Sarwan Singh Pandher, Delhi’ye yapılacak yeni yürüyüşün, MSP’nin yasal güvence altına alınması, kredi feragatleri ve emekli maaşlarının yanı sıra 2020-2021 gösterilerine katılanlara karşı açılan polis davalarının geri çekilmesi için baskıyı artırmak amacıyla düzenlendiğini söyledi. Bu protestolar, Hindistan’ın 1947’de İngiltere’den bağımsızlığını kazanmasından bu yana düzenlenen en büyük protestolar arasındaydı.

MSP, çiftçileri bol hasat dönemlerinde keskin fiyat düşüşlerinden korumak için hükümet tarafından belirlenen bir ölçüt, ancak MSP yasal olarak bağlayıcı olmadığı için bu fiyatlardan alımlar garanti edilmemektedir. Hükümet her yıl ekim sezonlarından önce yaklaşık iki düzine tarım ürünü için minimum fiyatlar belirliyor. Yetkililer, yoksullara dağıtılan pirinç ve buğdayı ağırlıklı olarak bu fiyatlardan satın alıyor.

“Hükümetin [bizim için] herhangi bir önerisi yok. Sadece zaman öldürüyorlar” diyen Pandher, çiftçi temsilcilerinin Tarım Bakanı Arjun Munda ve Gıda ve Tüketici İşleri Bakanı Piyush Goyal’ın da aralarında bulunduğu hükümet yetkilileriyle bir araya gelmesinin ardından pazartesi gecesi geç saatlerde gazetecilere açıklamalarda bulundu. Kuzeydeki Chandigarh kentinde yapılan görüşmelerin beş saatten fazla sürdüğü bildirildi.

Pandher Delhi’ye yürüyüşün devam edeceği konusunda ısrar etti: “Bizim lehimize bir karar alınması için bakanlarla ayrıntılı bir görüşme yapmak için elimizden geleni yaptık, ancak toplantı sırasında [herhangi bir ilerleme] göremedik.”

Yoğun güvenlik önlemleri

Görüşmeler askıda kalınca Delhi hazırlıklarını yaptı. Polis, güvenliği gerekçe göstererek 12 Mart’a kadar şehirde halka açık toplantıları yasakladı.

Delhi Polisi pazartesi günü yaptığı açıklamada, protestocuların başkente girmesi nedeniyle “yaygın gerginlik, kamu rahatsızlığı, sosyal huzursuzluk ve şiddet potansiyeli riski bulunduğunu” söyledi.

Şehrin çevresinden alınan televizyon görüntülerinde çok sayıda güvenlik personeli ile dikenli tel ve çimento bloklardan oluşan barikatların görülmesi, yetkililerin daha önce kararlı çiftçilerle yaşadıkları deneyimden sonra işi şansa bırakmadıklarını gösteriyor.

Salı günü kuzeydeki Punjab eyaletinden yürüyüşe geçen binlerce çiftçi, Delhi ile sınırı olan Haryana eyaletine ulaştığında polisin göz yaşartıcı gazıyla karşılaştı. Haryana, yoğun güvenlik önlemleri alan Modi’nin BJP’si tarafından yönetiliyor.

Delhi muhalefetteki Aam Aadmi Partisi tarafından yönetiliyor, ancak merkezi hükümete bağlı olan ulusal başkentte polis üzerinde kontrolü bulunmuyor. AAP yönetimi, Modi hükümetinin Haryana sınırı yakınlarındaki bir spor stadyumunu, toplu tutuklamalara hazırlık olarak, “geçici bir hapishaneye dönüştürme” önerisini geri çevirdi.

Delhi İçişleri Bakanı Kailash Gahlot merkezi hükümete gönderdiği bir mektupta “Çiftçilerin talepleri gerçektir,” dedi ve ekledi: “İkinci olarak, barışçıl bir protesto yapmak her vatandaşın anayasal hakkıdır. Bu nedenle çiftçileri tutuklamak doğru değildir.”

Tarım Bakanı Munda salı günü yaptığı açıklamada, “Çiftçi sendikalarının Hindistan hükümetinin çiftçilerin çıkarlarını korumakla yükümlü olduğunu ve halka hiçbir rahatsızlık verilmemesi gerektiğini anlamaları gerekiyor” dedi.

ASYA

Tayvan’ın yeni lideri Lai, Çin’e karşı sert bir tonla yemin etti

Yayınlanma

Tayvan’ın yeni lideri Lai Ching-te pazartesi günü yemin ederek görevine başladı. Lai, bağımsızlık yanlısı sert açılış konuşmasında Çin’in, “Çin Cumhuriyeti’nin var olduğu gerçeğiyle yüzleşmesini, Tayvan halkının seçimine saygı duymasını, samimiyet göstermesini ve çatışmayı diyalogla değiştirmesini umuyorum” dedi. Pekin, Lai’nin konuşmasını “tehlikeli sinyaller” gönderdiği gerekçesiyle eleştirdi ve “Tayvan’ın bağımsızlığına yönelik ayrılıkçı faaliyetlerin hiçbir şekline asla müsamaha göstermeyeceğini” söyledi.

Taipei’deki başkanlık ofisinde yemin töreni başlarken, Çin Ticaret Bakanlığı Tayvan’a silah satışına karıştıkları gerekçesiyle üç ABD şirketini “güvenilmez kuruluşlar” listesine ekledi: Boeing Defence, Space & Security, General Atomics Aeronautical Systems ve General Dynamics Land Systems.

Pekin’in “ayrılıkçı bir baş belası” olarak nitelendirdiği Lai’yi zorlu bir yönetim dönemi bekliyor. Sadece Çin değil, Tayvan yasama meclisinde çoğunluğa sahip olan muhalefet koalisyonu da Lai’nin kararlarını sınırlayacak gibi görünüyor.

Yeni başkan yaptığı konuşmada hükümetinin “statükoyu koruyacağını” söyledi. Lai öte yandan boğazlar arası turizmin yeniden başlayabileceğini ve öğrencilerin Tayvan’da eğitim görebileceğini vurguladı.

Yerel saatle sabah 9’dan kısa bir süre sonra Taipei’de yemin ederek göreve başlayan Lai, Tayvan’da doğrudan seçilen beşinci başkan oldu ve sekiz yıldır başkanlığı yürüten Tsai Ing-wen’den görevi devraldı. Öne çıkan ayrılıkçı isimlerden Hsiao Bi-khim ise başkan yardımcısı olarak yemin etti.

Ocak ayındaki seçimlerde elde ettikleri zafer, Demokratik İlerleme Partisi’nin (DPP) üst üste üçüncü dönemini garantiledi.

Çin’den sert yanıt

Açılış töreninden saatler sonra Pekin sert bir açıklama ile karşılık verdi. Tayvan İşleri Ofisi sözcüsü Chen Binhua, Lai’nin konuşmasının “‘Tayvan bağımsızlığı’ duruşuna inatla bağlı kaldığını, ayrılıkçılık safsatasını şiddetle desteklediğini, boğazlar arası çatışmayı kışkırttığını ve ‘bağımsızlık arayışı için dış güçlere dayanmaya’ çalıştığını” söyledi.

Dışişleri Bakanı Wang Yi de “Çin’in yeniden birleşme eğiliminin geri döndürülemez olduğunu” söyleyerek yanıt verdi.

Dış destek

Açılış töreni için Taipei’yi ziyaret eden İsveçli parlamenter Joar Forssell, “Açılış töreni, birlikte çok daha yakın çalışmamız gereken bir dönemde, dünya demokrasilerinin benzer düşünen temsilcilerini bir araya getiriyor” dedi.

ABD de iki eski hükümet yetkilisini – Richard Armitage ve Brian Deese – bir düşünce kuruluşu ve fiili büyükelçiliğinin başkanıyla birlikte gönderdi.

Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptığı açıklamada Lai’yi tebrik ederek “Ortak çıkarlarımızı ve değerlerimizi ilerletmek, uzun süredir devam eden gayri resmi ilişkimizi derinleştirmek ve Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrarı korumak için Başkan Lai ve Tayvan’ın siyasi yelpazesinin her kesimiyle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyoruz” dedi.

Açılışa, Japonya’dan Tayvan yanlısı milletvekillerinden oluşan bir grup parlamenterin katıldığı bildirildi. Güney Kore Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz perşembe günü Seul’ün açılış törenine herhangi bir resmi temsilci göndermeyeceğini açıkladı. Avustralya Senatosu Dış İlişkiler, Savunma ve Ticaret Mevzuat Komitesi Başkanı Raff Ciccone ve Başkan Yardımcısı David Fawcett’in de katıldığı bildirildi.

Forssell diğer ülkeleri Tayvan’ı desteklemek için daha fazlasını yapmaya çağırdı. İsveç’in Taipei’ye savaş uçağı ihraç etmesi, Avrupa Birliği’nin de serbest ticaret anlaşması görüşmelerini kabul etmesi gerektiğini söyledi ve “Başkaları tarafından tehdit edildiğimizde demokrasiler her zaman kendilerini silahlandırabilmelidir” ifadelerini kullandı.

İç kavgalar

Ekim ayında 65 yaşına basacak olan Lai, selefi Tsai ve DPP gibi, ana muhalefet Kuomintang’dan (KMT) farklı olarak, Tayvan’ın Çin yönetimine bağlı olduğunu reddediyor. Çin hükümeti Lai’yi kınadı. ABD desteğini alan Lai’nin Çin’e karşı Filipinler ve Japonya’yı da içeren ABD liderliğindeki koalisyona yaklaşarak Tayvan’ı Pekin’e karşı konumlandırması bekleniyor.

Ancak Lai ülke içinde, farklı öncelikleri olan ve Çin düşmanlığı yapmayan bir muhalefet ittifakı ve muhalefet tarafından yönetilen bir yasama organı ile karşı karşıya kalacak.

Cuma günü KMT milletvekilleri anayasal değişiklik yapılmasına karşı çıkarak DPP’den milletvekilleri ile kavga etmişti.

Okumaya Devam Et

ASYA

Rusya Devlet Başkanı Putin’in Çin ziyareti başladı: ‘Kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesi’ mesajı

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin ziyareti kapsamında Pekin’deki Halk Kongresi binasına geldi. Putin, mevkidaşı Xi Jinping tarafından karşılandı.

İki devlet başkanı el sıkıştıktan sonra top atışları eşliğinde içeriye geçtiler. Halk Kongresi binasında genişletilmiş formatta toplantı başladı.

Putin, toplantının başında Çin’in Rusya’nın ticari ve ekonomik alandaki ana ortağı olduğunu söyledi.

RİA Novosti‘nin aktardığına göre Moskova ile Pekin’in ortak çalışmaları sırasında ‘sağlam bir pratik işbirliği bagajı’ biriktirmeyi başardıklarına işaret eden Putin, 2023 yılında ikili ticaret hacminin neredeyse dörtte bir oranında artarak 227 milyar dolara ulaştığını hatırlattı.

Putin, “Rusya, geçen yılın sonunda Çin’in ticaret ortağı ülkeler listesinde dördüncü sıraya yükseldi. Mart 2023’te Moskova’ya yaptığınız ziyaretin ardından 2030 yılına kadar Rus-Çin ekonomik işbirliğinin kilit alanlarının geliştirilmesine yönelik planın onaylanması bunda doğrudan rol oynadı,” dedi.

Devlet Başkanı ayrıca Rusya ve Çin arasında yüksek teknolojiler, inovasyon, altyapı inşası ve ulaştırma alanlarındaki işbirliğine de dikkat çekti.

‘Rusya ile Çin arasındaki ödemelerin yüzde 90’ı yuan ve ruble cinsinden yapılıyor’

Bunun yanı sıra Putin, ülkeler arasındaki ikili anlaşmaların yüzde 90’ının ruble ve yuan cinsinden yapıldığını ve bu durumun, iki ülke arasındaki ticaret akışının genişlemesine ivme kazandırdığını ifade etti.

Putin, “Şimdi küçük bir grupla, hem Rusya hem de Çin ekonomilerinin çıkarları doğrultusunda ilişkilerimizi daha da geliştireceğimiz alanlar hakkında konuştuk. Planlanan tüm faaliyetlerin yerine getirileceğinden eminim,” yorumunu yaptı.

Moskova ile Pekin’in 80 büyük ortak yatırım projesinden oluşan bir portföy oluşturduğunu kaydeden Putin, şöyle devam etti: “Pandeminin sonuçlarına ve gelişmemizi engellemeye yönelik bazı eylemlere, üçüncü ülkelerin bazı eylemlerine rağmen, Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacmi iyi bir hızla artıyor.”

Xi: Büyük güçler ve ve komşu ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bir mihenk taşı

Öte yandan Çin Devlet Başkanı Xi, Putin’e iki ülke arasındaki ilişkilerin testlerden geçtiğini ve bir mihenk taşı haline geldiğini söyledi.

Xinhua‘nın aktardığına göre Xi, “Yeni kampanyada, her zaman olduğu gibi Rusya ile iyi komşu, güvenilir dost ve güvenilir ortak olma niyetindeyiz,” diye konuştu.

Xi, ülkesinin ‘iki halk arasındaki asırlık dostluğu sürekli olarak güçlendirme’ ve ‘uluslararası eşitlik ve adaleti birlikte koruma’ niyetinde olduğunu vurguladı.

Son üç çeyrek yüzyılda Rusya ile ilişkilerin ‘zor koşullar altında sertleştiğini ve değişken bir uluslararası ortamın testine dayandığını’ belirten Xi, bu etkileşimin ‘büyük güçler ve ve komşu ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bir mihenk taşı’ haline geldiğini dile getirdi.

Çin lideri, söz konusu ilişkilerin ‘kolay olmadığını ve azami özen gösterilmeyi hak ettiğini’ de sözlerine ekledi.

Kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesine ilişkin bildiri imzalandı

Görüşmelerin tamamlanmasının ardından devlet başkanları kapsamlı ortaklık ve stratejik işbirliği ilişkilerinin derinleştirilmesine ilişkin ortak bir bildiri imzaladı. İki ülke arasında işbirliğine ilişkin toplam on belge imzalandı.

Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, daha önce Moskova ile Pekin’in imzalayacağı ortak bildirinin 30 sayfadan fazla detaylı bir belge olduğunu bildirmişti.

Uşakov’a göre bildiride, ‘ikili ilişkilerin özel niteliğine’ dikkat çekiliyor ve ‘Rusya ve Çin’in adil ve demokratik bir düzenin şekillendirilmesindeki öncü rolünü teyit ederek, ikili ilişkilerin tüm yelpazesini geliştirmenin yolları’ özetleniyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Bloomberg: Çin’de devlet, satılmayan konutları satın alacak

Yayınlanma

Bloomberg’e konuşan konuyla ilgili bilgi sahibi kişiler, Çin’in zor durumdaki emlak piyasasını kurtarmak için şimdiye kadarki en iddialı girişimlerinden biri olacak şekilde, ülke genelinde yerel yönetimlerin satılmamış milyonlarca evi satın almasını sağlayacak bir öneriyi değerlendirdiğini söyledi.

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen bu kişiler, Devlet Konseyi’nin ön planla ilgili olarak çeşitli eyaletlerden ve hükümet kuruluşlarından geri bildirim istediğini söyledi. Çin, devlet finansmanı yardımıyla fazla konut envanterini temizlemek için halihazırda birkaç pilot program denemiş olsa da, son plan ölçek olarak çok daha büyük olacak.

Bilgi veren iki kişiye göre, yerel kamu iktisadi teşebbüslerinden, devlet bankaları tarafından sağlanan kredileri kullanarak sorunlu müteahhitlerden satılmamış evleri büyük indirimlerle satın almalarına yardımcı olmaları istenecek. Mülklerin çoğu daha sonra uygun fiyatlı konutlara dönüştürülecek.

Yetkililerin planın ayrıntılarını ve uygulanabilirliğini hâlâ tartıştığını söyleyen kişiler, Çin liderlerinin planı uygulamaya karar vermesi halinde sonuçlanmasının aylar alabileceğini de sözlerine ekledi.

Yetkililerin harekete geçmesi halinde, devletin dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin önündeki en büyük engele yönelik yakından izlenen kampanyasında yeni bir aşamaya geçilmiş olacak.

Çin’de konut satışlarının ilk dört ayda yaklaşık %47 oranında düşmesi ve satılamayan konut stokunun son sekiz yılın en yüksek seviyesinde seyretmesi ekonomiyi zorlayan unsurlar arasında.

Bu planın işleyebilmesi için 1 trilyon yuan (138 milyar 500 bin dolar) civarında bir fona ihtiyaç duyulduğu hesaplanıyor.

2023 yılının başlarında Çin Halk Bankası, özel bir borç verme fonu aracılığıyla bazı finans kuruluşlarına 100 milyar yuan sağlamıştı. Bu para, deneme amaçlı olarak sekiz şehrin yerel sübvansiyonlu kiralama programlarında kullanılmak üzere satılmamış mülkleri satın almasına yardımcı olacaktı.

The Economic Observer gazetesi bu yılın ocak ayında Qingdao ve Fuzhou gibi şehirlerin bu fonları daire satın almak için kullanmaya başladığını bildirdi. Yine de, Merkez Bankası’nın son üç aylık verilerine göre mart ayı itibariyle program kapsamında sadece 2 milyar yuan kullandırıldı ve bu da bankalar ve yerel yetkililer arasında ihtiyata işaret ediyor.

Geçen ayki ÇKP Politbüro toplantısından bu yana, Alibaba Group’un ana merkezi Hangzhou da dahil olmak üzere birçok büyük şehir, işlemleri canlandırmak için konut alımları üzerindeki kalan tüm engelleri kaldırdı.

Bu arada, 50’den fazla Çin şehri, konut talebini artırma çabalarının bir parçası olarak, sakinlerine eski evlerini satmaları ve yeni mülklere geçmeleri için teşvikler sunan “takas” programları başlattı. Tianfeng Securities tarafından bu hafta yayınlanan bir nota göre, bunların arasında 11 yerel hükümet veya şehir destekli kuruluş konut envanteri satın alma denemeleri yürütüyor.

Bloomberg Economics’e göre, buna rağmen Çin’in emlak sektörünün konut arzı ve talebi arasındaki fark kapanana kadar istikrara kavuşması pek mümkün görünmüyor.

Resmi verilere göre satılmayan konut stoku geçen yıl 3,6 milyar metrekareye yükselerek 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Tianfeng Securities’in tahminlerine göre hükümetin 18 ay içinde bu stoku eritmesi en az 7 trilyon yuan ya da Çin’in bu yılki bütçe açığının %78’ine mal olacak.

Konut fazlalığını azaltmak için yerel yönetimlerin görevlendirilmesine yönelik yeni plan, geçen yıl itibariyle gayrisafi yurtiçi hasılanın %56’sına yükselen borç seviyelerini daha da kötüleştirebilir. Bilançoları artan batık krediler ve daralan marjlar nedeniyle zaten aşınmış olan bankalar da baskı altında kalacak.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English