Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

İngiliz bakan, AB’den City of London’a kapılarını ardına kadar açmasını istedi

Yayınlanma

Birleşik Krallık Maliye Bakanı Rachel Reeves, AB’yi Britanya’nın ve dünyanın finans merkezi City of London’a (The City) daha fazla erişim sağlamaya çağırdı ve Avrupalı maliye bakanlarına bunun durgun ekonomilerini büyütmeye yardımcı olacağını söyledi.

Brüksel’i ziyaret ederek Avro bölgesi maliye bakanlarına konuşan Reeves, “Birleşik Krallık, kıtanın dört bir yanındaki ekonomilerin ihtiyaç duyduğu büyümeyi finanse edebilecek derin küresel sermaye piyasalarına sahiptir,” dedi.

“Birbirimizin piyasalarına açık olmak bir güç kaynağıdır, zayıflık değil,” diye ekleyen bakan, ülkesinin bir “hafif regülasyon cenneti” ya da bazılarının “Thames üzerinde Singapur” olarak adlandırdığı bir yer olmaya çalışmadığının sözünü verdi.

Birleşik Krallık’ın AB’den ayrıldıktan (Brexit) sonra ortak pazarın dışında kalması bankalar ve yatırım firmaları için erişimi sınırlarken, The City artık AB kurallarına uymuyor.

Reeves resmi konuşmasının ardından düzenlenen bir soru oturumunda City şirketlerinin yatırımlarının “yeni kurulan şirketlerin finanse edilmesine, işletmelerin ölçeklerinin büyütülmesine ve enerji ve diğer alanlarda ihtiyaç duyduğumuz altyapı yatırımlarına yardımcı olabileceğini” sözlerine ekledi.

Ziyareti sırasında iki taraf bir sonraki düzenli Birleşik Krallık-AB mali hizmetler forumunun 12 Şubat’ta yapılması konusunda anlaştı.

AB, finansal istikrar gerekçesi ile Britanya’ya direniyor

Reeves, Keir Starmer’ın İşçi Partisi yönetiminin, önceki Muhafazakâr hükümetlerin yarattığı “kaos ve bölünmenin” ardından güven inşa edebileceğini umduğunu söyledi.

Reeves konuşmasının ardından düzenlediği basın toplantısında hükümetin regülatörlere “sadece riskler için değil aynı zamanda büyüme için de regülasyon yapmalarını” söylediğini belirtti.

Financial Times’ın aktardığına göre aynı oturumda Eurogroup başkanı Paschal Donohoe, regülasyonlara yönelik bu yaklaşımdan uzak durdu.

Donohoe, “Finans sektörümüzün istikrarının makroekonomik istikrarın temelini oluşturduğu ve bunun da ekonomilerin sürdürülebilir bir şekilde büyüyebileceği ortamı yarattığı konusunda çok netiz,” dedi.

Donohue, “aynı zorluklarla karşı karşıya oldukları için” Birleşik Krallık ilişkilerinin “resetlenmesinin” memnuniyet verici olduğunu da sözlerine ekledi.

Brüksel-Londra hayvan ve gıda anlaşması işleri zorlaştırabilir

Büyük Britanya’nın tek pazar ve gümrük birliğinden ayrılması, işletmeler için bürokrasi ve sınır kontrollerinde ciddi bir artışa yol açtı. Birçoğu AB’ye satış yapmayı bıraktı ya da tedarik zincirlerinden çıkarıldı.

Starmer, engelleri ortadan kaldıracak ancak Birleşik Krallık’ı daha yüksek düzeyde göçe açık hale getirecek olan ortak pazar ve gümrük birliğine yeniden katılmayı reddetti.

Birleşik Krallık, AB ile hayvan ve gıda standartları konusunda kontrolleri azaltacak bir anlaşma yapmak istiyor. Fakat AB, bunun Londra’nın bloğun tarım kurallarını benimsemesi gerektireceğini belirtti.

Brexit destekçileri arasında tartışmalı bir konu çünkü ABD veya farklı standartlara sahip diğer ortaklarla ticaret anlaşmaları yapmayı zorlaştıracak.

AB, “resetleme” gündemi için mali katkı istiyor

AB’nin de “resetleme” için kendi gündemi var. AB, veterinerlik anlaşmasını görüşmeye hazır olduğunu açıklasa da Financial Times tarafından sızdırılan bir belge, Birleşik Krallık’ın kontrollerin maliyeti için mali bir katkı ödemesini öneriyor.

Brüksel ayrıca 18-30 yaş arası gençlere üç yıl boyunca AB ve Birleşik Krallık’ta yaşama ve çalışma hakkı tanıyacak bir “gençlik deneyimi programı” teklifine de son şeklini veriyor.

Birleşik Krallık şimdiye kadar bu önlemi, insanların serbest dolaşımına bir geri dönüş olarak reddetti. Yetkililer önceliğin ithal işgücü yerine İngilizlerin çalışmasını sağlamak olduğunu söylüyor.

AB ayrıca, bağları derinleştirmeden önce Birleşik Krallık’ın ortak pazarda kalan Kuzey İrlanda ile mal ticaretine ilişkin bir anlaşmayı tam olarak uygulamasında ısrar ediyor. Reeves konuşmasında bunu yapacağına söz verdi.

Ayrıca diğer konulardaki ciddi görüşmeler için bir koşul olarak mevcut anlaşmanın 2026 ortalarında sona ermesinden sonra Birleşik Krallık balıkçılık sularına erişimin devam etmesini talep ediyor.

Reeves önümüzdeki ay Çin yolcusu

Pazartesi günü yaptığı konuşmada Reeves, “serbest ticaretin getirdiği tüm yatırım, yenilik ve düşük fiyatları” güçlü bir şekilde savundu. Eurogroup bakanlarından oluşan dinleyici kitlesini “yeni bariyerlerin” kurulmasına karşı çıkmaya çağırdı.

Önümüzdeki ay mali işbirliği görüşmeleri için Pekin’e gidecek olan Reeves ayrıca tüm Avrupa ülkelerinin “Çin ile istikrarlı ve uzun vadeli bir ilişki kurmanın doğru yolunu bulmaları” gerektiğini söyledi.

Reeves ayrıca AB’yi ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump ile herhangi bir ticaret savaşından geri adım atmaya çağırarak “serbest ticareti terk etmenin büyük bir hata” olacağı uyarısında bulundu.

DİPLOMASİ

Çin, Ukrayna’ya barış gücü gönderme fikrini reddetti

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı, Pekin’in Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un başlattığı ‘gönüllüler koalisyonu’ kapsamında Ukrayna’ya potansiyel bir barış gücü misyonuna katılacağı yönündeki haberleri yalanladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un öncülük ettiği “gönüllüler koalisyonu” kapsamında Ukrayna’ya barış gücü gönderme olasılığına ilişkin haberleri yalanladı.

Bakanlık sözcüsü Go Ciakun, pazartesi günü yaptığı açıklamada, bu tür haberlerin asılsız olduğunu ve Çin’in Ukrayna krizine yönelik tutumunun değişmediğini vurguladı.

Çin, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşında tarafsız olduğunu iddia ediyor. Ancak, Moskova ile yakın iktiadi ve siyasi ilişkilerini sürdürüyor.

Welt am Sonntag gazetesinin diplomatik kaynaklara dayandırdığı habere göre, Çinli yetkililer, olası bir ateşkes durumunda Ukrayna’daki barış operasyonuna Çin’in katılımını değerlendirmek için Brüksel’de Avrupalı diplomatlarla gayri resmi görüşmeler yaptı.

Görüşme katılımcıları, Çin temsilcilerinin Avrupa’nın bu tür bir adıma sıcak bakıp bakmayacağını öğrenmek istediklerini belirtti.

Brüksel’deki kaynaklar, Çin’in katılımının “Rusya’nın Ukrayna’da barış güçlerini kabul etmesine potansiyel olarak katkıda bulunabileceğini” ifade etti.

“Gönüllüler koalisyonunun” amacı, İngiltere ve Fransa öncülüğünde Avrupa hükümetlerini bir araya getirerek, bir barış anlaşması sonrasında Ukrayna’yı korumak. Kanada ve Türkiye’nin de bu koalisyona katılabileceği belirtiliyor.

Bunun yanı sıra The Economist‘in haberine göre, şubat ayında ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, Çin ve Brezilya’ya, Avrupalı birliklerle birlikte Ukrayna’daki ateşkes hattına barış gücü askeri göndermeyi teklif etti.

Dönemin ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, sadece Avrupalı askerlerden oluşan bir gücün, Rusya’dan gelebilecek olası bir saldırıyı caydırmada daha az etkili olacağını belirtmişti.

Ciakun ise, Çin’in sınır hattına asker gönderme olasılığına dair bilgileri yalanlayarak, bu konunun tartışılmasının dahi söz konusu olmadığını ifade etti.

Ciakun’a göre, Pekin, Rusya-Ukrayna savaşının diyalog ve müzakereler yoluyla sona erdirilmesini her zaman destekledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump: ABD, Ukrayna ile sınırlar ve nükleer santral devrini görüşüyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’daki çatışmanın çözümü için yürütülen müzakerelerde sınırların belirlenmesi, toprakların paylaşımı ve bir nükleer santralin mülkiyetinin devri konularının ele alındığını açıkladı.

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’daki ihtilafın çözümü için yürütülen müzakerelerde sınırların belirlenmesi, toprakların paylaşımı ve bir nükleer santralin mülkiyetinin devri konularının ele alındığını söyledi.

Trump, Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Şu anda toprakları görüşüyoruz. Sınırların belirlenmesini konuşuyoruz. Bir elektrik santralinin mülkiyetini tartışıyoruz. Bazıları, ABD’nin santrali kontrol altına alması ve onu yeniden inşa edip işletmek için gerekli bilgi ve deneyime sahip olduğumuz için yönetmesi gerektiğini düşünüyor. Prensip olarak, böyle bir seçeneğe sıcak bakarım. Ancak özellikle büyük bir nükleer santralin mülkiyeti konusu tartışılıyor,” dedi.

Trump, müzakerelerde hangi nükleer santralin konuşulduğuna dair detay vermedi.

Rusya ve ABD heyetleri, 24 Mart’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Ukrayna konusunu görüşmek üzere bir araya geldi.

Rus heyetine Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Grigoriy Karasin ve FSB Direktörü Danışmanı Sergey Beseda başkanlık etti.

Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuriy Uşakov, her iki ismin de uluslararası sorunlar konusunda deneyimli müzakereciler olduğunu belirtti.

Basında çıkan haberlere göre, ABD heyetinde ise ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Kıdemli Direktörü Andrew Peek, Dışişleri Bakanlığı Siyasi Planlama Direktörü Michael Anton ve diğer isimler yer aldı.

23 Mart’ta da Riyad’da ABD ve Ukrayna temsilcileri arasında görüşmeler yapıldı.

Fakat Ukrayna tarafı görüşmelerin sonuçları hakkında yorum yapmaktan kaçındı ve Rus heyetiyle görüşme planlarının olmadığını doğruladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 24 Mart’taki brifingde, Rusya ve ABD’nin çatışmanın çözümü konusunda yapması gereken çok iş olduğunu ifade etti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Rus siyaset bilimci Markov: Türkiye’de medeniyetler çatışması yaşanıyor

Yayınlanma

Türk-Rus Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve siyaset bilimci Sergey Markov, Türkiye’nin medeniyetler temelinde ikiye bölündüğünü ve bu durumun uzun yıllar devam edeceğini belirtti. Markov, laik kesimin Avrupa yanlısı, İslamcı kesimin ise Rusya ile iyi ilişkiler istediğini ifade etti. Ayrıca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ülkedeki bu ayrışmayı daha da derinleştirdiğini ifade etti

Türk-Rus Toplumsal Forumu Genel Sekreteri ve tanınmış siyaset bilimci Sergey Markov, Telegram kanalında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki tutuklama kararını ele aldı.

Markov, Türkiye’nin medeniyetler temelinde ikiye bölündüğünü ve bu durumun uzun yıllar devam edeceğini savundu.

Markov, Türkiye’deki bu ayrışmayı şu sözlerle ifade etti: “Türkiye, medeniyetler açısından ikiye bölünmüş durumda. Bir yarısı laik Türkiye’den yana, diğer yarısı ise İslamcı Türkiye’den yana.”

Laik kesimin Avrupa yanlısı olduğunu savunan Markov, İslamcı kesimin ise çok yönlü dış politika izleyerek Rusya ile iyi ilişkiler kurmak istediğini vurguladı.

Markov, “Laik ve Avrupa yanlısı Türkler, genellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi büyük şehirlerde ve sahil bölgelerinde yaşıyor. Bu nedenle, Erdoğan’a karşı olan muhalefet bu şehirlerde daha güçlü. Bu kesimin gelir düzeyi ve eğitim endeksi daha yüksek ve daha aktifler,” dedi.

İslamcı kesimin ise genellikle kırsal bölgelerde yaşadığını ve iktisadi olarak daha dezavantajlı olduğunu kaydeden Markov, “İslamcı Türkiye’yi destekleyenler ise genellikle kırsal bölgelerde yaşıyor ve zengin değiller. Ancak seçimlere katılım oranları daha yüksek,” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın, medeniyet olarak laik Türkiye’ye daha yakın olduğunu belirten Markov, siyasi işbirliğinin ise İslamcı kesimle yapıldığını söyledi.

Markov, “Rusya, medeniyet olarak laik Türkiye’ye daha yakın. Ancak, laik kesim Rusya’nın düşmanlarıyla işbirliği yapıyor. Bu nedenle, Rusya siyasi olarak İslamcı Türkiye ile işbirliği yapıyor,” diye ekledi.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının Türkiye’deki bu ayrışmayı daha da derinleştirdiğini savunan Markov, şöyle devam etti:

“Laik Türkiye’nin lideri konumundaki İmamoğlu’nun tutuklanması, ülkedeki bu iki kesimin doğrudan çatışmasına yol açtı. Mahkeme, İmamoğlu’nun tutuklanmasına karar verdi. Bugün milyonlarca kişinin katılımıyla yasaklı protesto gösterileri bekleniyor.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English